27 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- n ST F HEM ' MERAKLI: Tren düdüğü Trenin ilk icadında sür'ati çok ya * vaştı. Trenin önünde daima bir atlı ko- ğ&r Ve tren geliyor, diye bağırarak hal- kı yolun üstünden savardı. Zaman geç- Ü. Trenlerin sür'ati ziyadeleşti. Artık &tlılar trenin önünde koşamaz oldular. Tabii bunlara lüzum kalmadığından iş- lerine de nihayet verildi. Fakat bugün İngilterede bir tren önde giden yu - mMüurta dolu bir arabaya çarptı. Yumur- faların sahibi de tren idaresinden yu- murtalarının parasını aldı. Bunun üze- rine düşündüler, bir daha böyle bir ha- le sebebiyet vermemek için trene dü - dük takmayı icat ettiler.. İlk düdüklü tren İngilterede işlemiştir. * Basradaki sucular Basrada iyi sucular suyu denizden lırlar. İnsana tuhaf gelen bu hâdise r hakikattir. Basvada deniz altında i su membaları vardır. Bu memba - Erdan su o kadar fazla çıkar ki mem- ın eivarındaki deniz suyunu tama - faile uzağa atar. Membaa yakın inen yerliler ellerindeki tulumları doldurur ve denizin üzerine çıkarlar, Bu tulunı- lardaki suyu da şehirde sokak sokak dolaşarak satarlar. r Hayvanat bahçelerinde Vinceune hayvanat bahçesinde bir fil vardır. Bu filin bir senede ne yediği- ni hesablamışlar ve şu neticeyi bulmuş- lardır. Bu fil senede: 27.500 kilo ot ve hububat yemektedir. (Aynı bahçede bulunan aslanlara da gene senede 120.000 kilo et verirlermiş. mwmtwbüvâ“müöüöwwm Yeni bilmecemiz | dosdoğru kül yığınına koştu, Kül yr Tilkiyi yakalayan köpek Yumak, evin sadık köpeği idi, Onu son zamanlarda kümese dadanan til- kiye karşı bekçi yapmışlardı. Fakat kurnaz tilki gene bir yolunu buluyor, kümese giriyor; gözüne kestirdiği ta- vuğu, pilici kapıp kaçıyordu. Yuma - ğin bu işe çok canı sıkılıyordu. Sahip- lerinin tavuklarının kaybolmasına mı yansın, yoksa kendine verilen vazife- yi yapamamasına mı? Biyz gün bahçede dolaşırken hizmet- çinin eski aba terliklerini gördü. Ak - hna bir şey geldi: — Mükemmel, dedi, ben tilkiden öç akırım, Bulduğu terliklere doğru başını u - zattı. Bir tekini bir kulağına, öteki te- kini de öteki kulağına geçirdi. İş bu — kadarla olmamıştı, kuyruğunu da ört- mesi lâzımdı. Her tarafı dolaştı. Niha- yet bir köşede küçük bayanın eski as- trakan şapkasını buldu. — Oh, dedi, işte bu iyi. Eski şapkayı kuyruğuna geçirdi. Ve gınının üzerinde bir iki defa sırtüstü yuvarlandı. Bahçede birikmiş suya gitti, suda kendini gördü. Tilkiye ben- zemişti. Bir kenara çekilip geceyi bek- ledi. Gece oldu, Her taraf karardı. Nihayet tilki göründü. Dosdoğru til- kinin karşısına çıktı. — Ne o tilki kardeş sen de mi gel - din? — Ben degeldim ya. sen benden ev- vel davranmışsın, buralara sen de uğ- rar mısın? — Ne yapayım, burada iki tilkiyi doyuracak kadar tavuk var. — Orası öyle. — Geldim amma, nafile kardeş, kü- mes boş, tavukları köpeğin kulübesi - DE k_“ymuşlar. Onun kapısı da sürmeli. Bir ipi var. Kapıyı açabilmek için o ipi . SON POSTA Ha SVİ Vake , -© | 1 (_& Ş y AoA ÜN e — Yok. Onu atmışlar galiba! — Öyleyse benim aklıma bir şey gel- di. Birimiz ipi çekeriz, öteki de içeri girer, iki tavuk kapıp çıkar. Tavukları paylaşırız, z — İyi buldun kardeş, naydi şunu yapalım. — Madem ki ipi bir kaç defa çektin, sen bu işe alıştın, demektir. Sen ipi çek kapı açılsın, ben içeri girerim, Tilki kılığına girmiş olan Yumak kendi kulübesinin kapağındaki ipi diş- lerile çekti, kapak açıldı, tilki içeri gir- di. Yumak ipi birdenbire dişleri ara - sından bırakınca kapak hızla kapandı. Tavuk dolu kümese girdiğini zan - neden tilki boş köpek kulübesinde hapsolmuş, kalmışı, Yumak kulaklarından — terlikleri, kuyruğundan şapka eskisini attı. Hav- lıya havlıya eve koştu. Havlamasından uyandılar. Onun pe- İ şisira Kulübeye gittiler. Kulübenin 1te-| pesindeki ufak camdan içeride hap - sedilmiş olan tilkiyi gördüler, Yumağı çok çok sevip okşadılar. Bir hafta sonra, Yumak evin baya - nile birlikte sokağa çıkmıştı. Bayanın boynunda tutulan tilkinin derisinden bir kürk vardı. Yumak bayanının ya- nında sevinçle zıplıyor, ikide bir kür - ke bakıyordu. * * AD MNt d y çekmek lâzım. Ben çektim. Fakat çek- tikten sonra içeri girmek imkânını bu- lamadım. l Köpek yok ya.. üüü Geçen bilmecemizde | kazananlar Geçen bilmecemizde kazananla- rın isimlerini önümüzdeki pazarte- si günü gazetemizde bulacaksınız, UYEJ PU y — Karda kayakla kayan bir sporcu res mi yapan ressamın kayak sporu hak - kımda hiç malümatı yokmuş. Resimde büyük bir yanlış yapmış; resmi kesin yanlışa işaret edip bize gönderin, bir kişiye bir futbol topu, kıravat, dört kişiye de birer çay fincanı hediye vereceğiz.. Bunlardan başka diğer yüz kişiye de ayrı ayrı güzel hediyeler verilecektir. İ iki kişiye birer ... ae dd Tüyleri sapsarıdır, Resimli Hikâyeler NİŞAN — Ver şu tabancayı nişan nasıl a- fılır göstereyim. — Hele ben bir kaçayım, TALİMİ — Demindenberi kapımın zilila oynıyan sensin ha; şimdi seni bir dö: veyim de anla! ! £ Köpek boyacıdan intikam aldı Boyacı iskelenin Üüzerine çıkmış bir pencereyi boöyüyordu. O bunu yaparken küçük bir köpek te aşağı- da dolaşıp duruyördu. Boyacı fırça- sını boyaya batırıp, fırçada toplanan boyayı. Köpeğin üzerine silkeledi. Köpek üzerine bir şey atıldığını anlar an lamaz boyacının üzerinde bulundu - ğu iskeleye takılı ipi ağzile| çekti “boyacı: — Ne oluyor? Diye bağırdı. — Bu köpek beni düşürecek,. Küçücük Sarmanımın.. Huyu pek haşarıdır; Küçücük Sarmanımın.. Ne hoştur sokuluşu; Sahibini buluşu, Kaçıp ta kurtuluşu, Küçücük Sarmanımımn.. Ciğer yedi, karnı tok, Oynuyor gene çok çok, Kimseden korkusu yok; Küçücük Sarmanımın! Pençminıie bir yumak; Oynuyor, oynıyacak, | Gene keyfi geldi bak; Köpek asıldıkça | asıldı, en evvei boya tenekesi ile fırça birbiri arka - sına yere düştüler, Köpek hırsini a- lamamıştı.. İskeleyı bir o yana, bit Küçücük Sarmanımın.. ** | bu vana aakisordu. Çekiyordu. Çek- ti, çekti, çekti ve birdenbire, Brrakıverdi. Boyacı iskele ile bif” likte boyadığı cama çarptı. Cam tuz” la Buz oldu. Köpek uzaktan bakıyofi sevincinden zıp zıp zıplıyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: