Hat 6 Sayfa fi ——— 2000 liralık paketi kaybeden posta memuru dün tevkif olundu İstanbul postanesi nakliye memu-| ru Orhanın, vazifeten kendisine tevdi olunan paradan 2000 lirasını çaldırdı- ğgından bahsetmesi üzerine, hakkında tahkikata başlanmış, kendisi, dün yaz- dığımız gibi, müddeiumumiliğe geti- rilmiş, oradan Sultanahmet üçüncü sulh cezaya verilmiş, fakat hakkında- ki muamele tekemmül etmediğinden, doszya müddeiumumiliğe geri gönde- rilmişti. Orhan, dün akşam üstü, Sul- tanahmet ikinci sulh cezada tekrar sorgusu yapıldıktan — sonra, tevkif e- dildi. Dün akşam üstü, müddeiumumi- liğin tevkif isteğile ikinci sulh cezaya gönderilen Orhan, 34 yaşında olduğu- nu, İ8 senedir posta memurluğu etti- ğini, 43 lira maaş aldığını, evli ve dört yaşında bir çocuk babası - olduğu gibi karısmın yakında başka bir çocuk da doğuracağını, Sirkecide Ebüssuud cad desinde oturduğunu söyledi. Bu suretle hüviyeti tesbit edildik- ten sonra, hâkim Salâhattin Demirelli, kendisini esastan sorguya çekti. Orta boylu, tıknaz, esmer bir delikanlı olan Orhanın sırtında, posta memurlarına mahsus resmi elbise vardı. Dalgın ve şaşkın duruyordu. Heyecanlı bir halde sözlerini tekrarlıyarak, —baştan sona, sondan başa atlıya atlıya, şunları an- lattı: — Merkezden teslim aldığım san- dık ve kolileri, köprüden Haydarpaşa- ya giden vapura koydum ve içinde pa- ra ve evrak bulunan çanta elimde ol- duğu halde, ahali arasına oturdum. Çünkü, vapurlarda posta memurlarına ait hususi kamaralar yoktur. Çantayı kucağıma aldım, açtım, Beze sarılı o- lan paraları yanıma koydum. Çanta- nn dibindeki kâğıtları araştırdım. Bu sırada biletçi geldi, benden kibrit iste- di, verdim. Arkada iki kadın oturu- yordu. Onların sigaralarını yaktı. Ku- tuyu tekrar bana getirdi. Orhan, bu aralık duraksadı ve ha- kime: — Ben, dedi, sar'aya müptelâyım. Onun için, belki yolda götürülürken, sar'am tutar da yere düşüveririm. Be- ni, ikametgâha bağlayıp serbest bıra- kım, çok rica ederim! Hâkim Salâhattin Demirelli, şöyle | — Sen şimdi ifadene devam et, he- lel j — Ha, evet.. Pekil Derken, nedi- yordum? İşte o sırada paralar yanım- ida, minder üstünde duruyordu. — Oğlum, hiç para, bilhassa böyle emanet para minder üstüne bırakılır miı vapurda? Etrafında yankesiciler bulunabileceğini hiç düşünmedin mi? — Ben, mevki kısmında oturuyor- dum! Birinci mevki! — Oğlum, hırsız mevki farkı ayırt | eder mi? Her yere girer! Bilhassa bi- tinsiye! Peki, devam et, bakalım! — Vapur Haydarpaşaya yanaştı. Doğru 12,15 treninin fürgonuna bin- | dim. Defteri çıkardım. Haydarpaşa, | Selimiye memurlarına dört çanta tes- lim ettim. Tren, düdük çaldı. Hamal-/| lar, daha demir sandıkları yetiştireme- mişlerdi. Ben, acele koştum. Neyse sandıkları da yüklettik. Tren, Kızıltoprakda tevakkuf et- ti. Ha, yolda, ayni vagona benimle be- raber binen bir hamal, benden sigara istemişti. Arada kısa bir müddet meş- gul olmuştum. İstasyonda hamal, Kı- zıltoprak emanetlerini indirdi. Ben, sarktım, teslim ve tesellüm evrakını imza ettirdim. İren kalktı. Erenköyüne verilecek postaları hazır- larken, bir de ne göreyim? İçinde 2000 lira bulunan kıymetli paket yok!| Telâşla, şeftreni çağırdım. Araştırdık, bulamadık. Sonra, Erenköyünde de vaziyeti anlattım. Maltepeye, Pendi- ğe de uğradık. Pendikten «Bu Eren- köy paketini yanlışlıkla Kızıltoprağa vermiş olmıyayım» diye oraya telefon ettim. Orası «Hayır» dedi. İstanbula telefon ettim, «Grup dairesine soru- nuz, Erenköy kolisi orada kalmiş ol- masın) dedim. Onlar da «hayır» ce- vabını verdiler. Hülâsa, 2000 liralık Erenköy paketinin nerede ne olduğu bir türlü anlaşılamadı! Orhan, bu sırada ağlamağa koyul- du, yana yakıla yalvarıyordu: — Rica ederim, 18 senedir namu- sumla hizmet ediyorum, Ben, nasıl o- lur da bu parayı yerim? Yersem, para, boğazıma, dizime durur! Devlet, bana hizmetime mukabil para veriyor, çün- kül Ben, sar'alıyım, hastayım. Beni tevkif etmeyiniz. Hem karım nerdey- dedi: se doğuracak. Ona kim bakacak ben “GÖNÜL ISLERI Okuyucalarıma Cevaplarım Lâlelide Bay A. F. Ç. ye: Eskidenberi dilimize — yerleşmiş bir söz vardır. Bir kız bin erkekle konuşur, bir erkekle evlenir derler, bilirsiniz. Kaç göç olduğu zaman - larda bile kızı talibi ile bir kaç ke - lime konuştururlardı, bahsettiğiniz kızın namus ve şeref dahilinde kal- mış olması şartile bir başka erkekle konuşmuş olmasında büyük zarar görmüyarum. Fakat yaşça sizden büyük oluşu fenadır, sonra da bu - günkü kazancınız yuva kurmıya kâ- fi değildir. Kızın kazancını hesaba katmayınız, evlendikten sonra ça - lşmıya devam etmesi mahzurludur, bu mahzurun önüne geçilebilse dahi kazanacağı para yuvaya değil, gi - yinmesine gidecektir, bu şerait al « tında evlenmenizi doğru- bulmam. Samsunda Bay T. K. K: 'Tuttuğunuz yol döğrüdur, sebat &- diniz, tahsilini bitirmemiş, para ka - zanmak çağına gelmemiş bir gencin ağzında «evlenmek» kelimesi sade- ce gülünç olur, tatbik sahasına gi - rerse facia doğurur. İkinizin de ö - nünde vakit var, bekleyıniz, Ağlebi ihtimal maddi vaziyet dola * yısile endişede olacaktır. Bu ciheti bir defa da siz tetkik ediniz, kazancınızı ve istikbalinizi iyi gö- - rüyorsanız vardığınız muhakeme - nin neticesini ona da anlatınız. Gene muvafakat etmezse o zaman menfi | vaziyet almasında ablasının tesiri - nin derecesini ararsınız. diniz, hakkınızı alabilirsiniz, Neti - * ceden bizi haberdar ediniz, bir defa da biz soralım., * Sultanahmette Bay (Ali K.) a: Kızı düşünmekte haklı bulurüm. eğer * Balıkesirde (Z. Z.) a: Vilâyete bir istida ile müracaat e- TEYZE | pıyor. Derken, | ,nın münasip yerlerine koysalar hıç te fena olmıyacak... SON POSTA MHâdiseler â arşısın Şerhli mizah Kitapların bazan sayı, ekseriyetile de kilo ile satıldıkları Babıâli yokuşunu çıkıyorum. Köroğlu matbaasının biraz İ ilerisinde yere serilmiş bir alay kitap var. Kitapçı bunlardan beğendiğimi pazarlıksız yirmi kuruşa, pazarlıkla da on beş kuruşa Verecektir. Bir «Külliyatı letaif» gözüme çar - Kapağı rengârenk. Pazarlıksız yirmi kuruşa aliıyörum, Evime gider - fıkralar var. Yazılış tarzları nazarı ,dikkatimi celbediyor: Misafir ev sahibine tevcihı ile,, kelâm Bu bir cümle, o cümleye de misafir cevap verecek. Yazıda cevaptan ev - vel şöyle bir girizgâh yapılmış: Nüktedan olan misafir kendisine söz söyliyen ev sahibine şu tarzda mülâha- zada bulunmüştüur. Cevap yazılı, cevabın sonunda da gene bir cümle var: Gerek misafirde ve gerek ev sahi - | binde handeler. Kendi kendime: — Şerhli fıkra, dıyorum fıkrayı nakleden ev sahıbıne cevap veren mi - safirin cevap verirken ciddi davran - jmayıp lâtife ettiğini evvelden haber veriyor. Ve sonra da, bütün bu ko - jmuşulanların gülmiye vesile olsun di-| ye konuşulduğunu, ilâve ediyor. Tuhaf görünür amma, hiç te tuhaf değil. Mükemmel bir buluş. Mizah yazılarının çok kere şunu bunu kız - dırdığını görüyoruz.. Keşki mizah ya - ziları yazanlar da: «Bu bir şakadır, ciddiye almayın; sadece güldürmek için yazılmıştır», Tarzında cümleleri mizah yazıları - İMSET mevkuf kalırsam? Bana inanınız. Ben çıkar! Yalvarırma size, inanınız bana! 1609 numaralı kanuna göre vilâ- yetçe bu memur hakkında takibat ic- rasına muvafakat edildiğine dair tez- kere okundu. Ve hâkim Salâhattin Demirelli, Orhanı ceza muhakemeleri usulü kanununun 104 üncü ve 105 in- ci maddelerine göre, derhal tevkif et- ti. Dosyanın, müddeiumumiliğe iade- sine karar verdi. — Oğlum, sen bu parayı ihtilâs mı ettin, yoksa çaldırdın mı, düşürdün de kayıp mı ettin? Bunlar, tahkik edi- lecek. Fakat, bugünkü vaziy&te göre, »senin tevkifin lâzım geldi! kifhanede geçirdi. Müddeiumumilik, dosyayı istintak dairesine verecek, tahkikat derinleşti- rilip genişletilecektir. Açık söz, Cumhuriyetfdavası «Açık Söz» ve «Cumhuriyet» ga- zeteleri arasındaki karşılıklı davaların duruşmasına, üçüncü cezada dün de- vam gdildi. Yakışık almıyan neşriyat iddialari- ların geçen duruşmasında, «Açık Söz» rin altlarındaki yazılarla. beraber ehli- vukufça tetkikini istemiş, - ehlivukuf, teşkil edilmişti. Dünkü celsede, ehlivukuf tarafin- dan verilen tapor okundu. Raparda, «mevcut dört nüshadaki karikatürle- rin eğlence olmaktan fazla bir şey ol- (madığı, hiç bir tehzil ve hakareti mü- teza,mmm_görülmediği, altındaki yazı- lara gelince, bunların gazetenin neşri- yatını izah eden gazete sahiplerince tefsiri lâzım geldiği» yazılryordu. «Cumhuriyet» vekili, bu rapora i- tirazla yeniden ehlivukuf teşkilini iste- di. Fakat, hey'et, yeniden ehlivukufça tetkikat yapılmasına lüzum görmedi. Müddeiumumtliğin esastan mütaleası dinlenilmek üzere, duruşmanın deva- mı 16 nisan saat 16 ya bırakıldı. ken göz gezdiriyorum. İçinde bir çok | masumum. Hakikat, elbette meydana |: Orhan, gene — dert yanarak, «ben masumum» diyordu. Jandarma, koridorda bileklerineı kelepçe vurdu. Orhan, dün geceyi tev-. le açılan ve birleşik görülen bu dava-| vekili, gazetesinde çıkan karikatürle-| Bir aşk faciasınin korkunç neticesi Lise talebesi hocalarıni taş ve sopa ile öldürdüler birinin üzerine Son posta ile gelen Amerikan gaze . ,teleri Meksikada vuku bulan bir facia- ,dan bahsetmektedirler, Mesele şudur: Meksika şehrinin liselerinin birinde muallimlik eden, hem de idari bir vazife almış olanşbir muallimin karısı hastalaniyor. Muallim karısını sana - toryoma yatırdıktan sonra 12 yaşın - daki ufak yavrusunu da civar kasaba- ların birinde oturan hemşiresine yol- luyor. Kendisi de bir ailenin yanına ,pansiyoner olarak giriyor. O tarihe ka- gdar iyi bir aile babası olarak tanınan ,muallim, bundan sonra birdenbire de- Bişiyor, Evvelâ evli ve karısının sanatoryom- da hasta olduğunu gizliyor. Ve evin 15 yaşıflaki kızlle alâka peyda ediyor. Bir gün de asıl karısı, sanatoryomda, kacası tarafından #hmal edilmesinin, azabile yanıp tutuşurken kızın baba - sina müracaat ediyor. Juliette'i sev - diğini ve müsaade ederlerse onunla ni- şanlanmak istediğin anlatıyor. Pansiyonun sahibi ana, baba, bir müddettenberi kendi evlerinde oturan meslek sahibi bir insanı damat olarak evlerine kabulde tereddüt etmiyorlar. Şimdiye kadar hiç bir suihalini gör - memişlerdir, üstelik kızları da onu se- viyor, . “ıkika Juliette daha evlene- cek çağda değildir amma, nikâhları - nın kıyılması için nasıl olsa iki sene geçeceği için, o zamana kadar bekle - mek te mümkündür. Büu mülâhazalar Üüzerine kızlarını muallime nişanlamağa muvafakat edi- yorlar. Ve iş olup bitiyor. Diğer taraftan sanatoryomda yatan, ikadın bunu haber alınca, uzun yaşa - İ,mayıp ölüyor, kadının cenazesini be - lediye kaldırıyor. * Juliette ile muallim nikâhilanmadan Jüliette hâmile kalıyor. Ve bir de mua- Şşakanın mahsulü çocuk dünyaya geli - yor. Bunun üzerine muallim evden ka- çarak tağgayyüp ediyor. Genç anneyi, ıztırabı, derdi ve ço - cuğu ile başbaşa bırakıyor. Hâdise tabit mahkemey2 intikal e - diyor. Muallim mahkemede kabahati üzerine almak istemiyor ve diyor ki: — Bu çocuk benim değildir. Bu kız hafifmesrep fdi. Kendisini bırakmak- İığımımn sebeplerinden bir tanesı de büu- dur. O ayni evde oturan ve benim ta - Jebem olan Karlo ile alâkadar idi, Filhakika © evde müallimin altıncı sınıf talebelerinden 15 yasşında mah - çup bir yenç vardır. Juliette ile her gün birbirlerine rastgelirler, fakat ha- fif bir baş eğmesile bibirlerini selâm- Jamaktan başka bir şey yapmazlar, Muallimin, bu büyük günahı talebe- sinin üzerine atması, büyük bir aksülâ- Meksikalı muallim evli olduğu halde, genç bir kız! iğfal etmiş, mahkemede kabahatı talebesinden atmak ıstemıştı Muallim | radığını yana yakıla anlntıyor. J' hayet müddeiumumi! meseleyi hall yor. Karlonun, muallimin ve çoc“w kanları tahlil ediliyor. Karlonun çocuğunkine uymuyor, fakat mualli min kanı üyuyor, Rapor mahkeme. celsesinde okun“f ca büyük bir heyecan tevlit ediyor Samiin sıfatile orada bulun yumruklarını sıkarak muallimi k tıyorlar. Suçlu güçhal ile kı.u'tııı'lhyoııi Fakat asıl facia ertesi günü mektepu, oluyor. Arkadaşlarına böyle alçakça tira eden bir muallimi istemiyen “5 beler, kapıda onun gelişini bekliyo?” | ve taşla, sopa ile hocalarını öldü yorlar. İ * Gazetelerin yazdıklarına göre efliı' rı umumiye talebelerin o kadar lebnv de imiş ki, hükümet hocalarını linç * denler hakkında takibat bile yapar”” - a mıs. Tımarhaneden deli kaçıracaklarmış Timarhaneden deli kaçırılmak İ ': nilir.mi? Bir davada, bu iddia W Viktorya isimli bir kadının Ylıl!l'lwf simli oğlu Bakırköyde tedavi ed“ ı,J muş. Hastanın anası, bir gün k isimli bir komşusile oraya gltm*ş ok ziyaret sırasında, hastayı kaçırm maksadile, usiz görmeyiverin, ne * sanki» yollu bir teklifle karşil aş’“ gardiyanlar, bunu âmirlerine vermişlerdir. Ö” Dördüncü cezada, Viktorya, D(fb' cuğum iyileşti, eve gönderdiler. önce kaçırılmak istenildiği doğrt ld' gildir.» diyor. Yasef de, öyle $ 509' 'Yor. "p]g Hakyeri, 1 nisanda şahitleri di meli mucip oluyor. Karlo iftiraya uğ- | mektedir. yecektir. İ Dünyanın en büyük köprüsü VA vali San Fransisko körfezi üzerinde yapılan bu yeni köprü, 8,1/4 mil uz_h-ol* gğunda olup, dünyanın en büyük köprüsüdür, Köprünün inşası 46 e' İngiliz Hrasına malolmuştur. Resmimiz köprünün gece manzarasını &