Çiçek ve vazo Çiçekleri vazolara nasıl koymalıdır? Çocuklarınızın Uzun boylu olmak müuhakkak ki ir- si bir istidat meselesi: Boyları uzun olan anne babanın çocuğu - büyük bir ihtimalle . uzun boylu olur. Fakat büyümiye tesir eden şey yal - nız bu değildir. Çocuğun uzamasında daha başka tesirler de vardır. Ve bun- ları çocuğa temin etmek elimizdedir. Başta yiyecek meselesi... Ekmek, süt, yumurta ile (kuru fasulye, mercimek, bzeler, do - nohut) gibi kuru tane dalar çocuğun büy eder. Gıdanın bu mühim rolü daha zi- yade pek küçük yaşlardaki çocuklarda Boy uzatmanı uzun için neler yapmalısınız? n çareleri olmaları boylu niz. Bol hava ve ışık içinde yaşatınız. Usul dairesinde lüzumu kadar jimnas- £ ihmsal etmeyiniz. Fakat lüzumun- dan fazlasına bırakmayınız. O zaman jimnastik ona dost deği l Akagündüzle Bir Mülâkat | — Köpeğin kıskançlığı hic birşeye benzemez! x« * » Tavuklar ortasındaki kuzu gibi dolaşan köpeğim, onlara karşı vaziyetini birdenbire değiştirdi, ben besli bir tavuğu kucağıma almıştım, tam o sırada yanıma sokuldu, pençesini tavuğa vurdu, bende ona şamarı yapıştırdım. Ertesi sabah kâhya kümesteki 37 tane tavuğun o gece köpek tarafından boğulduğunu haber verdi Naci Sadullah Yazan: Aka Gündü « zün, hayvan ru * hiyatını gösteren yaşanmış çok gü- zel — maceraları — var, — bunlardan Ki birincisini, bir yı lanla — başmdan Güzel çiçek dizmek büyük bir zevk İnceliği ve maharete bağlı bir iştir. Çi- $eğin vazoya uyması, birlikte dizilen Siçeklerin, birbirine yakışması âdeta bir san'attır. Bu san'afı en iyi n TMillet Japonlardır. Japonlar vazo süslemekte en mühim €sas olarak şunu koymuşlardır. Bir va- ZOya konulacak çiçeklerin hep birden arlığı vazonun ağırlığının bir buçuk Misli olmalıdır. İkinci mühim kaide de şudur: Daima €n ağır görünen çiçekler vazonun en altına konulmalıdır. Demetin havaleli Ve hemen düşecekmiş gibi görünme - Mesi için bu mutlaka Jâzımdır. Üçüncü şart ayni cinsten Mmuhtelif Tenklerdeki çiçeklerden en koyuları Alta ve sol yana konulmalıdır. Daha a- Çıklar daha sağa ve biraz y tçıklar en sağda ve en üstte bu hdır, Bir vazaya bu şekilde dizilmiş me - selâ üç renk lâle göze hakikaten pek hUş gö ür. Bazı kimseler kısa saplı çiçeklerden hoşlanmazlar. Hele çiçeklerin saplarmı k:kall:rz_vı hiç istemezler. Halbuki bu türlü çiçekler, salonda çok güzel bir değişiklik yaparlar. Bunlar için kulla- hılan vazolar pek sığ ve pek geniş a - Bizli olmalıdır. Bir çörek tabağını bu İŞte pekâlâ kullanmak kabildir. Büyük anma- Siçeklerden - meselâ (krizantem) ler-| - den - bir demet hazırlayınız. Hepsinin Sapların: tâ diplerinden kı Yalnız aşları kalsın. Bunları - hiç bir yaprak We yeşil renk görünmemek üz! Tek tabağının kenarlarına diziniz. Mey- dana çıkacak demet çok hoşunuza gi - ektir, bu orijina) vazoyu pek beğe- Heceksiniz. Yahut mercan renginde bir kâsenin te birini su ile doldurunuz. Bu su - Yün ortasına bir tek kocaman (krizan- tem) koyunuz. Güzelliğine şaşacaksı - Biz, Kulplu bir yemiş tabağının orta - Sina bir nilüferle bir de goncasını ko- Yünuz. Seyrine doyamıyacaksınız, Çocuk elbiseleri Kız çocukların baharda giyecekleri İki elbise modell. en | 5 görülebilir. Fakat hiç bir yaşta yiye - ceği ihmal etmemek sağlığın ilk şartı- dir tabil. Temiz hava, ışık ve hararet te çocu- ğun büyümesinde büyük tesirler ya - par. Bunun için çocüğu mümkün ol - duğu kadar açık havada, bol ışık için- de yaşatma çareleri: Robmanto Modelleri i aramalıdır. Büyümede en mühim âmillerden biri de vücultaki guddelerdir. Bu güdde * ler normal şekilde işlemezse neşvüne* ma ağırlaşır veya lüzumsuz derecede artar. Çocuğunuzun yaşına uymıyacak kadar ufak kaldığını ir görmez der- hal güddelerini tedavi ettirmek — için bir müteha: baş vurmalısınız. İyi bir tedavi tesirini çabucak gösterir ve çocuk büyümiye başlar. arttırdığı mubakkaktır. Ancak büyüme devrin - zorlu hareketler yapma- madır. Bilirsiniz ki - uzamak devresinde-iken kemiklerin iki ücu kı- u bir jimnastik nden evvel ke- nesine sebep olur. Ve me derhal durur. O zaman ne guddeleri tedavinin, ne havanın, ne jimnastiğin faydası olamaz, Kısaca: Çocuğunuzun uzun boylu ol- anız önü irst istidadına İ / 1 KÜU | ; j BZ M GA Solda: İnce yünlüden (rop » manto) Göğüs sivri, kolları düzdür. masınıi istiyol sa pek küçükken - bol vita- yediriniz. Guddelerinin | yakası kruvazedir. İstenildiği zaman &- ettiri -İçılıp kapatılabilir. Bu mevsimde giyeceğiniz şık bir wanto v , Yuvarlak büyük yakanın arkası kalkıktır. Kravat kadifeden yapılırsa çok şık olur, Fazla iri düğmeler bu kocaman kravat mantonun yegâne süsüdür ve onun sadeliği üstünde çok hoş görünmektedir. Ka LAĞ D D geçen — macerayı 4 Nisan Pazar günkü nüshamız: da yazdık. O ma- cera serisinin ikinci yazısını dabu - gün karilerimize takdim ediyoruz: Akagündüze, san'at hakkında — bir tek cümle söyletebilmek için, en az bir düzüne sual sıralamak Jâzımdır. Çün- kü üstat, bu bahiste, sorulabilecek bü- tün suallerin cevaplarını, «eser» le, ya- ni bilftil vermeyi tercih eder. Fakat bahis san'attan değil de, hayvandan a- çılınca iş değişiyor. Ve Aka, bir tek sorguya bir düzüne cevap sıralıyor. Nitekim, Yılan hikâyesinin bitmesile, köpek bahsinin açılması bir oldu. Tec- rübeli avcı:; — Maamafih, köpekleri, bütün hay - vanlardan üstün tutarım! diye söze gi- rişti. Ve uzun tetkiklerin, tecrübelerin nelicesi olan bu tercihinin şayanı dik- kat sebeplerini de anlatmakta tered - düt etmedi: vandan, iliklidir. Yakanın uçları | 'üğ Sağda: Gri yünlüden (rop manto) | — Ben kedileri, nankörlükleri bakı- mından insanlara benzetiri! senelerce besleyin, okşayın, vin, şımartın. Onun bütün bunları u - nütması * kâfidir. Mübarek hayvan, tıpkı hercal ve haval bir kadın gibi, okşanırken ha- murdanır, öpülürken isırır, sevilirk&h tırmalar! Fakat bu sanlardan Çünkü olduğu gibi g nü saklamaz, vefasızlığını gi mez. Yani sinsi ve riyakâr değildir. Fakat köpek bence kedinin erkeği - dir. Yirminci asırda bile, sevgisine kar- şı bir kurunu vusta şövalyesi kadar sa- dıktır. Hassas ve alabildiğine zekidir. Kedi gibi şımarık ve küstâh değil, mağrur ve içlidir. Benim bir köpeğim var. Se- nelerdenberi . Onunla bir yerde yalnız kaldığımız zaman kendi- mi yalnız hissetmem. Çünkü bir insan kadar, hattâ bir çok insanlardan fazla anlayışlıdır. Günün birinde, bizim köpeğe bir hal oldu: Çiftlikte herkese karşı muamelesini değiştirmişti. Çağırdığım zaman, eski- rağmen onun bile, ih - üstün bir tarafı vardır! r. Na gizle - si gibi koşa koşa değil, istemiye iste - miye geliyor, hattâ bazan beni, davet: lerimi bir kaç defa tekrarlamıya mec- bur ediyordu. Hallerine bir durgunluk, bir sı lik âriz olmuştu. Bakışlarının ma: bile başkalaşmıştı. Ben — hayvanlari, halka benzetirim, Mübareklerin zekâ- ları gözlerindedir. Gözlerile sade mezler, anlarlar, duyarlar, ağlarlı lerler, susarlar, ve söylerler... eğin gözleri de, bana ba - karken, es gi yip bir hiddetle parlıyordu. Ben bu bir mana veremedim, ve ev- arı Bir akşam, bu merakımı, hayvanlara karşı hemen hemen benim kadar düş - kün olan kâhyama da açtım. Meğer kâhya, bu mevzuda benimle konuşmak için fırsat gözlüyormuş: n, bir başka sahip bulması | | 1 sevgiyle deği, a -| t — Bayım... dedi... Ben sana bir şey: Kâhya, tıpi inden söz açan babacan bir dost samimiyetilet Sen, dedi, bu tavuklarla çokluk p kalkma! Köpekten konuşulurken, onun ta « vuklardan bahsetmesi beni tabii bir hayrete düşürmüştü: — Sebep? — Senin için iyi olmaz! Kâhyanın bu sözü söylerken takın e dığı ciddiyete bir türlü mana veremi « yorum: — Ne münasebet? — Çünkü köpek fona halde kıskanı- yor seni! — Kimden? — Tavuklardan! lar beni uzun zun d ) Uzaklaşan kâhyanın a: |kıp düşünürken, köpeğin son zamşan- lardaki halleri bana hayli manidar gö- ), eskiden tavyıkları rı kendisine birisi korkup Benim ise, tav hiç başım hoş ldi. Sade ruhlarını, hislerini değil, i, yumurtalarını bile sevmez, ön- me hoş görünmüştü. işlerini ben görmiye, yani yemlerini, sularını ben vermiye başlamıştım. Bu alâkam, onları tetkike, tahlile değer buluşum - dan değildi. Fakat yem kapışmalarını, su içmelerini seyretmek beni zevkle 0« yalıyordu. İşte köpeğin hallerindeki değişiklik- lJer, benim bu alâkamın başladığı sı « raları Tâstlıyordu. Tavuklar arasında eskiden bir kuzu gibi dolaşan köpeğin, onlara karşı na- sıl birdenbire kurt kesildiğini hatırlı - | yorum! Ben yem verirken, eskiden - bütün - -| gününü aralarında geçirdiği tavukları öyle hiddetle ürkütüp kovalıyor, ka » çırıp dağıtıyordu kil,. d Bütün bunları hatırladıktan — sonra, kendi kendime gayri ihtiyari: — Acaba, dedim, kâhya lJüyor? Bu konuşmadan bir gün yemliyordum ekâtini 1 aklı mı söy- Ve avucuma ka tiye başladım. yanıma hızla sok rada, du, Ve pençe - mdaki tavuğa olanca kuv- vetile vurdu. Biçare tavuk haykıra hay- kıra kaçarken ben de köpeğin kıçına şiddetli bir tokat yapıştırdım! Bu ona vurduğum ilk ve san tokat- u (Devamı 11 inci sayfada) Sönck e ARA Ü aa ölal eei ika e aai z ea n di zi