Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
lmem - ea gA L ” 8 Sayfa SON POSTA Tarihten Sayfalar: e İstanbul nasıl kuruldu? * x * Yunanistandan yeni bir vatan aramak üzere yola çıkanlar Sa- rayburnunu görünce hâli olan bu toprağa bayıldılar. Fakat kâhin kendilerine yeni vatanlarının körler memleketi karşısında olacağını söylemişti. Acaba Kadıköyünde oturanlar kör mü idiler? Madem ki İstanbul dururken Kadıköyünde oturuyorlardı, elbette kör idiler. Yazan: Bundan iki bin altı yüz yıl önceydi. Yunanistanda Korent berzahı civarın- da Megarid denilen küçük bir hükü - met vardı. O zaman Yunanistanda olan bir çok küçük hükümetler gibi bu da demokrasi ile idare olunurdu. Yılda bir seçilen bir reisi, bir meelisi, reis ve meclisi seçmek için halkın toplandığı bir (Agora - çarşı) sı vardı. İklim iyi, hava güzeldi. Fakat toprak o kadar verimli değildi, Gittikçe çoğa- lan halkın ayni toprakla beslenebilme- si güçleşiyordu. Yaşamak için daha çok mahsul almak gerekti. Bu ihtiyaçtır ki halkı başka memleketlere gitmek için zorluyordu. Magarid halkının sıkıntısı bilhassa bu hükümetin merkezi olan Megara da göze çarpıyordu. Milâttan 658 yıl önce, bir gün Megâ- ra halkı Agorada toplandı. Bir kısmının toplu bir halde başka memleketlere git- meleri lâzım geldiğine karar verildi. Çok geçmeden de bu kalabalık ve gü- zel şehirde derin bir yas vardı. Kardeş- ler, oğullar, analar, babalar birbirlerin- den ayrılıyorlardı. Başlarına tunç miğ- ferlerini koyan, arkalarına Zırhların: giyerek silâhlarını kuşanan adamlar limandaki büyük bir geminin son ha- zırlıklarını yapıyorlardı. Şehirden ayrılacak olanlar kendile- rine Vizas adındaki akıllı bir adamı reis seçmişlerdi. Vizas yol ve harp elbiselerini giymiş olduğu halde semiz bir boğay: ardın - dan yürüterek mâbede gitti. Mermer direkli, beyaz mihraplı mâbedin tunç kapısı önünde durdu. Beyaz elbiseler giymiş olan kâhinden bir ricasi olduğu nu bildirdi. Onlar da bütün eski Yu - nanlrlar gibi bir işe girmeden önce bu- nun sonünun ne olacağını, kazanmak için ne yapmak lâzım geldiğini kâhin- lere sorârlardı. Ayni zamanda papaslık eden bu kadın veya erkekler de gökte- ki yıldızlara, uçan kuşlara, tavukların yem yeyişlerine yahut bunun gibi di- ğer şeylere bakarak bir hüküm verir - lerdi. — Kumandan Vizas! Mademki bu ulu mâbede semiz ve genç bir boğa kurban ediyorsun, seni ve senin adam- larını kurban olmaktan kurtaracağız. Söyle, dileğin nedir? Vizas ağır bir sesle, başka memleke- te gitmek istediklerini söyledi, sonra sordu: — Yeni yurdumuzu nerede kuralım ki bizim hakkımızda hayırlı olsun? Kâhin bir ka çadım ilerledi ve yerde- ki kum üzerine bir takım halkalar çiz- di. Tütsü yaptırdı, gözlerini kapayarak dalgın dalgın durdu, havada uçan kuş- ların nereden nereye gittiklerine dik - kat etti. Bu sırada genç ve semiz boğanın ka- nı mihrabın beyaz mermerleri üzerin- den «akıyor; mâbut heykelinin ayakla- rının dibinde pıhtılaşıyordu. Boğa can verdi ve kâhin silkinerek doğruldu. Bu kadar zaman sonra bu ka- dar güçlükle söylediği sözler yalnız üç kelimeden ibaretti: ' — Körlerin memls'sati Pa-ısınd» Turan Can Bu sözler pek müphemdi. Zaten kâ- hinler hep böyle konuşurlardı. Onları fazla söyletmeye uğraşmak kimsenin haddi değildi. Vizas bunda hiç bir müp- hemlik yokmuş gibi baş eğdi. Teşekkür etti ve adamlarile birlikte mâbetten ay- rıldı. * Ertesi sabah iki gemi Ege denizine açılmışlardı. Bu gemilerin provaları yüksekti, bi- rer ejder başı şeklinde oyulmuş, süs - lenmiş, yaldızlanmıştı. Teknenin suya giren kısmı da öne doğru kılıç balığının çenesi gibi uzamış, denizi yarıyordu. Yirmi dört çift kürek yavaş yavaş suya dalıp çıkıyor, tek direğine çekilmiş olan kocaman ve murabba bir yelken Tüz- gârla şişiyordu. Geminin bordasında kalkanlı, mız.- raklı muharipler vardı. Çocuklar ve kadınlar daha içerde, ambarlarda sıkı sıkıya uzanmış veya oturmuşlardı. Öndeki geminin kıç tarafında ve daha yüksek bir yerde Vizas görülüyor, ayakta olduğu halde ufukları gözeti - yordu. Bu iki gemi günlerce gittiler. İrili ufaklı adalara, başka kıyılara uğradı- lar. Fakat boş ve güzel bir toprak par- çasına rastlayamadılar, ( Altın posteki)yi elde etmek için Yunanistandan Kafkas kıyılarına Bi - den Argonatların tuttukları yoldan gi- diyorlardı. Eski Trovayı sağda bırakar rak (Hellespon-Çanakkale) yi geçtiler. Mavi Marmara kıyılarını da tarayaras en sonra Bosforun ağzına geldiler. O sirada vakit sabahtı ve güneş yeşil dağların ardından bütün güzelliğile do- ğuyor, etrafa altın yaldızlarını serpi - yordu. Vizas her tarafa baktı. Sağda (Kalkedon - Kadıköy) vardı ve orada- ki küçük şehir gurların içinde henüz uyanıyordu. Eskiden Fenikelilerin bü- yük bir ticaret iskelesi ve limanı olan Moda koyunda bir kaç gemi ve kayığın direkleri görülüyordu. Vizas'ın gözleri oradan sonra karşı tarafa, Sarayburnuna döndü. Bu sırada etrafındakilerden bir kaçı birden hay- kırdılar: — Ne güzel yer! Yeşillikler içinde, üç tarafı denizle çevrilmiş olan ve Boğazın eşsiz manza- rasına, Marmaranın engin mavilikleri- ne bakan bu yer sahiden güzeldi. Oradakilerden bir söyledi: — Hakkınız var. Fakat biz «Körlerin memleketi karşısında» yerleşeceğiz. Henüz orayı bulamadık: Baska biri Kadıköyü göstererek sor- du: — Acaba karşıda oturanlar kör değil midir? İhtiyar adam oradan kendilerine doğ- rü gelen bir kaç kayığı gösterdi; — Kör olsalar bizi görmezlerdi. Buna diyecek yoktu. O zamana kadar dalgın duran Vizas birdenbire başını kaldırdı. Gözlerinde zeki bir parlayışla ve sert bir sesle şun- ları sövt- ” ihtiyar — şunları Ai Baal SA İPER x- ANGCİ BAVYAdA ) Yukarıda suğda (Kör ebe), solda (Linç kanunu), aşağıda sağda (Kadınlığın sırrı), solda (Savoy otel) #ilmlarinden birar sakne Haftanın filmleri “Türk,, sineması : Savoy otel Hans Albers ve Brigitte Horney tarafın- dan: Vak'a 1911 senesinde Moskovada Savoy ötelinde cereyan etmektedir. Öteldeki tüccar Daşenko, ayni otelde — ikamet Nastaja ile olan talâk davasının neticesini beklemektedir. Bü arada Nastaja (Şuvalov) adında bir adam ile tanışmıştır. Şuvalov ka- dının ilk. kocasını öldürmüş ve bu yüzden Sibiryada senelerce kaldıktan sonra âvdet etmiştir. Şuvalov da Daşenko kadar Nastaja'yı sev- mektedir. Fakat Nastaja hiç birine aldıriş etmiyor. Otelin genç garsonu Andreli'yi se- viyor. Andrel ise otelde hizmet gören Anna isminde güzel bir kızla nişanlıdır. Bu siralar- da Daşa isimli bir kız otelde çalışmağa baş- lıyor. Andrel bu yeni kıza bir akşam birlik- te gezmeğe gitmeği teklif ediyor. Delikanlı bu kıza verilmek üzere Nastaja'dan bir elbi- se ister, İki genç hoşça vakit Beçirirler. Kız- kançlık saikasile Daşanın elbise hırsızlığı yaptığını ileri sürerek Anna polise müracaat eder. Kızı kurtarmak isteyen Ândrei hemen Nastajaya gidip kendi lehinde şahadette bu- lunmasını rica eder. Fakat Nastaja bu tekli- fi reddeder. Tam bu arada bir silâh patlar ve Nastaja ölür. Katil olarak Andrei tevkif edi- lir. Mahkemede Anna katilin Andrei olduğu- nu söyler. Andrei mahküm olur. Fakat gü- nün birinde hapisten kaçar ve &sıl katil o- lan Daşenko yakalanır.. “ Melek , sineması: Kör ebe Adolf Volbruk ve Renate Müller tarafın- dan Reji: Villy Forst David ve Filip isminde iki arkadaş vardı. Bunlar birbirlerinden kat'iyyen ayrılmamak- talardı. David otomobil meraklısı Filip ise plâjlarda vakit geçirir. Bunlar aralarında mühim bir karar vermişler. Bu karara göre ikisi birden ayni kadımı sevmiyecekler. Fa- kat tamamile aksi olarak ayni kadın her i- kisine birden âşık olmuştur. Bereket versin ki David güzel Gaby'yi; Filip ise Violayı sevmektedir. Günün birinde iki arkadaş ayni zamanda kendilerini sevmekte olan ve Alme ismini ta- şıyan kadının evinde buluşurlar ve her iki- si de bu kadından kolaylıkla kurtuldukları- na şükrederler. David (Gaby) ile nişanlanır. Viola kaçtı- ğından Filip onu bulmağa uğraşır. Nihayet bulmağa muvaffak olur. Fakat bu arada Viola (David) ile evlenmiştir ve (Gaby) yi atlatmıştır. Yeni bir “ mazurka ,, filmi Yaşlı, fakat kudretli sinema yildızı Pola Negrinin çevirmiş olduğu ve bü-| yük bir muvaffakiyet kazanan Mazur- ka filminin mevzuu Amerikan sine - macılarının alâkalarını celbeylemiştir. Bu filmi çevirmiş olan Alman kum - panyası ile anlaşmış olan Amerikan stüdyosu bunun bir kopyesini yapma- ğa karar vermiştir. — Baş irolü meşhwr Amerikan yıldızı Kay Francis yapacaktır, eden karısı | “Saray, sineması: ( Kraliçe Meri ) Marie Stuart Frederik Marş ve Katrin Hepburn tara- fından: Bu film İskoçya kraliçesi Meri'nin haya- tını tasvir eylemektedir. Malüm olduğu vec- hile kraliçe Meri Marie Stuart İskoçya kralı Beşinci Jakın kızı idi, İskoçya kraliçesi ol- duktan sonra ikinci Fransuva ile izdivacı ne- ticesinde Fransız kraliçesi olmuştu. 1560 se- nesinde dul kaldığından İskoçyaya avdet ey- lemişti. Orada bir hayli mücadelede bulun- mak zaruretinde kalmıştı. Aleyhinde bulunanların başında İngilte- re Kraliçesi Elizabet vardı. Bir ihtilâl neti- cesinde tahtından feragat ile İngiltereye İl- tica eyledi. Fakat İngiltere Kraliçesi Eliza- bet onu hapis ve on sekiz sene sonra yani 1587 de idam ettirdi. Mae West'e göre en güzel erkekler kimlerdir ? Mae Vest'i tanımıyan yoklur sanırız. Erkekleri çok iyi anlayan; yapmış ol- duğu rollerde hep erkekleri düşünerek oynayan bu yaşı geçkin fakat gönlü ta ze sinema yıldızına sinema san'atkâr- ları arasında en fazla hangi erkekleri beğendiği sorulmuş; biraz düşündük - ten sonra şu cevabı vermiştir: «— En çok beğendiğim san'atkâr hiç şüphesiz Geri Kuperdir. Tam bir erkek tir. Yani kadından anlayan bir erkek- tir. Maalesef bu gibileri azdır!... Ondan sonra Klerk Gebli beğeniyo - rum. Onda olgun bir erkek tipi var... Sahne arkadaşlarımın içinde nice gü- zel erkek tipleri var... Fakat en ziya- de nazarı dikkatimi celbeden bu ikisi- dir. Ben bir erkeğin kendine hâs bir şah siyeti olmasını isterim... Yoksa şu ve- Ya bu san'atkâra benzemeğe yeltenen erkeklerden hattâ kadınlardan bile tik sinirim... Bence erkek «erkek» olmalıdır. Yani bir kadını cezbedecek kuvvete malik olmalıdır...» Amerikada bir senede sinemalara kaç kişi gitti ? Yapılan bir istatistiğe nazaran 1936 senesi zarfında (Birleşik Amerika cum huriyeti) dahilinde bulunan sinemala-| ra giden halkın sayısı 4.180.000.000 a baliğ olmüştur. 1935 senesine nazaran sinemalara gi denlerin sayısı yüzde 12 nisbetinde art mıştır. (Birleşik Amerikan Cumhuri- yeti) nüfus mikdarı 140,000,000 oldu- ğuna göre bir sene içinde bir adam üç defa sinemaya gitmiş demektir!, “Sümer,, sineması: Kadınlığın sırrı İrene Munne ve Robert Taylor tarafındalii Doktor Hüdsön muayenehanesinde SÜY düşer ve ölür. Tedbirlerin vaktinde alınm3” masına sebep, sun'i nefes makinesinin sefih bir adam olan Bobi Meriki'nin hayatını KU”” tarmak için kullanılmış olmasından ileri gel- mektedir. Her ne kadar Bobi tehlikeyi atlâi” mış ise de uzun müddet klinikte kalmasi İ? cap etmektedir. hi Arkadaşı Tommi'nin yardımile Bobi kliri nikten kaçar. Yolda otomobili bozulmuş "’; kadına rastgelir. Ona yardım eder, Kad! doktorun karısı Elen'dir. gaşi Bir gece, ölen doktorun samimi arkadi? n . G Roudolf'un evine gider. Roudolf ona hatte bulunur ve Hüdson'un — şu sözünü tırlatır: 4 ( İyiliği, gizlice ve mükâfat ümit GM rek yapmalıdır. Bu suretle bir gün whî:î kiymetli arzularının husüul bulmasın! Bobi bünu tecrübe etmek İster. Bir fAH' . topluca bir sadaka verdiği sırada di- Elen çıkar. Ondan af diler. Arabasile k'“’-e, sini götürmesini teklif eder. Kadın kabül s der. Fakat Bobi başka bir yola sapar. F kaçmak gayesile arabâdan iner ve otoll';:& lin altında kalır. Ölmez fakat kör olur- ” hatasını tamir etmek ister. Sahte bir islli A ona bakar. Tedavi ettirmek ister. Fakat Dü re bulunamaz. üf Altı sene sonra.. Bobi doktor omm!tdj Elen'i aramaktadır. Ona muvaffakiyetli jl ameliyat yapar. Elen gözlerini açmC:wlo. karşılaştığı sima, her şeye rağmen sevdiği Bobi'ninkidir.. “İpek, sineması: Linç kanunu Bilvia: Sidhey ve Bpencer Traey tat* dan: ' Coe Vilson ile nişanlısı Katrin Wkuî:::: olduklarından dolayı ayrılmak — mecbDU' 5). gın” tindedirler, Coe başka bir şehirde € oWi raz para kazanir. Bu para ile küçük budif" mobil satın alıyor ve diğer şehre gi Nİ”' Maksadı nişanlısı Katrini bulmaktır. 'yet kavuşuyorlar. “iw Fakat zabıta canidir diye Coe'yi yıla” eyliyor. Cebinde bulunan Amerikan Hi | rı kendisini itham ediyor. , 83,':; Muhakeme başliyor. Kimse I'.ıilıdiğme lemiyor. Müddelumumi. vak'a gecesi b çdi“ miş olan bir sinema filminden istl!id"e“ri yor. Coe pek mühim dakikalar geçirm” çe dir. Bu arada Katrin yetişiyor ve nisf ytf nn sağ olduğunu öğreniyor. Müddel Coe lehinde idarei kelâm edıyor./v Haftanın sinema programla” Türk : Savoy Otel. Melek : Körebe. İpek : Linç Kanunu. Sumer : Kadınlığın sırrı. " (Aşk Şükranı) ve (67 , ce yarısı yıldızı) por! tesiden — itibaren! Arthur. Fransızca #9 — | Marie Stuart. / Sakarya : Saray *