Yerli malı kullanmak Buhsında madalyenin Öbür tarafı Yarzan: Muhittin Birgen — Yurddaş yerti malı kullan!.. Bu bir propaganda düsturudur ki senelerdenberi, her gün bir defa mut- laka ya okuruz, yahut işitiriz. Bu se - neki tasarruf ve Iktisat haftasr da bi- zim gözlerimizi ve kulaklarımın kaç gündür ayni propaganda ile doldur - du. İyi bir şey. Yurddaşmı verli malını tercih etmesi, dalma onu kıftlunmayı hatırından çıkarmaması lâzımdır. Bu- nun için de, arada bir Önun dikkatini bu bahis üzerine ce'belenek üzere dai- ma propagandayı eksik etmemek el - bet hayırlıdır. Dünya bep ayni yoldan gidiyor ve bundan dolayı da Türkiye, senelerdenberi milli iktisadın birmdüs- turu halinde bu sözü tekrar ediyor. Fakat bütün düsturlarda olduğu gi bi hu düsturda da bir nisbilik ve iza - filik vardır: Düsturlar durur, Â yürür ve binsenaleyli değşi hâdisclere ait bütün kanunları zaman mutlaka değiştirir, tadıl eder ve hattâ bazan büsbülün ortadan kaldırarak bünun yerine zıddım koymıya kadar gider, * Zannediyorum ki «yurddaş yerli malhı kullan'a düsturunu da zaman hayli ezip büzmüştür. Bugün yurdda - şın yerli malı kullanması için o kadar büyük propagandaya Kizum ka'nıa - mıştır. Beş on sene evvel böyle bir propagandaya lüzam vardı, çünkü yurddaşın bir mal almak için mü tadl edeceği piyasada hemen ayn: ta değilse bile yakın fiata yabancı mal da bulabilirdi. Fakat, bir zamandan - beri gerek gümrükler, gerek konten janlar ve M. Üsteleri, takım yabüneı malları ortadan rarak bunların yerterine ya yerli ve yabut yarım yerli, dörtte Üüçü yerli koydu. O sürette ki bü yurddaş her hangi bir i desini tedurik elmek içih çıktığı zeman karşısıma evvelâ u e- vi mallar çıkıyor. Ara bunların arasına eğer tek tük yabancı mal'ar karışmışsa artık bımlar da fia yükseklği basebile, büyük b maddesi olmuş ve binaenaleyli bun - ların yanıma yaklaşmak ta için müşklül bir iş haline gelmi: Şu halde, bugün, işler beş on - hut, hocanın vereceği sualleri çalmak- | yuredaş |lerinde dolaştırmışlar, LA ö | Hergün Resimli Makale: Hayatta muvaflfuk — olamıyanilar, başkalarının muvaffak olduklarını gördükleri zaman çekemezler, kıska- nırlar. Bu aczin ifadesidir. Pencap üniversitelileti her neden- se derslerini ihmal ediyorlar — ve imti- handa alın terile kazanmaktansa, şöy- le isin kolay tarafını arayarak yanla- randa yardımcı unsurlar, sizin anlaya- cağınız «kopyey götürmekten ve ya- tan, daha olmuzsa, yerlerine daha zc- . 4. ki talebeleri sokmuaktan çekinmiyorlar- mış. İste bu yüzden gözlerini dört açan üniversite — profesörleri bu devredeki imtilranlarda 150 talebeyi kopye eder- ken yakalamışlar ve bütün üniversite talebesine bir ibret olmak üzere bun- 3 |ların yüzlerini siyaha boyayıp ve eşek- lere ters bindirerek şehrin ana cadde- bir yandan da münadiler, bu gördüğünüz (reziller € 'namussuzdurlar. İmtihanda kopye et- evvelki helde değildir: Propaganda ol- 'k.leı) diye bağırmışlardır. sa da, olmasa da, yurddaş vazifesini düşünse de, düşünmese de nizam ken- disini doğru yürümeğe sevkedecek ha-|isteyen Aâkimin tavsiyeleri| | le gelmiştiz. İş böyle olunca da pro « pağanda için nefes tüketmek, nihayet | artmasından müteessir olan Amerika- bir âdetin devamından başka bir şey İ), bir hâkim senelerce süren tectübe- olamaz. * — Yerli malı, temiz ve ucuz ol! di. Bu, madalyenin öbür tarafıdır. ve |TAr vermiştir. iktisat ve tasarruf cemiyeti ile müt- tehiden artık madalyenin bu tarafını çevirecek olursak, zannedersem, iyi bir propaganda devres'ne bulunacağız. Çünkü, ye $ı gösterdiğimiz bu kadar r kabil bazı yerli mallardan g; müz mukabele çok fenadır ve bu, bi- zim gücümüze gidiyor. Geçenlerde bu| süturlarda çürük çoraplarla kumaşı diye bize pahalı pahalt sürülan yerli kumaşlar bakkında yazdıklarım acaba bir fayda verdi mi? Bilmiyo - rumn; fakat muhakkak olarak bildiğim bir şey varsa yerli malların daha te - miz yapılmaları ve daha ucuz satılma- ları lüzummudur. Bazı yerli mallar hem iyi değlil, hem de pahalıdır. İktisat ve tasarruf haftası biterken bu haftayı tertip eden hayırlı cemiye- te bu noktayı hatırlatmaktan koendimi menedemedim: Bugün, yerli malı kul- lanmak için propaganda yapsak ta, yapmasak ta netice pek az değişir, günkü bügün yerlisi var denecek de- rTecede kuvvetle mevcut olan bir ma - li yabancısmı almak mevkiinde za -|| ten değiliz. Fakat, yerli malların kıs- men çok islaha muhtaç olduklar: hâ - na kar- mu- disesi ise muhakkaktır, di. Pariste oturduğu sokağı gezdi, Sonra nebatat bahçe- __a_hp_ıe::uimnmu-mmmwmm: xııımnm H 0T İSTER İNAN İS Ğ K Muhittin Birgen — |u aa Baoşanmaların önüne geçmek Başanma davalarının günden güne den sonra edindiği kanaatleri İleri- SON POSTA W Gösterişten çekinelim . —————————————————— Hayatta parasız kalanlar bir diğe- rini sorvete müstağrak gördükleri za man içlerinde bir sızı duyarlar, bu - Prl ge Te R M Ne kimseyi kıskandır, ne kimseyi indet, muvaffak olduğunu, para ka- zandığını herkesin bilmesine hiç Tü- zum yoktur. Gözü üzerine çekmek- ten her vakit çekin. HERGÜN BIR FIKAA Lâkin, hakikatte Fikret, çok örse- eyici bir Hisana malikli —ve sırasını üşürürse muhatabım fena haldo iğ- elerdi. Bir gün, Galatasaray müdürü iken, hoşlanmadığı birisi kendisine söz ara ivukarıdan hepsini işittim! a ae LN Bir gecede 60 liralık Çiçek yiyen adam emiğ, ved Evet... Bir adam 60 liralik — çiçek SÖZ ARASINDA ) Hindistanda kopyacı Talebelere verilen Para yerine Balık verilerek Girilen sinema Alaskada on iki ay karların buzla- rın içinde bulunan bâr şehir vardır. Bethel şehri... Bu şehirde de tek bir si- nema mevcuttur. Bütün Eskimolar sinemanın her matinesini hahişle dol-. dururlar. Yalnız dubuliye paraları ol ti boyda, bir balık istemekte ve bu ba- lıkları topladıktan sonra, satmaktadır. Balık toplamak mukabilirde en köh- ne ve ucuz filmleri gösteren sinemacı rivayete nazaran kısa zamanda büyük bir servet temin etmiştir. Güneşle beraber dönen sanatoryom Fransanın cenup - taraflarında ve- yom yapılmaktadır. Sanatoryomun her ikisinde de hasta yatakhanelerinin bu- Junduğu kısmın daima güneşe müte- veccili olması için bütün binanın mü- teharrik olması düşünülmüş ve bunun için çok kuvvetli makineler ile bir ta- İzm tesisat yapilmıştır. Bu suretle hasta'er sabahtan akşa», de l'xıç.ınmılırm önüıı'ıeçııek üzere| yemiştir. Meburnda, bir kömür fab-|ma kadar güneşin şifa verici - şuama Şimdi nöbet bu propagandaya gel- | YNi evleneceklere tavsiye etmeğe ka-| sikasının tevzi müdürüdür. Bir gece,|maruz kalmakta ve malüm olan teda- Hâkimin tavsiyeleri şunlardır: Kadınlar için: Evinizi çok temiz çok |tutunuz. Kendinizi güzellik ve cazibe- geçmiş 'nize halel verecek şekilde ihmal etme- yiniz. Başka erkeklerin de nazarı dik- katini celbetmeyi düşünmeyiniz. toplamıştır. Direktör Harold'un iddiasına gö- C Erkekler için: v'fümm göre|çiçeklerde gayet bol miktarda vitamin cömert olunuz, ev işlerine karışmayı-| vardır. İnsanı şişmanlatır, sağlam ya- olunuz. En kısa cümle İngiliz İâ.ıı. Karınızı gezmeğe çıkarınız, neş'e-| par. Gül ve menekşenin hazmı kolay- h dır, şifahıdır. Krizamtem ve boru çiçe- ğinin hazım ağır ise de, bunların da Amerikada otomobil fabrikaların -| kendilerine hâs bir lezzetleri vardır. dan biri bir reklâm yaptırmak istemiş- Öğle ve akşam yemeklerini hususi ti. Resmi çizdirdi ve bu resmi tanınmış | bahçesinde yetiştirdiği çiçeklerden te- bir muharrire göndererek altına gayet|min eden direktör, koyun, tavuk gör- kısa bir reklâm cümlesi yazıp imza at-|dü mü, Mecusi papazları gibi nokağı- masını bildirdi. nu buldu: Dünyanın en meşhur zenginlerinden biri olarak ölen Basil Zaharof bayatının 3lk devirlerini büyük bir yok- | || sulluk içinde geçirmişti. Zengin olunca bir gün gençli - | | ğinde takirane bir hayat sürdüğü yerleri görmek İste- n değiştirmektedir. Muharrir ;en kısa cümle olarak şu-, «Resme Bak» bir baloda tam 60 liralk çiçek yiyerek | vi suretinden üç defa daha sür'atle iyi etrafındakilerin hayretini, hattâ afkışı- olmakta imişler. Fakat sanataryomla- tın diğer kısını yani anbarı, mutfağı, doktorların dairesi de daima gölge - re, çiçek ile yapılan bir tedavi, tb|çinde bulunmakta imiş. dünyasının daha farkına — varamadığı harikulâde bir tedavi usulüdür. Zira, Sabırlı nişanlılar ! Londralı Mister Rusel bugün 93 ya- şındadır. Ve 87 yaşında bir kadınla 15 senedenberi nişanlıdır. Evlenemediği- nin sebebi, parasızlığıdır . Bunların arasındaki macera şöyle cereyan etmiştir: Rusel 78 yaşında iken bir gün yolda bir Madama rastlar, Madam da o za- man 72 yaşındadır. Birbirlerine Aşıka- ne gözlerle bakarlar ve nihayet evlen- meğe karar verirler. Fakat paraları yoktur. Nihayet aşkın ölmiyeceğine kanaat getirirler, ve para biriktirmeğe Altına imzasını attı. Sonra düşün -i başlarlar. İSTER İNAN İSTER İNANMA! giyinmişti. Basll Zaharof bu adama acıdı. Kendisini ya- ve cebinden çek deflerini çikararak (200,000) franklık bir çek yazdı ve adama uzattı. Kapıcı hiç tanımadığı bir adamın kendisine bir ser - vet verebileceğimne inanmadı, karşısındakinin deli oldu- ğuna zahip oldu ve civardan bir polis çağınarak Basil Zaharofu teslim etti, TER İNANMA! y NUÜ ÜYEE DAG REN UAT AERRLE DA P AAA ÜT GA LAİ Ce erearecaİ| Birincikânun 19 Sözün Kısası Kadınların sakalı E. Talu zmirden, bayram üstü kötü bır ha- ber geki Orada Kaşing 'dir, Kuşing midir, ne Allahm belâsıdır?.. MGarip bir hastalik türemiş. Ba. nn * rımızın üstlerinden ırak, bu ille: cin- Bi lâtife âriz oluyor ve gül yüzlerinde Jsakal, bıyıik çıkarıyormuş! Erkeklerle müsavat “yarışında hiç bir şeyden kaçınmıyan, haklarıudan kaj kadar feragatte bulunmak istemi « yen kadınların, sonunda bu muktaya warmaları zaruri idi. Rabbimin hikmeti bunda da tecelli ederek: — Erkeklerle mutlaka bir mi olmak istâyorsunuz? Alın size!, buyurdu. Şimdi artık, kadımlarla —aramızda, ancak pek ehemmiyetsiz bir cinsiyet farkı kalıyor. Lâkin, safzallı bayanlarla şöyle kar- gı karşıya oturup ta, kendilerine bazi öğütler vermesini pek arzu ederdim. Bu mümkün olamıyacağını göre, O — öğüllerimi mücmelen burada vere- yim: Ş şıyanlara hürmet gösterir, kendile « tine ağır başlı Gdenilirdi. Bugünkü günde, sekal sahipleri bilâkis köinalıt sarakasına maruz bulunuyorlar. noktaya bilhassa dikkat buyurutmasi” nı ve bu vecüliyet alâmeti ile fazja te- fahür edilmemesini hassatan arzede * Tim. Saniyen: Sakal, tehlikeli bir nes * nedir. 'Onu başkalarının ve bihassö karı, koca gibi yakırnların eline ver memeğe azami dikkat etmelidir. Zirâr bir defa sakal ele verildi mi, maszal * lah, onun peşi sıra insanm bürriyeti, rahatı, huzuru, her şey: birden gider. Sallsen: Sakal ağarmayı görsün! İne san, yok sakaldan âk sakala geki! diyt hürmet görür sanırsamz, Tüşü, aSi yoktur! Bu, bir zaman belki öyle miş- Fakat bugüne bugün muteber — olal, bilâkis ak sekaldan yok sakala gel * mek, abır. zamanında — şabremretliğe rücu edebilmektir. 9 İşte, kısaca diyeceklerim budur. Sakalları çıkan bayanlara bu maz * hariyetleri mübarek olsun! Vaktini Olsa, ben de eski divan şalrleri gi kendilerine manzum bir sakal müba © rekesi yazar ve hediye ederdim. t Ne yapayım ki, bunun artık modasi — geçmiştir. Denim şimdi yapabileceğil bana adresini bildirmek Tütfünde bü * tunacak sakallı bayana en iyi tıraş D” çağının hangisi olduğunu söylemektefi Tbaretitir. Bi Biliyor musunuz ? | — Amdronicus kimdir? 2? — Budistlerin peygamberi — olâP Buddanın ikinci ismi nedir? 3 — Kleber kimdir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Sunİlörin Cevapları: | — Napoliğjoni Bonapartin um;; #lki, hartifpe mektebini bitirip mülâzim © duktan sonra Tulon şehrini İngiltilt rin ellerinden istirdatretmiş ve © #7 mariki inkılâp idaresi tarafından ingr generalliğa terfi ettirilmiştir. d İ — Eâvard isimleri ile anilan Hiz kralları içinde kraliçe anasın!d rine geçen hükümdar 7 inci BN dır. Anası kraliçe Viktorya hükümdarlik yapmış, 1841 de y"g Edvardı doğ . Bâvard 1901 G tahta çıkmış, 1916 da ölmüştür. 7”4 me oğlu - geçen yül ölen - beşinci * geçmiştir. n 3 — Nicephore Gregoras Bî müverrihlerdendir. En meşhur ©© | İ a K ŞR | Evvelâ: Sakallı olmak, başh başına bir marifet değikdir. Eskiden sakal ta-