| | | SON POSTA 7 - Deniz üstünde seyyar bir cehennem New-Yerseyde W, S. C, Tuckerton| radyo İstasyonu, 8 bir haber neşri «Sahilden 2 1934 de, şoyle4 bir geminin ateş hiyor, bu hususta malüma- r mı?... Muhtelif tempolarla uzun ve sıkı , noklalar.. noktalar telsizcile - rin resetporlarmda aksetti ve nihayet 0 korkunç «S, O. S.> belirdi: » yanıyoruz.. İskoçya fene- mil ceenubundayız. Fazla dayanamıyacağız. S. O. S.> Bu işaretin altında kazaya uğrıyan geminin Morro Castle olduğunu bildi- ren 4 kelime vardı. Morro Castle, daha dört senelik çok güzel ve zarif bir gemi idi. Bir milyon yüz bin İngiliz lirasına malolmuştu. Mazot yakıyordu ve tam 11,520 ton - du. Morro Castle, her türlü eğlence va - sıtalarile mücehhez, tehlikelere karşı icap eden tertibatı haiz lüks bir gemi olarak inşa edilmişti. Ve sadece Nev - yorkla Havana arasında, yük ve yolcu nakline tahsis edilmişti. Morro Castle, içki yasağının şiddet- H hüküm sürdüğü - zamanlarda içine kapa'ı atıp ta şöyle bir eğlenmek, do- ya doya içmek ve bunun için de dolar- ların: seve seve harcıyan zevk ve safa kafileleri için yapılmıştı. * Medeniyetin bütün icaplarını, zevk ve eğlende vasıtalarını sinesinde top - ks Havana şehri de Nevyork - : baş vurduğu, ideai bir «işinuş» merkeziydi. Morro Castle, bir haftada, Havanadan Nevyorka varıyordu. Vapur saat sekiz buçukta Nevyork li manına girecekti. Daha beş, altı saatlik bir yolu vardı. Yolcular, bütün eğlen- ceyi unutmuşlar, dört gözle karayı bek- Niyor ardı. | Zira, koca transatlântiği beşik gibi sarsarcasına dalgalı olan deniz, hiç te gidecek bir manzara arzetmiyor - yağmur damlalarını bütün € savuruyordu. Gökte birbi -| rini kovalarmışçasına kopan yıldırım - lar, Okyanusun garbını allak bullak e- den bir fırlmanın şiddetini gösteriyor- | du. Geminin burnu, dalgalarla boğuşa Ji rak kalkıp indikçe, yataklarından çı - kamıvan, zayıf yürekli yolcular, her se- ferinde yeniden ölüyormuş gibi olu - yorlardı. Son gecenin eğlenceleri birdenbire yarı?a kaldı. Morro Castle'in, aslen İn- Bgiliz, fakat sonradan Amerikanlaşmış olan kaptanı Willmott kamarasında ölü ak bulunmuştu. Tertip edilen bütün eğlenceler kaldırıldı, yolcular dağıldı. Sandala binme talimleri yapılmamış | deği'di. Lâkin 318 yolcudan ancak 25 i| bu talimlere iştirak etmişti. Böyle bir , F”iT 'vv.gu.maz &K ö | Gemi battıktan sonra Ölen kaptana, yakın arkadaşlarından kaptan Warms, vekâlet ediyor, kaptan köprüsünde ufku gözlüyordu. Hâdiseyi haber alır almaz, çektiği tehlike işareti bütün gemide aksetti. her vasıtası kaybolan Warms, S. O, S. emrini verdi. İkinci telsiz zabiti, telsiz kamarasına tam on beş dakikada varabildi. Gitgi - de azalan kuvvetile, mecalsiz kalan ma- kineden S. O. $ işaretini verebildiler. Birinci zabit, bütün düğmeleri açarak, makinenin üzerine yıkıldı ve eli mani- velâda olduğu halde, kim olursa olsun 8. O. 8. diyecekti. Bu imdada üç gemi birden cevap verdi. İngiliz Monarch of Bermude ge- misi, yardıma koştu. Ve bir buçuk saat uzakta olmasına rağmen kaza yerine bir saatte yetişti. Yanan gemiye yakla- şarak, sandallarını indirdi, Dalgalı de nizde kimisi çoktan ölmüş, kimisi de Lüleburgaz (Husust) — Burada köy- lerimizin beş senelik imar plânının tat-| bu hususta faaliyetleri görülmektedir. | bikine başlanmıştır. Bu meyanda Ah -! Köylerin ihtiyaçları meyanında bulu - mietbey, Evrensekir ve Karıştıran köy- lerinde cumhuriyet meydanları açıl - Lüleburgaz köylerinde bayındırlık Jri dikilmiştir. Diğer köylerimizin de nan su işi, sıhhi vaziyet, köy yolları ve köprüler de tamir edilmektedir. Bu hususta Lüleburgaz — kavmakamının birer ceset halinde suya batıp çıkı- | miş, buralara şehitlik ve zafer âbidele-İ faaliyeti göze çarpmaktadır. ... yordu. Ağızlar açılıyor, lâkin çıkan, yükselen feryatlar alevlerin çatırtısı, Bürültüsü — arasında — kayboluyordu. Pencerelerden, güverteden bir takım insan vücutları düne döne, fırlıya fır - lıya, denize düşüyordu. Yardıma ko - şan sandallar, dalgalarla savaşarak, ço- luk, çocuk, erkek, kadın, neye rast- gelirse topluyor, tayfaların sırtına a - banmış zavallıları kuztarıyorlardı. Yardıma koşanlardan biri de Presi - dent Clevetenddi. Yalnız bu gemi, ka- za yerinden tam bir çeyrek mil açıkta Malkarada lingyit Odundan ucuz Malkara (Hususi) — Kasaba civa - rında eskidenberi işletilen iki linyit o- cağından başka Kırıkali, Karaidemir, Sarıyer, Haliç ve Kürtüllü köylerinde de linyit ocakları bulunmuş, köylüler tarafından işletilmeğe ve piyasaya kö- mür ihracına başlanmıştır. Bu kömür- lerin tonu piyasada 375 kuruşa satı| - makta, oduna nisbetle yarı yarıya u - Wams, telâşlarmadı. Vazifesini yap -| demirledi, ve yarım saatte sandalları- | CUZ olmaktadır. miya koyuldu. Hem, daha bundan üç gün evvel de böyle ehemmiyetsiz bir yangın çıkmış, ve bir kaç dakika için: de söndürülmemiş miydi?.. Lâkin bu seferki yangının bir türlü önüne geçilemiyordu. Kütüpbane yangını il& birlikle 3 nu- maralı mıntakada da ateş parladığı ha- beri geldi. Yangın bir kaç dakika için- de bütün gemiyi kaplamıştı. İşin en fe- eüi, maçunalarına asılı sandalların bu- lunduğu yerde, yani geminin tam orta kısmında alevler bütün dehişetile etrafı sarmışltı. Rüzgür alvleri kamçılıyor, sa- vuruyor, ve ateş mıntakasını genişle - tiyordu. Morro Castle, seyyar bir öcehennemi andırıyordu. Cehennemin dibinde W'nnmm.x istemiyen, sonra da ilk a -| ifdiren ipler, dâireleri olduğunu tahayyül eden Dan- te, eğer, bu üstü kızgın ateş, dibi, kor- kunç, siyah ve buzlu kapkara denizde bocalıyan gemiyi görseydi.. Her halde hakiki cehennem budur, derdi... * Şimdi birer ateşten dehlizler haline gelmiş olan gemide tayfalarla kamarot- lar, canlarını feda edercesine koşuşarak kamaralarında sarhaş sarhoş yatan, ve yahut ta deniz tulmasından beyhuş ka- lan yolcuları uyandırıyorlardı. Tayfa - lardan bazıları da, ellerine geçirebil- dikleri, keser, çekiçleri, hattâ hattâ yumrukların: camlara indiriyor, bu suretle yolcuları uykularından kaldı - rıyorlardı. nı denize indirdi. Bu vaziyetten, ve Bermudanın gösterdiği cansiparane çalışmadan fena halde müteessir olan P. C, zabitleri, âdeta isyan edecek bir hale geldiler, Morro Castleden denize yetmiş ki - şilik beş sandal indirilmişti. Halbuki, sandalların birinde tek bir yolcu bile yoktu. Bu sandallar daha ziyade tay - fanın emirlerine tahsis olunmuştu. Gemide facia bütün şiddetile devam ediyordu. Ynlrulqrdan bazıları, gemiyi terketmeği reddettiler. Yolcuları gemi- den uzaklaşlırmanın imkânı kalmadı - ğinı görünce, tayfaların ekserisi gemi- den uzaklaştılar. Güverteye inip te, adamlarını idare etmesi lâzım iken, böyle bir zahmete Ççılan sandala atlamakta tereddüt gös- termiyen başçarkçı faciayı kaptan köp- rüsünden seyrediyordu. Buna mukabil fedakâr bir çarkçı, bültün ısrarları hiçe sayarak, makine dairesinde kalmış, va- zifesini lâyıkile yapa Yyâpa, Orada can vermişti. çi Beş evli çift, elele tutuşarak güver - teden kendilerini kara sulara bırakı - verdiler. Bunlardan ikisi, kurtarıldı. Çiftlerden biri, sahile çıkabildi. Dör - düncü çiftten yalnız kadın karaya çık- tı. Kocası, o anda bile eline para sıkış - tırarak: eİhtiyacın olur» demiş ve bo- ğulmuştu, Beşinci çift te tek bir tahli - siye kemerile canlarını kurtarabilmiş - Kadınlardan bazıları, gecelik elbi - selerile güverteye çıkmayı reddettiler. lerdi. Gemiyi baştan başa saran ateşten gemide, bir tehlikenin kopabileceğini | Bu anda, iffet endişeleri baş göstermiş- | şöyle bir açıklık meydana çıkar çık - düşünmek bile onlara soğuk bir şaka gibi geli etçilerden biri, mutat gezinlisi - arken boş kütüphaneye girdi, k bir yangın başlangıcı ile karşı- laştı. Tehlike işaretini vermek üzere çıkarken, dolaplardan biri sanki içinde gaz varmış gibi, patlıyarak yan- mıya başladı. t. Bunun neticesi olarak bir çokları di- ri diri yandılar. Rüzgâr alevleri iskele tarafına sa - vurduğu için, Layfalgr, sancak tarafın- daki sandalların bulunduğu kısımda bekleşiyorlardı. maz, yolcular hemen oraya seğirtiyor, ve denize atılıyorlardı. Şafak vaktine doğru, bir tayyare gö- ründü. Ve havadan da fahlisiye san - dallarını idareye başladılar. Sahil mu- hafaza idaresinin sandalları da büyük Birden ışıklar azaldı, söndü. Makine | bir gayretle, adam kurtarmıya çalışı- dairesile irtibat kesildi. Telemotov sus- | yorlardı. tu. Otomatik dümen işlemedi. Elinden Denize başka bir sandal indirilmek Üzere idi. Warms: — Durunuz, daha binecekler var, di- ye haykırdı. Lâkin dinliyen, kulak a :| san kimdi?.. Sandal çoktan uzaklaşmış bulunuyordu. Gemide yolcular vardı. İçlerinden biri, arkadaşlarının kuvvel maneviye- sini arttırmak için şarkı söylemeğe başladı. Kazazedelerden bazıları da diz çökerek Tanrıdan mağfiret dilediler, Kaptan vekili, soğukkanlılığını mu- hafaza ederek, bir heykel gibi put ke- silmiş, daha hâlâ köprüsünde bekliyor- du. 14 tayfası ile kte, yanan ge - mide kaldı ve köprüden kayarak, ve ateşlerle cenkleşe, cenkleşe, burna ne—ı lebildi. Faydasız emekler harcanarak gemi- yi yedekte çekmek istediler, Atesten kav baline gelmiş olan maçunalar, kı-| İrdlıp, dökülüyordu. Sarflalları denize| | Bursada bir gazoz fabrikası açılacak Bursa (Hususi) — Belediye encü meni asri bir gazoz fabrikası kurulma- sı için bir talimatname hazırlamıştır. Encümen fırın ve değirmenlerin 15- Tahi ve modern bit hale getirilmeleri için de bir talimatname hazırlamakta - dır. Bursada Halevi içtimaları Bursa (Hususi) — Halkevi komi - teleri içtimalarına başlamıştır. Vali Şe- fik Soyer bu içtimalarla yakından meş- güldür. kül gibi oluyordu. Öyle ki sandallardan biri, balıklama — suya gömüldü. Morro Castle hâdiseden on saat son- ra, Ashbury Park sahiline düştü. Sa - hil gemisi Tampa, burunda kümelen - miş olan 15 tayfayı kurtardı. * 318 yolcudan, 221 kişi, 240 tayfadan da 180 i kurtarılmış, 157 zavallı ise ölmüştü. Ekserisi çocuk olmak üzere 127 ceset te bulunmuştu. Yangının gemide kaçak olarak bulu- nan benzin, trebatinin iştiali neti- cesinde çıklığını iddia da edenler var- dı. Tayfaların da hakikf tayfa olma - yıp, bir Yunanlı tarafımndan para fle tutulan kaçakçılar olduğunu ima e - denler de oldu. Kurtulan yolcuların yarısı, kaptan vekilini itham etti, yarısı da onu kah- yaman mertebesine çıkardı. Amerika - nın yarısı, ikinci telsiz zabitinin haki- kati ifşa etmesini alkışladı. Bazıları da onu yegâne mücrim diye telâkki etti. Ve bir kaç ay sonra da, ayni telsiz za- biti intihara teşebbüs etti, ve kendisini kurtaranlara lânet okudu. Hastanelerden birinde yatan nöbet- | çilerden biri de, hezeyan nöbetleri için- |de şöyle haykırıyordu: Madam, 80 yaşındasınız.. Biliyorum. İLâkin sizi denize atmak mecburiyetin- deyim. Allahım, Allahım, kadır boğa - zını kırdığı bir camla kesiyor. Mâni ol- sana, şuna.. Mâni olsana., - Biliyorum, madam 80 yaşındasınız. Amma mec - burum, mecburum. Muhakeme oldu. bitti. Ve kaptan Warrms iki sene hapis yedi. Vapur kum- panyası meetisitdare reisi, bir sene ha- |pisle, para cezasma vğradı. Ruzvelt te bir emirname neşrederek, İbundan böyle gemiterde kereste kul - "Janılmasını menetti. Ve Morro Castle'in kararmış, sırıtan J iskeletinin bir köşesinde, anası, babası meçhul bir çocuğun kavrulmuş küçü - Veük cesedi bulundu. L Ho. -|taç bir bakliye nebatı olan suya Trakyada Soya fasulyesi Yetiştirilecek Alpullu (Hususi) — Son zamanlar * da yapılan denemeler — neticesinde Trakyamızın feyizli toprakları daha bir çok mahsuller yetiştirmeğe müsail ol- du — anlaşılmıştır. Bu meyanda pa - muk, kendir ve kenevirin de yetişeb: * leceği, hattâ makbul kalitede ürün ve- rebileceği anlaşılmıştır. Ziral münavebede büyük bir yeri o- lan ve ekene kazanç veren çapaya muh- çok kâr getirmektedir. Dış piyasaya ve bilhassa Alman pi- yasalarında çok aranılan ve Almanya- |nın her sene milyonlarca mark Çinden Vithal ettiği ve bir isminin de (Çin fa - sulyesi) diye anıldığı soya ziraatinın Trakyamızın servet kaynakları arası - na girmesine umumi müfettişlikçe bü- yük bir ehemmiyet verilmektedir. Bu hususta yapılar — tecrübelerde soya ziraatinin. Trakyada iyi neticeler verebileceği anlaşılmıştır. Alpullu şeker fabrikası Trakyadaki teşkilâtına verdiği bir emirle bu işin taammümüne çalışmaktadır. Bu suret- le fabrika hem pancar ziraatine, bak- liye fasilesine mensup bir çapa neba- tınt münavebeye koymuş ve hem de Trakya çiftçilerine yeni bir kazanç kaynağı bulmuş oluyor. Çünkü bir se- ne evvel soya ekilen topraklarda, mü- teakip senelerde ekilen pancar ve di - ğer hububat nevilerinin iyi mahsuller | verdiği görülmüştür. Bursada yerli mallar haftasında madalye kazananlar Bursa (Hususi) — Arttırma hafta - sında muvaffak olarak madalye alan - lar şunlardır: Muaimmer Taraman, Ha- san Hüsnü, Atıf Salih, Hüseyin Hüs - nü, Bıçakçı Remzi, Mustafa, İsmail, Mehmet, Hayreddin. Bunlara madal - yeleri merasimle verilmiştir. Antalyada hububat fiatları Antalya (Hususi) — Borsaya her gün 100-130 ton arasında zahire gel - mektedir. Bir ay içinde yalnız Alman- yaya 2 vapurla 4 bin ton buğday ve arpa ihraç edilmiştir. Yumuşak buğ - day beş buçuk, sert buğday beş 30 pa- ra ile 16 buçuk kuruş arasında, arpa 4,5, mısır 4 kuruş, çeltik $ buçuk ku - ruşla 6,30 para, pirinç 15 kuruş fiatla satılmaktadır. ——— Edirnede ikinci nevi ekmek Edirne (Hususi) — Edirnede yalnız bir nevi ekmek çıkmaktadır. Evvolki gün toplanan sıhhat meelisi ikinci bir nevi ekmeğin daha ucuz bir fiatla sa * Ulmak üzere çıkarılmasına kârar ver- miştir. Bu ikinci nevi ekmek 8 buçuk ku - rüşa satılmaktadır. Malkarada eleklrik Malkara (Hususi) Bayindırlık Bakanlığının tasdikli projesi üzerine belediyemiz elektrik tesisalını eksilt * meye koymuştur. Malkara yak'nda e lektriğe kavuşacaklır.