150 gram rakı ile sarhoş olan iki delikanlı “Otobüsün içinde kusmuşlar, küfür etmişler, dün de mahkemede hapse ve para cezasına mahküm oldular Üçüncü sulh ceza mahkemesinde bir|za mahkemesinde yapilmış, şahitlerin sarhoşluk davası görülmüştür. Suçlular biri 17, diğeri 18 yaşında Marko ve İsak isminde iki yahudi ço- cuğu, davacı da Fehmi isminde bir yok cudur. Suç, sarhoşlukla gürültü çıkar- mak ve hakaret etmektir. Suçluların hüviyetleri tesbit edil- dikten sonra hâkim Markoya sordu: — Çok mu içtiniz? Marko derhal cevap verdi: — Çak içtik efendim. — Ne kadar? — V0 gram. — Adam başına mı? — Hayır... İkimiz birden, Dinleyiciler gülüştüler. Şahitlerden biri şunları söyledi: — Kerestecilerde otobüse binmiş- tim. Marko ve İsak da orada otobüse bindiler. Biraz gittikten sonra Marko ©- tobüsün içine istifra etti. Bundan do- layı kendisine darılan Fehmiye fena sözler söyledi. Hâkim Markoya sordu: — Niçin istifra ettin? Hâkim tekrar sordu: — Yaksa çok mu sarhoştun? — Hayır efendim. Otobüs tuttu. Marko ve İsak isnat olunan haka- ret suçunu inkâr ettiler, Fakat şahitle- rin ifadelerile, suç sabit görüldüğün- den Markonun üç gün hapsine 80 ku- Tuş para cezasına mahkümiyetine, İsa- kın üç gün hapsine ve her ikisinin bir- iden Fehmiye * lira manevi zarar ver- melerine karar verildi. Hâkim kararı tebliğ ettikten sonra: — Yaşınız küçük olduğu için az ce- za verdim, bir daha içmeyiniz, dedi. Mahküm olan kumarbazlar Filibos isminde bir adam dün gece Balatta Zarinin kahvesinde Minas is- minde bir adamın yanına sokulmuş ve ebisdü böbünek loriye' tabsmnir kararak 25 kuruşa bir fiş çekmesini bu suretle 5 lira kazanabileceğini — söyle- miştir. Çok sarhoş olan Minas bu teklifi kabul etmiş ve lotaryayı çekmeğe baş- lamıştır. İşin hararetli yerinde kahveye gi- ren polis lotaryacıları cürmü meşhud halinde yakalamış ve müddeiumumili- ğe sevketmiştir. Hâdisenin muhakemesi 3 cü sulh ce- Pifadeleri ve suçluların ikrarile fiil sabit ınmldugunden Filibosun 1 ay hapsine 10 lira para cezasına mahkümiyetine, Minasın 1 lira para cezasına mahkü- miyetine ve hâdiseden haberi olmıyan kahveci Zarinin beractine karar veril- miştir. Halk Operetınde Bir saat (Baştarafı 9 uncu sayfaun) ja gitmiyecek miyiz?. Biçare kadın, onu Kayseride denize girilemiyeceğine katıdırıncaya kadar akla karayı seçmiş. Gene bir turnede, Eskişehirden İs- tanbula dönccekleri sırada, en meşhur yıldızlardan biri: — Ne fena ! demiş. Gene trenle gide. cekmişiz! Aksilik etmeseler de, vapura binsek olmaz mı sanki?.. Püfür püfür giderdik pekâıl Lütfullah Süruri de bir vak'a hatır- lamıştı : — Bunların daha parlağı var! dedi. | : Şehir Tiyatrosu sanatkârlarından Ba- yan (X) a, arkadaşları muziplik et - mek istemişler. Bir mecliste konuşur- larken, birisi yanmdakinin kulağına e- ğilmiş, ve söylediklerini güya Bayan OX) a duyurmamak ister gibi davra- narak: — Bayan (X) a: eKıbrıs ada mıdır, göl müdür?» diye sor. Mutlaka: «Ada- dır!e cevabıni verecektir. demiş. Sure- ta gizli, fakat yüksek sesle söylenen bu sözleri işiten Bayan (X ), derhal lâ- fa kalılmış, ve : — Budala! demiş, aklı sıra benimle alay edecek, Sanki ben Kıbrısın göl ol- duğunu bilmiyecekmişim! Bay Mehmet gülüyor : — Bunları duyduktan sonra gel de kültürsüzlüğüne şükretme... Eğer biz de onlar gibi kültürlü olsaydık, kimbi- lir ne çamlar devirecekmişiz! O sırada, provadan gelen Halk Ope- reti baleleri, lâkırdıyı yarıda kesti - ler, Hepsi de etrafımı çevirmişler, birer birer kendilerini tanıtıyorlardı. — Dusya... Katya... Mützi... İvi... Me- ri... Sofi... Fifi.. Bale hocası Murat Şa- mil Sonra ilâve ediyorlardı: — Bizden de bahsedin ama.. — Sizin kültürünüz var mı? Celâl gülüyor: — Onların kültüre mtîynçhn var — « San Postı.. nur edebi tefrikası : 40 Gace karanlığında kendini ve e eira: — findakileri görmediği saatlerde, © gü - nün bütün tafsilâtı birer birer canlanı- yazacağım mektubu söyledi. Ben yanında ayakta durdukca kabil yor ve Muallâ bunları hasret ve lezzet 'değil oturmak istemiyordu. Benim â - dolu bir ıztırabla tekrarlıyordu: mirim olduğunu hazmedemiyor. Ben- — Bugün beni yanına çağırdığı va-|se bilâkis onun maiyetinde çalışan bir kit gözleri yüzümde bir şey anyormuş Memur olduğumu her hareketimle is- gibi bana bakıyordu. Onu sinirlettiği- bat etmek istiyorum. Bundan garip bir mi bildiğim halde gene karşısında bil-|intikam zevki duyuyorum . hassa ayakta durdum ve emirlerini| Daha geçen gün bunu onun yüzü - bekliyor gibi göründüm. Sabırsız bir|ne nasıl haykırdım! Şimdi kendi ken- sesle bana: idirnden utanıyorum. Sabah müthiş bir yağımur altında u- zun zaman tramvay beklemiştim. Bâ- — Teşekkür ederim efendim. İki uç'b“”'” fena havalarda Nişantaşından kelimeyi ayakta da yazarım. cevabını Galataya tramvayla gitmek bir mese- Vadım Ç Masasının yüksek kenarına dayan-| - Şirketin kapısından girince Ekre - /miş bekliyordum. Onun kalemle oynı-|min benden bir adım geride yürüdü- yan ellerinin titrediğini gördüm. Bir iki Günü ve asansöre benimle birlikte gir- dakik- geçmeden dolaptan bir dosya |diğini gördüm. almak bahanesile o da ayağa kalktı ve| — Yalnızdık. Yüzüme ve üstümden — Oturunuz Bayan Dalmen... de - di. G. İ. R. in manası nedir? Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 2 inci sayfada) bahis müşkülât ta klering veya buna benzer tediye üsülleri içinde çalışlığı- mız memleketteki tacirlerin paralarını bizden vakti zamanile alabilmelerini temin edecek klering şartlarının mev- cut olup olmamasile alâkadardır. Ken- dilerile klering tediyatımız muntazamn olarak işleyen memleketler için müş- külât olmaz, böyle işlemiyen yerlerde ise müşkülât tabil olur, * Şu izahattan anlaşılacağına göre ye- ni rejim, ithal tahdidatını, otamatik surette tediye müvazenesinin kabiliyet leri hududu içinde temin eden bir us! dür ki bu sayede hiç olmazsa ithal ni hariçte alış verişin akdinden suxu:ı zuhur eden müşkülâttan kurtarmış bu- lunacaktır. Bu bakımdan yeni rejimin $carete aylık vereceği şüphesizdir. Gönül bu tahdidatın büsbütün kalk: masını istiyor, dememek yalan olur a- ma, şimdilik bunun imkânı olmad'ğı da muhakkaktır. Aleti ihtiyacın doğur- duğu kaidesi her zaman için doğru ol- duğuna göre ihtiyaç ve tecrübe bize bu gün de bu âleti vermiş demektir. Belki bu usulün tatbikatı arasında elde ede- ceğimiz tecrübeler bize başka tarzda bir ıslahın da imkânlarını gösterecek- tir. O zaman da onları yaparız, İktısadi hâdiseler böyle tekâmül e- derler ve iktısadi istihaleler de bu su- vukuı gelirler. Unutmıyalım ki b , dünya da bir iktısadi istiha'e ı(, ndc bulunuvvruz. _;l_!ıılı ttin Birgen mı ki ? Ben yollanmaya hazırlanırken, Lüt- fullah Süruri : — Şu, diyor, eski Yunan kralının ke mikleri yok mu? Canımıza okudu bi- zöm! Hayretle açılan gözlerim, yüzüne di- — Ne münasebet!.. Atinada ölen kra- kildi. Gayri ihtiyar! sordum: hın kemikleri, İstanbuldaki Halk Ope- retini nasıl zarara sokabilir? Lütfullih Sürurf gülerek izah edi - yor : — Gayet basit... Yunanistanda, o ke- miklerin nakli için yapılan — merasim münasebetile daireler kapanmış. Dai- reler kapanınca bizim Tomakos pasa- ort muamelesini tamamlatamıyor. Hal buki biz Zozo Dalmasla Yunan aktö- rü Tomakosun oynayacağını ilân et- mMiştik. Onun gelemeyişi bizim progra- min altını üstüne getiriyor. O da gelse, Şehir Tiyatrosu aklörle- ri, avlaya avlaya Mecidiye köyünde si- nek bırakmıyacaklar! Ve ilâve ediyor : — Dirilerden hayır gördüğümüz yok, bari ölülerden zarar görmesek! Yunan Kralının ölümünden bizim za rar göreceğimiz kimin aklına gelir? Naci Sadullah başımdan akan sulara bılıu — Islanmışsınız Bayan Dalmen. — Evet efendim, Nişantaşında uzun zaman tramvay bekledim.. şemsiye de almamışım. — Bir yere gığınıp yağmurun din -| yürüyordu. mesini bekleseydiniz keşki! Memuriyet hayatında bu gibi mâ - zeretlerin makbul olmadığını bilmiyen masanın öteki ucuna dıyınııak bana|ve yahud bilhassa unutmuş gibi görü- nen bu adama birdenbire kızdiım ve düşünmeden söyledim: Yağmur, çamur ve kar altında yürümek her memurun nasibidir. Mu-!dan birer birer dökü ayyen saatten sonra işime gelirsem hoş olmaz. Kaşlarını çattı ve sert bir sesle: — Hoş olmaz ne demek? Size bir| meme müsaade ediniz. şey mi söylüyorlar. Kim ne diyor? di-| Herkesin hayatını kazanmak için ye sordu. Ankara Memurlar Kooperatif Şirketinden: 21/Mart/1936 tarihli umumi heyet kararına tevfikan asıl hisseleri iade edi lecek olan aşağıda isim ve hisse numaraları yazılı mütekait ortaklarımızıl iştirak hisselerini almak üzere bizzat v eya mektupla 31/12/1936 tarihine kâ- dar şirket müdürlüğüne müracaatları rica olunur. Hisse No: 2674 Niyazi, 2676 Niyazi, 1323 Ömer, 1168 Faik, 4438 Talâl 3665 Hidayet, 1212 Azmi, 1208 Kâzım, 3706 Raşit, 2394 Muhtar, 2276 Halisı 2383 Bahattin, 2535 Salih, 276 Süleym an, 3209 Server, 3482 Muhlis, 2210 Ah. — met, 604 Hasan, 2662 Mehmet, 1606 Hikmet, 3069 n)rahm 827 Süleymalk 4722 Osman, 2500 Tahir, 2494 Sadrettin, 2605 İsmail, 4752 Şakir, 3249 Haydar, 1080 Ahmed, 2157 Muhittın, 639 Şevki, 3227 Macit, 3283 Avni, 2771 Nafiz, 1301 Kadri, 3126 Feridun, 2160 Şevket, 1859 Ethem, 1341 Kâmil, 1119 Ahmed, 3226 Ali, 923 Halil, 1314 Rahmi, 2230 İsmet, 4372 Ferit, 2839 Hilmi, 3063 Tahsin, 2671 Zikri, 1946 Şövki, 8669 Nazif, 1236 Necati, 3359 — İhsafl, 1548 Mehmed, 2668 Fahri, 1247 Vasfi, 3798 Feridun, 2798 Nureddin, 2268 Ali, 1043 Halil, 2896 Hilmi, 2903 Hilmi, 2406 Tahir, 2856 Basri, 1041 Muhittin. 2433 Niyazi, 3117 Raşit, 653 Mitat, 2322 Hikmet, 2397 Cevdet, 1224 İbrahimk, 4394 Tevfik, 1213 Süleyman, 992 Basri, 1466 Hakkı, 1300 Halil, 4320 Tev* fik, 2179 Galip, 812 Emin, 504 Cemal, 2398 Bahri, 183 İbrahim, 3163 Sami: 21748 Şükrü, 177 Talât, 248 Talât, 2376 İbrahim, 2257 Abdullah, 2366 Tahsin. 15 Rifat, 4967 Tevfik, 5022 İsmail, 695 Ali Rıza, Elektrik Münakasa İlânı Niğde belediye riyasetinden: 1 — Niğde şehrinin nafia vekâletinden musaddak elektrik projesi mu- cibince yapılacak olan elektrik tesisatı 1/11/936 tarihinden iti * mgmwnhpdımfmımımuukııqıh—dıw Z—Munı.hıı 15/12/936 tarihinde sah günü saat ISÖMW diye dairesinde encümen huzurunda yapılacaktır. 3 — Tesisat üç kısma A—Sıntııllııııılıuılııvvilıhııııı yer altı kablosu için tuğ- h, hııı,ndiı&dı»lenııılmnulıukh.dmi—duhı ——— — heyeti mecmuasının bedeli keşfi (6420) Hira olup 9p 7,5 te- minat akçesi (481) Hiradır. B — 303 adet ağaç direk bedeli keşfi 1415 Hira olup Yo 7,5 temi: nat akçası 107 İiradır. C — 150 beygirlik buhar lokomobili alternatör, — tablo, santıral muhavvilesi, — santıralın diğer teferruatı, santıral binası ile şebeke arasındaki kablo çıkış tertibatı, yeraltı kablosu ve iki lddmulıwilem:rkeate:hınlıvoub&d—hd.b mezkür tesisatın Mersin gümrüğünden Niğdede santıral ye- rine kadar nakliyesi de dahil olmak üzere bedeli keşfi (37974) lira olup 9p 7,5 teminat akçası 2848 liradır. Bu üç kısım tesisat ayrı ayrı münakasaya konulmuştur. Her üçüne birden talip olanların da teklifleri kabul edilir. 4 — Bu işe ait evrak şunlardır: Proje ve teferruatı, fenni şartname, ke- şifnameler, eksiltme şartnamesi, mukavelename nümunesi. - Talip olanlar bu evrakı Niğde belediyesinden İstanbulda Taksimde İstik- lâl apartımanında elektrik mühendisi Hasan Hâletten; ve Ankara- da Şehremaneti hey'eti fenniye müdür muavini mühendis Asım- dan alabilirler, 5 — Muvakkat teminat 96 7,5 olup kanun mucibince bu teminat ve teklif mektubu ihale saatinden bir saat evvel belediye riyasetine tevdi edilmiş bulunacaktır. 6 — Münakaşa 2490 No:lu kanuna göre yapılacaktır. Talip olanların bu kanun mucibince ve eksiltme şartnamesinde talep edilen bilü - mum vesaikla birlikte o gün münakasada hazır bulunmaları ilân olunur, Bi — Şehir Tiyatrosu Şııhîr'l'!m#m başı l Taksimde Maksim — YNEEOTATTĞİ iyolrosu dram unda — |varyete Üyatrosunda 24/11/986 da Halk Opereti akşam saat 20.30 da Bu akşam 21 de BİİYÜK Hm Zozo Dealmas ve —li_yılmııl Tomakosla Öperet kıs ida PIPIÇA oyun y ktur. * büyük operet zu size işte ben söylüyorum. Bu hu -|çağırmağa mahsus olan zile, iki aydı! susta bir şikâyetci bulunursa bana gel-|bastığı yoktu. Ya kendisi aradaki ka - sin! pıdan girer, kâğıtları masamın üze süsünü çıkararak kendi odasına doğru|nına çağırtırdı. Ben öfkemi yenmeğe henüz mu * — Anladınız mı Bayan Dalmen? | vaffak olamamışken, ilk defa olarak o Riyerek yüzüme baktı. damın içinde sert bir zil çınladı. Niçin birdenbire kan beynine sıç -| — Tam bir memur muamelesi gör- ramışt? Neden onun bu sözlerini en|mek mi istiyorsun kızım? İşte bir mü- büyük, en ağır bir hakaret telâkki et -|dürün kâtibini nasıl çağırdığını gör! miştim? Bu sözleri onun ağzından işitmişim Hiddetle titriyen kelimeler ağzım-|gibi kendi kendime tekrarlarken he * ü: men yüzüme tabil ve ağır maskemi ge“ — Bay Taylan, benim de bütün ar-|çirmeğe muvaffak olmuş ve odasına kadaşlarımın çalıştıklam mMmatlerde ve| girmiştim. onlar gibi çalışmak istediğimi söyle -| Lüzumundan fazla sert olmak isti- yen bir âmir sesi duydum: — Bayan Dalmen, evvelâ şu ter * benim gibi ve benim kadar yorulduğu |cümelerde bazı yııılııhklu var, onlar! Asansörden çıkmış, yazıhaneye doğ-İbir müessesede benim ayrı bir mua -|düzeltiniz; sonra da size bir kaç mek- ru beraber yürüyorduk. — Kimse bir şey demiyor efendim,| — Benim sözlerimi dinlerken onun tub yazdıracağım. mele görmem için bir sebeb yoktur. İlk defa olarak yanında ayakta dur Büronun kapısını kapamış, parde -|rine bırakır ve yahud odacile beni ya * fakat muayyen çalışma saatini geçirir- yüzünden geçen şiddetli bora, tatlı bir|duğumun farkında olmamış gibi gö sem âmirlerimin memnun kalmıyaca-| su içiyormuşum gibi beni lezzetle tit-|rünerek bana yazı yazdırdı. Ben de bu ğı şüphesizdir. retti. vaziyette her hangi bir memurun ya * — Âmirlerim.. âmirlerim. Ben bu-| Kapısını kaparken onun yumrukla-|pacağı gibi yanımdaki sandalyeye o * rada sizin bir âmiriniz olduğunu bil -|tinı sıktığını gördüm. miyorum. Böyle birisini bilmek de is- temem. Bundan sonra istediğiniz sa-|tikam aldı ya ! atte girip çıkmakta serbest olduğunu- turmayı kibirime yediremediğim - içi! Fakat az geçmeden o da benden in-|aonun masasının yüksek kenarına da * yanıp yazdım. Masasının üstünde duran ve beni (Arkası var? . ğ