* Biri eose kumaştan öteki redingot biçimi S oldaki manto ekose kumaştan yapılmıştır. Kumaşta üç renk vardır., Gedi Kırmızı, beyaz ve lâcivert.. Yaka erkek paltoları yakası biçimin « ”. Kollar düzdür. Mantonun önü, düğme araları fazla geniş kruvaze- hı-ıîeli dandır. Eteklerde az kloşluk vardır. Spor roplarla pek iyi gider. ea fötrdür. Şapkanın üzerine tüy yenine mantonun kumaşım hatırla- B bir süs konulmuştur. l o leki manto redinght biçimindedir. Bel tamamile vücuda yapışıktır. * | kaç , Cepler mantonun önündeki kesiğin ait ve üstüne konulmuştur. İki '..;rk'—'n—ıkhdır ve bir düğmeyle tutturulmuştur. Etek fazla kloştur. Kollar © amile düzdür. Bu mantoyla giyilen şapka mantonun renginde fötrden- E 4 fazla açık. Arka biraz basıkçadır. Şapkanın kenarında kırmızı D B - bi ; S elerinli bir rop modeli kî:î Ve pelerin ayni kumaştan yapılmıştır. Va hî kıvırcıktır. Rop düz dikilmiştir. Önde Nh"!!fda dikişleri vardır. Belinde gene ku- pçk" bir k bulunur. Yaka diklir. &' Tin toparlak yakalıdır. Kalçalara kadar G_ı; Modası geçmiyen klâsik bir modeldir. Üla kiz ve genç kadınlar giyebilecekleri gibi, Yaşlılar da giyebilirler. Bu sene ceket ve etek modası çoktur. Resimdeki ne giyilmiş ceket yün örgüdür. Yaka yünden topart r modelde 10p ve gene ayni kumaştan bir yelek vardır. Tam göğüs hizasında iki sıra kordon işleme süs yapılmıştır. 8ON POSTA Üç parça Bir spor elbiseesi Yukarıdaki model üç parçadan mü- rekkep bir spor elbisesidir. Etek, ce - ket ve manto.. Her üçü da ayni mor yünlü kumaştan yapılmıştır. Etek pli- Bdir, Ceketin yakası ve kolları düz - dür. Belinde kumaşından yapılmış bir kemer vardır. Manto düzdür, bel yapmaz. Önü kruvazedir. Yakanın — yanlarındaki parçalar soğukta yaekayı tamamile ka- pamak için yapılmıştır. Yaka kaldı - rıldığı zaman onlar a kaldırılır ve bo- yun da br düğmeyle iliştirilir. Sporca kadının kışın giyeceği en şık ve n iyi elbisedir. Boyuna kahve rengi e - '”mı_ li bir kordelâ çevrilmiştir. şarp takılır. l v n p İki şık tayyör S etek üzceri- ülmüştür. HOKK Sayfa 7 ABAZ | Yazan: Osman Cemal Kaygılı Hani şu e«ki hokkabazların: l «Evot efendim, sepet efendim, mü- nasiptir efendim!» diye bir tıkzrlııe-' leri vardı. Geçen gün, bizim eski kapı yoldaşı Ercümend Ekrem Talu bir ya- zısında bu tekerlemeyi diline dola - miştı. 'Tesadüfe balcıın ki dün akşam maşhur hokkabaz İrfanla yardağı Armutçu - oğlu husust bir eğlenti yerinde aynı te- kerleme ile bir hokkabaz muhaveresi yaptılar, bayıldım. Bu muhavereyi ay- nen size de nakledeyim de dinleyin: Usta — (Şakşakla yardağın kafası - na vurarak) Hey benim oğlancazım! Yardak — Buyur ustacığım! Usta — Ben bu bayram bizim Ba- yana bayram hediyesi olarak güzel bir kedi yavrusu takdim edeceğim... Bu - na, sen ne dersin bakayım, oğlanca - zım? Yardak — İyi haltedersin ustacığım! Usta — Tüülh terbiyesiz külhani! Yardak — Ne oldu ustacığım! Usta — Daha ne olacak; hiç insan us- tasına karşı böyle terbiyesizce karşı - lik verir mi? Yardak — Ya ne diye verir ya? Usta — Terbiyeli adam ustasına, patronuna, hocasınma, âmirine, karşı da- ima: <Evet bayım, münasiptir bayım, pek güzeldir bayım, arada sırada da - ha neler ne buyurursunuz a benim ca- yam ciğerim bayım!» diye cevab ve - rir, Yardak — Peki, öyle olun ustacı- ğam, darılma, ben şimdiden sonra sa - na hep öyle cevab veririm. Usta — Nasil cevab verirsin baka - k — Evet bayım, sepet ba - Usta — Sepet fazla, sepeti çıkar! Yardak — Neden çıkarıyormuşum, tramvay mt burası, yoksa otobüs mü? Usta — Külhani, alayı bırak da cid di konuş, alayın sırası mı şimdi? Yardak — Evet bayım, öyledir ba- yım, münasiptir bayem, pek güzeldir bayım, arada aırada daha ne buyurur sunuz a benim iki gözüm bayım! Usta — Demek sen benimle alay & diyorsun ha? Yardak — Evet bayım, öyledir ba - yım, münasiptir bayım, pek güzeldir bayım, arada sırâda...... — Demek şimdi sen beni adam yerine koymuyorsun ha? Yardak — Evet bayım, öyledir ba- yım, münasiptir bayım, pek güzeldir bayım...... Usta — Fakat bu senin yaptığın ter- sizliktir! Yardak — Evet bayım, öyledir ba - yam, münasiptir bayım, pek güzeldir bayım. Usta — İnadına mi yapıyorsun be a dam! Yardak — Evet bayım, öyledir ba - yım, münasiptir. bayım, pek güzeldir bayım.. Usta — Nurullah Ata duymasın bun. Jarı, alimallah seni tefe koyar da ça- lar! Yardak — Evet bayım, öyledir ba - yım, münasiptir bayım, pek güzeldir bayım.. Usta — Bir de sıkılmadan şairlik id- diasında bulunuyorsun, sen şair değil, tek telli âşık bile olamazsın! Yardak — Evet bayım, öyledir ba- yım, münasiptir bayım, pek güzeldir bâyım.... (Devamı 12 inci sayfada) Şekhitliklerimizi Ne zaman İmar edeceğiz? Zaman zaman bir çok vatanse - verleri ehemmiyetle meşgul eden mühim bir mesele vardır: Şehitlik- lerin imarı işi.. Çanakkaleye gidenler görmüşler- dir: İngilizler, Fransızlar büyük harpte ölen askerleri için Çanakka - lede harikulâde Abideler yaptılar. Halbuki bizim bir tek Mehmetçik Abidemiz var. O da ihtiyacı görmiye kâfi değil. Bununla beraber şimdi - ye kadar şehitlikleri imar için bir çok teşebbüs yaprmmamış degildir. Fa kat hiç birinden bir netice alınma - mıştır. İşte bu, senelerdenberi hâlâ sızısı devam eden yarayı Beşiktaşta otu - ran S. Necati isminde bir okuyucu - muz da deşiyor: <— Büyük harpte babam Çanak- kale cephesinde yaralanmıştı. Ya - ralı bir halde İstanbula getirildi ve Beyoğlunda Mektebi Sultanf hasta. nesine yatırıldı. Fakat bir kaç gün sonra da aklığı yaraların tesirile hayata gözlerini kapadı. Ben o za - man çok küçüktüm. Babamı Edir - nekapıdaki şehitliğe gömmüşler, A. radan seneler geçti, büyüdüm. Ba - bamın mezarını bulmak istedim. Fa- kat bütün aramalarıma rağmen bu- lamadım. Gece gündüz teessür için- deyim. Belki yirmi defa Edirneka - pıya gittim, hiç bir netice elde ede- meden döndüm. Artık şehitlikleri imar etmek za- manı gelmiştir. Ben babamın ke - miklerinin ortadan kaybolmasına karşı ne kadar müteessir isem, be- nim gibi binlerce şehit çocukları da ayni teessürü duyuyorlar. Ve gene benim gibi bir çok ye - timler var ki, yetimlik maaşlarını almıyorlar. Bu maaşların büyük bir kısmile bir hayli işler y yorum, Şehitlerir zarları birer taşla & maktan kurtarılır..