Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
. el MAE—IKEMELERDE 988 kuruşluk ıhtılas / Bir evkaf tahsildarı “ Bu kadar küçük bir para irtikâp edilir mi ? Bu hesap yanlışlıklarından mütevellit bir zimmettir. ,, diyor : İhtilâs yapmaktan suçlu Beyoğlu — €vkaf tahsildarı Ferdinin muhakeme- sine dün ağırcezada devam olunmuş- tur. Eşhasa verdiği makbuzlara başka, dip koçanlarına başka rakam yazmak — suüretile zimmetine 988 kuruş geçirdi- gi iddia edilen Ferdi kendisini — şöyle — müdafaa etmektedir: — Vak'a üç sene evveline aittir, O — zaman çok fazla meşguldüm. Ayni za- — manda bir beyin hastalığı geçiriyor- dum, Yanlışlıkla bazı rakam hataları yapmışım. Yoksa 988 kuruş gibi kü- çük bir meblaş pek âlâ takdir buyru- lur ki irtikâba eeğmez. Müddeiumumi maznundan sorul- masını istedi: — Bu zimmeti kabul ediyor mu? — Kabul ediyorum. * Bunun üzerine şahitler celbedildi. 1 Şa%hıt Neş'et: — Bir gün bu zat bana geldi. 373 kuruş istedi. Verdim. Ve bana 373 ku- ruşluk makbuz verdi. — Kendisinde asabiyet hali gördü- nüz mü? — Hayır. Halinde bir fevkalâdelik yoktu. Bundan sonra şahit Yani çağrıldı. Yani şunları söyledi: — Bu adamı tanımıyorum. Tahsil- darlar sık sık değiştiği için pek farkın- da değilim, Bu muydu? Başkası mıy- dı? Biri geldi. Bana 444 kuruşluk bir makbuz verdi. Parasını verdim. Suçluya makbuzlar ve dip koçan- ları gösterildi. İmzanın kendisine ait olduğunu söyledi. Neticede Ferdinin ne şekilde tayin edildiğini öğrenmek üzere evkaf idaresine bir tezkere ya- zılmasına ve muhakemenin başka gü- ne bırkılmasına karar verildi. ü Yanlışlıkla yakalanan adam Hakikı suçlular meydana çıkınca beraet etti _ Geçen gün Karacaahmet mezarlı- gında bir dolandırıcılık vak'ası olmuş- — tur. Sadık isminde bir adam Karaca — Ahmet mezarlığından geçerken yanı- — na bir adam sokulmuş ve kendisine se- lâ mverdikten sonra: — Karaca Ahmet içinde oynayan /— canbazları seyredelim. Bana arkadaş- — dik eder misin? demiştir. Sıddık bu yabancı ile konuşmakta —iken yanlarına diğer bir adam sokul- muş, o da lâkırdıya karışmış ve bu iki — ahbap böylelikle Sıddık'ın 17 lirasını — dolandırmışlardır. Parasını kaptırdık- tan sonra bu meçhul adamların he- — men yanından savuşup gittiklerini gö- — ren Sıddık derhal polise müracaat etf — Miştir. — Sıddık'a polisteki sabıkalıların fo- “tografları gösterilmiştir. Bunlardan — Süleyman isminde bir tanesini Sıddık teşhis etmiş ve Süleyman yakalanarak ; — BÜ —— müddeiumumiliğe — sevkolunmuştur. Müddeiumumilik Süleymanın isticva- bını yaparak mahkemeye göndermiş- tir. Bu sırada da Sıddık'a gene Karaca Ahmetten geçerken yanına iki kişi gelmiş ve ayni şekilde kendisini can- baz seyretmeğe davet etmişlerdir. Fakat artık gözü açılan Sıddık bu adamların kendisini dolandıranlar ol- duğunu anlamış, kurnazlık yapmış, kendilerine aldanıyormuş gibi davra- narak ilk rastgeldiği polise ikisini de yakalattırmıştır. Yapılan hazırlık tahkikatında bu adamların meşhur sabıkalı manitacı- latdan Vanlı İhsanla Bursalı Mehmet olduğu anlaşılmıştır. Hakiki faillerin yakalanması üze- rine evvelce şüphe üzerine mahkeme- ye sevkolunan Süleymanın beraetine karar verilmiştir . ——— RADYO Bugünkü Program 21 Birinciteşrin 936 İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Hava- dis, 13,05: Plâkla hafif müzik, 13,25: Muhte- lif plâk neşriyatı. Akşam Neşriyatı: 18,30: Çay saati, dans musikisi, 19,30: Mo- nolog Pişkin Teyze tarafından, 20: Müzey- #en ve arkadaşları tarafından, Türk musi- kisi ve Halk şarkıları, 20,30: Münir Nuret - tin ve arkadaşları tarafından Türk musl- kisi ve halk şarkıları, 21: Plâkla sololar, 21,30: Orkestra, 22,30: Ajans haberleri, BUKREŞ 16: Romanya halk muratisi, 17.55: Müusa- habe. 18.15: Hafif musiki, 19.35: Şarkılar. 20: Brüksel'den nakil. 21: Haberler, 21.15: Or- kestra, 21.4ö: Haherler. BUDAPEŞTE 17: Macar şarkıları, 19.15: Musahabe. 19, 45: Salon orkestrası, 20.45: Musahabe., 21: Brüksel'den nakil, 22.5: Haberler, 22.25: Caz- band. 245: Haberler.. i Yarınki Proğram 22 Birinciteşrin 936 İSTANBUL Öğle Neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Ha- vadis, 13,05: Plâkla hafif müzik, 13,25: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Çay saati, dans musikisi. 19.30: Spor musahabeleri, Eşref Şefik tarafından. 20: Rı- fat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.30: Türk musiki heyeti tarafından klâsik eserler. 21: Plâkla sölo . lâr. 21.30: Orkestra. 22.30: Ajans haberleri. Damadını öldürmek isteyen kaynana Damadını balta ile öldürmeğe te- şebbüs eden Saffetin muhakemesine dün ağırcezada devam — olunmuştur. Muhakeme kararın tefhimi için düne bırakılmıştı. Mahkeme Reisi evrakın tetkik edildiğini, bazı şahitlerin ifade- lerinde mübayenet — görüldüğünden bunların tekrar celbedilerek dinlenme- sine karar verildiğini bildirdi. Duruş- ma başka güne talik olundu. Zorla eve girilir mi ? Geçen gece saat yarımda Beyoğ- lunda dargın bulunduğu metresi Rahi- menin oturduğu evin kapısını kırarak içeri girmeğe teşebbüs eden kundura- cı Ahmet ikinci ceza mahkemesi tara- fından 4 ay hapse mahküm olmuştur. K —— a C <-— İstanbul Belediyesi İlânları Keşif — İKi bedeli - ter Salkım söğütte Hüdavendigâr caddesinde Karaki Hüseyin çelebi cami —minaresinin yıkılıp içeriye M yeniden yapılması. - 1799,25 — 5994 İstanbul 25 inci mektebin tamiri 631,48 48 Yukarıda keşif bedelleri yazılı tamirler açık eksiltmede isteklisi bu madığından pazarlığa çevrilmiştir. Keşif evrakı ve şartnamesi levazım mt dürlüğünde görülebilir. İstekliler (Fen ehliyet vesikası şarttır) 2490 Ne lı kanunda yazılı vesika ve hizalarında gösterilen ilk teminat makbuz vef* mektubile beraber (Bir gün evveline kadar ilk teminatın yatırılması * ha muvafık olacağı) 22/10/936 perşembe günü saat 14 de daimi GÖ mende bulunmalıdırlar. () (lm’ * * Senelik muhammen kirası 1800 lira olan köprü altında Kadıköy iskel? sinde 31/84 Nolı dükkân teslim tarihinden itibaren 937 veya 938-939 leri mayısı sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık artırmaya k nuğ tur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 135 hıü teminat makbuz veya mektubile beraber (bir gün evveline kadar ilk t "î"' natın yatırılması daha muvafık olacağı) 22/10/936 persşembe günü $ | 14 de daimi encümende bulunmalıdırlar. — (B.) (1945) * * A Keşif bedeli 1031 Hra 14 kuruş olan Beyazıt yangın kulesinin tı.ııı'ıi ÇI eksiltmeye konulmuştur. Keşif evrakı ve şartnamesi levazım müdürlüğü de görülebilir. İstekliler belediye fen işleri müdürlüğünden ıhcıkhn ehliyet vesikasile 2490 N.lı kanunda yazılı vesika ve 77 lira 34 ku ilk teminat makbuz veya mektubile beraber (bir gün evveline hü' teminatın yatırılması daha muvafık olacağı) 22/10/936 perşembe günü $ 15 de daimi encu-fıendo bulunmalıdırlar. (B.) (1943) I İnhisarlar U. Müdürlüğünden: 1 — Şartname ve keşifnamesi ve plân mucibince 3510 lira keşif £ Cibali Fabrikası Kalirifer tesisatı açık eksiltmeye konulmuştur. H — Eksiltme, 23/X/1936 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 14 de B" b:i:şta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapılâ caktır. IH — Bu işe ait keşifname ve şartnameler parasız olarak Levazım ve MU — bayaat şubesinden; plânları da inşaat şubesinden alınabilir. ' IV — İsteklilerin, şartnamede gösterilen esasları ihtiva etmek üzere fist' — sız teklifleriyle projelerini eksiltme gününden en geç bir hafra evvel Tütüf Fabrikalar şubesine vermeleri lâzımdır. ' V — İstekliler eksiltmeye girebilmek için kanunen kendilerinden ıl' nılan vesika ve 9p 7,5 güvenme paralariyle birlikte muayyen gün ve saati” ismi geçen komisyona gelmeleri. (1965) Posta T.T. Fabrikâsı Müdü lugundeıî"-' U' İmal olunacak zenkler için üzeri üç m/m kalınlığında kurşun kaplı İ m/m kalınlığında 1298 kilo kalaylı bakır tel açık eksiltme yolile alınacak* tır. ' Bu telin tamamının muhammen bedeli 2076 lira 80 kuruş ve muvakkâ! teminatı 156 İiradır. Eksilltme 6/11/936 tarihine rastlıyan Cuma günü saat on beşte YIP" lacağından taliplerin şartnameyi görmek için her gün, eksiltmeye ŞI'Ü için de muayyen gün ve saatten daha evvel teminatlarını vezneye yatır * mış olmak şartile komisyona müracaatları. u2341» Son Posta,, nın edebi tefrikası : 6 Yazan: Muazzez Tahsin Borkand — — Ben gidiyorum.. yoruldum..-Sen — gonra eve gelirsin değil mi İsmet? — Diyerek yanlarından ayrıldı. Ar - kasından Sadinin İsmete ğ — — Ne acayip kız, yanına yaklaşıl- — mıyor. Halbuki Bediaya bakınız, Fe- ridunla tabit bir surette flört ediyor. Dediğini işitmişti. “t Muallâ odasına geldiği zaman, biraz “evvelki sükünetine bedel bütün sinir- İenmn koptuğunu duymuştu. — Niçin ben de herkes gibi deği - M? Niçin bir erkeğin küçük bir ya - kmlıgını. bir imalı sözünü kabul e - — demiyorum? Sonra Bediayı düşündü: — Sadinin hakkı var. Bedia erkek- — Jerle beraber bulunmayı, onlarla gö- — Tüşüp konuşmayı tabit buluşor. Ba - zan onu öyle kıskanıyorum ki...... — Geçen gün plâjda da aynı duygu ile çnpınmadım mı? Ona açık hava yakı- oğıyor. Bütün ömrünü su kenarında ge- — çirmiş gibi tabit bir hal alıyor. Halbu- h ben mayomu giyince kendimi çırı- — çıplak sanıyorum da utanarak hemen “denize atılıyorum. Bana bakan gözler benliğimi delip- p>c>ceklermiş gibi... — Bu mutlaka Büyük harbden son - “zaki neslin büyük bir iyiliği... Onlar hayatı old.ğu gibi alıyorlar, bizse hasta denecek kadar derin ve ezici his- ler altında çırpınıp duruyoruz. Aşağıda Bedianın şakrak kahkaha- ları bulutlara tırmaşıyordu. — Bedia, ne mutlu sana, bu feci va- ziyette gülmek kuvvetini kendinde bu- luyorsun. Bir ay sonra, bu oturduğu- muz kulübeyi de:satmazsak aç kalaca- ğımızı, elimizde avucumuzda satıp da yıyecek bir şeyimiz kalmıyacağını bil- miyor musuün? Sana kalsa, «Bay İhsan bu eve iki bin lira teklif ediyor, hemen satıverelim» diyeceksin. Fakat sonunu nasıl düşünmüyor musun? — Daha iki sene kaldı teyzeciğim, sonra ben avukat çıkacağım ve para kazanacağım. Çocuk... İki senede ne yer, ne gi - yer, ne yakarız? Hem bakalım mek - tepten çıkar çıkmaz sana «Buyurun!» diyerek iş verecekler mi? Bunları düşünürken bir yandan da kendi kendisine kızıyordu: — Sekiz sene çalıştıktan sonra şir- ket tasfiye edilince «oh, artık bundan 'sonra ben de dinlenirim!» diyerek ra- hat etmekte mana var mı idi? O vakit eski direktörümün tavsiye ettiği şir - ketlerden birinde çalışmağı kabul et - seydim bugün böyle sızlanıp durmaz- dım. Fakat her zaman için kolaylıkla iş bulacağımı sanmıştım. Sonra, Bedi- aya apandisit ameliyatı yapılacağını ve onu gene tebdilhava için Yakacığa gö- türeceğimi nasıl düşünebilirdim? Seneler geçtikce insan tecrübeli olu- yor. Bugün elimdeki son dayanacak çareyi, bu oturduğumuz evi satmak - tansa her şeye razıyım. Fakat bir iş bulmak için ne yapa - yim? Nerelere başvurayım? Kime ko- şayım? * — Dadı, bana mektub var mı? — Üç mektub var kızım. Yemek ©- dasında masanın üstüne bıraktım. Mektublardan ikisi matmazel ]an- dan geliyordu.»Muallâ bir tanesini Be- diaya uzattı. — Jan nihayet bir iş bulmuş. Buna| pek sevindim. Buradan gideliberi za- vallı kadıncağızın işsiz kalması kalbi- min üstünde bir düğümdü. — Senin kalbinin üstünde düğüm- lenmiyen ne var kil “Bunu söylerken teyzesinin “yanına yaklaşmıştı : — Bu damgalı kâğit nereden? Yok- Sağı. Mualla yüksek sesle okudu: Kai gazetesindeki ilânınızı oku - «aduk. Müessesemizde tercüme ve ya- '«zı işlerini başarmak ve dosyaları tan- «zim etmek üzere 40 lira maaşla ça - (dışmayı kabul ettiğiniz takdirde İs - «tanbulda Balıkpazarında b_' i «nında 49 numaraya evrakınızla bir - alikte müracaatiniz...» ziyor. Seni alıkoyar artılı: Genç kız arkasında buz gibi s0 bir elin dolaştığını duyarak tm'edl — İsmin nedir kızım? - Kendisine «Kızım!» diye hıtîâ ’ den bu adam kırkını aşkın degıl kat bu yabancı muhitte küçülen, t yen Muallânın şimdi on beş yaşıl bir çocuktan farkı yok. Titrek bir sesle cevab verdi « ' — İsmim Dalmen'dir efendim. — — Dalmen mi? O nasıl isim oy" H Ha, bildim, soy adın o senin... Fak ben alafranga değilim, öyle soy ıih lân bilmem. Sen bana doğru dürüst ” ni evde çağırdıkları adı söylel — Muallâ.. — Muallâ mı? Güzel isim.. W ma gitti.. Muallâ aşağı, Muallâ ya ” karı! Sen şu mantonu hele şöyle ha kar bakayım. Yanımda çalışacak ğ ların biçimini görmek merakımdır. » Genç kız niçin isyan etmiyor? ' çin herifi tokatlamıyor? Niçin ka çer. yor? Uykuda gibi bir hareketle ©T7 boğazına götürüp yakasını açıyor- " saniye daha dursa boğulacak. Herif bir düzüye söylüyor, beklemeden kendi kendisine kon“f' yor: p J- — Güzel, çok güzel. Burld'_ -i çalışırsan seni sonra belki de evV” ,1- götürürüm. Halin kibar bir kıza * ziyor; fakat huysuzlanmamak Ben' öyle sinirli karılardan hazetf? ” Her zaman için gülmeli, neş 'eli © h! — 40 lira aylık mı? Bunun vergıle- rini ve tramvay parasını çıkardıktan sonra eline ne kalacak? | — Ne olursa olsun, her halde bir | defa gidip görmeliyim. — Değmez teyze.,. Yirmi lira için kim bilir nasıl bir yere düşeceksin. Bedianın hakkı vardı; fakat Mual- lâ tamamile red etmeden bir defa bu- rasını görmek istiyordu. * Hanın bitip tükenmek bilmiyen ça- murlu merdivenlerinden kaymamak i- çin tozlu parmaklığa sıkı sıkı sarıla - rak 49 numaraya vardı . Kirli bir masanın arkasında oturan şişman, bıyıklı ve gözlüklü bir adam, kaba bir Türkce ile: — Ha, geldin mi? Dur bizim mü - düre haber vereyim. İsmin Dalmen de- gil mi? Diyerek bir camllı 'kapmm arka - sında kayboldu. Muallâ iğrenmekle şaşmak hisleri a- rasında kıpışan ve boğulan — gözlerle etrafına bakıyordu. Nişantaşındaki mahalle bakkalının dükkânı bile bu - radan çok daha temiz bir yerdi. Tozlu bir dolaptan fışkıran sarı kâğıtlar, ö- rümcekli tavandan sarkan rengi belir- siz bir lâmba, Arnavud kaldırımı gibi bir döşemeyi yer yer örten yırtık ve |çamurlu bir halı parçası... ' — Gel bakalım, müdür seni bekli- yor. Sonra alçak sesle bir fısıltı: — Şimdiye kadar çok kızlar geldi ama bizimkisi hepsini savdı. Suratsız ve biçimsiz karılardı onlar. Fakat se- nin yüzün ve endamın güzelceye ben- Burada keyifli keyifli otuı'ııı'!ııı saatlerimde seni otomobilime alır, diririm. (Arkası vaf