24 Birincikânn — SON POSTA Paristeki müzakereler inkıtala neticelendi Paris, 23 (Hususi) — Sancak mese- lesini müzakere için toplanan Türk - Fransız konfransı iki taraf ta bidayı teki vaziyetlerini muhafaza ettikli den akim kalmıştır. Ankarada akisler Ankara, 23 (Hususi muhabirimiz - den) — Sancak meselesi hakkında Pa riste Fransızlarla yapılar müzakerele- İ Ğ sı haberi bura ma hafilinde inkisarla karşılanmıştır. Birincikânunun 16 sında Milletler Cemiyeti Meclisi Sancağa bir müşahit heyeti göndermek kararını alırken, İs- veç Hariciye Nazırı da dahil olmak ü- zere, murahhaslarımızın Pariste görü şerek Kânunusani içtimamna bir anlaş- Na zemini ile gelmeleri hususunda ka- Tar verilmişti ve bu da Fransızların ar- Zusu dahilinde idi. Fransa siyasetinin daha mül davranacağı umulurken bunun müşa - hode edilmemesi böyle bir tesir bırak gğrendiğime Kgöve bu tamanten bir in kıtar müzakerat mahiyelinde olduğun- dan Hariciye Vekilimizin ve heyetimi Zzin Ankaraya dönmesi hususunda e - mir verilmiştir. Vekiller Heyetinde Ankara, 23 (Hususi muhabirimiz - den) — Vekiller Heyeti dün akşam toplanmıştı. Bu akşam da toplanarak geç vekte kadar. müzakerelerde bu - lundu. Bu müzakerelerde Pariste ya- Pilan görüşmelerle müzakratın inkı - =mrinde konuşulduğu zannedilmek inkita nasıl oldu Paris, 23 (A.A.) — Havas Ajansı bil Giriyor: Öğleden sonra Hariciye Bakan hğında toplanan Fransız - Türk kon- feransı kısa sürmüş ve İskenderun San bağı hakkında pazartesi günü başla - Şan noktai nazar testilerinde her iki faraf ta bidayetteki vaziyetlerini mu- faza ettiklerinden nihayet verilmiş- MilNletler Cemiyeti konseyinin son iç fima devresindeki- kararına tevfikan Mezkür konseyin gelecek toplantısın - dan evvel bir anlaşmaya erişilmek üze * Te konuşmaların tekrar ele alınması Ve bu bapta konseyin mazbata muhar- Tiri Sandlerin iki taraf arasında bir mü Zakere açması muhtemeldir. Türkiyenin teklifi İ Fransız - Türk konuşmaları sırasın da Türk murahhasları İskenderun san Cağınımn Suriyeden ayrılması hususun- daki noktai nazarlarını muhafaza et - Mişler ve içinde Sancağın tıpkı Suri- Ye ve Lübnan gibi bir memleket ola- tağı bir konfederasyon tesisini teklif etmişlerdir. Bu surelte Fransanın Su- Tiye ile İskenderun arasında idamesini #rzu ettiği rabıla AA muhafaza edilmiş olacaktır. Fakat Fransız murahhasları bu tek- Üfi kabul etmemişler. Bunun Suriye- hin parçalanmasına mâni olmadığını, Şam ve Berut ile Fransanin imzalamış Fransızların teklifi Fransızlar İskenderum ve Antakyada ki Türk ekalliyetlerine ait garantileri 1921 muahedesi fikri içinde takviye edeblecek her türlü teshillere âmade ol Guklarını beyan eylemişlerdir. Rüştü Aras Ankaradan yeni talimat #larak müzakereye yegâne esasın İs - Tun sancağının Suriyeden ayrıl - Ması olduğu noktai nazarını muhafaza #imesi üzerine her iki taraf Rüştü A- Tesın Türkiyeye avdetinden sonra ko- Düuşmaların ileride tekrar ele alınma- Sünn müreocah olduğu mülaleasında hlılunmuşlar ve fakat İskenderun ihti- ın Fransız - Türk dostluğuna as- zarar getiremiyeceği hususunda ev- Velce yapmış oldukları beyanatı teki- e Kizum görmüşlerdir, Heyetimiz dönüyor Paris, 23 (A.A.) — Türkiye büyük isi Suat Davas, bugün Dr. Tevfik Üştü Aras ve Türk heyeti azası şere- bir öğle ziyafeti vermiştir. Doktor Aras bugün saat sekizde Da- ladier ile görüşecektir. Türkiye Hariciye Vekilinin Ankara ya dönmek üzere yarın akşam Parisi terketmesi muhtemeldir. Resmi tebliğ Paris, 23 (ALA.) — Fransa Hariciye Nezareti tarafından matbuata verilen tebliğ berveçhi âtidir; . Son toplantısında Fransız ve 'Türk heyetlerinin İskenderun hakkındaki i- zahatını dinleyen Miletler Cemiyeti konseyi meselenin esasının müzakeresi nin sonkânun mutat toplantı devresi - ne talik etmeye karar v-.ziş ve bu ara esnasında İsveç Dış işleri bakanı Ra- portör V. Sandler ile temas suretiyle müzakerelere devam edilmesini alâka dar iki tarafa tavsiye etmiştir. Bu ka- rar mucibince ve Fransız hükümeti ta- ettikçe, taportör M. Sandler'in dele- gasyonlar arasında yeni müzakere im- kânları aramasının daha iyi bir netice ümit ettiremediğini söylemek bile lü- zumsuzdur. Bizim bu mesele hakkın- daki noktalarımız, — bu nutuklarımız, yazılarımız ve bütün teşrihlerimizdeki vesika ve delilleri meseleyi uzaktan belki iyi takip etmemiş olanlara Pari> te bir defa daha tekrarlamak az çok ümit verici bir şeydi Dünkü yazımız- da bu ümidin boşa çıkmaması husu- sunda en samimi temennilerde bulun muştuk. Olan şey, meydandadır. Ne zannediyorduk Biz, Parise olan davetin bize, gual d'Orsay'nın dar düşünürlüğü klâsik Memleket pıese!elerl $ 2039 Sporumuzu bu hale koyan İsveç jimnastiği Bu metodu memleketi mesuliyetleri büyüktür. T tek mahsul dir! mizde tamim edenlerim ürk sporu onlar yüzünden veremez oldu Yazanı M. Sami Karayel Birinci yazımda, — memleketimizde jimnastik ve sporun tarihini kısaca kay detmiştim. Türkler; sporu hiç bir vakit fantezi şeklinde yapmamışlardır. Her hareketin bir işe vasıta olmasını ve ne- ticede, gene her hareketin gerek ferdi ve gerekse cem'i bir terbiye varlığı kıy metini haiz bulunması fikrinde musir kalmışlardır. Binaenaleyh; garp jim- ,nastikleri hiç bir vakit Türk köylüsü-|, nün arasına girememiştir. Bu sebeple, devlet görüşiyle, Türk köylüsünün gö- rüşü arasında bir ayrılık vücude gel - hale gelen havası içinde, müsait dost- | Miştir. rafından yapılan davete icabet ederek |luk cereyanları — husule getirmek fır- meti tarafından davete icabet ederek | satı vereceğini zannediyorduk. İnkıtaa 'Türkiye Dış işleri Bakam Rüştü Aras |sebep olan ihtilâf, zaten, Cenevrede beraberinde Dış işleri Bakanlığı genel sekreteri Numan Menemencioğlu ve Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri Ha- san Rıza Soyak olduğu balde Parise vü sıl olmuştur. Türk delegasyonu azaları, Dış işleri Bakanı M. Delbos ve bu bakanlık müs teşarı M. Viyenot ve arkadaşlarile mü teaddit müzakerelerde bulunmuşlar - dır. İsveçin Berne büyük elçisi ve Mil letler Cemiyeti konseyi raportörü V. .Vestman da bu müzakerelerde hazır bulunmuştur. Yapılan noktai nazar te atileri hiç bir neticeye varamadığın- dan her iki taraf, müzakerelere Mil- iletler Cemiyetinin gelecek devresin - den evvel ve diplomatik bir yolla ve raportörle temasta bulunarak devam etmeyi derpiş etmişlerdir. Falih Rıfkı Atayın makalesi Ankara 23 (A.A.) — Ulus gaze- tesi, yarınki nüshasında Falih Rıfkı A- tayın aşağıdaki başbetgesini neşret- mektedir. Pariste Dr. Tevfik Rüştü Aras ve delege arkadaşları ile Fransız salâhiyet- tarları arasında müzakere, ÂAnadolu a- | jansının aşağıya naklettiğimiz telgraf haberinden anlaşılacağı — üzere, akim kalmıştır. iki tarafın görüşleri Sancak anlaşmazlığı esasının tetki- kini, Türk, Fransız hükümetlerinin mutabıklığile, İkincikânun toplantıa- na bırakan Milletler Cemiyeti konse- yinin, iki hükümete bu müddet zarfın- da ve raportörle sıkı bir temas muhafa- za ederek konuşmaya devam etmek tavsiyesinde bulunduğunu biliyoruz. Fransanın daveti üzerine vukubulan Paristeki ilk temas, iki taraf arasındaki görüş ayrılığının tesbit edilmesinden başka bir netice vermemiştir. istedikler imiz Telgraftan anlaşılacağı üzere bizim istediğimiz, Sancağa, tıpkı Suriye ve Lübnan'a olduğu gibi istiklâl verilmek- tir. Sancak bu iki yeni devlet arasında- ki rabıtayı, her üçünün müsavi şartlar. la vücut verdiği bir konfederasyon şek li pek iyi temin edilebilir. Fransaya göre, bu, Suriyenin parçalanması de- mektir. Ve Fransanın, gerek Şam ve gerek Berutla imzalamış olduğu mua- hedeleri ihlâl eder. Türk ekseriyetinin hakkı Eğer bu “muahedeler, Fransa ile, Türkiye arasındaki 1921 taahhütlerinin münası ve ruhu bir tarafa bırakılarak aktaedilmişat, bünem mes'ulü-biz deği- liz, bizce ortada ihlâl olunan bir şey var sa, o, işte'bu tanhhütler ve Sancağın Türk ekseriyetinin bu taahhütlere isti. nat eden haklarıdır. Eğer ajansın telgrafı doğru ise, bu taahhütlerin ve onların icaplarının, hâlâ İskenderun ve Antakyadaki Türk akalliyotlerine ait bazı garantiler süre- tinde telâkki edilmesine isyan etme- mek imkânı var mıdır? | — Kazı zihniyet bu halini muhafaza ve ondan evvel de malümdu. Maksat ne idi ? O halde Paris davetinden maksat neydi? Geç aldığımız telgraflar bize, yalnız guai d'Orsay'nım Fransız ka- muyuna mücasir olmak istediğini gö teren vesikalar hükmündedir. Acaba bu davetten maksat, Pariste meseleyi halletmek değil de mesele — etrafında cihan neşriyatını mugalâtaya uğratmak fırsatını aramak mi idi.? Bahsedilen dostluk Kimin tarafından yazıldığı malüm olmıyan Havas telgrafınım #on cümle- si, Fransa - Türkiye dostluğundan bah- sediyor. Bahsedilen dostluk bir tarafa çok pahalıya mal olan ve bir tarafın tavizlerini icap ettiren bir rabıta olma- sa gerektir. Biz dostluğu iyi anlaşmak- ta ve dostlara haklarını vermekte bu- luruz. Ceç vakit aldığımız — bu haberler hakkında şimdilik vaziyeti tesbit e- den bu mülâhazalarımızı kaydetmek |ten gayri ne söyliyebiliriz ve bizi bu kadar yakından ve derinden alâkalan- dıran bir hak davasının hakikat ve za- Turetleri karşısındaki tararın uzun sür- memesinden ve bir takım nâhoş sür- prizlere meydan vermemesinden başka | ne temenni edebiliriz? Fransız gazetelerine göre Paris, 23 (A.A.) — Anadolu Ajansı nın hususi muhabiri bild * Övr gazetesi, müzakerenin müşkülât h, ve anlaşmanın şüpheli olduğunu kaydettikten sonra, Suriye ve Lübnan la konfedere Cumhuriyet şeklinde San cağın isliklâlinde srarımızı yazarak di yor ki: «Fransanın İtalya de anlaşmaya ka- rar vererek Adisababa sefaretini kal - dırdığı gün Türk - Fransız müzakera tının başlaması talihin bir istihzasıdır.» Le Journal de Saint Brice, güya San- İcak meselesini bahane ettiğimizi ve ha kikatte asıl şikâyetimizin karşılıklı yardım misakının teahhürü olduğu hak kındaki fantarilerin çürüklüğünü zikre derek Sancağa ait metalibimizin ciddi- yetini teyitle diyor ki: «İktilâfın Türkiye ile Cenevre ara- sında okduğunu söyliyen Fransa, Cemi yeti Akvamın Türklerle başbaşa bırak ması manlık icabı iken bunu yapmi- yor. Çünkü yakın şarkta Mmenfastleri var. Halbuki işin içinden kendimizi çekmeye çalışmalıydık. — Hallolunacak dava, Suriyeyi darıltmadan Türkleri tatmin etmektir.» Hataylılar Pazar günü Merasim yapacaklar İstanbul Hatay Erkinlik Cemiyetin- de pazar günü bir toplantı yapılacak- tır. Bu toplantıda İstanbuldaki tekmil Hataylılar bulunacaklardır. Evvelâ E- minönündeki cemiyet merkezine merâ simle bayrak çekilecek, bundan sonra beraberce Taksim #bidesine gidilerek çelenk konacaktır. Bu sırada muhtelif nutuklar söyle - necektir. | | Osmanlı Maarif Nezaretinin 1911 de programlarına koyduğu İsveç jimnas- tikleri, Türk gençliğini bedeni sahada körleterek epor hayatına muştur. İsveç jimnastikleri, memleketimize fena getirildiği, fena tatbik olunduğu, nihayet; fena mahsul alındığı için Türk sporu yirmi dokuz sene sonra; bugün verimsiz kaldı. Ve kurudu, tek mahsul veremez oldu. Bugün, Türkiyede sporcu yetişmiyor sa bu mes'uliyet ne Türk milletinin bünyesindeki kabiliyetsiztikte, ve n de spor kurumunun teşkildisızlığında- dır, Asıl sebep, kup kuru, ilmi varlığı sıfır, terbiyevi hiç bir kıymeti olmıyan İsveç jimnastiklerindedir. Memleketimiz öyle mânasız bir zihniyetle tatbik ede- gelmiştir ki; yürmi dokuz sene evvel Osmanlı Maarif Nezareti tarafından tohumu —atılan ve maarif zih - niyetimizin — iliklerine —kadar — iş « leyen bu meltodu ortadan silmek bugün için ne kadar güç, ne kadar be- Vâh olacaktır bilseniz?. İsveç metodunun yirmi dokuz sene- dir mahsul vermediğini anlamak için uzuün ve ilmi tetkiklere lüzum yoktur. Üniversitemize bakarak, anun sporlara biyâne eski bir kalem efendisi gibi ha- rekelsiz, cansız ve itiyatlanmamış ol- ması kâfi bir delil teşkil etmez mi? E- ğer; mektep fabrikasyonumuz; ilk, or- ta ve lisede İsveç jimnastikleri tatbi- katında; değil yüzde yüz, yüzde bir mu valfak olmuş olsaydı, bugün Üniversi- teyi dolduran gençlik böyle mi olur- du ? Okuyucularım daha delil istiyorlar- sa; İsveç jimnastiklerinin on sekiz ya- şına kadar futbolü, atletizmi külliyen menettiğini bilmelidirler, Bu metot bir ilim donesinin kabul edemiyeceği ca- hilâne bir fikir Türkişş sporunun o- cağına incir dikmiştir. Hiç; on sekiz yaşına kadar spor yap- mıyan ve kartlaşmış olan bir genç; bu yaşlan sonra, sporlar üzerinde itiyal- Tanabilir mi? Sinni rüşt ne demektir? Bedeni ve fikri tekemmülün birinci devri intiha- sı demektir. Hem, öyle bir devri inti- ha ki; bundan sonraki hareki takem - müller, sinni rüşde kadar olan itiyat- Jemmmnış ef'âli harekiyenin tatbik ve mü cadele sahasına giren kısmıdır. Biyoloji ifminin, doneleri, bize in « gan ve hayvan tekemmülütının ne de- mek olduğunu gösteriyor. İnsan ve hayvan yavrusu ancak çocuk iken ken di nev'ine hüs oyunları oynayarak, sin ni rüşde kadar hareki itiyatlara sahip loluyor. Kart kedinin, oğlaklıktan çık- mmış keçinin, sıpalığı atlatmış eşeğin, o- yun fiillerinin azaldığı ve hattâ hiç oy namadıkları gibi... İnsan yavrusu da, tipkı yukarıda İsaydığım hayvenat gibi, on sekizden Bonra oyun filini yüzde doksan k: beder. Daha ilmi ve müsbet olmak tçin şunu arzedeyim ki; insan yavrusunun çocuğu, yedi yaşından Oon iki yaşına kadar günde beş saat, on ikiden haddi bü kadar, dört sant, bundan sonra »kizine kadar üç saat kadar ( ve bu yaştan sonra; yavaş Tım saate k oyun fiili büsbü 'e r yavaş ya- mi -yaşında, » Binaenaleyh (*) İlk yazı 20 Birincikânun tarihli uzdadır. İsveç jimnastiklerini | oyunları men'eden bir metottan spor verimi beklenebilir mi? Yazımı ilmi nazariyelerle ağdala: Fıp körletmek istemiyorum. Yoksa; da- ha birçok biyolojik ve sosyolojik naza riyeler vardır ki; İsveç usulü jimnas tiklerin tutar yerini bırakmaz. İsveç jimnastikleri, müddeisi olduğu fiziyo jik ve anatomik hatalarla doludur. Hülâsa; İsveç jimnastiklerini Türki- yemizde neşir ve tamim eyleyenlerin mes'uliyetleri büyüktür. Türk milleti- ni, Türk gencini, an'anevi Türk spor larını, çelmelemiş, hareketten, fiilden Alakoymuşlardır. Beynelmilel sporlarda muvaffak ola zaayışımızın sebepleri; İsveç jimnastik Jerinin kupkuru, hareki vasıtalarında Lişe değil, yalnız adalâta ve mefasıla hitap eder oluşudur. Ayni zamanda da Rationel zihniyeti ile çocuğun ve gencin İntrospection'una yani, tefahhu satı deruniyesine Ve ruhi varlığına muhatap olmayıp yapma bebek gibi ku manda etmesi ve zorla hayat hazırla- masıdır. İsveç jimnastiklerinin tenkidini bu- rada kesiyorum. Gelecek makalemde İsveç jimnastiğinin menşeini, banisini, sebebi zuhurunu, tilmizlerinin yanlış hareketlerini, dünya yüzünde geçirdiği bocalamalarını yazacağım. ... Benim, bu derece İsveç jimnastikle ri düşmanı oluşumdan sakın okuyu - cularım Alman jimnastikleri taraftarı plduğumu zannetmesinler... Ben, Alman jimnastiklerine de «leyh tarım. Alman jimnastikleri, ister cam- bazt bir şekilde yapılmış olsun, iste-se sabit hareketlere inhisar etmiş bulun- Bun başlı başına hiç bir kıymeti terb' yeviyesi yoktuür. Ayni zamanda gene başlıbaşına yapılanAlman jimnastikleri muarızlarının dedikleri gibi anti fizyo- lojiktir. Sporlara yarar tarafı da yok- tur. Hal böyle iken, Alman jimnastikleri Türkiyemizde; İsveç jimnastikleri ka « dar muüzir olmamışlardır. Çünkü, bu — metod iaraftarlarının ilmi bir istibda- ” gı olmadığı gibi, her şahsı, yaş tahdit etmeden her nevi sporları yapmağa teş vikkâr olmuşlardır. Hattâ, Türkiyemiz de buügünkü güreş ve atletizm sahala- rTındaki sporcuların bir kısmı bu meto- dun müşevvikleri tarafından yetiştiril. miştir. Alman jimnastiklerinin menşeini, ba nisini ve sebebi zuhurunu tilmizlerini İsveç jimnastikleri gibi gelecek maka lemde yazacağım. Öyleyse; ben ne demek istiyorum. 'Türkiyemizde ne biçim bir metod kon malıdır. ki, sporlara engel olma- Bın... Bütün bu kördüğümleri gelecek ya- 'M. Sami Karayel zımda çözeceğim. Posta, Telgraf Teşkilâtında Yeni tayinler (Baş tarafı 3 üncü sayfada) muru Saip, İstanbul baş müdür mu- avini Saffet. Ankara Merkez müdürlüğü muavin- Iöklerine: Ankara baş müdür muavini Şefik Ankara Posta müdürü Hâmit, Ankara telgraf müdürü Cemal, İzmir merkez müdür muavinlikleri- he : İzmir posta müdürü Mahmut, İzmir | başkâtibi Mehmet Ali, İstanbu) başkâ- | tibi Hasan, Konya merkez müdür muavinliğine Konya müdürü Rahmi , Seyhana Van ba a Bum posta rü Şükrü. Trabzona İstanbul baş memuru Ahmet Hamdi, Erzuruma Er- zurum posta müdürü Rüştlü, Sivasa, Sivas Başkâtibi, Ahmet, Vana, Van pos ta müdürü Suat, Diyarbekire Diyarbe- kir posta müdürü Esat,EdirneyeEdirne mes'ul muhasibi Hüsnü, Zonguldağa Zonguldak posta müdürü Hakkı tavin edildiler.