28 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

u SON POSTA (Sağda) : Yukarıda (Çelik kartallar) , “İpek,, sineması: Karanlıkta uçuş Oynayanlar: (Gary Grant) ve (Myr- na Loy). Tayyaresine taktığı (Görmedenr ida« re) cihazı ile Paris - Nevyork seyaha- tini yapmağa hazırlanan Gordon lâzım. gelen müsaadeyi alamıyor. Buna sebep olan kadın cambaz tayyarecısı Şelanın meneceri Nick'tir. Buna rağrmnen Gar- don tecrübelerine devam ediyor. Fa - kat tayyarenin bedelini ödemediğinden kumpanya makineyi elinden alıyor. Hangara vazediyor. Gordon kazaya uğ- ruyor. Gözleri kör oluyor. Uzun tedavi ye ihtiyacı vardır. Şela gevezeliği yüzünden yaptığı fe< nalığın farkına vararak işi tamir etmek istiyor. Makaleler dikte ediyor ve bun ları gazetelere gönderiyorsa da gazete- ler bu yazıları dercetmiyorlar. Şela ma kalelerin yazıldığını söyliyerek ona be dellerini ödüyor. Bu genç kadın bu pa raları tayyareciliği sayesinde kazan - maktadır.- Günün birinde tayyaresine binerek Moskova - Nevyork arasında ki mesafeyi kateylemek istivor. Fakat tayyaresi müşkülâtla karşılaşıyor. Kız: müşkü| vaziyetten kurtarmak istiyer Gordon kendi tayyaresine binerek kı Za yardım ediyor. Nihayet saadete ka- vuşuyorlar. “Sümer,, sineması: 3 eçi . . Parisli kız Danielle Darrieux tarafından. Maksim namında bir delikanlı Mo - zar caddesinde bulunan bir musiki ma gazası sâhibine âşik oluyor. Genç kadı. nıin ismini bilmediğinden ona Matma zel Mozart adını takıyor ve onu elde etmek için sekiz günlük bir müddeti kâfi addediyor. Döniz adında bulunan bu kız müşkül vaziyettedir. Maksim ona yardım et - mek istiyor. Kız verilen paray:ı redde- diyor ve onu haciz memuru ile bırakıp gidiyor, Maksimin aklına bir kurnazlık geliyor. Paskuruaya kıza ortak olması nı söylüyor ve ona itap eden parayı ve riyor. Yalnız adam bir şart koaiıwr. O da mağazaya tavsiye eylediği .ac.!a - mın alınmasıdır. Döniz bunu kabul ediyor. Bu adam, Maksimdir!.. ' Delikanlı canla başla çalışıyor. Niha vet muradına nâail oluyor. ortada (Karanlıkta uçuş), aşağıda (Ramona) filmlerinden birer sahne, (solda): Yukarıda (Parisli kız), aşağıda (Son Rumba) filmlerinden birer sahne “Saray,, sineması: Ramona Loretta Young ve Don Ameche ta- raflarından: Senora Moreno çiftliğini iyi idare et mektedir. Oğlu Filip hayvanların kır- pılma zamanının geldiğini ve adamla- jrın geldiğini söylüyor. Filip (Ramona) yı soruyor... Orada bulunmadığını an- layınca kızıyor, Ramona, az sonra pa«- ,pas ile birlikte geliyor. Kırpıcıların re- üsleri Aleksandr dahi oradadır. Alek- sandrın çiftliğe son gelişinden beri Ra- mona büyümüştür güzelleşmiştir. A. dam onu sevmeğe başlıyor ve evin kızı olduğunu öğreniyor. Fakat Ramona zan nedildiği gibi Morenonun kızı değil- dir. Kız papasa an asıl Hintl: oi. duğunu, evlâtlık olarak buraya veri!di ğini söylüyor. Moreno oğlunun kızı sev diğini farkediyor ve evlenemiyecekle- rini bildiriyor. Filip ve Aleksandr.bir at yarışı ter- tip ediyorlar. Filip düşüyor. Aleksandr şehre gidiyor ve doktor getiriyor. A:ek sandr sayesinde Filip kurtuluyor. A leksandr gitmek istiyorsa da kız kal masını rica ediyor. Evlenmeğe karar ve riyorlar. Bayan Moreno bunüu kabul et miyor ve kızı Manastıra göndereceğini ları oluyor, saadet içinde yaşamağa baş lıyorlar. Fakat az sonra bulundukları: yerden çıkarılıyorlar, Bu arada çocuk ölüyor. Yolda Aleksandr Ramona tekrar çiftliğe gelivor. Bayan Moreno ölmüştür. Artık mâni kalma - mıştır. Eski sevdazedeler kavuşuyor. - lar. vuruluyor. “ Melek ,, sineması. Son Rumba Oynayanlar: Georges Raft ve Carole Lombard. Piyangoda kazandığı parayı almak is teyen Coe Martin biletinin sahte oldu ğunu ve hakikisinin Diana adında gü- zel bir kadında olduğunu anlıyor. Coe, çalıştığı barda Dianayı görüvor. Kadın ona kazandığı parayı vermek istıyorsa kur yapmağa başlıyör. —Bü yüzden kavga çıkıyor. Barın sahibi Ccey! ko. vuyor. Coe amcasının yanına gidiyor. Orada Carmelita adında bir kızla tanı- şıyor ve beraberce rumba oynuyorlar. Artık birlikte çalışacaklardır. Para ka da Coe bunu kabul etmiyor. Fakat kıza | | _r_Sayfa 7 Haftanın Filmleri “Türk,, sineması : — Çelik kartaliar Oynayanlar : James Cagney « Pat O" Brien, Margaret Lindsay. Tonny mahir bir tayyarecidir. Mülâ zım Branigan'ın da çocukluk arkadaşı dır. Mülâzım Tonnynin tayyareci mek tebine girmesini temin ediyor. Mektep te Tonny havailik yaptığından müdür olan Generalin teveccühünü kaybetmiş tir. Mülâzim Branigan ona nasihatler- de bulunuyorsa da para etmiyor. Bet- ty namında bir kiza sataşıyor. Kız mü lâzime onu şikâyet ediyor. Kumandan larına karşı da çok serkeş davranıyor. Mülâzimle beraber tayyarede bulun - dukları sırada tayyare ateş alıyor. Mü- lâzim pâraşütle atlıyor. Tonny atlaya- mıyorsa da yere inmeğe muvaffak olu- |yor. Ve herkesin takdirine muvaffak ©o luyor. Tonny bü suretle edinmiş oldu ğu mevkii kaybediyorsa da Bettyye kur yapmağa devam ediyor. Halbuki mülâzim de kızı sevmektedir. Bir gece Tonnynin kahvede kızın yanında bu - lunduğu sırada mülâzim birden bire geliyor. Betty hemen Tonnyyi buz dö- labına saklıyor. Kızın kendisini cidden sevdiğini zan- nediyorsa da münasebetsizliği yüzün- söylüyor. Nihayet kaçıyorlar. Bir çocuk | den kovuluyor. Tonny imtihan netice. sinde mülâzim oluyor. Bir uçusta di- Ber bir tayyare çarpıyor. Bayılıyor. Ya nında, Branigan da vardır. Ayılınca Tonny atlamak istiyorsa da mülâzim onu kırık kanadın üzerine alıyor. Mu cize kabilinden. yere ;'niyoı'lar.'lîer iki- si barışıyorlar. Branigan çok sevdiği Bettyyi Tonnyye terkedip başka bir taxyare karargâhına gidiyor. zanıyorlar ve bit bara sahip oluyorlar. 3ir akşam Diana ile buluşuyoriar, Di- ananın ailesi bu münasebeti hoş görmü yor, Fakat kiz. Coeyi görmeğe gidiyor. İntikam almak hissi ile Coe kızın önün de Carmelitayı seviyor. Bunun üzeri- ne Diana memleketi terkediyor. Coe ke derleniyor, arkasından gidiyor, onu bu luyor, fakat kız onu bir türlü affetmi- yor. ga : D | Haftanın sinema programları Türk : Çelik Kartallar Saray : Ramona Melek : Son Rumba İpek : Karanlıkta Uçuş. Sümer —: Parisli Kız Sakarya : Kızlar Pansiyonu Tarihten Sayfalar : | işleri yoluna koyayım!,, dedi. Kuruntuya esir olan bir padişah... Üçüncü Mehmet, huduttan ve Anadoludan fena haberler geldikçe üzülür, yemekten içmekten kesilirdi. Oğlu şehzade Mahmut babasına “Padişahım izin ver, askerin başına serdar olayım ve bu Bunu dediği için de öldürüldü Yazan: Tarihci Naimâ Üçüncü Mehmet için şöyle yazar: «Merhum padişah, vakur, edib, gü- zel yüzlü, heybetli, doğru ve bBütün iyi- likleri nefsinde toplıyan, cömerd, dine sadık, şeriat hükümlerine uyan, beş vakit namazına devam eden, peygam- berin adı anıldıkca ayağa kalkmayı â- dı.» Zamanın şairleri gibi tarihci Naimâ da dalkavukluğa kaçmıştır. Şairler sa- raya sundukları kasidelerde üçüncü Mehmedin saltanat zamanını Fatih Sul tan Mehmedin asrı gibi parlak göste - rirler. Bu devirde Eyri ve Kanije harp- lerinin kazanılması mühim zaferlerdir. Fakat Mehmet Sâlisin, hislerine mağ- lüb etrafın telkinlerine uyan bir hüküm mağa başladığı bir devri tevkif ettire- mediği, hattâ devam ettirdiği şüphe - sizdir. Üçüncü Mehmet görünüşte bu ka- dar iyi kalbli almasına rağmen tah. ta çıkması sırasında ve ölmeden biraz evvel müthiş cinayetlere sürüklenmiş- tir. — 'Tahta çıktığı sırada on dokuz kar- deşini öldürttü. Böylelikle Osmanlı Hanedanının tek erkeği olarak kaldı. Saltanatı sırasında üç sadrâzamı öl - dürttü. Bunlardan bir tanesi kız kar- deşi Ayşe sultanın kocasıydı ve ansı - zın sultanın sarayından kaldırılarak cellâda verilmişti. Fakat onun işlediği cinayetlerin en büyüğü şüphesiz şehzade Mahmudun öldürülmesidir. 1596 da Osmanlı ordusu Erlo.Eyri) sahrasında Avusturya ve Macar or - dusile karşılaşmış ve büyük bir zafer det edinmiş olan büyük bir hükümdar- | dar olduğu, Osmanlı devletinin yıkıl-| kazanmıştı. Fakat bu harb ilk zaman-| Turan Can ki yemekten içmekten kesilirdi. 1603 senesi geldiği halde aynı hal devam ediyordu. Bu tarihte üçüncü Mehmedin oğlu şehzade Mahmut olmuştu. Zeki ve cesurdu. Silâh kul - lanmasını biliyordu. Dedelerinin ta * rihlerini okumuştu. Onlar gibi büyük ordular ardında zaferden zafere koş- mak arzusunu yüreğinde şiddetle his- sediyordu. Babasının durgun, müte « reddid, sinsi ruhu onda hiç yoktu. Anadoludan ve şark hududlarından fena haberler geldiği zaman bu genç şehzade babası gibi üzülmekle kalmı- yordu. İstiyordu ki ordunun başına geçsin ve memleketi sulh ve sükünete kavustursun, Bunun için, babasının gördükce: — Padişahım, beni gönder. Askere serdar olayım. Hepsinin hakkından geleyim, Derdi. Fakat babası bu sözleri iyi karşıla * üzüldüğgünü larda Türklerin aleyhine devam etmiş, askerin bir kısmı harb meydanından kaçmıştı, harbin kazanılmasında bü - yük tesiri olan Sinan paşa zaferden sonra sadrâzam yapıldı ve bu yüzden devletin başına büyük bir belâ açıldı, Anadolu uzun zamanlar da eşkiya ya- tağı halini aldı; soyuldu, yakıldı ve yı- kıldı. Sinan paşa sadrâzam olur olmaz et rafa dehşet saçmak istemişti, buna da harbte sebat ve cesaret gösteremiyen- leri şiddetle cezalandırmıak suretile başladı. Orduya büyük bir geçit Tres - mi yaptırdı ve bu geçid resmi sıra - sında mevcudu yokladı. Harb meydanına gelen orduya naza- ran otuz bin kişi eksikti. Hem de bun- lara harbte ölenler dahil değildi. Sinan paşa bunların kaçak olduğu- nu ilân etti. Timar ve zeâmetlerini el- lerinden aldı. Maaşlarını kesti. Bir kısmını hemen oratıkta ve diğer as - kerlerin önünde idam ettirdi. Bazıla- rını da kadın elbisesi giydirerek ordu- gâhta gezdirdi. Bu. tahkii ' edici ve şid- detli hareketlerle orduyu yola getire- ceğini, üçüncü Murad zamanında bo- zulmağa başlamış olan nizam: iade e - debileceğini sanıyordu. Tahkir edilen ve orduanan kovulan sipahiler Anadoluya geçtiler. Biraz sonra da devlete karşı isyan bayrağı- nı açtılar. Tarihte (Celâliler) diye a- nılan isyancılar işte bunlardır İsyancılar İstanbulun emirlerini dinlemiyorlar; gönderilen valı ve san- cak beylerini tanımıyorlar; üzerlerin? gelen orduları darmadağın ettikleri gibi Anadoluda her tarafı yağma edi - yorlardı. Üstelik Kızılbaşlar da Türk hudud- larını aşıyorlar; Nahcivan, Beyazid ve Erzurum taraflarında ortalığı kana boyuyorlardı. Bu vaziyet karşısında üçüncü Meh- met vezirlerini öldürtüyor; annesi Sa- fiye sultanın rastgele arzuiarına hiz - met ediyordu. Senelerce bu hal devam etti. Vezir- ler vakit vakit Celâliler'in yaptıkları fenalıkları, Kızılbaşların hududu te - cavüzlerini padişaha bildirdikce üçün- cü Mehmet pek üzülürdü. —Askerinin başına geçerek onların haklarından gelmesi lâzımken dua ile meşgul olur- du. Bazan üzüntüsü o dereceye varırdı mazdı. Onun ordunun başında Ânado- 'luya gitmesile kendi saltanatınıtı el « | den gideceğini düşünüyordu. Oturdu- ğu ve hakkile dolduramadığı tahtını boş yere oğlundan kiskanıyordu. Şehzade Mahmud bir gün şehir de şarısında avlanırken bir tekkeye uğ * radı. Orada şeyh bu delikanlıya: — Yakında tahta çıkacaksın! Dedi. Kızlarağası bunu öğrenir öğrenmez dosdoğru padişaha gitti. Haber ver - di. Padişah fena halde kızdı. Sandı ki oğlunun tahta çıkmasına mani olursa daha uzun zaman tahtin- da kalacaktır. Kendi kendine şöyle düşündü: — Eşkiya ve Kızılbaş bahanesile A. nadoluya gitmeyi aninçün dilermiş! Anda orduyu ardına takıp İstanbul ü- zerine yürüyüp padişahlığın ilân et « meyi tasarlarmış! Kızlarağasına emir vetdi: — Elbet ânın kârın itmâam edersi * niz! Cellâdlar bir gece şehzadeyi yata « ğında bastırdılar. Tıpkı Kanuni Sul - tan Süleymanın yaptığı gibi bir kafes ardından bakan padişahın gözleri Ö » nünde boğdular. Şehzadenin annesi, ona yakında tah ta geçeceğini söyliyen derviş ile bir çok yakınları da hapse atılarak bir ay kadar sonra idam olundular. Bu vak'a Osmanlı sarayında hami - yet ve cesaretin de en büyük suçlar « dan olduğunu bir daha gösteriyordu. Bununla- beraber padişah ondan sonra ancak altı ay yaşadı. Üçüncü Mehmet bir gün saraya gi * derken deli bir derviş yolunu kesli: — Bundan altı gün sonra sizin için bir büyük felâket olacaktır. Gafl, ol - ma, padişahım! Diye bağırdı. Padişah kendisi için en büyük felâ- ketin ölüm olabileceğini düşünüyordu. Artık her gün ölümü düşünüyordu. Belki bu kuruntu onu tam elli altıncı gün yani 1603 senesi birincikânunun yirmi ikinci günü öldürdü. Bir ucundan diğer ucuna “üç ayda gidilen bir ülkenin hükümdarın: ku - runtu denilen boş şey dünyanın en bü- yük cinayetine ve ölüme sürüklemiş « ti | Turan Can . c

Bu sayıdan diğer sayfalar: