Çaldığı mektupları sahibine götürüp bahşiş istiyen h_ırsız yakalandı Yedikuledeki Kazlıçeşme deri fabrika-| sında teknik işler mütehassısı Marten Müllerin karısı Anna Müller, geçen pa zar günü Floryaya gitmiş. Plâjda soyu- nup denize girmiş. O sırada Kemal Murat adlı bir delikanlı da, tahta perdenin de- lik bir yerini bulup ta plâj kısmına geç- mek ve bedavasına yıkanmak için, ora- larda dolaşıyor, araştırma yapıyormuş! Nihayet, bir delik keşfetmiş, elini sok- muş ve eline bir kadın ceketi geçmiş. De- Hkanlı, bu ceketi çekip te ceplerini yok- Jayınca, almanca yazılı bazı kâğıtlarla 606 kuruş para, bunlardan başka da 3 #nahtar, | cımbız, ayna, tarak v.s. bulmuş, Bunun üzerine de, plâjda yıkanmaktan- sa, bulduğu şeyleri ceplerine indirip, - radan uzaklaşmayı daha kürlı saymış! Fakat, daha evvel o civarda rastladığı Suavi isminde birisine almanca bilip mediğini sormuş. <Bilirim» cevabını a- hınca, yazılı kâğıtları göstermiş, Suavi «bunlar alâkadarı için kıymetli evrak- fır!» demiş ve kime ait olduğunu anlat- mış. Bu söz üzerine düşünüp taşınan Kemal Murat, nihayet Yedikuledeki Kazlıçeş- me deri fabrikasına gitmeği ve teknik iş- ler mütchassısı Marten Müllere bu kâ- Ratları vererek. bahşış koparmağı tasar- Jamış. Fabrikaya yollanmış, mütehassıs- la karşılaşmış, kâğıtları uzatmış. Alman, delikanlının halinden şüphelenmiş: «Bir tercüman çağıralım da öyle konuşalım bahşış işini'» diyerek, fercüman yerine, polis çağırmış! Delikanlı, polisi görünce şaşırmış, po- lis sual sorunca, telâşlanmış ve üzeri a- ranınca aşırdığ diğer şeyler de ortaya çıkmış, Ve aıtık çaresiz, olan, biteni an- latmış! Sultanahmet 3 üncü sulh ceza hâkimi Kâmil Günas; dün bu hâdisenin duruş- masını yaplı ve ıilan şeylerin kı: t çe hafif bulunmasını, Kemal Muradın 19 yaşında olmasını gözönünde tutarak, hakkında 25 gün hapis cezası vermeği kâfi gördü! Bir hırsızlıkta ipucu olan ipucu Levi adir birinin yapağı deposunda bekçi Hasanım para sakladığını bilen hemşerisi Ali Recep, bu parayı aşırmağı kurmuş, bekçi depoda yökken, bir buçuk getre yüksekliğindeki tahta perdeyi aş- mış, bekçinin kasa olarak kullandığı şe- ker sandığının asma kilidini yerinden oynatmış ve bu suretle 205 lira aşırmış! Ali Recep, bu paranın 200 lirasını ya- tıp kalktığı yerde tavan arasına, kiremid. lerin altına gizlemiş, üst yanını da har- camış! Bekçi Hasan, hemşerisinden şüphe et- tiğini polise haber vermiş. Ve parasının bir mendile sarılı, mendilin de bir iple bağlı olduğunu, ipin bir parçasının kop- muş ve eksik bulunduğunu anlatmış. Po- Hs, inkâr eden Ali Recebin üzerini ara- ."_’f'w ipin kopuk parçasını cebinde bul- | Okuyucularıma Cevaplarım Kırıkkalede Bay T. B. ye: Nişanı bozduktan sonra tekrar mü- nasebete geçmeleri hakkınızda söylen- miş olan sözlerin dedikodudan ibaret olduğunu anlamıya başladıklarını gös- terir. Vaziyet sarihtir. İsterseniz bilâ- kis tekrar ve şahsan temasa gelir, de- dikodunun bıraktığı son izleri de si - lersiniz. Yalnız bir şeye dikkat etmek Tözam: Münasebete devam etmek ar - zusunda olduğunuz taktirde a&raya mü- tevassıt koymayınız. Mütevassıt ek « teriya sarih vaziyeti çıkmaza sokar, * Beyazıtta Bayan Güzideye: Mektupları bana yollayınız, tetkik e- deyim, size fikrimi söylerim. şekilde bana Kendi sarih adresinizi yazmayı da u- Hutmayınız. muş ve Ali Recep te daha fazla edemiyerek, paraları dam altından mey- dana çıkarmış! Kendisi dün adliyeye getirilmiştir. Tahkikat ve takibat yapılmaktadır. İstanbu! adliyesinde yeni tay'nler Mayıs sonunda ihtisas mahkemeleri- nin Jâğvi üzerine, gümrükteki 9 uncu ih- tisas mahkemesi hâkimi Atıfla müddei- umumisi Mithat ve müstantiki Saffet, münhallere yurleştirilmek üzere, açıkta kalmışlardı. Adliye Vekâletinden, bu zat- ların tayini hususunda beklenilen tebli- gat, dün İstanbul Müddeiumumiliğine gelmiştir. Atıfla Mithat, İstanbul asliye mahke- melerine, Saffet te sorgu hâkimliğine ta- yin edilmişlerdir. Hangi mahkemelerde | ve sorgu hâkimliğinde çalışacakları he- nüz belli değilse de, Atıfın, ikinci ceza riyasetinden yeni ihdas olunan gümrük- teki 5 inci asliye ceza hâkimliğine naklo- |lunan Kemalin yerine İstanbul asliye ikinci ceza riyasetine getirilmesi; Saffe- tin de münhal bulunan İstanbul 3 üncü | sorgu hâkimliğinde faaliyete geçirilmesi, kuvvetle muhtemel görülmektedir. Adam çiğneyen motosikletçi mahküm oldu Bir müddet evvel bir akşam üstü Be- yazıtta feci bir motosiklet kazası olmuş, motosikletli adam, var hızla o civardan geçerken Hilmi isminde 10 yaşında bir çocuğu çiğnemiş sonra da hiç durmadan kaçmıştı. Fakat, akşam karanlığından ve sürâtten faydalanarak kaçanın, sonradan kim olduğu tesbit edilmiş, suçlu ele geçi- rilmişti. u Ali Gündüzün duruşması, dör- bezada dün neticelenmiştir. Ali üz, çocuğun ölümüne sebep olduğu sabit olarak, tedbirsizlik, dikkatsizlik, seyrüsefer nizamlarına riayeltsizlikle bu suçu işlemekten, 6 ay hapse, 80 lira para cezasına, çocuğun babasına 300 lira taz- minat ödemeğe, 1700 kurüş ta duruşma maşrafı vermeğe mahküm olmuştur. Hava tehlikesi komisyonu yarın toplanacak Yarın vilâyette hava tehlikesine kar- şi korunma heyeti toplanarak şimdiye kadar bu vadide yapılan, yapılmakta olan ve yapılacak olan işler üzerinde müzakereler yapacak, bu arada, halk için her kazada açılacak zehirli gaz kursları da görüşülecektir, Bu heyet, kaza kaymakamlarile Kı- zılay başkanı, gaz mütehassısı ve ma- ariften, sıhhiyeden, ciheti askeriyeden, Partiden, Halkevinden vesair bazı yer- lerden birer murahhastan mürekkeb - tir, Halk kursları için lâzım olan tab' yat bitmek üzeredir. Kursların on gü- ne kadar açılmağa başlıyacağı tahmin edilmektedir. Bursada Bayan ye: Bu vaziyette hata yüzde doksan ka - dındadır. Fakat gene yüzde doksan tashihi kabildir ve mutlaka yapılmalı- dır. Korkmayınız, hastanede 3 gün yat- mak yetişir, hiç acı duymazsınız. * Maçkada Bay D. D. ye: Geniş düşünür görünenler «metres> kelimesine serbest izdivaç tarafların- dan biri manasını verebilir. İnanma - yınız, kelime ne olursa olsun belediye- nin nikâh memuru önünde deftere im- za koymıyan kadın hakikatte onlardan biridir. * Ankarada Hamdi Köroğluna: Kızın o zamanki adresini sarih bir yollayınız, — aratalım. inkâr x. HÂDİSELER KARSISINDA Dikkat Anafarta vapurile Bandırmaya gidiyo- rum., Bir kamarada bir yatağım var amma, merak edip te göreyim, demiyo- rum, Uykum geldiği zaman ne olsa gö- receğim.. Saat on ikiyi geçiyor. Salonda kimse- ler kalmadı. Benim de uykum - geldi. faydi kamaraya.. Lâvabonun aynasında yüzümü — görü- Yorum.. Neşeli bir adam yüzü.. Lüvabo - nun üzerinde matbu bir kâğıt var. Oku- yorum: «Dikkat» «Tehlike vukuunda sandalırız 6© nu - maralıdır». «Can kurtaran yelekleriniz Ranzanın altındadır.» Lâvabonun aynasında bir kere daha yüzümü görüyorum.. Korkudan gözle - rim dışarı fırlamış. Rengim sapsarı.. Soyunmaktan vaz geçiyorum. Kama - radan çıkıyorum. Kamarot bana bakıyor. Ben, kamarota bakıyorum. Fakat bir türlü evirip çevirip: — 6 numâralı sandal nerededir? Ran- za dedikleri nedir? Diye soramıyorum. Güverteye fırlıyo- rum.. Gece zifiri karanlık,. Sandalları bi- rer birer yokluyorum.. Aksi şeytan ka - ranlıkta numaraları okumak imkânı yok ki... Kibrit çakmak istiyorum. Kibrit kama- rada. Haydi aşağı... Tekrar yukarı çıkıp kibrit çakıyorum. Rüzgâr kibriti söndü- Gene çakıyorum. Kibrit kutusu biterken nihayet altı numaralı sundalı buldum.. Tekrar kamaraya iniyorum.. Düşünüyorum: — Ranza ne olsa gerek.. Kamaraya göz gezdiriyorum. Yatak - |lar var. Lâvabo var. Bir de kanape.. Ka- rarı veriyorum: Ararım. Arıyorum. Bu arama da bir hayli sürü- İyor.. Nihayet buldum. İki tane can kurta- rzan simidi yan yana yatmışlar.. Oh rahatladım. | Saate bakıyorum: Üçü geçmiş... Ban- dırma İlmanındayız.. Artık ne altı nu - maralı sandala, ne de ranzanın altındaki |ean kurtaran simidine ihtiyaç hâsıl ola - | cak.. Peki amma benim bir gecelik uykumu kimden istiyeyim.. 6 numaralı sandal, ranzanın altındaki simit uğruna kurban giden uykumu kim tazmin edecek? İMSET Gladstonun ruhu İngiliz romancısını mahve sürüklemiş Mister Rayt İn- gilterenin — tanım: mış muharrirlerin. dendir. Yaşına, ba- şına göre gayet şık giyinir, monokl ta. kar. Ayaklarında beyaz getler var- dır. İngiliz edebi- yatında da mühim bir mevki tutmuş olan bu romancı, geçenlerde Londra ticaret mahkeme- sinde, alacaklılari- le karşılaşmış ve 393 İngiliz Hram — — Mr.Rayt üm olmuş. kendi ağzından dinliyelim. rüyor.. | | şıyoruz. |lünün, başaraşnası en güç ve cidden pek Ziraat Bahisleri: | Köylerimizi yükseltmek yolundi çok mühim bir teşebbüs —ei ğ ü kafileni! l Köy mürebbilerinden Eskişehirde yı etişen 85 kişilik ilk kaf Azası işlerinin başına geçmiş ve hayrete değer mı göstermeğe başlamışlardır. İlk tahsil çağında olan çocukl yüzde yetmiş beşinin henüz mektepsiz olduklarını hatıra ge bu teşebbüsü takdir etmemeğe imkân yoktur Anadoludan bir köy manzarası Türk köylüsünün kalkınması için, onu | leri ihtiva etmektedir. bir çök taraflarından tutmak lâzım gel- hyan ki açılacak | diğini, çok iyi kavrıyor ve bu yolda yıl-| gibi, orduda çavuş rütbesine PHardanberi de bütün kuvvetimizle çalı -| köylülerden seçilecek gençler âr vergisinin kalkmasile baş-| rasında burasında lü mazhariyetlerine her yıl bir|- yetkili eller altında - önce Um! İ yenisi eklenerek yurdumuzun temeli o -| gilerle, daha sonra sağlık, bayın lan köyler günden güne şenlik ve refaha| ziraat gibi meslek bilgilerile naZ doğru ilerlemektedirler. İtiraf etmeliyiz | meli bir surette beslenerek vetif' ki bu toprağın asıl sahibi olan köylüler, | ve bunlar irer mürebbi - eği! cumhuriyetin kendilerine 14 yılda bah -|line getirileceklerdir. Bunların şettiği sayısız nimetlerin milyonda biri-| hirden yetişen 85 kişilik ilk par ni dahi, geride kelan yıllar içinde görmüş | di, işleri başına geçmiş ve hayre ve yaşamış değillerdi. Nüfusumuzun $4 80 ni teşkil eden köy- geri kalan en mühim işi; önun kültürü | ge Cumhuriyet; işe başlayınca tevarüs et ümmiliği ilkin yeni harf- ler inkılâhile birden yok etti. Sonra en ücra köşelere kadar yer yer mektepler açmakla, irfan ışığımı en karanlık köşe lere kadar yaymıya girişti. Fakat 14 yıl sonunda ele geçen istatis - tikler bize 39,808 köyümüzden ancak 4994 köyüne mektep yetiştirebildiğimizi gös- terdi ki bu gidişle davayı başarmanın pek müşkül olacağı anlaşılıyordu. Geri kalan 34,809 köyümüze elân mektep ve muallim temin edebilmiş değiliz. Mektep olanlarda 6786 muallim çalışmakta ve 13169 kadar talebe okumakladır. Demek oluyar ki, şöyle böyle 12 milyon 400 bin köy nüfusundan (tahsil çağında bulunan çocuklarımızın) W 75 i henüz mektepsiz ve hocasızdır. Bu köyleri mektebe kavuşturmak, bun- lara birer hoca temin etmek bugünkü u- sul ve şartlarımıza göre en aşağı yüz yıl- lik bir zaman istemektedir ki köylünün kültürü meselesinde karşılaşılan en ruh- lu nokta da budür. meselesi i şen rimize ı mçler, k , , » » gene kö; dağıtamazdık. tep değil — talebe Düşününüz Ki 16052 sinde nüfus 150 den 16305 inde 5505 inde 1427 sinde 514 ündede ç İlk tahsil çocuklarını ortalama V g nüfusun 96 10 u sayarsak köyl 39803 400 800 1200 1500 ye vermeği özledi kâmeti vermekte sahiden büyi İyakat göstermişlerdir. Bu yıl |İzmitte, dört yerde açılan kı tişecek olan, ve müteakip yılla! çoğalacak olanlarından arkadaşlarının da ayni hizmeti cakları ve tutulan yolun isubeti: recekleri şüphesizdir. Maarif tarihimiz, bt hifesine kaydedecektir: tutmakla sadece öğretmen ıhtiyatli şılamakla kalmıyoruz. Bunun ması esasen bir zaruretti, çünkü emek ve masraflarla çok zaman' öğretmenleri yeti Bu muvaffakiyetler başarmağa bi dır bi Köyden gelen Sra gimiz bugünkü Onlara İnkılâpçı ve azimkâr Türkiye, bu acı| büyük bir çokluğunda ne bir hakikat karşısında hareketsiz kalamaz-| pacak takat, ne de 0 mektebe di. Atatürk «milletin başlıca bir işi ola- | 10-15 ten fazla çocuk bulabiliriz. * , rak bu mevzuda ısrar edilmeği lüzumlu de buül köyü da görüyorum» buyruğile en büyük kuvvet | askerliğinden sonra köyüne eğit” ve işareti vermişti. Cumhuriyetin bece- | le dönmi esi hem az masrafla rikli başları, cidden'cihanı imrendiren bir|de bu. mahzurları ortadan kaldi! buluşla bu derdin de hakkından geldiler. | Birni Derhal eköylerimize bir taraftan öğret -| daha çabuk ulaşılacaktır. iş Eğitmenlerin köylüye ziraatit | ü hemen eğitmenlerle dolduracağız» kararı | ve bayındırlık işlerinde de bilflil men yetişe dursun! Biz onun boşluğunu verildi. esaslı bir kanun hazırlanmaktadır. Ya - kında meclise verilecek olân proje, eğit- menlerin nasıl yetiştirileceği, nasıl ça « Tışacağı hakkında güzel ve etraflı büküm- S ee —— — — rındandım. On sene kadar oluyor. Bir ki- abımda, Giadston hakkında yazmış ol- düğüm bir satır bana yaramadı ve o ta- rihten itibaren işlerim fena gitti. Efkârı umumiye bana düşman oldu. Beni oku- Maz oldu ve Gladstona çirkef attığıma inandı. Halbuki benim, büyük harp sıra- l lük etmeleri keyfiyeti ise Bir zamanlar gazetelerde haber halin- |bir üstünlük saymak gerektir. — |e okuduğunuz bu eğitmenler için şimdi | ni bir kat daha sevindiriyur. sürüyordum. Siyasi vaziyetle alükadar oluyor ve borsada Frsf”” v © üzerine hava oyunları oynt)” O kadar ki bir keresinde 10 güf bin İngiliz Urası, diğer bir sefefi frangın muhtemel :nik»ı-li;kn"i y F bil öğretmi” etlef arımiz” ı".r'": pekifi # tE'yl v | îâ—,k,'d n * ice köylünün kültür kalkM Bürü larmda büyük harp şürasında, Haig, Gı.—' gn ORA Höre Bbp, satara$ işe neral Foş, Loyd Corç gibi adamlarla, kâ- tip sıfatile arkadaşlık ettiğimi, çalıştığı- mı hatırlamadılar, giliz lirası kazandım. İşte tam bu sıralarda mel hâdisesi meydana çıktı. İşleriM — Gladstonun ruhunun şeametine uğra-| döndü. İflâs ettim. Şimdi beş P*” Ben zamanımın en tanınmış yazıcıla- | yıncıya kadar cidden müreffeh bir hayat)| ve 393 Jiraya da mahküm olduRi” gı wet ) zaferi ayfi B Halbuki o köyden yetişen bir P yi 'rm/ Bana dert yanan okuyucumâ? ö Yakında bir ziral âsayiş kantf caktır. y K Hi n G çi