2 Sayfa Hergün Norman Davis'in Avrupa seyahati Yazan: Muhittin Birgen s on günlerde, Amerikanın mü- him bir adamı, Avrupa işlerin- de Bay Roosevelt (Ruzvelt) in sağ ko- lu olan Norman Davis (Devis), Avru- pa topraklarında, daha doğrusu Lon- drada bulunuyor. Seyahatinin ilk hede fi, şeker fabrikaları arasında aktedile- cek bir konferansa işti Fakat, hemen bütün Avrupa gazetele rinin müttefikan söylediklerine göre, bu meşhur Amerikalı Avrupaya, yal niz şeker könferansına iştirak etmek için gelmiş değildir, İngiliz gazeteleri başta olmak üzere, Avrupanın bütün siyast kronkeileri, bu seyahatin henüz mahrem tutulan bir vazifeyi de şamil bulunduğunu söylemekte müttefiktir- ler. Zaten, kendisinin söylediği bazı söz ler de bu fikirleri teyit eyliyor. Mah- rem vazifeleri bulunduğunu tekzip et- mekle beraber, Davis diyor ki: «Silâhların tahdidi ve. gümrük du- varlarının kaldırılması gibi vasıtalarla bir cihan harbinin içtinabını temin için hazırlanacak herhangi bir plâna, Ame- rika bütün kuvvetiyle yardım elmeğe hazırdır.» Bu sözleri söyliyen Amerikalı devlet adamına Avrupa kronikçilerinin atlet tikleri mahrem vazife de zaten ayni şey den ibarettir: Silâhları tahdit, gümrük duvarlarını kaldırmak vazifesi, * Umumi kanaatlere göre, silâhları tah dit fikri, işlerin bugünkü gidişine göre, kolay kolay varılabilir bir gaye değil- dir. Bundan evvel iktısadi muharebe- hin durması, iktısadi sulhün iadesi lâ- meşhur gangsterlerden Frank Kelly, zimdir. İktısadi sulh yapılmazsa, fikir-|bir bankayı soymuş olduğu için 30 se- lerde ve ruhlarda sulh ve emniyet yer-|ne ağır hapse mahküm edilmiş, yedi SON POSTA Resimli Makale: W En iyi yardım şekli.. Bi Bazıları sokakta el açan o1r ada - ma üç beş kuruş sadaka verdikleri zaman iyi bir iş yaptıklarına zahip olurlar, Bir defa başkasının yardımı ile ge- çinmiye alışan insan bir daha çalış- mıya karar veremez. Bütün haya « tını el açmakla geçirecektir. 'ki senedenberi Ayağı toprağa Bastırılmıyan adam HER GÜN BİR FIKRA | aha güzel ne alınabilir ki » || — Celâl Sahir bir gün Beyoğlu cadde- A3 || “nden geçiyordu. Elinde bir kaç de- met gülle dolaşan bir kız çocuğu yolu- Amerikaya hicret etmiş bulunan ——— * İngiltere Kralı leşemez. Kafalarda ve hislerde sulh/sene sonra, bir daha Amerikan topra-| Taç giyerken hazır düygüsu yerleşmedikçe de - silâhları tahdide imkân yoktur. Silâhım tahdidin den evvel gümrük duvarlarının kaldı- rılması, para muharebelerinin durma- sı, beynelmilel kıymet mübadeleleri - nin normal şekle avdet eylemesi lâzım- dır. Büu gayeye varılması, dünyada iktı- sâdi sulhün geri gelmesi için de İngil- tere, Fransa ve Amerika arasında bir müddetten beri kanuşmalar yapılmak- ta olduğunda kimse şüphe etmiyoör. Garp demokrasisinin, beynelmilel mü- badelede hâkim olan otarşi ruhuna kar şı bir hamle yapmak istediği muhak- kâktır. Böyle bir hamle, onun #deolo- jisine mutabık olduğu -kadar menfaat- lerine de uygundur. Bir müddet evyel İngiltere Ticaret nazırı Amerikaya gi- derken, mahrem hareketlere git en giz li kokuları bile doğru almakla maruf gazeteler, hep bundan bahsettiler; Fransanın eski Maliye Nazırı, Vashing ton'a sefir olarak tayin edildiği zaman da gene bu gazeteler ayni mevzu üze- rinde durdular, Şimdi ayni gazeteler, Davisin seyahati üzerinde de ayni şey- leri söylüyorlar. Demek oluyor ki, Garpte be, lel yeni bir iktısadi sulh devri için, üç büyük memleketin, kendi arkalarına şimafi Avrupa memlekellerini de taka- Tak, yapmak istedikleri hareket devam ediyor. Gene gazetelerin üzerinde ısrarla durdukları bir nokta da, son günlerde dahilf siyasetteki vaziyeti büsbütün kuvvetlenmiş olan Amerika Cumhur- Teisinin Avrupadaki gergin vaziyeti gevşetmek için birtakım teşebbüslerde bulunmaya ve Avrupa sahasında faal bir diplomasi hareketi yapmaya azmet miş bulunduğu fikrile de umumi ka- naâte göre, biri Iktısadi ve diğeri si- yasi olan bu iki £: yette; kşdır yapılmış olan konuşma nüz el ile tutülur derecede noktalara varılmış bulunmadığı için, şimdilik herşey gayet sıkı bir mahre- Miyet içinde cereyan etmektedir. İngi- Hiz lirası, dolar ve Fransız frangı arasın da yapılmış olan son ittifakta olduğu gibi, bu defa da herşey mahrem tutu- lacak ve müzakereler kat'i neticelere varınca, üç devlet tarafından ilân edi- A, he- g tihsal ettiği alfı geri müsbet | ğina ayak basmamak şartile af istihsal| Bulunacak kızlar etmiş ve derhal Irlandaya gitmek üze- re yapura binmiş. Fakat — Irlanda, bu yaman soyguncuyu memlekete alma” miş. Frank Kelly, otadan İngiltereye, sonra Fransaya müracaat etmiş, fakat ne İngiltere, ne de Fransa bunu kabul etmemişler. Nihayet ayni vapurla Kanadaya gitmiş. Kanada hükümeti — başka bir vapura aktarma etmesi şartile onu ka- raya çıkartmış. Kelly aradan bir Yu- nan vapuruna binmiş, cenubi Ameri- kayı dölaşmme; her devletin ipini çek- miş,feyersiz kaldım»! demiş fakat her| devlet: — Seni başımıza belâ mı alacağız, demişler ve geri çevirmişler. Nihayet gemi de kendisini götür- memiş. Bunun üzerine bir Norveç gemisi- ne binerek, Çine, Japonyaya gitmiş, tabit oralardan da kovulmuş. İki senedenberi bütün Himanları do- laşıyormuş, Şimdi bütün temennisi is- aklırarak, gene Amerikan toprağındaki hapishanesine dönmekmiş,. Buna benzer bir vak'a da bundan iki sene evvel cereyan etmiş, - suçlu, boş ve tssız bir adaya çıkmış, şimdi ©- râada ne yaptığı malüm değilmiş. Radyoda sesin sürati Radyo ile ses dünyanın her tarafına büyük bir sür'atle yayılmaktadır. Far kat bu yayılmak keyfiyetinde de bir tuhaflık vardır. Bu tuhaflığın ne oldu- ğunu anlattıktân sonra, siz de ilk a- gızda hayret edeceksiniz: 340 metre giderken Amerikaya yayır Meselâ, Nürembergde, Hitler va-|lan transmisyon elektrik vasıtasile ol- tandaşlarına hitap ettiği zaman hopar-|duğundan, saniyede 300,000 kilomet- tülen ses, en arka sirala-İre sür'atle gidiyormuş. Şu resmini gördüğünüz başı taçlı güzel kız, İngilterede Kralın taç giyme gününde merasime iştirak — edecektir. Bunlardan 200 tane vardır. Ve bu kız- lar İngilterenin en güzel kızlarıdır. Bir Fransız gazetesi bunlardan bah- sederken: «Taç giyme merasimi ber taraf, yalnız bu kızları görmek Londraya gitmeğe değer» düyor. ra gitmeden evvel ayni sözleri Nev - yorktaki insanlar daha evvel duyuyor- larmış; Bu böyle imiş. Çünkü, saniyede İyilik etmeyi iane vererek, ödünç vererek değli, fakat işsiz kalana iş bulmak süretile yapınız. Birisine fenalık etmek İsterseniz kendisine Çiçek yollayınız Amerikada — bir doktor bilhassa genç kadınları kızdıracağını — bile bile ve istemiyerek şu satırları yazmakta- dır: «Gül kokusuna hepiniz bayılırsınız değil mi? Halbuki bu koku insanlarda Coryza tesmiye edilen bir hastalık vü- cuda getirir. Bunun neticesi olarak sa- gır-olanlar pek çoktur. Yasemin, mimoza, menekşe, nefes darlığı tevlit ederler. Esasen artistle « rin bir sürü buketleri odakırından at- tırmalarının sebebi de budür. Çiçekli odada yorgunluklarını — bir türlü ala- mazlar. Kimseye çiçek — yollamayınız, biraz mübalâgalı olmakla beraber şu söz doğrudur: Ancak birisine fenalık etmek ister- seniz ona çiçek yollayınız. B. Blumun karısı Mecliste hâdise çıkarmış Fransız parlâmentosunun son içti- malarından birisinde Fransız istikrazı bakkında Başvekil Blum nutkunu lerken Madam Blum gürültülü bir h diseye sebebiyet vermiştir. Başvekilin karısı sefirler locasında kocasının nutkunu dinlediği sırada ko casının aleyhinde bulunan muhalifler hakkında yüksek — sesle atıp tutmağa başlamış ve aynı locada bulunan mu- halif bir meb'usun karısını hiddetlen- dirmiştir. Bunun üzerine iki kadın ara> sında başlayan şiddetli münakaşaya lo cada bulunanlardan - diğerleri de işti- rak ettiklerinden gürültü büyümüş ve Başvekil sözünü kesmeğe mecbur ola- rak, reisten mecliste sükütun teminini istemiş, ve karısından şikâyet etmiş- tir. Başvekilin bu ihtarı üzerine parlâ- mento reisi meclisi tatil etmiş, locanın boşaltılmasını emretmiş. Başvekil de locaya gelerek karısına ihtaratı lâzıma” da bulunarak sükütun iade edilmesine gayret etmiştir. İSTER İNAN Geçen pazar günü Okmeydanında Kurtuluş - Feri- | köy futbol maçı yapılırken, bir adam bir elektrik dire- ğine tırmanmış, fakat kendişini elektrik kaptırarak düşmüştür . &Oraya Hasköy cereyanına vis, bu yoldaki mo saklamıyor. «Biz, diyor; erine m hâle ta- y şu milletler ara- Bindaki iktısadi mücadele ruhunun ve (Devamı 12 inci sayfada) nedildik. kik etmek istedik. Kurtuluş merkezine telefon — etme- mizi söylediler. Kurtuluş merkezine İSTER Bu havadisi aldıktan sonra, bir kere de polisten tet- ! telefon ettik: “ | İSTER İNANMA! - KEzlREİĞ karışır ydediler. Kasköye telefon ct- tik: «Okmeydanı jandarma mintakasındadır.» cevabır nı aldık. O civarda bütün hastanelere telefon ettik, nihayet bu adamın Etfal hastanesinde olduğunu öğre- Bu küçük havadisin tahkiki için yaptığımız telefon- ların mecmmu on iki oldu. İNAN İSTER İNANMA!* İ Sörün Kîı: Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı İsmet İnönü Ankarada (Baştarafı 1 inci sayfada) leri tarafından istikbal edilm'ştir. Ankara, 5 (A.A.) — Seyahatleri es« nasında Başvekil İsmet İnönüne refâ kat eden Anadolu Ajansı hususi mu habiri yazıyor : Bir gün önce Karabük, demir ve ça lik fabrikalarının temellerini atan Baş vekil İsmet İnönü, dün de Eregli ince bez fabrikasını işletmeye açtılar. Yeni mensucat fabrikalarımızın il e kini, Kayseri kombinasını dün sabali bir defa daha gezip tetkik ettiklen altt saat sonra çok içlen tezahürat arasın« da Sümerbank remzini taşıyan bir anali tarla ve muvaffakıyet temennisi, Eregli fa lin, 24 saat önc oldukları nutkun, Cumhuriyet metinin devletçi ve yapıcı politi temas eden kısımları bir defa daha hâ-« fızalarımızda canlandı. şvekil, hükümetin ve onun istinat Cumhüriyet Halk Partisinin bu siyasetini şu cümle ile ifade etmişlerdiş «Eğer Cumhuriyet kurulmasa idi ve Halk Partisinin devletçi politi olmasa idl Endüstrinin but memlekette kurulması hiç bir zaman tahakkuk edemezdi » Dün Ereğli fabrikasının kapısr önür ne kurülmuş olan takın üzerindeki «devletin yapıcı kuvvetine inan» vecize si de bu hakikatin tam bir ifadesi idiş Büyük Önder Atatürkün yüksek ilk ham ve dirayetleri ile bir gün önce Ka« rabükte, sanaylin anası olan da mir ve çelik fohrikalarının temelini ae tan ve bir gün sonra da gene Büyük Şeften alınan kuvvetle kurulmakta olari znizin mensucat şübesine alt ye esörin; Eteğli fabrikasını açmış bulunan Başvekil İsmet İnönü, Anado« Tu Afa dına vük! Ticem İzerine bu yeni mıza ait ihtisaslarını ŞU cümlelerle ifade buyurdular; «Ereğli bez fabrikasının resmen açıl masın: yaptım. Ön beş günden beri tam Lişlemeye, başlamış olan bu fabrika, Sü mer Barık dokuma kurumlarının orta İçapta bir örneğidir. 16500 iğ ve 300 dokuma tezgâhı vardır. Diğer fabrikalardan daha ince kumaş dokuyacaktır. Tezgâhlarda bulunan in ce bezler ve alar seyircilerin talf dirini celbetti. Fabrikanın boyahanele! varları ve diğer kısım'arı ride büyütülmesi imkânı gözönüne alım miştir. Bu kıymetli eser için üç buçuk mil: yon İira sarfedilmiştir. Ereğli bez fabs rikasının az zamanda her aileye kendie ni sevdirecek çok önemli bir millet fab rikası olduğunu emniyetle söyliyebilir rim.» Londradan Başvekile çekilen — telgrak Ankara, 5 (ALA.) — Karabük'demir ve çelik fabrikalarının temelatma me g yle bu fabrikâlar inşaati ni finanse eden City bankalar grupu tarafından gönderilen bir telgrafta bu mes'ut hâdise kutlanmakta ve bunun biribirini takip edecek diğer büyük Türk işleri serisinin muvaffakıyetli bir başlangıcı olması temenni edilerek ter mel taşını koymuş olan Başbakan İs met İnönü saygı ve takdirle selâmlâmı maktadır. Kereeeneeasecen ı a rreneasen e Ağızda geç eriyen çikolatalar Brezilyada paskalya münasebetile ortaya yeni bir nevi çikolâtalar çıkmış- tır. Bu çikolâtalar o tarzda yapılıyor« muş ki, ağızda gayet yavaş ve ağır e“ riyor, bu suretle de çocuklar hem pif boğazlıktan kurtuluyorlar, hem de e« beveynleri lüzumsuz masraflara gir« miyaorlarmış, Bu çikolâtaların ağızda ne suretla dayandığı bir esrarmış ve bunu yapark fabrikatör kimseye öğretmiyormuş. Fabrikatör : «Yakında ebediyen ağzınızın tadi* nt yerinde tutacak çikolâtalar da imal iedeceğim» diyarmuş. 4