İktısat ve tasarruf haftası —HSCoYyazan: Muhittin Birgen s enede bütün bir hafla halkın zihnini bir nokta üze - rinde toplamak üzere bir tasarruf ve iktısat haftası yapmak âdeti çok iyi bir şey oldu. Bütün bir hafta, bizim zih - nimiz, fert olarak ve millet halinde, hep bir nokta üzerinde toplanıyor: Ta- sarruf; hep bir şey düşünüyoruz: İk- tısat, Başvekilden başlıyarak büyük- lerimiz, milli iktısat sistemimizde hâ- kim rol oynıyanlarımız, yabut bu iş - ler üzerinde işliyen fikir adamlarımız nutuklar söylüyorlar, bugüne ve yarı- na ait iktısadi teşebbüsler ve fikirler- den bahsediyorlar; gerek birer maişet cüz'ü ferdi, gerek milli ikusat bün - yesinin birer hücresi olmak bakımla- rından bizi birinci derecede alâkadar | eden veya etmesi lâzum gelen mese - lelerle meşgul oluyorlar. Bu suretle, bu hafta, sade bir 'tasarruf ve iktısat haftası ül, millet için bir iktisadi terbiye haltası oluyor. İktısat işle - rinde milli bir terbiyeye muhtaç olan bizler için senede bir kere böyle bir hafta geçirmek elbet güzel bir şeydir. * bütün İkusat ve tasarruf... Bu iki kelime- nin geniş mana hudutları vardır. Fert olarak tuturnlu, hesaplı, yarını düşü - nerek yaşamak, her günkü kazancın- dan velev ki çok küçük, mikroskobik bir kıymet şeklinde bir tarafa bir şey ayırmak manalarını ifade eden bu iki kelimede, ayni zamanda, bütün bir milletin yaşamak için sarfettiği iku - sadi faaliyetin bir kül halinde müta - lcası mefhumu gibi geniş bir ifade de vardır. Bizim ferdi varlığımız bu iki mananın da içindedir: Ben tasarruf yapacaksam, sade kendim için değil, | bütün millet için yapacağım. Çünkü | müsrif fertlerden mürekkep bir mil - letin tasarrufkâr olmasına imkân bu- lunmadığı gibi kitle ve millet hajin - de tasarrufu sevmiyen bir camla için- de bir takım fertlerin dağınık bir hal- de tasarruf yapmıya çalışmaları da a- bestir. Her bakımdan olduğu gibi ik - tisat bakımından da biz fertler, milli bir camia içinde birer müstakil cüz' tam değiliz, belki de birbirlerine bağ- h ve birbirlerini itmam eden parça - larız. Bımun için, biz, daima kendi yatımızın muhasebesini değil, bül milletin iktısadi faaliyetinin muhase-| besini yapmakla da mükellefiz. Yir - Minci asırda canlı bir millet olarak ya- şamanın birinci şartı budur. f Resimli Makale: M ÜF Bazıları kitap okumıya fazla düş- kündürler, cilt üstüne cilt bitirirler, durmadan, dinlenmeden okurlar, (söz En güzel sigara İçme müsabakasını Kazanan kadın Fransadaki tütün tiryakileri klü - bünün yaptığı bir müsşbakada bu ka- dın en güzel sigara içen kadın olarak ilân edilmiştir. Bir sigarayı içip biti - rinceye kadar bütün nazarlar onun ü - zerinde toplanmıştır. Babalarından fidyei necat isteyen hayırlı evlâtlar | İtalyanın Napoli şehrinde biri on beş ve diğeri 13 yaşında olan bir otomobil fabrikatözünün iki oğlu, zabıta roman ve hikâyelerini okuya okuya, nihayet Bütün hayat, bir iktisat ve tasarruf- tan ibarettir: Parada, çalışmada, kuv - vette, fikirde, histe, her şeyde bu iki kelimenin hissesi vandır. İsraf her şey- de fenadır. Fert halinde de, millet ha- linde de biz bu kaideyi iyi bilmeğe mecburuz. Bu mecburiyeti iyi anla - mak nisbetindedir ki yirminci asırda yaşamıya ve muvaffak olmıya hak ka- zanabiliriz. Yirminci asır, hesap asrı- dir: Bizim etrafımızda gördüğümüz her hareketin içinde bir hesap vardır. Biz de hareketlerimizi bu hesaba uy- durmakla inükellefiz. Nerede ferdin hesabı, milletin hesa- bına ve milletin hesabı ferdinkine u - yarsa orada ahenkli bir iktisadi çalış- ma ve binaenaleyh müşterek ve umu- mi bir refah vardır. Fert hesabını bilmezse millet he - saptan anlamaz; millet hesaptan an - lamazsa devlet hesabını şaşırır ve biz- ler de tekerlekleri tersine işliyen bir arabânın şaşkın sürükleyicileri oluruz. İşte, iklısat ve tasarruf haftasına bu düşüncelerle girip gözlerimizi ve ku- laklarımızı dört açarak etrafımıza bak- malı ve dinlemeliyiz. Bu hafta nefsi ve milli bir mürakabe haftasıdır. Bu Mürakabeyi dikkatlle yapalım. -. Muhittin Birgen Japonyada en kıymetli yemek: Fare kızartması Tokyoda Juin isminde bir kont ahbaplarına verdiği — bir ziyafette en iyi yemek olarak sofrasına fare kızart- masını koydurmuştur. Japonyada For- moz1ı adasının fareleri bilhassa şeker kamışı ile beslendikleri için çok ma- ruf imişler ve lezzetlerine doyum ol-. bu maceralı ve esrarengiz hayata karış- mağa karar vermişler, ve ilk tecrübele- rini de babalarına karşı yapmışlar. Otomobil tüccarı bulunan babaları Styato bir gün bir mektup almış, bu mektupta, evlâtlarından büyüğünün kaçırılacağı yazılı imiş ve imza yerin- de de Çinli haydutlar kelimesi varmış. Strato evvelâ bu mektuba ehemmi - yet vermemiş, fakat ertesi gün bir mek- tup daha alarak bin liret vermediği tak- dirde çocukların ikisinin de kaçırılacağı yazılı imiş. Nihayet polise müracaat et- miş, yapılan tahkikat neticesinde Çin- li haydutların bu iki yaramaz oldukları anlaşılmış, ve güzel bir dayak yedki « ten sonra akılları başlarına gelmiş. Uçan bisiklet Alman mühendislerinden Rozen- bach ismindeki bir adam Hamburg tayyare-meydanına müracaat ederek, uçan bir bisiklet keşfetmiş olduğunu bildirmiştir. Rozenbach bu tayyaresi- le 447 metrelik bir mesafe üzerinde uçtuğunu iddia etmiştir. Uçan bısiklet plânöre benzemekte- SON POSTA K Zarar veren iyi şeyler Bi Bazıları yemeğe düşkündürler, ne bulurlarsa, iyisini kötüsünü ayırt et- meden midelerine indirirler, durup dinlenmeden yerler, ARAS ( HERGÜN BİR FIKRA | Müzik vukufu Ankarada, her hafta, Musiki Mual- lim Mektebi orkestrası halka nefis Bay K... bu konserlerin en sadık düdavimidir. Ayni zamanda, alafran Geçenlerde, beş on dakika gecikmiş . Kapıdan içeriye girerken, orada, loniyi... Bay K..., pot kırdığınm farkında ol- — Acaip! dedi, konser başlıyalı on eluyor. İlk sekiz senfoniyi ne buk çaldılar? v Yeni bir kuvafür Amerikada, harb malülleri uğruna verilen bir baloda 17 yaşındaki Mis Dasie başına altı tane mum takarak salona girmiş ve orijinalitesi herkes ta- rafından takdirle karşılanmıştır. dir. Ve pedallar çevrildikçe havalan- maktadır. Bu tayyerenin gençler ara- beklen- sında fazla rağbet mektedir. görmesi Kitap kafayı besler, yemnek vü - | cudu besler, Her ikisi de faydalıdır. Fakat sırasız ve intizamsız yapıldı mı her ikisi de zarar verir, INDA Amerikadaki Barlar kapanmak Tehlikesine maruz! V eemüyana Amerikada bugünlerde barlar müş- teri bulamamaktadırlar. Bunun sebebi Amerikalıların (Kır Barı) adını ver- dikleri yeni eğlence yerlerinin açılmış olmasıdır. Bu eğlence yerleri sahipsiz kırlardır. Güzel kadın çalgıcılar bura - larda çalgı çalmıya başlıyorlar, ve kıra çıkan halk onların etrafında oturarak eğleniyorlar. Çalgıcıların parasını kim veriyor diye mi düşünüyorsunuz?. Seyyar satıcılar.. Halkın toplandığını gören seyyar satıcılar buralara geliyor« lar ve çok satış yapıyorlar. Yaptıkları satıştan ekde ettikleri kazancın mühim bir kısmını da bu güzel çalgıcılara bı- rakıyorlar. Taliplerinin ellerinden kurtulmak için pölise müracaat eden kadın Fransanın Sen Nazar - şehri ahali- isinden Madam Koet adlı 48 yaşında 4 lçocuk!u dul bir kadın polise müracaat ederek kendisine evlenmek teklifinde bulunanlara karşı himaye — edilmesini istemiştir. î Madam Kost hayli zamandanberi dul ve dört çocuğu olduğu halde sahi- İbi bulunduğu bir tütüncü dükkânı ve bir kahvehanenin getirdiği irad saye- sinde rahatça yaşamakta ve çocukları- ni büyütmekte imiş. Son çekilen pi- yangoda birinci ikramiyeyi kazanarak | bugün üç milyon franklık bir servete sahip olmuştur. Madam piyangoyu ka- zandıktan sonra Fransanın — her tara- findan binlerce izdivaç teklifine ma- ruz kalmış ve önceden ehemmiyet vermediği bu teklifler son günlerde müziç bir şekil almış, kendisini kaçır- mak tehditleri baş göstermiştir. Şimdi Madam polisin muhafazası altında ya« şamakta imiş. e İSTER İNAN Dün büyük mağazalardan birine ihtiyar bir kadın gir- mişti, bayram münasebetile belki torunları, belki de ta- nıdıkları için bir sürü eşya aldı. Aldıklarını yaptılar.Kendisini de borcunu vermesi için gişenin önüne Kadıncağız koynundan bir torba, — torba- nın içinden de 50 liralık bir banknot çıkardı. Fakat bu İSTER İNAN İSTER İNANMA! gölürdüler. banknot Osmanlı mevkiinden kaldıı bir paket şaşırdı, sonra: — İlâhi oğlum STER İN — Bu para eskimiştir, geçmez dediler. Kadın evvelâ diye bağırmıya başladı. ANMA! bükümeti zamanında basılıp tedavül rılmış olanlardandı. Kadına: devletin parası hiç geçmez olur mu? | |de nikâhl | diklerini Sözün Kısası — Havada boşanma E. Talı ir tulüat, yahut ki orta 0) adına benziyor amma, d66“| is muhlis Amerikan marifeti! 24 ten nerede aykırı bir iş, tam okka ? zirzopluk okur, görür veya duyarsi nız, asla tereddüt elmeden, onun F p rine Yeni Dünya damgasını vurabi siniz. gi İşte mostrası: Havada boşanma! F min aklına gelir? Maahaza, gemiş te! Geçenlerde, gazetelerde, tayyart | kıydıran bir çiftin | ) cerasını okuyan başka bir ÂAmel karı - koca orijinal olmak sev düşmüşler ve oturdukları şehrin kimini kandırıp beraberce ta; binerek, tam bin metreye yükst”| yükselmez, kendisine boşanmak ist€ f öylemişler. Siz hâkim olun da, bu irtifaa çık tan sonra, istenilen hükmü, haddif varsa vemmeyin! Davacılar: j — Ya kararı verir, yahut ki tep€ taklak aşağı gidersin! Â Dediler mi di, insan biraz düşül ve ne yapıp yapıp, kanunun uyg rafını bulüverir, doğrusu Ameri hâkim de, vükıâğ biraz içerilemiş ami ma, bosanma hükmünü vermiş, | Zarı kocadan birisinin, ve yahut P| her ikisinin de havalanması vükıâ €? seriyetle boşanmaya müncer olur. kin, benim bildiğim bu havalanIf öncedendir. Hattâ bir müddet de! eder; havalananın ıslahı hal etmesi muluf, beklenir.. ondan sonra mah kemeye başvurulur. Halbuki bizim Amerikalı! meşrepliği daha da ileriye gö davalarını bile havada gördürmüşi€ Allah kaçıklara, zirzoplara, Zortul Kirmanint: üritlerine zeval verme ' sin! Fakat kötülüğe bakın ki , bundaf sonra, bu örnek göz önünde varke karısına: | — Haydi, biraz hava alahım! diyeci a olan Amerikalı kocanın evinde mü hakkak kıyametler kopacak; bü İ taammüm ederse, havadan para kazâ nan avukatların sayısı artacak, esı-d Hava annelerinin günahını çeken çare Amerikan kızları, şimdi de fi olarak havacılığın kurbanı olacaklar: _ı Ve Amerikada, evlenmekle boşal | mak bundan böyle hava ve heves te* Lükki edilecek.. <A Blllîıor musunuz ? 1 — Türkçede iki manaya gelen 144 kelime sayabilirsiniz? İ 2 — «Değilmiş kasdi hançer çı-lmli ol sermesti tenna: «Hemen ağuş açıp zerrini kemer termek istermiş hat mısraları kimd'r? 3 — eKarakter sahibi olan bir instfi daima kötüdür» sözünü söyliyen dir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: 4 ! — Dekaz Fransız devlet adamlâ rından biridir. 1810 da 18 inci Lüifi nazırlığını yapmış, © yılda kurü hükümetin serbestisini imzalamışt” Oğlu da Fransız hariciye ıı.uırlıl's""l yapmıştır. 2 — Hazreti yapmıştır. 3 — Genç lâkabile tarihe geçen ( ci Osman, Osmanlı tahtında 4 yıl hir Xümran olmuştur.. — a Görülmemiş bir saat Leh ordusuna yardım cemiyeti Osman 12 yıl "nıiımiı hur piyanist ve siyaset adamı Padef " wiskiye bir saat hediye etmiştir. Bu saat şimdiye kadar eşi yapıl miş bir şeymiş. Saat rakamlarının Y rine piyanistin adı ve aile adı yaz” dır. Dakika yerleri piyano tuşlarının yori | nıdır. Küçük ibre bir kalem, büyük V, | re de bir orkestra şefi bastonu şeklif dedir. Sâniyeyi gösteren kısımda dâ İ kamlar yerine piyanistin doğduğu *7 el mede seneeelede