da v K ... .. Tren düdüğü Trenin ilk icadında sür'ati çok ya - waştı. Tvenin önünde daima bir atlı ko- Şar ve tren geliyor, diye bağırarak hal- İ yolun üstünden savardı. Zaman geç: W. Trenlerin sür'ati ziyadeleşti. Artık #tlılar trenin önünde koşamaz oldular. Tabil bunlara lüzum kalmadığından iş- lerine de nihayet verildi. Fakat bugün İngilterede bir tren önde giden yu - murta dolu bir arabaya çarptı. Yumur- faların sahibi de tren idaresinden yur murtalarının parasını aldı. Bunun üze- rine düşündüler, bir daha böyle bir ha- le sebebiyet vermemek için trene dü - mayı İcat ettiler.. İlk düdüklü tren İngilterede işlemiştir. Basradaki sucular Basrada iyi sucular suyu denizden plırlar. İnsana tuhaf gelen bu hâdise bir hakikattir. Barvada deniz altında i su membaları vardır. Bu memba - lardan su © kadar fazla çıkar ki mem- ın elvarındaki deniz suyunu tama - faile uzağa atar. Membaa yakın inen yerliler ellerindeki tulumları doldurur ve denizin üzerine çıkarlar, Bu tırlum lardaki suyu da şehirde sokak sokak dolaşarak satarlar. * Hayvanat bahçelerinde Vinceune hayvanat bahçesinde bir fil vardır. Bu filin bir senede ne yediği- ni hesablamışlar ve şu neticeyi bulmuş- lardır. Bu fil senede: 27.500 kilo ot ve bububat yemektedir. (Aynı bahçede bulunan aslanlara da gene — senede 120.000 kilo et verirlermiş. seceaseseeseAAAAAAAA KAAAALAA: SAĞEMA Tilkiyi yaka Yumak, evin sadık köpeği idi. Onu son zamanlarda kümese dadanan til kiye karşı bekçi yapmışlardı. kurnaz tilki gene bir yolunu t kümese giriyor; gözüne kesti vuğu, pilici kapıp kaçıyordu. Yuma - ğin bu işe çok canı sıkılıyordu. Sahip- lerinin tavuklarının kaybolmasına mı yansın, yoksa kendine verilen vazife yi yapamamasına mı? Bis gün bahçede dolaşırken hizmet- çinin eski aba terliklerini gördü. Ak - hbna bir şey geldi: — Mükemmel, dedi, ben tilkiden öç ahkrım, Bulduğu terliklere doğru başını u - zattı. Bir tekini bir kulağına, öteki te- kini de öteki kulağına geçirdi. İş bu Faki kadarla olmamıştı, kuyruğunu da ört- mesi lâzımdı. Her tarafı dolaştı. Niha- jyet bir köşede küçük bayanın eski as- trakan şapkasını buldu. — Oh, dedi, işte bu iyi Eski şapkayı kuyruğuna geçirdi. Ve dosdoğru kül yığınına koştu. Kül ye ğinının üzerinde bir iki defa sırtü yuvarlandı. Bahçede birikmiş suya Bitti, suda kendini gördü. Tilkiye ben- zemişti. Bir kenara çekilip geceyi bek- ledi. Gece oldu, Her taraf karardı. Nihayet tilki göründü. Dosdoğru til- kinin karşısına çıktı. — Ne o tilki kardeş sen de mi gel - din? — Ben degeldim ya. sen benden ev- vel davranmışsın, buralara sen de uğ- Tar mısın? — Ne yapayım, burada doyuracak kadar tavuk var, — Orası öylae. — Geldim amma, nafile kardeş, kü- mes boş, tavukları köpeğin kulübesi - iki tükiyi ne koymuşlar. Onun kapısı da sürmeli. Bir ipi var. Kapıyı açabilmek için o ipi çekmek lâzım. Ben çektim. Fakat çek- tikten sonra içeri girmek imkânını bu- lamadım. Köpek yok ya. meww»owuşşumwş“w sını boyaya batırıp, fi Yeni bilmecemiz KA layan köpek NİŞAN — Yok. Onu atmışlar galiba! — Öyleyse benim aklıma bir şey gel- di. Birimiz ipi çekeriz, öteki de içeri girer, iki tavuk kapıp çıkar. Tavukları paylaşırız, N — İyi buldun kardeş, naydi şunu yapalım. — Madem ki ipi bir kaç defa çektin, sen bu işe alıştın, demektir. Sen ipi çek kapı açılsın, ben içeri girerim. 'Tilki kılığına girmiş olan Yumak kendi kulübesinin kapağındaki ipi diş- lerile çekti, kapak açıldı, tilki içeri gir- di. Yumak ipi birdenbire dişleri ara - sından bırakınca kapak hızla kapandı. Tavuk dolu kümese girdiğini zan - neden tilki boş köpek kulübesinde hapsolmuş, kalmışı, Yumak — kulaklarından — terlikleri, kuyruğundan şapka eskisini attı. Hav- lıya havlıya eve koştu. Havlamasından uyandılar, Onun pe- — Ver gu tabancayı nişan nası) a- tılır göstereyim. — Hele ben bir kaçayım, şisıra £ulübeye gittiler. Kulübenin te- Pesindeki ufak camdan içeride hap - sedilmiş olan tilkiyi gördüler, Yumağı çok çok sevip okşadılar, Bir hafla sonra, Yumak evin baya - nile birlikte sokağa çıkmışti. Bayanın boynunda tutulan tilkinin derisinden bir kürk vardı. Yumak bayanının ya- nında sevinçle zıplıyor, ikide bir kür - ke bakıyordu. K A GD ASN eçen bilmecemizde kazananlar Geçen bilmecemizde kazananla- rın isimlerini önümüzdeki pazartc. $i günü gazelemizde bulacaksınız. Boyacı iskelenin Üüzerine Çıkmış bir pencereyi boyuyordu. O bunu Yaparken küçük bir köpek te aşağı- da dolaşıp duruyördu. Boyacı fırça- ada taplanan ç | boyayı, Köpeğin üzerine silkeledi. Köpek SARMAN Karda kayakla kayan bir sporcu res mi Yapan ressamın kayak sporü hak - kında hiç malümatı yokmüş. Resimde büyük bir yanlış yapmış; resmi kesin nlışa işaret edip bize gönderin, bir kişiye bir futbol topu, iki kişiye birer gi t ' de biçer çay fincanı hediye vereceğiz.. Bunlardan başka ye de ayrı ayrı güzel hediyoler verilecektir. Tüyleri sapsarıdır, Küçücük Sarmanımın.. Huyu pek haşarıdır; Küçücük Sarmanımın.. Ne hoştur sokuluşu; Sahibini buluşu, Kaçıp ta kurtuluşu, 'W ük Sarmanımın.. Ciğer yedi, karnı tok, Oynuyor gene çok çok, Kimseden korkusu yok; Küçücük Sarmanımın! Pençesinde bir yumak; Oynuyor, oymıyacak, Gene keyfi geldi bak; Küçücük Sarmanımın.. Köpek asıldıkça » asıldı, en evvei baya tenekesi ile fırça birbiri arka - sına yere düştüler, Köpek hırsını a- Resimli Hikâyeler TALİMİ — Demindenberi kapımın zilile oynuyan sensin ha; şimdi seni bir dö- I veyim de anla! Köpek boyacıdan intikam aldı üzerine bir şey atıldığını anlar an lamaz boyacının üzerinde bulundu - ,Bu iskeleye takılı ipi ağzile| çekti boyacı: * Ne oluyor? Diye bağırdı. — Bu köpek beni düşürecek. ti, çekti, çekti ve birdenbire. | Brrakıverdi. Boyacı iskele ile bif likte boyadığı cama çarptı. Cam tuz” la buz oldu. Köpek uzaktan bakıyoli sevincinden zıp zıp zıpliyordu.