a Titanik nasıl batmıştî (Baştarafı 9 uncu sayfada) Kaptan köprüsünde, kaplan Smith, korkunç bir muamma karşısında kal- mıştı.. Eğer, geminin batmaya mahküm olduğunu ilân etse bir panik kopacaktı. Yolı na bunu bildirmese, halk va ziyeti lâüyikıyle kavrayamıyacaktı. Sonra bütün yolculara yetecek ka - dar da tahlisiye sandalı yoktu. Gemide bir rahne görünmüyordu. Şu anda denizde, görünürde bir buz dağı da yoktu. lanlardan biri acı bir istihza suda yalnız küçücük bir buz kitle- Si vardı, demişti). Ses tekrar yükseldi: — Kadınlar ve çocuklar, aşağı güver teye... 'Telsiz telgraf, hava dalgalarında, meyceler neşrediyor, lâkin, «kapa» em rini alan Kaliforniya telsizcisi de ma- kin6sini kapamış, uykuya dalmış bu - lunuyordu. Yalnız, yüzlerce mil ötede ki gemiler, bu imdaş işaretine cevap werdiler. Ve ellerinden gelen herşeyi yapmaya çalıştılar. Batmaya mahküm olan gemide da - ha hâlâ ümitler sönmemişti. Olympie, muhakkak surette, kardeşinin yardımı na koşacaktı. Hattâ, bir distroyer de çabucak, kendilerinin imdadına yetişe bilirdi. Kaptan, muaâmmasını halletmiş ti. Elinde bulunan sandallara, müm - kün mertebe, ve sür'atle istiapların - dan fazla adam dolduracak, ilk önce de kadınlarla çocukları kurtaracak - tı. Fakat kadınlar, gemiyi terketmek is temiyorlardı. Ve sandalları boş çeviri- yorlardı. Kocalarına yapışarak bir tür Ki ayrılmıyorlardı. Bir tanesi, kendisi ni kocasından ayırmak isteyen tayfa- ya gi mgmk, 40 seneden beri ko- İstanbul & ncü İcra memurluğundan: camla yaşadım, onunla birlikte ölece- ğim. demişti. Delikanlılardan bir grup, kamarala- rına gittiler. Fraklarını giydiler: «Ölür ken de centilmen gibi ölelim, öbür dün yada frak mecburi imiş.» diye şakalar- da bulundular.. Zifiri karanlıkta arayıcı fişenkler parladı. Birkaç mil ötede bulunan Kali forniya, arasındaki cümudiyeye alda - narak, bu ışıkları, Titaniğin ziyası san- dı. Kaptan, bakıyor, bakıyor, tekmil ha berleri dinliyor ve birşey söylemiyor- du. 11,45' de kazazede gemi yavaş yavaş batmaya başladı. Bir saat sonra da ban do muzika tam bir buçuk saat çaldı. 300 mil mesafede bulunan 8 gemi kazazede Titaniği kurtarmak için var sür'atlerile ilerliyorlardı. Gece çok sa- kindi... Davlumbazları gösteren ışıklar tit - reşmeğe başladı ve denizin kara sathi- le bir zaviye teşkil ettiler. Kaptanın emriyle bando muzika dinf havalar ça lıyordu. Binlerce ümitsiz hücreden kopan ilâ- larla, kapkara denizin vücude getirdiği larla, kapkapa denizin vücude getirdiği zaviye derinleştikçe, derinleşti. Gemi- nin burnu battı. Pervaneleri de siloet- ler çizerek havaya dikildi. Sandalda bulunanlar, gözlerini elleri le kapadılar. San sandal da suya değerken bir za- bit son dakikada paniğe sebebiyet ve. rerek, sandalı batırabilecek olanlara tabancasını ateşledi. 'Titanik yarım dakika kadar suda di- kildi kaldı. Sonra suda mezarının ye- rini gösteren helezonlar çizerek ebedi- yen kayboldu, gitti. LH — ——— ——— — bunun Halil İbrahime ait bir hissesi ipotek SON POSTA — Amertikalılar ve memleket işleri (Baştarafı 3 üncü sayfada) muzu da kaydetmek lâzımdır. İngiltere ile Amerika arasında yeni ticaret müzakereleri başlamak üzere- dir. Bu müzakere leri, İngiltere na- mına Ticaret Na- zır. M. Runci- man, Amerika Da mına da Hariciye Nazırı M. Cordell Hull idare edecektir. İki büyük devlet arasındaki müzakere mevzuunun, dün- ya ticaretini felce uğratan bağların çö- zülmesi tedbirlerini aramak olacağı söyleniyor. Fakat bunun altından, yeni bir takım pazarların paylaşılması me- selesi de çıkabilir. Bu sebepledir ki İn- giliz - Amerikan ticaret müzakeresi, ba zı bakımlardan endişe ile karşılanı- yor. — Selim Ragip Aramızdakiler (Baştarafı 8 inci sayfada) Öyle bir edası vardır ki, Alacaklıları haklarını istemek cesa- retini zor bulurlar. Hiç bir yerde para verdiği görülme- miştir. Fakat para yemediği gece de yoktur. Kimseye yenilmek istemediği — için, zekâsını datma ayakta bulündüran i - yi insanlara «açık göz» sıfatını mal et- İngiliz - Ame- rikan Hcaret müzakoeresi (Baştarafı 7 inci sayfada) Fakat, bana hu düşünceleri veren suali, Nevrese en yakın bildiğim kim- selerin — birbirlerine sorduklarını gö- rünce, içine yuvarlandığım - gafletin dehşetile titredim. Ş Ve sağdan soldan soruşturunca ö rendim ki, eğet Nevrese son günleri de kalbinin vefasile bağlanan iyi yü- rekli san'atkâr Safiye de alâkasız kal- saymış, — Cerrahpaşa hastanesi, koca|istemediği bir yere Nevresin cenazesini, beylik bir tabut- la, bedava bir çukura atmak mecburi- yetini duyacakmış. Bu, bilmem kaçıncı nankörlüğü- müzün birinci maddesi. Serde gazetecilik var. Herhangi bir hâdisede rıfkayı atlatmak, içimizin şifa bulmaz illeti. Fakat Nevresin ölümünü, dostları- na, talebelerine, tanıdıklarına bildir- mek vazifesi, bana ilk defa, içimin-bu şifa bulmaz illetini yendiriyor. Tele- | ğümüzün üçüncü mlM_ fona sarılıp gazetelerimizden birine, bu simsiyah haberi, lütfen ifşa ediyo- rTum. Bana: — Güzel... diyor. Ve soruyor: — Bu ölüm ilânıdır. Parasını sen mek te sefil açık gözün en kancıkça|mi vereceksin? açık gözlülüğüdür. Udi, bestekâr, şâir, muallim hulâ- Ah açık göz ah... Sen, kırk bin â -| ça bir kelime ile San'atkâr Nevresin ö- razlı müthiş bir illet gibisin! Senin tam şahsiyetini iki sütuna değil, ikl cilde sığdırmak bile imkân- sızdır. Ah açık göz ah... Eğer insanların, lüm haberide mi ilân tarifesine tâbi? Bu, bilmem kaçıncı nankörlüğü- müzün ikinci maddesil Udile, fanileri, kâinatın en ilâht yakalarını, senin manikürlü pençen -| *ar'asına uğratan koca san'atkâr, öm- üyük bir san'at kaybettik Satış Hânı eihetinden açık arttırma ile satılacaktır. El- Hey'eti umumiyesinin tamamına <7340- de mevcut takdiri kıymet raporu mucibince yedibin Üçyüz kırk» lira kıymet takdir edi - |İşbu gayrimenkulün evsafı bervechi âtidir: len Beşiktaşta Sinan Paşayı atik mahalle -| 48 Nomerotaj No, lı dükkânın önü camekân sinde Beşiktaş caddesi ve Hatap meydam s0- | Y demir kepenk ye oluk zemini karosiman kağında kâin eski 79 ilâ 87 ve 8 Hâ M ve 14 döşeli ve bir kısmında ahşap merdivenle çı- Mükerrer yeni 79 ilâ 87 - ve Hatap meydanı | ktlan asma katı olup elektrik tesisatı vardır. #eokağında & ilâ 14 ve 14 mükerrer - yeni 2,9, | 4, 46 No. lı dükkânlara gelince önleri demir Kü, Vö 15, V7, A2, MA 46, 48 ve nümerataj Be- | kepenkli ve zeminleri ahşaptır 48 No, lı dük- #iklaş caddesinde 42 ilâ 4& ve Hatap meyda- | kâna gelince önü istor ve yanı demir kepenk- Bi sokağında 1i liâ 17 numaraları ve ııpııl' ve zemini ahşaptır, çazinoya gelince: Çeşme kaydı mucibince de Beşiktaş caddesinde eski | *okağında demir kapıdan girllerek ahşap mer 19 İlâ 87 ve 8 ilâ 14 ve 14 mükerrer ve yeni | divenle çıkıldıkta salon halinde bir kat olup 13, 15, 17, 42, 44, 46, 48 numaralarla murak- |bu kısımda ahşap paravana ile ayrılmış ikf kam «bir tarafı börekçi Mustafanın kahve Oda ve üstünde evvelce yapılmış küçük bir dükkânı ve bir tarafı Hatap meydanı ve bir makine dairesi vardır. Hatap meydanı cihe- 1 farafı Çeşme sokağı ve tarafı rabli Be- /tinde zemini ahşap demir parmaklık korku- Şiktaş caddesile çevrili ve Beşiktaşın mute- luklu bir balkon ve bir kısmında zemini vol- ma yerinde ve tramvay enddesinde kâin olan 'to kemerli binadan hariç altında bir halâ mağaza gediğinden munkalip Beşiktaş cad- | yardir. Hatap meydanı sokağında 11, 13, 15, desinde 79, S1, 8S3, 85 ve 87 ve Hatap meyda- 17 No. lı mağaralar vardır. Bu mağazalar re- nında 8, 10, ve 12 ve 14 ve mükerrer 4 nu- minleri sokak zemininden 0-80 metre alçak- maralarla murakkam 4 bap dükkânı ve 4 ta ve 15 No lı dükkân ise depo halindedir. bap mağazayı ve üzerlerinde vaki bir bap gazi Ve bunların zeminleri ahşap ve bakkal ta - modan ibaret olan İşbu gayri menkulün vanlıdır. Her iki Gephedeki pencereleri de- hey'eti umumiyesinin tamamı & hisse olup mir parmaklıdır. Caddedeki cephe birinci “Son Fbsu,, nın Edebi Tefrikası: 28 SÖNENSALEV eride Celâl Bü genç adamda hiç bir şey gizli!luğu sildi. Sezanın çok çapraşık gör - değildi. Açık, sevimli yüzü gibi kalbi|l düğü hayatını düşünerek çaresizlik de apaçıktı. Sevdiğini bile dili söyle -|içinde duyduğu ıztırap çocuğu ile ko-|sevdiniz ki.. Tıpkı hakiki bir evlât gi- den kurtaracak kadar gözleri açılmaz- | rünün son günlerini iki üç dostunun sa gözü açık gideceğim açık göz! vefasına sığmarak geçirmiş. a ( SERE ci Sadullah | — O Nevres ki, adına ud denilen gö- katı tuğla döçeli ve diğer cepheler sıvalı ve|bekli kaburgayı, bir âşık yüreği gibi tamire muhtaetır. Birinci katta elektrik te- sisatı vardır. Mesahası gerek takdiri kaymet |bu mikdar üzerinden milli bir bankanın te- raporunda ve gerekse tapu kaydında musar- | minat mektubunu vermeleri lâzımdır. Mü- rah olup beden duvarları kâgir ve dahili ak- | terakim vergilerle belediye resimleri ve vakıf samları ahşaptır. Bu baptaki şartname 26/ | icrası Borçlusuna ait olup 20 senelik vakıf 1/936 tarihinden itibaren dairemizde her ke- |tayiz bedeli müşterisine nittir. sin göreblleceği mahalle asılarak 25/Şubat/ |. 2004 Na. li lera ve iflâs kanununun 126 nci 937 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat | maddesine tevfikan bakları tapu sicillerile W ten 16 ya kadar dalremizde birinci açık xabit olmuıyan ipotekli alacaklılarla diğer alâ- arttırma İle satılacak ve en çok arttırana |kadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu ihale edilecektir. Şu kadar ki: Yapılacak olan |haklarını ve bususile faiz ve masarife dair bu birinci arttırmada verilen bedel satılan |olan iddialarını ilân tarihinden itibaren 20 /4 hisseye isabet eden mubammen kıymetin |gün içinde evrakı müspitelerile bildirmeleri yürde yetmiş beşini bulmadığı takdirde en(aksi halde hakları işbu sicillerle belli olmu - son artlıranın taahhüdü baki kalmak şar - | yanların satış bedelini paylaşılmasından ha- tile arttırma 15 gün daha temdit olunarak 'riç kalacakları cihetle alâkadaranın işbu tam önbeşinci güne rastlıyan 12/Mart/997 | maddel kanuniyeye göre hareket etmeleri ve cuma günü gene saat M ten 16 ya kadar dai- |daha fazla malâmat almak İstiyenlerin 936/ remizde ? nci açık arttırma ile satılacak ve |2750 dosya numarasile dalremize müracaat en çok arttıranın üstünde — bırakılacaktır, |ederek satış gününden evvel dosyasında mev- Arttırmaya iştirak için satılan işbu dörtte (cut vaziyet ve takdiri kıymet raporunu gör- bir hisseye musip muhammen kıymetin yüz- | meleri ve istedikleri tafsilâtı almış bulun - de yedi buçuğu nisbetinde pey akçası veya |maları lâzım geleceği Yün olunur, (29491) erene semerrenA e naLALA LerSEREARA es) duğu belli olmıyan beyaz yün işini ha-|fif kabalaşan lehçesi, bu söz dudakla: vaya kaldırarak: rından çıkarken bir su gibi berrakla - — Bilin bakalım, kime işliyorum?. şıyor.. Öyle güzel «anne» diyor kil, dedi. Sustu, Konuşurken, konuşurken ge- Selim Naci garip bir şekilde gülüm-İne heyecanlanmıya başlamıştı. Gözle- siyerek cevap verdi: Ti acı bir mana almış, yüzünün hatla- — Muhakkak Ayşeye.. rı asabiyetle gerilmişti. Kocasına ba- Sonra daha yavaş ilâve etti: karak mırıldandı: — Küçüğü az zamanda © kadar| — Size de «baba» diyor.. Bunu gayet yavaş, çok manidar mezken yüzü haykırıyordu. Halbuki|casının arasında biraz yatışır gibi ol -|bi! Fakat muhakkak ki bu sevginiz|söylemişti. Birdenbire değişmiş, de - Sırri Nihadın ne sevdiği, ne sevmediği|du. belli değildi. Zavallı Sezayı garip ha - reketleri yüzünden durmadan şüphe - * Bir kaç gün sonra idi, o gece Selim|sü âdeta titriyor. karşılıksız kalmıyor. Size «anne» der-|minki aakin kadından eser kalmamiş - ken Ayşenin sevincinden küçük göğ-İtı. Sanki Selim Nacinin odadaki mev- cudiyetini de unutmuştu. Şakaklarına den şüpheye, ümidden ümide düşür -|Naci Sırrı Nihatlarda yemeğe kalmıştı| Seza onun «fakat bu sevgi karşı -|doğru çekikçe siyah gözlerinde gittik- müştü. Feride bunları hatırlayınca Sır-| ve salonda üçü öoturuyorlardı: Seza, |lıksız kalmıyor» derken gözlerinin ga-|çe keskinleşen tuhaf bir mana ile ko - m Nihadın üzerinde yaptığı sevimli te-|kocası, o.. Genç kadın havalar serin - sir silindi. Yeniden ona düşman olmı-|lemiye başladığı halde daha İstanbula ya başladı. Bu ne garip adamdı! O kü-|geçmeyi düşünmüyor ve Şişlideki e - Ççüök çocuğu neden evine getirmisti? | vin üzerinde yaptığı ilk soğuk tesir Eskiden ayaklarına gelen genç kızı hiç 'yüzünden şehre dönmeyi gittikçe ge - yüreği ürpermeden bir posta paketi gi- | ciktiriyordu. bi geme evine iade edip, sonra feâıkiı-| Salonun bahçeye açılan lık yaparak onu aldığı halde şimdi Se- Zzanın yüzüne niçin öyle derin deıin! bakıyordu? bir masanın önüne çekmiş iş işliyor - Feride vapurda bu karışık düşünce-|du. Emine kahve getirdi. Seza başını lere dalarak etrafına bile bakamadı. Fa. işinden kaldırmıyarak — istemediğini kapılarını | ladı, K kapamışlardı. İki erkek yavaş yavaş| Sırrı Nihat genç kadını süzüyordu. | hissediyordu. 'Fakat genç kadın konuşuyorlar, Seza koltuğunu küçük| Yavaşça söze karıştı: rip bir surette parladığına dikkat et -İcasına bakıyordu. Sırrı Nihat bu ba - mişti. İçi burkuldu. Acaba bu bir is -|kışların altında şaşırdı. Selim Naci büs tihza mıydı? Bu ihtimal ile dalgınlaşa- yük bir dikkatle genç kadına bakıyor» rak cevap verdi: du. Onun daha bir çok şeyler söyliye- — Evet, beni çok seviyor. kimse|ceğini üit eder gibi bir vaziyet al - öğretmeden bana «anne»-demiye baş.|mıştı. Deminki tabit havanın birden: bire — şimşeklendiğini, parçalandığını hiç bir şey söylemeden başını çevirip, son- — Bu küçük kız çoktâlihli bir ço-|va birdenbire ayağa kalkınca biraz şa- cukmuş Seza.. Öyle şefkatli bir ku -|şırdı. Ve gözlerinde zaptedemediği bir cağa düştü ki belki anasının ölümün- | hayranlık tutuştu. Seza ince vücudu- kat kafasında kıvrılan bir sürü istih - famlara ceyab bulmak - imkânsızdı, Köptüde bir otomobile atlayıp misafir olduk'arı eve avdet ettiği zaman kâpı- «da kocüsmın: «Nerelerde kaldın, merak ettim.v diye, telâşlı hareketi, kızı Güle- nin Mavi gözleri büyüyerek kollarına söyledi. Selim Naci ile Sırrı Nihat kah- velerini aldılar ve susarak ağır ağır iç- miye başladilar. Başlarını kaldırıp a - rada sırada Sezaya bakıyorlardı. Bir aralık Seza da işinden başını kaldırdı ve onların bakışlarını üzerinde bulun- ca hafif ürperdi. Aralarındaki sükütu den duyduğu teessürü bile unuttu. — Evet, bana «annew derken baş - ka bir anneyi, yani, öleni düşünmedi - ntı zayıf büklümlerle saran mavi bir emprime giymişti. Biraz düşükçe yu- varlak omuzları, göğsünün bir heykel- ğini hissediyorum, bu ya seni avut -|traş elinden çıkmış gibi biçimli, toplu mak, öbürünü anmak için söylenen bir söz değil.. Bu içten gelen, derin bir çocuk sevgisine bürünerek yürekten duruşu, harikulâde idi. Fakat — Selim Naci şsıl onun başına parlak siyah saç- larla çevrili solgun yüzüne'bâakiyor ve Atılmas genç kadının içindeki buruk-İbozmak ister gibi elinde daha ne ol- kopan bir hitap... Bazı kelimlerde ha-|gözlerinde deli, çılgın manalar yanı « — Mi inletebilmiş olan yegâne T Ve bana sorarsanizı rek sarsıldığım anların yemin ederim ki, ü sin değil, ud denilen sini gömeceğiz| Nevres istemediği ' istemediği şekilde tanındt ı den birine kavtuşamı 4i İhazindir ki ihtimal istettfiğ görel . kü ömrünü istemek füilini a ai geçiren Nevres, ölüm ee tün dostlarından yılnllu 1 ::: tedi: Üler, Yakacığın üzerinde O” ıı%.'q: yaşayamadığı — topraklafi p "lı.: yer. vW kıı Fakat Nevresin, dar F giğik, | nazesini, Yakacığa kadaf g h'h.ı külfetine katlanacak de$t ” Bu da, bilmem kaçıtf | ç 4 Nevresin hayatta e Mi liğe, ve hayattakilerden çe körlüğe bakınca insanit İi me imrenmemesine (l 7 * 4 Hl Ç Hizmetçi idareht'a Bi neler go_“ı'd” #İ on (Baştarafı 9 Ğ, & v lü mu sulu. Gittikleri !“; İ Lıg. kepazelik bırakmadılar. “£ 5 &e hiç? Sen de ekmek yiyt? ve ekmek yiyecek bu Kadın bana bunlari gözleri de sokakta. Tam: — Size nasil anlatayıti “Ye kâyeye başlıyacağı | nünde bir otomobil dufdu'l_ n tu. İçeriye biri kadın, n kişi girdiler. od0 | Kadın balıketlndeydğ— Mi halı bir manto giymişti. sının önüne siyah bir tü! leri bol sürmeli, yanaklari V lart bol boyalı idi. Madi »it selâmladı. Bana bal 4 tuğa kuruldu, a Arkasından içeri giriP Haf etrafına bakınarak ne Y . şıiran adama da yanındâ yef İ İ dan | Adamın Anadolulu 01d! VA anlaşılıyor. Koyun poâk":* | göcuk giymiş, başındâa ” da lâstik potin var. Blyw ' şerif üzere kesilmiş, uçları, ru sarkıyor. Bit ayağın'p" kuruldu. Kurulduktan ö J — Nasıl istediğin gibi TC g mi? Beğendin mi? ,,'_ bakışla şişman bayanın yordu. Sırrı Nihat kol'ğ”ı;, g ketsizdi. Yüzünü belirsiz " gfi mıştı. Odada hiç te hoşâ ı rin bir süküt vardı, ağir Tpf doğru ilerliyen Seza yavaft? g kapılarını açtı, Sonra | lara çevirdi.Solgunluğu İ larının uçlarına hafif bir PF — lanmıştı. Gülümsüyordü: /yf) Sırrı Nihat, onun dud narındaki müstehzi k! farkına varmıştı. Kaşi İ çattı. Âdeta bir.şey beklef F | vardı. / pi Seza balkonun açtığı F yf yandı, Dikkatle kendisitt " erkeği derin derin süzer ”| ge — Hava ne kadar # dedi. Onların cevap “ver! p ce yüzünde sahte olduğ İğ; kınlıkla kocasına hitap d — O nel.. Niçin dı. Yoksa Ayşenin size mesi hoşunuza gitmiyef 4 | Bunu «her şeyi anlami ğimı seziyor, ve şaşıfi) gll mi?p demek ister gibi $? g tor da bunu hissetmiş gibi $ İıştı: g — Beni öksüz bir ço diye hitabından asabileşe” " a dala ve fena mı ıııııyüdı.wı A Sezanın dudaklarında” — genişlemişti: y ÇERLİEF, !.jfı;.ifrz P A Eç PF SE SĞ ERT FAL SEP K e EERD A