"SON: POSTA Haziran 18 — Öylet. Dün hemen gidip buldum Abdullahı. Şu iki altını peşin verirsen güven bana, dedim. Aldım altınları. İş- te.. Selim, kuşağındaki keseyi çıkardı. İçinden iki altını uzattı ustaya: — Nahi İşte altınlar. Çil çil.. İtti - hatçi parası. Al bakalım şunları.. Usta şaşkın, avucuna sıkıştırılan iki altına baktı: — Ne olacak bunlar? dedi, Selim, sesini daha çok alçaltarak fi- sıldadı: — Bir puntuna getirip senin Ah -| koydu. mede verirsin. Üstü başı dökülüyor de- likanlının. Ayağında hâlâ asker pos - talları var... e -KARPUZ ve YELPAZE BİÇİMİNDE HAVLULAR Akşam eve dönerken usta sergiden bir karpuz aldı. Bu karpuz, ince, yeşil kabuğu yılan derisi gibi yol yol, iki ya- nandan sıkılınca kütürdiyen ve ilk ba- kışta insana sıkı, serin, kan kırmızı bir eti olduğunu söyliyen bir karpuzdu. Karpuzu, evden akşam yemeğini a-| —Usta: hp Ahmede götürecek olan çırak Me- med taşıyor. Usta önde Memed arkada mahalle- ye saptılar. Mahalle muhtarı kahvenin |pında Gülizarın böcek rengi mercan kapısındaydı. Ustayı önledi: — Selâmün aleyküm, dedi, senin- le bir meseleyi mühimme hakkında gö- rüşmek istiyordum. Bu gece kahveye çıkacak misiın? Usta sordu: — Şu miras meselesi hakkında mı? —Evet. — Mirası istemiyoruz.. Usta bir an duraladı. Söze «istemi- yoruz» la başlayışını yersiz buldu. — Gülizar hanım... Gülizar.. mira- st istemiyor, diye devam etti; yalnız bir sandığı varmış onu alacak. Muhtar, «izharı hayret» eyledi. Mi- rasın hangi şeraite göre red edilebile - ceğini ve ne gibi hususlarda bu red keyfiyetinin münasib olmıyacağını, ayak üstü, anlatmağa koyuluyordu ki usta kesti onun sözünü: — Bunlar beni ve - bu sefer her ne- dense kelimenin üstüne basarak - ka- rımı alâkadar etmez, dedi. — Peki amma efendim, merhume Zübeyde hanımın delterlerini tetkik eyledik, bir miktar nakit parası, çarşı- da bir dükkânı ve rehin mukabili bir hayli alacağı ve demir başa geçmiş kül- liyetli, mütenevvi eşyası var.. Bu ala- cak verecekleri, bu dükkânın kirasını ve bu... Usta sinirlenmeğe başlıyor. — Bunlar ne olacak? Bunları kime mi vereceğiz? diyorsun. Ne yaparsa - — miz yapın, kime verirseniz verin. Gü- Kzar da ölseydi ne olacaktı?.. Yalnız sandığı istiyor. O kadar., Allah ısmar- ladık. Hayretle alt dudağını çekiştirmeğe başlıyan muhtarı kahve kapısında bı- — rakarak yürüdü. İçinde acayip bir sevinç var. Güli - zara ait bir işte böyle selâhiyetle ko - — muşmak hoşuna gidiyor, Demin, «is - temiyoruz» diye söze başlamasını yer- siz bulmuş olmasına şaşıyar. Kapıyı Gülizar açtı. Kapı o kadar çabuk açıldı ki Gülizazın onun gelişini — götüp hemen aşağıya indiği belli . Gülizarın başında örtü yok. Siyah saçlarına mor bir yemeni bağlamış. Usta, çırağın elinden karpuzır aldı. — Bekle biraz Memet, dedi, şimdi #efer taslarını getiririm. Cülizara döndü: — Karpuz aldım, dedi. Karpuz se - ver misiniz? Gülizar karpuzun içi gibi kıpkırmızı cevab verdi: — Severim efendim. Taşlıkta mutfağa doğru yürüdüler. Usta sordu: — ÂAnnem yok mu? Yazan : Orhan Selim KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: — Sokağa çıkmıştı efendim, daha gelmedi. Gülizar, Göztepede büyük hanıma cevab veriyormuş gibi terbiyeli ve çe- kingen konuşuyor. Mutfağa girdiler, Öğle yemeğinden sonra Ççırağın eve getirdiği sefertaslar yıkanmış, masanın üstünde duruyor. Nuri usta karpuzu yere bıraktı. Gü- lizar sefertaslarını aldı. Usta tel dolabı açtı ve Gülizarın tutmakta oldu - ğu taslara karnı yarık patlıcanla pilâv Gülizar tasları birbirinin üstüne ge-l çirip kapattı. Usta aldı Gülizarın elinden sefer - taslarını, sokak kapısında bekliyen Ve- mede verdi, sonra hızlı hızlı yürüye - rek mutfağa döndü. Gülizar, mutfağın alaca karanlık taşları üstünde yusyuvarlak bir fanus gibi duran karpuzun yanında, ayakta. Ustanın tekrar — mutfağa - geleceğini bildiği halde onu görür görmez telâş - landı. — Karpuzu hıeliı)ı. soğusun, dedi | ve karpuzu almak için eğildi. Karpuzun cilâlı yuvarlaklığının ya- terlikli çorapaız. ve <ancak — aşık kemiği görünen çıplak, beyaz ayakları geriye doğru çekildiler. Ustanın tek gözünden beyaz bir alev sıcaklığı ge - ger gibi oldu. Karpuzu, pırıl piril kalaylı Tengerin içine koydular. Usta, kara saplı ek - mek bıçağını aldı. Mutfak, küçük arka bahçeye açılan pencereden giren akşam aydınlığıyla bir sonbahar yemişi renklerinin laşlu- ğu içinde; Usta bıçakla karpuzun kafasını kes- ti. Kalkan kapağın altından karpuzun Spo! r | Dördüncü Atletizm müsabakaları Bu Pazar 3 klüp arasında müsabakalar yapılacak Galatasaray klübü mevsimin dördüncü atletizm müsabakasını pazar günü Taksim stadyomunda Beyoğluspor, Kurtuluş atlet- leriyle yapacaktır. Üç klüp takımı arasında yapılacak bu müsabakalarda 100, 200, 400, 500, 1500, 3000 ve 110 koşularla, uzun, yüksek, Üç adım, sırık atlamalar, gülle, disk, cirit at- malarla 4X100 bayrak yarışları vardır. Müsabakalara her klüpten ikişer atlet iştirak edecek birinciye beş, ikinciye üç. ü- çüncüye bir puvan verilecektir. Müsabaka- lar pazar sabahı saat onda başlayacaktır. Güreşçilerin Kamp Programı Berlin olimpiyadı hazırlıkları dolayısile karıpa giren güreşçilerimiz muntazam bir surette idmanlarına başlamışlardır. Güreşçilerin yevmi idmanları şu şekil. de tesbit edilmiştir, 7.30: Kalkmak, jimnastik ve koşu: 8: Çay, 8.45: B grubu yürüyüş A grubu gü- zeş 11.30: Öğle yemeği, istirahat, 2.15: ARTIK YAZABİLİRİM! | Kamelya nasıl öldürüldü ? Yazan: Ermel Talu ( Ercümend Ekrem) (Süzel Kanala nasi Ölürüe Bıuıın-lıııiı.Suhh iki başında | annesi, kendi yatak odasından fırlamış, bar Stadyomda atletik idman, 15-16: Deniz, 'yanmakta olan havagazı fenerlerinin cılız | ğerarak, kızının yünına koşuyorda, 16: Çay, 16.30: B grubu güreş, Â grubu | yürüyüş, 19.30: Akşam yemeği, — 21.30: İstirahat, 22: Yatmak. Bu program her hafta tatbik edilecek- tir. Olimpiyat Yelken Seçmeleri Su Sporları Federasyonu, — olimpiyat yelken müsabakaları seçmelerini dün Moda koyunda tekrar etmişlir. İlk müsabaka Ha- tün ile Şeref arasında yapılmıştır. Bu müsabakada Harun birinci gelmiş- tir. Öğleden sonra devam eden — müsaba- kalarda Harun birinci, Behzat ikiş-i gel- miştir. Refik ile Şeref arasında yapılan müsaba- kayı ise Şeref kazanmıştır. Su Sporları Su Sporları Ajanlığından: Kışın Yalovada sıcak sulu havuzda ya- pılan çalıştırmalarda elde edilen neticeyi bu sene mevsim başlangıcı dolayısiyle A- | dada yeni yapılan yüzme havuzunda 200 kırmızı, buğulu eti göründü. — Şu lengerin kenarını Gülizar hanım, oynamasın. mefte serbest, 100 metre serbest, 200 met- re kurbağalama, 400 metre serbest, 100 metre sırt üstü, 50 metre kurbağalama ye- tutun da, Gülizar, lengerin kenarını iki eliyle tuttu. Usta, bir an, lengerin kalaylı ke- narlarını tutan yumuşak ve derisi düz- gün ellere baktı, Sol elin serçe parmağı iri bir kiraz kurdu gibi beyaz ve canlı. Karpuz dilim dilim kesildi. Siyah, parlak çekirdekleri var. Gülizar, eski bir itiyatla bir çekir - dek aldı ve ince dudaklarının arasına sıkıştırarak beyaz bir çizgi gibi görü- nen dişleriyle kırdı. Usta, hayatında, karpuz çekirdeği - nin bu kadar tad verebilen bir şey ol- duğunu düşünmemişti. O da bir çe - kirdek aldı. Kırıp yemek istedi. Bece- remedi, Güldü: — Ben, dedi, çocukken kavrülmuş kabak çekirdeği yediydim ama karpuz çekirdeğini ilk deniyorum. Gülizarın içinden, gıcıklanışa ben- zer bir sevinç dalgası yükseldi. Birden- bire kendini, iki örgü saçları omuzla- rından uçarak Göztepedeki köşkün bahçesinde yalnayak, kovalamaca oynı- yan kız çocuğu gibi gördü. Karpuz çekirdeğinin dudaklarla dişlerin arası- na sıkıştırılıp nasıl yenileceğini Nuri ustaya tarifetmek için karpuz dilimle- rinin içinden bir çekirdek daba aldı, fakat yine birdenbire utandı, kıpkır - mazı oldu, çekirdeği yavaşça ve kırı - lacak camdan bir eşya gibi. itinayla lengerin içine koydu. Mutfak kararıyor. Lenger ve kara saplı ekmek bıçağının demiri ışılda - makta. Usta: (Arkası var) Taksim bahçesinde Hatk Opereti 20-6-36 akşamından #tibaren BAY BAYAN Program her hafta değişir HALK OPERETı ni istil, 4X200 serbest bayrak yarışı, atla- ma, su topundan seçmeler — yapılacaktır. Kış çalışmalarına iştirak eden bütün yüzü- in 21/haziran/936 pazar günü —saat ikide Heybeli adadaki yüzme havuzunda bulunmaları tebliğ*olunur. Ankarada müsahakalar Ankara, 17 (A.A.) — Önümüzde- ki pazar günü Ankara gençler birliği kulübüne 1935 halk partisi şild verik- me töreni yapılacaktır. Bu tören mü - nasebetile Ankara Gücü alanında saat 14 den itibaren başlayacak olan atle- tizm müsabakalarından — sonra ayrıca Gençler birliğinin fahri reisi Şükrü Sa- |bir hançer darbesiyle işini bitiriverdiler, ve ışığı, Kamelyanın evinin bulunduğu or -| — Karanlıkta, sofada bekliyenleri görüp, talara kadar erişemiyordu. onlara da görünmeden kapıyı uçmağa ve Poturlu — Arnavutlardan biri Tarlabaşı | içeriye girmeğe muvaffak oldu. caddesine muvasıl köşetin başında kal -| — Bir kere: * dı. Öteki de doğru yola çıkan öbür köşeyi | — — Ne öluyor?. Kızımt, tutmağa gitti. Diye bağırabildi. Gani Beyle, diğer iki refiki, Kamelya « Bir kurşun da o yedi, nin evine sokularak, kapıyı çaldılar. Arkasından, Cani Bey bir kibrit çakıp, Alt katta yatan uşak, demir kapının, ön- | oracıkta komodinin üzerinde görüne ilişen ce camını araladı. Bu vakitsiz misafirlere, |mumu yaklı; eserini temaşa' etti. kim olduklarını ve ma istediklerini sordu. Bu esnada, canhavlile — son bir ııyıd Gani Bey belindeki kemerin, üzerinde | sarfederek ileriye atıldığı halde, yataktan apolis» yazılı tokasını uşağa gösterip: ancak vücudunun bir kısmını sarkıttıktan — Bu evde vaktiyle Ermeni komite- | sonra ölmüş olan Kamolyanın kanlı başı cileri oturuyormuş. İçeride bomba sakla- | ağır geldi; vücudu yere yuvarlandı. muşlar, onları araştıracağız. Kimseyi rahat- | — Keçenin üzerinde üç ölü yatıyordu. taz edecek değiliz. Hattâ madamlara haber | — Gani Bey, arkadaşlarına emretti: bile verme! dedi. — Uşağın leşini de buraya çıkarın! Rum uşak bunlardan — şüphelenmedi. Biri başından, öteki de ayaklarından! Yalnız, vakitsiz kapı açmağa mecbur olu- | tutarak, herifi getirip, kocakarının yanına' şundan dolayı canı sıkıldı. Fakat ne yapa- | uzatlılar, Ve hep birlikte çıkıp, gittiler. bilirdi? Onun bir lâhza süren tereddüdüne kargı, Gani Bey: Konudan, komşudan silâh seslerini du. — Aman, kuzum, çabuk aç! Komşular 'yanlar olmuştu, tabil. Fakat eve girip çe veyahut ki gelen, geçen olur da görürlerse, | kanların «büyük yere» mensubiyetini bil « bizim için bir şey değil amma, sizin hakkı- | dikleri için, başlarını uzatıp bakmayı bile tızda fena olur; demişti. tehlikeli saymışlardı. Bu doğru mütalea üzerine uşak, don| — Onun için caniler, fetih ve fuhur, kol | paça karşılarına çıktığından dolayı — özür | larını sallıya sallıya caddeye çıktılar. dileyerek, sürgüyü çekti. Üçü birden içe- | — Ertesi sabah, işin farkında olmıyan za- riye dalddar. bıta bu kanlı cinayetin faillerini arıyordu. | Ve dalmalariyle beraber, adamcağızın Gazeteler, güzel Kamelyanın facini kats üzerine atılarak ağzına bir mendil tıkama- | line dair sütun sütun yazılar neşrediyorlar: İartı bir oldu. di Hattâ, © haftanın «Serveti Fünuns ve Uşak: #Gikf» bile diyememişti. «Resimk Malümat» mecmualar, — dilber Hemen oracıkta, tâ kalbine saplamlan | Rum kadınının bir de resmini bastılar. Saray bu neşriyata aldırmadı. Esasen, üzerinden atlayıp, doğruca yukarıya çıktı- | bu işin iç yüzünü bilen üç, dört kişi idi. lar. Bunlar da korkudan, ağızlarını sımsıkı ka- Ayak seslerini duyan köpek. bir oda| padılar, sır vermediler, kapısının arkasından havlamağa — başladı. Damat paşa, kederini kendi içine sin - (Onun ortalığı velveleye vermesi iyi olma- | dirdi; ve o da Bir türlü ba muammanın dü- yacaktı. Her şeyden önce onu susturmak | ğümünü çözemedi. İâzımdı. Havlamaların noreden, hangi oda« (Arkası var) raçoğlu tarafından Çankaya-Gençler birliği arasına konulan kupa maçı ya- pılacaktır. Macar Boçkay takımı göliyor Berlin Olimpiyadı kampına se- |bilen birisi bu çağrıya cevap verdi: çilen futbolcularımızı deneme ma- hiyetinde yapılacak olan hazırlık maçının ikincisi Haziranın 27 ve 28 i ile Temmuzun birinde Macar Boçkay — takımile — yapılacaktır. takım ilk, başka bir takım da diğer bir maç yapacaktır. Her iki takımın en çok mu- vaffak olan oyuncuları son gün Macarlarla karşılaşacaklardır. Müsabakalar Taksim stadında yapılacaktır, Sprocularımız Rusyaya gidecekler Sovyet Rusya spor teşkilâtı sporcularımızı — Rusyaya — davet etmiştir. Berlin olimpiyadı müna- |hını boşalttı. sebetile sporcularımız Eylül orta- larında Rusyaya gideceklerdir. Sovyet Rusyaya atletler, gü- |* reşçiler ve futbolculardan mürek- kep kalabalık bir kafile gide- cektir. dan gelmekte olduğuna kulak veriyorlar- ken, birdenbire, içeriden bir ses geldi: Kamelya uyanmış, uşağını çağrıyordu. Gani Beyin yanındakilerden, iyi rumca Bir Doktorun Günlük — Notlarından Kara ciğer Kum sancıları | — Ağzında ecılıktan. 2 — Barsak ve midede gaz tazyi- kindan ve kabızdan 3 — Baş ıınlımıdııı Çürşattba Kadın, yine içeriden sordu: — Ne oluyor? — Hiç! Köpeğin sesini işittim de, ben de merak ettim. — AL şu hayvanı çıkar dişariyal Anlaşılmıştı. Kamelya da, köpek de, merdiven başına nazaran sol taraftaki o- dada idiler. Arkadaşlarını ihtiyaten sofada bırakan Gani Bey o odanın kapısını açarak, hemen içeriye daldı. Karanlıkta, yine sol — tarafa dayalı duran yatağın gölgesi hayal meyal seçiliyondu. Köpeğin haykırması da kesil- memiş, hayvan, Gani Beyin üzerine saldı- rıp, sakdırıp geriye çekiliyordu. Yatağının içinden yine Kamelyanın se- si yükseldi: — OB Götür gu hayvanıl Beni deli e- decekl — Dan!.. Yatağın üzerine doğru, Gani Bey silâ » Kalbde uzvi bir bozukluk yoktu. Yalnız (kara ciğer) ve safra kana- h yolunda ağrı ve ; şişlik mevcuttu. Ve kara ciğer kıınluınlıı müş- teki olduğunu tesbit ettim. Bir kaç şişe (Öroferşin) kullandı. Bir hafta (Tuzla içme kaynaklarına) devam otti, Ve bütün sıhhi vaziyeti düzeldi. ()Dınnuın Iıııııık.ıyııı.vlı Tek bir feryat dahi duyulmıdı Körle - meden atılan kurşan tam yerine değmiş - Köpek bir daha acı acı havlıyacak oldu. — Dant. n Bir kurşun da o yedi. Sofada bir çığlık koptu. Kamelyanın