Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
.spn davada | o şimdi Faşist devletlerin! Â Z B : O0 —. “Son Posta,, nın edebi tefrikası : Lizbon, 24 — Portekiz hükümeti İs- panya ile diplomatik münasebatını kes miştir. Portekizin bu kararı, Hariciye Nazırı tarafından İspanya elçisi Albor- noza tevdi edilen bir nota ile bildiril- miştir. Portekizin Alicantedeki masla- hatgüzarı, bu limanda demirli duran bir harp gemisine binerek Lizbona dön mek için emir almıştır. Paris, 24 (A.A.) — Madrit ile Liz- bon arasında siyasi münasebetlerin ke- silmesinin vahim akisler doğurmasın- dan korkulmaktadır. Filhakika bu in- kıtar, Burgos hükümetinin Lizbon, Ro- ma ve Berlin hükümetleri tarafından tanınması kararı takip edecektir. Bu suretle İtalya, Almanya ve Portekiz hü kümetleri, kendileri için İspanyanın ka nuni hükümeti olacak olan General Franko hükümetine kanunen silâh ve mühimmat verebileceklerdir. Beynel- milel vaziyet iki devlet grupu tarafın- dan İspanyadaki iki muhtelif hükümet tanındığı zaman içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Sovyetler verdikleri muhtıranın mer'iyet mevkiine girdiğini söylüyorlar Londra, 24 (A.A.) — Sovyet delege- si Kargan, ademi müdahale tâli komite sinin bu sabahki içtimamnda, Sovyetle- rin serbestii hareketlerini tekrar ele almak hususundaki kararlarının der- hal meriyete gireceğini tebliğ etmiştir. Ayni toplantıda Portekiz delegesi, hükü meti tarafından ademi müdahale itilâ- fının ihlâl edildiğine dair iddialara karşı olan Portekiz cevabını tevdi et- miştir. Londra, 24 (ALA.) — Umumi kana- at şudur ki, Soövyetler şimdllik ademi müdahale komitesinde kalmakla bera- ber, diğer devletlerin üzerine tazyik ya pılmasına müsait bir nevi hareket ser- Ademi müdahale komitesinde Londra, 24 (A.A.) — Röyter Ajansı bildiriyor: Bugün ademi müdahale ko- mitesinin toplantısında İtalyan deleğe- si Grandi beyanatta bulunarak Sovyet delegesi Maiskiyi tarafından tevdi olu- nan mektubun tazammun ettiği tehdit altında ve mesele tavazzuh etmedikçe komitenin müzakereye katiyen devam edemiyeceğini söylmiş ve demiştir ki: — Herhalde Maiskynin komitede bir müşahit değil, fakat ademi müdahale anlaşmasiyle mukayyet bir hükümetin mümessili olarak bulunduğu keyfiyeti katiyen sabit olmadıkça İtalya hükü- meti kendi aleyhindeki cevabın komu- tede müzakere olunmasına müsaade et- miyecektir. Çünkü İtalya komitede bir Sovyet müşahidinin bulunmasına mu- vafakat edemez. Neticede Maisky istenen izaha - tı hükümetinden sormayı vadeylemiş, | Portekiz limanlarının İngiliz - Fransız kontrolüne tâbi tutulması hakkındaki Sovyet teklifinin ruznameye alınması- nı istemiştir. ’ Komite bu teklifi gayrikabili tatbik görmüştür. Lord Plymouth bir tahkik komisyonu teşkil edilerek İspanyol li- manlarında tahkikat yapılmasını mü- kerrer defalar ileri sürmüş ise de komi- te hiç bir karara varamamıştır. Sövyet gazetelerinin neşriyatı Moskova, 24 (A.A.) — İzvestia gaze- tesi, ademi müdahale komitesinin me- saisinden bahsederek diyor ki : Sovyet deklarasyonu gösteriyor ki: Bugünkü vaziyet hakkında ancak iki sureti hal vardır. Ya anlaşma derhal fil bir tarzda tatbik olunacak, yahut ta İspanyol hükümetinin istediği yer- den silâh almak hakkı iade olunacak- tır. Sovyet Rusyanın hattı hareketi a- çık ve sarihtir. Meselenin halli şimdi anlaşmanın diğer akitlerine mütevak- bestliği muhafaza etmek arzusundadır. ' kıftır. —— — — duğumu sanmayın. Bilâkis. Bir sanat- kâr için bu derece teveccüh görmekten büyük zevk yoktur. Vatandaşlarımdan gördüğüm muhabbete, az bahtiyar san- atkâra nasip olmuştur. Hele aldığım mektuplar... Tebrikler.. San'atkâr, bir gözünü, kurt bir çap- kın edasile kırparak gülümsedi : — Teklifler... Ve devam etti : — İltifatlar... Hele bilhassa sorgular.. Neler, ne akla gelmedik sualler sor mu yorlar yarabbi... Bilhassa kadınlar.... Muhakkak ki onlar, erkeklerden çok mütecessis... Geçen gün bir kadından aldığım mektup, beni saatlerce güldür- dü, Bana : — «Bay, Zati Sungur, diyor, ben ih- tiyar bir adamla evliyim, bir gençle de sevişiyorum. Sevdiğim genç bulundu- ğumuz apartımanda pansiyoner. Ben geceleri onunla" buluşmak, görüşmek istiyorum., Fakat kocam, çok geç uyu - yor, ve çok çabuk uyanıyor. Siz, bir manyatizma dâhisisiniz. Eğer bana, yüz lerce hünerlerinizden yalnız bir tane- sini, yani adam uyutmasını öğretirse- niz, muhtemel bir aile faciasının önü- ne geçmiş olacaksınız. Ben öğreteceği- niz hüner sayesinde ihtiyar kocamı er- de, sevdiğim genç te rahat edeceğiz!» Zati Sungur gülerek ilâve etti : — Yakında, bu şekilde çalışmayı bı- rakıp İstanbulda bir manyatizma, illâz- zanizma akademisi açacağım!... O za - man muhakkak ki ilk yazılacak talebe 'bu bayan olacak ! Naci Sadullah | sele etrafında toplanmaktadır. Istanbul futbol ajanlığının tertip ettiği şekilde | kenden uyutup, tıpış tıpış yandaki oda || ya geçeceğim.Bu sayede, kocam da, ben | İzmirli sporcuları da Tatmin etmedi! (Baştarafı 1 inci sayfada) sına girmiştir. Milli kümeye dahil ola- cak takımların nasıl seçilecekleri ka- rarlaştırılmamıştır. Kararsızlık bu me- bir turnuva, İzmirin en kuvvetli iki, on birini meydana çıkaracak mı? Buna İzmirliler ihtimal verememektedirler. İzmirin İstanbula hiç benzemiyen bazı hüsüsiyetleri vardır. Meselâ İstan- bulda Galatasaray, Fenerbahçe ve Be- şiktaş birinci kategoride yer alırlar. Bunlardan sonra gelen Güneş ve di- ğer takımların Milli kümede yer al- maları çok zayif ihtimaller olarak ileri sürülebilir. Halbuki İzmirde Altay ve Altınordu ile birlikte Göztepe, K. $. K. ve İzmirsopr takımları vardır. Bun- lar kuvvetçe biribirlerine çok yakındır- lar. Günün talihi hangi takıma gülerse o takım galip çıkar. Turnuva usulünde ise, serbest bir c- yun şekli olduğu için galip taraf, atak yapan tarafdır. On iki yıldan beri İz- mirde daima başta gelen Altay ve Al- tınordu klüplerinin ikisi de milli küme işinde kendileri için hususi bir imtiyaz isteyeceklerdir. Bundan başka, milli küme meselesi ortaya profesyonellik işi de karıştır- maktadır. Mili kümeye dahil olacak klüplerin oyuncuları gerek hazırlıkları esnasında ve gerek yapılacak seyahat devrelerinde işlerini terketmek mecbu riyetindedirler. Hiç bir müessesenin bir memuruna uzun müddet izin veremi- yeceği hesaba katılırsa müşkülât ken- diliğinden meydana çıkar. Milli küme işinin muvaffak olması için mutlaka oyuncuların işlerini ve vazifelerini göz önünde tutmak ve bir hal çaresi ara- mak İlâzımdır. Şimdilik milli küme mevzuu etrafında İzmirlilerin düşün- dükleri bundan ibarettir. Musolininin dün söylediği nutuk (Baştarafı 1 inci sayfada) temizleme ameliyesine devam ettiğini anlatmış, - cihana — hitaben yeni sulh tekliflerinde bulunarak demiştir ki: j «— Sulh namına dünyaya uzattığım bu defne dalı, 8 milyon süngüden mü- teşekkil bir ormandan koparılmıştır.» ge p - Çocuk sayfasında kazananlar Çocuk sayfamızın bilmecesinde kazananların isimlerini neşre bu- gün devam edecektik. Yazımızın çokluğundan bu listeyi yarına br- rakıyoruz. Özür dileriz. Yazan ı Muazzez Tahsin Berkand — Çıldırdın mı sen? Bugün öyle güzel, öyle tam olgun bir gençlikle gü- zeldin ki, sen aramıza geldikten sonra, bizim «tazelik» dediğin — gençliğimiz güneşin arkasında kalan ay gibi kay - boldu. Muallâ kesik ve biraz mahzun bir gülüşle güldü: — Ne kadar gevezesin küçüğüml! Diyerek yeğeninin ellerini okşadı. — Vallahi gevezelik değil.. doğru- sunu söylüyorum... Hattâ bir aralık Fahire ile senden konuşurken o ne de- di biliyor musun? KA —)? — Teyzen o kadar güzel ve manalı ki biz onun yanında camekândaki yap- ma bebekler gibi süsten ve lüksten i- baret birer şey gibi kalıyoruz. — Sus Bedia, delice sözler söylü - yorsun bu akşam sen. — Sahi söylüyorum... Bazan ben de Fahire gibi düşünüyorum.. ve... Muallâ helecanla sordu: — Ve..? Sözünü niçin bitirmedin? Bedia şimdi oturmuş, başını teyze- ““inin omuzuna dayamıştı. Yarı gü - «W UK B -| Di t 4 len ve yarı korkan bir sesle cevab ver- di: -— Bazan seni kıskanıyorum tey - ze, — Kıskanıyor musun? Bunu soran Muallânın sesinde 1z « tırab, şaşkınlık ve acı vardı. baktı: — Yanlış anlama! Senin derin duy- gularını.. yüksek görüşlerini ve uygun hislerini kıskanıyorum. Senin yanın - behek gibi manasız ve lüzumsuz bu - luyorum. Muallâ yeğeninin sarı başını göğ - sünün üstünde kuvvetle sıktı. bir taneciğim! Bedia şimdi içine acı düşmüş çocuk sesile devam ediyordu: — Sen bulunduğun mecliste büyük bir alâka uyandırıyorsun. Herkes sa- na bakıyor, seninle meşgul oluyor. Bugün de görmedin mi? Seninle dans etmek için bütün erkekler birbirine rekabet ediyorlardı. ASNi n nn e * GEziRL £ Hd BÜ e a ö U a AŞ “lir Hd ŞK Bedia başını kaldırarak — teyzesine da kendimi işe yaramıyan bir yapma| — Benim sevgili, sevgili bebeğim, | | bize prensip olarak emretmiştir. Bun- n : (Baş tarafı 1 inci sayfada) fiye halinde bulunan Föniks ve Milli Sigorta şirketleri hakkında sekiz ay- danberi devam eden tetkiklerin netice- sini anlatmış ve bu şirketlere sigurtali bulunanların zarara uğramamaları için hükümetin aldığı tedbirleri izah etmiş- tir. Refi Bayar bu hususta demiştir ki: — Föniks Sigorta Şirketinin iflâsı- nın sebebi teknik hudutlar haricine çı- karak bütün dünya üzerinde rekabet yapması ve buünün neticesi olatak Sigorta şirketlerinde bulunması lâzım gelen ihtiyat akçesini çekmiş olmasına rağmen bunu mevcut gibi göstermiş olmasıdır. Bunun bir tek mânası var- dır: İdaresizlik ve âtiyi düşünmiyerek hesapsız hareket etmek. Bunun mem- leketimizde olan tesirleri malümdur. Ben de izah etmeyi fâydalı buluyo - rum: Beş binden fazla sigortalı senele- lerden beri verdikleri parayı alamıya- cak vaziyete düşmüşlerdir Bunların ek serisi küçük memur ve esnaflardır. Memleketimizdeki Sigorta şirketlerinin teknik kudret ve kabiliyetlerini arttı- racak tedbirler ve kanuni müeyyideler hazırlanmıştır. Hattâ bugün dahi bu tedbirlerin alınmış olduğunu söyliye- bilirim. Föniksin iflâsmın bütün dün- ya üzerindeki sigorta mefhumu ve si- goörta endüstrisindeki tesir ve zararla- rı, orta Avrupa devletlerinin ve bilhas- sa Avusturyanın sigorta primlerine zammetmesini mucip olmuş, sigortada çalışan memurlara da vergi verdirmek yolunu tutturmuştur. Bizde hâdise ber akistir. Tam bir devletçi zihniyetile hükümet, bir âmme müessesesi olan si- gorta şitketlerine sigortalı olanların zararını: gene devlet kanalile kapatma esasını gütmüştür. Sekiz aydanberi ça- lışmalarımız semeresi olarak bugün şu neticeye varmış bulunuyoruz: İki şirketin tatili faaliyeti tarihi o- lan | Nisan 1936 tarihine kadar müflis şirketler tarafından sigortalılara veril- mesi lâzım gelen primler, Milli Reasü- rans tarafından ödenecektir. Bu iş için şimdilik yarım milyon lira tahsis et- miş bulunuyoruz. Bu para yetmediği takdirde daha Yyarım milyon lira' bu işe sarfedilecektir. Kat'i rakam söyle- mek imkânsızdır. Sebebi memleketimi- ze yabancı olan bu iki sigorta şirketinin teknik hesaplarının memleket haricin- de taazzuv ettirilmiş olmasıdır. Sigor- talılar için yapılan bu fedakârlığın ay- ni zamanda memleketin içtimal seviye- sinde de bir rol oynayacağına inanmak istiyorum. Bittabi bilirsiniz ki içtimai seviye ve bir milletin servet derecesi o milletin sigorta predeksionu ile öl- çülür. Sigortalıları müracaatlarında tamamen serbest bırakmayı hükümet — Bütün erkekler mi? Hayır, birisi- ni tanıyorum ki benim yüzüme bile bakmadı. Muallâ bu sözlerile gülüyor, Bedia- yı kendisine doğru çekiyor, onun sir- rını keşfettiğini belli ettiği için genç kızın darılıp darılmadığını anlıyacak- miş gibi onun gözlerini arıyordu. O, susmuştu... Fakat teyzesine sao - kuluşunda, konuşmak, kalbini açmak isteyen bir yakınlık vardı. Bunun için Muallâ genç kızın yanaklarını avuçları arasına aldı ve gözlerinin karanlıklar içinde parlıyan ışığını bulmağa çalışa- rak sordu: — Benim yüzüme bakmıyacak ka- dar meşgul olan bu erkeğin kim oldü - ğunu sormuyor musun ? — Kimdi bu adam teyze? Sesi kabahatli bir çocuk gibi ince ve korkaktı. Muallâ onun sarı başını o - muzuna dayıyarak saçlarını okşadı: — Ben senin dostun değil miyim Bedia? Aynı kabahatlı çocuk sesi cevab ver- di: — Evet... — O halde Feridun Demirelden ba- na şimdiye kadar niçin bir şey söyle - medin? Sarı baş evvelâ kanadlarını çırpa - rak titriyen, sonradan yuvasını bu - lunca büyük bir rahatlıkla sığınan bir yavru kuş gibi Muallânın omuzuna büsbütün gömüldü. — Onu çok mu seviyorsun küçü - —— ğgüm? — Evet teyze... — Bu büyük sırrını bana açmak is« temez misin ? Derin, gözle görülecek, elle tutula- cak kadar ağır bi rsüküt karanlık oda- yı büsbütün karartmıştı. İki genç kız ' da helecanla çırpınıyorlardı: Birisi an- lamak, ötekisi anlatmak ihtiyaciyle... Gece, siyah bi su gibi akıyordu. — Onunla daha lisenin son senele - rinde iken tanışmıştık. İkimiz bir sı - nıfta idik. Beraber okuyor, beraber ça- lışıyorduk ,Birbirimize karşı evvelâ luk duyduk. Sonra, derslerimizde bir- birimize rakib olmağa başladığımız i- çin aramız açıldı. Uzun zaman dargın kaldık. | Lisenin son sınıfında ikimiz de ba- kalorya için felsefe kısmını seçtik ve gene aynı şubede birbirimize rakib ola- rak çalıştık. Sonra benim uzun ve anlaşılmaz hastalığım apandisit ameliyatile so - nuna eren mızmız hastalığım başladığı vakit ben fazla çalışamaz olmuştum. İşte o vakit Feridun tekrar bana yak - laştı. Ameliyattan sonra istirahat etti- ğim zamanlar yavaş yavaş dersleri tâ- kib edebilmem için bana notlarını gü- nü gününe yolladı. — Notlarla beraber sana sık sık çi- çek yollıyan demek Meliha değil, Fe- ridundu. illi Reas sigortalılara hizmeti çok tabit, çok sâde ve samimi bir dost-|| üransın dan da kasıt, doğrudan doğruyâ * lekette mevcut sigorta şirketlefif mat olunabileceğini göstermek * işin herhangi bir fikri mahsuslâ * madığını isbat etmektir. Sigorta? İarın adreslerine Milli Reasürale” mektupla birer izahname gönde” tir. Müracaat edecek sigortalılat? en kolay ve en basit şeklile - mMe? edeceklerin müracaatları geı'ek- huzurlarile ve gerekse mektupla ? hiç bir formaliteye tâbi tutulm& yapılacaktır. | Sigorta şirketlerinin teknik £ dahiline irca ve hesabatının m€t” dahilinde taazzuv ettirilmesini edeceğiz. Esasen mevcut olan kanuna il yaparak bu şirketlerin ve bugünE nuna nazaran tesisi ile mükellef € ları ihtiyat akçelerinin Solvabi bf le ircamı ve bu ihtiyatlarının 148 hudutları dahilinde bulund ayni zamanda da sigortacılıkla | şanların sigortacılıktan anlayan * lar olması imkânlarını hazırlamaâ; lışacağız. Kurtarma gayesile iki İ tin de tasfiye işlerine müdahale yoruz. Bilâkis biz sigortalıları * mak gayesini tutuyoruz. Bu iki sigorta şirketlerine S1& olanların | Nisan 1936 tarihindeli G ra vadesi gelmiş poliçe bedellefi hal Milli Reasüransça ödenecekiii Sovyet hava kumandanl şehrimizde (Baştarafı 1 inci sayfada) olan hava muvaffakıyetlerini bir dikkatle takip ediyoruz. vacılarının son zamanlarda elde © leri muvaffakiyetler bizde takdi? hayret hisleri uyandırdı. Bu spoft” ni olan Türk gençlerinin muvafl&” leri kudretli bir milletin evsafilt barüz ettiren bir hususiyet olara dedilebilir. Almanların Emden kruvaz! Varnaya geliyor — - Berlin, 24 (A.A.) — Alman B” kruvazörü bu sabah Casaliari | r ç dan hareket etmiştir. Bu kruvazöl ? garistanda Varnaya gitmektedir. — M. Litvinofun istifası hal asılsız Moskoöva, 24 (A.A.) — Tas bildiriyor: Litvinofun mevhum Tj sı hakkında ecnebi gazetelerde * 'haberler Sovyet aleyhtarlığının "© bir tecellisi olup tamamile asılsıl” ırb Hasan Tıraş Bıç#&# | Çeliğin en serti olduğund kolaylıkla ve tatlılıkla bir 68 oi da tıraş eder. Dünyanın en BÜY ve hassas mikroskop âletile F İ rer surette tetkik olunduktaf piyasaya çıkarılmıştır. Ne 41? lar, ne ilizler, ne de AMIE lar, ne de bütün dünya aynın! maz. Alâmeti farikası ile ihtirâ ratı vardır. eli Paslanmaz Hasan tıraş bıçâöi Tp kiplerini şaşırtmış ve her tIra$ | Öige ğı fabrikası paslanmaz yapmak miştir. Fakat bu iş kolay oim? dan hiçbir fabrika mu mıştır. Yalnız Almanyada raş f Türkiyede yalnız Hasan İNÜÇ hyak Hasan markasını arayınıZ; diniz. Hasan deposu: T v