Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
. ee A 12 Sayfa Otobusçuler anlaşmıya y (Baştarafı 1 inci sayfada) |Alk kararlarında ısrar etmek noktasın- da mutabık kalmışlardır. Otobüs sahipleri diyorlar ki: «— Belediye, otobüsçülerden (oto - büs işletme imtiyazının kirasını) isti- ğor. Halbuki vergi ve resimler, ancak üyük Millet Meclisinin yüksek tasdi- kına iktiran ettirilerek tahsil edilebi - Jir. Belediyeler, kendi kendilerine' ver gi tarhedemezler. Belediyeye ancak bil fiil otobüs işletmek imtiyazı verilmiş- tir. Yoksa bir bedel mukabilinde âhar tarafından işlettirilmek hakkı verilme miştir. Bu hak kanunda: (âhara devri halinde Heyeti Vekile kararı alınmak kayıt ve şartına) bağlanmıştır. Buna rağmen belediye, bizlerden (otobüs iş- lettirmek hissesi) gibi bir vergi veya tesim almak istiyor. . Bir'an için bu talebin kanuni bulun- duğunu kabul ettiğimizi farzetsek da- 'hi: her nevi tekâlif ve rüsumun âdilâ- ne ve nihayet makul olması icap eder. Halbuki: belediye bizden istediği bü pa rayı safi kazancımız üzerinden değil, hâsılatı umumiyemizden istemektedir ki, bugün devlet bile vergilerini hâsı- latı safiye üzerinden alırken belediye nin şu teklifinin kabul ve is'afı imkân sızdır. Çünkü bu takdirde vermekte ol duğumuz kazanç vergisi ve belediye re simleri üzerinden ikinci defa bir yüzde on vergi vermemiz lâzım gelecektir. Hülâsa: Belediyenin istediği bu para nın kanuni müstenidat ve müeyyidele- ri varsa, bizden taahhütname istenil - mesinin sebebi nedir, bizden bu pâra - doğrudan doğruya tahsil olunabilir? Otobüsümüzü verelim, belediye yüzde onu bize versin! En nihayet bu vaziyet karşısında Belediyeye şunu teklif ediyoruz: Biz, ellerimizde mevcut bütün otobüsleri bilâ bedel, yani parasız olarak beledi- yeye verelim. Otobüsleri belediye işlet — Versin. Esasen belediye, hariçten oto - Büs getirtmek için hükümet nezdinde - teşebbüste bulunmuş değil midir? İşte gümrüğü verilmiş olan otobüsleri, söy lediğimiz şart dahilinde, belediyeye ter - ketmege âmadeyiz. Belediye işletsin ve |—bize yüzde on versin. Çöktan raziyız.» Kaç otobüs işliyor - Bugün Taksim - Yenimahalle arasın- da 24, Kocamustafapaşa - Sirkeci ara o sında &, Bakırköy - Sirkeci arasında 19, Keresteciler - Eyüp arasında 18 | Birkeci - Rami arasında -— mektedir. Otobüsçülerin iddiasına göre bir oto |— büs ayda 50 - 70 lira arasında kâr bı- /— rakmaktadır. Gene diyorlar ki: — Belki belediyenin söylediği ola- — bilir. Fakat bize yeni hatlar gösterme ——— otobüs işle- Bin ve bizden istediği yüzde onu bize| 'lidir. Meselâ Taksim - Yenimahalle a- rasında 24 otobüs vardır. Halbuki gün- delik seyrüsefer 23 ü ancak bulmakta- dır. Demek ki bir otobüs ancak bir defa gidip gelmektedir. Şu takdirde bu hat- ta işleyen arabalar fazladır. Fakat ye- ni hatlar gösterilirse arabaların bir kısmı o hatlara tahsis edilir ve biz de para kazanırsak, belediyenin de bizden o zaman para istemeği düşünmesi lâzım gelir. Hataylıların matbuata Teşekkürleri Ankara, 2 (Hususi) — Beylân'dan ve Hatayın diğer yerlerinden matbuat umum müdürlüğüne gönderilen tel- graflarda Sancak davamzı hararetle müdafaa eden Matbuatımıza — teşek- kür edilmektedir. Ankarada imar işleri Belediyeye devrediliyor Ankara, (Hususi) — Ankaranın imari etrafında şimdiye kadar ıarfedılen mesai Ankara şehri imar işini normal bir hale getir- miş bulunmaktadır. Dahiliye Ve- kâleti bunun için Ankara şehri imar müdürlüğünün bütün hak ve vecibelerile Ankara belediyesine devri için bir kanun lâyihası ha- zırlamaktadır. Ziraat teşkilâtı kanunu Ankara, 2 (Hususi) — Ziraat encumem, ziraat teşkilâtı kanun pero_ıesınm müzakeresini bitirmiş- Proje bütçe encümenine ve- rılımştır Bugünlerde tetkikine başlanacaktır. Tiran Elçimiz itimatnamesini verdi Tiran, 2 (A. A.) — Yeni Türk Elçisi Ali Türk geldi, mutad me- rasimle bugün itimadnamesini Kral birinci Zogoya tevdi etmiştir. Fransız Heariciye Nazırı Sefirim'zle görüştü Paris, 2 (A. A.) — Delbos bu sabah Türkiye Büyük Elçisi Suat Davaz'ı kabul etmiştir. ,|Amerikaka bir milyon kişi meskensiz kaldı New-york 2, (A.A.) — Feyezan - lar hakkında son alınan malümata gö- re, 400 kişi ölmüş ve bir milyon kişi de evlerini terketmek mecburiyetinde kalmıştır. İeledıye ıle anaşmıyorlar Hergün Almanya ile , Ticaret münasebetlerimiz Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 2 inci sayfada) ve komisyoncularına büyük işler gös- terdi. Şimdiye kadar her iki tarafın da bi- ribirinden şikâyet edecek şeyleri pek olmasa gerektir. Almanya, Türkiyede bir hayli vadeli iş yaptı, malzeme ver- diyse, Türkiye bankacılığı da Almanya nın hususi alacaklılara tediye kabiliye- tini arttırmak için kendisine klering he saplarında krediler açtı. Bugün bu he- saplarda toplanan muhtelif tarzdaki pa raların yekünu otuz milyon Türk İira- sını bulmuştür. Hülâsa, Dünyanın fena zamanlarında bu iki memleket biribir- lerile güzel alış veriş yaptılar. * Bu işleri tanzim eden İktısat Vekâ- letimizin Almanya ile ticaret münase- batımıza vermiş olduğu şeklin bugüne kadar devam edip giden mânası, bence, şudur: Toprak mahsullerinin feci suku tu esnasında bu mahsulü tutmak mu- kabilinde gerek devlet bütçesinin, ge- rek devlet müesseselerinin veyahut hu susi ticaretin, bir kısım Alman mamu- lâtına fazla bedel ödemesine karşı göz yummak. Bu fedakârlığa mukabil top- rak mahsullerimiz para etmiş, köylü tutunmuş, istihsâl şevkini mahveden pi yasa felâketleri bertaraf edilmiştir. Bu, Türkiyenin toprak müstahsiline, ma - dencisine karşı, gerek devlet bütçesile, gerek müstehlik kesesile bilvasıta bir nevi prim vermesi demekti ki bunu baş |ka bir yoldan, yani prim vermek yoli- le, bu kadar muntazam bir surette, te- min etmeğe imkân yoktu. İktısat Ve- kâletinin teşkilât itibarile en zayıf oldu ğu zamanlarda koymuş bulunduğu bu esasların şimdiye kadar verdiği netice- lerden Celâl Bayarın bugün herhalde memnun olduğunu zannederiz, Fakat, dünyada toprak mahsulleri -- nin ve iptidai maddelerin kalkınmaya başladığı ve hattâ kalkındığı bir za- manda, yani şimdi, bu usullerde tadil edilecek noktalar yok mudur? Bu sua- le cevap verebilmek için icap eden ma lümat unsurları elimizde bulunmadığı için hüküm vermek bize düşmez, En iyi karar İktısat Vekâletinin elindeki malümatın ve tecrübelerin tetkikinden çıkacak olandır. Anlaşılan, Vekâlet te şimdi bu mesele ile meşguldür. Bizim için temenni edilecek şey, Al- manya ile aramızda mevcut olan bu- günkü iktısadi iş birliğinin her iki ta- rafça da faydalı olan faaliyetinin yal- nız devam etmesini değil, belki de da- ha geniş bir inkişafa doğru geçmesini temenni etmektir. (Baştarafı 1 inci sayfada) tifade ederek kaçmağa muvaffak ol - muştur,. Zabıtanın bu vak'a etrafında yaptığı sıkı tahkikat ve takibat neticesinde dün bir adam zan altına alınmıştır. Vak'a nasil oldu ? Birkaç gün evvel Beyoğlunda cadde üzerindeki bir pastahanede bir masada tek başına 50 yaşlarında kadar görü - nen bir kadının oturduğu görülmüştür. Bu sırada pastahaneye bir adam gir- miş, bu adam, paltosunun yakasını kal dırmış, şapkasını gözlerinin üzerine ka dar çekmiş ve masaların arasında biri- ni arıyormuş gibi dolaşarak 50 yaşla- rındaki kadına yaklaşmış ve kadının önüne gelince birdenbire keskin bir ha reketle kolunu kadının yüzüne salla - mıştır. İhtiyar kadın o kadar âni bir ta arruza uğramıştır ki, ancak başını bir az geriye çekebilmiş, ve bu hareketi ya par yapmaz, feryat ederek iskemleden yere devrilmiştir. Pastahane bu feryatla allak bullak ol muş, hele kadinim yüzünden fışkıran kan bu heyecanı büsbütün arttırmış - tır. Bu arada cârih te kaçmıştır. Pastahane garsonlarının ve müşteri- lerin bağırışmalarına yetişen polisler yaralanan kadını hastahaneye kaldır - mışlardır. O sırada pastahanede oturan müşte- riler ve garşon kızlar, cârih paltosu - nun yakasını kaldırdığı, şapkasını göz- lerine kadar çektiği için eşkâlini bir ta ancak bu nokta anlaşılmıştır. Ve şimdilik polis yukarıda bahsettiğimiz adamı zan altına almıştır. Taarruza uğrayan ihtiyar kadın kimdir? Taarruza uğrayıp yaralanan 50 yaş larındaki kadının adı Feldmondur. Âs len Romanyalıdır. Altı seneden beri Tu ring Palas otelinde oturmaktadır ve İstinye havuzunu kurmuş olan mühen- disin karısıdır. Bayan Fildmanın evvel ce çok zengin olduğu ve halen malik olduğu servetin kendisini geçindirme- ğe kâfi geldiği söylenmektedir. Bayan Fildman neler söylüyor ? Bir arkadaşımızı bu çok garip yara- lama hâdisesinde taarruza uğrayan Ba yan Fildmanla görüşmeğe yolladık. Arkadaşımızla görüşen Bayan Fild - man demiştir ki: — Vak'anın faili henüz tutulmadığı için şimdilik size hiç bir malümat ve- remem. Zaten bu husus hakkında zabı taca da söz söylemekten menedilmiş bulunuyorum. Ben üstüme saldıran ve beni yana- ğımdan yaralayan adamın kim olduğu- nu bilmiyorum. Hayatımı âni bir hare ketime medyunum. Yani kafamı bir an Beyoglunda kanlı ve | esrarengiz bir hâdise — türlü farkedememişlerdir. İlk tahkikat |, famı koparacaktı. — Ne ile vurduğunu görmediniz mi? — Hayır farkedemedim. Fakat bir vuruşta yanağımdan beş santim kadaf bir yara açmış olması, herhalde çok kes kin bir âlet kullandığını isbat ediyor. — Tanımadığınız bir adam size ne- den hücum etsin ? — Polis zan altına aldığı adamı ba na gösterdi. Tanımadığımı söyledim. Yaralanan kadının esrarengiz sözleri Bir an susup düşünen Bayan Fild:- man nihayet tekrar söze başlıyarak: — Beni yaralayan adam şahsen be- nim düşmanım değildir, demiştir. Ken disini belki para ile bu işi yapması için teşvik etmişlerdir. Zaten ben bir kere de altı ay evvel telefonla tehdit etmişlerdi. Ben böyle bir taarruza uğrayacağımı tahmin edi- yordum. Polis bu işin failini muhakkak yakında meydana çıkaracaktır. O za - man bu Mmeselenin esrarengiz görünen mahiyeti anlaşılmış olacakır. Yalnız e“ min olun ki bu vak'a heyecanlı bir ro- man mevzuu olabilecek kadar esraren- gizdir. Arkadaşımız Bayanla konuştuktan sonra Emniyet Müdürlüğüne müracaat ederek bu vak'a etrafında yapılan tah- kikatın ne safhada olduğunu öğrenmek istemişse de kendisine cevaben: — Böyle bir hâdise olmuştur. Kuv- vetli İzler üzerir|leyiz. Yakında işin fail veya failleri meydana çıkarılacak tır. denilmiştir. Tahkikat devam etmektedir. Nobel mükâfatı (Baştarafı 3 üncü sayfada) si Almanyada nit him bir hâdise çı: kardı ve hükümsa tin aldığı bir ka- rar ile hiç bir Almanın, bundan böyle Nobel mükâfatını kabul etmiyeceği ci: hana bildirildi. Fakat bundan doğabile- cek şahsi zararların önünü almak için de, Her Hitler, her sene üç Almana verilmek üzere beheri 100 bin marklık- üç mükâfat ihdas etti ve böylece, bü- tün dünyada teveccühü her sene mü: him hâdise sayılan bu mükâfat mese- lesi, bir siyasi telâkki yüzünden büyük ehemmiyetini kaybetmek tehlikesine maruz bulunuyor. — Selim Ragıp (*) Yeni Japon Başvekilinin Vaşing:- ton sefirliğinden getirildiği yazılmıştır. Bu bir zuhül eseri olarak intişar etmiş- tir. Düzeltiyorum. Nobel mlÜkâfatı Amerika vari Bir teşebbüs (Baştarafı 1 inci sayfada) — Yeni Foçada yaşları ondokuzla 0- içinde geriye çekmemiş olsaydım. Ka- —— “Son Posta,, nın Edebi Tefrikası: 40 — Herhalde genç bir kadının etra- — file olacağına kocası ile meşgul olması -— tenkide değmez değil mi Selim Bey.? — — Bu kocadan kocaya değişir Seza '>Hanım... — Hayretle yüzüne baktım neler söy- - lüyordu! Hem bu kahve rengi gözler sanki o benim bildiğim eski müşfik te- v -miz bakışlı gözler değildi. Öyle bula- — nık, vahşi mânalarla parlıyordu ki! Al- — dığı küvvetli içkilerin tesizinden ola - — cak sesi bile değişmiş, yüzünün hatları yay gibi takallüs etmişti. Fakat şimdi — devam etmemesi için ben neyapacak - — tiım? Başımı başka tarafa çevirerek sert bir cevapla onu susturmak iste - dim: — Ben kocamı beğeniyorum, o ho- şuma gidiyor Selim Bey, dedim. Hem — bu bahisler sizi alâkadar etmez.. Birdenbire kollarının belimde da - — raldığını hissettim. Gözleri büyüyerek : /— yüzüme baktı: —— Bunların beni alâkadar edip et - memesı sizi ıımrlendmyor galiba.. a- aba kocanızın sizi hakikaten sevip ediği meselesi etrafında da bu ka- rsabi misiniz?. ayri ihtiyari kolhnndın kurtul « ha üü Peride Celâl mak ister gibi bir hareket yaptım. Se- sim hiddetten titriyordu: — Beni sevip sevmediğini kocam size söyliyecek değil.. bu bahisler o - nunla benim aramızda geçebilecek şey lerdir, anlıyor musunuz.. hem bizim birbirimizi sevmemizin sizi bu kadar meşgul etmesi artık sinirime dokunu- yor.. Yüzünde 'haın bir tebessüm dolaş - ti — Benim de söylediğiniz şu kelime sinirime dokundu. «Bizim birbirimizi sevmemiz» diyorsunuz. Siz belki Sırrı Nihadı sevebilirsiniz. Fakat acaba Sır- rı Nihad sizi ne zamandanberi sevme- ye başlamış, merak ediyorum. Dans bitmek üzere idi. Bu saçma hareketlerile balo gecemi zehir eden Selim Naciyi bir düşman gibi boğmak istiyordum. Ondan intikam âlmak, in- ce tarafından vurmak istiyerek alaycı bir tebesdümle — gülümsiyerek cevah verdim: — Demin dansederken biraz dikkat etseydiniz, bu sevginin ne zamandan- beri başladığını anlardınız.. : Kollarını belimden gevşetti.- Fahat |gözleri gene öyle çakmak çakmak ya - ' Yazan: P. - narak tok bir sesle cevab verdi: — Buüna inanmama imkân yoktu da onun için dikkat etmedim Seza hanım, affedersiniz.. Gayri ihtiyari dudaklarımdan fırla- dı: — Neden imkân yoktu! Kahve rengi gözlerinde mana yanıp söndü: — Çünkü onun sevdiği bir başka kadın daha biliyordum. Asabi asabi gülerek sordum: — Kimdi bu?. O, kelimelerin üstüne basarak al - kollü nefesini yüzüme çarpa çarpa söy- ledi: — Onu siz tanımazsınız, ama, Sır- ti Nihad çok iyi tanırdı Seza hanım.. Olduğum yerde sallandım. — Zaten dans bitmişti. Selim Naci belimden kollarını çekti. Pistte toplananlar elle- rini çırparak aynı tangonun tekrarlan- masını istiyorlardı. Kendime hâkim ol- mıya çalışarak başımı kaldırdım. Se - lim Naci ateşli bakışları ile beni süzü - yordu. Onu hayrette bırakan bir hare- ketle ellerimi kaldırdım ve ben de dan- sın tekrarı için alkışladım. ÂAynı tango tekrar başladığı zaman uzakta bir ar- kadaşı ile konuşan Sırrı Nihadın hay- retle bana baktığını görmemiş gibi dav- ranarak Selim Naciye döndüm. O da epeyce şaşırmış, âdeta ayılır gibi ol - muştu:. Çok., sâkin- görünmiye gayret zâlim bir — Dansetmiyor muyuz? Hayretle yanıma yaklaştı ve yeniden dönmiye başladık. Dans başlar başla - maz birdenbire asabiyetle omuzundaki elim' sıkarak ona doğru eğildim: — Bana bu kadının kim olduğunu, ismini söyliyeceksiniz Selim bey.. Sarhoş olmasına rağmen biraz du - rakladıktan sonra hemen vaziyete in- tikal etti.. Dansı niçin tekrarladığımı anladı. Biraz da kendine gelir gibi ol - muştü, Sert bir sesle cevab verdi: — Hiç bir zaman onun kim oldu - ğunu söylemiyeceğim Seza hanım. O- na değil fakat bir başkasına söz ver - dim, Müstehzi müstehzi güldüm : — Verdiği söze pek sadık olan bir adam bu sizin ilk söylediğiniz şeyleri de söylemezdi.. mademki ilk adımı bu suretle attınız.. artık arkasını da ta - manılıyabilirşiniz. Bu zaten küçük bir meraktan başka bir şey değil. Kocamın hayatından bir kadın macerası geçmesi kadar tabit bir şey olamaz. Bu her er - keğin başına gelen şeydir ve beni mü - teessir etmez. Doktor Selim artık iyice kendini toplamıştı. Fakat sözüne sadık olmadi- ğını ima edişim onu büsbütün kızdır - dı. Yüzüme kindar bir 'bakış fırlattı. — Bu maceranın şekli ne olursa ol- sun söylemiyeceğim, dedi. - * ö tebessumle .mdmf Pblir v ediyordum. Dudaklarımda zorakı bır_ — quhyecelumu Selım bey ' e “(Arkası var) tuz arasında yüzden fazla delikanlı var dır. Buna mukabil Yeni Foçada mev- cut 150 ailenin evlenecek çağda yal- nız üç kızı var. Son seneler içinde Yeni Foçada da- ğan çocukların hepsi de erkektir. Bü- tün gün tarlada çalışıyoruz, yoruluyo- ruz, şimdi evlenecek çağdayız. Yeni Fo çaya bağlı beş köydeki kızlar da ancak bu köylerin delikanlılarına kifayet e- der. Bize kız vermiyorlar. Düşündük, taşındık, evlenmek istiyo ruz, ne yapalım?» Bu delikanlılar gazete idarehaneleri- ni ziyaret ederek dertlerini dökmüş!er, dertlerine deva aramışlardır. Teşkilâtı esesiye Kanununda tadilât (Baştarafı 1 inci sayfada) Cumhuriyet Halk Partisinin —ana prensiplerinin teşkilâtı esasiye kanu- nuna derci hakkında 150 imza ile ve- rilen takrir üzerine Parti Genel Sekre- teri ve Dahiliye Vekili Şükrü Kaya ta- rafından verilen izahat — dinlendikten sonra bu takririn intaç edilmesi itti- fakla tasvip edildi. Evvelce verilmiş olan Grup kara- rına tevfikan Partinin Kamutay Gru- pu Reisi Vekili, Trabzon saylavı Ha- san Saka tarafından hazırlanan, siyasi müsteşarlıklar ihdası hakkındaki ka: nün teklifi projesi üzerinde müzakere cereyan etmiş ve teklifin . esas pren: — sipleri tasvip olunarak. projenin büyük — — Milllet Meclisi Yüksek Reisliğine hkv “hdimine karar verilmiştir. . . FKK | v ERST Na - & le bi - m>oğr Ai AM KAT