3 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Ç KN LA Bd d ÜN eti <e aarku Hü ÇA yer eç K 2 Sayfa .. Hergün Cumhuriyetin kısa bir Zamanda halle mecbur Olduğu büyük bir Mesele : Kâğıt Yazan: Muhittin Birgen emleket okumuyor! Bundan yirmi beş sene evvel, İs- tanbulda bir hayli gazete çıkardı. Bu gazetelerin tabı adetlerini topladığınız zaman elinize hiç olmazsa bugünkü - lerin yekünu kadar bir yekün geçerdi. Biz, Tanini otuz beş bine kadar bastı - ğımız olurdu. Bir aralık Tevkidi Efkâr da ayni seviyede dolaştı. Bugün en çok basan gazete, yirmi beş bini güçlükle geçer. Türkiyede bugün on sekiz mii- yon insan var. Halbuki sekiz milyon - luk bir memleket olan Macaristanda gazetelerin asgari tirajları yüz elli bin- dir, Üç yüz - üç yüz elli bin a- rasında tiraj sahibi olan Macar gaza - tesi bir kaç tane sayılabilir. Âyni mü- şahedeleri Balkan memleketlerinde de yapabiliriz. Küçük Bulgaristanda ga - zete tirajı Türkiyedekinin bir kaç mis- Kitap bahsine gelince, Türkiyede ki- tap, hayatta hemen hiç rol oynamıyar. Mektep kitaplarını bir tarafa bırakınız, bir kaç romanı bir tarafa bırakınız, ge- riye kalan kitapların, masrafını çıkara- nı nadirdir. Bunun için kitapları, ek - seriya devlet basıyor: Maarif, İktisat, Ziraat Vekâletleri, muhtelif müessese- ler, eğer bunlar kitap basmasalar, ya - hut basanlara yardım etmeseler, Tür - kiyede ciddi bir eser basılabilmesine imkân yoktur. Onların yardımlarile ba- sılan eserlere gelince, bunlar da, ne her gün ve ne de henkes tarafından oku - nan kitaplar değildir. İçlerinde hatır için basılmış olanlar da bir hayli yekün teşkil eder, * Halbuki yirmi beş senedenberi Tür- kiye bir yandan harıl harıl okur yazar insan yetiştiriyor; yeni elifbe de oku- |yup yazmayı kolaylaştırdı. Türkiyede okur yazar insanların miktarı arttı; bugün demiryolları idaresiında ' gard - fren olarak kondöktör olarak alına- caklar arasında tahsil ve mektep şart- ları aranmıya başladı. Demek ki yirmi beş sene evveline nisbetle Türkiyede okur yazar insan çok artmıştır. Ayni zamanda gazeteler, hacim itibarile bü- yümüş, teknik yükselmiş, gazete her sınıf insana hitap eder hale gelmiş, içinde okuyucuyu eğlendirmek ve dü- şündürmek için her şey vardır. Niçin gazeteler daha fazla satılm'yor? Niçin kitap, onu yazıp bastıran için fayda ve- ren bir şey olamıyor? Bu suallerin cevabı basittir: Türki - yede aylık kazancı elli lirayı dolduran insan çok azdır. Bunun içinde bir kaç çocuk sahibi olanlar da vardır. Elli li - ralık bir bütçe içinden ayda bir kaç - lirayı gazeteye, kitaba ayıracak, kaç İnsan çıkar? Bir reçetenin bir Hradan, Ve bir doktor vizitasının iki liradan a- şağıya olmadığı bir memlekette ayda, gazete için, kitap “İçin para ayiırmak hayli müşkül bir. hünerdir. Eskiden | fisiyokratlar, bir memleket iktisadi iş- lerinin iyi gidip gitmediğini, refah o- . lup olmadığını anlamak çin toprak kıy- metlerine bakmayı tavsiye ederlerdi. Zamanımızda buna bir şey daha ilâve _etmak lâzımdır: Gazetelerin tirajları Ve kitap neşriyatı... Bizde toprak kıy - metleri malümdür; gazete ve kitap va- ziyeti de işte bu halde bulunuyor. * 908 de genç bir muharrir olarak mat. buata girdiğim zaman, hocalıkla bera- ber, aylık kazancımı, israf ta etsem, gene sarfedemezdim. Ayda beş altın - dan aşağı para kazanan muharrir hiç yoktu. Beş altın, bugün, net, yüz lira demektir. Halbuki, bugün gazetelerde 40-50 lira ile çalışanların miktarı çok- tur. Bunün için, on iki sene fasıla ile — tekrar matbuat hayatına karıştığım za- Man, ortalığı hayli boşalmış, yazı kali- tesinin düşmüş olduğunu gördüm, Meşrutiyet devri, hiç olmazsa edebiyat sahasında, bir kaç defa basılmış beş on eser gösterebilirdi; bugün, üç defa ba- sılmış eser var mıdır, bilmiyorum. Var- sa bile yalnız romandır. Bundan yirmi beş sene evvel, her gazetede o zamanın | en yüksek kültür derecesıme mehsup hiç olmîısa üç, dört yazıcı bulunur - du; bugün ise bu devrin en yüksek (Devamı 13 üncü sayfada) ” —— — A A F T POST a) Er ” vE - —e Ska l SELE R esimli Makale : WKendilerini mazur göstermek isteyen suçlular —— ——— keceğim, derler, kendi kabahatlerini de bir teselli bulurlar. Mahkeme huzuruna çıkan suçludan, hapishaneye düşen mahkümdan sik sık işitiriz: Kaderimmiş, larına çöken felâketin yükünü kadere yüklerler, kade- re iftira ederler. Ve bu tarzda hareket etmek ile de âde- ta suçsuz, mâsum haline gelmek isterler, bu tarz tefsir- çe " unuturlar, omuz- tirir. İnsan kaderini daha çocukken kendisi hazırlar, ha - yatının hikâyesi doğumundan önce yazılmış değildir, yaşadığı müddetce kendisi tarafından yazılacaktır. İn- san hayata ayak basınca iyi ve kötü yolların ortasına düşer, bunlardan birini tercih etmek imkânına malik - tir. işte yaptığı bu tercihtir ki kaderi meydana ge - Bir Amerika şehrinde Köpeklerin geceleri Havlaması menedildi Şehir halkına sakin bir uyku temin etmek için Amerikanın Kearnj şehri belediyesi köpeklerin gece 21 den sa- bah altıya kadar havlamalarını yasak etmiştir. Köpekler tabii bu yasaktan bir şey anlamadıkları için gene bermutad hav lamakta ısrar etmişler, bunun üzerine belediye meclisi, köpeklerin yerine sa- hiplerinden 100 dolara kadar ceza al- mağa karar vermiş. Halk, «biz köpeklerin ağızlarımı na- sıl durduralım, bu hayvanlara günah değil mi?» diye kıyameti koparıyor- larmış» Artık bağıran köpeklere kimse sa- hip olmuyor, belediye de yakaladığı köpeklerin tüylerini tıraş ederek en- disine varidat temin ediyormuş. Dünyanın en yaşlı ikizleri Dünyanın en yaşlı ikiz hemşireleri Filadelfiyada oturan ve bügün 91 inci yaslarını idrak etmiş bulunan Bayan Berthe Badenfeld ile hemşiresi Emma Krawse'dir. Bunların ikisinin de sıh- hatleri fevkalâde yerindedir. İkinci yaşlı çiftler Ohio'da Middle- burg'da bulunmaktadır. Bunların biri erkek ve diğeri kızdır ve 87 yaşında- dırlar. 91 yaşında olan hemşireler şimdiye kadar 22 tane Teisicumhurun gelip geçtiğini görmüşlerdir. Esasen Ame- rika da bu güne kadar 32 cumhur reisi görmüştür. Bu iki hemşirenin her ikisi de 1870 de evlenmişler, ikisi de birer erkek ço- cuk sahibi olmuşlardır ve1888 de iki- sinin de kocaları ölmüştür. O tarihten itibaren de bir daha evlenmemişlerdir. ARAS — 'GüÜzel satıcı HER GUN BİR FIKRA Şiir kralı Florinalı Nâzım, etrafma birkaç kişiyi toplamış, kendisinin şiir kra- lı olduğundan bahsediyordu; etra - fındakilerden biri : — Evet, dedi, şiir kralı olduğu - nuza ben de inanırım. Florinalı bu iltifattan menmundu. Öteki sözüne devam etti: — Şiir kralı olduğunuza büyük bir delil de var.. Nasıl ekseri kral- lar kendi ülkelerile alâkadar olma- dan yaşamışlarsa, siz de krallık et tiğiniz şiirle alâkadar olmadan yaşı yorsımuz. i * - —K Yeni elektrikli Sandalye evvelâ Mucidini öldürdü Amerikadaki idam mahkümlarını elektrikli sandalyaya oturtarak öldür- dükleri malümdur. Yalnız bunları öl- dürmek için verilen elektrik miktarı- 'nın az olduğundan şikâyet edilmekte idi. İdam mahkümlarının rahat ölmele- rini temin için Amerikalı bir doktor yeni bir âlet keşfetmiştir. Bu âlet sa- yesinde bir milyon 250 volt kuvvetin- deki elektrik cereyanı bir araya teksif edilebilmektedir. Fakat gelin görün ki böyle bir ölüm makinesi keşfeden bu adam ilk tatbikatını yaparken, kazaya uğramış, ve o bir milyon iki yüz elli bin voltluk cereyan kendisini bir sani- yelik müddet zarfında kömür haline getirmiştir. Altı kişi bir banyoda yıkanabilir mi? Japonların temizliği maruftur. Or- duda da bütün askerlerin her gün ban- yon yapmaları mecburidir. Fakat son zamanlarda orduya fazla asker alınma- sı, ve banyo mevcudunun az olması yüzünden, altı nefer bir banyoda yıka- tılmağa başlanmıştır. Alelâde bir banyoda altı neferin yı- kanması rahatsızlığı mucip oluyor, su fazla kirleniyor, ve neferler de banyo- ya sığamıyorlarmış amma, âdet yerine geldiği için gene hepsi memnunmuş- lar. Kullanmak garyi Kanunî rekabet midir? Budapeşstede iki mağaza arasında tehaddüs eden bir dava —mahkemeye intikal etmiş ve hayli dedikodu uyan- dırmıştır. Dava gayri kanuni rekabet sebebile açılmıştır. Mesele şudur: Peşstenin maruf caddelerinden bi- rinde iki tane kadın eşyası satan bü- yük mağaza vardır. Bunlar daimt re- kabet halindedirler. Nihayet bunlardan biri bir çare düşünmüş ve satıcı kızla- rını, Macaristanın — güzelliğile maruf genç bayanlarından seçmiş. Bu tebed- dül derhal tesirini göstermiş, mağaza- nın satışı yüzde 80 nisbetinde artmış. Diğer mağaza — ise bu vaziyetten çok müteessir olmuş. Ve mahkemeye mü- racaat ederek: «O mağazanın ancak ucuz mal sa- tarak kendisile rekabet yapacağını, sa- tılan mallara, güzel kızların işvelerini, zerafetlerini zam ve ilâveye hakkı ol- madığını ileri sürmüştür. Mahkeme henüz bir karar verme- miştir. Maamafih efkârı umumiye ma- gazasına güzel kızları dolduran tücca- rın lehindedir. Davacı olan taraf mah- kemeye müracaattan sonra bütün müş- terilerini kaybetmiştir. Senede 14000 elma veren ağaç Dünyanın en fazla meyva veren el- ma ağacı İngilterede imiş. Bu ağaç Cornwall'de bir çiftçinin çiftliğinde bulunuyormuş. 75 yaşında imiş. Boyu on metre imiş ve asıl garibi, yalnız bir mevsimde 1İ4,000 elma veriyormuş. Meraklı çiftçiler bu kıymetli ve velud ağacı görmek için çok uzak - yerlerden geliyorlarmış. ——— r” 4 yaşında minimini bir çocuk dün Balat caddesinde oynuyordu, arkasından bir otomobilin gelmekte oldu - ğunu göremedi, yüzüstü yere kapandı ve kimyager Bay Abdürrahmana ait olan otomobil çocuğun üzerin- - İSTER İNAN İSTER İNANMA! | den geçti. Fakat yavın © kadar küçük idi ki otomobilin dört tekerleği arasında kalınca hiç bir yerine bir şey ol- madı. Bununla beraber 24 saat müşahede altında kalması için Etfal hastanesine gönderildi. İSTER İNAN İSTER İNANMA! 5 Sözün. Kasası Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Pai Bir gönül meselesi için (Baştarafı 1 inci sayfada) lerken karşıdan elinde filinta denileri tüfek olduğu halde Hacı Ahmet gö rünmüş ve gülüp eğlenerek işlerine devam eden kadınlara: — Savulun oradan diye haykırmış tır. Hepinizi geberteceğim. Kadınlar bu yaman sında durmuştur. rifenin de kaçtığını görünce: — Niye kaçtın? Duür hele biraz, ba.i pıyı delip geçen kurşunlardan biri Şe- dın sırtından giren bu kurşunun yara: sile yüzü koyun düşüp ölmüştür. Bu cinayet muhitte günün en de« dikodulu mevzuunu teşkil etmiştir. Ortada belli başlı bir hâdise yok4 şekillerde tefsir edenler vardır. Güya Veysel bir katil meselesinden bir müdk teyken Hacı Ahmet Şerife ile seviş* miş, Veysel çıktıktan sonra da Şerife Haci Ahmede: ni rahat bırak! demiştir. Hacı Ahmet de buna içerlemiş ve Şerifeyi öldür: müştür. $ Fakat Hacı Ahmet hâdiseyi dahâ başka şekilde anlatmaktadır. O diyoft ki: j — Şerife ortağımız Ahmedi sevit yordu. Bunu ben bir kaç kere gördüm, Namusumuza yetiremedim, — bir gürn kardeşime: | — Bü kadın sana yaraşmaz Veysel dedim, namusumuzu berbat ediyor..; Veysel: : — Hele bir şey yaparız, diye beni teselli etti ve savdı. Halbuki ben Ah« metle Şerifenin buluştuklarını görü« yordum. Dayanamadım, tüfeği elimâ aldım: | — Dür hele, şunu bir korkutayım da vazgeçsin şu oynaklıktan dedim,; Maksadım vurmak değildi. Fakat tür fek birden elimde ateş- aldı ve kâfir kurşun Şerifeye isabet etti. O bir kaza nın kurbanıdır. Yoksa ben Şerifeyi öls dürecek değildim. Bir ayı yavrusu İçin İstanbulda Kalan üç seyyah Birkaç gün evvel, Galatada bir ha« mal, eline geçirdiği şirin bir ayı yav« rusunu satmaya çalışırken, yolcu sala nunun önünde parmaklığın içinde bus lunan seyyahlar tarafından çağırılmışı tır. Seyyahlarla pazarlıkta uyuşulmuş, fakat tombul ayı yavrusunun parmaka hik aralığından sokülup ta seyyahlara, teslimi mümkün olmamıştır. : Büunun üzerine, ayının sahibi, zabıta ya müracaat etmiş, ve ayıyı seyyahlara vermek üzere salon kapısından geçip l rıhtıma girmek istemiştir. Fakat memurlar, hamalı içeri bıralr mamışlardır. Bu vaziyet karşısında küçükavıya ta lip olan üç seyyah, bavullârını aldır- tarak hareket saati gelen vapurların« dan inmişler, sadece seyahatlerini te- hir etmişlerdir. Bu tehirin seyyahlara W tadır, ci i | | î l genç bir kadını öldürdü kapısının önünde oturup buğday eler” tehdit karşı" — sında hemen ellerindeki kalburları a« — tarak kaçmışlardır, Şerife de bulundu- — ğu kapıdan içeri girmiş, ve Hacı Ahs medin kapıyı itip içeri girmemesi içiri — sırtını kapıya dayayıp kapının arka” Hacı Ahmet kadınlarla beraber Şes — niydecem sana. demiş ve elindeki fi — lintayı kapalı kapıya boşaltmıştır. Kas — rifenin sırtını da delmiş ve genç kat — ken bu cinayetin işlenmesini muhtelif — det mahpus kalmıştır ve Veysel hapiss — — Artık kardeşin hapisten çıkfı. bes paraca tuzluya mal olduğu anlaşılmak — |

Bu sayıdan diğer sayfalar: