v ” Sıhhi Bahisler: Bir Fransız Doktorunun Kanser hakkındaki garip iddlaları Kanser vücudümüzde ellerimizle tahriş edebildiğimiz yerlerde meydana gelirmiş, elimizin erişemediği yer- lerde, meselâ sırtımızda “Kanserin olmaması bundan ileri geliyormuş Kanser meselesi gazetelerimizde u- nütulur gibi oldu. Öyle ya, gazeteler bunu nasıl unutmasınlar, hemen her gün yeni bir harb çıkmak üzere oldu- ğuna dair aldıkları heyecanlı ve kor -|laylıkla yetişebilip karıştıracağı kısım- kulu haberleri yetiştirmekten vakit|larda tekevvün ettiğini söylemekte - bulamıyorlar ki bugün beşeriyetin sıh- hati itibarile belki en mühim mesele - lerden biri olan kanserle uğrşamıya meydan ve imkân bulsunlar. Vakıâ yeni bir umumi harb çıkarsa beşeriyet için pek büyük bir felâket elur. Ancak bir harb ne kadar uzarsa uzasın, gene müddeti mahdud bir fe- lâkettir, fakat meselâ kanser gibi beşe- riyete musallat olmuş bulunan âfetle- rin zararları umumi bir harbten daha ziyadedir. Yalnız bu zararlar bir harb zararı kadar göze çarpmadıkları için - dir, ki ehemmiyetleri lâyıkile anlaşıla- mıyor. Bugün kanser, yeryüzünde her se- ne binlerce, hattâ on binlerce nüfusun, çok elim ve müthiş ârızalar ve acılar içinde mahvolup gitmesine sebeb olu- yor. Kanser yüzünden her sene vukua gelen vefiyatın iyi bir hesabı yazılsa, belki bir kaç harbin verdiği zayiattan fazla olduğu görülür. Bu âfet karşısında tababet âlemi hâ- lâ âciz bir halde bulunuyor. Hâlâ kan- seri tedavi edebilmek değil, bu müt- hiş marazın sebebi ne olduğu bile ta - yin edilememiş bulunuyor. Hâlâ bugün cihan doktorlarının bir kısmı, (kanser) in irst olduğu, diğer bir kısmı sari, üçüncü bir kısmı da, ne Bari, ne irsi olduğu, ancak — kendi kendine tekevvün - eden ensiçevi bir Arızadan ibaret bulunduğu kanaatin - dedirler. Bu cümleden olarak Paris Tıb Aka- demisi âzasından ve maruf tıbbi mu - harrirlerden Doktor (Fiessinger) yaz- dığı bir makalede ortaya yeni bir fikir atmaktadır. Bu doktorun, kirk sene - dir devam ettiğini söylediği tecrübele- Tihe nazaran (kanser) tamamen sazi bir hastalık olmamakla beraber, behe- mehal harict bir âmilin tesirile tekev- vün etmektedir. Vücudda vuku bulan alelâde tahrişat kanser zuhuru için kâfi değildir. Bu tahrişat ile beraber mutlak harici bir cisim de karışmalı - dır ki kanser zuhur etsin. Doktor (Fi-! essinger) bu iddiasını isbat için, kırk #ene zarfında sırtında kanser çıkmış! bir hastaya tesadüf etmediğini, cün - kü insanların ellerile sırtlarını karıştır- maları çok müşkül olduğunu, vücud - 'da zuhur eden kanserlerin hep elin ko- dir. Meselâ Fransız doktoru devam et tiği hastanelerde bir takım hastaların göbeklerinde kanser olduğunu müşa - hede etmiş ve hastalara sorduğu vakit, bunların göbeklerini sık sık kaşıdıkları- nı öğrenmiştir. Şu halde kanser bir vü- cudun el ile tahriş edildiği yerlerde kesretle zuhur - etmektedir. Fakat bunun için yalnız kaşımak, tahriş et - mek kâfi değildir, tahriş yapan par - makların ucundaki her hangi ufak bir cismin de tahriş esnasında vücuda gir- mesi lâzımdır. İşte Fransız doktorunun kanatince (kanser) bilhassa bu sebeb- ten ileri gelmektedir. |dan bahsediyor. Doktor (Fiessinger) in bu iddia ve kanaati ne dereceye kadar doğrudur, onu ancak kanser mütchassısları tak - dir edebilir. Fakat Fransız doktorunun bu nazariyesi tahakkuk ederse (kan - ser) tedavisi çok güçleşmiş olur. Çün- kü kanseri tevlid eden bir mikrob o! « saydı, buna karşı er geç bir ilâç bulu- nabilir, bir (serom) veya (aşı) tatbik edilebilirdi. Fakat hastalığa sebebiyet veren her hangi bir cismin vücuda gir- mesi ise, ©o halde bu yabancı cismirt ensicede ihdas ettiği teşevvüşatı he - men hemen tedaviye imkân yok de - mektir, SON POSTA Haâdiseler Hepsi mi öyle? Bir Amerikalı gazeteci, memleke - tinden vapura binmiş Fransaya gel - miş; Fransada gördüklerini gazetesi - ne yazacakmış. Vapurdan iner inmez, | * kızıl saçlı, çilli yüzlü bir Fransız kadı- nını görmüş. Hemen telgrafhaneye koşmuş ve gazetesine şöyle bir telgraf çekmiş: «Bütün Fransız kadınlarının saç - ları kızıl ve yüzleri çillidir.» e B KA akşam üstü yeni bir davanın duruşma: Haydarpaşa Lisesi onuncu sınifin -| &1 başlamıştır. dan bir talebe, imtihanda kopye yap- Bu dava, taammütle bir kadımı öl- mış. Bunu gören muallim, talebenin |dürmek davasıdır. Suçlı Mustafa kâğıdına işaret etmek istemiş ve aynı|oğlu Hüseyindir. Öldürdüğü kadının zamanda talebeye de çıkışmış. Talebelişmi de, Hacerdir. de muallimi tahkir etmiş; cezasını da Vak'a, geçen sene teşrinievyelinin bulmuş. Mektebten kavulmuş. dokuzuncu gününü — onuncu gününe * bağlıyan gece, ortalık karardıktan bi- raz sonra, Kadıköyünde Kuşdili çayır ri yanındaki Mahmut baba mezarlı- ğında olmuştur. Tahkikata göre, Hü- seyin, 39 « 40 yaşlarında bir ka - dın olan Hacerle ötedenberi münase- bette bulunuyor ve buna karşılık ola- İrak da kadından para çekiyormuş. Sonra, Şerife isimli bir kadınla tanış- mış. Vak'a gecesi, hem Hacerin birik- tirmek mutadı olan parasını ele geçir- mek, hem de artık biktiği bu kadın- dan kurtulmak maksadile, onu gene mezarlığa götürmüş, orada başına kı- yasıya vuruşla öldürüp kaçmış. Ayni Bu vak'adan mülhem olan bir mu - harrir, bir gazeteye yazdığı — yazıda vak'anın sebebini son zamanlarda ta - lebenin serbest bırakılmış - olmasında buluyor. Ve talebenin sikı bir disiplin çemberi içerisine alınmasının lüzumun Bir talebenin yapağıdı göz önünde tutup bütün talebeyi onun gibi adde - den muharrir acaba: «Bütün Fransız kadınlarının saçları kızıl, ve yüzleri çillidir.» diye gazete- sine telgraf çeken muharrir gibi mi dü- şünüyor? İMSET tncili çavuşun nunla sabahlamış ve ortalık ağarırken, |kalkmışlar. Hüseyin kana — bu - Mezarı meydana tanmiş lerini Söğütlü “çeşmede yıkamış. — Ve — yanındaki — Şerife - Çıkarllmalldır ye, —mezarlığı — göstererek: «Bak, Hacer artık orada yatıyorl» demiş. Ceset bulünup takibat başlayınca da, Şerifenin ifadesile, suçlunun izi ü- Cumartesi günkü nüshamızda İncili Çayvuşun mezarının Sultanahmette Fi- ruzağa camlinin önünü kapıyan yemiş- İ çi ve bakkal dükkânının hariminde kal- |Zerinc düşülmüş. Suçlunun tabakasın- İ dığından bahsetmiş, bu mezarın mey- da, ceketinde, kadının mantosunda İe- Görülüyor, ki - (kanser) meselesi| dana çıkarılması lâzım geldiği kanaa-|ke izleri tesbit edilmiş. Fransız doktorunun ortaya attığı ye- | tini ileri sürmüş ve bunu istemişlik. ni fikirle, büsbütün karışık bir mahi - yet almış bulunuyor. Her hâlde beşe-| göndermiştir: tiyet ve medeniyet bugün yeni bir harb silâhı keşfi veya imali için sarfettiği emeği ve parayı, (kanser) tedavisi için | kümlerine ve kanun İizlerine uygun olarak sarfetmiş olaaydı, beşeriyetin bu en büyük âfetini izaleye çare bulmuş olurdu. D. Toplantılar : Avcılar koöngresi gelecek haftaya kaldı İstanbul Avcılar Cemiyelinin yilik kon -| »e mâni olan, gene Evkaf idaresi olduğunu , gredinin Eminön | yzetmek isterim. Ben de Du yerin güzel - Halkevi salonunda toplanacağı evvelce ilân | yestirilmesine clbette iştirak etmek ı Azanın ekseriyeti gelmadiklerin -| Günkü eedadımdan bana müntakil ve mev- dün saat on sekizde den köngre gelecek pazar günü saat ona tâ- lik edilmiştir. » “CÖNÜL İŞLERİ! bulabilir. Hududu da yoklur. Fakat Aşkın ne Olduğunu Bilmiyen genç İzmirde oturan bay M. $. de diyor ki: 21 yaşındayım. Aşk denilen şeyin * ne olduğunu şimdiye kadar bilmi - yordum. Üç dört ay evvel öğrendim, Her sabah işime giderken bir kıza rastgelir olmuştum. Zamanla yek - diğerimize bakmıya başladık, yavaş yavaş kalbimde yer etti. Fakat tab' an çekingenim. Daha hiç konuşma- dık. Öğrendiğime göre zengin bir tüc- çarın kızı imiş. Halbuki 'ben esnat bir ailenin oğluyum. Sonra da kızı zengin iki gilenin çocukları istemiş: ler, red cevabı almışlar.. Teyzeciğim ben bu şey ümit edebilir miyim? * Ümnit en yeis verici vaziyetlerde bile yasak değildir. Her kalbde yer iyette bir hayal sükütu — İle” netfcelenmemesi için maddi sebeblere istinat etmesi lâzımdır. Saadet iki tarafın maddi Ve mânevi varlıklarının karşılâşma- sından doğar, fakat bu genç okuyu- cumun kendi kiymetini küçük gör - mediği ne malüm? Uzaktan kat'i bir fikir,-yanlış çık- mıyacak bir tavsiye verilemez, Şim- dilik şunu söyliyeyim: Kızına alâka- dar olduğunuz ailenin muhitine gir- meye çalışınız, kendinizi tanılınız ve muhtemel bir teşebbüsünüzün fayda verip vermiyeceğini orada tetkik e- diniz. * Bay M. Lütfiye: Söylediğiniz vaziyetin muhtelif Çareleri vardır, bunların başında hal ve tavrı değiştirmek, derhal müs - tağni davranmak, başka cihetlerden iltifaş toplar görünmek gelir. Fakat tafsilât vermelisiniz ki size daha faz- la müfit olayım. TEYZE Okunan muayene raporunda, vücu- Dükkânın sahibi bize şu mektuhu'dun baş kısmında kâti âletle açılmış 1 — İnelli Çavuşun mezarı taratımdan ka- ı“î eR Iİ'.'I'."'d“E"' b:"d.n Bayka: bit patılmış ve portakal ve saire küfelerile miz - BöZ bebeğinin oyularak çıkarıldığı, ba- lenmiş değildir. Ben mevzuatı hazıranın hü- şa taşla vurulduğu ve başın hizla yere değmesi tesirile toprakta çöküntü ha- hakkı tasarrufuma istinaden — oturuyorum. * Bu yer evvelce de satırı dükkânı Idi Şimdi ©İ olduğu, tahribat fazla olduğundan ise yemişçi dükkânıdır. İnelli Çavuşun me- kadının 3 - 5 dakika içerisinde can ver zarı dükkânın arka kısmına tesadüf eder. Mezarı orada mevcuttur. Arza edenler ka-| pısını açar ve datma görebilir. Yemişçi dük- | kânının içinde değildir. 2 — Bırf alâkadaran propaganda ve tel- kinata âtfen yapılan neşriyat veçhile Firuz- ağa camlinin ve İnetll Çavuşun merarı mey- va küfelerile muhat olmadığı, ancak bu yer esaslı ve güzel bir şekle ifrağ edilememesi- dudur. Bir tevliyet hakkım var, fakat ne ya- pabilifim, derecatı mahakimden geçen ilâm- lar bunu teyit ve takviye etmiştir. İncili Çavuş demekle maruf Çerkes Meh- met ağa vakıfları mütevellileri evlâdindan Arit Aynen neşrettiğimiz bu mektup neş- Tiyatımızı teyit etmektedir. Mektupta bahsodilen kapıdan dükkânemm ika v metgâhına girilir ve ancak ondan sanra İneili Çavuşur bulunduğu «Mezbele» | ye geçilir. Dükkâncı buraya Bittevliye gece Şerife ile buluşmuş, — sabaha ka-| dar Papazın bahçesi denilen yerde ©| mutasarrıf ölduğunu — söylemektedir. Mütevellilerin türbe ve meşrutalara kanunen tasarruf hakları olup olma - dığını bilmemekle beraber eğer muta- sarrıf ise bu mezarın istimlâk kanunu- na uyularak mütevellinin tasarrufun- dan kurtarılmasını istemek memleket | kültürüne hizmet bakımından hakkı - mız olsa gerektir. Müzelerde : Mahkükât müzesi Son Posta okuyucuları arasında bir eğlence tertip etti: Hergün memleketin bir köşesinde | Jlınmış çekilmiş kalabalık bir halk kitle- sini yoruz. gösteren bir fotograf çektiri- Bü fotografı altıncı no- Müzeler idaresi bir mahkükât mü-ıur Bay Gâalip Bingöle göstermekte, zesi teşkiline karar vermiş ve bu iş için içinden tek bir simayı ayırmaktayız. icap eden tahsisatı Bakanlıktan almış- tır, Tophane binasında - tesis edilecektir. Burada bir halı müzesinin de kurula-| cağını evvelce yazmıştık. Umum Mü-! dürlük bu iş için 10,000 Kralık bir tah-| müracastımı mütcakıp hedi nacaktır. Yukarda gördüğünüz fotograf'mız için oli beş gündür. sisat almıştır. Dikkat ediniz: Bu seçilen sima belki sizi, belki bir dostunuzu, belkı uzaktan ât müzesi Sül e yakından bir tanıdığınızı gösteriyor. AAA m“edel Mesele basit: Seçilen resmin sahib. ida. remize müracaat ettiği zaman kendisi- ne üç İlralık bir hediye takdim edile- eklir. Okuyucu taşrada | mektupla ü yolla - h kemelerde e y LKL Kuşdili mezarlığı cinayetinin muhakemesi dün başladı Suçlu cürmü inkâr ediyor, 18 şahitten hiç biri gelmedîii için muhakeme başka güne bırakıldı İstanbul ağır ceza hakyerinde, dün! İ Hüseyin miş olacağı, lmâıine tasallut yoll tecavüz emaresi bulunmadığı, kua geldiği, vaziyet bariz bulund! ğundan ayrıca otopsiye lüzum görü mediği yazılıyordu. & la, kat'i olarak inkâr ediyor. Kadı On sekiz şahitten - hiç biri gelmi tesi günü saat dokuza bırakıldı. larda umumi bükümlere — tabi ol | Bumnadinm dirjen eei? Her resmi çıkan okuyucuya 3 liralık hediye veya bedelini veriyoruz. bakılacaktır . iyenizi alınız | Köprünün Kadıköy iskelesinde alıfi? mıştır. Çehresi yuvarlak dahiline olan Bay müracaat ederse hediyesi verilecektir. Bundan evvel neşreti ğimiz — fotoğraflarda nıyan — okuyucularımız. — matbaami za müracaat ederek hediyelerini tadırlar, * DİKKAT: Bu sütunda resimleri Ç kan okuyucularımız, hediyelerini bil hafta içinde almalıdırlar, Aksi ba haklarını kaybedeceklerdir. Bu mi det İstanbul haticindeki okuyucu, , bütüt vak'anın mezarlığın ayni yerinde vuf Suçlu, orta yaşlıdır. Soğukkanlılılf — buluştuğunu da, onu öldürdüğünü d& — mişti. Bunlar dinlenilmek üzere, df | ruşmanın devamı, sekiz mayıs cumar " Hafta tatili suçlarına cürmü — meşhud mahkemeleri bakacak | Hafta tatili kanununa ımıhılefı',“' davalarına, şimdiye kadar sulh cezat bakılıyordu. Bundan sonra bu davap lara, meşhud suçlar kanununa göl(__" matbaamızlf dezhal | kendilerini tâf — | ü VA ü | | y |