— yetişmesi herşeyden evvel ve ziyade ta ” Yük fabril İ e inbetit noktalar o tir. Esnek te elüstiki dı:mi BAF 10 S e A SON POSTA — aa Türkiyenin sanayi tarihinde yeni ve büyük (Baştarafı linci sayfada) İktısaği ve sınai azamet ve hâkimiyetini topraklarındaki kömür ve demir made Bine medyundur. hgilterenin arkasından er.İVI ve tes hihat itibarile hemen ayni derecede kuv wetli bir Almanya yetişi se, onun bu biatin Alman topraklarına, tıpkı İngi- topraklarına olduğu gibi, bol bol kö demir madenleri bahşetmiş ol- yesindedir. Hattâ, İngiltere, büyük harpte Alman yaya karşı cephe almasının başlıca se- beplerinden birini, bilâ şüphe, Alman yanın demir ve kömür madenleri sa- İngiltere ile muvaffakıyetle e girişmiş olması teşki! eder. bugün Karabükte tesis etmekte olduğumuz demir ve çelik fabrikasının bu ik bir kıymt ve ehemmi> yeti vardır. Ve ondan dolayıdır ki bu gün memleketimizin ve şarkın sanayi farihinde hakikaten büyük bir devir a- Çılıyor, diyoruz. Karabük malüm olduğu üzere, Fil- yos - İrmak demiryolu üzerinde, ve Safranbolu civarında bir istasyon olup Zunguldak kömür madenlerine demir yoliy Balcd eksen Şu halde çelik fabrika başlıca malzemesi olan kömüre pek ya kın demektir. Bu yakınlık, demirin çabuk çıkarılıp nesi için pek büyük bir nimettir. bir devir olması cidden memnuniyeti mucip bir iştir. Diğer tarftan İngilizlerin gir işlerdeki ciddiyetleri de malümdı noöktai nazardan da fabrkanın tesisinin | İngilizlere verilmiş olması, bu büyük işin muvaffakıyetle başarılması mese - lesinde ayrıca zımandır. (Brasser) müessesesile unlaşma Cumhuriyet hüğümetinin bu işte en büyük muvaffakıyeti evvelâ İngiltere ile bir iktısadi anlaşma yapmaış olma:- sıdır. Bu anlaşma üzerine bi z > Türk - kompotuar) 1 teşkil edilmiş ve bununla 29 Eylül 1936 da Londrada bir itilâf imzalanmıştır. Bu itilâf neticesi olarak ta İngiltere le nin meşhur (demir ve çelik tesisatı) | mütehassıs (Brasser ve şürekâsı) mü- essesesi ile | Kânunuevvel 1936 da bir mukavele aktedilmiş Bu mukavele mu demir fabrikasını yapacak ve bu fabri kadan çıkaracağımız madenin, Tür için lâzım olandan fazlası Londra piya sasında satılacak ve mukabilinde İn- giltereden mal alınacaktır. İşte muka velenamenin başlıca şartı budur ki, bu nun da Türkiye için ne kadar faydalı olacağını tasrihe hâcet yoktur. İngiltere Karabük fabrikasının de - mir ve çelik istihs. a piyasasını makla, fabrikanın iktısadi ve mali tikbalini temin eylemiş bulunuyor. Bu- nunla âyni zamanda İngiltere ile ara- mızda mevcut olan dosi ö-| kuvvetli iktısadi rabıtalarla bir ri bol bol ve böyle yekdi- e yakın olarak vermek lütfunda ştur. brikanın kurulmasını İngilizle muvaffakıyetidir. Çünkü İngiltere dünyanın demir sa in en ziyade ilerlediği bır mem- Binacnaleyh bir den lik fabrikası manya ve Amerika ile beraber, en bü.- yük mütehassıslara İngilizler maliktir- ler. Sonra harice sermaye yatırmak i! rile de gene İngiltere birinci gelen dev Jetlerdendir. Almanlar da şüphesiz ecnebi memle- ketlerde demir fabrikaları kurabilirler. Fakaş Almanların bugün evvelâ harice yalıracak sermayeleri hemen hiç yok Bibidir, saniyen kendi teslihatları ile Ççok meşgul olmaları, başka yerlerde bü kurmalarına mânidir. da, memleketlimizde bxr kuracak yı Bu Çelik tibar fabrik: "Geyh ve Tecey tifadeli ve ciddi al, riz. Kurume, 'J kabul Tüüştür. Bu yazıya ait şeki'ler ı lus ga| — Zzetesinde görülecektir. Vadedilen he- eser sahi [ı.ı' nin adına olarak İş — Baukasına yatırılmıştır. Türk Di! Kurumu Genel Sekreteri adına H. Reşit Tankut Türk Di Kurumu Genel sekreterli- ğine: Ceyb ve teceyb'in türkçeleri sinüs ve koösinüstür. «Sinüs» t iehçe| j k, çekil - nado nun diğer telâffuz S Olüp ' aynıl. n nayı ta sinüş-s aü bir yür Bina ol lan 5: " Bini sözün başında bulunan v sa, kelime «esinmek- şalır. Bunun mana: sözlesi wesinmek. — sözünün İnsi ve iplik mana di asliki olmak» eskı Bavaş s ğu dünyaca bellidir. T -İı-xnı'ı kiriş ipine esinüğ» yahut «& Nüs» deı“ıslemır Çünkü ©o elâst Jnd ir,| t|mağa başlanan tesisatı şİ gi b,,in Türkçeleri ha tevsi ediliyor demektir, İktisadi rabıltalar ise do: ziyade pâyedar eden vasıtalardı Bu itibarla bugün Karabükte yapıl. memleketim için hem siyasi, hem mali, hem , hem de sınal yani bir cümiş ile (dört başı mamur) çok mühim bir muvaffa- kıyet addetmemiz lâzım — geleceğinde e| hiç şüphe yoktur. Bugünkü merasim Ankara, 23 (Hususi) — Karabükte kurulacak demir ve çelik fabrikalarının temelatma merasimi bugün saat on bir de Başvekij İsmet İnönünün huzurun. da yapılacaktır. Merasimde hazır bulu nacaklar dün akşam tahrik edilen iki trenle hareket etmişlerdir. İlk tren sa- at 21 de kalkmıştır. Başvekil İsmet İnönü, İktısat Vekili ve diğer vekillerle mebusları hamil o- lan ikinci tren de saat 22 de hareket etmiştir. Temelatmaâ merasiminde söyliyeceği nutuk büyük £ yetle beklemşmektedir. Başvekilin ehemmi - Merasimde İn- sefiri de bir nuluk söyliyecektir. oku atmak için ortasından çeki ıerık çu kurlaştırılır. ğ nin c, s, $, 2, kammıw ile de; Foe bellidir. Yayın k le beraber ölan her hangi bir kavisin veteri ile bera- ber olan şeklinden başka birşey değ dir. Bunun içindir ki bir kavsin veteri ile onun iki ucuna ulaşan nısıf lardan meydana gi veter olan dıl'a Si şekli, nun d_ı adı sinüs ola; :ık bise yakası, sadır ve kalp m: ikdbretna olan ceyb «Ahteri ve Kamu: türkçe sinüs - sö: yt kapsayamarz. E! e veya bir kavis hatırlatabilir; fakat sinüs kavis değil, onun dir. Sadır ve kalp, sinmek sözünün bi: türe lan sinenin ancak — tercem Sine, her nefes alın veriş'i en kısmıdır. Kaip dahi ve büzülen yani esneyen bir vı;'uxdu' Bunu, yaka dirmemek doğru olur. veter olma #dictionnaire etimologigue de la lan s.ıml:hgı gibi gue İatinen söylesin. *Sinus - aymi ile emultaar veya yarım dalre şeklinde kat veya büklüm» ya buklum ki bunun içinde .nılar Ço- cuklarını taşırlardı. Bundan şu mana- de-| Küçük Antant Konseyi dağıldı (Baştarafı linci saylada) tur. Yugoslav Başvekili B. Stoyadino" viç ve diğer bazı zevat da sofrada hazır bulunmuşlardır. Akşam saat 19 da çalışmalarını bi- “|tiren konsey, matbuata bir tebliğ ver- miştir. Tebliğde, müzakere edilen bü tün meseleler etarfında tam bir fikir birliğinin mevcut olduğu tebarüz edil- mektedir. Verilen kararlar Konsey tarafından - tetkik ve ka- İrara raptedilen meseleler şunlardır: 1 — Bazı mukabil teminatın veril- mesi şartı ile, Macaristanın siyast mü- savat ve silâhlanma hakkının tanınma- &. 2 — Habsburgların, Avusturya ve Macaristan tahtına — avdetlerine kat'i surette muhalefet. 3 — Tahrik edilmiyen bir tecavüz vukuunda, mütekabil askeri yardım. Bunlardan başka beynelmile! vazi- yet, İspanya harbi ve iktısadi mesele- e|ler de gözden geçirilerek, mühim ka- rarlar verilmiştir. Çekoslovakyanın itirazları Bazı mahafilde söylendiğine göre, Çekoslovakya hariciye nazırı B. Krof- ta, İtalyan - Yugoslav anlaşmasına karşı bazı itirazlarda bulunmuş ve ih- tirazi kayıtlar ileri sürmüştür. Neşredilen tesmi tebliğe tağmen Romanyanın da bu anlaşmadan pek memnun kalmadığı msrarla söylenmek- 1|tedir. Rumen Hariciye Nazırı gitti Rumen Hariciye Nazıri B: Anto: nesko, bu gece, B. Stoyadinoviç tara- fından verilen ziyafette hazır bulun- duktan sonra Bükreşe hareket etmiş- tir. Rumen gazeteciler de nazırla bir- likte dönmüşlerdir. B. Krofta ise, Çekoslovak Cumhur Reisi B. Beneşi karşılamak üzere Bel- gradda kalmıştır. Bay Antoneskonun beyanatı Paris, 2 — Romanya Hariciye Nazı- rı Bay Antonesko, Pelit Journal gaze- tesinin hususi muhabirine aşağıdaki be | yanatta bulunm! Romanya, Çekoslovakya ile olan sa- mimiyetli nden ge- leni yapmaktadır. Rom: Cı—kowh. vakya ile üç silâllanma mukavelena- mesi imzalamıştır. Romanyanın si lanmasında Çekoslovakyanın büyük bir rolü bulunmasıi bir tesadüf eseri de | gildir. Romanya ile Yugoslavvyaya gelince, bu iki memleket, hânedan bağI: ve karşılıklı dostluk hisleri ile bir bir- lerine bağlıdır. Stoyadinaviç, kânunu- evvelde yapılan Bulgar - Yugoslav T tından Beni haberdar i Çekoslovakya da bu me dar edilmiştir. Atinada Balkan Antan- ti azaları, bu mesele üzerinde tam su- rette anlaşmıştır. Benim harici si; lar türemiştir: len, üzerine eğ | yer, v.s. 'Teknik mânalar: bir ağın dibinin q ettiği cep, bir yelkenin kabartis ğinin eğri kısnu; yarı sas hatla- imin & sadır» yani İnen yer, iltieş edi- selce, hima Bu izahtan ganlaşılabilen tek mâna, Sinüsün anlattığı kiriş yerine onun ya İ yını, kate temas ettiki ce büyük Webster lügat: hakkında şu izahı veriyor gelir ki zir elbisenin » 1 ter- t bu mâ- nada yanlışlıkla - «jaib> diye okunan j ıden alı: nmvş!v'. Bu arapça e ı;x.—ı a grekçe «kavsin veteri da olan «hordi» nin terci liler, Kosinüs, «Ko sinüs» mürekkep te- timinden yapılmıştır. Sinüs'ü — biliyor ruz. «Ko» ya gelince; bu söz Türkçede müıeııaıip, âhenktar — mânasınadır. «Rodolf, kitap, 11, Televüt lehçesi». k| Bütün Edirnekapı semli iki gü çok tuhaf bir puvason davril h nin dedikodusile çalkanmaktadır. Me seleyi tahkik eden arkadaşımız Osman Cet Kaygılı şunları anlatıyor: | Berber Sabri, bir gün öncesinden ki- me ve nasıl bir puvason davril sakası yapacağını bir hayli düşünüyor. Önce aklına şu geliyor: Her zaman dükkânına gelip tıraş olan (Eskici Dede) namile maruf uzun sakallı, adamın bir biçim ne getirip sakalının bir larafını bi turada alıverip adamcağızın yüzü! bir tarafını cascavlak bırakmak ve ©- nun : in be adam? Diye bağırması üzerite şu cevabı ver — Üzülme babacığım, - buna derler Nisan balığı! | Fakat, nedense bundan cayıyor. Bir .ba)ıı daha düşündükten sonra şu mu ziplik aklına geliyor: Dükkânda kullandığı pudradan bir İ|kısmını tabakta sulandırıp onu toz kerile biraz kaynattıktan sonra: — Cancazım için bugün dükkânda iki tabak mahallebi pişirip bir tabağı nı yedim, bir tabağını da sana ikram ediyorum! di bunu karşıdaki bakkal barba Tanaşa yedirmek! Pakat, aksi gi- bi, bakkal barba Tanaş o gün dükk üzerine tutuyor, bir müddet daha düşü nüyor, nihayet: - Hah, en mükemmelini şimdi bul- dum! Acıçeşmedeki — dükl üzumu takdirinde, bugünkü şeraite en iyi tevafuk eden muahede- lerle bunları takviye eylemek, Fransızların endişeleri Paris, 2 — Sabah gazeteleri merkezi ve şarki Avrupa meselele: ehemmi- yetle mütalea etmekte devam ediyor - lar. Ordre gazetesi diyor ki: Stoyadinoviçin, Küçük Antant üze - rindeki Fransız nüfuzunu kırmayı ve | Yugaslavya ve Romanyayı yavaş yavaş | Çekoslovakyadan ayırmayı istibdaf e - den bir siyasete müzaheret etmektedir ve bu cihetten şayanı tenkittir. Bu si yaset, yavaş yav: Şi i bir mahiyet almaktadır. Küçük Antantı da 5 işan, B. Hitler için çalışan B. Musoli, nidir. — İtalya ve Muslumanlar Roma, 2 — Bir zat, müslüman İtal yanların müstakbel kooperatif pari iller arasında değişmiyen bir münasebet ve âhenk vardır. Filhakika bir yayda si- nüs düz bulundukça, Kosinüs yoktur. çekiklikçe, kosinii moydarla çılmay başlar. Yani kosinüs, okun, yayın, ilk bulunduğu vaziyetteki ortasından ge riye doğru çekilebildiği uzunluğun adı- | ;|dır. Ök çekildikçe kosinüs büyür ve ya yın kenarları birbirine yaklaştıkça si* nüsün ilk izi olan hat k r. Bun- dan, sinüsle kosinüs arasındaki müna- ji |*ebet ve âhenk kolayca anlaşılır. Kosi n &ko» unsuru «diction- Haire ethimologigue de la langue Lati- nev de yoktur. İngilizce büyük Webı i|ter lügatile, «ko» yu izah için, onu nüsün komplemanı mânasına gelen «Complementis “inus» den gelmiş ol- duğunu yazıyor. Halbuki yukarda 4 lediğimiz gibi, «ko» sözü «complı ment» kelimesinin ilk hecesi değildi Müstakil bir Türk sözüdür. Eğer y * İkıştırma yoluna sapılmak meeburiyeti olsaydı, «kon sözünün, acomplemen! dan ziyade, konuş, komuş kaim zaviyenin birer dil'ını teşkil e- den, aralarında tam komşuluk müna- | sebet ve âhengi bulunan dıl'ılardır. Derin saygılarımızı sunarız. Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fa- kültesi Türkoloji Etüdyanlarından Fehime Güven, — Vecihe Kılıçoğlu Hüseyin Arıtürk ——— — nını kapayıp İstanbula inmiştir. Bunun | .|H ile bi Ok, kirişin ortasına getirilerek geriye | sözlerile | t|tam alâkasını kabul etmek hiç te hata olmazdı. Filhakika, sinüs ile kosinüs, | $ Adliyeye intikal'eden bir Puvason davrıl hikâyesi yolda gözlerine soğan sürerel malı bir tavır alıyor ğruca E- irnekapı dışarısına çıkıp Grada mezar k yapmakta olan gözlüklü Mustafa adındaki adamı yakalıyor. — Methaba Bay Mustafa! — Merhaba Bay Salih! Ne o, bakıya |rum, ağlıyorsun, bir koderin var gali- ba ! — Sorma başıma gelenleri Mustafa- cığım ! — Hayrola, yok Sin... Gösterdi bile gösterdi - Ne oldu, kayın valde mi? Hayır, bizim refika bu gece siz. lere ömü — Aman deme, | — Bir velti ederken — Vah, sen sağ ol be Salihciğim! Eni nunda da hepimizin geleceği yer buras değil Sali! rek : Öyle Allah gösterme - asta mıydı? h gözlerini silip boynunu büke' Mustafacığım ! k şimdi mezar i ÖbE olasaz Bizükaln metliye karş vallı bayancığıma Çuk güzel, çok mü, kemmel ve mezarlığın en iyi yerinde » enfes bir mezar istiyorum! enfesi olurt mu be yahu? Yani, öyle bir mezar ki, onu gö- , benim bile içine girip diri diri ım gelmeli! — Başüstüne, kazarız, sen yabancı in, onun mükemmel olması için elden geleni de yaparız Salih yalandan mütessir görünerek cevap veriyor: — Ha göreyim seni Mustafa! Şunu öyle yap ki ben de seni ona göre mem- nuün edeyim ! — Sen meraklanma, istersen o me- zarın yanına onun kadar mükemmel bir muvakkat mezar daha kazayım! — O, ne olacak ? — İstersen bir iki gece evden getire- ceğin bir şilteyi ( yayar, acıların geçinceye kadar sen de orada rahmet &ç gece yanyana yatar, snbah ları gene kalkar, işine gidersin ! Zaten çok kalender meşrep olan Sa- ih bu söz üzerine güler ve Mustafa - ya: — İşte, der, ben gidiyorum! Göreyim seni, cenaze öğleye gelecek ! Mustafa, hemen bir arkadaş'ını daha alıp Edirnekapı mezarlığının en iyi ye “|rinde ve cadde üzerinde mükemmel bir t kazıyor. Keresteci Mihal usta - aldığı en iyi tah arı getirip mezarın başına bırakıyor. Mezara çok güzel kapaklar - hazırlanı- yor. O civardaki dilenci üzenile I»—) zenile kazılan bu mezarı görünce ogün ae Git rede yor. Mustafa caddeyi tuluyor, bir az sonra berber Salihin hyor:, — Nerede cenaze yahu, akşam oldu? Dükkânda birisini tıraş eimekte olan Salih soruyor : — Ne cenazesi ? — Hani karın ölmüştü, sabahleyin' |gelip bizden gaye, güzel bir mezar is- | temiştin! Salih, elindeki ustura ( Mustafaya | duvarda işaret ediyor: isteyen ben değilim. me- isteyen odur! —Okim? — Çıkar gözlüğünü de bak! Mustafa gözlüğü 1p takvime kıyor, lâkin gene bı—,ı—_x anlamıyor. O zaman Salih: — Büna derler Bir Niss r. ÂAfiyet olsun! Mu—î:ı(u fena halde d vnrlı—u t:.n İ lan merarın ve alı nan tahtaların parasını istiyor ve ka. rakol ber iki tarafın ifadelerini alarak Lişi Adliyeye gönderiyor. Nasıl, | Nisan Balığının büylesine ne dersiniz ?