BON FOSTA Bütün dünyayı saran yeni bir kaçakçılık: para kaçakçılığı Bir zarf içinde bir milyon mark « Parçalanan servet bir gazetenin ismi sayesinde hududları aşıyor -Gamalı haç pazubendlerine yap- tırılan kaçakçılık - Plâtinden otomobil aletleri Ü L — Pasaportuma, alâmeti fa- olarak; burnu büyük Vüzmışsınız.. Bununla kibirli mu mü söylemek isti- Yorrunuz? S Sokaktan alış veriş etmek hoşuna Bider mi? S Siz hesap bilmiyorsunuz; — bu işi h Toalmemnuniye yaparım, Deniz c'nc erkek genç kıza kur yapıyordu: _;yncözkrlnize bakarken.. denizi ha- Tum. S Gözlerim mavi de ondan mı? —înlhyır, başım dönüyor? gönlüm iyor da... üzdür S Siz İtalyaya gittiniz mi? S Gittim. —— Mademki gittiniz; siz görmüşsü - dür, İtalya hakikaten bir çizme bi- #tünde mi? * Apartımanınızı sattınız mı? S Sattım. S Kaça? — Vallahi parasını hatırlamıyorum. Azma iyi paraya olacak. Karım kendisi- fam elli tane rob yaptırabildi. Aldım ; Bir adam yerde bir şeyler arıyordu. Âçikgözün biri yanındakini dürttü: .—;;ü-î? iağe l nç_uıı:ıî”:ıîn akşam başımda tam on bıyu:d.ıma bak, dedi, yer de beş kuruş — — Üa Hzilere H se aK ':._, Yerde beş kuruş aradığına emin mi- Za îîî:m" t g:'îyeüîn:::x?pek uei hi — Tabit eminim.. Onun düşürdüğü beş — — î"“ '*'m'“":;l de. vi 3 A ea zİR n — — Babamızı, — Doğrusu sizi davet etmek çok büyük bir zevk oluyor.. Bilhassa ne çay içiyorsunuz; ne pasta yiyorsunuz, ne de başka bir şey istiyorsunuz.. Ne söylediyse Şef daktiloya makinede bir yazı yaz- dıracaklardı; — Ne söylersem onu yazınız. Dedi o söyledi. Daktilo bütün söyle- diklerini yazdı. Mektup şöyle olmuştu: « Azizim hayır, hayır dostum Necati.. soyadı neydi, hatırıma gelmedi ne ise? Devam edin. Size karşı çok mahcu - bum., işit de inanma, Bak kızım büu - günkü tuvaletin güzel. devam; bazı eski evrakları karıştırırken.. saçlarının rengi çok hoş. Bu bluz da yakışmış ha, gülersin ha hoşuna gitti değil mi seni çapkın seni ne güzel şeysin bilir misin.. kâfi mektuba deyam, Sizin bir-ay ev * racaatınız... Ve saire saire.» * Madalya — Bu tahlisiye madalyasını nasıl ka - zandınız. — Denize düşmüştüm. — Siz mi? — Evet ben — Sonra.. — Kendi kendime kurtuldum. Radyografi mütehassısı aile efradının Tesimlerini odasının duvarlarına ası- yor. — Size çok rica ederim, bay #faiye memuru en evvel salo- nu söndürün, bu akşam misa- firlerim var da.. — Beni budala yerine mi koyuyorsu- naz? — Daha buçz.n işe başladım. Hakkı - nızda henüz hiç bir fikrim yok! Daha iyi mişti Niye zenciyi tereih ettin? Diye sordular.. Cevap verdi: — Babamın yanında çalışacak. Böyle olması daha iyi, kiri gözükmez. Göndereceğim — Bana bir aşk mektubu göndermişti - niz; ne güzel yazılmıştı. — Onu bana verir misiniz — Ne yapacuksınız? — Hiç.. Şey, bir yere göndereceğim de.. Tekerrür — Kayınvaldem öldü bay müdür, mü- gsaade ederseniz cenazesine gideceğim. — Müsaade ediyorum, fakat bir daha bu tekerrür etmesin? — Ancak bir kere hakikaten öldüğü gün tekerrür edebilir. ... Uğur arıyor Kömürcünün kızı bir zenci ile evlen- — Onu sizden çok severim. — O, daha çok söz dinliyor değil mi? ... — Karım her gün benden bir alay para isler. — Bu kadar parayı ne yapar? — Bilmem ki.. verdiğim yok ki bi - | leyim. ... Noktalı virgüllü Lisan muallimi mektebin kapısından * çıkarken sevgilisine rastladı. — BSeni, virgül ben çok seviyorum... Üç nokta her halde bunun için olacak: İki nokt, üstüste nereye gitsem karşıma gıkıyorsun. Nokta... — Salon gene tufeylilerle doldu mu? — Henüz kimse gelmemişti. İlk gelen #siz oldunuz! 1 İrmzlar — Biraz sakin olalım, biri- Yeliyor. Halimizden şüphelenme - * Şöyle sen de gel karşıma otur. S Birçok memleket- ler, hududlarından dışarıya para çıkar mamak için çok eidel tedbirler almışlardır Fakat bu ciddt ted birlere rağmen, ka: çakçılığın önünü ta mamen almak müm kün olmamıştır. Son aylar - içinde Almanyada meydana çıkarılan dört mühim vak'a kaçakçıların ne Bibi hilelere baş vur- duklarını göstermek bakımından çok mü: himdir. Bu vak'alar şunlardır: Bir zarf içidde | milyon mark!.. Berlinde ikamet eden bir dam Berlin noterlerinden birine müracaat ederek kendisine kapalı bir zarf tevdi eder, Zar- fın üzerinde (ölümümden bir hafta son- ra açılacaktır) ibaresini yazar. Birkaç gün sonra da Almanyayı terkederek ci- var memleketlerden birine yerleşir. Ara- dan beş ay geçer, Günün birinde oranın Almanya konso- loshanesine gider. Konsolosu görür ve der ki: — Berlinde ,, ., notere vasiyetnamemi tevdi eylemiş idim. Vasiyetnamenin bazı yerlerini değiştirmek istiyorum — Fakat ahvali sıhhiyem çok fenadır. Doktorlar yahatime müsaade etmiyorlar. Berlin- Geki noterde bulunan vasiyetnamemi res- men getirtmek Jütfunda bulunur musu- nuz?... Kansolos adamın talebini kabul eder ve bir müddet sonra zarfı getirtir, adama teslim eder. Adam konsolosa teşekkür e- der... Fakat helecanını yenemiyerek zar- fi orada açar, içinde bulunan bir milyon markı cebine yerleştirir. Tabiatile konso- loga bakmaktan ve hiddet etmekten baş- ka bir şey düşmez. Parçalanan servet!... Bir gün Almanyanın resmi gazetesi o- ian Voelkisher Beobachter gazetesinde şöyle bir ilân çıkar: (Büyük bir çelik fabrikasının direktö- rü bir kâtip aramaktadır. Cevabın ... No. rümuzile gazeteye gönderilmesi.) Ayni gün bir adam gazetenin neşriyat müdürüne telefon eder ve der ki: — Ben bu sabah gazetenizde ilân neş- rettiren çelik fabrikası sahibiyim. İşle- rim dolayısile İsviçreye Zürih'e gidece- Zim ve orada bir hafta kadar kalacağım. İlâna verilecek cevabları adresime gön- derir misiniz? Tomruk suyu Neden satılmıyor? Beylerbeyinde oturan mütekald Niyazi ismindeki — okuyucumuzdan — aldığımız bir mektuba göre, menbar, Beylerbeyi ile Çamlhıca arasındaki yol üstü bir koru için- de bulunan Tomruk suyu bir aydanberi her ne sebebe mebni ise sucular tarafın- dan nakledilmemektedir. Halbuki bu su, kum hastalığına uygun bir sudur. Halkın sıhhatl ile alâkadar olan bu işin sucu key- fine bırakılmaması alâkâdarlardan isten- mekte ve hâdise nasarı dikkate konul « maktadır. * Tomruk suyu Okuyucularımızdan Sabriye Seyhan ya- myor: — Bami gazetelerde (Tomruk suyu açıldı) serlevhalı bir takım yazılar gözüme çarp- tı. Halbuki İstanbulda bir tek Tomruk su. yu vardır, Açılan mevzuubahs su, Maslak adında, Tomruk suyuna bir kilometre uzaklıktadır. Herhangi bir sultefehhü- me meydan vermemek için kuaca tavzi- Hini rica ederim.» — Adresiniz nedir? — ÂAdresim . . . dir... Birkaç gün geçtikten sonra adama 200 tane kadar mektup gelir... Mektupların hiç biri Alman postası tarafından açıl- mamıştır, Çünkü üstlerinde: Voelkischet Beobachter damgası bulunmaktadır! Bu mektupların kimler tarafından göne derildiğini tahmin edebilir misiniz?... Mektupları bittabi kendisi göndermiş tir, Her birinin içine bir miktar para koy- muş. 200 mektuptaki paranın tutarı hayli ehemmiyetli imiş. Alman resmi gazete- sinin başlığını da sigorta mahiyetinde kullanmış... Fakat bilâhare adamın gevezeliği — işi meydana çıkarmış... Şimdi memleketine dönemez vaziyette kalmış! Üstelik Al- man hükümeti Almanyadaki mallarının bir kısmını müsadere eylemiş! Pazabent hile Reichsbank umum müdürü doktor Sehacht geçenlerde bir emirname çıkar- tır. Kaçırdıkları paraları bildirmek ve bunları getirtmek şartile kaçakçıların ta kibattan kurtulacaklarını bildirir. * llüem ati ll der ki: ir müddet evvel İsviçrede (Zürih) e 50.000 mark gönderdim. Bunları geri ge- tirtmek kabil mi? Memur cevaben: — Tabildir! Paranın Zürihin neresin: de olduğunu söyleyiniz. Oradaki konsolo sumuz lâzım gelen muameleyi ifa eder, Adam: — İşte işir asıl müşkül ciheti budur, diye cevap verir... Para bir İsviçre ban- kasındadır. Ben bulunmaz isem bankı kasamı açtırmaz. Bizzat gitmem lâzım.. Otomobilim de var... Gidip hemen ge lirim!... (Devamı 13 üncü sayfada) A A Ve VA » ' Edremid ortamekteb talebelerinden Tir- ze'ye: — İnsan muvaffakiyetin değli, mu - yaffakıyet insanın esiridir. Niçin daha şimdiden leyli moccani imtihanlarda ka- zanar iddia ediyorsunuz? E- ger bu imtihanlara hazırlanmıyacağını z, çalışamıyacağınımı kat'iyetle biliyor - sanız, elbette muvaffakiyet ihtimalini dü- şünemezsiniz. Sizin için yegüne çıkar yol budur. Çalışın, durmadan hazırlanın ve muvaffakiyeti kendinize esir edin. Güre- ceksiniz. ki ıldınmı*yıeılımıı. Çorumda H. Çırçır'a: — Bir mektubla hâdiseyi Müliye Ve- kületine bildirecek olursanız yeni bir tah- kikat sizin haklı olup olmadığınızı mey - dana çıkarır. Meseleyi yalnız bir tarafe tan, gizden dinliyoruz. Öbür tarafın ne olduğunu — bilmediğimiz için hâdiseyi mevzuu bahsedemiyeceğiz. Okuyucularımızdan Nureddin Arif Bi- len'e: — Mektubunuz sarih değildir. Yeniden daha açık ve kısa olarak fikrinizi bildirir Seniz armınuzu yerine Gi "