13 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aa ç ıSMnrı ı kurduğu kadaşlar arkadan gelirlerdi. Biraz Matbuat “Penbe Konak,, sahibinin haneden çıkarken benim koluma girerek söze başlardı. Öteki ar- hatıraları i mecmua * x sonra ben arkaya işaret ederdim ve N allak bullak Ekrem Vecdet der- *| — “mişti. O derece - | hal bir isim verdi: Eİ"X 'kki,modev- (o | M |V Hurucu şuara!. v tin hü - S Günlerce bu hâdi - di kümetinden Gdaha kuvvetli bir a-| se aramızda neşeli bir hatıra o!dır. UĞf Üü biüer demek mümkündü Hü | -. — * li maaş —eshabına — aylar - Ca para vermediği — devirlerde o, Muntazaman rehin ve cüzdan mukabi- li delicesine tevziat yapıyor, binlerce A - nfnda'n farksızdı. En ağır başlı muhar- Tirler bile gazetelerinin sütunlarında Ondan bahsetmekten kendilerin! ala - TMıyarlardı. _tSl'naı'ıI Faik işe zannederim, evvelâ bir ayakkabı boyası imal etmekle baş- 'du Sonra ticari ve içtimai kaba saha :;ff_mm neşretti. Daha sonra bunu İ bi y - görmiyerek «Şebap» isminde ede- haftalık bir risale neşrine başladı. Bununla da iktifa etmiyerek «Yeni Sah- he» diye bir sahne tesis etti. P Tisalesinin idarehanesi İstan- w Vilüyet konağı karşısında Alâed - 5 înafbaasmm İttisalindeki küçük t;:mdan hayli zaman geçtiği cihetle ail Faikle nasıl ve kimmin vasıtasile :î“şnğum şimdi lâyıkile hatırlıyamm - ,üîurn. Esasen benim emeğimle kuru- a ve içinde bir çok yazılarım bulu - ..'; ve oldukça uzun bir ömre maz - h Olan bu risalenin kolleksiyonu şöy- hilînrsm’ bugün elde bir tek nüshası Meyvcut değildir. O, bu rişalenin mündericat ve tahrir ıı"’Lîmi. tamamile benim elime bırak- âlîtı. O vakit devir, mütareke devri tı' Mensup olduğum âyan meelisi, ta- ü (_î*'-'Vresînde idi. Meclis, senede dört içtima edip sekiz ay tatil devresi âîşu’diği dihetle günlerim bomboştu. Ün için onun teklifini müsait şekil- 'l_abul ettim ve çalışmağa başladımı lha, alenin daimi muharrirleri Os - lsi:::ı Cemal, Ekrem Vecdet ve daha tin ;3_!'1 z aradan uzun zaman geçliği $yıkile hatırlıyamadığım - bir çok İ m"çle_rdş. Hattâ bir gün Ahmet Haşim 'âb:nm en güzellerinden birini bi- İ «« del bu risaleye vermişti. Mecmta- ı K Ü, Satışı iyi idi, munfazaman çıkıvor" qî:l_l. işin tatlı tarafı, bu mecmuanm 1 hayatı idi. Her gün öğleden son- |küçük yazıhanede taplanırdık. 'â orası o derece kalabalık bir mu- Olurdu. ki, sandalye yetişemez de Sokları ayakta kalırlardı. Orada sr S:;E neşeli bir hava hüküm sürerdi. N zamanlarda bir gün Filerinalı '%lda—bugünküşürkrah—am- bulduk. tin ho"f’hah geldikten sonra bu muhi- Soa’—'am birden değişmişti. mhıîl tamanlarda bu kafileye Sait Baiş ğt Mmerhum da iltihak etmişti. a ;k;net, harikulâde z'ekay; malik, tı. Dudş €p, deryadil bir. arkadaş - â-n a aklarından kahkaha ve gözle - hıu İy, &< SARARA e Ü 5 “Gük & n wnrşî!taret bir an eksik olmazdı. “(_: ağmen sefaletin, hattâ açlığın vyebilirim azami haddimi yaşıyar- Hi h irî înmmam bir akşam saati, yazıha hlZIa SAPısı, oraya hızla giren ve © m—îğı I—ğpıyı kapıyan bir arkadâşın tok- liralarla oynuyardu. Bakırcılar köşe - Sİndeki «Pembe konak» bir arı kova - Yazan: Selâhattin Enis yet evinden kaçtı Mütareke — sıra - -— ZBN zünden — bozulmuş EREK larında «Şebaps » A | ve uğraşmamıza| «eKadınlar kocamızı elinizde tutmak diye bir mecmua in. rağmen bir türlü| isterseniz, evvelâ istibdat yapmayımnız, tişar ederdi ki, bu- açılamamış ve he -| sonra da kıskanç olmayınız!..» lüre sahibi, o dev- pünmiz orada mah -| Bu nasihati Amerikan gazetelerin - tin, meşhur «Pem - sur kalmıştık O den biri veriyor, ve misal olarak ta şu Konak» sahibi zaman — mecburen | hâdiseyi anlaıyor: Olan İsmail Faik a- kapıyı bırakıp ya-| «Madam Müuriel Wanderbilâ fev - dında birisi idi. İs - zihanemin pence -| kalâde güzel ve fevkalâde zengin ol - Mail Faik deyip te resinden - hamdol- | masma rağmen fakir kocasını tutama - Beçmiyelim. sun ki vitrinin yan| mış, ve adamcağız, nihayet başımı ala- O zamanlarda bu tarafında küçük bir| rak evden kaçıp gitmiştir. İsim çılgınca mali pencere vardı - çık- mağa mecbur ol - muştuk. Ve buna bir adamdı. Bir beyan talâkati ki, ko - hanuza girdiği zaman eğer söz dinle - meğe tahammülünüz ve ayaklarınızda da onumla yürümek kabiliyeti varsa yirmi dört saat yürür ve yırmi dört isaat onun devamlı ve inkilasız sözle - rini işitebilirsin'z. İşte bundan dolayı idi ki, Filorinalının gelmesile değişem muhitimizde susmağa ve sadece onu dimlemeğe mecbur olurduk. Çünkü Fr lorinalr aman zaman dinlemez, kendi sinden başka kimseye konuşmak hak - kı vermezdi. Bu yazıhaneden akşam çıkışları en güzel hatıralarımızdan biri idi. Filo - rinalımm garip bir tabiati de kola gir- mekti. Ekser akşamlar benim koluma girerek yazıhaneden çıkar, sekiz ön ki- şi teşkil eden bir kafile halinde Babıâ- K yokuşundan aşağı güle eğlene iner- İdik. Tam «Orhanbey hanı» sıralarımna | geldiğim zaman ben elimle arkaya işâ- |ret eder ve yavaşça Filarinalının ko - | lundan sıyrılırdım. Benim, onun ka - ilundan sıyrılmamla, işaretimle arka - dan gelen arkadaşlar, onun koluna gir- 'mesi bir olurdu. İkbal kütüphanesinin köşesinde ikincisi ayni minva/ ile ha - reket eder ve biraz sonra üçüncüsü o- nu takip eder, Bahçekapıda dördüncü arkadaş. Ve nihayet Eminönü meyda- nında dördüncü arkadaşı heşinc. ar - kadaş istihlâf eylerdi. Hamdolsun, a ramızda onun gibi Boğaziçinde otu - İranlar olmadığı cihetle onu dinlemek faslı burada kesilirdi. Nazım, söz söylemenin veci ve iş - tiğrakı içinde idi. Yanında kimin oldu- ğunun farkmda değildi. Elverir ki o, söylesin ve söylediği sözler dinlensin. | Armma, açtığı bahsin baştarafını Sa - lâhaddin Enis, sonraki kısmın: Osman Cemal, mabadimi Ekrem Vecdet ve en sonunu Sait Hikmet dinlemizş, 9 - nun için bunun hiç bir fark! yoktu. Madem ki yanında kendisini dinliyen ibir kulak vardı. Şahıs ve isim tehed- dülünün bunda ne besi vardı. Osman Cemal, buna «tabut değiştir. mek» derdi. Nasıl cenazelerde tabutun kolları altına girenleri, üç bes adım sonra ankadakiler istihlâf ederlerse biz 'de Fiorinalıya karşı ayni vazileyi ifa etmekte idik. L Devamı var | —L — Alman efçsi Bir kaç gündenberi şehrimizde bu- lastan Alman büyük elçisi B. Fon Kel- ler, dün, Ankaraya dönmüzstür. Büyük elçinin Berline gideceği söy- lenmişse de, bu haber asılsız çıkmış- lir. İstanbulda ağaç dikme faaliyeti | beşliyor ' İstanbulda ağaçlanmakta olan saha genişletilecektir. Yeni sene bütçesine 121,000 lira tahsisat konmuştur. Eski - den ağaçlanan yerlerde ağaçlara mu - sallât olan hastalıklarla mücadele için -| ç ZaT SON POSTA 'tErkekler, sakın zengin bir kadın ile evlenmeyiniz!,, Ketölüsier iilin ve en güzel kadınlarından birile evli olan şaför niha- den dolayı şimdiye kadar fevkalâde 'çok sevdiği altı kocayı kaçırmıştır. Bu milyoner karınımn kocası olmak felâke- tini tadan son adam başına gelenleri şöy'âe anlatmıştır: «İsmim Biltip, eskiden, fakir bir şor gün ofomobilimle gezdirirken beni Lsıwmiş. evlendik. Şoförler, hürriyat - lerine sahip insanlardır, ben ne kadar hürriyetimi geversem, bu izdivaçtan Bayan Mariel İ sonra da o kadar esir oldum. Memur - ların işleri her gün akşam altıda biter, cumartesi, pazar günleri serbesttirler. | Halbuki karısına refakat etmeğe me- mur olan bizim gibi kılıbıkların, tatil günleri yoktur. Onun elâleme karşı yapmak istedi- ği bütün sahte rollere uymak meebu - riyeti vardır. Hele arasıra uydurduğu kuyruklu yalanları müteak'p' — — Öyle değil mi Bil? diya bir soruşu vardır ki hayret eder ve gene hayret ede ede, onun yalan sözlerini tasdik e- dersiniz. hiç Erkekler eğer akıllı iseter, kat'iyyen zengin karı ile evlenmemelidirler Be- nim eski karım, zengin erkek istemi - yor, ben onün altınet kacası imişim, altımız da fakir kimselermişiz. İlk kocası profesyonel. bir futbolcu olan Kamer Çaittir. Bütün dünyanm futbolcularile boy ölçüşen bu adam ni- hayet dayanamamış, bir gece bir. mey- haneye kaçmış, orada da aksi gibi kav- ga çıkarmış ve bıçak yemis, Bu vak'ayı kendisine hakaret: telâk- ki eden kadımn, kocasının hatırım: so - yacağına bir tayyareye binerek derha'! Reno şehrine gitmiş ve kocasının gı - yabında bir boşanma kararı almış, fut- bolcu bu waziyetten a kadar memnun olmuş ki sabık karısma bir teşekkür mektubu bile yazmış. Milyoner kadının sondan hir evvel- ki kocası bir yüzücüdür. Kadın, kocasının çıplak vücutla ken- disini yüzme havuzlarında teşhir e - derek kadımlar tarafından beğenilme- sini istemiyor, bu hale bir türlü daya - namıyormuş. Nihayet bir gün kocası söz dinlemeyince, onu öpmek ister gi- bi yapmış ve: — Hart diye yüzünden bir parça et ısırıp çıkarmış. Bu vak'a üzerine ta - bü boşanmışlar. Ben başıma bir felâket — gelmeden kaçtım. Bir gece direksiyon kullanmı- yayım diye kolumu kırmağa kalktı. Şimdi gene fakirleştim, fakat rahaltım. Madam Muriel hep ayni sebepler .' «Son Posta,, nın (Gönül İşleri) sütununu idare eden (Teyze) bir Anket açıyor. -Beğendiğiniz kadın tipi nedir? Çehresi, tabiati bilgi derecesi « Beğendiğiniz erkel tipi nedir? Çehresi, tabiati, meslek ve san'ati — Anketi (Teyze) yi Gün eçmiyor ki kadın veya erkek ornyıiculııımd'ın şu me- | Glde mektuplar almıyayım: | “Bekârim, evlenmek istiyorum, İ Fakat kendime — muhayyelemce | canlandırdığım gittt bir eş bula- m Bu, ijmpuhayyelede canlandıılan | eş nasıldır? Delikanlılar hayatr Jarın; birleştirecekleri genç kızın, dinleyelim ee a ; açan genç kızlar — birlikte yuva kura- cakları erkeğin nasil olmasımı istiyorlar? Öyle ümit ediyorum ki sordeğum suallera alacağım ce- vapların neticesi bize gençlerin eş seçmekteki düşüncelerini an> latacağı gibi — izdivaç yolunda dalhı olacaktır. —a — Son l-’oıtı. (Teyıç) nin suallerine verilecek cevapların hepsini yazacağı gibi Neşredeceği her çevap şahibina bir de Hediye verecek veya bu hediyeyi adresine yollayacaktır. Bundan başka neticeda cevahr en çok beğenilenlerden: Birinciye : İkinciye : Üçüncüye: 50 lira 25 ilra 15 lira Mükâfat ver .cektir. Cevaplar BO kelimeyi geçmiyecek, F eçerse bu miktara indirilecektir. Gönderilecek rarfların üzerine ( Gönül İşteri - Anket ) kelimelerini UzZumundan fazla sıkması YÜ - 2,500 lira tahsisat verilecektir. | Hiç değilse hayatım tehlikede değil..» 5 Okuyucularımıza | Cevaplarımız Okuyucularımızdan A. Y. G. rem- zile mektup gönderen zata: Eğer sa- rih bir adres vermiş olsaydınız, sor- duğunuz tamamen tıbbi ve tama - men ilmi olan suallerin cevaplarını size yollıyacak idik. Fakat «eAstiş. ma» hakkında sorduğunuz «!9> sual gündelik bir gazetede yer bulabile- cek umumi mahiyette bir mevzu de- ğildir. Bu sebeple hususi adresinizi ve posta pulu ile beraber adresinizi bildirdiğiniz taktirde sorgularınızın cevaplarını size bildirebiliriz. * Okuyucularımızdan Ali İhsan İr- maklı'ya: «Hinterland» kelimesi mürekkep | bir almaaaca kelimedir. Hinter — at ka, Land — arazidir. Arka arazi de- mektir. Larus, bu kelimeyi şöyle ta- rif eder: —ai samaşae e ——— Umumiyetle sahilde işgal edilmiş olan bir müstemlekenin arka tara - fını teşkil eden toprak parçaları ma- nasına gelir, Bir zamanlar, sahilde bir arazi parçası ele geçiren bir dev- let, bu arazinin iç kısımlarını işgal etmeyi de, kendisi için bir hak sa - yardı. Fakat şimali Afrikadaki müs- temlekeleri için aralarında anlaş - maflar yapan Âvrupa devletlerinin bu anlaşmalarından sonra, bu tar - zı hareketin ameli bir kıymeti kal- mamıştır. Fransızlar, bu kelimeyi Enterland diye telâffuz ederler, * Ankarada İ. Kartal'a: İşinizden niçin çıkarıldığınızı yaz: mıyorsunuz. Maamafih gene gize sü- kün ve itidal tavsiye ederiz. Anka - rada değil, Anadoluda meselâ Ka - rabükte, Kayseride açılan fabrika - larda iş aramağa çalışınız. Her hal. de şimdiye kadar iş bulamayışınızın sebebi bize izah etmediğiniz mühim bir mesele olacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: