Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
SON POSTA Birinciteşrin ©© _Hergün Kont Ciano'nun Neticeler İsee Vazan: Muhitiin Birgen —e Ş talyan devletin — dizginlerini eline ıaldığı gündenberi Romanın meşhur sarabasına, şimdiye kadar görülmedik bir hiz vermeye muvaffak olan İtalyan şefinin damadı Kont Ciano'nun Al- manya seyahati şu dakikada bütün Av- rupâ gazetelerinin başlıca sermayele- ridir. Musolini'nin en geniş itimadım taşıyan bu 33 yaşındaki diplomat, Av- rupanın en genç nazırı, Almanvada gene Avrupanın en mühim, en korkunç meseleleri üzerinde Alman devlet a- damlarile konuşup duruyor. Hemen bütün Avrupa gazeteleri,| zamanın bugünkü inceliği — içinde bu ziyaretin fevkalâde ehemmiyeti haiz oluşunda müttefiktirler. Her iki tarafın da etrafında sıkı bir ketümiyet havası muhafaza — ettikleri bu seyahatin hedefleri hakkında AL- man ve İtalya matbuatinin yaptıkları neşriyat, daha ziyade umumi bir dil ile örülmüştür. Fakat, bu umumi li- sandaki kuvvet, seyahat — etrafındaki ketümiyetin, boşluktan değil, bilâkis derinlikten ileri geldiğini göstermeğe kifayet ediyor. * Uzun müddet devam eden bu gü- rüşmelerde her iki tarafı alâkadar e- den meseleler az değildir. İtalyayi doğrudan doğruya alâkadar eden Ha- beşistan ve Akdeniz meseleleri, Alman- ya ile İtalyayı müştereken alâkalan - dıran merkezi Avrupa ve Tuna mem- leketleri meseleleri, gene her iki dev- let için de ayni derecede ehemmiyeti haiz komünizm ve halk cephesi hare- ketleri ve nihayet Almanyayı birinti derecede meşgul eden koloni işleri, bü- tün bunlar bir arada müzakere edili- yor. Müzakerelerin gerek mevzuları ve gerek gidiş tarzlarile bunların netice- leri hakkında her iki taraftan da hiç bir şey neşredilmediği için bu hususta şim diye kadar Almanya ile İtalya haricin- deki memleketlerde yapılan, ve tah - minlere dayanan neşriyattan başka bir şey yoktur. Fakat, matbuatın ifade ettiği umu- mi havaya daha ziyade müsbet bir ruh hâkimdir. Her iki tarafın gazeteleri de bu anlaşmanın netice itibarile Avrupu- da içtimai nizamın istikrar ve inzibat altina alınması vazifesile kendilerini vazifedar sayan iki memleketin bu va- zifeyi hakkile ifa edeceklerini söyler- lerken bunun icapları üzerinde Berlin ve Romanın bir takım esaslarda anlaş- mış bulunduklarını gösteriyor. y Zannedersem Almanya da, İtalya da müşterek ve umumi siyasetlerinin he- defleri bakımından henüz manevra safhasındadırlar. Her iki taraf ta, ken- di dahili rejimlerini hariçten tehdit edebilecek içtimal tehlikelere karşı va- ziyetlerini tahkim etmek üzere bir ta- raftan Rusyayı, diğer taraftan Fransa- daki, İspanyadaki Halk Cephesi siya- setlerini manen tecride çalışiyorlar. Öte taraftan her iki devlet te İngiltere karşısında, şimdilik dostca anlaşmak için, olmazsa ileride hâdiselere göre bir an evvel vaziyet almak istiyorlar. Bu manevra bakımından da beş devlet a- rasında akdi mutasavver olup bir tür- lü toplanamıyan yeni Lokarno mese- lesini, İspanya vukuatını ele alacaklar ve bu iki meseleyi, kendilerince en münasip gördükleri bir şekil vererek bu meseleyi dünya efkârını kendilerine kazanmak maksadile mükemmelen İis- tismar edeceklerdir. Her iki taraf ta şimdiden «Âvrupada milletler arasın- da sulh ve sınıflar arasındaki münasa- betlerde de nizam ve inzibat isteriz» diyorlar; sülhün ancak hak ve adalet üzerine kurulabilecesğini ve hak ve a- dalete muhalif olan bugünkü vaziyet tadil ve ıslah edilmedikçe, Alinin hak- kı Aliye ve Velinin hakkı Veliye veril- medikçe, Bolşevizm tehlikesi bertaraf edilmedikçe hiç bir zaman sulh teessüs edemiyeceğini söylemekte her iki ta- raf ta müttehittir. Bunun için, öyle tahmin ediyoruz ki, Berlin seyahatinin || sonunda her iki taraftan da Avrupanın bugün münakaşa edilen meseleleri hak kında gerek dahil ve gerek hariç ofkâ- Ti umumivesini bugünkü Alman ve — İtalyan hükümetleri lehine çekecek| ı Seyahatinden çıkacak İ P eszmlz Makale M Yavrularımızın haklarını verelim h İngiliz şehirlerinin her : Londrada — çocuklara Bizde yeni açılan bir mahallesmğe bir tane ço- mahsus bir eğlence yeri kaç tane çocuk bahçesini cuk bahçesi vardır, bura- — açılmıştır. Burada asri istisna ederseniz, yavrula- ya nöbetçiler haricinde ;büyük insanlar giremez- ler. Çocuklar kendi arala- rında tamamen serbest olasak oynarlar.. - küçük makinelerin birer tane Çocuklar bu maodellerle oynayarak otomobili, tay- ' yareyi bilfiil öğrenirler. moödelleri vardır. gın yerleridir. rımızın oynamak için bu- labildikleri yerler ya S- kak arası, yahut mezbe- le halinde bulünan yan- Çocuk bol havaya, çok güneşe, geniş — muhite - muhtaçtır, hareketsiz ço- |cük, oturduğu yerde ka- -lan çocuk hayatiyetten mahrumdur. Zekâsı işle- meyen bir makine halin- dedir. Avrupalıların git- tikleri yoldan gitmeliyiz. ( SÖZ ARASINDA Ingılterenin ihtiyar Kızları devletten Maaş istiyorlar İngilteredeki bekâr kızlar son za- manlarda ayaklanarak Mancesterde büyük bir kongre aktetmişlerdir. Bu kongrede hükümetten tekaüdiye ve maaş istemeğe karar vermişlerdir. Bunlar elli yaşına kadar koca bulama- dıkları takdirde bundan sonra da bula- mıyacaklarına kanaat — getirmişler ve sefil olmaktan ise devletten mâaş iste- meğe karar vermişlerdir. Yeni usul bir benzin hırsızlığı İngilterede acaip bir merak peyda olmuş. Bazı fakir gençler, boş bulduk- ları otomobillere biner, bir miktar ge- zer ve sonra da otomobilleri gene yer- K yerine iade ederlermiş. Kanunun bu çeşit vak'aları biraz | tebessümle karşıladığı için, muvakkat otomobil hırsızları işi azıtmışlar ve bu süretle Londrada hergün 40 tane vak'a olmağa başlamış. Nihayet mahkeme bir karar vermeğe mecbur olmuş ve bu nevi iş yapan kimseleri, otomobi- lin benzinini yakmak ve dolayısile ben- zin çalmak suçundan mahküm etmeğe başlamış. müşterek hareketler yapmaya başlaya- caklardır; * Hülâsası şudur: Almanya ile İtalva şmdilik bir ittifak yapacak ve bu hu- susa dair kâğıtlar imza edecek görün- müyorlar; buna mukabil, icabında ken- dilerini bu istikamete doğru götürecek olan hâdiselere karşı her iki tarafın da kendilerini şimdiden ' hazırlamayı u- nutmadıkları muhakkaktır. Bugün için muhakkak olan şey şudur: Avrupada mevcut birkaç mühim me- sele karşısında her iki taraf ta yakında | müşterek bir siyaset manevrasına baş- layacaklardır. Bununla şunu isbat ede- cekler ki muayyen bir iradenin sevk ve idaresi altında hareket eden otoli- ter bir hükümet, ne yaptığını ve ne yapmak istediğini bilmek noktasından, parlâmentoların muhtelif cereyanları | karşısında bugün bu tarafa, yarın o ta- rafa yalpa vuran memleketlere naza- ÜHERGÜN . BİR FIKRA | Karşılıklı Şehir operetinin kıymetli artisti Hazım geçenlerde, mektepten beri yüzünü görmediği eski bir sınıf ar- kadaşına rastgeldi. — Ne âlemdesin? diye sordu. — Ben mi? Bankacı oldum, Ya, | sen? Hazım, arkadaşını alay ediyor sandı. Fakat sualinin ciddi olduğu- nu anlaymca: — Şehir tiyatrosunda artistim.. cevabını verdi, Muhatabı, falso ettiğini farket mişti; bunu tamire kalkıştı; ve: — O kadar çok işim var ki, yirmi senedir tiyatroya gittiğim yok! De- yince, Hazım hiç bozmadan: — Olabilir.. dedi; meselâ, ben de mekfepten çıktım, çıkalı, henüz bir bankadan içeriye ayak basmış de- gilim! * Kollarını sigorta Ettiren Romanya güzeli Bazı Amerikan gazetelerinde A- merikada yapılan garip sigortaları o kur ve güleriz. Meselâ filân artistin bacaklarını şu kadar bin İngiliz lirası- na diğer bir başkasının — dudaklarını bilmem ne kadara sigorta ettirdikleri- ni duyarız. Ahiren Romanyanın meş- hur artistlerinden Nemsta Manesku da Avrupanın en güzel kollu kadını oldu- ğuna inanarak kollarını 30 bin İngiliz lirasına sigorta ettirmiştir. ran daha müsbet işler görmeğe muk- tedirdirler. Muhittin Bırgen Kedilerini kocasına Tercih eden kadın Mahk emede__ Amerıkada Woodburg eyaletinde oturan Fred Bellois isminde bir adam 14 senelik karısından boşanmak üze- re mahkemeye müracaat etmiştir. Fred Bellois bu dava hakkında bir arkadaşına şu yolda şikâyet etmiştir: «Karım son iki sene zarfında garip bir âdet peyda etti. Kedilere merak sardı. Şimdi evde GÜ tane kedi — var. Ben onları doyurmak için üstümden, başımdan, hattâ gıdamdan fedakârlık ediyorum. Karıma kaç kere rica ettim. Bunların miyavlamaları sinirlerimi bo- zuyor, evde oturamaz oldum dedim. Bana: «Ben koca istemem, bana ke- cağımı şaşırdım.» Adamcağız yegâne kurtuluüş çare- sini şimdi boşanmakta buluyormuş, Bir zamanlar haftada 1800 lira kazanan Muharrir dilenerek öldü Bür zamanlar haftada 1800 lira ka- zanan İngiliz piyes yazıcılarından Bowkett, evinde ölü olarak bulun- muüuştur. İşin garibi, çok okumuş, görmüş geçirmiş olan Bowkett, Wells'le mek- tep arkadaşlığı etmiş, ve uzun seneler tiyatro âleminde büyük bir şöhret ka- zanmıştı. Talihin pek büyük bir gadrına uğ- rayan zavallı muharrir, ölümünden üç ay evvel de dilencilik suçuyla mah- kemeye verilmişti. Madenleri araziyi kazmadan bildiren alet Almanyada petrol membalarını ve maden kömürü damarlarını keşfeden yeni bir âletin tecrübeleri yapılmakta- dır. Bir kamyon üzerine konan bu â- let petrol ve maden kömürü bulun- ması ihtimali olan arazinin üstünde gezdirilmektedir. Bu gezdirme esna- sında âletin bir yerinde asılı bulunan ibre mevcut madenin nisbetine göre inip çıkmakta ve bu suretle de orada petrol veyahut maden kömürü — olup olmadığı anlaşılmakta imiş. Âletle hattâ bunların bulunduğu derinliği de" manlarından 180 kiloluk — Lo tayin edebilmek de mümkün oluyor- muş. - İSTER İSTER İNAN Dün kulağımıza gırip bir rivayet geldi: «Mecidiyeköyü civarının sinek hücumuna uğrama- sı munuebetıle gazetelerde yüzüne sinek konmuş bir çocuk resmi çıkınca, bu resmin tabii olmayncıgma hıi'kmedılmıç, fotogıhfçnun sineği cezbedebilmek için çocuğun yüzüne bal sürmüş olabileceği düşünülmüş, İNAN İSTER İNANMAL yucu sen: İSTER INANMA' bu düşüncenin hakikate tevafuk edip etmediğinin tet- kikine başlanmış.» Dediler. Mümkündür, cevabını verdik. Fakat bal ne kadar cazip olursa olsun sinek olmıyan bir yerde si- neği çekip getirebileceğine inanmadık. Fakat ey oku- — diler lâzım» cevabını verdi. Ne yapa- ——— Sozun Kısasl Ben; Beyfendiyim! E nu havale edeceği usta İl€! şürken, onun kendisine sadece: * di!» diye hitap etmesine kızmış * — Gözünü aç! Ben Efendi dt& Beyfendiyim!.. ; Tekdirile adamcağıza bir sul'“ retlerde bulunmuş. : Gazetelerin zabıta vukuatı 3 rında gözüme ilişen bu hâdise © kadar basit görünmedi. Biz, umumi harbin sosyal nizâ da hasıl ettiği keşmekeş arasında © diliği» unuttuk. Halbuki eskiden ' çok kıymet verilirdi. Hatırîm Mektebimizin çok mühterem M Abdurrahman Şeref Efendi, keh «Bey» diyenlere kızar : | — Beylik kolay elde edilir aF7 fendi olmak zordur! ben efendi'” göznuru akıtarak ve dirsek çürli kazandım!. derdi. Birini sena edecek olsak ona: di adam!.» sıfatını verirdik. _ hareket her zaman tahsine şayan 3 lürdü. Osmanlı hânedanının te$i şehzadelere efendiliği en yükst” paye olarak tevcih eylemişti. | Frenklerin centilmen tabirini İ di» diye tercüme ederdik. En âli lislerde hatip hitabına : — Efendiler! Sözile başlardı. — Bey, Paşa, tabirlerini de demüö prensiplerine aykırı görüp te İ bay tabirini ikame ettiğimiz 28 yalnız efendi kelimesi hakkında * tisna yaptık. Yeni Türk lügatind tabir kaldı ve Dil Kurumunun neş?” ği kılavuza girdi. Böylece efend yüksek mânası resmen tasdik ve * edilmiş oldu. ; Ama, meşrepten bahsolunmaz_ z san, canı isterse, en büyük tekrif fazını hakaret addedip, so'_şırleşırenia eder. Ben ustanın yerinde olsaydımı ' gaya, nizaa meydan vermez * — Peki, iki gözüm... Darılma!.. dilik bende kalsın, sözümü geri 47 Der, işi tatlıya bağlardım. i BANA ersale . —4—& Biliyor musunuz? E. Talu v yaptırmak isteyen bir £ ST | — Bulgaristan Türk ıdare-' hangi yılda çıkmıştır? B . 2 — Mora ilk defa olarak han&” dişah zamanında kimin kuman_ tındaki Türk akıncılarının istt” uğramıştır? $ 3 — Osmanlı tarihinde padiş? '-' karşı isyan eden üç Mustafa şehzâ7 kimlerdir? (Cevabları yarın) * (Dünkü suallerin cevablarl) | — Tünel Milâttan 7 yüz yil ' Orşilin kralı Heskiya tarafından ) mıştir. 2 — Orsk şehri Sovyet Rus  Kırgız Cumhuriyeti tı;ıpı-al—ılarmda dağları üzerindedir. 3 — Plevne kahramanı Osı'rlaıı 1877 de Amasyada doğmuştur. —£ 4 — Nobel mükâlatı her yıl YVüğ zünün en kıymetli edebiyat, fizik, © ya, coğrafya, tarih ve sulh eseriNt rilir bir mükâfattır. Alfred Nobel ” ! li İsveçli bir kimyager tarafın a das edilmiştir. Tabuta girmeyen Ol“' Ahiren İngilterenin meşhü ismindeki adam ölmüş ve etrâ” —— essüre garketmiştir. a Bu şişman adam herkes taf” sevilen iyi bir insanmış. F* gömmek için tabuta koymak geldiği zaman bu işi kimse mış ve altı tane hamal çağırm buriyeti hasıl olmuştur. Longşovn çok yiyen - bir ins : ve boğazının yüzünden ölmüş- z Sabahları şöyle kahvaltı €" gi Üç yumurta, yarım kilo dom*” el? cuğu, bir kilo ekmek, 200 gram * ak yağı, altı fincan kahve.