2 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

2 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa 'Son Posta ,, nın tefrikası: 60 151 numaralı (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) Yazan t A, R. şehit e B Ertuğru! yolda kömürsüz kalmış ve iyi kömür almak için de parası yetişmemişti, Osman Paşa bir aralık Japonlardan ödünç para almayı düşünmüş ise de izzeti nefsine yedirememişti Ertuğrul karantine müddetini bitir- Miş, temiz paratikası almıştı. Gemi, o gün karantine yerinden ha- Teket etmiş; tekrar Yokohama lima- nına gelerek eski yerine demirlemiş - ti. O gün, eylülün 1 inci günü idi. (Er tuğl)a; İstanbuldan, bahriye nezare - tinden şu telgraf gelmişti: Yokohama limanında, Ertuğrul Fırkateyni kumandanı, amiral Osman paşaya (Zabitan ve efradın sıhhati nasıldır. Ve ne zaman hareket edilecektir?) Osman paşa; bu telgrafa, derhal şu cevabı vermişti: ( Umumumuzun sıhhatlerinin yo - lunda olduğu; ve inşallah gelecek haf- ta hareket olunabileceği maruzdur.)| Osman paşa İstanbula bu cevab telgrafını gönderir göndermez; derhal avdete hazıylık emrini vermişti, Bu hazırlık için, en mühim iş; kö- mür meselesi idi. Mecburi — davetler, Ziyafetler ve saire dolayısile bir bayli masraf edildiği için geminin kasasın- daki para yavaş yavaş suyunu çekmiş- ti. Müteaddit telgraflarla müracaatlara — Tağmen, bahriye nezareti Osman paşa- Ü nin istediği - parayı — göndermemişti. Onun için kömür meselesi, çok ehem- miyet kesbetmişti. Tehlikeli denizleri aşabilmek için, makineyi kâfi derecede kuvvetle iş - letmek.. bunun için de iyi kömür te- darik edebilmek elzemdi. Fakat, iyi ç ten kömür alabilmek mümkün de- — gildi. Çünkü, kasa mevcudu da buraya kapatılacak olursa, yollarda zaruri olan masraflara para bulmak şöyle dursun; bütün gemi halki, açlığa mahküm edilecekti. ğ Osman paşa bir aralık Japonlardan “ödünç para almayı düşünmüş ise de, bpnu bir türlü milli izzeti nefsine ye- girememiş.. Ertuğrulun taşıdığı sanca- &ın şeref ve vekarını muhafaza etmek Açin bütün mahrumiyetlere göğüs ger- — Meğe karar vermişti... Nihayet, bir — kömürcü ile pazarlığa girişilmiş; bin müşkülât ile âdi bir edilebilmişti. Bu kömürün âdiliği, makine dairesi “—erkân ve Mürettebatının neş'esini ka: çırmıştı. Eğer büyük fırtınalarla kar- gılaşılacak olunursa, makine kâfi de- recede çalışamıyacak; baştan gelecek denizlerle mücadele, pek müşkül ola- caktı. * Eylâlün (13) üncü günü, Osman Paşa son kararını vermiş; — İstanbula pe son telgrafi çekmişti. ğ ( Yarm değil öbürüsü gün, kıyam we hareket olunacağı maruzdur. ) Yokohama. 13/eylül/1890 Artık, herkeste bir sabırsızlık başla- dı. Anavatana ve sevgililere kavuş - > Mak için herkesin yüreği çarpıyordu. Çıktıktan sonra ilk merdivenin jittisa: Tinde bulunan hastanın kapısını her va- kitki gibi ayni itina ile açtığım zaman — birden durakladım. Gördüğüm man - S zara gu idi. Vücudunu - iyiden iyiye battaniyeye sarmıştı. Başucundaki so- kömür tedarik | Fakat, o bitmek ve tükenmek bilmiyen yolculuğun mihnet ve meşakkatleri, akla ve hayale gelmiyen tehlikeleri akla geldikçe herkese bir düşünce ve- riyordu. Sonra.. koleradan ölen arkadaşların biruh cesetlerini burada bırakıp ay - tılmak, pek güç geliyordu. Onları bir türlü unutamıyan vefakâr arkadaşları, Japonya topraklarına bakıp boyunları- nt büküyorlar. Zavallılar!.. Nihayet, bu topraklarda çürümeye mahküm oldular... Onlar burada yaitıkça, Türklerin kalblerini de sık sık buraya çekecekler.. Japon milletinin Türklere karşı gösterdiği misafirperverliği daima yad ettirecek- ler. Diye söyleniyorlardı., * 14 eylül 1890 Bugün herkes, türlü türlü hülyalar- la vakit geçirmişti. Hareket için lâzım olan bütün resmi işler - bitirilmişti. Osman paşa tarafından Tokyoya mü- teaddit telgraflar çokilmiş.. gerek, ( Haşmetlü imparator Mutsu - Hito hazretleri)nin.. gerek Japonya hükü- metinin .. ve gerek asil ve insaniyetli Japon milletinin; Türk bahriyelileri- ne karşı gösterdikleri büyük nezaket ve talsafirpörverlikten dölayı ; hepsiner ayrı ayrı teşekkürler edilmişti. İmparatordan derhal cevap gelmişti. (Güneş mâbudunun oğlu); Türk bah- riyelilerinin Japonya topraklarında bulundukları müddet zarfında göster- dikleri vekar, ciddiyet ve milli terbiye ile Japon milleti üzerinde bıraktıkları derin hatıradan bahsettikten — sonra, selâmetle yolculuk temenni etmekte idi. Bu telgrafı, diğer bir çok telgraflar takip etmişti. Başta prens Komaço oF duğu halde, bazı Japon prenslerinin, saray erkânının, hükümet ricalinin, Japonya bahriye nazırının telgrafları da; imparatorun telgrafının mealini tekrar etmekte; hepsi de Türk dostlu- ğunun Japonyada tamamile kökleş - miş olduğunu göstermekte idi. Osman paşa geminin süvarisinden, dümen neferine kadar - bütün arkadaş- larının, Japonyada şerefli bir hatıra bırakmasından dolayı, çok memnun ve müftehirdi. Geç vakit, sancak indirme merasi- mi yapılırken; artık Ertuğrulun hariç- teki işleri tamamile bitirilmiş.. kara ile alâkası, tamamile kesilmişti. Osman paşa, şafakla beraber hare- ket için son emirlerini de vermişti. * Ortalık karariırken, herkes derin bir heyecan içinde idi. Akşam yemeği yenilirken, hemen her sofrada, Japon- yaya ait hatıralar sessizlik gelmişti. (Arkası var) — Oğlum!.. dedi.. Doktoru kaybe - diyoruz, Sonra ağladığını belli etmemeğe uğ- raşarak yüzüfü pencereye çevirdi. Gökte o kıpkizıl bakır renkli ay, bir 1s- Yar ve inatla göğe tırnaklarını geçirmiş — bânm mermeri üstünde yanan lâmba | Ürüyor gibi idi. Babamın gözlerinden onun hafif ve sapsarı y ü yarı ay- dınlatmıştı. Kardeşim ayak ucunda o kadar kendinden geçmişti ki benim o- daya girdiğimin farkında bile olma - Mışti, Bir lâhza sonra yavaşça başını kal - ir kere göz göze geldik, odada annemle bubamın olur - 1 hayal meyal tefrik ettim. Babamın kucağında Necdet vardı. Babam çenesin. — yamış, hıçkirir sessiz ve fasılasız akan yaşlar, ay zi - yasile hafifçe parlıyordu. — Çıkmadık canda ümit var.. dedim. Annem ve babam ümitsiz bir halde başlarını salladılar. Doktora ertesi gün güneşin tulüunu görmek nasip olmadı. Çünkü bu, onun yaşadığı son gece olmuştu. Yarınki nushamızda : Kurnaz koca Yazan: Andrâ Charpentier Çeviren: Nurullah Ataç nakledilmişti. Ve mıştı. Kalblerde meçhul bir ıztırap var-İsonra; gemiye birdenbire derin bir | SON POSTA «Son Fosta am Tarihi Telrikam e : 103 NE ÜMERYILDIZI Yazan ; Celâl Cengiz Akaddan muzaffer olarak dönen Tanzerin ordusu, ertesi sabah erkenden Ur şehrine giriyordu Onun — şarkısı beni ne — ka - darda uyuşturmuştu ya. Fakat, o ne - den söylemiyordu artık? Kulak ver - dim., ses ve söz kesilmişti. Sanki yer yarılmış da yedinci kata kadar inmiş - lerdi. Yerin dibinden.bir uğultu duyar gibi oldum.. kulaklarımı tıkadım. O-| nun sesini duymak istemiyordum. Ön- dan nefret ediyordum. Onunla bir da- ha karşılaşmaktan tiksiniyordum.. ku: cağına düşen erkeği tanımıştım şimdi. Vaktile benim evimde uşaklık yapan bir çoban oğluydu bu delikanlı. Karı-| mın bu kadar düşük ruhlu, bu kadar bayağı yaradılışlı bir mahlük olduğu - nu anlayınca, bir daha ona görünmek istemedim,. eve gelirse beni bulmasın Üa (e ü Rastin Ve gom f a| rılmasın diye bu vak'ayı kimseye an- latmadım, O, ertesi gün bana şöyle bir haber gönderm «Dün akşam kom- şumuzun ikinci öküzü de çok hasta Tanmıştı.. komşu kadınla onu tedavi et tik.. eve gelmekte geciktim. Fakat, | sen benden çok gecikmişsin! Hâlâ sa- reyda miısın 2Bu gece de gelmiyecek- sen, haber ver de ben de komşunun e* vinde yatayıml!» Karima artık müeb - beden gelmiyeceğimi, kendisinin kom- şu kuzuları ve öküzlerini tedavi ile meşgul olmasını bildirdim. Aradan u- zün yıllar geçinciye kadar biç bir ke” dına el uzatmadım.. göz atmadım.. gö- nül vermedim. Ah bu dişi mahlüklar! Ve zavallı erkekler! Her gün onlar * dan teselli, neş'e ve saadet beklerler.. işte benim hayatım size örnek olsun en talihsiz veya çok talihli erkekler! * Tanzerin sefer arkadaşlarından biri koşarak geldi: — Mellâ, uyuyor musun hâlâ? Tanzer esniyerek gözlerini açtı: — Ne var? Akad fillerinin hücumu- na mı uğradık? Yoksa Firattan su ay- gırları mı geliyor üzerimize..? — Hayır, mellâl! İki tehlikeden de korkan bir ferd yok içimizde. Güneş doğuyor., yola çıkmıyacak mıyız bu- gün? Tanzer şaşkın şaşkın etrafına bakı niyordu: — Geceyi uyanmadan şu tılsımlı ta- şın dibinde geçirmişim demek... — Evet, mellâ! Bütün geceyi bura- da geçirdiniz! Sizi uyandırmağa kı - yamadık. Bugün de burada mı kalaca- Biz? Bir Doktorun Günlük Notlarından arın ağrıları Karın ağrılarında on çok hatıra gelecek hastalıklar apandisit, karaciğer ve safra taşları ile mide hastalıklarıdır. Gerçl ka- Hin barsakların müzmin iltihapları da karın ağrısı verir, fakat bu, ekseriyetle ishalle müterafıktır. Bık sık karın ağrısı hissedenlerin bu noktaf nazardan kendilerini kontrol et- meleri lâzımdır. Apandisit ile karaciğer ve safra taşları ağrıları birbirine çok ya- kındırlar. Teşhisi bazan çok güçleşir, Fakat esaslı seriri ve I&boratuvar mua - yeneleri işi sür'atle balleder. Mide ül » serleri (yara) de çok kuvvetli sancılar yapar, Her halde karın ağrısı duyanlar her şeyden evvel perhize riayot etmeli- dirler. Çünkü bu saydığım hastalıkların hangisi olursa olsun perhizi icap eder. Fakat Leşhis tefriki yapılmak için dok « tora müracaati ihmal etmemelidir. Cuma ©) (*) Ba notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı rzamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. — Hayır.. getirin benim atımı.. he- men yola çıkıyoruz, Akaddan muzaffer olarak dönen Tanzerin ordusu, ertesi sabah erken- den Ur kapısından şehre giriyordu. Muzaffer Sümer ordusunun şehre girdiğini Gudeaya haber verdikleri za- man, Sumer kralı bir delikanlının i - dam hükmünü- veriyordu. , Hüküm tamamlanmadan Gudea sa- rayının taraçasına çıktı. Uzaktan koşuşan müjdecilerin boru seslerini duydu. Caddelere dökülen yerliler birbirini çiğnercesine koşuyordu. Saray muha- fızları atlara binmişler, kargılarla hal- kı kenarlara sürüyorlardı. Sokaklardaki kalabalık o kadar art- mıştı ki, bir aralık Sumer akıncılarının »İgeçmesi güçleşmişti. O gün ölüme mahküm olan bu de- likanlı kimdi? Suçu ne idi? Tanzer saray yolundan kır - atının üstünde giderken, birdenbire -Tanze- rin atiının bastığı kumlara - bir ak saçlı kadın atılarak: — Bana acıyınız, Tanzer! Diye yalvarmağa başlamıştı. Bu kadın da kimdi? Tanzerden ne istiyordu? Fakat kumandan atının dizginlerini ——— : 1 - İçekti: — Derdin nedir, hatun? Ne istiyor- sun benden?.. İhtiyar kadın saçlarını yolarak an - lattı: — Geçen gün oğlum bilmiyerek güneşe hakaret etmiş. Gudea onu (Ö- lüm kuyusu)na attırıyor. Siz oğlumu kurtarınız! Benim, oğlumdan başka kimsem yok.. o ölürse, ben aç ve çıpr lak kalırım. Tanzer bu kadını tanıyamamıştı. Büyük zaferin verdiği neş'e ve gu- rurla ihtiyar kadına söz verdi: — Merak etme! Haydi git, rahat eti Ben onu affettiririm. İhtiyar kadın, Tanzerin atının bas- tığı yeri göz yaşile ıslatarak, sevinç ve ümit içinde geriye çekildi. Tanzer tekrar atını sürdü. Bütün sokakta toplananlar: — Yaşasın muzaffer Tanzer, Sedalarile Tanzeri selâmlıyorlardı. Tanzer saray kapısına vardığı za - man iki geyik heykelinin arasındaki mermer meydana şaraplar dökülüyor ve mâbut heykelleri nefis şaraplarla yıkanıyordu. Gudea son Hâmat muzafferiyetin- de bile mâbutları şarapla yıkamamıştı. Akadtan gelen kahramanlar — şarapla ıslanmış mermerlere basarak sarayın iç avlusuna girmişlerdi. (Arkası var) SATILIK İstanbul'da Cağaloğlu'nun En şerefli mevkiinde ve Son Posta Matbaası karşı- sında beş parça arsa. Kıymeti H, Si 8854 00 8060 8180 8180 3180 Pey Parası Seaela 24 229 238 288 00 00 00 00 288 Metre M/2 —— 261 255 266 2565 265 Harita No: sı —— 59 60 61 62 68 Emlâk No: B1 12 46 461 462 40-8 Cağaloğlu'nda Alemdar mahallesinde Ticarethane ve Çatalçeşme sokakla- Tında Evkafa ait beş parça arsa yukarda yazılı kiymet ve miktar ve mesa- hası üzerinden satılığa çıkarılmıştır. İhalesi 5,4,987 Pazartesi günü saat onbeşte Çenberlitaş'ta İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü İhale Komisyonunda yapılacakdır. İsteklilerin Mahlülat kalemine gelmeleri. (1539) TaellinİsiRiş a ebipğe eli üü ei di ea p l gnlen —— Taksitle 263 Satılık Çiftlik Mevkü ve Nevi LKL Küçükçekmecede içinde muhtelif binaları havi 36 tapu senedile mutasarrıf olduğumuz — Alibey pu senetlerinde yazılı hudutlar mucibince) Küçükçekmece ve Ispartakule civarında 31 — tapu ile ifdiği (tar 4140, mutasarrıf olduğumuz Tahtakale çiftliği (tapu senetle- lerinde yazılı hudutlar mucibince) Z700 Tafsilâtı yukarıda yazılı çiftlikler bedellerinin birinci taksiti peşin, geri kalan yedi taksiti yedi senede ve yedi taksitte ve şu suretle tamamı faizsiz 16 Nisan 1937 tarihine tesadüf eden zarfla arttırmağa çıkarılmıştır. İhale Cuma günü saat onda şubemizde yapılacaktır. İsteklilerin şubemize müracaatla tafsilât ve birer lira mukabi- linde birer şartname alarak şartnamelerde yazılı hükümler dairesinde tek- Kif mektuplarını o gün saat ana kadar şubemize vermeleri. (472)

Bu sayıdan diğer sayfalar: