e v 6 Sayfa Tarihten yapraklar: Eski ve yeni x Üsküdar , x Şimdiki iskele camiinin arkasında Mihrimah Sultanın bir imareti de vardı. Buradan Mihman saraylarında oturanlara, — muteber yolculara hergün iki defa bir bakır tepsi ile birer tas buğday çorbası, birer ekmek, her gece birer mum, , her at başına da bir yem sadakası verilirdi. Üç günden fazla mihman kalanların sadakası kesilirdi Üsküdar yedi dağın deresi ve tepesi Üzerinde kurulmuştur, derler, 300 yıl evvel dokuz bin bağlı, bahçeli, yalılı evi olan bu emektar şehrin asıl ismi «Eski Dar» yani «Eski Ev» dir. Ha - runurreşidin Türk kumandanı Seyit Battal Gazi Üsküdarı Bizanslılardan bir kaç defa aldığı zaman buralara muhtelif evler yaptırmış, bu evlerden galât olarak konan Eski Dar ismi, bilâhare Üsküdara kalbolunmuştur. Sarayları, çarşıları, camileri, han ve menzilhanelerile İstanbulun bir par- çasını teşkil eden Üsküdarın şimdi İs- kele camii ismi verilen camine o za- manlar Mihrimah camli derlerdi. Ka- nun! Süleyman bu camii kızı Mihri - mah Sultan öldükten sonra 1538 de yaptırmıştı. Cami o zamanlar daha yüksek görünürdü, şimdi büyük ko - naklar, ahşap evlerle dolu olan camiin arkasındaki sırtlar o zaman çınarlarla kaplıydı. Meydandaki çeşme, şimdiki gibi çukurda değildi. Etrafı açıktı. Za- manla, meydanın yarım metre kadar yükseldiği muhakkaktır. Şimdiki İskele camiinin arkasında Mihrimah sultanın bir imareti de var- d. Buradan mihman saraylarında o - turanlara, fakir yolculara her gün iki defa birer bakır tepsi ile birer tas buğ- day çovbası, bir ekmek ve her gece bi- rer mum, her at başına da bir yeni sâa- dakası verilirdi. Üç günden fazla mih- man kalanların sadakası kesilirdi. Çün- kü eşartı vakıf» o zaman böyle idi. Ve gene,iskelede camiin iki tara - fında eskiden iki kervansaray Anadoludan gelen develer, atlılar, pahiler, Yeniçeriler, eyalet beylerbey- Üsküdarın bugünkü İskele meydanı ari, İran tüccarları, Arap şeyhleri hep bu kervansaraya inerlerdi. Bugün yerinde yeller esen bu ker- vansarayın yüz odası, yüz at alır tav- laları vandı. Kale gibi metin olan bu kervansarayı Mihrimah Sultan sağlı - ğinda yaptırmış ve üzerini kurşunla örtmüştü. Ordu İrana selere çıkarken, yahm Anadolu eyaletlerinden Macar hudut- larına ordular gönderilirken iskele ba- şındaki bu kervansaray ordu ile gelen satıcılar, dervişler, tüccarlar, hocala la dolar, kervansarayın denize bakan pencerelerinden sabahlara kadar hey - heyler, şarkılar, kur'an okuyan hoca - ların yanık sesleri duyulurdu. (Devamı 12 inci uyfıdıj GÖNÜL İŞLERİ! “Nişanlım beni Bırakmak istiyor Nişantaşında oturan bir kadin o « kuyucum diyor ki: «Ben geçen yıl nişanlandım. Fa - kat parmaklarımıza balkaları geçir- dikten iki ay sonra nişanlım da beni ihmal etme meyilleri göründü. Size tafsilât vermiye lüzum yok. Yalnız şu kadarını biliniz: Az kaldı ayrı - Jacaktık, fakat ben müteşebbis dav- randım, nişanlım bana döndü, am- ma altı ay sonra ayni temayülleri gösterdi. Bu defa evlenme zamanı - mız gelmişti, tekrar teşebbüse geç- tim, tekrar barıştık, şimdi evlenme arifesindeyiz, fakat nişanlım — gene kararsız.. İşin fenası şu ki, ayni ka- rarsızlık bana da sirayet etti. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum, sizden soruyorum.» * Benim anladığım bu iki gencin a- rasında başlıyan aşk daha ilk ayla - yında hastalanmıştır, şimdi ihtizar devridir, ölüm yolunda yürünmek « tedir. | Bir aşkın ufulünden ziyade ihti. zarı acıdır, menfaat te bu devrenin mümkün olduğu kadar kısa bir za - manda kapanmasıdır. 'Tereddüt etmeyiniz, nişanlınızın sizi bırakmasını beklemek, yahu! ta devam etmiyeceği anlaşılan bir ev- lenme hayatına girmek hatadır. İlk adımı siz atınız, ve nişanınızı derhal bozunuz. Bu tavsiye size ev- velâ acı gelecektir, fakat isabelini çok geçmeden takdir edersiniz. Bu münasebetle size şunu da tav- siye edeyim: İkinci evlenme teşeb- büsünüzde hakiki karakterini anla- madığınız bir adamla nişanlanma - yınız, nişanlandıktan sonra da işi sürüncemede bırakmayınız, derhal evleniniz. ... Düzcede Bayan (B. B.) ye: İstanbula geliniz, meseleyi burada Gaha iyi halledersiniz, ... Eskişehirde Bayan (C, D.) ye: Mektubunuz bana kat'i bir fikir e- dindirmedi, size hiç bir lavsiyede bulunamıyacağım. TEYZE l SON POSTA Amerikada milyarderlerin milyarderi Rokfeller için hususi bir gazete çıkarıyorlarmış. Bu gazete dünyayı süd limanlık gösterirmiş.. Rokfellerin milyarlarını size veremeyiz amma, gazetesinin küçük nümunesini verebiliriz. En sakin memleket ispanyadır. İspanyalılar eğleniyorlar, Madrit imar ediliyor. General Franka nasıl adamdır ? — IGünün habeı-lerll Zabıta haberleri Şehirde bir ay içinde hiç bir zabtf vak'ası kaydedilmemiştir. Her mınlâ * kada bulunan bir tek polis te bu vüğ” yet karşısında fazla görüldüğünden tün İstanbul şehrinde bir tek polis D” rakılmasına karar verilmiştir. ç Kadrodan çıkarılacak olanlara iğ yüzer lira tekaüt maaşı bağlangcakti” x 45000 basılan kitaplar var İstanbul kitapçılar cemiyeli tarafilf” dan neşredilen bir istatistiğe göre 9” senesinin başındanberi: Telif olarak 2524 ve tercüme olartf ta 4632 kitap neşredilmiştir. Bu kitaP” lardan en az nüsha basılanı 2000 dif- Ve en fazlası 45,000 dir. Bütün bu ” taplar satılmıştır. Şimdi kitapçılar y niden tabetmiye başlamıslardır. * Memba sularında hile yöktur. Dün belediye memurları İstanbuld! su satan bütün sucuları dolaşmış g€ * Tek fıçıdaki ve gerekse kapalı şişe S” ları muayene etmiştir. Suların hiç rinde hile görülmemiştir. Şişe ve B* çılardaki suların hâlis memba suyu duğu bir kere daha anlaşılmıştır. x Maaş yoklaması Yetimlerle dul kadınların maaş yok” lama işleri bir kat daha kolaylaştırı! * mıştır. Bundan böyle alâkadar me f müurlar böylelerin evlerine giderek zım gelen tahkikatı yapacaklardır. Bu suretle yetimler ve dulllar nt * İspanyanm en neşeli insanı Franko - sevgilisile birlikte, İspanya dünyanın belki en şirin, en|hir etmişti. Tatlı tatlı anlattığı bu hi - hoş bir yeridir. İspanyalılar fevkalâde | kâyelerin özü daima dostluk ve iyilikti, kanı sıcak ve sakin insanlar, Üç aydır | insanları bu hikâyelerle birbirlerine buradayım, henüz bir tek kavgaya| iyilik yapmıya teşvik ediyordu. Fena- rastlamadım. İspanyalılar kat'iyyen | İ!ktan korkuyordu. kavga etmiyorlar. Bu milletin en bar.ı' İkinci mektubumda İspanya hakkın- husüsiyeti birbirl A geğinmleli » da daha fazla izahat veririm. dir. Bunü o kadar dir ki her vakit şehirlerden şehirlere halk kitleleri akın akın gider ve bay- ramlar yaparlar, Bu bayramlarda en küçük bir münakaşa bile çıktığı duyul- maz, götürmüşler - Biraz da İspanyal: kadınlardan bah- sedeyim.. Bir kere İspanya kadınları fevkalâde güzeldirler. Merhametli ol- makla tanınmışlardır. Hiç bir kadının eline silâh aldığını gören olmamı Esasen İspanyada erkekler bile silâh kullanmazlar. Erkekler bile o kadar merhamet ekler parmakla gösterilir. kesen er herkes bunlardan 'nefret eder. İspanyada imar faaliyetine büyük | bir ehemmiyet verilmektedir. Madrid şehri yeni baştan imara başlanmıştır. Yeni yeni binalar yapılmakta, güzel o- lan şehir bir kat daha güzelleştirilmek- tedir. Politika gürültüleri İspanyada — hiç görülmemiştir. Halk yeknesak bir gö- rüş ve düşünüş sahibidir, Halk hükü - mete mutlak bir itaatle bağlıdır. Hü - kümetin arzusuna muhalif hareket e- den bir fert bile görülmez. Refah ve sükünet içinde yaşıyan İs- panyalılar eğlenceye çok düşkündür - ler. Gürültüden, patırtıdan hoşlanmı- yan halk her akçam barlara ve sair eğ- lence yerlerine dolarlar vakitlerini gü- le eğlene geçirirler. Bu eğlence yerlerinde sık sik görü - nen sevimli bir insan var: General Frank.. Franka hayatını dalma gülmek ve insanları güldürmek- le geçiren bir kimse bütün İspanyoliar Frankoya bayılıyorlar. Kendisi kere de ben gördüm. Arabada otur - muştu. Etrafında bir alay insan top - lanmıştı. Neşeli neşeli hikâyeler an - latıyor, hikâyelerine kulak verdim. O kadar tatlı anlatıyondu ki beni de tes- dirler ki, İspanyada tavuk Alacağını alamıyan adam Mahkeme alacaklıyı alacağını almıya mahküm etti. Davacı kırk yaşlarında kadar var - dı, gene kendisile ayni yaşta birini da- va ediyordu. Mahkeme davacıya davasını sordu, davacı izah etti: — Bu zattan ben elli lira ödünç al - maştım, şimdi kendisine iade ediyo - *|rum kabul etmiyor. Hâkim dava edilene sordu: — Doğru mu? Evet, fakat müsaade ederseniz va. hiyeye gelmek zahmetinden korunm! olacaklardır. —— ziyeti anlalayım. Davacı bundan ik! * evvel benden elli Ilra ödünç almışt? Geçenlerde bana geldi, elli lirayı ge ” tirdi, Halbuki bu elli lirayı başka b Eksiği için sarfedebilirdi. Ben kendi * ine aceleye lüzum olmadı ne Vö” it isterse o vakil verebileceğin ledim. Mahkeme her iki tarafı dinlediktö? sonra davacının verdiği paray caklının almasına hüküm vermiştir. Kastamonu köylerinde Mektep bolluğu Kastamonu köylerinden birinde oturan bir okuyucumuz yazıyor: Köyümüzde üç tane mektep vüar- dır. Üç mektep olması çocuklarımı- zı okutmak cihetinden bize çok ko - laylıklar temin etmiştir. Bu husu - su gazetenize yazmanızı rica ederim. * İstanbulda Fatihte, filân setak - taki bir kariimiz yazıyor: Asfalt yapılan sokağımız bu ke - re de elektrikle aydınlanmıştır. Ne kışın sokakta bir dirhem çamur gö- rülüyor, ne de yazın bir dirhem toz. Bu yüzden bütün mahalleli mem - nuniyet içindeyiz. Bu memnuniye -« timizi gazete ile ilân ediyoruz. * Hile ve ihtikâr ne demektir Bir karilmizin iste, Dün bir lügat kitabını karıştır! $ yordum, iki kelime gözüme ili; Hile ve ihtikâr manasını bilmediğif ve ifade ettikleri hâdiseleri görm * diğim bu manasız kelimelerin lügat” lerden çıkarılması temin edilemt mi? Akay vapurlarının sür'ati Büyükadada oturan bir okuyu * cumuzdan aldığımız mektubu ay” yazıyoruz: a <«Ben senelerdenberi Büyükada * da oturmakta ve Akay '.-ıpurbfll' her gün gidip gelmekteyim. Vapuf” lar o kadar sür'atli ki on beş daki * kada Büyükadadan köprüye gel * mektedirler, Bu yüzden denizi ” etrafı iyi seyredememekteyiz. Huf * tada bir gün Akayın daha az sür'” li vapurlarla tenezzühler tertip © i dip, etrafı seyretmemize imkân bi * rakmasını istiyorum, —0 eee — —— A ei —eimeise S S AAA N A T ea ee e aa a aa NĞ daalaamnmni