25 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kristof Kolombun yumurtası Onlar dün: e Dünyanın en zengin adami dün sabah öldü Rokfellerin hayatta isteyip te tatbik edemediği Bu halk'okumuyor! diyorlabı. Bu-| — S©Y 100 sene yaşamak hususunda gün gene onlara rastladım. Birinim <lin- Dünyanın en zen- " de bir Kerem ile Asli vardı. Yaprakları- | gin adamı Jolin Da- nı kesiyordu. Öteki Tahir ile Zü visot Rochteller dün dikkatle okuyordu.Daha öteki Hikâye: | sabah seksen — sehiz İŞapur Çelebiyi ökümüş dostlarına ınlı-'ıVâîE'“d*" olduğu hab (tayordu. ©e Amerikada öldü. Bibü caberdikideaDağı aliğnlür yazik | Rockfeller hayatı lış tarzı hakkında fikirler ühxynrdu-ı“'“'l'm ve yüz Ylbî" Matbuat Umum Müdürlüğünün 'halkın N4 kadar her ne ba- |okuduğu kitapların isimlerini: ha Ollcus. Olitn — Bu halk okumuyor. yaşamak — istiyordu. için de her Sözünü bir nakarat gibi l[-k'ırhyanwî;';';; b':î öi muharrirlere bildirmesi bir bakımdan ıdu çok faydalı oldu. ! Mahkemede garip bir tesadüf Karısı bir komşuyu, kocası bir başka komşuyu dava etmiş, ikisinin birbirlerinden haberleri yok iken mahkemede karşılaştılar Sultanahmet üçüncü sulh ceza hak ye- | de kurulması kal'ileştiğini yazmıştık. Şe- rine, dün gelen ayrı ayrı iki meşhu! suç | hircilik mütehassısı Prost'un verdiği ni- davası, taraflardan bir kısmırın biribir- | haj rapor, Adliye Vekâletince gözden ge- lerile alâkası ve orada karşılaşması nok- | çirilmiş ve iş şimdi Nafıa Vekâletine geç- tasından, oldukça enteresan bir vaziyet | miştir. ortaya koymuştur. E i b Daval birinde, dava edilen Fat- i Nafıa Vekâleti, ihzari olarak lâzım ge B k ku- | 'N hususları temin edecek ve ondan son- madır, İddiaya göre, Çakmakçılar yoku T N şunda Çifte saraylar altında oturan Fat- | "* da münakasa açacaktır. Münakasa içi halledilince, sıra, inşaata gelecektir. ma, aynı yerde oturan Yaşar isimli bir e kadının kocasına, Eyüpsultana doğru | Buna takaddüm eden devfede de, ha- yegân ki kararı oldu 5 şöyle bir gezme teklif etmiş. Yaşarın ko- cası, Demirdir. O, işine gitmiş. Fakat, bu teklifi kaber alan karısı Yaşar, gelip Fat- maya çatmış. «Sen benim kocamı ne ye gezmeğe davet ediyormuşsun, baki- yım> diye çıkışmış. Fatma da buna kiz- mış ve süpürğe sopasını kaptığı gibi, Ya- şarı dövmüş! Davalardan diğerinde, bu ilk davada adı geçen Demir davacıdır. Kuru kahveci Danyelidisin yanında çalışan Vasil is- minde birinden davacı olan Demir, ne id- dia ediyor? İddiaya göre, Vazille bahçe- leri müşterekmiş. Vasil, su birikintisini başka yere akıtmak üzere, bir sed örmüş. Ve suların hangi bahçeye akacağından çıkan münakaşa kavga şeklini alarak, Va- sil, bu sırada hidüete kapılınış, Demiri dövmüş! İşte, bu iki ayrı davanın alâkalıları, aynı günde adliye dalresinde karşılaşm: lar ve hepsi de, hayrete uğramışları Sultanahmet üçüncü sulh ceza hâkimi Kâmil Günas; birinci davada Fatmayı Yaşarı dövmekten, ikinci davada Vastli Demiri dövmekten 25 şer lira para ceza- sile cezalandırmıştır! Elektrik şirketi davası Yalnız Anadolu yakasında kullanılmak şartile gümrük resminden muaf olarak getirtilen malzemeyi, tahsis hilâfına Ru- meli yakasında da kullanmaktan elektrik şirketi erkân ve memurlarından bazıları aleyhine açılan davanın duruşmasına, dün sabah gümrükteki 9 uncu ihtısasta devam edilmiştir. Dün sabahki celsede, müddeiumumi, gümrük muhasebesinden ve elektrik te- sisat ve teşkilâtından anlıyan mütehas- i intihabile, malzemenin Avrupadan gelişi, depolara nakli ve saire işlerinin kimler tarafından pishane binasının yıkılmasma başlanacal ve daha evvel, mahkümlar, kısmen İstan- bul tevkifhanesine, kısmen de civara ve |taşraya yollanacaklardır. İstanbul hâpishanesinde şimdiki halde 600 kadar mahpus vardır. Bunlardan ya- rısından fazlasını, İstanbul tevkifhanesi- nin alabileceği hesaplanmıştır. Tevkifha- neye son zamanlarda inşaatla bazı ilâvc- ler yapılmış bulunuyor. Müddeiumumi Ankaradan döndü Birkaç gün evvel, Vekâletçe, kendisin- işler hakkında izahat alınmak Üzere An- karaya çağırılan İstanbul Müddeiumu- misi Hikmet Onat, İstanbula dönmü Hikmet Onatı, dün akşam üstü, İs bul adliyesi mensublarından barıları zi- yaret ederek, toplu bir haldo, yanında ,uzun müddet kalmışlardır. Bu töplantı- da, Vekâletçe verilen direktifler n- da görüşüldüğü sanılmaktadır. Müddelumumi, dün akş görüşen gazetecilere: «Vek: zı işler hakkında icap eden Malümatlı ve- rip döndüğünü» söylemekle iktifa etmiş- tir. am — kendisile ete idari ba- Ihtisas mahkemeleri Kaçakçılık işlerine bakan ihtisar mah- elerinin kanunla tesbit edilmiş © müddetleri, mayıs sonunda bitmektedir. Eğer o zamana kadar müddet uzalılım yacak olursa, bu mahkemelerin faaliyeti sona erecektir. Gayet mevsuk olarak öğrendiğimize nazaran, müddet, uzatılacak değildir. Ka- çakçılık işlerine, haziran başından itiba- ren, bu hususta tavzif edilecek mahkeme bakacaktır. Bu mehkemenin meşhut suç işlerini gören mahketnelerden biri olması den İstanbul adliyesine müteallik - bazı | — Bu halk okumuyor! Diyenler, bu halkın okuduğunu öğren- diler. Ve bu halkın okuyup ta kendileri- | nin okumamış oldukları kitapları birer birer okudi * — Biz de biliyorduk, diyorlar, halkın okuduğu bazı kitaplar vardır. Bunlar bu- günkü yaşayış tarzımıza, bugünkü dili- mize uygun bir şekle getirilip halka ve-| rilmelidir. Halk işte o zaman okur. Biliyorlarmış. Mademki - biliyorlardı, şimdiye kadar neye durdular?, Matbuat Umum Müdürlüğü kendileri- ikaz edinciye kadar neden dalma: — Bu halk okumuyor. Demekte ısrar ettiler?.. Kristof Kelamb Amerikayı keşfettiği zaman: — Bu da bir iş mi demişlerdi, biz de yapardık. Kristof Kolomb, yumurtayı almış, np- lara sormüştu: — Bunu ayakta durdurabilir misiniz? Durdutamamışlardı. Kristof Kolomb a zaman yumurtayı almış, ufki bir sathın üeziren vurmuş. Yumurta - kırılmış ve durmuştu: — Bu da bir iş mi, demişlerdi, biz de yapardık. Ka Evet, diye cevap vermişti, benim | keşfim gibi bir şey... İş bunu evvelden yapmakta idi. * Kerern ile Asliyi bugün bir şaheser ha- Tinde yeniden yazıp ortaya çıkaracak mu- harrir, bence vapura binip Amerikaya gi- den 1âalettayin bir yolcudan farksızdır. Kerem ile Aslinin bu tarzda yazılıp hal- | gül gülistan gösteren sinirlen- mesin diye, dünyayı hususi ve yalancı bir gazete hergün önüne sonuluyor, hayatı müteaddit doktorlar tarafından murakabe altına alırmış, her hareketi takip edil'. yordu. Rokfeller, son zamanlarda — Ameri- kalıların milli — bir şahsiyeti — olmuştu. Herkes ondan, onun servetinden — etrafa saçtığı — paralardan bahsedip duruyordu. Sön 35 yıl zarfında ilim ve hayır mü seselerine yarım ml- yardan fazla para vermiştir. Bir zamanlar tahti muhakemeye alınan, eski Cumhurrteisi Te- odor Rozvelti karçı- sında düşman olarak Nü :f:ğlğ" ıd:ım:';: John Davison Rokfeller ZE . muvaffak :Lın bu adamın hayalını kısas| ve nereye niçin gideceğini ıoş_'l('m.&' ca hulâsa edelim: atına atladığı gibi evinden uzaklaşik £ 1839 yılının sekiz temmuz gecesi Vüyam, uzakta bir köy gördü m:" " 1839 yılının sekizinel temmüz — gecesi dingotunu giyip sakalını tarıyor, şoğr Nevyork eyaletinde Richmond yu)u_ üze- | yakasını boynuna oturtuyar, ondıll bif rinde bir süvari atını dörtnala sürüyor- ra da kasabanın meydanına w du. Vâsıl olmak istediği köye bir an ev-| taşın üzerine çıkıyor, ve kâh şarkı V.k vel irişmek istermiş gibi hayvanını mah- nutuklarla halkı strafına i loplıd_' muzluyor, gece karanlığında etrafa kü-| sonra onlara şu kartları veriyordu: fürler savuruyordu. Bn genç fakat sâkal- h süvari, ufak bir kulübenin önünde dur- du. Evin kapısını sert, sert vurdu, bu- nunla da iktifa etmedi, tekmelemeğe baş- ladı. Dr. William Rockjeller Meşhur kanser mütehassısi Bu köyde yalnız bir gün kalacak, Kâ” serden başka bütün bhastalıkları ne suretle yapıldığının, şirket defterleri de tetkik olunarak tesbilini istemiştir. Gümrük vekilleri de söz söylryerek, bazı isteklerde bulunmuşlar ve neticede, gümrük müfettişi Tahirle Nafıa Vekâleti hukuk müşavir muavini Abdullahın şa- bit olarak çağırılmalarına ve ehlivukuf tayinile tetkikat icrasına karar veril | **iS olunacağı, evvelce yazılmıştı. Bi Bu hüsustaki faaliyet oldukça ilerle- Duruşmanın devamı, 7 hazirana bıra- | ©$ bulunmaktadır. Yakında müsbet bir ! Hdt netice ortaya konulabileceği umulmak- a ü tadır. İstanbul hapishanesi Yıkiliyor | tstanbülda “siakhane olarak kulamıl İstanbul adliye sarayının, — Sul kuvvetle muhtemeldir. Istanbulda bir ıslahhane binası aranıyor Ceza kanunu tatbikatı icabatından ola- rak çocuk mahkümlar için ıslahbaneler anah- | mak üzere müssid bir bina aranmak- - tadır. ——— ——— —— Evlenmek istiyen Bir çocuk Eskişehirde oturan bir genç «Son Posta» nın «Evlenme çağır başlığını taşıyan «Resimli Makale» sini kesip ba- na yollamış. Kendisi için bu çağın ge- lip gelmediğini soruyor. Bu genci ta - nimam, husust ve ailevi vaziyetini bil- mem. Mantıkan sualine cevap verc - memekliğim lâzım. Fakat mektubu - Nun bir satırından henüz 18 yaşırda olduğunu öğreniyorum. Düşününüz bir defa:-On sekiz ya - şında bir genç ki, anlattığına bakılır - sa çimdiye kadar bir çok aşk macera- ları geçirmiştir, hem de ne mühitlerde ve şirodi de: — Benim için evlenmek çağı geç « miş olmasın? Endişesile evlenmeyi dü- şünmektedir. Meselenin bir terbivevi, bir de ahlâkf safhası var ki incelemesi bu dakika için hem bana düşmez, hem de acı kelimeler kullanılmasını icap ettirir, doğru olmaz, Şimdilik geçelim. Bu gence sadece şunu söyliyeceğim: , — Deaha evvel mektebini bitirmek- || | liğin, askerliğini yapmaklığın, hayata atılmaklığın lâzımdı, biraz pişecektin, biraz olacaktın, ondan sonra bu bahse gelecektin. Avrupalılarda senin yaşındakilera çocuk derler, Bilir misin? Ve hakika- ten de çocukturlar, çocuk olmaları lâ zımdır, bu sahada. Mademki tabiat kanununun sana bahşettiği bu çocukluk hakkından 14- tifade edememişsin, tahsilini de yapa- mamışsın, zarar yok, hayat ta bir mek- teptir, içine atılmıya, para kazanmıya, muntazam bir mesleğe girmiye bak» Bana bugün sorduğun sualin cevabını © zaman kendin verirsin, TEYZE ka okutulması lüzumunu evvelden kendi kendine düşünüp bulsaydı, ona ancak o | zaman, Kristof Kolomb gerdim. İMSET 'Tahta pancur açıldı. İhtiyar bir adam göründü: — Anladım, çocuğunuz doğuyor, acele etmeyin, karım şimdi hazırlanıyor, gele- cek dedi. Bir dakika sonra sakallı genç süvari, ebeyi de atına almış olduğu halde gene tozu dumana katarak, dörtnala oradan uzaklaşıyordu. Lohusa kadının yattığı oda karyola- dan hemen biraz daha büyüktü, uydur- ma bir masanın üzrenide ölü gözü gibi yanan idare kandili ortalığa aydınlık bi- Te veremiyordu. Süvari, bütün kuvvetini kaybetmiş, Gduvara yaslanmış, bekliyordu, biraz ev- vel bağıran, koşan adam o değildi. Alnında çizgiler vardı, yatağında ba- Birmamak için dişlerini sıkan anaya mer- hamet ve şefkatle bakıyordu. Ebe yanına gözünü kırparak sokuldu: — Bir oğlun dünyaya geldi, yavru se- kiz aylık doğmasına rağmen hayli cüs- İseli dedi. Sakallı süvari, hiçbir şey söylemedi, geniş adımlarla merdiveni indi — ve bir oğlu olduğunu etrafa anlatmak için atına bindi. Yeni çocuklarının ismini John Davi- son Rokfeller koymuşlardı. Eksiri satan bir adam John Davison Rokfeller'in - babasının ismi Vilyam Rokfellerdi. Vilyam oğlu Altı aylık oluncaya kadar bekledi. Oğlu- nün sıhhati yerinde idi, bütün diğer ço- cuklar gibi, ağlıyor, bağırıyor, tepiniyor, ,meme iştiyordu. Artık evlâdımı, annesine bırakabilir, rızkını aramak için yola dü- Kadınköldeti Jerse bluz Mercan renginde (Jerse) dendir. | Ylrâvab Kollar raglan biçiminde ve (pens) ler- ıulgbılıııdı_ le kabartılmış. Yakasının kenarlarına, Bir gün karısını öptü, ona bir hayli senturine uçları ilik düğme (band) mın | Ptra verdi: | altına geçirilen dört köşe parçaların üs-) — Beni işlerim bekliyor, - gidiyorum, tüne (pikür) yapılmıştır. iavdetime kadar bu para yetişir, eğer ye- tişmezse bakkal sana kredi açar. dedi, “tedi. O da (benim bir dolandırıcı “'; vi eder. Ve herkese bir mayiden birer 'İ dağıtarak o köye bir daha uğra! üzere başka bir yere gidiyordu. Amerika daha servete kıvıuşml””:( herkes yeni maceralar peşinde h!';’ du. Elektrik yerine balina yağları Mavi vazo lıyordu. Küçük Rokfellerin babasından HÜ' şüphelçi şüpheli bahsediyorndu. K w ne âit olmıyan atları alıp sattığı SÖY yordu. O sıralarda küçük Rokfeller yedl;; na gelmişti; ve komşusunun İ"W ayıkladığı için ilk defa iki ş(linâuu” mıaş ve onu da kumbara olarak (i mavi vazoya atmıştı. Hindi ticareti olari Rokleller ciddi bir ticaret işi ilk defa bir hindi ahm satımına Evvelâ kendisini şaşıran bir hindiy? tı, başka bir hindiyi kuluçkaya YÜ p ve yavrularını arttırıp onları d8 — ge Rokfeller bunları yaparken mek! gidiyordu. F, O sırada babasını dolandırcılık yikit ğ töhmetile takip ettiler, Vilyam' T g kayınpederinden kurtulmak için yok) dedi, ve Vilyam da kurtuluf sini firarda buldu. ik On iki yaşındaki fai Vilyam knçırdx:phn sonra aile ”;’g bir sefalete düştüü. Muktesit W olan anneleri evlâdlarını 20f € yordu. Fakat bütün mahrumiyet” men kadın oğlunun mavi WXM paraya el sürmemişti; bir gün annesine geldi: — Komşulardan biri elli dolü” yüzde yedi fazi de veriyor, bü reyim mi dedi? (Devamı 10 uncu sayfe' #1“ (da)

Bu sayıdan diğer sayfalar: