Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
» nin tefrikası: 26 151 numaralı şehit (Ertuğrul faciasına karışa? aşk Mmacerası) Yartan ı AR ,Ertuğrul 1270 senesinde İstanbul tersanesinin kızak - larında yapılmıştı. Şu tarihe nazaran İstanbuldan hareket ettiği zaman tam 35 senelik bir gemi idi O gün güneş grup ederken (Ertug- Ful) Marmaranın engin ufuklarına gir- miş.. artık kendisini, tamamile talih We mukadderata terketmişti. (Ertugrul), nasıl bir gemi idi?.. Techizatı, neden ibaretti?.. Onu, sevk ve idare edenler, kimler- den mürekkepti?.. Şimdi, kısaca bu suallere cevap ve- relim : (Ertugrul) 1270 senesinde, İstanbul tersanesinin kızaklarında, tamamile Sinoplu, Amasralı ve Trabzonlu gemi ustaları tarafından inşa edilmişti. Şu tarihe nazaran, İstanbuldan hareket ettiği zaman; tam 39 senelik bir gemi jdi. Geminin teknesi, tamamile ağaçtan yapılmıştı. Su kesiminden aşağı kısmı- ha da bakır kaplanmıştı. Uzunluğu, 250 - genişliği 50 - derin- liği 25 - çektiği su 20,6 İngiliz kademi İdi. Maımahreç tonası, 2344 Makinesi; 600 beygir kuvvetinde, tufki çift silindirli, âdi kundenserli idi. Yalnız makine ile hareket ettiği zaman Baatte 10 mil sür'ate malikti. Fakat yel- kenlerini tamamile açtığı zaman -mu- w#afık havalarda, rüzgârın kuvvetine tâbi olarak - bir hayli tezayüt ederdi. Gemide mevcut silâhlara gelince, şunlardan ibaretti: B Adet, 15 santimetrelik Krop topu 5 150 Tibrelik Armistrong topu « & fontluk Krop topu. « 3 fontluk Krop topu « 5 namlulu, Hoçkis (rovelver topu) « 5 namlulu Nordanfild (rovelver topu) 12 libralık roket koyanı 6 libralık röket kovanı torpido endaht kovanı torpido Hanri martini tüfeği İi - (— S AAA  RANRARAR 100 Vincester tüfeği (mükerrer ateşli) 100 Martin kasaturası 100 Pala sisteminde ağır kılıç 100 Martin kasaturasi 100 Palaska sisteminde ağır kılığ * 40 « Büyük çapta Tovelver Gemi, oldukça mükemmel elektrik techizatına malikti. Geminin içi, elek- trikle tenvir edildiği gibi, küçük bir iprojektörü ve muhabere fenerleri de mevcut idi. Tahlisiye vasıtası da, yedi büyük Bandaldan mürekkepti, Geminin teknesi ve küçük bacası, sİyahtı. Yalnız; güpeştelerin kenarları bayaza boyanmıştı. Kumanda heyeti ile zabitleri: Kumandan, miralay Osman Bey: 1275 senesinde, İstanbulda tevellüt &tmişlir. (Sivastopol) harbine tekad- düm eden (Sinop) deniz harbinde, çar- lık donanmasının ihanetine kurban o- lan Türk filosuna kumanda eden; ve İteaddit askeri bu harpte kahramanca vazifesini ifa ederken şehit düşen (Osman Paşa), kumandan Osman Beyin büyük pederi idi (1) Osman Bey, 1286 tarihinde Bahriye mektebine girmiş; bütün tahsil devre- sini orada geçirerek, parlak bir şaha « detname ile mektepten neş'et etmişti... Mülâzimlik müddetini (Resmo) va - purunda geçirmişti. Yüzbaşı olur ol - maz, pederinin maiyetinde, Basraya gönderilmişti. 1295 senesinde İstanbu- la getirtilerek (Osmaniye) zırhlı fırka- teynine topçu kaptanı tayin edilmişti. Bir sene sonra da (Hüdavendigâr) is- mindeki talim gemisine geçmiş; mu- allimlik vazifesini deruhte eylemişti. Bu hizmetleri esnasında, tamamile nazarı dikkati celbeden Osman Bey, - Ayni zamanda Fransız lisanını da öğrendiği için - sol kolağlığa terfi edi- lerek (ateşenaval) sıfatile Paris sefare- ti maiyetine gönderilmişti... Osman Bey, Pariste bulunduğu müddet zarfın- da, bir taraftan resmi vazifesine devam ederken, diğer taraftan da siyasi ve iç- timat ilimlere çalışmış; az zamanda bahriye zabitleri arasında mühim ve mümtaz bir mevki ihraz eylemişti. İş- te, bu sırada bahriye nazırı olan Boz- caadalı Hasan Hüsnü Paşanın nazarı dikkatini celbetmiş; sağ kolağlığa terfi edilerek İstanbula getirtilmiş.. kendisi- ne damatlık teklif edilmişti... Osman Bey bu teklifi reddetmemiş; Hüsnü Paşanın kerimesi (Hamide hanım) ile izdivaç eylemişti. Bu izdivaç, Osman Beyin ikbal sa - hasını birdenbire genişletmişti. Üç se- ne zarfında, sırasile binbaşılıktan, mi- ralaylığa terfi ettiği gibi, ( yaveranı mişti. Ve bu müddet zarfında da, mü- vazifelerle Avrupaya gönderilmiş; hepsinde de cidden dira- İyet eseri göstermişti. Osman Bey, hür fikirli ve hür dü -| şünceli idi. Az zamanda İngilizce ve Almancayı da öğrenmişti. Muhitine giren bahriye zabitlerine, çok esaslı terakki ve teceddüt hisleri vermişti. Bundan dolayı, müteaddit defalar, - bahriye nezaretine memur olan - malüm ve meşhur hafiyeler tarafından Abdülhamide jurnal edilmişti... (Arkası var) (D Osman Beyin büyük biraderi Mehmet Raşit Paşa da güzide bahriye ümerasından idi. (313) Yunan harbi'ıde, Çanakkaleye çi- kan filonun kumanda heyeti arasında bu- lunduğu gibi; sonraları da, (Şürayı bahri- ye)ye ve (İdarei mahsusa) meclisine tızun müddet riyaset etmiş.. (Lâhey) de toplanan (Terki silâh) konferansına da, Osmanlı hü- kümetinitn murahhası olarak iştirak eyle - mişti. hazreti şehriyarı) silkine de ithal edil-| aPT n Ü v Ü ON POSTA Ve Maya gece %ifdızlara bak ışıkları yanıyor. ,, Yazan : Celâl Cengiz | tı “ Tanzerin Ü dedi — Hakkın var, Samal Şimdi ben de şüpheye düştüm. Acaba sahiden Tan- zer yaşıyor mu? — Yeğeni böyle iddia ediyor. İster- seniz, Tanzeri meydana çıkarmak için, yeğenini ölüm cezası görmekten affe- diniz! O zaman bu esrar perdesini da- ha kolay yırtmış oluruz. — Pekâlâ.. affediyorum onu. Tek- rar seni rahatsız ederse, söylersin ken- diaîneıoı # * & Sihirbaz Maya neler anlatıyor! Sihirbaz Maya saraya gelir gelmez;, kendisini kralın huzuruna çıkardılar. Gudea ellerini göğsünün — üstünde kavuşturmuş mâbutlara — yalvarıyor - du.: — Size'yurdumun en güzel, en suç- suz kızjarını kurban olarak veriyorum! Mâbetleri her yıl en nefis şaraplarla yıkatıyorum. Öksüzlerin. dul kadınla- rın midelerini daima tok tutmağa, on- ları yoksulluktan kurtarmağa çalışı - yorum. Beni cinler ve göze görünmez mahlüklarla neden rahatsız ediyorsu- nuz? Bu sırada Mayanın geldiğini gören Gudea kollarını yanına bırakarak sihir- bazın yanına doğru yürüdü. — Nerden geliyorsun, Maya? — Evimden.. — Seni rahatsız eden kimse yok mu? — Hayır.. — Tanzerin yeğeni göze görünmez bir hale gelmiş.. beni ve Samayı teh - dit ediyor. Sen ne dersin bu işe?.. — Bu bir sihir işidir, mellâl Tanze- rin yeğeni bunu öğrenmişse, onu insan kalıbında görmek çok güç olur. — Kendisi isterse, gene eski haline gelemez mi? — Siz emrederseniz, gelebilir! — Nasıl.. ben istersem gelebilir mi? — Şüphesiz.. siz ne istersiniz de ol- maz? Şimdi emredin: Gökleri bulut kaplasın.. havadan yağmur yerine ak- Tep ve çiyan yağsın. — Bunlar yağarsa ne olur, Maya? — Tanzerin yeğeni gibi göze görün- meyen insanlar, derhal eski kalıbına dönerler ve göze görünürler. — Hayır, ben bunu istemem, Mayal Çünkü kızımın yeryüzünde korktuğu haşarattan biri de akreptir. Tanzerin yeğenini eski kalıbına getirelim derken kızımın aklını —oynatmak istemem. Bunu başka türlü halledelim.. İlk önce şunu anlamak istiyorum — senden: Tanzer yaşıyor mu, yaşamiyor mu? Sihirbaz Maya: — Gece olmadan bir şey söyleye - mem, mellâl dedi. Yıldızlarla konuş- malıyım., p — ©O halde akşama kadar burada kalacaksın- Gece., Ây ve yıldızlar gökte — işıldarken, sihirbaz Maya, ellerini uzatmış, Tan- zerin yıldızını arıyordu. Gudea sarayın bahçesinde bir hur- ma ağacının dibinde oturmuş, sihirba- zın yıldızlarla konuşuşunu seyredi - yordu. Maya: — İşte gördüm.. Tanzerin yıldızı ışıldıyor. dedi. Başını yukarıya kaldırdı, — Hem de eskisi gibi parlak.. Gudea sordu: — Tanzer yaşıyor demek?1.. — Evet, mellâ! Tanzerin yıldızı sönmemiş.. ve Tanzer yaşıyor. — Sor bakalım onun yıldızına: Tanzer nerededir şimdi? Maya gökyüzündeki yıldızlarla an- laşılmaz bir dilden konuşuyordu.. ga- rip işaretlerle kollarını bir .kaç kere kaldırıp indirdikten sonra: — Tanzer (Ur) civarında mahzen gibi bir yerde yaşıyormuş, dedi. Gudea tekrar sordu: — Urun şarkında mı, garbında mı? Tekrar sor bakalım, Mayal Maya cevap verdi: — Ur'un garbında.. Sumer dağları- nı gösteriyor.. — O halde bu mahzen denilen yer dağda bir mağara olsa gerek. Mayanın yıldızlarla konuşması çok sürmedi.. Gudeanın yanına geldi ve hurma ağacının dibine çöktü, — Onu niçin arayorsunuz, mellâ? — Niçin mi arıyorum? Tanzerin nnn ha PS dbni Bir Doktorun Günlük Notlarından Cumartesi —H © Üüi — di.. Düşünüyordu. —Fakat — tan - rı daha sert bir sesle evvelki emri tek- rarlamakta devam ediyordu. Meşa hep tanrıya güvenerek onun yardımile nice zaferler kazanmışltı. Şimdi her neye malolursa olsun onu gücendirmek istemezdi. Oğluna ha - ber vermek te pek acı olurdu. Mabedden çıktı ve kumandana şu emri verdi: — Yoadı alın, kalenin büyük kapısı yanındaki en büyük kulede düşmanın göreceği bir şekilde kurban edin! Güneş henüz ufuktan yükselmişken zavallı Yoad boynunu keskin bir bı - Çağa teslim etmiş ve başı gövdesinden ayrılmıştı. Düşmanı korku almıştı. Zafer uğruna kendi oğlunu bile kur- ban eden bir adama daha neler yap - mazdı? Düşman kaçıyordu. Atali bu iyi haberle birlikte oğlu - nun ölüm haberini de aldı ve kocası -| na saldırdı: — Onu niçin öldürdün? — Tanrı öyle istedi. — Yozoe mi söyledi? — Evet.., Başka çare yoktu. Kraliçe, Atalinin kolları sarktı, başı göğsüne düştü ve olduğu yerde sallan- dı. Gözleri yaşlı kral bu zavallı anayı favutmak için kucakladı. Lâkin Atali silköndi. Kocasının belindeki hançeri kaptı ve çılgın gibi sokağa fırladı. Herkes bakakalmıştı. Atali kurtuluş sevincile sokakları dolduran, gülen ve şarkı söyliyen as- kerle halkın arasından rüzgâr gibi ge- çiyordu. Onu görenler hem yol veri - yorlar, hem de hayretle arkasından bakıyorlardı. Genç anne mabedin kapısından içe- ri daldı. Ağzından duman ve gözlerin- den alev fışkıran büyük heykele hinç- la baktı. Sonra odasının eşiğinde gö - rünen Yozoenin üstüne saldırdı. Uzun sakallı, beyaz sarıklı, atlas kuşaklı, ipek entarili ve çıplak ayaklı canavarın göğsüne hançerini sapladı. Bir kaç dakika sonra yetişenler, genç kadını da papazın bir kaç adım öte - sind& kanlar içinde can çekişirken bul- dular. Yarınki nushamızda : Allah kavuştursun Yazan : Peride Celâl Genç kız ve Kadınlarda Aybaşı Sancıları Bir çok genç kızlarda ve kadınlarda ay rahatsızlıkları mutadın fevkinde bir ıstırapla başlar ve öyle devam eder. Ve sancıların çokluğuna göre az kirlenirler, Bu doğrudan doğruya mebyiz ve rahmin bozukluğundan ileri gelir. Ya yumurta- lıkların faaliyeti gayri kâfldir ve yahut rahimde ön veyahut yan taraflara doğru bir eğrilik vardır. Birinci tarzda damla veyahut iğne suretile tatbik edilen çok kuvetli yardımcı ilâçlarımız vardır. Bun- larla derhal tedaviye başlanılır ve daha ilk ayından itibaren hasta rahat eder, Aylarca ve yıllarca genç kızlari böyle 1s- tırap içinde bırakmakta hiç bir mâna yoktur. Bu kabili tedavidir. Ikinci tarz- da rahmin inhinaları mevzuu bahstır,. Bu tabii ancak evvelkinden sonra tatbik olunacak basit bir müdahalel cerrahiye ile kabili tedavi ve şiladır. Herhalde genç kız analarının bu gibi vaziyetlerde müdekkik olmaları ve her türlü vaziyeti takip etmeleri ve sık sık itimad ettiği a- ile doktörile istişarede bulunmaları ya- zifeleridir. Bu gibi şeyleri gizlemekte hiç fayda yoktur. Bilâkis ihmalin ileride çok zararları görülebilir. (*) Bu naotları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor t gibi imdadınıza yetişebilir. RADYO Bugünkü Program 27 - Şubat - 937 - Cumartesi İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Havadis. 13.05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 19: Şehir Ti - yatrosu komedi kısmı tarafından bir temsil. 90: Türk musiki heyeti. 20.30: Ömer Rıza ta- rafından arabca söylev. 20.45: Münir Nuret- tin ve arkadaşları tarafından Türk musiki- si ve halk şarkıları. Saat âÂyarı. 21.15: Örkes- tra. 2215: Ajans ve borsa haberleri. 22.35: Plâkla sololar opera ve operet parçaları, BUKREŞ 16: Askeri müzik, 17,10: 19,15: Cazbant havaları (şarkılar), Orkestra, 21,45: Haberler. BUDAPEŞTE 16: Plâk neşriyatı, 17,30: En son şarkılar, Hafif müzik, 20,45: 19,35: Macar halk şarkıları, 20: Budapeşte | könser orkestrası, 22,15: Çigan — orkestrası, 23,10: Dans hayvaları. PRAG 17,55: Almanyadan nakil, 19,15: Brno'dan nakil, 19,55: Hafif orkestra, 19,45: Bratislav- dan nakil, 22,20: Plâk neşriyatı. 22,35: den 23,30 a kadar dans musikisi. VİYANA 16,20: Karışık neşriyat. 16,50: Plâk neşri- yatı, 18,20: Halk şarkıları, 19,30: Operet, 22,20: Viyana senfori orkestrası. VARSOVA 16,15: Opera musikisi, 17: Muhtelif hava- lar (Bach'dan, Brahms'dan, Beethoven'den parçalar), 19,30: Karışık proğram, 21: Sen- foni oörkestra, 22: Eğlenceli proğram, 22,30: Orkestra. | yeğeni göze görünmez bir halde, lj' tehdit ediyor. Onu - eğer yaşıyorsa “| mutlaka meydana çıkarmalıyız... ber verdiler. rında aramalıyız onu, sen bulabilirsin, Maya! başını salladı: ediyorlar. Ben bu işle uğraşamam. ancak sen yapabilirsin, Mayal lük ömrümü Tanzerin yeğeninin a Yyaklarına seremem. gökteki yıldızlardan yeni bir ilham mış gibi davranarak: tan menediyorlar, dedi, Tanzer yaşi yormuş. Ve mâbutlar ona çok yakınd Elâm tahtını yere vurmak fırsatını V€ receklermiş. ' pamamıştı. Şimdi o gözlerini ka miştir. Dünyayı mâbut Tanzer gibi gözleri görmez adama bu fırsatı verecek? — Yıldızlar Tanzerin yaşadığını hi” — Sumer dağlarının batı yamaçla'| Tanzeri an İhtiyar sihirbaz ümitsiz bir tavif — (Korktünç ruhlar) beni de te — Kim yardım edecek bana? Bu — Yapamam, mellâ! Bir kaç g Maya birdenbire garip bir ta — Mâbutlar beni bu işle uğraş Gudea hayretle sordu: — Bu işi Tanzer, gözü açıkken y? i görmüyor. (Arkası var) FRANSIZ KADINLARININ Bütün dünyada meşhur GÜZELLİKLERİNİN SIRRI Parisli şık kadınlar, “ Makyaj * f sanatında bütün dünyanın en bü” | yük eksperleridir. En son g'ü.ıemk | sırları, havalandırılmış bir püd' ' ranın istimalindedir. - Müthiş bif hava tazyikı tahtında dönen bif tulumbanın sür'atle ezilen- h usul ile istihzar edilen ve mümküf olmadığı zannedilen ondefa dabf ince bir pudradır. Bu usul say” sinde pudrayı o derece iuceltil'ıd ; -yüze bir makyaj | veren modası geçmiş adi ve ağ| pudralardan büsbütün başka bir tesir bırakarak- cildde gayri mer' . bir güzellik tabakası halinde mü/” tazam ve yeknasak olarak yapt$” | ve tene tabii bir şekil verir. | yeni havalandırma usulü Tokal0f pudrasının - istihzarında kullanı | maktadır. Tokalon pudrası, 3)" zamanda terkibinde taze mevcut olduğundan bütün sabit kalır ve ne yağmur, ne gâr, nede ter tenin “ fini mat * güzelliğini tağyir etmez. Siz ı’ı,'-* Fransız kadınlarının güzellik £" | olan “ Havalandırılmış ,, Tokat” pudrasını kullanınız. | | |