pi .l Sayfa “Son Posta,, nın Surye mektupları (Baş tarafı 1 inci sayfada) geniş muhtariyeti hakkındaki ilk itilâf üzerine, Suriyenin hâkimiyet hakkının mahfuz kaldığından dolayı kendi ken- lerini biraz teselli edenler, Sancakta türkçenin resmi di) tanınması noktasın da Türk ve Fransız murahhas heyetleri ında şiddetli bir çekişme cereyan haberleri geldiği zaman müza- kerenin inkıtaa uğrayacağı ümitlerine bile düşmüşlerdi. Fransanın buna razı olmıyacağına emin olanlar, bu hususa - dair P. T. T. radyosu tarafından neş- redilip Fransanın bu hususta daha faz la fedakârlığa gidemiyeceğini bildiren haberler bu ümitleri kuvvetlendirmiş- ti F; gece yarısından sonra resmi İlk Tisan türkçe olacağında ittifak hâ- Bi) olduğu haberleri gelince ayni ma- hafil kıyametleri koparmaya başladı. abah n gazeteler bu mesele çatıyor, kimi Türkiyeye şu e- kimi de bu emeli atfediyor. İstan gelen tatlı, yumuşak ve dostça sözleri ancak bu zümreye mensup ol- r dinliyorlar. Bunlar gene bil- mi okumakta berdevamdırlar. yiz. Fakat, Emir Şekip Arslan gibi vak tiyle gayet hararetli bir pansilâmist o- lan ve türkçü İttihat ve Terakkinin, is- lâmcı Enver Paşanın en iyi dostu bu- lunan bir adamın da bugün ayni yol- dan gitmesinin hikmeti nedir? Çoktan beri Cenevrede oturan bu zat, islâm memleketlerinde oradan oraya dola - şan, gayet cerbezeli ve eli iyi kalem tutar bir politika tüccarı olmuştu. Çok tan beri özlette otururken böyle bir- den bire meydana çıkışını güzel bir ti- caret yapmış olmasına mı atfetmek lâ- zım gelecek? Bu zat, «Elehram» gazetesinin Ce - nevre muhabirine, Sancak meselesin - den bahsederken demiş ki: — Halihazırda mühim olan şey, Su- riyenin hudutlarının ve topraklarının selâmet ve emniyet altında bulunması- dır. Diğer meseleler ikinci derecede şeylerdir. Türklerin asıl müaksatları Sancağın Türkiyeye ilhakıdır. Arada bir meseleler çıkarıp Sancağı «!İmaya çalışmak olacaktır. Bigada bir genci Dün bu Kitletülvataniyye zümresi,| Güvey girdiği il Mürdem Bey, maliye nazırla yülbarudi gibi hükümet adamları ile tüccardan, gençlerden bir hayli in- san hazır bulundu. Cemil Mürdem Bey içtimada salanu dolduran unda söz alarak meselenin son va Ne dair bir hayli izahat vermiş - Bu nutukta meselenin şimdiye ka- rdiği bütün safhaları izah et- , O saatte henüz türkçenin resmi ması meselesi halledilmiş bulun- 1 cihetle Cemil Mürdem Bey hü- in bu işlere mân iolmak için ça- — lşmaktan hali kalmıyacağını söylemiş B tir. » Bu sabahkı gazetelere göre Cemil lürdem ile Hariciye Veziri Sadullah Cabirinin bir tayyareye binerek doğru Marsilyaya hareket etmeleri ve oradan da Cenevreye gitmeleri mukarrer oldu ğunu yazıyarlar. Fakat, bu kararın geç olduğu ve bu zatların hareket etmiye- cekleri de bugün musirren söylenmek- tedir. Çok gariptir ki şu sıralarda Sancak — Meselesi münasebetile en çok sinirlilik — gösteren ve Türkiye aleyhinde hareket — te bulunanlar, ekseriytle Osmanlı Mec — lisi Mebusanında azalık etmiş olanlar: — dir. Osmanli Meclisinde Suriye Nas- - yonalistliğinden ziyade ecnebi dostlu - — ğu yapmış olan Faizülhuriyi biz Türk- — ler pek iyi tanırız ve onun bugün başka — türlü hareket etmesine akı) erdireme- Di yini haric » , Faizülhuri, Gece öldürdüler (Raştarafı 1 inci sayfada) ma gecesi yapılmıştır. Şerifin odasında ses sada kesilince, ' SON PoOsTa | Milâno Mülâkatı (Baş tarafı 1 inci sayfada) etmek üzere şimdiden Milânoya git - mişlerdir. Berlin, | (Radyo) — Burada dönen rivayetlere göre Tevfik Rüştü Aras Mi lâno mülâkatından sonra Berline gele- cektir. Bir Yugoslav gazetesinin mütaleaları Zâagrepte çıkan yarı resmi Novosti gazetesi, 26 Kânunusani tarihli nüsha- sında Rüştü Arasın Milâno seyahati et rafında bazı mütalealar serdettikten sonra, bu ziyaretin İtalyanlar tarafın- dan nasıl tefsir edildiğini anlatıyor ve diyor ki: İtalyanlar tarafından hâdise şüi bir mahiyette gösterilmektedir. Corrie- re della Sera, İtalya ile Tüfkiye arasın da mevcut meselelerin heyeti umumuü- yesinin tetkikinden ve iki memleket a- rasındaki münasebetlerin esaslı bir su rette aydınlatılmasından bahsetmekte- dir. Bugünden itibaren diğer İtâlyan |gazeteleri de bu Tisanı kullanmaktadır |lar. «Carriere della Sera» Türkiye - İtal ya münasebetlerinin son zamanlarda ta Mmamen iyi olmadığını, Türkiyenin İtal Yâya karşı şüpheler beslediğini, bu te- lâkkilerin Akdenizde İtalyaya iyi göz- le bakmıyan bazı devletlerin oynadık- ları rölden doğduğunu yazıyor. Dr. Tevfik Rüştü Aras ile Kont Ci- arasında vâki olacak mülâkatta İ- h Boğazlar anlaşmasına iştirak eği ileri sürülmektedir. Türkiye - anı ğer odada bulunan kadınlar da yeni|nin Habeşistan hakkında İtalyaya bir Tabalık Siftin artık uyuduklarına hükmederek yalıp uyumuşlardır. Fakat tanyeri ağarırken evdekiler züfaf odasına girdiklerinde gelini uy - kuda bulmuşlar ise de yeni güveyi o- dada görmemişler ve yüreklerine gi - ren şüphe üzerine keyfiyeti derhal köy müuhtarımna haber vermişlerdir. Muh - tar önceden işe ehemmiyet vermemiş: Şerif av meraklısıdır, mutlaka er | kenden kalkıp göle Ördek avına gitmiş |tir, Birazdan gelir demiştir. Maamafih, ihtiyata riayeten onu köy tivarında korucuya aratmağa başlamış tır. Yarım saat sonra Şerifin cesedi köyden beşyüz metre uzaktak! bir tar lanın içinde bulunmuştur. Ceset muayene edildiği zaman, kafa sına sıkılan bir kurşunla öldüğü ve bey ninin parçalandığı anlaşılmıştır. Güvey lik yeni”elbiselerile, cebindeki telli pul lu gelin çevresile kanlar içinde yerde yatmakta olan maklulün bıçağı kınin dan çıkmış, yere saplanmış. diğer bir mendil dahi bir iki yerinden düğüm - lenmiş bir halde yanıbaşında bulun - müştür. a Hâdiseye derhal müddeiumumilik el koymuş ve incelemeğe başlamıştır. Ye ni gelin müfemadiyen gözyaşı dökmek tedir. “Son Fosta,, nın Edebi Tefrikası: 39 K c Sezadan Ferideye mektuplar: ——— ÖNENCDA * Peride Celâl kaçırıyordunn diye onunla alay etti. Saat bir vardı. Ben Sırrı Nihadın vaatte bulunup bulunmıyacağı malüm değildir. Temps bunü muhtemel bul « mamakta ve Türkiyenin Habeşistanın ilhakımı hukukan — tanımıyacağını ve Milletler Cemiyetine karşı mevcut ta- ahhütlerine tamamen sadık kalacağını | yazıyor, «Corriere della Serâ» diyor ki: «Bizi Türkiyeden ayıran nedir? Bir |hiç. Umum! harpte Boğazları bombar dıman eden, 200 bin Türkü katliâm e- den, Yunanlıları Anadolüyu - istilâya tahrik eden, Küçük Asya işlerini ka - rıştıran ve İskenderunda kan dökülme sini mucip olan biz İlalyanlar mıyız?» Bu gibi İtalyan matbuatı işte, cevap sız kalan ve fakat büyük imaları muh tevi bulunan suallerle Tevfik Rüştü A- rası istikbal etmektedir. Bu hususta İ- talyanın bir tek gaye takip ettiği açık- tir. Bu gaye de: İşgal etmekte bulun- duğu mevzilerden birinde Fransayı za yıflatmaktır. İzmit kâğıt fabrikası Ankara 1 (A.A.) — Sümer bank İzmit kâğıt fabrikası için lüzumu olan Sllülozu Avusturyadan — mübayaa et- miştir. Bedelleri klering yolu ile yani Türk parası olarak ödenecektir. verdi: — Biraz rahatsızdım Seza Hanım. — Siırrı Nihat söze karıştı: — Ona sitem etmiyelim Seza.. bu- günlerde biraz rahatsız. Sinirleri zulmuş.. bana da balaya gelmiyece - ğini söylemişti, sonra birdenbire aklı- Na esivermiş, neyse geldiği de iyi oldu. Biraz vakit geçirmiş, eğlenmiş olur.. Doktor sözünü bitirmişti. Gene caz IEden Avam Kamarasın Sancak meselesini anlattı (Baştarafı 1 inci sayfada) Suriye makamları ve halkının vazi - yetinden endişe duyup duyulmaması lâzım geldiği hakkındaki bir suale ce- vap veren Eden demiştir ki: «Bunun hakkında hiç bir malümata sahip değilim, Bu devirde elde ettiği miz hal çarelerinde dajma endişe uyan dıracak cihetler mevcuttur.» Almanya ile ticaret anlaşması Berlin 1 (A.A.) — Suriye ve Lüb- nan devletlerile Almanya arasındaki ü (ticaret münasebetlerini ıslâh için Al- Yeni yolcu Gemilerimiz (Baştarafı 1 inci saytada) yapılacaktır. Almanyaya — ısmarlanan gemilerin ilk partisi önümüzdeki on ay içinde yapılarak memleketimize ge- tirilecektir. Bu gemiler geldikçe şimdi hatlarımızda kullanılanlar ya satılacak yahut ıskartaya çıkarlıacaktır. Hükü- met, eski gemi kullanmamayı prensip olarak kabul etmiştir. Bundan sonra İzmir, Ege gibi evvelce başkaları tara- fiından kullanılmış gemiler alınmıya- cak, bilâkis bu gibileri peyderpey sa- tilacaktır. Gemilerin İnşasına ait mukavele bu hafta Ankarada İktısat Vekili Celâl Bayar tarafından imzalanacaktır. Bir kaç sene sonra Denizyolları işletmesindeki miadı geçmiş gemiler kâmilen satılmış olacak, seferler yeni gemilerle yapılmağa başlanacaktır. Av rupa limanlarına sefer yapılması mev- zuu bahsdeğildir. Turanspor klübünün yeni idare heyeti Uşak (Hususi) — Şehrimizdeki Tu- ranspor klübü senelik köngresini yap- mıştır. Kongre reisliğine seçilen Halke- vi başkanı evvelâ kısa.bir söylev ver- miş, klübün dokuz senelik mazisini an- latmıştır. Bundan sonra yıllık rapor o- kunmuş ve seçime geçilmiştir. Seçim sonunda Yusuf Aysal, Mustafa Demir- | ? bel 2 . man ve Fransız murahhasları arasında bu memleketler ile ticaret münasebet- lerine ve tediye usullerine ait bir an- laşma imzalanmıştır. Ticaret anlaşmasına — göre her iki taraf da birbirine karşı en ziyade mü: saade gören millet muamelesi yapacak ve tediye anlaşması mucibince de bu güne kadar tatbik edilmekte olan kle- ring usulü kaldırılarak yerine doğru- dan doğruya tediye usulü konacaktır. Anlaşmalar muvakkaten bir mart tarihinde mer'iyete girecektir. —— Kaybolan elmaslar Bulunmadı (Baştarafı 1 inci sayfada) Bize haber verildiğine göre çalınan elmaalar henüz — bulunamamıştır. Bu elmasları Talâtın çaldığı da malüm de- ğgildir. Zabıta hâdiseye muttali olur ol- maz Talâtı isticvap etmiş, bu isticvap- tan sonra da Talâtı serbest bırakmış- tır. Tahkikat devam etmektedir, Düzcede tütün piyasası | Düzce (Hususi) — İnhisarlar İda « resi ambarları şubat başında açacağın: dan tütün piyasası açılmak üzere oldu ğu ve bazı firmaların demetini yapan tütüncüler fiat kesimine başladığı ha - ber alınmıştır. Efgan Başvekili Londra 1 (ALA.) — Efgeanistat Başvekili bugün Baldvin ile — birlikte öğle yeme, Resimli zabıta Hikâyesinin hal şekli Müfettiş Holt, garajın kapısındaki iri asma kilidi görmüştü. Kilit açılıtı. (resim - |1). Gerek ölünün üzerinde ve gerekse arabada bu kilide ait anah tarın bulunmadığı nazarı dikkatini celbetmişti. Bu sebeple Tomasa ebir ci, Mehmet Torlak idare heyetini, Sı-| gece evvel garaj kilitli miydir suali hin Helvacıoğlu, Zihni Can mürakabe heyetini teşkil! etmiş, Hakkı Tekeş u - müumi kapfanlığa seçilmiştir. Afyon halkevi 300 çocuğu giydiriyor Afyon (Hususi) — Afyon Halkevi Çocuk Esirgeme Kurumunün ve Bele- diyenin yardımını temin ederek- 300 çocuğu giydirmektedir. na eğilmiştim ki gözlerim karşıda bir masaya dayanmış duran Selim Naciye ilişti ve bu bakışlardan âdeta korkarak başımı hemen Sırri Nihadın göğsüne ki kocamla aramızdaki - samimiyetin derinliğini hemen kavradığı belli idi.. benimle gözgöze gelince elindeki vis- ki bardağını yüzünü buruşturarak ağ- zına dikti bir yudumda içti. Ben garip ni sormuştu. Tomas cevaba cesaret e- demedi. — Fakat nihayet tevap verdi (4). Garaj kilitli idi. Şu halde anah- tar nereye gitmişti.? Hülâsa hâdise - nin mahâretle tertip edilmiş bir cina- yet olduğu meydana çıktı. Tomasın hatâsı kilidin anahtarını civarda bir yere bırakmamış olmasaydı. Nitekimh anahtar kendi yatak odasında bulun- dü, bı: — Bu geceki ilk dansım olacak Se- za Hanım.. lütfedecek misiniz? Ne diye bilirdim. İçime fena bir kor- bo-|doğru çektim. Öyle müthiş bakıyordu İku düşmüştü, fakat bunu hiç belli et- memiye mecburdum. Sesimi çıkarma- dan yürüdüm ve o kolunu belime ge- çirirken yavaşça mırıldandı: — Belki de son dansım olacak Seza 4 da V.x. " N we v aT M< O z Ö ae AO N Te N MT N — Bu mektubumu okuyunca şaşıra -Jarkadaşlarından biri ile dans ediyor - caksın yavrum. Çünkü.. ah nasıl başlı- |dum, birdenbire hayretle irgildim. Ka- — “yayım.. o kadar bedbahtım ki Feridel. |labalığın arasında kahve rengi gözleri Şaşırma yavrüm. Ben saadeti daima | hummali bir ateşle yanan bir yüz gör-| — Karımı bu gece elimden kaptılar 'dı. Dans bittikten sonra kalabalıktan — «ebuldum» dediğim dakikada kaybet -| müştüm. birinin yanında duruyor ya-| azizim. Daha bir dans etmek bile kıs.'bunaldığımı söyledim. - Sırrı Nihatla — miye mahkümum galiba.. — «Ne oldu|nundaki iki erkekle sık sık yüzünü a - met olmadı, şu dansı beraber çevir -'yandaki küçük salonlardan birine geç- — gene?n diye, merak ve hayretle gözle- / sabi bir şekilde oynatarak konuşuyor- | mek için aeni biraz yalnız bırakırsak 'tik. Sırrı Nihat bu gece biraz içmişti. “rini- açıyorsun, değil mi? Olan şeyler (du: Öyle şaşırmışım ki kavalyem yan-| bize kızmazsın ya.. Hafif sarhoştu. Biraz sonra gene dö - — ygayet basit, kocamın benden gizlediği 'lış bir adım attığımı ikaz eder gibi be-| Selim Nacinin yüzünden hafif bir|nüp dans etmemizi istedi, İtiraz ede - şeyleri artık yarım da olsa öğrenmişlni şiddetle çevirdi. Kendime geldim. | hayret rüzgârı gelip geçti. medim. bulunuyorum. |Fakat neş'em kaçtı. Selim Naci koca-| — Rica edirim siz eğlencenize ba-|. Tekrar büyük — salona — girdiğimiz —— Sana her şeyi olduğu gibi anlatmak 'mı baloya gelimiyeceğini söylediği hal- kın dedi. Ben mâni olmıyayım.. zaman caz güzel bir tango çalıyordu. için bala gecesinden başlıyacağım. —— |de neden gelmişti) Sonra yüzünün sob | — Biz müziğin ahengine kapılatak dö. Kapıdan girer girmez. önümde birisi BAA : Ö gaü pek neylliydik. Sani on var | çünlağdude! ikönürdeğn (Aklığı " oeai İRöü itierin arikma” doğur MezlnŞE Teit - Şebaşladı; < GK “dı. Doktorla, yatağında sâkin sâkin u- bi tavırlarından hiç tabii bir hâlde ol -|miz zaman onun arkamızdan büyük| —Bu Selim Naci idi. Hemen yüzün -|. — Elbiseniz harikulâde bu gece Se- — yüyan Ayşeyi öperek, evden çıktık. madığı belli idi. Biraz sonra caz sustu. |bir şaşkınlıkla baktığını - hissettim.|den gözlerinin çakmak çakmak yanı-|za Hanım. Bu mercan rengi krizantem- — Belonun verildiği marüf bir otelin ka» Gözlerimle Sırrı Nihadı aradım, Dans | Bunda ne kadar aldandığımı da biraz|şından onu müthiş saroş olduğunu an-|ler etrafınızda bir bahar havası yaratı: xoında otomobilimiz durdu. İçeri gir - ettiğim doktor: «İşte Selim Naci ile sonra anladım. Doktorla dans ediyor.'ladım. ktidalini bozmamıya gayret ede-|yor. Okedfıı: gl_ıı'elsımı ki gene.. de_ı'nın miz zaman salonlar epey kalabalık-| konuşuyor» diye, yol açtı. İstemiye is- duk ve o durmadan eteklerimi uçuran rek karşımda dimdik duruyordu. Ba-| Yanımda iki kişi « balonun en - güzel u. Sık, temiz bir kalabalık vardı, Sırrı / temiye onu takip ettim. Kocamla ağır bir sür'atle beni döndürüyor, yavaşs- şımı Sırrı Nihada çevirdim. O hiç bir| kadını» diye, sizden bahsettiler. Siz a 'Nihad beni bir çok doktor yıkadıçlın-[—gğır bir şeyler konuşan Selim Naci be- |ladığımız zanan da kulağıma eğilerek|şeyin farkında değildi. Sanki. bir za -| *trada' kocanızla dansediyordunuz. ve a ve hilelermie tanıttı. Hepsi iyi kibar ni 'görünce asabi bir hareketle gözle- sakalar yapıy or, hattâ bazan da avuüç-|manlar saçma şeyler yüzünden kıskan-| onun töllfflne Oylî dflmlvîlnll ki » “İnsanlardı. Hiç aralarına karışmadığı - /rini kırpıştırarak yüzüme baktı, zoraki larındaki selimi herkesin - bakışlarına mıya kalktığı arkadaşına cemile yapı- başka pxîılı!l_lı gözleri farkedecek “muz için bize sitem ediyorlardı. Hattâ bir gülümseyişle ona elimi uzatatak; | aldırmadan dudaklarına götürmekten İyordu. halde değildiniz. . y vn, bey işminde babacan bir aperas| — — Hiç ortalarda görünmüyorsunuz çekinmiyordu. İşte-ben böyle bir har| — Haydi bakalım Seza. dedi. Ben|. Benimle eğlendiğini hissederek ce- kocamın omuzuna vurarak: « Yok-|Selim Bey dedim; Elimi: dükhrmîmi esnasında gülümseyerek «yap- bu dansı Selime bırakıyorum. — Selim| vap verdim: — » YALDAŞ İA DA d ©- ga karın bu kadar güzel diye mi bizden 'götürdü ve başını kaldırirken cevap,ma doktor bakıyorlar..» diye, kulağı-;Naci acı bir gülümseyişle yüzüme bak-| —— — Hanım.. © bu sözü söyler söylemez içimden hemen kollarından — sıyrılıp -kaçmak geldi. Fakat kendimi tutarak hiç sesi- mi çıkarmadım. Bütün kalbimle dan- sın çok çabuk bitmesini istiyordum ve bu tango aksine ne kadar bitmez tü- kenmezdi yarabbim. İçimden inşallal bir şey söylemez diye dua ediyordum fakat Selim Naci durmadan ısrarla göz- lerimi arıyordu. Nihayet korktuğum başıma geldi, Ağır bir sesle konuşmi- başladı. Sırrı Nihat gülümseyerek Se.|bir şaşkınlığa uğramıştım. Sanki kötü lime döndü: / |bir iş yapmış gibi suçlu bir halim var-