BN “ İhtikâr , sözile Ne anlamak lâzımdır? Yazan: Muhittin Birgen —— azetelerde okuyoruz: İplik ihti- kârı, çimento ihtikârı, çivi ihti- kârı... Ondan sonra şikâyet ediyoruz: Ekmek ihtikârı, meyve ihtikârı... Da- ha sonra başka ihtikârlar: Hamal ihti- kârı, sıhhat ihtikârı ve saire... Bütün hayatımız bir ihtikâr deryası içinde mi yüzüyor? Yoksa bu ihtikâr- dan bahsedenler, şikâyet edenler mi haksızdırlar, galatlı bir görüşün peşine mi takılmışlardır? Zannetmiyorum ki hayatımız böyle korkunç bir ihtikâr der. içinde yüz- sün ve gene hiç zannetmiyorum ki ih- tikârdan şikâyet edenler de haksız ol- sunlar... Şu halde? * «İhtikâr» halkın rastgele kullandığı bir kelimedir. Fiyatta bir yükseklik gö ze çarptı mı, 6 bunu «ihtikâr» kelime- sile ilade eder. Sade halk değil, iktı- sadi hâdiselerin mahiyetlerini yakın- dan tetkik etmediğimiz zaman henimiz gözümüze çarpan pahalılığı bu kelime ile ifade ederiz. Pabalılığı ölçmek için de halkın ölçü usutleri başkadır: Sa- pancada köylünün iki kuruşa sattığı el- manın İstanbulda on beş kuruşa satıl- dığını gördü mü bu farkı halk hemen pahalılıkla ve arkasından ihtikârla ifa- de eder. Elma nasıl ambalâjlanır? Ka- ça ve nasıl nakledilir? Kabzamal kim- dir? Hâl ne yapar? İstanbulda nakliye ücretleri, dükkân kiraları, bir dükkân- cının günlük cirosu, bir ayak satıcısı- win günlük satışı ve nihayet bir elma- nın verebileceği çürük ve salre fiyat üzerinde ne tesirler yapar? Bunu halk hesap edemez. O yalnız bir halk duy- güsu ile bir iktısadi hâdise karşısında kendi görüşünü tesbvit edip «ihtikâr» der, geçer. Halbuki «ihtikâr» söziyle ifade edilen bir iktısadi hâdisenin için- de bin bir çeşit mesele vardır ve bu meselelere göre de <ihtikâre ın şekli ve mahiyeti değişir. * Herşeyden evvel küçük satıcıların, pe rakendecilerin ihtikârını ele alalım: Fa raza, İstanbulda perakende satışlar için türlü türlü piyasalar vardır; ayni el- mayı, ayni helvayı, yumurtayı semte göre başka fiyatlarla alırsınız. Bu fiyat satıcının istediği ve müşteri- nin de vermekten çekinmediği bir fiyat olduğu zaman kazanç yükselir. Zen- gin muhitlerde olduğu gibi: Zengin alı- emin satıcısı da zengin olur! Bana so- rarsanız, tağşiş hâdisesi müstesna ol- mak üzere lda perakende işler- de ihtikâr, yani yüksek kazanç maksa- dile eşya fiyatlarını sun'i surette yük- selime hâdisesi yoktur; fakat, bir pa- halılık vardır; bu pahalılığın sebepleri de bir kelime ile eteşkilâtsızlık» sure- tinde hülâsa edilmek lâzım gelir. Pe- rakende satışlara esas olan menşe fi- yatlarile müstehlike son satış arasındaki farkların yükse! yede nakil, komisyon ve her cinın göze görünen ve görünmiyen u- mumi masralfarı gibi âmillerden ileri gelir. Meselâ, İstanbulda pahalılığı pan şey, esnafın ve umumiyetle pı kendectliğin çok ve dağınık olmasıdır. * «İhtikâr» kelimesile ifade edilen h diselerden biri de, Tü edilen sanayi şubelerine ait lâttır. Fakat, bu mesele de çok ka tır.. Bunun — içinde muhtelif —â- miller — vardır. ki ihtikâr vardır, fakat, ekşer ahvalde de ihtikâr yok, buna muka bi! bir'pahalılık vardır. Bunlar, işlerin mahiyetlerine göre değişir şeylerdir ve bunlar değiştikçe verilecek hükümler de farklı olmak icap eder. Herhalde şu- nu umumi bir kaide olarak bilmemiz lâzımdır: Müstehlik teşkilât sahibi ol- madıkça (yani istihlâk kooperatifleri bulunmadıkça), yahut istihlâk madde- leri büyük büyük perakendeci mücs- seselerin kontrolleri ve rekabetleri için de yapılmadıkça İstanbul gibi şehirler- de ihtikâr olmaz, fakat pahalrlık olür. Hattâ, bu yalnız günlük ihtiyaç mad- deleri için değil, fabrika mamulâtı için de bu kaidenin geniş bir tatbikat saha- sı vardır. Bunun sebeplerini de başka bir gün ayrıca izah ederim. Mubittin Birgen ıResimli Makale: | | Bazı adamlar her türlü hakarete boyun eğerler, damarlarında kan yok gibidir, hiç kızmazlar, SÖ Evleneceği gün Tayyare ile Kaçan genç kız Sisilya, resimde de gördüğünüz gi- bi sevimli bir İngiliz kızıdır. Her genç kız iyi bir talibi çıkınca evlenmek ister. İşte, çoktanberidir beklediği bu kısmeti ayağına gelmiş, ve Londranın tanınmış meb'uslarından birile nişan- lanmış, düğün günü kararlaştırılmış- tır, Bir pazar günü, beyaz gelin elhise- leri ile nadide bir zambak gibi, nikâh memurunun önünde müstakbel koca- sını beklerken, kadın aklı bu ya bir- denbire fikrinden caymış, evlenmek- SON POSTA - | İzzetinefsi olmıuyanlar.. B Soğukkanlılık ile hakarete taham mülü yekdiğerine karıştırmamalıdır, birincisi meziyet, ikincisi bir naki - Z ARASINDA | HERGÜN BİR FIKRA | Telâkki farkı Bu fıkra gerçektir. Bay E.. beş senedenberi, bayan 'T.. ile evlidir. Bütün günleri kav - ga ile, gürültü ile geçer, Böyle evliliğin devamında fay - da görmeyen bazı dostlar, her iki tarafa da, ayrılmalarının daha ha- yırlı olacağını söyleyince, bay E.. — Olmaz! Ayrılırsak, karım çok müteessir olur!.. Bayan T.. de: — Hayır! Ayrılırsak, kocam çok sevinir!, cevabını verdiler, * Dans eden allar De Londrada Olimpiya - sirkinin bu ten vazgeçmiş, ve annesile — birlikte meşhur atı üç ahbap çavuşlar diye a- tayyareye bindiği gibi doğru Parise| » Jmaktadır. Her akşam seyircilere kaçmıştır. Ne dersiniz? mükemmel bir sessiz balet seyrettiren Baba uykusunda kâbuslar |bu atlar, cazın ince âhengile, tempolu geçirirken oğlu ölüyor Filadelfiya zenginlerinden adım atıyor, bir arada arka ayakları- Con |nın üstünde dikilip seyircilere selâm Gallafar işminde bir sigortacı geçen-| veriyorlar, jlerde Kuin Meri vapurile seyahat e- derken, bir gece korkulu bir rüya gö- |rür. Rüyasında bir takım otomobille- çarpıştığını ve pek iyi tanıdığı bi- | nin de bu arada öldüğüne şahit o- ıhır Ertesi sabrdı telgrafla karısını ara- yan zengin, evde âsayişin berkemal ol- duğunu öğrenir. Vapur Nevyorka varınca, sigorta- ubaşın sağ olsun, çarşamba günü oğ- |lun bir otomobil kazasında vefat etti» | |der. . Filvaki Gallagar © rüyayı ayni | |çarşamba günü görmüş bulunduğun-| Danimarkadaki hizmetçilerin vaziyeti Danimarkadaki ev kadınları klübile hizmetciler federasyonu birlik olarak hizmetciler meselesini tetkik etmek - tedirler. Burada hizmetcilerin çalışma saatleri, tahsilleri meselesi ve alacakları para tesbit edilmektedir. Danimarka Bazı ahvalde bel- /cının kardeşi, ağabeysini karşılar, ve | hükümeti bunu bir kânun olarak kabul edecektir. der.. Kardeşi, bunun üzerine her şeyi söyler: (Evet, doğru. Amma, karın Hakarete tahammül eden adam - da izzeti nefis yoktur, izzeti nefis olmıyanda ise dürüsti de bulunmaz, faydası da bulunmaz. Kaplumbağa Meraklılarına Yapılan tavsiyeler «Bazı memleketlerde yeni bir mo- da vardır. Kaplumbağa beslemek mo- dası... Bu münasebetle gazeteler son günlerde okuyucularına şu tavsiyeler- de bulunmaktadırlar: Eğer sizler de yeni modaya uyup kaplumbağa — besliyorsanız bu nazlı hayvancıkları temizlemeği — ihmal et- meyiniz.. Temizledikten sonra da, a- şağı yukarı 30 kırk santimlik bir yer kazınız, bir kutu içine kaplumbağanı- zi yerleştirerek, oraya — bırakınız. Bu suretle hastalığın ve ölümün — önüne geçmiş olursunuz. Kuduran kadının sağlam yavrusu Fransada bir kadın kuduz köpek ta- rafından ısırılmıştır. Kadın kendini te- davi ettirmemiş ve az zaman sonra ku- duz hastalığı kendisinde başgöstermiş. Tedavi edilmiyecek — bir halde iken Pastör enstitüsüne getirmişler. Ensti- tüde kadının gebe ve çocuğun tam te- şekkül etmiş bir halde olduğu anlaşıl - mış, kadının karnı yarılmak — süretile çocuk alınmıştır. Kadın ölmüştür. Fa- kat çocuk yaşıyordur. Ve kendisinde kuduz alâimi görülmemektedir. Telefon numarası satılır mı? Japonyada kapılarına bu tarzda i- lânlar koymuş mağazalar — vardır. Ja- ponlar bir çok rakamların uğursuzlu- ğuna inandıklarından telefon numara- sı seçerken çok müşkülpesent davra- nırlar, bu mağazalar uğurlu numarala- |dan kardeşinin bu sözüne inanmaz, ya- . vaziyeti sana bildiremedi) diye cevap|rı evvelden alır, ve kendilerine müra- |hu der, ben karıma telefon etmiştim | verir. caat edenlere satarlar. cadeleye geçti, suç üstü gördüklerini İSTER İNAN İstanbul zabıtası dilenciliğe karşı bir defa daha mü - meye yolladı, mahkeme de bunlardan sekiz on tanesini birer hafta müddetle belediye hizmetlerinde çalışmıya İSTER İNAN İSTER İNANMA! yakaladı, mahke - edi'di. İSTER İNANMA! mahküm etti, bu mahkümiyetlerin temyizi yoktu, der- hal infaz edildi, fakat kış münasebetile belediyede ame- le işi azalmıştı, sonra bu gibi adamlara kazma kürek gi- bi Tevazımın emniyet edilerek verilmesinde de iereddüt Birincikânun Sözün Kısası Netametli servet E. Talu #mi Muğlalı, kimi Tatavlalı, Ki * mi de Kayserili dedi.. Hakikat” te İngiliz lordu olutak ölüp giden ŞÜ mahut Vasil Zaharof nereli olursa ole sun, kâinat için muzır bir adamdIı vesselâm! Yoktan var ettiği muazzam serve $ tini her gün biraz daha arttırmak içil etmediğini komadı, milletleri birbirler rüle kapıştırdı; finanse ettiği silâh ve cephane fabrikakırını kazandırmak â* macile kabincler arasında binbir en * trika çevirdi; ufukta her ne zaman &l hafif bör sulh ışığı belirdi ise, hazindr sindeki milyonlardan, o ışığın üzerine perde çekti. Beşeriyete öon küsur milyon te etalâ malolan cihan harbi onun eseridir id * diasında bulunanlar pek çoktur. Ve bil iddiayı çürütecok de ortaya hiç bir de“ Hl konamamıştır. ı N Her halde, o büyük harbin mes'uli* yeti tamamen değilse bile, kasmen, bü uğursuz ihtiyarın sıska omuzlarındâ yüklü idi. Hesabı ancak Allahla, bir kaç ban “ kanın malümu olan o zihinleri oyna- tacak ehemmiyetteki serveti, V Çorbacı, sağlığında hep milletlerin a * rasına böylece nifak sokmağa hssret * mişti. Siy 'e casuslukta albay Lâve rens ne (l , finansla dalaverede Za * harof ta o idi. Hattâ, hakkını vermek icap eders€, bizim Vasilâki Çorbaci, ötekisinderi bir gömlek üstündü. Zira Lâvrens şey* tanet ve mel'anetini daha zırade ipti* dal kavimler üzerinde tatbik edef, halbuki Zaharaf, kendi atını medeni Avrupanın meydanlarında oyna'ırdı. Toprağı dar olsun, yıkıldı, gitti. Bi dünyanın sulh durumu bakımından bir fali hayırdır. Fakat sağlığında mib letleri birbirine katan 0 meş'um ser * vet, şimdi de bir takım fertleri kav * kliyecek gibi gözükü İstanbulda, yarın İngi de, öte gün bilmem nerede, mü'e diyen Zaharofun mirasçıları çıkıyolı Bittabi bir gün gelecek, bunların hep” si birden ortaya atılarak davaya dü * şecekler. i Ve Azrailin el ulağı, Vasil Zaharofe mezarında bile, bu son şenmetinl keyfini sürecek. YN Biliyor musunuz ? | — Bugün İspanya âsilerinin mer * kezi hükümet ittihaz ettikleri Burgüf şehri hangi tarihi eyaletin payitah* tıdır ve nüfusu ne kadardır? 2 — Dalmaçya Türkler tarafındâfi hangf tarihte istilâ edilmiştir? 3 — Fransızların kürek mahküm * larını sürdükleri müstemleke neresi * dir? (Cevapları Yarın) , * İ Dünkü Suallerin Cevapları: | — Antipater milâttan 307 yıl ev * vel yaşamış meşhur Makedonya ku * mandanlarındandır. Büyük İskende * rin hizmetinde bulunmuştur. Bü İskenderin fütuhata çıktığı senele Makedonyayı idare etmiş, Atinada $” kan bir isyanı bastırmıştır. 2 — Lema kıyılarında, Siberyada y#” şıyan Yakutlar 9400 kişidir. 3 — İstanbulda kocasının sefir ola* rak bulunduğu müddet zarfında şarkâ ait enteresan mektuplar yazan Mmgge 73 yaşında ölmüştür. »di Radyoyu fareler sevmiyorlar Dönimarkada bir çiflikte pek gü fare varmış., Çiftlik sahibi bunlarla bit türlü başa çıkamazmış, bütün tedbif v lere tağmen fareler azalmıyormuş. — Son zamanlarda farelerin birdenbi * re azaldığı görülmüş. Evvelâ bunul sebebi anlaşılamamış.. fakat ıııla'l“. zaman da hüyrette kalmışlar. Çihıı sahibi çiftliğine büyük bir radyo almif: Fareler radyonun sesinden çiftlikten w zaklaşmışlar.