... Bözend eb İdeal kadın: Zengin, edip ve musikişinas kadın Beğendiğim kadında Şekepirin dehası, Bethoven'in nağmesi, Karunun hazinesi ve Verüsün cazibesi olmalı, Bu tipteki kadına bakınca kendimi görmek ve sev- diğim Kadar sevilmek isterim. Vezirköprü Orta cami mahallesinde Muzaffer —)— Erkekte güzellik aramam Erkekte güzellik aramam, Güzel değil, fakat sevimli, göze çarpar bir kusuru o mamah, Evine sadık, iyi terbiye görmüş, bir aileyi sıkinlisız geçindirebilecek ka- biliyette olmalıdır. Ankara: Gülümser (Sarih adresinin neşrini istememiştir) Kıvırcık saçlı, tonbul ve bana âşık bir kadın isterim! Kivrım kıvrım saçlı, orta boylu, kum- ral, tombul ve bana sönmez bir aşkla bağlı orta tahsilli bir kızı daima ararım. Çorlu: N. Bayer (Sarih adresinin neşrini istememiştir) Ta Sga Gözleri kıvılcım gibi bir erkek Böğendiğim erkek tipi: Kumrala çalan esmer, mat bir yüz, de- rin manalı çizgiler. Uzun bir boy, geniş iki omuz, ölçülü bir bel, gözleri iki ki - vilcım gibi pınl pıml yanan tiplerden hoşlanırım. Mesleği subay olmalıdır. Z.N. E. Aukara Evine surat asmıyacak erkek Beğendiğim erkek tipi şudur: Tipi: Kumral, kıvırcık saçlı, yeşil göz“ lü, esmer tenli, uzun boylu, geniş omuzlu, Ahlâkı: Kadınına kendisini sevdirecek, ruhu temiz, kılıbık olmıyacak, evine gel- di mi yorgun olduğu için surat asmıya- sak, neşeli olacak. Mesleği: Ev geçindirecek kadar maaşı olacak bir lise öğretmeni, Manisaposta memuru Avram vasıtasile H. Aylâ — Mi — iy Kadın daima güler yüzlü olmalı! Beğendiğim kadın: Evine ve eşine merbut, yuvasını ve yavrularını sever olmalıdır. Umum! eş- kâli noksansız olmalıdır. İyi anlayışlı, bilgili, ev ve elişlerile meşgul, daima gü- ler yüzlü olmalıdır. Tahsili ilk te olsa kâfidir. Ankare Köni (Sarih adresinin neşrii istememiştir) Son Posta'nın Tefritas: 44 iğiniz kadi v erkek tipleri hangileridir? İN Her şeyden evvel gönüllerin birleşmesi lâzım Gönülleri bir olanlar birbirlerinde kat'iyyen güzellik aramazlar. Binaena- leyh gönüllerin birleşmesi temin - olun- mah. Bundan sonra ortada güzellik veya her hangi bir hususiyet mevzuu bahsola- maz ve kiymet alamaz. Zaten her gönül de bir aslan yatar. Kaş M, Erdena (Sarih adresi mahfuzdur) . . Resimli zabıta eği ila ENE Ee hikâyesinin . hal şekli Kadın yere düşmeden evvel odada gezindi. Kapıyı açtı, kapadı. Tekrar odada dolaştı vemasaya oturdu. Hart, odada dolaştı ve masaya oturdu. Hart; kısımda, muşamibanın üzerindeki 18- laklığı görerek (resim 4) mutat sabah sütünü alıp bir parça içtiğini (üç nu- maralı resme bakınız) anladı ve kendi kendisine düşündü: Pekâlâ amma, bu şişenin tapası ne oldu?.. Ya şişenin içine düşmüş, veya masanın üzerinde ve yahut ta yere yuvarlanmış olma- aydı. Tıpanın kayboluşu Hart'ın mi- desini bulandırdı. Sonra, gene birden hatırladı, masa üzerinde duran süt şi- şesinin, odaya ilk girdiği zamanki muhteviyatile, şimdiki muhtevıyatı arasında bir hayli fark vardı (4 ve 6 numaralı resimlere bakınız) ve bun- dan bir hüküm çıkardı; ev sahibi, ki- racısının şişesine daha kiracı şişeyi odasına almadan evvel zehiri koymuş- tur ve Hert doktöra gittiği zaman da sütten zehirlendiği anlaşılmasın diye acele ile şişeyi değiştirmiş ve bu telâş esnasında da kapağını koymayı unut- muştur. Esasen polis te ev sahibinin odasın- da, nereden aldığını bir türlü söyliye- mediği bir takım paralarla, madam Graymesin posta çek defterini buldu. Cinayet kendi kendisine ortaya çıkrmış bulunuyordu. NOT: (Madam Graymesin şiddetli bir soğuk algınlığına tutulduğunu, bu yüzden zehirin kokusunu almıyacağı- nı, sütün de bu zehirin rengini kaybe- deceğini gözönünde tutunuz!) kugünkü Frogram İSTANBUL 25 Mayıs 837 : Salı Öğle neşriyatı: 1230: Pfâkis Türk musikisi, 1250 Hava - dis, 18:Muhtelif plâk neşriyatı Akşam neşriyataz 18,30: Plâkla dans musikisi, 1930: Kon - ferans: Eminönü Halkevi neşr'ya: kulu na - mina, Nusre: Sefa, 20: Belma ve arkadasları tarafından TTirk musikisi ve balk şarkıları, 2030: Ömer Riza tarafından orapça söylev, 2040: Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafın dan Türk musikisi ve halk şarkıları: © ayarı), 21,15: Radyo fonik dram (Madam 2240: Plâkla sololar, opera ve operet par- çaları, 26 Mayıs 1937 Çarşamba Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis, 1305: Muhtelif plâk neşriyatı, Akşam neşriyatı: 16,30: Plâkla dans musikisi. 1930: Mlando- lin orkestrası, Berk ve arkadaşları, 20: Ne - zihe ve arkadaşları tarafından Türk yusiki- si ve halk şarkıları, 2040: Ömer Rızâ tarafın- dan arapça söylev, 2045: Bimen Şen ve ar - kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saat ayarı), 21 15: Orkestra, 22,15: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 2239: Plâkla sololar, opera ve 0- peret, parçaları, 23: Bon İstanbuldan Tahrana |Baş tarafı Sinci sayfada| rine geliyorum. Bay Mes'udi: — Evet diyor. değerli ve şahsiyeti Ole kendisini İran mik letine daha ilk günden sevdiren, dostluklarını o kazanmakla Bay Cemal Hüsnünün riyaset ettiği ve içinde kıymetli mesaisi nisbetinde nez keti ve cana yakınlığı ile şöhret bulan Bay Kemal Köprülünün”'de bulunduğu Türk heyeti ile İranın imzaladığı muka - veleler yepyeni bir çığırın esaser muh- kem temellerle beslenmiş olan Iran - Türk dostluğunun, kardeşliğinin bir kat daha perçinlendiğini bildiren müjdecisi- dirler. Elbette ki, bu mes'ut netice, iki ulu Önderin irade ve idaresinin, birbir- |“ lerine karşı besledikleri sarsılmaz yakın- lık ve sevginin kaynaklarından meydana geldi. Ekonofnik ve hukuki sahalarda birbir lerile daha çok kaynaşan, bağdaşan iki memleket bu suretle ve hiç şüphe yok ki terakki şehrahında daha kuvvetli ilerli- yecek, manevi bağlara daha muhkem ©- lacak, kardeşlik rabıtaları daha fazla ar-|8» tacaktır. Şuna da işaret etmek isterim ki, bu arada her iki memleket matbuatının | rolleri pek büyüktür. Aralarındaki rabı- ta ne kadar genişlerse yukarıda saydığım emel ve hedeflere o nisbette çabuk varı- , binlerce halkın alkışları arasında a - Bater Fley), 22,15: Ajans ve borsa z sevimli | sevindiğim İ Samsun yerli beynelmilel olacak Samsun (Hususi) — Dördüncü yerli e çıldı, Serginin açılın. töreninde ticaret oda- ginin ehemmiyetini anlatan bir söylev veril-! di. Bu hitwbeyi mütcakip şehrimizde misa - fireten bulunan kolordu kumandanı general (Galip tarafından açılan sergiyi halk Gİ bir tebacümle ziyarete başladı. Seride Kütahya çini fabrikası, Bursa Be! çakları ve ipekli kumaş fabrikaları, Antep) €) işleri, Arikara sofları, Sümerbank yerlimal- | lar pazarı, İstanbul fi dişi mamulâtu, Kadı- köy pastanesi ve bilcümle Samsun yerlimal- larına sit mamulâtın teşhir ve atığı yapıl - maktadir. Bu sergi dahilinde inhisarlar ida- reşinin vücuda gelirdiği pavyon büyük bir rağbet kazanılıştır. Bu pavyonda sergi na-| mına yapılan metis alşaralar da be dit. Bu yıl sebze ve meyva bol İlkbaharda bereketli yağmurlar yağdığın | dan sebze ve mepvalar bu sene, geçen sene-| lere nisbetle pek boldur. İstanbul piyasasına Adana ve havalisinden taze bamya gelmiş -| tir, Barmıya perakende olarak kilosu 30 - 35 kuruşa satılmaktadır. Bir hafta önce 120 - 150 kuruşa olan domates perakende kırk ku- ruşa inmiştir. Yerli kabak 6 kuruştur. Baş” enginar 6 kuruştur. 2 kuruşa kadar enginar da vardır. Yaprak 10 - 15 kuruştur. İyi be- gelye ve fasulye 10 kuruştur. Adapazarı, Bo- lu taraflarından külliyetli miktarda teze İ patates gelmektedir. Taze patates böylormma ve cinslerine göre 5, 6, 3 kuruşa satılmakta- İdir. Bu sene sarmisal musaklar büyiür boy, 12, orta ve küçük boy- Yar 10, 7 ve 5 kuruşa satılmaktadır. Meyvalara gelince: Çilek geçen senelerde İgörülmemiş kadar çoktur. Yezli ve birinel| gilek perakende 25 - 35 kuruş arasındadır. Eseğli çileği 15 - 20 kuruşa (o satılmaktadır. İKiraz çileğe nisbetle pahalıdır. Yerli kira? (20 - 25 kuruştur. Diğer vilâyetlerden selen- | Ver 10 kuruştur. ieri 29 den satılmaktadır. Can eriği 10 ku -| ruştur, Türk borcu kupon tediyatı Yüzde yedi buçuk faizli ve 1933 Türk bör- willerile, yüzde yedi buğulk faizli 1934 sıra Türk borcu tahvilleri hâmillerine 25 mayıs 1997 vâdesine sit kupon tediyatı - na bugün başlanacaktır. Dahilde kupon ba- şma 18/75 Fransız frangı mukabili olan 1081 Türk lirası verilecektir. Ünitürk geçen haftaya nazaran düşmek- tedir, Cumartesi birinci tertip 2040 da ka- panmışlı. Dün 20 lirada açılmış ve 10,778 dr kapanmıştır. İkinci tertip 10,10 de açılmış,| 19.65 de kapanmıştır. Frank 110/76 da mu- dar yıllık gazetecilik hayatında tatlı ha- tıralarım da sorduğum İranlı meslektaş, yüzünde tebessümler belirerek, farsçanın © lâtif ahengile: — Erz mişeved ki (arzolunur ki...) dıye rız. Bugün bile bunun eserlerini görü - yoruz. Ve ben ve benim gibi bütün İran- hlar, bü bu tezahürleri memnuniyet- le, mesetrelle takip ediyor, karşılıyo » rTaz, Bir yandan, bu sefer buz gibi «bidi- mişks şerbetlerimizi içerken Bay Mos'u- di İstanbul hatıralarını, Atatürk Türki- yesinde gördüğü terakki ve Yapıcılığı engin bir samimiyet ile anlatıyor. Bu ka- devam ediyor. En tatlı hatıram. Her gü- nün bitişile geriye, geçmişe bi Pehlevi devrinin, tecellisini gi ve gördüğüm her inkılâp hamlesi en tatlı sek ve asil şefiniz «Hazreti Asatürkle, Ala hazreti yümayunun Şehinşah Pehle- Yinin birbirlerine mülâki oldukları an- dır. Atatürkü yakından gördüğüm ve! ülEKONOMİ k sı amumi kâtiol Cudi Günsoy tarafından ser-| .. Zerdali, en iyi cinsi 40 kuruştur. Küçük.) mazharı iltifatı olduğum dakikaları da asla unutamam. İbrahim Heyi İ Yataz : Kemal Rapd — Ooo, sen misin?. dedi, sorma ba-|lefon ettim. Böyle karşılanacağını bil şımıza gelenleri... ber geç vakte kadar oturduk, Domino oynadık. Yalnız, yatmadan evvel, za -| vaktimiz var mı?. Bu gür Dün gece, hep bera-|seydim sesimi bile çil karmazdım. — Bizim şimdi bunları vallı, başımda biraz ağrı var, diyordu. İsında sana Venedik dentelâsı mi 45 - — Kim a canım?.. — Paşa — Ben Lebibe ile kardeşinin, anne- lerinin bir emirleri, bir istedikleri var mı, diye soracaktım. — Biz elimizden geleni Sana göre hiç bir iş yok. — Bu, ne demek Allah aşkına... Bir kere sormam kabahat ını oldu?.. şeye lüzum yokt. — Ne olursa olsun, sen bir kere sor bakalım, — Nesini sorayım. Her 1 işe ben ba - kıyorum. Sana da onların ağzından iş te söylüyorum: Hatırladığınıza teşek - kür ederiz; fakat zahmete girmene lü- zum yok... — Olur şey deği... Sen zaten insani zorla çileden çıkarırsın?.. İtalyaya gi- derken belki ısmarlıyacakları bir şey marlıyacaklar zannettin?.. Hem sen de- mindenberi bunu mu söylüyorsun?.. — Ya, sen ne anladın?.. — Ne bileyim, bu felâketin ortasında herkes gibi sen de âdet yerini bulsun yapıyoruz. |diye telefon etfin, sandım. — Hangi felâkelin?.. — Canım, haberin yok mu?. — Ne oldu?, — Demindenberi sormuyorsun ki söyliyeyim! — Söyle, ne var?.. — Paşa, sizlere ömür... — Arif Paşa mı?.. Öldü mü?. — Evet. — Ne zaman?.. — Bu sabah... — Vah zavallı vah... — Dün gece hiç bir şeyi yoktu. Dedi- yardır, diye düşündüm; onun için te -İğim gibi hep beraber oturduk, konuş » m Üni, inde sabahtanberi herkes birbirine| — Kabahat deği: amma, şimdilik bir| geçti tuk, Bu sabah uyandığı zaman biraz yüzünde kurmuzılık”vârmış. Sonra bir- denbire olduğu yere düşmüş. Kalb sek- tesinden gilli adamcağız!,, — Vah vak vah. benitn'biç hâbörim yoktu. — Nereden olacak?.. Otomobili gön- derip beni evden aldırmamış olsalardı, ben bile duymıyacaktım. — Kimbilir, zavallı Lebibe de ne hal- dedir?.. Ne kadar üzülmüştür". — Sorma zavallıları!.. Böyle birden- bire, bu kadar korkunç bir levha Kar- şısında hep birdön çıldıracak gibi ol - muşlar... Geldiğim zaman bepsini bay- gın bir halde buldum. Ne ise, şimdi bi- raz yatıştılar; yarın da onları Boğaz: ne halalarının yanına götüreceğim, Bir kaç hafta orada kalsınlar, bu felâketin ağırlığı biraz unutulsun!. Ser başka bir şey söyliyecek misin?.. Her iş bana bakıyor, onun için daha uzun konuşa- mıyacağım, — Cenaze ne zaman Kalkıyor?.. Bu- gün mü?, — Bu saatten sonra artık yelişemi - yecek; yarin öğleye... Sen bugün mü yola çıkıyorsun — Öyle idi ama... — Güle güle... Güzel güzel eğlen... İnsan kârl işler bulunca dünyayı unu- mama —— —— —— — a | — Hayır, bu akşamki eksprese yeti- şik. — İyi ki aklıma'geldi, ben de sana ufak bir şey ısmarlıyacaktım gmi sen bana dârgınsin! — Söyle ne istiyorsun?. — Hariya pecary eldivenleri yok mu, onlardan istiyecektim. Gri, yahut krem rengi olabilir... Her ikisinden de olsa daha ziyade makbule geçer ya... Yedi buçuk numara... Ha, sahi... Nüveyre de geçenlerde, Avrupa» ya birisi gitse de Elizabet Ardeu kremi ısmarlasak, diyip duruyordu. © Onlara da bu markadan krem; pudra filân ge- tirirsen, herhalde hoşlarına gider,. ya- hu, cenaze ortada duruyor, biz de neler konuşuyoruz?.. Haydi Allahaısmârla - dık. Ben onlara, senin telefon ettiğini söylerim, Sen de benim dediklerimi u- nutma,.. Eldivenler yedi buçuk numara olacak... Turhan telefonu kapattıktan sonra yazıhaneye döndü, O akşamki eksprese yetişemiyeceğini söyledi. — Neden, ne oldu?. Diye sordular, Baştan savma cevap- lar verdi. Levi ile Nihadın canları sıki- br gibi olmuştu. Pek fazla da ses çı - karamadılar: —Peki, dediler, bari yarın akşamki Si eN mallar sergisi | :stanbul Borsası kapan'$| fiatları 24 - 5 - 1937 ÇEKLER j Açılış Kapmiij kira «sw “675 | Nev-Yorl basel: 21 Paris ums ve Mlüno 15,024) 15,06) Brüksel 4492 deil Atina 8,44 80.35 İİ Cenevrü 3,4580 $ASSİ Sofya 640) O 63.3738 Amaterdüm 14587 LAS Wei ve (2655 Viyana 406 4P8İ Madrid sn BAS Börlin 1.9675 19659 4.1696 468 A Şm. © 00 vadi Bomonti - Nektar 9,00... 90 Aslan çok 18.75 15.73 Merkez bankası m0 0 İş Bankası »75 ww Telefon A zn İttihat ve Değir. 10.0 - Şark Değirmeni 15 — Terkos Sm İSTİKRAZLAR Açılış Kapanıp Türk borcu I peşin | 0000 © » e 1 vadeij 00 1978 » o» IE vadeli) 19.70 (1965 TAHVİLÂT Anadolu 1 pe. > 1 vadeli »> Uy. » Hw. Anadolu mü. peşin İSTANBUL Ticaret ve Zahire Borsası 24/5/937 GEYĞk..er ir İİ —— amaaa Kâmiran oralarda değildi: — Ne iyil, Bir gün daha beraberi Diye seviniyordu. * Bülent, o gün evin içindeki aleni arasında bile sıra, saygı düşünmede | — Turban telefon etti, dedi, her Pi 4 teminize iştirak gi söyledi; he” de bu akşamki trenle alaya gidiyo” muş, bir emirleri var mı, diye sordu. Bâşka zamanda olsa, belki Lebib* buna pek üzülürdü; fakat babasını denbire kaybetmenin acısı içinde ÖN. | madı bile... a Ertesi gün cenazeye gelenler pek ge ş labalıktı, Paşa, mektepten ordüys Li da; &ski arkadaşlarına, bütün tamdı” © larına kendisini sevdirmiş, çok değeri ir. pek temiz bir adamdı, Herkes yürekten gelen bir mate orada toplanmıştı. ay Bülent oradan oraya koşuyor, sıra her işe yetişiyordu. Kalabalıği” nl gö arasında Turhanı görünce! — Haniya, dedi, sen dün akşam yordun?. Yoksa bu da mı blöftü? o: : — Gidecektim ama, cenazede pulu” | mak için kaldım. | Demedi; hiç sesini çıkarmadı. ii İl turmuş treni kaçırma... Yoksa bütün işler altİ Cenaze dönüşünde yazıhaneye def — Bırak şimdi, bunların sırası mı?, |üst olacak... Biz sana yemle her işildı. Kâmiran bugünü onunla 2) — Vapurla mı gidiyorsun?.. ona göre tuttuk... geçirmek istiyordu. — ( Arkası v8”