13 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

13 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa ——— Hergün İngiliz siyasetinin canlı Bir vasfı: Geniş düşünmel ünyanın büyüklüğüne ve insan: D ların miktarına nisbetle küçü - €ük bir ada üzerinde oturmuş bir avuç iasandan ibaret olarak tavsif edebile ceğimiz İngiliz milletinin siyasettek kuvveti malümdur. Dünyanın mihani ki mihveri, iki kutup arasında çekilen farazi bir hattan ibaret olmasına mu kabil, siyasi mihveri de Avam Kama rası ile Lordlar Kamaras: arasında çe- kilen farazi bir çizgi olsa gerektir. Si- yasi dünya, İngiltere etrafında döne'! Bunun böyle olmasında pek çok se bepler vardır. Tarihin, bütün şaztlarile birlik! Here toprakları üzerinde- ki tekâmülü, bütün bu sebepleri nef sinde toplamış olan ha n ifadesi - dir. Bu tekâmül, İngiliz miltetine öyle bir takım vasıflar vermişlir ki öonu başkalarında görmeğe imkân yoktur. Bunlardan bir tanesini ele alalım: Genüş düşünmek, toleran olmak. Umumiyetle medeni insanlarda bü - lunan bu vasıf, en yüksek derecesile ancak İngilizlerde bulunur. İcap etti. ği zaman gayet cebbar ve hattâ gad - dar olan bir siyasetin, iCap | Za - man da gayet geniş kafalı, geniş duy- gülu ve toleran olduğunu biz ancak İn- gilterede görebiliriz. * Son günlerde İngiliz parlâmento -| sunda hükümetin harici siyaseti üze -| rinde mühim bir münakaşa yapıldı. Bu münakaşalara ait neşriyatı takip eder- ken, ötedenberi zihnimde yaşıyan bu fikirler tekrar canlandı. Meselâ, bu münakaşalar arasında iş fırkasının meb'uslardından biri söz a. hyor, Almanyanın — koloni istemesi meselesile meşgul olarak, Almanyaya kolonilerini geri vermemek siyasetin.n Yazan: Muhittin Birgen Tz hariciye nazırı gibl düş lerini tarta tarta, kelimelerini yutku - na yutkuna ifade ettiği görülen bu meb'us, Almanyaya kolonilerin! iade stmek fikrinin taraftarıdır. Bu fikrini hak ve adalet namına olduğu'kadar İn- gilterenin ve dünyânın menfaatleri en- dişelerini de dikkate alarak gayet gü zel ifade ediyor ve herkes, hattâ müf - rit Almanya düşmanları bile dikkat'e | dinliyorlar. (Ayni meselelere ait bir fikir olmak üzere de Observer gazetesinden nak - len maruf bir İngiliz almanca bir ga - zetede siyasi muharririn kaleminden çıkmış bir makale okudum. Bu mu -| harrir de dünyanın, Avrupanın bugün- | kü vaziyetini ve bu vaziyet karşısında İngilterenin mevkiini, vazifelerini — ve mes'uliyetlerini tetkik ederken o ka - dar soğukkanla, objektif, realist bir in- san görüşü ve o kadar kâmil adalöt hislerile hareket ediyor ki yaşadığımız dar görüşlü egoizm asrında dahi, bir insanın bü kadar geniş ve beşeri dü - Şündüğünü görmek zevkli bir müşa - sede oluyor. * 'hııilix siyasetinin bütün muvaffa . kiyetlerinin sırrı buradadır: Geniş gör- mek, geniş duymak, toleran olmak. İn- gilizler, birbirlerine karşı böyle olduk ları gibi, başkalarına karşı da böyle - Resimli Makale: b ,X_ Genç kız, genç kadın, genç anne hayatın muhtelif saf. halarında muhtelif tehlikelere maruz tani teşvik her dakika karşılarına çıkar, tec! hatalı ve tamiri imkânsız bir yola girebi çuruma düşmekten korumayı anne, baba, kardeş olarak biz üzerimize alırız, çevrelerine sıkı “:'”)j YD NDN mnamaapgı SON POSTA W Kendi kendimizi kontrot B | bulunurlar, şey * ibesizdirler, rler, Onları u- settirmeden uzaktı kontrol etmeyi de.en sevdiğimizi düşünmeliyiz. bir kontrol hattı Kontrol hayatta 1 mıya alışan bir defa kontrolsüz kaldı mı ayağı Düşmesi mümkündür; onun için kontrolü alâkadara his - YEERE BAD | ç L "f %" ) Vı' (l y a elzemdir, fakat kontrol altında yaşa- sürçer, an yapmalı, gençlere kendi kendilerini etmeliyiz. İnsan fânidir, günün birin: de yalnız bırakatağız. Onu - şimdiden söz B Yankesici olan Güzellik Kraliçesi ———0 HER GNÜ BİR FIKRA Şairin fikri Hükümdarlardan biri yazdığı bir şiiri, şalire göstermiş, ve bu şiir hakkındaki fikrini dosdoğru söy - lemesini istemişti: Şaiş de söyledi: — Mevrzu iyi değil, kafiyeler bo- zuk, ahevk yok. Hükümdar bu söze kızdı ve şairi bir ahıra hapsettirdi. Şair bir haf- ta sonra ahırdan çıkarıldı, hüküm- darın yanma getirildi, — hükümdar şaire bir şiir daha gösterdi: — Bu şiir hakkındaki fikrini süy- le! Şair şüri okudu. Hükümdar bak- t » — Fikrin? — Müsaadenizle tekrar ahır, dü- nüyorum, Macar güzellik krâliçesi geçen gün, | halk tarafından 15 inci defa kraliçeliğe seçildikten sonra, alkışlanırken, zabıta tarafından tevkif edilerek mahkemeye sevkolunmuştur. Hâdisenin içyözü şudur: 26 yaşın- da olan bu kadın şimdiye kadar 15 ke- re güzellik kraliçesi - olmuştur. Fakat bu kadın 1 Skere de hırsızlıktan dola- y« hapse girmiş bir sabıkalıdır. Bir Macar — gazetesi bahsederken, (bu kadın hem güzellik- te, hem de hırsızlıkta rekor kırdı) de- mektedir. Stenografinin tarihi Herkes atenografiyi yeni ve nevi. cat bir şey'zanneder. Halbuki mes hiç de Böyle değildir: Stenografinin tamam 2004 senelik bir mazisi vardır. Stenografinin — ilk mücidi Marcua Tullius Tiro isminde bir Romalıdır. Bu adam Romada Fa. A dirler. Hürriyet, kanunlarında - deği, rum'da senatörler nutuk irad ederler- kafalarında ve ahlâklarında yaşar; a- dalet, kanunlarında değil, mahkemele- rinde, İngiliz hâkimlerinin vicdanla -< rında yaşar, Bir İngiliz kızmasını bil . diği kadar yumuşamasını Ca bi yatta almasını bilmek bi vermesin: bilmek iki ma: ikisini de göstermeği bili Ç.; ken onların sözlerini bu husust işaret. lerle zaptedermiş, 1588 de bir fizik mütehassısı bu i- cadı tekemmül ettirmiş, 1836 da da Samuel Pefyis bu günkü hale ifrağ et- miş. Bu medeniyetin bütün dünyayı kap- lamasını temenni edelim! yata geniş bir pencereden, geniş ufuk- lara doğru bakmak san.'atinı iyi öğren- miştir. Bunun için, Alman müstemie - kelerinin çoğunu kendisine ayırmış ©- lan İngilterede bir meb'us psrlâmento kürsüsüne çıkıp ta «bunları geri ver. mek lâzımdır!» dediği zaman herkes o-l nu dinler ve kimse çıkıp bu adama «vatan haini!'» demez, İngiltereyi İngiltere yapan bu ruh - tur. Ondaki bu ruh bugünkü dünya - mın hiç bir memleketinde, hattâ Ame. rikada bile yoktur. İnsanitgin, en bü - yük medeniyeti bu ruh medeniyetidir. Muhittin Birgen Bazı okullarda öğretmenlere: kendisinden | İSTER İNAN — Muallim hanım, hocanım, muallim bey, hocam gibi arapça kelimelerle hitap edildiği görülmektedir. Kültür Bakanlığı bu mesele etrafında bazı tedbirler al- Mıştır: Okullarda bundan sonra öğretmenlere karşı bu kelimeler kullanılmıyacak. Öğretmenler yalnız: » olarak çağırılacaktır. Dedi, ve hükümdarın yanından çıktı. Sinemanın Aşk üzer'nde Menfi tesirleri RARASINDA ) Bütün bir köy Halkının ismi Auvni olabilir mi? TÜ Ş vak'ayı Leh gantelörinidün bi rinden aliyoruz: «Lehistanda mali senenin mebdei nisandır. Onuri için maliye memürları bakaya vergileri toplamak üzere bü- yük gayretler gösterirler. Peroti isminde zengin - bir İtalyan tüccarı işleri için sık sık Viyanaya gi- |der gelirmiş; orada 24 yaşında güzel bir kadınla tanışmış. Kadının — kocası ) yaşında olduğu için, genç kadım bu |tüccar ile münasebet peyda etmekten çekinmemiş. Beraberce hayli müddet oturup kalkmışlar. Bir gece Lili koca: İsmnı uyuttuktan sonra, Peroti ile bera- ber sinemaya gitmiş. Sinemada meş. hur Stefan Zwveiz'in bir Ffilmi oynu- |yormuş, ve bu filmde ihtiyar kocasını a'datan genç bir kadının — ahlâksizlığı teşhir ediliyormuş. Genç Lili filmi seyrettikten sonra, birdenbire büyük bir - vicdan “azabı duymuş ve dışarı çıkar çıkmaz İtalyan Peroti'yi kendisini baştan çıkarmış ol- duğunu ileri sürerek polise teslim et- miş. Tahkikat neticesinde Peroti kadı- ni kendisine yüz verdiğin! ispât ede- mediği için bir hafta hapi& yatacak, İspanyolların çacuklarına verdikleri isimler Madridde şimdi yeni yeni isi Bu meyanda - tahsildarlardan biri |jandarmanın refakatinde bir yahudi |köyüne gider, memur İâalettayin bir e- İvin kapısını çalar. Ev sahibinin ismi |Davidoviçtir. Mükellefin ta kendisi... Fakat o inkâr eder, «köyde başka Da- "vıdovâ;ler de var» der. Tahsildar başka bir kapıya gider. Ayni cevapla karşılaşır ve nihayet bü- tüm köy halkının isimlerinin Davidoviç olduğunu öğrenir. Meğerse vergiye hayli borçları ken bu adamlar parayı vermemek için bir çare düşünmüşler ve bütün köy halkı tahsildarı şaşırtmak — üzere ayni ismi almışlar. Ve Filhakika tahsildarı sersem ederek gerisin geriye yollamış- lar. İşin tuhafı tahsildar da yahudi i- miş. söüereeeeEecaeüRİLErENieREEmnec düvulmağa başlanmıştır. Yeni- doğan çocuklara şu garip isimlerin takıldığı görülmüştür: #Kahrolası — Frankon, — «Yaşasın Halk cephesiw, Babacan Lenin», «Ben ihtilâlciyimn, «Ameleyi sevmeyen ce henneme gitsin». Kültür Bakanlığının kulağına hakikaten garip gelen bu hitap şekillerile uğraşması gayet yerindedir. Fakat bü- tün dünya okullarında öğretmen kelimesinin önüne hür- met eseri olarak diline göre Monsieur, veya Her sıfatı ek- lendiğine göre bizde öğretmen kelimesinin önüne bay &- fatının konulmaması söyliyene olmasa bile işitene bir ek- sik gibi gelecektir. İSTER İNAN İSTER İNANMA! | ğ Ç CYY N e) nn ĞA aa ada kalı ” İSTER İNANMA! çe Sözün Kısası Palto E. Talu & nsanların nankörlüğüne en barif bir surette maruz kalan varsa, © da 'paltodur. Onun yokluğunu hisset* tiğimiz zaman, sonbaharın acı rüzgöf” ları ipincetik bir elbisenin seyrek do7 kumasından içeriye nüfuz edip de dat yanıksız vücudumuzu ısırmağa bü yınca, derin derin hasretini çekeriz: — Ah, bir paltom - olsal, bir paltâ yapgırabilsem!. Ve en çetin bir sevgiliyi elde & mek için bazan ne kadar emek sarfet mek lâzım gelirse, ne türlü kurnazti hesaplara baş vurmak icap ederse, bif paltoya sahip olmak için de o dere€€ kurnazlık gösterir, emek sarfederiz. Tetziyi kafese koyduk, ilk taksilt ni verip de paltoyu arkamıza gi mi, keyfimiz keyiftir. Dört beş ay, © bizden, biz ondan — ayrılmayız. Paltöj yârların en vefalısı, ve ayni zaman en cefakeşidir. Yerine göre: — Ayıplarımızı ör:;! gâh döşek ve gâh yorgan vazifesini rür, dara girdiğimiz -zaman inikıı.I karşılığı rehin edilir, eskidi mi g hirkası olur. Karda, yağmurda, çamurda — ki durmuüş — unsurlara — cesurane ğüs gererek — sıhhatimizi — Koruf! Gece evde, — muhakkirane kaldığı — taşlıkta — veyahut ki af* tredeki çengelde sabaha kadar, boyü? bükük bizi bekler. Derken, havalar birazıcık ısınmayİ görsün. Hemen sızlanmağa başlari? — Bu mübarek de ağır geliyor 87 tık.. çekilmez oldu!. Ve nihayet, yaz gelince, menfuf, bir şahıstan kurtulmuş gibi, inşirahl! içimizi çekerek, paltoyu karanlık dolabın derinliklerine tıkarız. — Ohl! hele şükür, paltoyu attıklı Evet: Çıkardık değil.. atük!. Niçin? Bize kötülük mü etmişti? Hayır. Biz, insanlar ezeli nan leriz de, ondan! Zei GAS eei Biliyor musunuz ? t — Epaminodas kimdir? 2 — «Biz burada halkın isteğile d Tuyoruz ve buradan ancak süngül? rin kuvvetile çıkabiliriz!» sözünü söylemiştir? z 3 — «Fransadan kaç!» dedikleri mân etabanlarının altında insan V ninı da beraber götürebilir mi?» diyl ihtilâlci kimdir? y' (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: — p | — Ayni yıllarda büyük şöhret zanan ve Renesans devrinden bugü’. kadar yetişen ressamların üstadı $4 |- yılan üç İtalyan ressamı Ral adifı Lsonard de Vinci ve Michel - Ang€? 2 — Öbeton İskandinav mjto'-x'llıd', de ve Şekisprin, Chancerin, Si rin, Weberin eseflerinde görüler kraldır. 3 — Asurf kralı Sardanapale ha“;: da Lord Bayron 1821 de bir Üf Joncisresde üç perdelik bir operâ mıştir. di Ğ Andre Morvanın İıedl.'lg Pariste Madlen tiyatrosunda i" hur müellif Andre Morvanın bir :p’ si prova ediliyormuş. - Kendini #i 'seken maftüykadın - işlerin intizama girmesine mani muş. Piyesin sahneye knnl""w Andre Morva bütün- artistlere " biç hediye almış, ve bu nazlı artiste çıngıraklı saat getirmiş. Herkes bu manidar hediyey* kaha ile gülerken san'atkâr daht kal” kin çıkmış: — Mösyö Morva demiş, btf _j kalktığım için değil tuvaleti! Ğ yaptığım için vaktinde yetişem

Bu sayıdan diğer sayfalar: