6 Nizh Eski bir Rus deniz sübayının hatıraları Ruslarla çarpışması “Yavuz bizi çoktan görmüş ve peşimize düşmüştü. Biraz Sonra etraf duman, ateş ve < Kudretli Yavuzumuz Eski bir Rus Deniz sübayının hâtı- h."“ len;i nln.m_şıdı Karadenizde- düşmanın <Yavuz» bz kruvazörile yapmış olduğu * Muharebeyi anlatacağım. .:hhm 26 ncı günü bütün Karade- Küvveti — «Yelstafi», «Zlatusta, w,mex!ymmıı, «Trisivyatite> zırhlı - ' «Kagül» Ve «Merkurya» kruva- inden, <Aleksandrs ve «Nikola» , 8Yare yardımcı kruvazörleri ve bi - TİNCi ve ikinci muhtib #ilotillaları ve Yin dökücü gemilerden mürekkeb denize açılmıştı. Kumandan Amiral «Eberhart» tı. Donan- «Sıvastopole limanından çıktıktan #dira kruvazörlerden birisi, bersyı İs- Tikşaf, ileriye gönderildi. d toplu bir kuvvet halinde 'h"deniı'hwğınnı inerek “düşmünin İumh.llün!ınm topa tutmaktı. i ertesi sabah henüz güneş doğ- “Madan donanma randevu — mahalline h""'î-! bulunuyordu. Berrak ve güzel . hava, ayna gibi sakin va Takid bir Üniz... Hulâsa bir harb havasından ı"ıdi bir tenezzüh havası. Güneş, Yör. ?ıâ' “Eğ’ğl £ tabiat insana sanki gülümsü - h::'mıı kıyıları sabahın âlaca sisleri Bömülmüş. 'atlerini sekiz mile kadar indir - olan harb gemileri evvelâ bulun- dyltrı mahallin derinliklerini iskan- €tmeğe başladılar. Buralarda de - Dizin derinliği (300) kulacı bulduğu Salaşılıyordu. n sonra hazıtlıklara başlandı. gemilerden ikisi keşif için filo- B ç Hati _.l © Tiye ŞSivyasitele» zırhlıları da önlerinde %h tarayıcı küçük gemiler bulun - hüalde Boğaza doğru yollandılar, g'"hwu. ve «Zlatüst» zırhlıları ise İlı'»'îd küvveti olarak geride kalmış- den _B.lrıı sonra tayyare gemilerin - y.'.:l'rııinden uçurulan bir deniz tay- İarla İstanbul istikametinde ufuk - O Can kayboldu. Boğaziçinden Karadenize çıkarken gümbürtü içinde kalmıştı ,, na kanaat getirdik. Zabitler arasında münakaşa başladı. Bunlardan bazıları dumnın «Yavuz» muharebe kruvazöo - rüne, diğerleri de eMlidilli» hafil kru- yazörüne ald olacağını iddia ediyorlar- di. Çarkçı zabiti olan birinci mülâzim | sima ve titrek bir sesle gelen düşman gemisinin «Yavuz» olduğunu iddia e- diyordu. Kruvazörün bu vaziyel karşısında a- na filomuzdan bu kadar uzaklaşmış yordu. Adamcağız muttasıl dua'ar mi- rıldanıp duruyor, istavrorz. çıkarıyor - du. Bunun üzerine, kocaman telesko- pundan bir an bile gözlerini ayırmıyan topçu kumandanı yüzbaşı Libaltovski dayamamadı ve: — Azizim, dedi; siz hatta rüyada bi. le dağmâa eYavuz>» u görüyorsunuz. Bu alay karşısında beriki: — Evet amma biraz sonra görürüz bakalım. Haklı olup olmadığım o za- man anlaşılır! Mukabelesinde bulundu ve kaptan köprüsüne döğru ilerledi. Zabitler arasında bu şekilde müna kaşalar cereyan ederken çanaklık! bulunan gedikli râsıd düşman gemisi- nin direklerinin gözükmüş olduğunu rapor etti. Şimdi artık münakaşalar durmuştu. Herkes dürbününe sarılarak düşmanı | tarassuda koyuldu. Bir müddet sonra geminin teknesi de apaçık gözümüzün önündeydi ve artık şek ve şüpheye mahal yoktu. Zira karşımızda bütün mehabetile «Yavuz» bulunuyordu. Düşmanla aramızdaki mesafe lehi - tıihak pek zaruri birşeydi. | Süvarimiz Amiral gemisi olan «Ye- *fstafi» zırhlısına gu telsizi verdi: «Kağtelden; N. V. 8027.. Bu şifrenin nası şu idi: «Yavuz» u orum. Rotası şimali garbi 80, Sür îhcıkur Her takım on sporcudan teşek «Vinogradof» halecandan sararmış bırtulaclkllrdır. olması bu zabiti son derecede hrkuuıw takimına malik olan Kolej İstan - SÖON PosTA Uçok takımı Izmire döndü , Şehrimizde iki müsabaka yapan İz- mirin Üçok futbol takımı dün akşam Bandırma yoliyle İzmire hareket etmiş tir. Beşiktaş klübü İzmir takımının ha - reketinden evvel Parkotelde Üçok tâ - /kımı şerefine bir çay ziyafeti vermiş- tir. . Çok samimi olan bu toplantıda Beşik taş klübü reisi Fuat Balkan Beşiktaş takımının İzmirde gördüğü hüsnü ka- bulden bahsetmiş, iki kiüp sporcuları nın bu sahadak; dostluklarının devamı ni temenni ettiğini bildirmiştir. Halkevinin yürüyüş müsabakasi Beyoğlu Halkevi Şişli, Büyükdere, Yenimahalle arasında otuz iki kilomet relik bir yürüyüş müsabakası tertip et miştir. | 18 Nisan Pazar günü sabahı yapıla- ,cak olan bu müsabaka umuma açık 0- kül edecek, gidiş, geli: cak bu müsabakada en iyi takım puvan hesabile bir.nci addedile- cektir. Birinci, ikinci, üçüncü olan sporcu- lara madalya verilecek, birinci çıkacak takıma ayrıca bir kupa verilecektir. —— ea Müsabakanin geçen senekinden daha büyük bir alâka göreceği ümit edilmek | tedir. Müsabakaya iştirak edecekler 12 Nisana kadar Halkevine kaydedilmiş Sofya Amerikan kolleji tula geiyor Sofya Amerikan koleji yakında şeh- rimize gelecektir. Kuvvetli bir basget- bulda Galatasaray, Robart Kolej ve yapacaklir. bi ğı;lı 7 Matbuat Hatıraları — | Eski gazetecinin iyi tanıdığı bir yer: Kasaaltı İkdamda bir yangın başlangıcının ğaı'ip hikâyesi - Yatak odası olan mürettiphıne - Bir zehirlenme hâdisesi Yazan: Bir akşam «İkdam» da başımdan bir zehirlenme hâdisesi geçti. Bizim mü - rettiplerin belli başlh yemeklerinden biri, soba üzerinde kızarttıkları sucuk- tu, Ben tashih yaparken mürettipha - nenin havasını işba edan sucukların öyle nefis bir rayihası vardı ki, âdeta yazıyı öokurken bir ezginliğin midemi sızlattığını, midemdeki bütün hazım cibazlarını tahrik eylediğini hisseder - dim. Nihayet bir akşam ben de matbaaya lirken bakkala uğrıyarak yarım kan- gal sucukla biraz ekmek aldım. Ve günlerdenberi bende temerküz eden bü ihtiyacı gidermek istedim. O akşam iş- ler biraz fasıla verdikten sonra mü - rettip arkadaşlar gibi, muntazam ke- silmiş olan sucuğu sobanın kızgın ka - pağı üstüne koyarak kızartlım. Ve ba- harlı rayihasının verdiği iştiba ile ye- dim. Yedim amma, aradan bir saat, iki saat geçti geçmedi, bende müthiş bir nöbet başladı. Evvelâ ağzım zehir gibi oldu. Sonra bir üşüme ve titreme gel- di. Gözlerim karararak etrafımı farke- demez bir ha) aldım. Nihayet düpedüz zehirlendiğimi anladım. Mevsim kıştı. Dışatıda lâpa lâpa kar yağıyordu. Bu vaziyet dahilinde çalış- marm imkânsızdı. Mürettip deyip te geçmeyiniz; bu iş- çi sınıfı, çok iyi İnsandır, çok vefalıdır, aA - HÇ oKA | dostluklarında çok sadıktır. Benim o Halkevi takımlarile basketbol maçları | halimi göreh bütün mürettiphane ha * rekete geldi. Ve nihayet, mürettip Hak- Bu haftaki Milli küme m GİKI'I |kı, koluma girerek beni «İkdam Yur - Milli küme maçlarının dördüncü tu- ru için Ankaragücü iki- maç yapmak üzere şehrimize gelecektir. Ankaragücü 10 Nisanda” Taksimde Güneşle, !! Nisanda Şeref stadında Be şiktaşla maç yapacaktır. Ayni tarihlerde Ankaranın Gençler birliği takımı Üçok ve Douğanspor ta- -| kımlarile İzmirde karşılaşacaktır. Edirnede bisiklet müsabakaları Edirne (Hususi) — Türk Spor Kü- tumu Edirne bölgesi tarafından milli | bisiklet takımında yer almış bisiklet. ler arasında bir (SERİ) bisiklet ya- rışı tertip edilmiştir. 1 inci yarış: 11 Nisan pazar günü olup — mesafesi 30 kilometredir. 2. 3. 4. 5. 6. 7 inci koşu- lar da 18 Nisan, 25 Nisan, 9 ve 23 ma- yıs, 6 ve 20 haziranda yapılacaktır. Bu yedi yarış sonunda - birinciliği 've sancak istikametinde ile-| mizde değildi. Bizim için derhal tosge-|kazanana bölge tarafından son sistem gönderildiler. «Panleleymon» ve. ri ederek biran evvel donanmamıza il- bif (VİTESLİ BİSİKLET), ikinciğe ive üçüncüye de bisiklet ayakkabısı ile 1 hediye edilecektir. ( fanili |min etmiş olsa kruvazörümüz muhak- 1 kak denizin dibini boylardı. Lâkin «Yavuz» henüz ateş açmamış- tı. Böyle bir müddet daha seyrettik - ten sonra donanmamız da gözüktü. Vofgtolir Ve «Z'atoust> zırhlıları », Snteleymon» ve arkadaşı yavaş| « işman bizi çoktan görmüş ve pe - Boğazdan takriben (10) mil açıkta do- AŞ düşman mayin sahaları üzerin - ı;':_hrken tayyare nakliyeleri de — ORAM uzaktan takib ediyorlardı. (i.?*lıyıı kruvazörü donanmadan Mil kadar ileride keşif vazifesini —lım“' Bu kruvazör «Ketken» a- tivarında tarassudatına devam e- — Üyordu. Tiş bul Boğazına bir hayli yaklaş - Karş olan — zırhlilarımız — istihkâmlara qldu.:'q açarak bombardımana baş - Bir ar, imni i ü abk üzerimizden geçen bir ğ:"gmıx_ı_ıfum şüpheli bir du- H__!Mdügunü rapor etti. “sİkaten aradan beş on dakika geç- ı b İ Ki yıldız istikametinde beli - : nmıî duman tabakasını bizler de ea € başlâdık, "_’rkuıyaı kruvazörü bu duman i anlamak üzete bütün sily Nü ÇAY atıldı. Aradaki mesafe eks:ki.kıen #onra dumanın bü - Ve Süratli bir gemiye gid olduğu- “şimize takılmıştı. Donanmamızın kuvvei külliyesi ise henüz çok uzakta bulunuyordu. Kru - vazörümüz son süratle seyretmesine rağmen iki geminin sürati arasındaki fark o kadar aleyhimizdeydi ki aramız- daki mesafe saatte takriben (İ1) ki - lometro azalıyordu. Artiık düşman gemisini dürbünsüz görebiliyorduk. «Yavuz», bacalarından savurduğu kesif dumanlara bakılırsa, makinelerini azami kuvvetle çalışlır - dığı anlaşılıyordu. «Yavuze un — saatle yirmi sekiz mil, «Kagul» un ise ancak (23) mil sürati olduğu hesab edilirse waziyelimizin hiç te parlak - olmadığı meydandaydı. Çok nazik ve pek bulranlı dakika - lar geçiriyorduk. Kruvazörümüz de bacalarından ke - sif duman bulutları çıkararak tehlike- den kurtulmak için çabalıvordu. laşarak bombardımanla meşgul olan diğer iki zırhlıyı her İhtimale karşı muhafaza ediyorlardı. Boğazı bambar- dıman eden gemileri görmemekle be - raber Amiral «Eberhardi» her an bom- bardıman hakkında telsizle raporlar a- hyor, tayyareler telsizler vasıtasile topçumuzun ateşini tanzim ediyorlar - di Etraf duman, ateş ve gümbürtü için- deydi. Zırhlılarımızdan savrulan mer - miler ta Büyükderenin ötelerine kadar düsiüvorlardı. Bu bombardımanın tafsilâtı ayrı bir Mmevzudur. «Yavuz» Boğaz önünde ikl zırhlımı- zi görünce bize artık ehemmiyet ver » ımiym-ek onlarla meşgul olmağa başla- :,dı ve bu suretle biz de kurtulmuş öl - duk. «Yavuz» un zırhlılarımızla yapmış olduğu muharebe ile Boğazın bombar- Getide herkes © kanaatteydi ki' «Ya-| dımanı hakkındaki vuze aleş açıp ta bir tek bile isabet te-| ayrıca bahsedeceğim. E müşahedatımdan | |du» ndan aşağı indirdi. İlk rastgeldiği bir otomobile bindirdi. O vakitler ben Beşiklaşla Serencebey yokuşunda otu- ruyordum. Evimin kapısına kadar ge- tirdi. Kendisinden kapıdea — ayrıldım. Yatağıma yarı baygın bir halde düş - tüm. Bir kaç gün evimde yattıktan sonra hafta sonunda kendimde biraz iyilik hissedince ilk işim, doğru matbaamiın yolunu boylamak oldu. İşimi gördüm. Gece yarısına yakın yatmak üzere matbaadaki odama inince ilk gördü - güm manzara, yatak odamın suya bo - Bulduğunu, karyolanın üstünde yatak ve yorgandan eser kalmadığını gör - mek oldu. Sebebini araştırınca öğren - dim ki, benim hastalığımda gece işini «İkdam» ın sabık tahrir müdürü «Ke- nane a vermişler, Kenan da bir akşam işten sonra karyolaya yatmış; fakat si- Bgarası ağzında Uuyuduğu için sigara yorgana düşmüş, ateş yorgandan yata- ğa sirayet etmiş, bütün matbaa yanık kokusu içinde kalmış, nihayet bu ko - — İmzasız mektup Daima şüphe İle kaşılanır Posta pulu üzerinde Zonguldak damga- sını taşıyan bir mektup aldık. A. N inisi- yallerini kullanan sahibi diyor ki: « Alaplı mıntakasında eskiden kalma bir âdet vardır. Kız babaları kızlarını ev- Jendirecekleri zaman taliblnden bir para isterler, bu para kızın güzelliğine göre 50 ile 150 llra araşında değişir... * Bu okuyucumuzun mektubunda anlattığı bundan ibaret değil, dahası da var. Fakat daha ileriye gilmeden önce imzasını ve adresini saklamaya neden lüzum gördü- günü düşündük. Hüviyetinin garete ida- rehanesinde mahfuz kalmasını istiyebi - lirdi, bu da hakkı idi, bu basit çareye baş vurmadan imzasız bir meztup yazmakla, bis de Lâdiasınm yanlış olabileceği endi- şesini uyandırmış oldu. Çaresiz anlattık- larımı diğer okuyucularımıza anlatamı - Selâhattin Enis GALEPLEL ÇEZLALTLİREPİ ku, o kattan iki kat üstte olan müret - tiphaneye kadar sirayet ederek orası- nı endişeye vermiş. Bunun sebebini a- ramışlar. Taramışlar, araştırma, Ke - nanın yattığı odanın kapısında niha - yet bulmuş. Kapıyı vurmuşlar, çalmış- lar; fakat Kenanı uyandırmak - kabil değil. Kapıyı © kadar hızlı çalmışlar ki, bu sefer Kenan udan uyanmış; (â- kin bir türlü ne gelememiş, pan- talonunu giymeğe kalkışmış; fakat şaş- kınlıkla pantalonunu evvelâ paçasın * dan giymeğe uğraşmış, buna muvaf » fak olamayınca bu sefer doğru giymiş, gel gelelim bu sefer de askıyı ters ge- çirmiş, bir türlü ortaya çıkacak bir vaziyet alamamış, Bir sürü patırtı gü- rültüden sonra kapıyı açabilmiş. Fa - kat ateş adamakıllı yorganı ve yatağı yaktığı cihetle mürettipler kovalarla odaya suyu boca etmişler, yangını sön- dürmüşler. Fakat mevsim kış olduğu için oda pek tabiidir ki kurumamış. Beni bir hafta yatağa bağlışfân te - semmümü müteakip matbaaya giderek çalıştıktan ve tam yatmak üzere oda- ma gittikten sonra gördüğüm vaziyet bambaşka bir oda, ve çırçıplak bir kar- yola idi. Vakit geç olduğu için tram- vayla evime dönmek kabil değildi. O zaman yapılacak tek bir şey kalıyor - du: Mürettiphanedeki hurufat kasa - larının birisinin altında yatmak, Her ne kadar heyeti tahririye odası yat - Maâğa Müsaitse de mevsim kış olduğu, soba sönmüş bulunduğu, üste örtecek yorgan gibi bir şey de bulunmadığı için Mürettiphanenin sobasını fayrap edip onun sıcak muhitinde hurufat kasası altında yatmağı müreccah buldum. Ve nitekim de öyle yaptım. Altıma sekiz on gazete kâğıdı serdim. Bir o kadar gazeteyi de büküp derliyetek yastık ha- line getirdim. Pardesümü üstüme çe - kerek kendimi uyumağa icbar ettim. Tam bir' hafta evimde sobalı rahat karyolada yattıktan sonra hasta yata- ğundan sokağa ilk çıktığım bu karlı günde mürettip kasası altında kuru tahta üstünde başımın altına sekiz on (Devamı 8 inci sayfada) yacağız. * Muhtar olmak istiyenler için bir kurs açmalı Bigadan yazıldığına göre eskiden köy- azalmıştır. Bunun muhtarlarına bir çok vasife vermiş olma- sıdir, Bu vazifeyi memnuniyetle yapacak- lardır. Fakat bilgileri kâfi değildir. Va- zifenin bulunduğu yerde —mes'uliyet de vardır. Bilgisizlik neticesi muhtar yanlış bir kayıt yaptı, yanlış bir mühür bastı mt suçlu baline gelir, o halde, bir çokların - daki düşünce mes'uliyeti mucip bir vazife kabul etmemektir.. Okuyucumuzun tav - siyesi şu : Muhtar olmak istiyenler için kaza mer- kezinde senede bir, bir kurs açalım, hem bilgiyi arttarmış, bem namtetleri çoğalt- miş oluruz. * Tekirdağında bay Sallhe Bahsetliğiniz. meseleye pek — yakında "hergün sütunumuzda bir defa daha avdet edeceğiz.