17 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TTT ÇT ÇT e ğ İ K B | Vei | “Scı Posta » İiN tetrıkası BI ARLIK ÜLKESİNDE — İKINCI KISIM — Cenil Maşa ile konuşuyordu : “ Maşal. dedi ben hay. ımda i: san aşkından çeşiLini tattır. , fakat millet hasıl olan şarabın binlerce ve memleket aşkının lezze- tini | unların &: ç birinde bulamadım... Ne dersin buna!.,, Fakat böyle olmakla beraber, pek cok insanlar, bu — uğurda kurban — gitmeyi — kendilerine — bir zevk edinmişlerdir. Çünkü.. onun şe - refinden aldıkları ruhi gıdada, dünya- ın hiç bir hâz ve meserretinde bulun- mıyan bir lezzet hissetmişlerdir. Maşa, derin derin içini çekmişti. Kollarını, masaya dayamış; başını, ö- nüne eğmişti. Cemil, parmaklarının ucu ile yavaş yavaş kadehini çevirerek devam etti: — Maşa!.. Ben, hayatımda aşkından Hâsıl olan şarabın, binlerce çeşidini tattım. Fakat, millet ve mem- leket askının lezzetini, bunların hiç bi- rinde bulamadım... — Şimdiii.. lâkırdı, lâzım ya?, Ge- lelim ,sana... İnsan aşkına karşı olan hıssıyunnı, tamamile bıhyorum Bu - nü bana söylemiştin... hakkındaki fikrin nedir .. Maşa; başını biraz daha eğdi. Hafif ve titriyen bir sesle cevap verdi: — Babam,.vaktile çok vatanperver- di. Âdeta, bütün ihtilâlcilere presteş e- derdi. Bana da, az çok bir fikir ver - mişti. Fakat... — Evet.. fakat... — Bir gün geldi ki.. beni aç bıra - kan vatan kahrolsun! diye feryat et - ti. Ve bu sözlerde... — E.. söylesene.. Maşa... devam etsene, u halde, senin söylemek İste- dıkıer ni, Een ikmal edeyim.. ve o söz- ler, senin kalbindeki vatanperverlik hislerini de bir anda silip süpürüverdi; değil mi, Maşa?, — Maşal.. Bu düşüncenden dolayi, seni ayıplıyacak değilim. Henüz çok genç ve muhakemesi tekemmül etme - miş bir kız olduğun için; hattâ seni mâ- Zür göreceğim... Tabitdir ki; bir za - man gelecek ,sen de hayatta bir çok seyler öğrenecek, bir çok görecek; hislerini ve düşüncelerini de Üzemte İ Bir Doktorun a eç ga Günlük Perşemde Notlarından — €) Çabuk İhtiyarlamanın Sel ’îi? leri İnsanları ç:ı.bı.ık ihtiyarlatan ruhl heye- canlar, sıkıntılar ve asabiyetlerdir. İn - sanlar görürsünüz ki henüz daha kırk beş, elll yaşlarında iken kamburu çıkmış yetmişlik hale gelmiştir. Sonra alümış ya- şında olanlara rastgelirsiniz ti dinç, sapsaflam ve sıhhattedirler. Bunlar muntazam çalışmak, erken yat - mak, alkol almamak, bilhassa asabi ve ruht sademelerden kaçmımmak, büyük İh- tiraszlar arkasında koşmamakla gençlik - lerini muhafaza etmişlerdir. İnsan dün- yaya bir defa gelir. Hayat da çok tatlıdır. Bu güzel hayatı mümkün mertebe uzat- mak ve İyi geçirmek için beden! ve ruhl hıfzıssıhhaya riâyet etmek lâzımdır. Bu sayede pek çok yaşlı kimselerin gençler kadar rahat ve canh yıllar geçirmesi mümkündür. Artık nüfus tezkerelerinin kiymeti nisbi bir hale gelmiştir. Hakiki nüfus kâğıdı Viktor Pouşenin dediği gihi İnsanın göründüğü yaştır. Şen olunuz, bulunduğunuz meclislerde, işleriniz arasında, her yerde neş'e yaralı- nız, öizin İçin uzun bir rençlik mukadder- dir. [ bir drktor ıibî &ndııîmııı (*) Pu notları kesip saklayınır, ya - hat bir albüme yapıştırp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanmızda bıı maotlar Ne dersin, buna?..| Ya, bu aşk| tecrübeler - p*"“;_""l'_ P Te SF L ee — Cü j ea a | değiştireceksin. O zaman gele dursun; şimdi sana ben, küçük bir fikir vere « yim... Maşa!.. Vatan, evlâdlarım çok seven bir anadır. Onun, bütün evlâd - larına karşı, hududsuz bir şefkati var- dır. Lâkiilin; o ananın, evlâdlarına kar- şı bu şefkatini siyanen gösterebilmesi için tamamile serbest kalması lâzım - dır... Bilmem, fikrimi anlatabildim mi?,.. — Dur. Sana bunu bir misalle an - latayım... Meselâ; o ana, sensin. Fa- kat, ben şimdi senin ellerini sımsıkı bağlıyorum; ondan sonra da, «hadi ba- na bir bardak şarab ver.» diyorum, Ve- rebilir misin?.. Maşa, başını kaldırdı. Uzun ve kıvır- cık kirpikleri altında kıvılcımlanan gözlerile, Cemilin gözlerinin içine bak- tız ki — Ellerim, bağlı. Nasıl verebilirim?. Diye mırıldandı. Cemil; davasını kazanmıya başlı - yan bir avukat gibi, hararetli bir tavır aldı, — Hah.. işte, gördün mü?.. İşi ne güzel anladın... lşte. sizin vatamınız da, bugün aynı şekilde... Bak; hiç korkmadan, hiç çekinmeden, tıpkı bir dost gibi söylüyorum.. işte, bugün si- zin valanınızda, bu halde... Şimdi, soruyorum,”Sana.. babanın; «beni aç bırakan vatan kahrolsun.» demeye hakkı var mı, yök mu?.. — Yok. — Tabit, yok... Maamafih, bu şi - kâyette, baban da haksiz değil. Ancak şu var ki; kimden şikâyet edeceğini bilmiyor. Vatandan mi, yoksa vatanı bu hale koyanlardan mı?.. Cemıl süküt etmişti... Yalnız; sür'atli bir bakışla, Maşanın çehresine göz gezdirmişti. Şimdi Maşaya, derin bir düşünce gelmişti. — E.. Maşa!.. Ben, bir kadeh daha içmek fikrindeyim. Maşa: — Müsaade ediniz. Ben vereyim. Demişti... Cemil; Maşanın şarab şişe- sine uzanan elinde, hafif bir titreme hissetmişti. jdeh de sen... Bravool.. Uysal bir kız olduğun için seni o kadar seviyorum K4 Maşa, galiba bu sözleri işitmemişti, (Çünkü, ortaya birdenbire hiç beklen « miyen bir sual atıvermişti: — Pekâlâ ...Kimlere beddüa et - |mek.. kimlere husumet göstermek lâ - zım?.. | Cemil, bu sualin karşısında, hafif bir sersemlik hissetmişti, Verilecek cevabı, bir anda kestirememişti. — Kimlere mi>?.. Demişti... Ve sonra, dudaklarını büküp omuzlarını kaldırarak: — Bunu, bana niçin soruyorsun, Maşa?... Benim gibi, yabancı bir a - dam, böyle bir suale karşı, tamamile doğru bir cevab verebilir mi?.. Ben; ancak memleket ve millet isleri içinde pişmiş bir adamı sıfatile, memleket ve milletinizin ne kadar ıztırab çektiğini görüyorum, ve hissediyorum. Sana söylediğim şeyler, işte bundan ibaret« ti ...Bu sualine muhakkak bir cevab almak istiyorsan.. muhitinj dinle.. ız« tırab çeken vatandaşlarını dinle.. bu tarafta emsalsiz debdebe ve tantana rafta açlıktan- ve sefaletten inim inim inleyen halk zümresini dinle.. ve ni - hayet, kendi kalbini, kendi vı'cdammi dinle... üzei li — Mersi, Maşa... Hadi, yarım ka -| içinde yaşıyanlara müukabil, öbür ta -| ” BON POSTA -: DORT ile ıYA%RJINDA hagilizceden çeviren : Hasnun Uşaklığil — | | _ I | J | Birinci ve ikinci katil | Nihayet şüpheli olarak ortada ancak Madam Arnold | kalıyordu. Bu suretle de muadele halledilmiş oldu. | — Fakat makas, fakat kuşak.. ikin- ci katil bunları nereden bulmuş olabi- lir? diye sordu: — İşte bu sual de ikinci katili bul- mıya yarıyan bir düşüncenin başlan - gicidir .İkinci katil makas ile kumaş “İparçasını tabiatile ilk cinayete sahne olan kameriyeden almıştır. Birinci ka- til kadını öldürdükten sonra makası yaradan çıkarmış ve kumaş parçasına sararak masanın altına atmıştı. Çavuş gene sordu: — Peki amma bu makas ile kumaş parçası kameriyeden eve kimin tara - fından getirilmiştir? Kent: — Suallerine, mukabil suallerle ce- vab vereceğim. Makaa ile kuşak ikinci bir cinayette kullanılmak için eve getirilirken ne maksad güdülüyordu? Aynı silâha, ay- ni burun kesilmesine ne lüzum vardı? Suallerin cevabı basittir: Çünkü ikinci katil ikinci cinayetin birinciye benze- mesini ve onun katiline atfedilmesini istiyordu. Çünkü ikinci cinayetin falli birinci cinayette mâsumluğunu isbat edebilecek mevkideydi. Devam ede - lim: Madam Merrit'i öldürmüş olma- larından şüphe edilemiyecek olan iki erkek vardı. Birisi Mösyö Arnold, ikin- cisi de Mösyö Patton'du. Ve madem ki ikinci cinayette Mösyö Arnold öldürül- müştü. Katil Patton'dan başkası ola - mazdı. Çavuş yaprak sigarasının ucunu is- tikrahla fırlattı; Kent devam ediyor - du: — İşte bu sebeb dolayısiledir ki Pat- ton tahkikat başladığı zaman Madam Merrit'in ölüm saatini kat'iyetle öğ - renmekte israr etmiştir. Bu adam bu- dala değildi. Cinayete sahne olan ye- re gelince sevdiği kadının cesedi ile karşılaşıyor, fakat kendisini çabuk top- luyor. Ve bize nazaran daha derin na- zarlıdır: Merrit ve ortakları şirketinin mahvolacağını düşünüyor, derhal si - gorta meselesini hatırlıyor, sonra da kadının ölümü üzerinden epeyce za - man geçtiğini anlıyor, cinayete âlet o- lJan makası buluyor, cesedin burunu - nun kesik olduğunu görüyor ve makası ceketinin iç cebine yerleştiriyor, doktor Vingrat ile polise telefon etmeden ev- ivel de eve götürüp saklıyor. Artık ya- İpacağı şey münasib bir fırsatın çıkma- sını beklemekten ibarettir. Arnold'u öldürmelde hecu bür sakibeden indiltam| almış, hem de kendisini mahvolmaktan rite atfedilecektir. Her iki cinayet de MMadam Arnold'a, yahud Mösyö Mer-İr rit.e atfedilecektir. Yalnız bu plânda bir tek nokta aksamıştır. O da ikinci ci- nayet için gerek Mösyö Merrit'in, ge- irek Madam Arnold'un mâsumiyetlerini isbat edebilecek delillere aymı zamanda malik olabileceklerini katilin hesab et- memiş olmasındadır. Ben vak'ada ayrı ayrı iki katilim bu- lunduğunu ancak Merrit'in aksırık hi- kâyesinden sonra anladım. a Polis müfettişi bir saniye sustü, kaş- ları çatıktı, devam etti: — Müösyö Arnold'un katilini bir di- ğer şahıs daha biliyordu. O da Madam Arnold idi. Madam Arnold rakibesinin ölümünden sonra kameriyeyi ziyaret eden yegâne şahsın Mösyö Patton ol - “duğunu işitmişti ve madem ki biz suç. silâhımı arıyorduk, bulamadık, maka - (sın ve kuşağın Patton tarafından âli -| inıp götürülmüş olduğunu biliyordu. Madam Arnold şaşk:n ve. perişan. hıı* halde odasına çıktığı Mösyö Patton'un makasi ve kuşağı saklamak İsuretile kendisini kurtarmak istediği - ne hükmetmişti. Zira cürüm âleti bu - lunamayınca silâhın dışardan gelen bir yabancı tarafından yapılmış olabilece- Madam Arnold kocasının ölümün - den sonra bana kocasının da tıpkı Ma- dam Merrit gibi öldürülmüş olup olma- dığını sordu.. O dakikada ikinci cina - mezdi, katil Pattondur, cinayeti kame- riyeden getirdiği makasla yapmıştır, diyemezdi. Şu halde intikam almıya karar ver- di. John senin az önce bahsettiğin teh- like Madam Arnold'u bir saniye bile tereddüde düşürmemiştir: Kadın zev- cini çıldırasıya seviyordu. Zevci ise ölmüştü. Kadın ilk iki cinayette tâkib edilmiş olan üç cinayetin de aynı şahsa atfedileceğini ümid etmiş olabilir. Ken- disi ikinci cinayeti yaptığı sırada bir başka yerde bulunduğunu isbat ede - cek mevkideydi. Bu suretle kurtulma- yı ümid etmiş olması da mümkün - Bittabi menfaat meselesini bir ke - nara bırakmak lâzımdır. Zira Madam Arnold ortaklar arasındaki mukavele mucibince sigorta yolundan istifade -| demezdi, Madam Arnold yanında Madmazel Patton ile Mösyö Lang olduğu halde birinci kata çıktığı zaman evvelâ arka- daşlarımın kendi odalarına girip kapıla- rını kapamalarını beklemiş, sonra iş se- petinden makası alarak Patton'un oda- sına girmiş, elbise dolabından kuşağı çıkarmış, ve bu 'suretle hazırlıklarım bitirdikten sonra banyo odasına gire - rek duş cihazının üstünden sarkan per- TAKVIM 1 inci KÂNUN KRümf senö Ârabt sene 12652 17 1856 1 ci Kânun | Resmtsenel j Kasim 4 1930 40 PERŞEMBE SABAH İMSAK & |h - Şevval M ge 2 | 88 Z 12 | 60 # kikı 5 | 32 Ö de | İkindi | Akşamı| Yatsı | ö İ dd DB Ço, | S İA hh D, E 712819 (dalill —li | 89 E 12 (09|14 |30 1614118 121 Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan. eczaneler şunlar - dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda : (Etem Pertev), Alemdarda: (Birri Rasim). Balırköyünde : (Hilâl. Beyazıdda : Hh: Necati). Fenerde : (Emllyadi). Ka - rağümrükte : (Suad). Küçükpazarda : (Hasan Hulüsi). Samatyada : (Teofilos). Şehremininde : (A. Hamdi). Şehzadeba- şında : (İsmail Hakkı). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada : (İsmet). Hasköyde : (Nisim Aseo). Kasımıpaşada : (Müeyyed). Mer - kez nahiyede : (Kahnzük, Baronakyan, ; R timad). Şişlide : (Necdet). Taksimde : (Taksim). | Üsküdar - Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada : (Merkez). Heybelide;: (Yu- sufl). Kadıköy Pazaryolunda : (Rıfat muhtar), Modada : (Alâeddin), Üskü - yeti Patton'un yaptığı sırrını ifşa ede- (Belkis), Eminönünde : (Sa- | | dis, 13,05: Plâkla hafif müzik, 13.26: ( kamil ve arkade!-rı tarafından Türk I dar Çarşıboyunda : (İttihad). |Plâkla sololar. denin arkasına saklanmıştır. Kadın ba* | ba ile kız arasında geçen muhwızı'dîi dinliyordu. Madmazel Patton odasınt | dönünce kapının sürgüsünü umlcacıî itmiştir. Bundan sonra Mösyö Pattont naşıl öldürdüğünü biliyoruz. | * (Mösyö Lang) a gelince: Onun ü* | çüncü cinayeti yapmış olmasındaf | şüphe edemezdim. Bir adam otuz bi | dolar kazanmak için bir diğerini öldü” | rebilir. Fakat bu parayı iki misline çı " karmak için ilk hareketini tekrar edö mez. | (Madmazel Pattonj a gelince: Onuf | babasını öldürmesi - için hiç bir sebeb | » yoktu. Şu halde Mösyö Merrit bu ü * | çüncü cinayetin yapıldığı sırada da nt — rede bulunacağını isbat edebilecek v& ziyette olduğunu gördüğüm zaman © limde süpheli olarak ancak Madam AF nold kalıyordu. Bu suretle de muadel? halledilmiş oluyordu. * Hendriks çavuş hasır şapkasını ç * | kardı, mendili ile iç kenarının muşam” | bası üzerinde toplanan terleri sildi, şaP” kayı tekrar başına geçirdi: _ — Vallahi bana ne oldu, bilmeni | hiç bir şey anlıyamadım, sıcağın tBlÜ'i İ olecak, diye ıoylendı | Hıııh Aunstin 'RADYO Bugünkü Program | İSTANBUL | Öğle neşriyata : 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.60: HaTi” dis. 18.05: Plâkla hafif müzik. 13.35: Mubtir” Lf plâk neşriyati. | Akşam neşriyatı : W 18.30: Plâkla dans musikisi, 19,80: Konf? | rans : Tasarrüf ve yerli malı haftası müli” sebetile Üniversite Doçentlerinden Bay MUb” ils Etem tarafından. 20: Rafat ve arkadatlif | tarafından Türk musikisi ve halk şar j 20.30: Baüyevıukadaşhntuanndm'r“, ' | musikisi ve halk şarkıları. 21: (Saat lî"" Orkestra. 22: Ajans ve borsa haberleri. Ü, ; Plâkla sololar. ! BUKREŞ İ 16: Romanya musikisi, 18.20: Şarkılar. * İ 45: Plâk neşriyatı. 19.15: Benfoni koönser. — BUDAPEŞTE " 17.80: Viyola havaları. 18.35: Plâk ııııı'P'ı 1950: Tiyatro. 21: Haberler. 21. 28: kestrası, 22.456: orkestra, 17.45: Almanyadan nakil. 19.30: opmd" İ î. nakil 2225: Caz havaları. ğ ; YIYANA eĞ | 16.5: Konser. 19.30: Konser, 20.5: Plâk ;î tiyatı. 20.20: Tiyatro. 22.20: Şarkılar. . Dans havaları. .e— ği If YT15: Kuartet. 19: Hafif musiki. t*l Muhtelif havalar. 21! Bıninnım-kestrs— Muhtelif hayalar. 22.15: Dans musikisi + | Yarınki program ,J İSTANBUL Öğle neşriyatı: 13,30: Plâkla Türk müusikisi, 12,50: ö ömm -— — *w d . 5 a .- ö a e A7 — WFfğge - VARŞOVA telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla danş Musikisi. 19: M | rans : Tasarruf ve yerli malı haftasi sebetile; Bayan İffet Halinm mumdl:::' Spor musahabeleri: Eşref Şelik tar 20: Vedia Rıza ve arkadaşları tarafiP m.ı Türk musikisi ve halk şarkıları, 20.30 îl : gontt — — özmm MÜY zf kisi ve halk şarkıları. 21: (Saat Âyari) kestra. 22: B:answmhaberml

Bu sayıdan diğer sayfalar: