—— Yedinci kısım No. CEMAL PAŞA VE İttihad ve Terakkide on sene Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Cemal Paşayı Berut eşrafı yerlere kadar ı_:ğjlelek karşıl_ayorlardı SON POSTA - 3 SURİYE Paşa herkesle ayrı ayrı birer kelime ve cümle teati ederek holde ilerliyordu.. Hanımlar hep onun etrafını kuşatmışlardı. Gülüşmeler, bağrışarak konuşmalar duyuluyor, işvekâr göz süzmeleri görülüyordu ellerine Azmi Şimdi de Cemal pa- l geçmiştir; Bey, Ali' Şa * Münif bey geçmiştir. Bunlar, İmpara- torluğun en sert adamlarıdır; bunların &ğilip bükülmeleri güçtür;-bunlar. ihti- lâlci unsurdur; idealistlerdir... Fakat, he zararı var? Dilleri Fransızlaşmış o- lan bu unsur, ihtilâli kebir tarihini oku- Muştur; onlar en sert ihtilâlcinin bile dihayet kolay bükülebilir. bir naktasır olduğunu bilirler. Bunun için, kendi - lerinden bir haylisini ipe çekmiş bu - lunmasına tağmen, gene Cemal paşa- hın ömrüne, Felyahyal diye dua edi - Yorlar! *« sarayın alt katında büyük bir hol var. Misafirler, davetliler, birer iki- Jer burada toplanıyorlar. Ev sahibleri, €v sahiblerinin yakınları, herkes, biz misafirlerle meşguldür. Takdim, takad- : ; K düm ve büyük aristokrat merasimi. _B“' b" w Belki - şakası-olma- Pırlantalarının ancak bir kısmını taşı- dızmı_ "'b" ettiğinden dolayı - Cemal dıkları muhakkak olan ve fakat, her|P*3a için fazla bir ifrat ile yapılan bir tarafları pırıltı içinde, madamlar, bü -| âlem fakat, Berutun daimi âlemi... Yük dekoltelerile kâh holün bir tara -| Bt âlemin bütün idaresi de kadının e- fından öte tarafına doğru geziniyorlar, lindedir. Bu mş:hılu'ı _kıd.ııılan sabah kâh hep bir yere toplanıyorlar, sonra kahvaltılarını daima M Süplanı yar da tekrar erkeklerin arasına - karışıp parlar; uykularını daima gündüz u - dağılıyorlar. Pırlantalarının parlaklığı, | Yürlar ve akşam yemeklerini de saba- ipeklilerinin incelikleri arasında daha ha karşı yerler. İkindi zamanından Yeni banyodan çıkmış omuzlarla ense- | *OnTa süslenirler; akşam rakı, gece nar- dağılan kokular. Mebzul bir e-| Sile içerler ve poker oynarlar... Oyun- kekirik ziyası içinde yavaş yavaş ar - |da inirin, kadın kaprisinin ne olduğu: tan ve kalabalıklaşan bu cemiyet, bir|P© lıilı-neııler. İFi as'la oyun açmazlar. Atalık, sanki efsunlu bir rüzgârın âni Dö per as'la daima pas derler ve... Her bir SAĞT $ Ikalı ; | vakit kazanırlar. Önlerine toplanan pa- p.“d.;î;':' Birdenbira 129" İranın bir kısmını, restlerini azaltmak l liçin, usulca masanın kenarından diz- Pm mnr lerinin üstüne düşürün manşonunun doğru koşuşmuştur. | isinde kaybedenleri kendi gözümle aı','İi' İ.,'," :':;:I.erhı a.ı..o';,.':u: bir|gördüm! İşte bizim İstanbulun Beruta bakış gelen, dudaklarındaki tebessüm-| gönderdiği büyük memurlar hep bu â- kerin daha canlandığını gördüğünüz | lemin içine düşerler. Onlar da, adamı- Madamlar önde, biraz evvel siyah elbi- | Ha, zamanına, işine göre bir hava tut- telerinin içinde vakar ile dururken bir- tururlar ve işlerini bu hava sayesinde denbire bu vakarı bırakıp hizmete ça- fırılmış garsonlar gibi, medhale doğru koşmuş olan erkekler arkada, paşayı karşılıyorlar. Cemal paşa içeri giriyor, *v sahibinden başlıyarak, sırasile her- mükemmelen görürler. O sırada da tutturdukları hava Felyahyal! havası idi, Onun ömrüne dua etmelerinin hik- metini biraz sonra güzel anladım: Ye- keai herkesle mek sofrasına oturduk. Bol tuzludan Hı..';.nıığ:" ı:'a cümle teğti ederek | bol tatlıya kadar bütün Arab mutfağı- holde ilerliyor. Hanımlar hep onun et- |"in yemek listesi önümüzden geçti. Ge- Tafını kuşatmışlardır. Gülüşmeler, bağ- | "i9 bir bolluk içinde yemek yedik. Hal- Tışarak konuşmalar, işvekâr göz süzüş- buki, etrafta kıtlık var. Bir takım fu « ke, nazlı serzenişler... karanın açlıktan, gıdasızlıktan öldüğü- nü bir kaç gündenberi işidiyorum. Bi- Bu ilk temasın harareti geçtikten, | yaz sonra vilâyet erkânından biri ile Madamların hepai de kendilerini paşa-|konuşurken bu bolluğun hayretimi Llııı. gösterip onun iltifatlarını topla-| mücib olduğunu söylediğim zaman, Gdiktan sonra holün ortasında Cemal İhem bana biraz malümat vermek, hem Başayı saran halka çözülüyor, herkes (de biraz dedikodu yapmak maksadile dağılıyor, böbüşine kazışıyor ve kuş | dedi ki: Te tüdünden başka her şeyle bezenmiş bir küfenin önünde aperetifler — alınmıya başlıyor . Hanımlar çok naziktirler; siz, ara- kllııyeııi girdiğiniz ve ancak pek a - ni İstanbulda tanımış olduğunuz bu İtaanlar arasında eğer kendinizi yaban- — Bu bolluğa hayret etmeyiniz. Bunlar zengindirler; her ailenin kim bilir kaç tane köy üvardır. Fakat, bu- rada para ile dahi bulunması güç olan şeyler de vardır. Meselâ şeker gibi. O- nu da Cemal paşadan isterler, o da ken- © hissediyorsanız, buna asla lüzum dilerine ihsan ederl Yoktur ve mahal bırakmazlar. İki daki-| Bu «ihsan» eder sözünü hem tâzim k"Wel tanımış olduğunuz işte şu gü-|ve hürmet, hem de istihza ve tenkid & madam, sizinle hemen lâübali ol -| maksadile söylemişti. Fakat, biraz son- “Muştur. Biraz sonra bu cemiyetin bü-|ra ben de gördüm ki bu zât, bir seans Ş ledir. Meselâ, paşanın nezdinde en esrasına vakıf olmıya başlarsınız: |pokerde yirmi beş altın kaybetti. Bu, flân madam şöyle, filân mösyö|onun belki de bütün aylığı idi. ... sabaha kadar devam eden poker Sok kimler iltifata mazhar olmuşsa, onu | muharebesinde, içimizden, Celâl Sa - Yoktan öğrenmişsinizdir. Hattâ bu il-|birle Şehremini İsmet beyi şehid ver - Ve » Ğı_lıîını madamın kocasından öğ- kadar iftihar edilmek lâzım :eldiği—.l i parlaklıktan dolayı ne derece- dikten, bir teşrinievvel sabahı, ortalık ağarırken otellerimize döndük. O za - evvel bu süvare ile bunun mümasilleri canlanır. Bu, 1916 sonbahanında idi. Suriye eşraf ve münevverlerinden mürekkeb bir kafilenin İstanbul ve Çanakkaleyi ziyaretine mukabil, bir Türk heyetinin de Suriyeyi ziyaret etmesini münasib görmüş olan Cemal paşanın arzusu ü- zerine merkezi umumi, Küçük Talât, Şehremini İsmet, Celâl Sahir, meb'us- lardan Şemseddin, ve diğer bir zâtla benden ve bir de Vahid efendiden mü- rekkeb bir heyet yapmış ve gönder - mişti. Biz, Bozantiden itibaren Cemal paşanın misafiri olarak iki ay kadar Suriye, Filistin, Sinâ çölü havalisinde dolaşarak hayli şeyler gördük ve öğ - rendik. O zamanlar, bu havalinin he - nüz sâkin devri idi. İngilizler henüz şiddetli bir harekete geçmemişlerdi. Yalnız, yavaş yavaş El'ariş istikame- tine doğru sahilden ilerlemeye çalışı- yorlardı. (Arkası var) HASAN DIŞ FİRÇALARI Dişlerin ve diş etlerinin hayatıdır. İki misli büyük 20 Kuruş. Diş fırçalarının serti makbuldür, Mesine nev'inden en fevkalâdesinden yapılan Hasan diş fırçalarile temizlenen dişlerin ömrü uzun olur. Dünyada mevcut bütün diş müstahaa- ratının en mükemmeli olan Dantos diş ma- cunu Te ve diş suyu ile birlikte İsttmalinde dişler incl gibi olur, HASAN VE DANTOS markasına ve ismine mandanberi, ne vakit Suriyeyi ve Ce- dikkat ediniz. Hasan deposu: İstanbul, An- mal paşayı' batırlanın, bayalimde «pİvara. Beyağin, Beşikişe, Eekişiir ' — — -| Aynlış gok aeı galdi, faksi gös. Yazan: Henry de Monfeld Güzel Rosine, çiftEk sahibi.Rimellin kızı idi. Bir gün samanlıkta yürürken iki kuvvetli kol onu belinden sardı. Genç kız haykırmadı, zaten haykıramazdı da, kalbi o kadar çarpıyordu ki; onu sı- kan kolların Beppoya ait olduğunu sevki tabil ile anlamıştı. Beppo, çiftlikte çalışan bir İspanyol yanaşması idi. Kollarını yavaş yavaş gevşetirken sakin ve sıcak sesile: — Ben olmasam, bu sapanın demiri- ne çarparak ayağınızı kıracaktınız, de- di. Elele vermişlerdi. Genç kız başını eğmiş, ttriyordu. Delikanlı dimdik r, ve ilk zamanlar gülü t sonra sert yüzünde büyük bir belirdi ve o da başını önüne eğ Allaha ısmarladık, Rosine, dedi. yorum, hakkınızda daha hayırlı o- lur. Yalnız bırakın sizi bir kere öpeyim olur mu? Gayet sadece, birbirlerine uzun ve süküti bir buse verdi Beppo © akşamdan yok, çiftli sahibine veda ederek kırlardan uzak- laştı. Artık Beppo, Vernette pek ender görünüyordu. Kasabaya balık satmağa gelirdi. Fakat söylendiğine göre, Bep- po kaçakçılık eder ve hüviytini sakla - mak için balık satmakla vakit geçirir- miş. Delikanlının kaçakçılığı hakkında köyde deveran eden şayialar Rosineyi fena halde korkuluyordu. Bir gece bir rüya gördü: Beppo karın üzerine can- sız uzanmış yatıyordu. Genç kız. ona dokunmağa gittiği zaman delikanlı ortadan kaybolmuş, yalnız bir demir haç toprağa dikilmişti... Gerçi bu bir rüya idi. Fakat rüyalar nereden gelir?.. * Rosine kimse ile evlenmiyordu. Ba - bası onu komşusu kırk beşlik Esgar « ret'ye vermek istedi. Fakat genç kızı kandırmanın imkânı — bulunmayınca hileye baş vurdular. -| Çeviren: F. Varol Tarı arasında gene gülümxüyrı'îuı_h. Zâza ati onlarındı, güzeldiler ve sevi « şiyorlardı. * ee Rosine sevgilisini görmiyeli iki Sur t olmuştu. Bir gün bir adam onu gör « mek istedi: — Hapishaneden geliyorum, — dedi. Beppo bir başkasının yerine tevkif e- dildi. Fakat hüviyetini isbat etmeğe kalkmadı. O zaman Esgarratnın katili olarak daha fazla yatması lâzım gelir- di. Şimdi iki senesi geçti, daha altı se- nesi var. Kurtulur, kurtulmaz - gelip size gene ayni işareti verecek, ateş ya- kacakmış. Göa küle! ğaç küti ! yaktıktan sonra bekle « di. Bir kaç saat sonra aya! yuldu. Tepeye da; yordu. O mu idi banif ağaç çeliğ kısa boylu bir Beppo saklandı. İhtiyar kadım nefes nefese kuleya kadar geldi. Gözlerile aradığını bula - mayınca seslendi: — Beppo... Beppol... Beppo kendinde kaçmak cesaretini bulamadı. Birbirlerinin kollarına atıl: dılar. Sık sik ölüme göğüs germiş olan bu altmışlık adam, bu ihtiyar kadının ku- cağında bir çocuk gibi ağlıyordu. Evet, sönen ümidine, mazisine, bir ölüye ağlıyordu! Fakat kadın sevinçle gülfümsüyordu. Çünkü bu kır saçlı baş gene onun Bepposunun başı idi. köylü olsa gerekti. Şimdi ihtiyar kadın, çabuk, âdeta bahtiyar, yokuştan aşağı iniyor, çünkö Beppo gene geleceğini vaadetmişti. Gene kulede ayni işareti yapacaktı. Beppo tepede yalnız kalmıştı. Gözü- nün önünde onun sevmiş olduğu haki- ki Rosinenin hayali canlanıyor ve a « F:aarr? bir damın kalbi kan gece İspanyol ağlıyordu! — Zira kıyafetine gire- | Yarınki nushamızda : © eski Rosinenin rek — Rosinenin öldüğünü anla « penceresine vur - du ve genç kız da onu Beppo sana- rak içeri aldı. Bu skandal Üüzerine Rimell kızını sıkıştırdı, bu le- ke ancak evlenmeyle silinir, dedi. * İTİRAF Nakleden: Faik Beremen mıştı!.. Aşkının — öldü. ğü yere bir haç dikerek gitti ve gece yağan — kar, ayak izlerini sikli. * İhtiyar Rosine, aradan seneler geç- Rosine, Bepponun arada sırada git -| tiği halde mev'ut randevuyu bekliyor- tiği meyhaneye uğradı. Meybanecinin dediğine göre delikanlı sabahleyin o - raya gelmişti. Fakat şimdi nerede bu- Tunduğunu bilmiyordu. Genç kız ağlamağa başladı. Sırtına bir el dokundu. Beppo sevgilisinin yanına diz çök - müştü. — Kabahatinize mi ağlıyorsunuz, yoksa? — Ne kabahati! Beppo, sen benim her şeyimsin, Eğer sen de buna ihtimal verirsen öleyim daha iyi!.. — Günahımı bağışla bana Rosine, yemin ederim ki artık sade seninim ve suçlu cezasını bulacaktır.. * Esgarrat öldürülmüş Beppo da köy- den kaçmıştı. Fakat Rosine hiç bir şe- ye aldırmıyordu. Sevgilisi kaçarken: «Goa külesinde ateş gördüğün zaman gel, seni büyük çamın altında bekle - rim>» dememiş mi idi? * Bir gün Rosine bu ateşi görerek te - Ppeye koştu. Beppontun yüzünü çeviren siyah sakal delikanlıyı tanınmaz bir hale sokmuştu. Fakat Rosine için de - ği, çünkü sevişenler birbirlerine ba - kışlarından anlarlar. Bu iki genç, tabiat karşısında o ka - dar güzel ve o kadar temiz olan bu çift, istikbaj için hayaller kurdular ve ileni- sinin karanlığını görmeden hali hazı - rın saadetile mestoldular, Sabaha doğru, birbirlerine sıkıca sa- rılarak uykuya daldilar, Onları uyan- dıiran güneş oldu. vaş - , dü. Gözlerine itimat edemiyrek, hep ço- cuklara sorardı, kulede hiç ateş gör « memişler mi idi? Herkes onun aklını kaçırdığına zahip olmuş, ateş hikâyes sini birbirine anlatmağa başlamıştı. Bir akşam iki avcı, deli ihtiyarla alay, etmek için, kulede ateş yakmışlar ve — aralarında gülüştükten sonra lâtifele. rini düşünmez olmuşlardı. Aşağıda 'bir çocuk dumanları göre « rek Rosine'ye haber verdi. Zavallı ihtiyar sevincinden çıldıra» rak çocuğu öpmek istedi ise de çapkım fena halde korkarak kaçtı. Rosine, ihtiyarlığına rağmen, aşkı - nın kuvvetile kuleye kadar çıktı. $ Soğuk gecenin donuk ışığı — içinde her şey ölü idi. Karların beyaz kefeni önünde kalbi- nin yumulduğunu hissetti. Fakat Beppo nerede idi? Her halde uzakta değil.. İleride siyah bir şey gördü... ğ — Sen misin, Beppo?.. O zaman haçın siyah iskeleti gözük-« tü... Bu haç, rüyasında gördüğü ha - çın ayni idi!.. a Perde birdenbire yırtıldı, zavallı ka« dm anladı, sevgilisi artık onu sevmi « yordu! t Beppo, aşkının öldüğü yere işaret koymuştu. Rosine düşündü: «Aşkımız için ta- karrür eden işareti yaparak beni, bu ölüm sembolünü görmem için buraya kadar sürüklemek gaddarlığında da bulundu!» Zavallı kadın haçın dibine çöktü. Cesedi ancak.baharda karlar içinden 4 Ö