İspanyol âsileri Endülüsün en mühim şehri olan ve eline geçen Jaen'de dereceyi bulmuş Londra, | (Hususi) — Valensden bil rildiğine göre Katalonyada kabine| Cumhuriyetçilerin uhranı sona ermiş ve yeni nazırlar he| sevinç ve heyecan son ti teşekkül etmiştir. tur. Holivuttaki sinqmm yıldızları, şimdi-| — Alcaracejos ve Villanueva de! Du - e kadar İspanya hükümetinc maddi | gue'ün zaplı esnasında hükümet kuv" olarak 300.000 İngiliz Ilrası gün | vetleri mühim — mikdarda yiyecek ve Tdir. mühimmat elde etmişlerdir. Ölülerin hükümet tayyaresi bugün Sula- arasında hiç bir İspanyola lesığü! edil bombardıman etmişlerdir. Yapılan | memiştir. Maktüller İtalyan, Alman ve sarat tesbit edilememiştir. Faslılardan ibarettir. — Cordoue cephesi, | (ALA.) — Havas Resmi tebliğ —— gansının muhabiri bildiriyor: Madrit, | (AA.) — Milli Müdafaa Dünkü muharebeler esnasında yaka | Meclisi tebliğ ediyor : Sişt an esirlerin büyük bir kısmı Faslı| Guadalajara cephesinde huku_n:et e İtalyandır. kuvvetleri, Miralorioyu işgar etmişler El Soldado istasyonunda duran er- | ve sonra ileri hareketlerine devam îde ik ve cephane yüklü bir tren milisle| rek Sealices de la Sal CIYFT'M: Iı-..e“' in eline geçmiştir. rin münakalât yollarına hâkim olan mü “İstanbul Üniversitesi dünya ilmine birşey katacak yoldadır,, İzmir, 1 (Hususi) — Ankaraya|nan zatın yüksek kudretinden istifade iderken İzmir barosunun daveti üze-|ettiği için başladığı yolda muvaffak ine İzmire gelen -üniversite Rektörü ' olacaktır. İlim eğer yalnız - gösterişle şöyle ini yüzlerce hukukçu münevverin hu | böyle bir çalışmayla elde edilebilsey: runda verdi. Mahkemelerde devlet- | di ilimden feyiz alan arkadaşlar bu yü hukuku mevzuunu ilim gözüyle |ce şerefe mazhar olmazlardı. latan profesör uzun uzun alkışlan: İstanbul üniversitesi dünya ilmine : Gece Ankarapalas salonlarında ba-|bir şey katacak — yoldadır. Evlâtlarını Yonun ziyafetinde söz alan Rektör de- söyliyebilirim ki çocukları dünden daha iyi olması, t bugünün «İstanbul üniversitesi Cumhuriye- yarının bu- büyük eserlerinden biri olmaya tmzettir. Üniversite Atatürkün yarar ve başarıcı dehâsından feyiz aldı- için ve onun dileklerini - tahakkuk maya çalışıyorlar.» n yüce hükümetin başında bulu-|dır. Hatayda çeteler kası Tecavüzlerini l lş Ban Artırdılar (Baştarafı 1 inci sayfada) “ve Amik mintakası köylerine jandar- ma müfrezeleri #evkolunmuştur. Bu müfrezelerin zahirdeki vazifeleri Rey- haniye hâdisesinde alâkadar — olan Türkleri tevkif etmektir, Hakikatte ise maksat bu mıntaka Türk halkını taz- Yyik ve tedhiştir. 4| Epeydit bu suretle yapılan tazyik- ler kâfi görülmemiştir. Şimdi de Amik ovasına Arap köylüleri hayvanlarını otlatmak bahanesile — sevkolunmakta- dir. Arap gazetelerine göre Nevval ve Nuhan aşiretleri de akın — halinde bu mıntakaya gelmektedirler. Gene bun- lara göre kuraklık bu hâdiseler için mucip sebep gösterilmektedir. Lâzkiye 1 (Hususi) — Reyhani- yede bulunan mektepteki talebe Arap ça okumağa icbar edilmektedir. Zorla Arapça tedrisata mecbur edilen ço tuklar grev ilân etmişlerdir. Vaziyet- tea haberdar olan Sancak Maarif ida- © tesi mektep müdürünü tazyik etmiş ve Türk çocuklarının mutlaka Arap” ça okumak mecburiyetinde oldukları- ni ve aksi takdirde mektebin müddet- #iz olarak kapatılacağını bildirmiştir. Hama 1 (Husuüsi) — Vataniler ta: tafından tertip edilen ve mahalli hür kümetten yardım gören müsellâh ser” seriler tecavüzlerini gittikçe arttırmak- tadırlar, Serserilerin teşkil ettiği çete- ler her gün bir veya bir kaç köyü bas- Maktadır. Son günlerde Zobahüryük köyün” de iki, Akkuyu köyünde bir Türk mü> tecavizler tarafından öldürülmüştür. | halli Basılan köylerde yağma edilen mallar|tadır. 1000 Liralık ikramiye İnhisarlar müdürünün oğluna isabet etti Kazanan numaraları bildirıyorum : 115 Türkâna isabet etmiştir, 100 lira kazananlar ci, Diyarbekirden 1058 Kâzım. bildirilmiştir. Memlekete girmesi Yasak eşya Azalacak menin sonuna gelmiştir. serbest bırakılacaktır. cephelerde ric'at ediyorlar inema yıldızları İspanya hükümetine 3__00 bin İng”ilî__z lirası önderdiler. Cumhuriyetçiler Burgos üzerine yürüyorlar bize teslim eden - babalara emniyetle günden daha iyi olması için feyiz al- Rektör ikinci konferansını yarın ve tecektir. Mevzuu Boğazlar anlaşması- kumbarası keşidesi Ankara, | (Hususi) — İş Bankasının | Nisan kumbara keşidesi bugün Ban- kanın umumi merkezinde çekilmiştir. _1000 Hralık büyük ikramiye şehri - miz inhisarlar başmüdürünün oğlu Er doğana, 250 liralık ikramiye Ödemişte 100 lira kazananlar şunlardır: Kon - yadan 1988 Kâzım, İstanbuldan 23368 Fethi, 35588 Mustafa Alı, Ankaradan 22599 Galip, 17293 Hidayet Beyoğlun dan 317l Kemal, İzmirden 4637 Rıza, Beyazıttan 876 Ziya, Sivastan 1531 Na Elli ve 10 lira kazananlar şubeleere Ankara, 2 (Telefonla) — İktısat Vekâleti memlekete ithali memnu İis- te üzerinde yapmakta olduğu incele- İthali Türk endüstrisini esasından sarsacak mikta- rı çok mahdut bazı eşya müstesna ol- mak üzere, bütün diğer eşyanın mem- lekete girmesi, bu tetkikatı müteakıp, SON POSTA bütün him sevkülceyiş mevzilerini elde et - mişlerdir. ölenler Bilbao, ! (AA.) — Asi tayyareleri Durango şehrini bombardıman etmiş- lerdir. Bombardıman neticesindee 200 kişi: ölmüş ve 300 kişi yaralanmıştır. Burgosa doğru Santander, | (ALA.) — Reuter mu- habirinden: Hükümet kuvvetler:, Bur- gos eyaletinde Reinosa cephesinde mü him bir ileri hareketi yapmış oldukla rını 'bildirmektedir. Berillada âsilerin mukabil bir taar - ruzları, püskürtülmüştür, Bilbao, | — Milisler Burgos eyaletin de ileri hareketlerine devam elmekte- dirler. Bu kuvvetler yirmi kilometre kadar ilerlemişlerdir. Küçük Anlant Nazırları Dün toplandılar (Baştarafı Tinci sayfada) dan parlak bir surette istikbal edilmiş- lerdir. Nazırlar bir müddet istrahat et- mişler ve bilâhare saraya giderek hu- sust defteri imzalamışlardır. Konseyin bir buçuk saât süren ilk toplantısına Çekoslovakya — Hariciye Nazırı Dr. Kamila Krofta - riyaset et- miştir. Yugoslav baş ve dış Bakanı Dr. Mi- İan Stoyadinoviç bu celsede Bulgar - Yugoslav ve İtalyan - Yugoslav anlaş- maları hakkında arkadaşlarına izahat vermiştir. Yugoslavya Başvekilinin, bu ara- da, Macaristanla ayrı bir anlaşma ya- pılmıyacağı hakkında da müttefikleri- ne teminat verdiği zannediliyor. Nazırlar öğleden sonra saat 5 de ikinci bir toplantı yaparak, beynelmi- lel vaziyeti gözden — geçirmişlerdir. Konseyin mesaisi yarın akşama kadar devam edecek ve müteakıben bir teb- Eğ neşredilecektir. Bu sabah çıkan bütün — gazeteler, Küçük Antant konseyinin bu toplan- tısından hararetle bahsetmekte, veri> lecek kararların Avrupa — sulhü bakı- mından çok mühim olacağını tebarüz ettirmektedirler. — * Siyasi mahafilde hüküm süren u- mumi kanaate göre, bu toplantı Kü- çük Antantı takviye edeceği gibi, An- tantiın bozguna uğramakta — olduğuna dair çıkarılan şayiaları da bilfiil tekzip edecektir. Konsey toplantıları hitam bulduk- tan sonra, önümüzdeki pazar günü, Çeköslovakya Cumhurreisi B. Beneş de Belgrada gelecektir. Belgratta üç gün kalacak olan B. Beneş, saltanat naibi Prens Pol ve hü- kümet erkânile temaslarda bulunacak- tır. Bu ziyareti müteakıp, siyast maha- fil büyük bir heyecanla Türkiye Baş- vekili İsmet İnönünün ziyaretini bek- Temektedir. Yeniköy nahiye Müdürü hakkında Yapılan şikâyetler Yeniköy nahiye müdürü Bay Alâ- eddin hakkında vilâyet makamına ba- zi şikâyetler serdedilmişti. Emniyet direktörlüğünün ikinci şube birinci kı- sım memurları dün şikâyet ve iddiayı serdeden zat ile birlikte vaziyeti tetkik a veanaraA0DeTeLEEESEESEERENTEL L ALEnEeERELEREmENa hariçte açıkça satılmaktadır. Tecavüze etmişlerdir. uğrayan köylülerin şikâyetlerini ma- hükümet nazarı itibara almamak- Kararı vilâyet verecektir, nahiye müdürlüğü şimdilik vekâleten idare e- dilecektir . | Güldü ve : |Refik Ahmet Sevengil de gülüyor: 1 Nisan Şşakası | (Baştarafı 1 inci sayfada) Benim «! Nisan» için «yalan bayra- mı demeye de pek dilim varmıyor. Hattâ bence «| Nisane gününe, «ya lan bayramı» değil, bi s «hakikat bayramı» demek çok daha yerinde o- lur. Çünkü insanlar, senede yalnız bir gün, yalnız Nisanin birinci günü eya- lan» 1 tesmen söylüyorlar, yan! <ya - lan> söylediklerini saklamamak «döğ- rü» Juğunu gösteriyorlar. Bilmem ya - lan mı? | Nisanda yalan söylemek âdetinin nereden, hasıl çıktığını hemen hemern kimse bilmiyor. Fakata içimizde, bu â- detin şerrine uğramıyan hemen he - men yok gibi, Ben dün, ne çeşit muziplikler yapıl- dığını öğrenmek merakına kapıldım. İlk aklıma gelen muhatap, Hüseyin Ca hit Yalçın oldu. Kendisinden | Nisan münasebetile, dostlarınım muziplikle- rine yıp Uuğramadığını sordüm. — Bana, dedi, yegğâne musipliği, şim di bu suali sormak için ben: yemekten kaldırtmakla siz yapmış oldunuz... Çok şükür, başka muziplerin akılları na gelmedim! Maamafih, muzipletin a- zalışı da, halkın yalana kanıksadığına delildir. Her gün | Nisantnış gibi dav- ranan bazı gazeteler halkı y:ıl:ım:lıııl çoktan bıktirdilar!.. Şehir Meeelisi azaladından muharrir - Bana, diyor, yapmak istediler a- ma, aldanmadam. Bazıları, saylavlığa seçirdiğimi si , akılları-sıra yüre- ğimi hoplatmak istediler, Halbuki, bu: na kanabilmekliğim için; sade Nisa- nın birinci gününde bulunduğumuzu değil, münhal saylavlık olmadığını da unutmaklığım lâzım ! Doktor Tevfik Sağlam : — Ben, diyor, bu sene balığa perhi- zim. Bayat Nisan balığına değil, taze barbunyaya bile karnım tok!.. YıılanW esnafının hilelerine kanmamak için ledl birli davrandım. Ve hizmetçime bir gün evvelinden : n, dedim, ilk işin bana Nisa- nın biri olduğunu hatırlatmaktir! O da bu sabah (dün sabah) bu emri yerine getirince, bütün yalancıların ü- mitleri boşa çıktı! Konservatuvar müdürü Yusuf Ziya: — Sormayın başıma geleni... diyor.., Ve anlatıyor : — Birisinde topluca bir alacağım var dı. Fakat vereceğinden de hemen he men tamamen ümit kesmiş vaziyettey dim. Dün sabâah bir adam bir zarf için de alacağım parayı tamamen getirmez mi? Birden bire, havadan para kazan mış gibi sevindim. Fakat çok geçme - den anladım ki, bu bana, o paradan ü- mid! kestiğimi bilen arkadaşlarımdan birinin muzipliğiymiş ! Paranın, ümidin ve sevincin gelme- sile gitmesi bir oldu yani! Uzun böyu, geniş omuzları, nâzik tavırlarile, ideal bir zabıta memuru ti- pi olarak tanınmış bulunan meşhur ser komiser Naille de bir tesadüf neticesi karşılaştım ve ayni suali sordum: O, su alimi dinleyince, bütün diğer muhatap larım gibi gülemedi. Hattâ bilâkis, a- ğir bir hitaba maruz kalmış gibi kaş- larını hiddetle çattı ve : — Borakın canım... dedi.,. Bazı hâ- diselerin şakası, bazı faciaların ciddisin den bile beter... Dün sabah, şurada oturürken tele - fon çalındı. TTanımadığım bir ses, an - nem tarafından evde beklenildiğimi bil diriyordu. Annem bir senedir rahatsız. Düşü - nün ki bir doktor : — Anmnenin iyilşmesi için kendisine biyaz kan vermen lâzım! desşe, damar larımı hiç düşünmeden hayrat gibi aça rım! O kadar severim annemi'. Bu haberi alınca, ne hâle girdiğimi tasavvur edersiniz değil mi” Büradan nasıl fırladığımı, otomobile nasıl atla - dığımı, eve nasıl girdiğim: bilmiyorum! Meğer bu Puason Davrilmiş... Yani Nisan balığı imiş... Bence buna balık değil, zehir derler.. Düşünün ki bu şakaymış.. Bu hare- keti şaka diye yapan baba dostunun bana bir de l fenalık yapmaya kal kışacağını düşününce tüylerim ürperi yor ! Şaka niyotine yapılan bu suikastten de anlaşılıyor ki, şaka yapmasını öğre- neceğimiz zamana kadar, | Nisanın ya larları, diğer günlerin hakikatlerin - den bile acı olacak! — Naci Sadullah Sl ÂALEMİNDE BARA L A e ddi DA DA © bu nevi derslere Türk matbuatının ihtiyacı yoktur Yazan: Selim Ragıp # spanyada cereyan eden dahili harp, 'anuk âzası bulunduğumuz Millet- ler Cemiyeti misakına olan bağlılığımız bakımından bizi alâkadar edebilir. HaL buki bazı gazeteler, istiyorlar ki, Türk matbuatı, bu yabancı davada, Kızıl Madrid ve Valânsiya hükümetinin e- mellerine, menfaatlerine tercüman ol - sun. Bunu temin edebilmek ümidile fanketler açıyor ve 'Türk milletini pek yakından alâkadar eden bir iç dava |mevzuubahs imiş gibi, bir takım kim- selere, kızıl İspanyanın, bu badireden, muzaffer çıkması temennisinde bulun- duruyorlar. Onlara, telkin yolile ken. dilerinin her zaman açıkça söylemiye cesaret edemedikleri şeyleri söyletti - riyorlar. Kanaatimce, bu hal, sınıf kavgası mevcut olmıyan bir memlekette, böyle bir kavga ihdas etmek istemenin tâ kendisidir. Buna, böyle bir kavganın tohumunu ekmek demek te mümkün - dür. Hâdisatı bitaraf bir gözle görmiye çalışan bir gazeteci sıfatile, bu zihni - yette- olanlara söyliyebileceğim şey şudur: İspanya meselesinde olduğu gibi si- yâsi bağla bağlı bulunmadığımız ya - bancı memleketlerin bütün iç davala - rında bir Türk gazetecisinin vazifesi, ne şunu tutmak, ne de ötekini tahkir etmek değildir. Hâdisatı, mümün mer- tebe afaki bir gözle görüp okuyucula- rına o yolda ifadede bulunmaktır. Her hangi bir kızıl harekete müza « heret cihetine gelince; ben ve benim gibi terbiyesi, an'aneleri, âile telâkki- si, vatan bağlılığı, velhasıl mukadde - sat namına onların tanımayıp — bizim tebcil ettiğimiz mefhumlarla mukay - yet olanların vazifesi, böyle bir hare - ketin yalnız dışında kalmak değil, o - nunla karşı karşıya gelmekten çekin - memektir. Onlar daima orada ve biz dalma beri taraftayız. Selim Ragıp Herkes Türkiyenin Dostluğunu Kazanmak istiyor (Baştaralı 1 inci sayfada) tayişle bahsetmekte ve siyasi mevkü- miz hakkında da şunları söylemekte- dir: «Genç Türkiye Cumhuriyetinin muvaffakiyeti, Avrupanın — himayesi olmadan terakki edemiyeceklerini zan- neden bir çok şark devletleri için, ör- nek olmuştur. 772,000 kilometre murabbat bir ülke üzerinde 17 milyon nüfusun başaraca: ğt çok büyük işler vardır. Türkiyede emperyalizm düşünce- leri yoktur. Yaptıkları inkılâpları yer- leştirmek için, huzur ve süküna muh- taçdırlar. Bundan dolayıdır ki statükor yu muhafaza etmek yolunda sarfettik- leri gayreti samimi olarak telâkki et- mek İâzımdır. Yakın zamanlara kadar Sovyet Rusya Türkiyenin yegâne dostu idi. Fakat bugün Türkiyenin bir çok dost- ları vardır. Almanya ile iktısadi ve kültürel münasebet halindedir. Habeş - İtalya harbi esnasında yaptığı bir anlaşma ü- zerine, İngilterenin de dostluğunu te- min etmiş ve bu suretle Boğazların ü- zerinde milli hâkimiyetini tesis etmiş- tir. Fransa, Türk dostluğuna muhtaç ol- duğunu Sancak meselesi dolayısile da- ha yakından hissetmektedir. Balkan devletleri Türkiyeyi Bal- kanlarda sulhun bekçisi olarak telâk- ki ediyorlar ve Türkiyenin dostluğuna büyük kıymet veriyorlar. Efganistan, İran ve Irak Türkiye i- le yeni bir dostlük muahedesi ımzala: mak üzeredirler. Harp sonrası tarihinde, bir insanın milletini yükseltmek için — sarfettiği gayretlere Atatürk'ün yaptıklarından daha güzel misal bulunamaz.»