İttihad ve Terakkide on sene On CİHAN HARBİNİN SON PERDESİ Yazan: Herkes bedbin olmuştu, bilhassa Macarlar akibetlerinden korkuyorlar, “ Perişan İstasyonda hizmet eder: Sırpların bize düşman duygularla ve in'ik-m hislerile bakan gözleri altında iki hasır sandalye üzerinde sabahladık.. yorgun ve perişandık ME öedüncü mevli vazona yer şmiş olmasaydık, ric'at halinde bu- nduğumuzu hissetmiyecektik. Her sakin, muntazam ve ıttırat içinde “reyan ediyor. Belgrada dönüyüruz Akşam olmuş, çoktan karanlık çök- Müslü. Kötü bir ışık altında, kuru tah- İN üzerinde Eelgrada dönerken; hepi-| zin içlerimiz acı hislerle dolmuştu. m acıbğını yaşıyor ve 5 dakika: hereye gittiğimizi, ne olacağımızı, | Miza neler geleceğini bilmiyorduk. | Memlekete dönmek üzere çıktığımız Yel bizi memleketten ve sevdiklerimiz- uzaklaştırıyordu! bizi ihayet, gece yarısından sonra tren i Belgrada atti. Orada kalacak ve - kr istersek, sabahleyin Peşteye! kacak bir trene binecektik. | İğrat istasyonunda £ geçirdiğimiz Yi bir türlü unutamam. > gündenberi aradan on dokuz 60-| Seçti. On dokuz ene evvel küçük SON POSTA İĞ en A ikinci kısım No. 33 Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — olacağız ,, diyorlardı manların yaptıkları İx mediği, Romanyadan çekilen kuvvet- | Veci Makedonya na imkân bulunamadığı anlaşılı: mühim bir adamı olan bu meslekdaş, yordu bize bütün yeni haberleri verdiğ gibi Sırpların Romanya öz enin kâfi gel-'Lloyd (Peşter Loit) in başmuharriri (Vesi) bulmak oldu. Bugün lerle m İstasyonda hizmet eden den bir yol bulmamız bize düşman duygularile ve intikam işini de üzerir hislerile bakan gözleri altında iki hasır! şal Von Makensen de Romanyanın sandalye üzerinde sabahladık. Bizim kapılarını sımsıkı kapamıştı . Onun kafilenin yorgun ve perişan hali, et- karargâhile muhabere etmek üzere iki rafımızdaki Sırpların düşman gözleri| gün olsun beklemek lâzim idi. ve bizi önümüzdeki günlerde bekli « Romauya üzerinden avdet Her taraftan hücum eden fena ha - berler içinde bekledik. Bizim orada beklediğimiz müddet zarfında artık Bulgaristanın bitmiş, Türkiye ile olan muvasalesi kesilmiş ve bizi yarı yolda bırakan Balkan (treninin ileri | gi dememiş olduğunu öğreniyorduk. Bi İtün müttefikler, sulh için Vilsona mü- racaat etfişler, fakat, dünyaya âdilane bir sulh vaadile ve bir Protestan mis- yoneri ağzile bülbül gibi öte öte harbe aldı. O sıralarda mare- zin ö- nal seklinde gelip geçen fenalıkları arasında sabah oldu. Ve Peşteye hareket edecek olan trene binerek yola çıktık. Eski hatıralar Bundan iki' sene evvel Avrupaya! giderken Belgrada kadar doktor Aras- la birlikte seyahat ediyorduk. Belgrada hep bu hatıraları anarak girdik. 918 teşrinin © karanlık (gecesinin rüc'at yen meçhul şeylerin gözle: nünden binbir ihti cephesinin tıkan - | oldağu gibi o zaman da Macaristanın | * halindeki bu iki dösttan biri ayni is - tasyonda büyük merasimle karşılandı. Öteki de dost bir memleketin vatanda- #r olarak geçip gitti. LI teşrininde| eğer bunları bilmeğe imkân olsaydı Belgratta geçirdiğimiz gecenin dertleri | elbet daha hafif olurdu. Hayat cilveler- | le doludur! Fakat, hayatın cİlveleri karşısında | şaşırmamak da lâzımdır. Bunun için) yolda Peşteye giderken bizim kafilenin | selâmetini ve memlekete dönmek için | bir yol bulmasını düşünmek te lâzımdı. | Yegâne mümkün yol, Romanya yolu *tasyona geldiğimiz zaman dahalidi. Buradan gitmenin çaresini aramak huy ecenin başladığı sıralarda istasyo -|kararile Peşteye geldik, lik işim P aç Tüc,at sırası beklediğimiz Alek- m iu ye da iki saat evvel düşmüş oldu- Mi aberini almıştık. Demek oradan Bi Çıkan trenlerden birinde | imişiz! © va; man binbaşısının sakin ve kuv- eli da idare edilen bu rüc'at hi, çetini bir orada son saatlerinde p Bas hissetmiş değildik. Şimdi onu O, “atta daha acı hissediyorduk. Ar- Mi yolile vatana dönebilmek i hiç bir ümit kalmamış demekti. | 1830: Plâkla dans musikisi, 18: Şehir t - b Ralratta aldığımız haberlerle, Alİ5atrosu © komedi © kısmı iki temsil (Baş sesmetenseasımaanasan | bas Ve Büyük süz), 20; Fasıl 552 heyeti, 20,30: Ömer Rıza tarafından arapça söyler 20,45: Fasıl saz heyeti, Saat ayari, j kestra, 22.15: Ajans ve borsa haber Plâkla sololar, Opera ve operet parcaları. BUKKFS 15,15: Sehubert'in yıldönümü mürasebç- Sehubertten parçalar. 18.15: Müsahabe, BUDAPESTF 1730: Salon orkestrası. 18,45: Çigan or- kestrası, 1950: Tiyatro. 2130: Haberler FRAG 18:. Almanyadan nakil 19.15: Muhafiz a. layı bandosu, 29,15: Eğlenceli kanser Viz #ehir olan Belgradın istasyon civa- » bizim İstanbulun eski kötü sokaklar #ia bonzeyen sokaklarla dolu idi, Bu şkaklardarı dolaşa dolaşa, yiyecek ve ya X8ç saat oleun istirahat edecek bir m bulmak için doktor Tevfik Rüş- ye birlikte şehre doğru yokuşları anıp sonra hiç bir şey bulamıya- geri döndüğümüzü ve istasyonda seli bir Sırp gulasından son buldu- ei iki tabakla karnımızı avuttu- uzu Mini ne kadar canlı olarak hatırlar 13 Mart 957 Cumartesi İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Piâkla Türk musikâki. 1250: Havadis 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: İse Mektepierde öğle 4ydosundan 2 raki spor ma sizlerle öğle yemeği pay - VİYANA yemekten sonra çocukların Mim: 5 dart, 17J5: Plâ | ypkları ve bühamsa voleybei veyahut İl, 10205 elk arklar, TAS: Plak meyriya- ti. 1938; Bohem havalari, 20: Muhtelif ha- li — yz görmek | yalar. 220: Haberler. 22,10: Muhteli? hava- Mölgeyy mekten sonra “ beşliyan” hâziki İhr. 2250: Dans plâkları Makal iki saat: kadardir. Bu || VARSOVA abiye, e hadit yürüyüşler yapı- | 17: Mühtelir havalar ve şarkilar, 1820: i Yürünebilir.. Veyahut İl yanıt miizik. 19: Edebi program 1930: Man. ka kanapede istirahat edilir. k M bunu emrediyor. çiede hazmin en faal devresinde koş- *VoE yapmak, atlamak aslâ eniz de- dolln havaları, 20,40 Şiir. * , Hazim üzerine fena tesir yapar Yarınki Program M4 - Mart - 1997 - Püzar müddetinin uzamasına ve imide İSTANBUL Öğle Nesriyatı: girmiş olan Vilsondan biç bir. cevap gelmemişti. Yahudi olmasına rağmen hâlis bir Macar vatanperver olan Veci bize bü haberleri verirken çen çak açmıyordu. ni bis (Arkası var) MART | 13 Resiwi sene! 2 İY7 CUMARTESİ sz pi | Zilhicce h Rumi sene 1805 ŞUBAT | Arabi sone 1300 | Kasim | Iki İs 10) 9 2/15 Si z .. 29): 45118113 6 12 9 *0) 45) Nöbetçi l Eczaneler Bugece nöbetçi olatı eczaneler şunlar. İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri), Beyazitte ; (Asadöri, Şehremininde: (Hamdi), Fe. nerde: ( Hüsamettin ), Karagümrükte : (Kemal), Samatyada: ÜErofilos), Şehza- || debaşında Hakkı), Eyüpte: (Arif Be- şir), Eminönünde: (Beşir Kemal), Kü. || çükpazarda: (Hulüsü, Alemdarda: (Sirri | Asımı, Bakırköyünde: (Hilân. .Beyoğlu” cihetindekiler; İstiklâl caddesinde: (Della Suda), Te- pebaşında; (Kinyalli, Karakövde: (ü- seyin Hüsnü), İstiklül caddesinde; «14- monclyan), Pangalbda: «Nargileciyan), Beşiktaşta: (Süleyman Recep). Boğaziçi ve Adalarda: Üsküdarda: ( İmrahor ), Sarıyerde:: (Nur), Büyükadada; (Şinasi Rıza), Hey- belide: (Tanaş). Yeni Neşriyat Yeni Adam — Yeni Adam 167 inci nüsha- 1230: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Haya. İsında açtığı büyük ankette Abdülhak Hâmit. dis. 13: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tara- | Peyami Safa, İsmall Hami, ve Şüküfe Niha- | fndan bir temsil Akşam Neşriyatı: 18,30: Variyete naklen. 19,30: Konfer ilim Sirri Tarcan (İtal İzeyven ve arkadaşları tarafından Türk mu- İsitisi ve halk yarin, 20,0: Rıza ta- rafından Arapça söyler. 20,48 Münir Nuret- İtin ve arkadaşları tara! Ambasadörden . Herhalde öğle paydosların- karna şiddetdi beden harekiti a5- Menedilmelidir. tok Siz A la maarif), 20: Mü- Yapınız bu notlar bir doktor an Türk musikisi İM tayyarecilerimizden Mithat Tuncel ve halk şarkıları, Saat Ayarı. 21,15: Örkes-İsimde küçük bir eser neşretmiştir. Bu kitan. lin cevaplarını neşrediyor. Pratik Doktor — Dr. Osman Nurettin ta- rafından çıkarılan bu sybk tıb mecmuas- Ordu Saylayı Se-İnm şubat sayısı intişar etmiştir. Avcılık ve Atıcılık — Tübk Avcı ve Balık. çılarının fikirlerini heşreden bu aylık dergi- nin 11 inel sayısı çıkmıştır. Plânör ve Plânörcülük — Eski ve iyinet. bu tra. 2215: Ajans ve borsa haberleri. 2730: İla plânör ve plânöreülük resimlerile İ Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, bir şekilde izah edilmektedir. YALNIZLIĞA DAİR Yazan: Efim Zozulâ İvan İvanoviç, bir kaç sene evveline kadar henüz genç sayılabilirdi. Farkı - na varmadan aradan yedi yıl geçti, Bu- nu tskiben güçlüklerle dalu beş buçuk sene daha geçli. Bunun arkasından bir beş buçuk yıl daha akıp gitti. Bu geçen yıllara, oldukça neşe içinde ge çen bir altı yıl daha ilâve Etmelidir. sonra Mari İvanovng ile geçen zaman- Rusçadan çeviren: Alaz lar.. Bunun üzerinden de . hem de bişi farkına varmadan - üç yıl daha geçmi ti. Velhasıl bütün bu farkına varil - madan geçtiğini söylediği dan sonr, İvan İvanoviç, artık kendi- pek le genç sayılamıyacağını an- van İvanoviç iyi bir yerde memur- Gu. Güzel, temiz bir odası vardı. Be - i . Kimsesi yoktu. Bunun için de nız adamın duyduğu ve önüne geçilmez, yalnızlık acısını o da duyu - yordu. Yalnızlığın doğurduğu acılık, bilhassa akşamları kendini çök kuv - ız yaşıyan adam, muayyen saalle evine dö - nüp te odasının karanlık pencereleri- ni gördüğü zaman içine sonsuz bir hü- zün çöker. Bu bis o kadar kuvvetlidir ki, insan şayet firlikten geliyorsa, bu hüznü biraz olsun geciktirmek dü- şüncesile ya bir birahaneye girer ve yahut sokaklarda serseriyane dolaş - mak arzularına kapılır. İnsanlar has- satan bu dakikaların acısını duyma - mak için önlerine çıkan Iğalettayin bir | ş kadınla evlenmeğe razıdırlar. Gene, nlar bu andan kaçınmak için akla Imiyecek tedbirlere baş vururlar: Kalabalık han odalarır* em atarlar. »plu yerlerde yaşamak isterler.. Kim olursa osun, we mban evine döndüğü zaman bilhess, ne ister”. Kendisine bir çift lâf atacak canlı bir mahlükun bulunma: Pencereleri: nin ışıklı olmasını... Beni arıyan ol - du mu?. Bâna telefon eden bulundu mu?.. Mektup var mı? ilh.. gibi sunal - ne cevap verecek birisinin vücu dunu... Değil mi?.. İvan İvanaviç bunun hasretini çekiyordu. İvan İvanoviç, taşralı ailesinin gö - zürde âdeta büyülü bir zengin, yanına varılması güç bir adamdı, İşte bu bü - n, bu yanına varılması güç! Daha uzaktan odasının ışıklı penceri İlerini görür, Vasütkanın evde oldu; | nu anlardı. Filhakika her defasınd. sütkayı ya yalnız olarak, yahut bir ar“ aşile beraber, bazan da kızlı erkek- li Kalabalık bir grupla evde bulurdu. Fakat onu hiç bir zaman fena bir Va « ziyette görmedi. Her defasında ya on- ların konuşmalarına, yahut ders çalışmalarına şabit oldu. Fakat bu hal çok sürmedi, Vasütka spor klüplerin « den birine yazıldı. Bu hal onun eve < reç dönmesini icap ettirdi, Hele Va. a ecnebi dili öğrenmek için gece arından birine kaydolunca dışa * i meşgelesi büsbütün arttı, Am canın dör gözle beklediği istirahat günlerinde de Vasütka erken erken €v- den çıkar, ya futbol maçlarını, ve ya - but diğer spor müsabakalarını seyre İ giderdi. Hiç farkına varmadan bir yıl geçmişti. Günün birinde amça “ kanın kürardığını, zayıfladığını f . Demek ilk gençlik fırtınası onua nda da esmeğe başlamışlı. Ame. ona karanlık koridorlarda, mer *İbaşlarında derin düşüncelere la ık sik rastlsmağa e. kiden ilka geceleri birden, el eve dönmez olmuştu. Bir gün, e- slı bir hâdise ile bu amca . yeğen hayatının gitı üstüne geldi. Yeğen, ev- den oldukça uzak bir enstitüye girmiş- viç, günün birinde (Yaros-| ti Böyle uzak bir yere, günde İki de - tindeki akrabalarına bir mektup yazdı. Bu ) mak için yeğenlerinden kendi yanına gönderilmesini ti Vasütka genç delikanlı idi, Sarı saçlı sevimli bir çocuktu. Amcası onu resimlerinden (tanı Moskovalı zengin gm: yük bir sevinçle kabul etti, İki hafta sonra İvan İvanoviçin odası artık şen- lenmişti.. İvan İvanoviçin odasinda sa rışın, yakışıklı bir delikanlı peyda ol- muştu. Vasütka on yedi yaşında idi. Amcası onu sevdiği kudar o da âmes- İvanöviç, delikânlınm Yaros - lavsk vilâyetine dair, orada başlayıp burada devam elmek niyetind. ğ line ait hikâyelerini büyük bir memnuniyetle dinlerdi. İlk zamanlar tiyatrolara, sinemalara taşınıp durdu - ler, , Vasütkanın: gördüğü yehilikler karşısında o hayretini o gizliyemeyişini seyretmek amcasının pek hoşuna gidi- yordu. İvan İvanoviç yeğenine kitap - lar aldı. Onun tahsilile alâkadar ola - cağı: vadetti, Fakat amcanın bu sa - hada alâka göstermesine, zahmetler girmesine pek te İüzum kalmadı. Ç. 'kü Vasütka kendi işini kendisi görmüş, fakültelerden birine kaydolmuştu. Bu keyfiyet amcanm. pek te hoşuna git - medi: Çünkü amea, yeğeninin tam bir vasisi olmak niyetinde idi. Yeğeninin mektebe girişini de kendisi başarmalı idi. İvan İvanoviç bu hoşnutsuzluğunu açığa vurmadı. Vasütkanın mektebe rişinden pek sevinmiş bir insan tavrı takındı. Yeğen sabahlar; erken kalkar, mek- tebine giderdi. Eve dönüşlerinde de derslerile meşgul olurdu. Buna rağmen amcasile çene çalmak için de vakit bu Tardu. g İvan İvanoviç dairesir fak telek iş in şüraya İburaya uğrar, sonra da evine gelirdi. | nın!bundan fazla sujistim imu idi? Bu işi halletmek için bir İs Moskovaya Muhterem afirseverliğini etmek doğru cik bir talebe yur tka da böyle ha- fa gidip gelinebilir mi ve sevimli amcanın m çare, enstitüye yakı, İvan İvanoviç gene yalnız kalmış, Gene her akşam bu karanlık, bu Işık - 7 pencerelerle karşılaşacaktı. Vâkın son zamanlar da Vasütkada da her canlı mahlüka hâs olan egoizm ken « dini göstermeğe başlamıştı. Fakat bu- ma rağmen Vasütka iyi bir çocuktu. Vü- cudu insanı sıkmıyordu. Hele amca * rip yalnızlığını pekâlâ giderebiliyor du, Fakat şimdi ne yapmalı? Her hal de bu kayıbi telâfi için başka dostlar bulmak gerekti. İvan İvanoviç mağrur bir adamdı: Falan kişi memuriyet itibari sinden aşağıdır diye onunla görüşmek istemez, bir haşkası ise, kendisi tün kalbile davet etmedi diye ona git- meği muvalık bulmazdı. Bu ve buna benzer sebeplerden ötürü bütün dost luklara lâkayttı. Hayır, bu, böyle ol mazdı, İvan İvanoviç, gururunu kırm: ğa, insanlarla görüşmeğe karar verdi Bu suretle Lanıdiklarından kâh birine, kâh diğerine taşınımağa başladı. Fa - kat bu da onu tatmin etmiyordu: Çün. kü geç vakit evine döndüğü zaman o - dasının pencereleri gene karanlıktı. Yüreğindeki o yalnızlık acısı bir türlü kaybolmuyordu. Tekrar Yaroslavsk vilâyetindeki ak- rabalarma baş vurmağa karar verdi, Oraya mektup yazdı. Akrabalarından Moskovaya gelmek istiyenler varsa yardım etmeğe hazır olduğunu, odası- nin müsait bulunduğunu bildirdi. Kısa İr zaman sonzü cevap geldi: Bir başka r kardeşinin kızı Maşütka gelmeği çok arzuluyurmuş. (Arkası var