“Son Posta ,, nin ti — yormuşum. — Hah.. şöyle söylesene... Öyle - se, (Tokyo) ya gidiyorsunuz. — Tokyoya mı.. hem de kumandan ” paşa ile... Vallahi, sevincimden şimdi çıldıracağım. — Deliliğin lüzumu yok... Evvelâ git, Haydar efendiye haber ver. Senin — Gmirin odur, Sonra. ben de debboy memuruna haber göndereyim. Sana bir kat temiz elbise ile iki kat temiz çar Maşir versin, * (Ertuğrul), 1306 senesi haziranının T inci cumartesi günü (Yokohama) limanına demirlemişti. Ogün, Japonya hükümeti tarafından (Ertuğrul)a ya- — pılan parlak istikbal merasimine, Ja> pon milleti de iştirak etmiş.. halk ta- rafından geminin etrafında yapılan —Bamimi ve candan tezahürat, üç gün — ç gece devam eylemişti. (Yokohama), ve (Tokyo) gazete- leri, Ertuğrulun bu kahramanca seya" — Hatini alkışlarken, Türk milletinin ta- Orihi kıymeti, ahlâki fazileti hakkında da sütunlar dolusu yazılar yazarak (Türk - Japon dostluğu)nun istikbal — İçin çok büyük ümitler verdiğini kay- — getmişlerdi. — Asırlardanberi kendi muhit ve me- — deniyeti içinde yaşadıktan sonra, ya- fım asırdanberi (Beynelmilel medeni- yet) e karışan Japon milleti; bu suret- H |e Türk dostluğuna verilen chemmiye- H göstermişti. Tabiidir ki, bu da se - — bebsiz değildi... Vakia; — (Avrupa - Asya « Afrika) kıt'alarının en münbit we cen mahsuldar yerlerine yayılan, ol- —dukça mühim ticaret limanlarına ma- İik olan Osmanlı hükümeti, o tarihte kuvvetli bir devlet değildi. Hattâ &- ine nisbetle zeval ve inhitat halin- — e idi. Fakat, bu hükümetin müesses ve hâkimi olan (Türk milleti), tar> — hin her devrinde olduğu gibi o zaman — da da milli cevherinden hiç bir şey Kaybetmemişti. Buna binaen Türk Hostluğu, onu kazanmak isteyen her — devlet ve her millet için mühim fay- — dalar temin edebilirdi. İşte bunu - takdir eden Japonlar; — (Yokohama) limanında, Türk mille- tinin varlığını temsil eden ( 610 - — “Türk)e, karşı çok ciddi ve çok sami- gektör Nürkayı bir kenara çekerek: O » — Bak, kızım, dedi, müşteriler gel- diği zaman onlara nâzik davranmak, — güler yüz göstermek, her sözlerine te- © bessüm etmek lâzım. Burası tabutcu dükkânı değil, lokanta!. Nürka sert ve somur'kan bir çehre — #le veznedar kadının sözlerini, ödete tekrarladı: — Bütün erkekler birdr cegölstten — başka bir şey değildirler.. beni parça Pparça etseniz ben onlara şebessüm ede- >mem. Direktör güldü; —4 — Canim ne eğoisti. herif şuraya gelip karnını doyuracak, biraz kafasını —- dinliyccek, Hem sen üzülme, içlerinde egvist olmıyanları da var. Neyse., sö- — gün kısası, biz yarından itibaren yeni — larzda işimize başlıyacağız. Sen de bu. O na göre hareket et!. Nürka geceyi çok fena geçirdi. Rü » yasında bir çok erkekler gördü. Bun - darın hepsi de kaba birer egol Kır saçlı direktör, yeni önlü, Birer si- g»jema şiridi gibi gözlerinin önünden — Tesmi geçit yaptılar. Sabahleyin üzün- tü ve can sıkıntısile uyandı, Lokanta sabahın tam saat altısında açıldı. Nürka akşamki müthiş rüyasını Petrovnaya tâbir ettirmek fırsatını bu- Jamadı. Çünkü salondaki yen: orkestra “neş'eli bir fokstrot havası tutturmuş . tu. Yeni tâmir edilen lokantanın kapi- 8) Çatlı bir gülümseme ile açılıp kapan - mağa, müşteriler sökün etmeğe başla- — dılar. Nürkanın masasına güler yüzlü, ca- “ma yakın bir genç oturdu. Şapkasında| 4 a.. - 151 numaralı şehit (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) Yazan 1 AR. Evvelâ Abdülhamit tarafından İmparator (Motso-Hito)ya gönderilen hediyeler, büyük bir dikkatla karaya çıkarılmış, Tokyoya nakledilmişti — Kumandan paşa ile beı'ıl:ıu gidi-|mi bir şekilde dostluk hislerini izhar etmişler.. onlara, Türk milletinin tar rihi şerefine lâyik bir şekilde hürmet göstermişlerdi. Şuurlu Japonya hükümetinin, ve zeki Japon milletinin bu hislerine, bizzat imparator (Motso - Hito) da iştirak etmişti. Milli ananelere göre, baiz olduğu Hâht ve ruhant mevki ha sebile, ancak kendi mahremlerinden başkalarile temasa gelmeyen bu rüb- bani hükümdar da; Türk heyetini, fevkalâde merasimle kabule karar ver- mişti. Sarayın teşrifat müdürü Mösyö Manomya ile Osman paşa tarafından, bu merasim için bir proğram tanzim edilmişti. Ve ertesi gün, bu proğramın tatbikine girişilmişti. Evvelâ; —Abdülhamit tarafından, (İmparator Motso - Hito) ya gönderi- len hediyeler, büyük bir dikkatle ka- raya çıkarılmış; Tokyoya — nakledil - mişti. Osman paşa, maiyetinde, geminin torpido muallimi Reşat kaptan ile < içlerinde (Suat) da bulunmak üzere- hizmet neferleri ve emir çavuşları ol- duğu halde, (Gayriresmi) sürette ka- raya çıkmış.. hazır. bulünan hususi trene binmiş .. bir saat süren kı - sa bir yolculuktan sonra, (Tokyo) ya muvasalet etmişti. İstasyonda, gerek saraydan ve gerek hükümet tarafından gönderilmiş olan memurlar tarafından, gayri resmi su- rette istikbal edilmişti. Sarayın teşri- fat memurlarından İngilizçe bilen ga- yet nazik ve terbiyeli bir zat: — Haşmetmeabın iradesile, mih - mandarlığınıza memurum, Diye, kendisini Osman paşaya tak- dim etmişti. Osman paşa şu anda gayri resmi bir vaziyette bulunmakla beraber, istas « yon civarına bir çok halk toplanmıştı. Bunlar, bu'Türk amiralını şiddetle sa- mimi bir heyecanla alkışlamışlardı. Osman paşa, bu alkışlar arasında arabaya bindirilmiş.. küçük bir saraya getirilmişti. Millt elbiseli bir çok me- murlar, hademeler, bu sarayın kapıla- rına dizilmişler; millt âdet mucibince yerlere kadar eğilerek Osman paşaya karşı derin bir tazim ve hürmet gös * termişlerdi. (Arkası var) bir tayyare kanadı vardı. Galiba tay - yareci idi. Her halde bu da, bütün di. ğer erkekler gibi bir egoist olmalı idi. Nürkayı bir düşüncedir aldı ve ken- di kendine söylenmeğe başladı: — «Ben böyle bir egoiste mi tebes -| süm edeceğim?..» Tayyareci egoist, kakao ile pasta 1s- marladı. Ve şunları ilâve etti: — Buhnları getirmek için acele et - meyin!, Ben şöyle sigaramı içeceğim, biraz da müzik dinliyeceğim.. hem si - zin burası ne kadar iyi olmuş.. Tayyareçi; kızın mavi önlüğüne, te. mizlikten pırıl piril yanan yanakları - na, dargın gibi duran gözlerine baka - rak sözü uzatmak istedi: — Hattâ garsonlarınız bile başka - laşmış.. daha sevimli, daha cana yakın bir hal almışlar., neydi o eskiden... Bu rada bir garsön kız vardı, Allahın be « lâsı, barut gibi, cadaloz bir şeyd.. her halkde onu da kovmuş olacaksınız!. Nürka hiddetinden çatlama derecele- rine gelmişti. Bu egoisti, bu küstah he. rifi dişlerile parçalamak istedi. Fakat, kendisi de farkına varmadan ağzından Bayri ihtiyari şu kelimeler döküldü: — Evet onu da, bu cadalozu da kov - duk. Ve... Ilk defa olarak müşterisine tc- bessüm etti. Yarınki nushamızda : Şakadan intihar Yazan: Michel Corday Çeviren: Faik Beremen AA CA D G SA CA LA DA MK SAA TUNCANY Yazan : Celâl Cengiz Nâraş yaşıyordu, ölmemişti, fakat artık Tanzere karşı fena nazarla bakmıyor, ona hürmet ediyordu Diyerek atını sürdü. Nâraş belliydi ki bu tehlikeli boğaz- | herhalde keşfetmeliyiz.. da Tanzeri tuzağa düşürüp onun ye- rini almak istiyordu, Fakat, Tanzer bu- nu sezmişti. Onun gibi bir hamlede atını sürüp ilerlemedi.. olduğu yerde Vadamlarile birlikte durdu. Her ihtimale karşı kayalık yolda i- cap eden pusuyu da kurmuşlardı. Biraz sonra acı bir ses duyuldu., Bu ses, Nâraşın sesiydi. — Beni vurdular.. imdat.| Diye bağrıyordu. 'Tanzer ihtiyatlı davrandı.. bu sese itimat etmedi., iki gözçü gönderdi. — Gidiniz bakalım, Nâraş sahiden yaralanmış mı? Gözçüler koştular.. geçidin öte ta- rafına kıvrıldılar. Ve biraz sonra telâşla döndüler: — Nâraş iki okla göğsünden yara- lanmış, mellâ! kanlar içinde yerde ya- tiyor.. Tanzerin canı sıkıldı. — Nâraş böyle bir yerde yaralanma- malıydı. Diyerek adamlarile birlikte aştı.. Nâraşın yanına gitti. — Kim vurdu seni, Nâraş? 'Tanzer bu sualin cevabını almadan, müthiş bir ok yağmuru başlamıştı. 'Tanzer birdenbire kendini attan ye- re attı.. kumların arasına sindi. Bütün oklar Tanzerin üzerine'yağıyordu. Tanzerin adamları birdenbire şaşır: mışlardı. Tanzer: — Düğüna kuvvetlidir..'geri dönü: nüz! Diye bağırdı. Tanzer bu sırada ayağından hafif- çe yaralanmıştı. Tekrar atına atladı ve bu korkunç geçidi döndü., eski yerine eli Artık anlaşılıyordu ki, kral buraya saklanmıştı. Tanzer, Nâraşın cesedini de sürükleyerek kendi karargâhına ge- tirdi. Nâraşın ölüp ölmediği belli değildi. Muharipler heyecan içinde kaçışıyor- lardı. 'Tanzer kurduğu pusuyu dağıtarak tekrar arkadaşlarile birlikte şehre dön- dü. geçidi ... 'Tanzer şehre muhafız olarak birak> tığı zabitle konuşuyordu: — Burası esrarengiz bir beldeye benziyor. Geçidin ötesine bir türlü ge- çemiyoruz. Kimler var acaba bu geçi” din öte yanında? — Kralın oraya saklandığını mı sa> niyorsun? — Evet. Bana öyle söylediler. — İnanmat.. söylüyor. Kral oraya sok- Nöbetçi Eczaneler dart İstanbul cihetindekiler: Aksarayda : (Şeref). Beyazıdda : (Asa- dor). Fenerde : (Vitali). Şehremininde: (Hamdi), Karagümrükte : ( Kemal ). BSamatyada : (Teofilos). Şehzadebaşın - da : (Asaf). Eyüpte : (Arif Başir). B - minönünde : (Salih Necati). Küçükpa - zarda ; (Hulüsü, Alemdarda : (Sırri A- sım). Bakırköyünde : (Merkez), Beyoğlu cihetindekiler: Tünelbapında : (Matkoviç). Yüksek - kaldırımda : (Vingopulo), Galatada : (Merkez), Taksimde : (Kema! - Rebul). : (Pertev), Beşiktaşta : (Nall Baoğariçi ve Adalarda: Üsküdarda : (İttihad), Barıyerde : VA - sat). Büyükadada : (Şinast Rıza), Hey- belide * (Halk), lanmış olmasa bile, o geçidin esrarıni — Hayır ölseler de tekrar - dirilip yaşarlar. — O halde Nâraş müebbeden öl - miyecek demek?| — Şüphe yok. Hepimiz öleceğiz., ©o yaşayacak, (Arkası var) Dr. ihsan Sami TIFO AŞISI Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- tulmamak için tesiri kat't, muafi- yeti pek emin taze aşıdır. Her ec. zanede bulunur. Kutusu 45 kuruştur. — Akird keralını ölde”etecek gok gilş bir iştir, mellâ! — Ben Gudcaya söz verdim: Akad kralının peşini bırakmıyaca- ğım. Genç zabit mühim bir sır ifşa eder gibi, Tanzerin kulağına eğildi: — Nâraş, Akad kralının nereye sak- landığını biliyormuş. Akad kralı, Nâ- raşı elde etmiş. Nâraşın büyük babası Akadlı imiş. <a Bulübin sörlüll eai — Kralın adamları.. Tanzer hiddetlendi: — Nâraş benim düşmanımdır ama, ben ondan böyle bir şey ummazdım. Nâraş Sumrede en büyük bir yurdse- ver olarak tanınmıştır. Aldanmamak için Verilen şeyle alımnan karşe- lık arasında, büyük bir mü- badele farkı bulunmamasına dikkat etmek lâzımdır. — Nâraş yaşıyor mu? — Biraz önce (Asu)lar, ölmek ü- zere olduğunu söylediler. 'Tanzer, Nâraşa bakan (Asu)yu ça- gardı: — Nâraş öldü mü. Krem Pertev'in değerini onu senelerce ev- vel beğenmiş ve kullanma- ğa karar vermiş olanlardan — Biraz önce ölmüştü.. tekrar di- e- rildi, Tanzer ve arkadaşı hayretle Asur nuün yüzüne baktılar: —Ö0 — Tekrar dirildi mi. İbtal edilen makbuzlar — Evet, Nâraşın (Sirtellâ)da (ebe-| © H P. İstanbul İlyönkurul Başkanlı di hayat) kuyusundan vaktile bir bar-| yadan: (73101 numaradan 73200 nu « dak su içtiğini söylüyorlar, # maraya ) kadar olan 732 Tom mumaralı Tanzer (Asu)nun kulağına eğildi: |bir cild makbuz iptal edilmiş olduğundan — Sirtellâdaki (ebedi hayat) ku -| bunların ne teberrü ne de âidat tahsilâ » yusundan su içenler ölmez mi? tında kullanılamıyacağı ilân olunur, ... Bilumum “Esnaf,, , “Küçük tacir,, ve “Küçük San'at'kârların,, nazarı dikkatine. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından: 1 — 1561 numara ve 29/Şubat/932 tarihli sicilli Ticaret Gazetesile ilân edilen Oda Umumi kararına uyularak İstanbul Ticaret ve Sanayi O- dası mıntakasında bulunan bilâmum esnaf, dükkânı bulunna küçük san » at ve küçük tacirlerin Odaya kayt ve tescilleri yapılacaktır. Z — Bilumum esnaf, küçük san'atkâr ve küçük tacirlerden, Odalar ka- nununun onuncu ve Odalar nizamnamesinin 135 inci maddeleri mucibin- ce tanzim edilmiş olan esnaf cemiyetleri talimatnamesi vechile cemiyeti teşekkül etmiş olanlar, mensup oldukları cemiyet vasıtasile ve henüz esnaf cemiyeti teşekkül etmemiş olanlar doğrudan doğruya Ticaret ve Sanayi O- dası esnaf şubesine müracaat ederek kayıt ve tescil ve yoklama işini usu « Kü dairesinde ifa ettireceklerdir. 3 — Tescil ve yoklamanın Oda Umumi kararına göre 1937 yılının ilk üç ayı içinde ikmali lâzımdır. Bu gece nöbetci olan cozaneler şunlar * | 4 — Bu müddet zarfında kendisini kayıt ve tescil ettirmeyen ve mua- melesini ikmal etmiyenler hakkında Odalar kanununun beşinci maddesi vechile İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hüküm olunacak ceza- yi nakti, doğrudan doğruya icra dairesi marifetile ve tescil ücrelile bera. ber tahsil olunur. «3720» — Şile köylerine dağıtılmak üzere Vilâyet Baytar Müdürlüğü namma alınacak 15 tane inek açık eksiltmeye konulmuştur. Beher ineğe 65 lira bedel tahmin olunmuş - , tur. Şartnamesi Levazam Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 numaralı ka « nunda yazılı vesika ve 73 lira 12 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubu ile buıhıuzsı:ı/ınpuucd.aıuuıııd.nı'ııiw bulunmalıdır. - lar. «İn «1434» Akay İşletmesinden: 1 — Akay İşletmesinin bir sene zarfında getirteceği kömürlerinin İstanbula nakli açık eksiltmeye konulmuştur. — getirecekler ve ihalenin keşbi kat'iyet etmesini müteakip bu mikdar, bedeli ihale üzerinden yüzde 15 şe iblağ edilecektir. 4 — Şartnameyi görmek ve tamamlayıcı malümat almak — istiyenlerin her gün İdare Levazım Şefliğine müracaatları. — «1167»