aa —3 —e Ü SST yE T İranın en FT ç büyük, en modern mMmatbaasile gazetelerini Yazanı İbi Tahran, Mayıs (Hususi muhabirimiz- den ) — Şahsi teşebbüsün canlı bir nü - ulan, ufaktan başlıyarak, günden artan tecrübelerine, istidadını, ka- ekleye ekleye, bügün değil yalnız Tahranın bütün İranın en büyül €n mödern matbaasını kuran, en çok o - kunan gazetesini çıkaran, gazeteci ve Tahran meb'usu Akay Mesudi ile karşı arında yükseldikçe, te- wazuunu bir kat daha çoğaltan, muvaf- fakiyetin verdiği başdönmesile, ne oldum delisi olmayan, şu ortadan uzunca boylu, gür siyah saçlı, içlerinden zekâ, mahvi - yet fışkıran kahve renkli ü Akay Me- sudiyi Türk matbualı ve gazelecileri iyi Tinin mümi yapan bu çekirdek- ten yetişme gazelecinin — şerefine Park fette topladığı sem- alelâde bir otelinde ver pati, kazandığı & nezaketin t hlarken, ona da Türk gaze - tecilerinin duyduğu samimiyeti ve yakın- lhığı en güzel kelimelerle anlatmıştı. Şirket halinde kurduğu ve İran ülke - sine Ticaret odası mecmuası, sabah ve| akşam çıkan İttılaat ve Journal de Telr -| ranı ile, hergün, her ay hiç aksamadan | dünyanın dört bir bucağoma, i, ikti. sadi, ilmi haberler sunan matbaasının en | fist katındaki çalışma odasında bu değerli gazetecinin bana sunduğu çayı yudumla- yorum.. Çok yerinde bir temenni Yüzünden bir an için bile olsun eksik #tmediği tebessümle, ve ikide birde çalan telefona cevap vermeye çalışma arasın. da: — E, Hoyi, diyor.. İstanbuldaki arka - daşlar ne âlemde?.. ve ilâve ediyor.. — Ben Türk ve İran matbuatı arasın- da daha sıkı daha kuvvetli bir bağ olma- sını dileyorum. Öyle bir bağ ki, okurlara | her iki ülkenin bütün haberlerini versin. | Bu suretle kardeşlik, dostluk hislerini bir kat daha perçinlemiş, kaynatmış olu- Tuz, değil mi?.. Bir gazetecinin tercümci hali.. Onu tasdik ediyor ve soruyorum: — Gazeteci olmak nereden aklınıza geldi?.. İttilaat müdürünün yüzündeki hatlar geriliyor, gözleri d '« belli ki, eski günlerini hatırlı ğımı bulmaktan doğan bir sı gülümseyor ve anlat- mıya başlı: YoK ve ne zaman baş- ladı. Kat'iyetle söyliyemem. Yalnız şu - rası muhakkaktı ki, matbaacılık âlemine karşı derin bir iştiyak duyuyordum. 1299 kudetasindan — (1920) yani Şehinşah Pehlevinin —iş — ba; gelmesinden sonra idi ki, İttilaat —adile — bir ajans idaresi kurdum — İçeriden ve dışarıdan — topladığımı — haberleri — o zamanki gazetelere satıyordum. Bittabi bu idare, şahsi ve ticari mahiyette idi. Hıç bir resmi ünvanı ve sıfatı yoktu. Lâkin bu ordu. Bizzat kendimin ceğim bir neşir vasıtam olmasını, böylelikle gazeteler arasında | nden tamamile u - üm. Buna da, İki ge- «mutavassıtlık, roli zaklaşmayı ist eçhesi ne idi?. Kendi kendinin yetiştirmesi (Selfma- de man) olan Tahran meb'usu, yaptıkla- rına, yürüdüğü inkilâp yolunda emniyet- H adımlar attığma inanan bir insamın kalb rahatlığı ile cevap veriyor: Ittılaat gazetesinin mesleki veçhesini tayin etmek lâzım gelirse, hiç düşünme- den, ve tereddüt etmeden, © inkilâbın çocuğu, yetiştirmesi ve ülkenin terakki- kuran adam rahim Hoyl Bay Mesudi leri bu gazeteyi tek bir yaprak çeklinde rıyorduk, ve günde altı yüz nüsha basıyorduk. Gazetem memleketin maarifi ve terakkisi ile omuz omuza ilerliyerek bir yapraktan sekiz sahifeye kadar çık- tı. Ben Ittılaatı akşam gazetesi olarak dü- şünmüştüm ve 11 senedir de hiç aksa - mâadan bir akşam gazetesi olarak neşret- tim, Şimdi de gördüğünüz gibi, bir de dört sahifelik bir sabah gazetesi çıkarı - yorum. Şu noktaya bilhassa dikkatinizi çekerim ki, sabah nüshamla, akşam sa - yım arasında - bittabi münderecat iti - barile- tam manasile bir ayrılık vardır. Daha açık bir ifade ile, aabah ve akşam gazetelerin sanki ayrı birer «İttılaat» imişler gibi çıkarıyorum...> Hemen dilimin ucuna geldi, değerli meslekdaşa soruverdim. — Tirajınız ne kadardır üstadım.. Memnuniyet veren bir rakam Bay Mes'udi hiç tereddüt etmedi, ve kurşun kalemle önündeki bloka bir ta - . |kım hesaplar yaptıktan sonra: — Bu bir meslek sırrıdır. Likin siz - den gizliyemem. Sabah ve akşam nüsha- larile birlikte günde 32,000 basıyor ve sa- tıyoruz, dedi. Ve ilâve etti: Sabah nüsha- sının traji 12,000 i buldu.. Gece mekteplerinin rolü Daha bir aylık ömrü olan ve İran gibi nisbeten gazete sürümünün fazla olma- dığı bir diyarda ve hele İstanbulda bile bazı gazetelerimizin henüz yetişemedik - leri bu 12,000 rakamı gözlerimde şaşkın- Jık işıkları yaratmış olmalı idi ki, değerli başmuharrir! — Şaşmayınız.. diye devam etti.. Bi- zim okuyucularımız yalnız İrana münha- sır değildir. Irak, Efganistan ve hele Hin- distanda bir çok farisi dili konuşan müş - terilerimiz vardır. Sonra, akşam sayımızı kuyanlar, mündericatın tamamile ayri e keni ine yepyeni bir çaşni vermiş olmasından ötürü sabah nüshasını da â- rıyorlar. Bir de, abonelerimize akşam nüs hasile birlikte sabah nüshasını da yollu- yoruz. İşte bu sebeplerden dolayı size şaşmayınız, diyorum. Bir nokta — daha.. Geçen yıldanberi, bütün İranda gece mektepleri açılmıştır. Bir sene sonra da yüz bin kişi buradan mezun olacak, hiç okuma, yazması olmıyanların devam et- tiği bu gece mekteplerinden çıkanlar, ilk iş olarak gazeteye sarılacaklardır. Bu da tabildir. Onun için pek yakında, sabah tirajımızın daha da artacağına inanıyo - rum. Hakçasına, Tahtanda çıkan gazeteler arasında en ön safı tutan, mündericat iti- barile de, günün telâkkilerine uygun bir neşir organı şeklinde günden güne iler- liyen Ittılaat gazetesi, yeni doğan ihtiyaç- lar karşısında daha parlak bir istikbalin habercisidir, ve sürümünün do fazlala « gacağına sahibi ile birlikte ben de inanı- sinin bir aynasıdır, sahifelerinde her sa- hadaki ilerlemenin bütün safahatını can- landırdığı bir organdır, diyebilirim. Ittı- laat, Alâ Hazreti hümayunun iş başında bulundukları zamanda doğdu, ilk önce- yorum. İki memleket münasebetleri Mevzuu değiştiriyör ve 'son günlerde imzalanmış olan Türk - İran mukavelele- (Devamı 12 inci soyfada) SON POSTA Amerikada ev kadınları da sekiz saat çalışma lehinde nümayişler yapmakta- dırlar. Bu kadınların başında Reişicumhurun annesi bulunmaktadır. Hükümet daireleri önünde fazla ateşli söz söyliye n bir kadın bu suretle dört polis tarafın- dan tevkif edilmiştir. İtalyan tayyarecisi Pezzo yükseğe çıkma tekorunu kırmıştır. Tayyareci resimde görüldüğü şekilde husust surette yapılm ış dalgıç elbisesine müşabih bir elbise giymişti. Bu sayede 15000 metre yüksekliğe çıkabilmiştir. Mayıs 28 £ BİR HAFTALIK DÜNYA VUKUATİ Pariste yapılan garsonlar yarışına girett bu iki yarışçı düşüncesiz hareket etmli' ler, yollarının karşılaşacağını hesap e0t memişler ve karşılaştıkları zaman iş bu vaziyete gelmişlerdir. ginde Sovyet Rusyanın bayrağındaki ve çekici tutacaklardır. Çalışmalarını nuna erdirmek üzere olan iki amele ?ıtl' kelin kolları içinden görülmektedi” irü$ Yüzünü saklıyan bu adamın ı.'““f, saklamasının sebebi yoktur. Sadttf tografçılardan çekinir ve resim GiT x. Ki Me,hur ressam Pol Şabas ölmüştür. 68 ğgını anladığı zaman bu tarzda ŞüP yaşııda idi. Mevzu olarak daima deniz| Vürüne kupar. ve kadını almayı çok severdi, Son tablo- lardan birini ve Tessamın kendi tesmini | Fransız zengini Pier Morgan'ı görüyorsunuz. idir. Ww":: Bilinmiyen bir kimse deği: ; pilri' bar midir ki...