25 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ 10 Sayfa SON POSTA - Son Posta ,, nın lefrıKası -— 10 10 * Son Posta ,, nın zabıta romanı: ARAJI NDAI— İ BiR TÖRK ZABİTİ Mülâzım — Cemil'in âkıbeti â iiî ediyorlar, arada sırada A, R. Cemılın menfi olarak ikamet edeceği çiftlikte bir ğ takım memurlar ve kâtipler oradan oraya koşuyorlar B köylülerin getirdikleri malları tartıyo r, kavga köylüleri - tokatlıyorlardı. W 1 Köylüler zabitan ve ümeradan zulüm görüyorlardı ğ n Çavuşun girdiği kapı açılmış; ça - | vuşla beraber gelen ihtiyar, çatal sa - ı — kallı bir adam, kızağa doğru gelmeye — başlamıştı... Eski bir askere benziyen _" bu adam, elini kasketinin rogan sipe- || Tine götürerek Cemlili selâmlamıştı. D Cemil; bu adamın çiftlik kâhyasi | olduğunu anlamıştı. Ve, dizindeki içi — fanilâ kaplı örtüyü atarak kızaktan at- Ja.mıştı 4 L. Çiftlik l:ahyası. çavuş tarafından | kendisine verilen kumandanın emir - — namesine bir daha göz gezdirdikten — sonra, teklifsizce Cemile elini uzat - : mış; iyi bir Fransızca ile konuşmıya î)aşlamıştı -— Ben.. mutekâit Kazak binbaşısı, — Makarof... Şimdi, bu çiftliğin kâhya- — sı, Siz de, binbaşı Cemil bey. 0 — Evet. — Türk zabitlerinin hemen hepsi, — Fransızca ve yahut Almanca konuşur- — larmış. Tabii, siz de konuşursunuz. D —EH. şöyle, böyle. — — Bu iki lisandan hangisi ile ko- — nuşmayı tercih edersiniz?.. — — Hangisi kolayımıza gelirse, o - — nunla konuşuruz. — Şu halde, Fransızca olarak de- — vam edelim... Aldığımız emir muci- — bince; şu andan itibaren çiftliğin mi - ( safirisiniz. Elimizden geldiği kadar si- Ü zi memnun etmeye gayret gösterece- . 'giz. Lütfen beni, tâkib ediniz. —— Binadan içeri girmişlerdi... — bir koridoru geçtikten sonra, —— bir dairenin önüne gelmişlerdi. — Kâhya Makarof, kapıları birer bi - — Ter açmış, izahat vermeye başlamış - — — Burası, çalışma odanız. İşte, için- — de küçük bir kütüphane de var. O kü- "i'tüphanede, bir hayli Fransızca ve Al- — manca kitablar bulacaksınız... Burası — da, yatak odanız. Biraz ufak olmakla — berzber, çok havadardır. Hele, pence- — yelerinden görünen manzaraya diye - frcek yoktur. İşte.. banyonuz da, bura- — da. Semâverinin altındaki petrol lâm- — bası, çok kuüvvetlidir. Bir kibrit çakıp — da fitili yaktınız mı, nihayet yirmi da- — kika sonra, banyo suyunuz hazırdır... | Yemeğinizi ;isterseniz, sofanın orta - kınndakı şu masada yiyebilirsiniz. E - Eer. yalnız yemek yemekten hoşlan - — mazsanız; yemek zili çaldığı zaman, — salona gelirsiniz. Ben, ve kâtiblerim, . _hep beraber yemek yeriz. _ Sağ tarafımdaki sandalye, daima si- - zindir. Karım, benden iyi Fransızca # bıldıgı için, zannederim ki, hoşunuza “gidecektir... Nasıl, azizim binbaşı.. t dauenızı sevebildiniz mi?.. V-:- Daire, sevilmiyecek gibi değildi. Bâ- — husus Cemilin gözü, dairenin kapısın- — dan üç adım ileride, sırtını duvara da- yiyarak büyük bir dikkat ve hayretle — kendisine bakan; kıpkırmızı suratı ve — dirseklerine kadar sıvanmış kalları pa- ı'ıl parıl parılyan hizmetci kıza ilişmiş- ;fl Uzun küçük — Cemil; elini uzatarak, memnuniye - — tinin derecesini gösteren bir sıkışla — sıktıktan sonra: — — Çok teşekkür ederim, Mösyö Ma- okarof. Misafirlerinizi ağırlamayı, cid- © den gok iyi biliyorsunuz. _' - Demişti. — -Bir kaç saatlik istirahat, - dinlenmesine kâfi gelmişti. — - Akşama doğru, Makarof Cemil'e ,'habsr göndermiş; çiftliğin yazıhanesi- — ne davet etmişti. Çiftlik yazıhanesi de- — yipte geçmiyelim.. burası âdeta bir Cemilin kaza hükümet dairesi gibi kalabalık ve (İL lar, inekler beklemekte idi... | hareket içinde idi. Muhtelif kısımlara ve şubelere ayrılmış olan bu dairenin önünde, bir çok köylüler, arabalar, at- Genç, ihtiyar bir takım memurlar ve kâtibler, oradan oraya koşuyorlar; köylülerin getirdikleri malları tartıyorlar; bağırıp çağırıyorlar; kavga ediyorlar; arada sırada, köylüleri tokatlıyorlardı. .Cemil, Makarofun odasına girdiği zaman, bu çiftlik kâhyası, elindeki me- şin kırbaçla ihtiyar bir köy ağasını teh- did etmekte idi... Fakat Cemili görür görmez, elindeki kırbacı, —masasının üstüne bırakmış; o ihtiyar 'köylüyü bir tekme darbesile kapıdan dışarı fır- latmış; mağrur ve müstebit bir tavırla ellerini yukarı kaldırarak: — Ah, azizim binbaşı!.. Köylüler, daima hilekâr olurlar.. fakat yalnız hi- lekâr olsalar, bir şey değil... Aynı za- manda, ahmaktırlar... Hem sizi alda- tırlar; hem de aldatırlarken foyalarını meydana çıkarırlar. Omuzlarında kır- baç şaklamayınca, doğruyu söylemiye yanaşmazlar . Diye bağırdı. Sert ve iri ellerini Ce- mile uzattı. Gördüğü manzara, Cemili mütees- sir etmişti. Fakat, kendisini alâkadar eden bir mesele olmadığı için, hiç bir cevab vermemiş.. sadece, gülümse - mişti, de biraz dinlendiğinizi zannediyorum. — Evet, Mösyö Makarof. Çok te - şekkür ederim. Tamamile dinlenmiş bir haldeyim . — Hizmetinize tahsis ettiğim (An- na), pişkin bir kadındır. Buraya ge- len kibar misafirleri, dalma memnun etmiştir... Eh, iyi kötü Almanca da bi- lir. Öyle tahmin edyiorum ki, size de hizmette kusur etmiyecektir. — Bilhassa.. onun için size çok mü- teşekkirim, Mösyö Makarof... Anna, cidden zeki ve anlayışlı bir kadın... Bana, yalnız hizmet etmekle kalmadı. Bugünden itibaren, bana Rusca öğret- miye de başladı. İsterseniz, ilk öğren- diğim kelimeyi size söyliyeyim... Ha- raşo.. haraşo... Makarof; gürültülü bir kahkaha a - rasında cevab verdi: — Haraşo. .haraşo, haâa.. eh, dos - tum, sizi tebrik ederim. Rusca öğren- miye iyi bir kelime ile başlamışsınız. Hiç şüphesiz ki, az zamanda öğrenir- sSİNiz. (Arknsı var) M denlr e sAmmığ a Gi l $e Gd Te î FAL M R e B L L LA İN D ni BELARLİ E ir Doktorun Günlük —azar | Noilarından — (*) Küçük çocuklar için Küçük memedeki çocuklar tabil va- ziyette, giderken birdenbire fazla ağlarlar, çırpınırlarsa ananın ev - velâ düşüneceği şey barsaklarıdır. | Çocuğun abdestini koöntrol etmeli. Tabii büyük abdes altın sarısı ren- gindedir. Yeşil ve kokusu fazla o - lursa-o halde barsaklar hastalanmış demektir. Derhal çocuğu bir gün ve yahut iki gün sütten kesmeli, yerine çay su - yu, ıhlamur, prinç suyu gibi şeyler vermelidir. Karnına da sıcak lâpa ve yahud buyyot koymalıdır. (*) Bu notları kesip saklayınız, ya - hut bir albüme yapıştırıp — kolleksiyon yapınız. Sıkınti zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. — Nasıl, azizim binbaşı?., Her hal- ' Yazan : Hugh Avstin İngılızceden çeviren : Hasnun Uşaklıgil İpuçları elde ediliyor! Merrit ağır ağır başını kaldırdı, polis memuruma : “ Aramızdan birisi tarafından mu söylemek istiyorsunuz ! Birdenbire Mösyo Merrit aksırdı. Bir çok günlerdenberi nezleliydi. Jan kahkaha ile gülmemek için kendisini zor tuttu. Karısını kaybeden bir adam aksırır mı hiç? Kent: — Ben polis âmiriyim. Mösyo Mer- rit ile konuşmak istiyorum, dedi. Sesinde bir sabırsızlık eseri vardı, Mösyo Valantin Merrit: — Benim! dedi. — Mösyo Arnold kimdir? Mösyo John Arnold ; — Benim! cevabını verdi. — Sorgu için evinizi kullanabilir mi: yım? — Evimi kullanmak sırası bana ne vakit gelecek, diye düşünüyorum am- ma, buyurunuz ,istediğinizi yapabilir- SİNİZ. Teğmen gülümsedi. — Teşekkür ederim, Mösyö Ar - nold. Sorguyu burada yapmak, hepi- nizi birden polis merkezine götürmek- ten her halde daha hayırlıdır. Mösyo Merrit gelir misiniz? Kapı arkalarından kapandı ve Jan o müthiş bekleme devresinin tekrar basladığını anladı. —10 — BANYO KOSTÜMÜ ( Saat 4 dakika 50 - enat 4 dakika 54 ) Alt katın, günlük geniş oturma sa- lonunda, ateşsiz bir şöminenin iki ke- narında yer aldılar. Kent: — Mösyo Merrit bu sorgunun der- hal yapılması zaruretinden dolayı mü- teessirim, dedi. Merrit de sönük bir sesle: — Vazifenizi yapacaksınız, ceva - bını verdi. Kent içinden: — Sesi de şahsı kadar sönük, diye düşünüyordu: Bayağı bir sima, renk- siz saçlar, fersiz ve solgun gözler. Ban- yo kostümü ile gülünç bile görünmü- yordu. Elli yaşını geçmiş iş adamları arasında, banyo kostümüne büründük- leri zaman gülünç olmıyanlar pek az- dır. Halbuki Mösyo Merrit göbekli ol- masına rağmen ince bacaklı bir adam- dı. Yalnız nezlenin tesirile kıpkırmızı kesilmiş olan burnu göze çarp'yordu ve o da mendilini mütemadiyen burnu- na götürüyordu. Kent ileriye doğru eğilerek: — Bir çok deliller zevcenizin tanıdı-| gı birisi tarafından öldürüldüğünü gös- termektedir, dedi. Mösyo Merrit ağır ağır başını kal - dırdı. Gözlerini polis memurunun göz- lerine dikti: — Aramızdan birisi tarafından öl - dürülmüş olduğunu mu söylemek isti- yorsunuz? diye sordu. Kent: — Öğle yemeğindenberi buraya kimse gelmemiş, buradan kimse çık - mamıştır, cevabını verdi. Mösyo Merrit işitmemiş gibi görü- nüyordu. Teğmen sorgusuna devam etti: — Zevcenizin havuz başından ayrı- larak bahçeye gitmesinin sebebini ba- na söyleyebilir misiniz? Merrit o sönük sesi ile: — Çiçek toplamak istiyordu, dedi. Kent omuz silkti. — Pekâlâ, saat kaçta ayrıldı. Merrit düşündü: — Ben banyo kostümümü giyindi- ğim zaman saat 2 buçuk idi. Beş daki- ka sonra havuz başına gittik. Karım takriben bir çeyrek sonra ayrıldı. saat 2yi 45 geçi- yordu. Ondan sonra karınızı bir daha gördünüz mü? Merrit bir saniyeden de daha az bir müddet tereddüt etti. Sonra: — Bizden ayrıldıktan bir çeyrek sonra kameriyede gördüm, cevabını verdi, — Kendisini neden tâkib ettiniz2 Mösyö Merrit başını çevirerek çi - çeklere baktı. Sonra aynı sönük sesle cevab verdi: — Demek — Yanımıza gelmesini söyliyecek- tim, ev sahiplerinin canları sıkılır belki dıye merak ediyordum. Refikam yap- ldurulmuş olduğunu j , dedi. tığı hareketlerin vereceği nel:ıoslell vakit düşünmiyen bir kadındı. * Kent ileriye doğru eğilmiş vaziy dikkatli, hemen hemen tehdidi â bir şekilde duruyordu. — Sözünüzü dinlemeyince kav a ettiniz değil mi? j Ukun bir süküt oldu. Sonra Mertil :: — Bunda şaşılacak bir şey 10& dedi Neredeyse size söylerle. B aleyh anlatmakta mahzur zömüyn rum. Bir kaç aydanberi zevcemle P z iyi geçinmiyorduk. Bu kavganın öt? kilerden farkı yoktur, Kent: — Anlıyorum, dedi. Başka bmli zevcenizi tâkib etti mi? — Evet, sanırım, Madam Arr ı»' — Ne vakit2 — Ohl.. İstanbul Defterdarlığından : FENER FENER ÜSKÜDAR YEDİKULE YENİKÖY HEYBELİADA HEYBELİADA BALAT YENİKÖY BÜYÜKADA BÜYÜKADA AKSARAY ÇENGELKÖY EDİRNEKAPI AYVANSARAY EGRİKAPI EDİRNEKAPI -EDİRNEKAPI HEYBELİADA Yukarıda yazılı mallar 24/11/936 salı günü saat 14 de k ra ve pazarlıkla satılacaktır. Satış bedeline istikrazı dahili ve hazine tahvilleri de kabul olunur. İsteklilerin yüzde 7,5 pev tanın salı ve cuma günleri Defterdarlık Milli emlâk l şekkil satış komisyonuna müracaatları (F.) Kâtip Muslâhittin mahallesi Çorbacı çoş- mesi sokağı eski yeni 5 sayılı evin yarı payı Kâtip Muslâhittin mahallesinin Çorbacı çeşme sokağında eski 7 sayılı arsanın yarı payı. Selâmsız yangın bağı sokağı eski 32 yeni 30 sayılı 52 metre ve 6d desimetre murab- İmrahor İlyas bey hacı manol sokağı eski 23 yeni 25 sayılı evin 1/3 payı Ayanikolâ mahallesi keresteci sokağı yeni 12 sayılı evin enkazı İşgüzar sökağı eski 32-34 sayılı 19 metre ve 50 desimetre murabbar arsanın 300/ 384 payı Han sokağında eski 12 ıayılı 192 metre 48 desimetre murabbaı arsanın tamamı Karabaş mahallesi Balat caddesi yeni 84- 86 sayılı evin 1/5 payı Panaiya mahallesi Köybaşsı arka sokağı es- ki 36 yeni 40 sayılı arsanın 20 hisse itibari- le 9 hissesinin 40 sehim tertibile 17 sehmi Karanfil mahallesi Karanfil caddesi eski yeni 12 sayılı 557 metre murabbaı arsanın Karanfil mahallesi Karanfil sokağı yeni 19 sayılı 254 metre murabbaı arsanın tamamı Kâtipkasım mahallesi Kumsal sokağı eski 178 yeni 137 sayılı 41 metre murabbaı ar- sanın tamâamı — Muhammen dog'" Lira 15 - 195 135 185 127 Hasan paşa Cedi sokağında eski yeni 1 sa- yılı arsanin tamamı — - Avcı bey mahallesi Türbe sokağı eski yani 31 sayılı arsanım tamamı Koca mustafa paşa mahallesi Çinarlı çeş- me kurbinde fırın sokağı eski 8 sayılı ar- sanın tamamı - Avci bey mahallesi Kutucu sokağı eski 11 sayılı arsanın tamamı Avci bey mahallesi kuyucu sokağı eski ye- ni 1 sayılı arsanın tamamit Avcibey mahallesi türbe sokağı eski 22 yeni 41 sayılı arsanın tamamı Yüksek sokağı eski 2 sayılı 68 metre 19 desimetre murabbaı arsanın tamamı a ıdıl' N TİCE 00 e 50

Bu sayıdan diğer sayfalar: