| | | “güyormus gibi oldu. idin Şeriatğılarla' kargası değil, kolu Çatalcada parçalanmış Ahmed de var- dır. Mektepte taşı en uzağa atan, tor- nada en ayarlı iş çıkaran ve şimdi ke- miklerinin yarısı Çatalca toprukların- da, yarısı Merkez hastahanesinde ka- lan bu kolun ne İttihatçı, ne İtilâfçı o- luşundan Ahmede bir fayda yoktur... ...Nüri ustaya kapıyı anası açtı. Usta taşlığa girer girmez: — Ana, dedi, birazdan benim çı -|bulanıklığı içinde, hatırlar gibi olmuş- rak gelecek. Sen sefer tasına yemek!tu, koy. Bir Ahmed vardi hani, Merkez| Aşağı yukarı on dört yaşında çelim- hastahanesindeydi. O, geldi. Beraber/siz bir çocuktu. Hamam sıcak. Kubbe- çalışacağız. Benim dükkânın üstünde kalacak, Ben de eve geleceğim artık. Ustanın anası mırıldandı: — Sanki kaç gecedir niye gelme » din? Evde nikâhlı karın var. Usta cevab vermedi. Anası, Ahme- de gönderilecek sefer taslarını hazırla- mak için mutfağa giderken o da yu - karı çıktı. Kapıyı bilhassa gürültüyle açarak cumbalı odaya girdi. Gülizar sedirin yanında ayakta du- ruyor. Başında beyaz bir örtü var. So- kak kapısı açılınca cumbadan bakmış ustanın geldiğini görmüştü. Sonra merdivenlerden çıkan ayak (seslerini duyunca hemen fırlamış yerinden, bar | şını sıkı sıkıya örterek oda kapısının! açılmasını beklemişti. , Usta, dile gelen kedi hikâyesine rağ- meh #kılıyordu. Gülizara tek gözünün ucuyla bakarak : — Buyrun, oturun, dedi. Gülizar oturdu. Usta da bir iskemle-; ye ilişti, Sustular. Gülizar: — Safa geldiniz, dedi. Usta, «hakikaten dile gelmiş bir ke- di gibi konuşuyor» diye düşündü ve cevab verdi: — Teşekkür edetim. Sonra, («Sefa geldiniz'ne kür ederim» diye cevab verilmez galiba,) diye düşündü: — Sefn bulduk, dedi. Sonra, bu «Sefa geldiniz, teşekkür ederim, sefa bulduklar» la başlıyan ko- nuşma ustaya kendi evinde değil, tek- lifli bir misafirlikte bulunuyormuş his- sini verdi. Sıkıldı. Bunaldı. Sustular. Sokak kapısı çalındı. Gülizar'kalktı di yerinden. Usta: — Benim çırak olacak, dedi. Zah - mef etmeyin. Annem aşağıda zaten. Gülizar yine oturdu yerine. Gülizann oturup okalkışında gözle görülecek bir ağırlık var. Entarisinin altından karnının şişkinliği adam akıl-| hı belli... İ Ustanın gözü bu kabarmış kum İ Notlarından parçasına ilişti, Gülizarın karnında bir çacuk taşıdığını, Gülizarın bir çocuk doğuracağını, şimdiye kadar yalnız bir lâf ve İâkırdı çerçevesi içinde bildiği şeyin gözle görülür, elle tutulur bir ha- © kikat olduğunu anladı. Ve birdenbire: «Çocuk erkek olursa adını Cemal ko-| ruzl» diye düşündü. Sonra, Seyfi Be- yin ismi geldi aklına. «Şu herifi bir görsem, dedi, acaba nasıl şey?..» Yemeği mutfakta' yediler. Sofrada otururlarken - çünkü bil - hassa Gâvur Cemal hocanın ısrarıyla evdeh sini kalkmış, masada yemek yel niyordu - Ustanın anası, Gülizara çı - kıştı: — Ne o kızım? Başanı ne diye ört- ün öyle? İnsan kocasından kaçar mı? Bir yemeni bağlasan yeter. Çıkar çu başörtünü. Gülizar başörtüsünü çıkardı. Sarı yemenisinin altindan abanoz gibi siyah iki kalın örgü sırtına sarktı. ' Kalın, siyah örgülerin kıvrımlarında! tavandân sallanan asma lâmbanın ışıl-' tıları var. İ Nuri usta yan gözle bu saçlara bak- ti ve Gülizarı birdenbire çırıl çıplak gö- Usta şimdiye kadar dört defa sap - De | KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 16 2 — Politikada, yalnız İmelâtlı Sai- |kınlık yapmış, dört defa satılık kadın ©“ SON POSTA Yunanistanda Partiler arasında faaliyet arttı (Baştaralı 1 inci sayfada) Dün Liberal partisi lideri So- fulisi ziyaret eden papa Atastas- yu bu hususta bazı tekliflerde bu- lunmuştur. Papa Anastasyu, mem- leketin selâmeti namma, ahali ve Liberal partilerini beş sene müd- detle mecburi birleşmelerini, tadil edilmekte olan kanunu esasiye bu hususa dair bir madde honul- masını ileri sürmüştür. Sofulis bu teklifi reddetmiştir, Bu son günlerde siyasi kay- naşmalar yeniden hararetlenmiştir. Liberal partisinde Metaksas hükü- har edilmeğe başlanmıştır. Parti lideri Sofulis yarın baş- bakan general Metaksası ziyaret etinden tatmiştı, Sonuncusu, bir yıl önce Galata evlerinden birinde çok sa- rışın ve şişman Lehli bir kadın. Kadı - nın, yumurtası fazla kaçmış paskalya çöreği gibi bir vücudu vardı. Ondan ö- tekilerinden ikisi Rum ve biri Erme- niydi. Fakat usta şimdi Gülizarın çıplak saç örgülerine bakarken, bu kadınlar - dan hiç birini değil, anasıyla kadın - lar hamamına son gidişini, bir rüya bulanan bazı meselelerin henüz halledilmemiş olmasının sebeplerini soracaktır. Sofulisin, başbakandan alacağı cevap Üzerine, Liberal partisi hü- Ni karşı vaziyeti taayyun Amele sınıfı için fedakârlık Atina, 4 (A. A) — M. Me taxas, ticaret ve ssnayi Odaları reislerini kabul etmiştir. M. Meta- xas, burjuvazinin refah içinde bu- lunan sınıflarının amele sımfı le- hinde bazı fedakârlıklara katlan- maları lâzım geldiğini söylemiş ve parlamento rejiminin greve en zi- yade uygun rejim olduğunu ilâve etmiştir. Amele ücretleri artırılacak lerde küçük memeler gibi cam petı » cereler. Duvarlar terli. Su şırıltısı. Bu- ğu. Yollu yollu peştemallar kımılda - nıyor, ıslak vücutlara yapışmış peşte - mallar. Saçlarda sabun köpükleri. Ta- kunyaların ve kurnalara çarpan tasla - rın çıkardığı sesler. Yan taraftaki kurnanın başında bir peştemal düştü. Sicak, terli buğunun içinde, buruşuk bir tül arkasından gö - rünüyormuş gibi, çıplak bir kadın vü - cudu nefes almakta, Küçük, yuvarlak karmı, orta yerinden ince bir sicimle sıkılmış gibi. Kalçanın üstünde siyah, iri bir ben var. Aşağı yukeri on dört yaşmdaki çelimsiz çocuk bakıyor. Ço- cuk, ince bir sicimle orta yerinden sı - kılmış gibi katlanan yuvarlak karna ve kalçanın üstündeki siyah bene öyle dalgın, öyle sersem ve o kadar belli &- derek bakıyor ki nezleli, şirret bir ko- cakarı sesi, anasına çıkıştı: — Hanım, hanım, gelecek sefere çocüğun babasını da getirl.. İşte Nuri usta şimdi Gülizarın bir- denbire örtüsüz, çiplak bir vücut gibi ortaya çıkıveren iki kalın saç örgüsü karşısında, hamama babasını da getir- mesi tavsiye edilen çocuğun duyduğu- nu duymaktadır. Gülizar yemek yerken başı tabağın üstüne eğilip kalkıyor, siyah örgüler kımıldanıyorlar. Ustanın anası birdenbire sanki yük- sek sesle kendi kendine konuşuyormuş gibi: — Bugün Nuri Beyinkiler geldi, de- Usta, silkinerek, sordu: — Nuri Beyinkiler mi? Hangi Nu- ri Bey? etmişlerdir. Mareşal Badoglio Milli Müdafaa Bakanı oluyor (Baştarafı 1 inci sayfada) raktığı gibi zecri tedbirlerin ya- kında kaldırılması üzerine deniz, hava, kara kuvvetleri bakanlıkla- rını da bırakacaktır. Anlaşıldığına göre memleket müdafaaya alt bu üç bakanlık bir- leştirilecek ve mareşal Badoglio milli müdafan bakanı olarak bun- ların başina getirilecektir. Baron Aloizinin yakında Paris elçiliğine tayin olunacağı da bil dirilmektedir. Casusluk Macaristanda 2 Çek bir (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Pazartesi Romanyalı ve bir Yugoslav Jç sıkıntılari mahküm 22 . Peşte, 14 (A.A.) — Askeri mah «| rinci loen da bizi Sinir zafiyeti keme casusluk cürmünden dolayı $| — Olur! si Gelen hasta; İkişiyi üçten on seneye kadar hapse mahküm etmiştir. Bunlardan ikisi Çek, biri Romanyeli biri de Yugoslavdır. Adisababadaki İngiliz Elçisi Bir dairede memer, dört senedenberi hiç vazifesi başından ayrılmamış. İzin almamış. 1 — İştihası bozuk. 2 — Uykusu bazan iyi, bazan hiç yok. 3 — Umumi hayatında bir memmu » niyet duymuyor. 4 — Muhitile münasebatını da azalt - eş dan bildiriliyor: Daimi bir makine halinde çalışan ve İngiliz elçisi M. Sydney Barton, ta - bulunduğu dairedeki masasına kolları nı dayıyarak koltuğundan uzaklaşamı- yan ve günden güne çöken bu hasta» daki iç sıkıntım bir sinir bozgunluğü yapmış. Kendisine iki ay istirahat verdim. haziranda buradan hareket edecektir. » Sefaret başkâtibi M. Roberst, mas- lahatgüzar olarak kendisinin yerine tas yin olunacaktır. ederek, vaidlere rağmen, muallakta Atina, 14 (A.A.) — Ticaret ve en-| ceğim. Kendisine, sizin de onu beğendiği düstri odaları, amele ücretlerinin artı-| nizi - ağzımdan bir sr kaçınyormuşum gi- rılmasını tetkik etmek üzere devlet, İbi - söyliyeceğim. Sonra da bir emri vâki patron ve işçi murahhaslarından mü-| yaparak ikinizi bir yerde karşılaştıraca - rekkep bir komitenin teşkili için başba- ! gım. kan tarafından yapılan teklifi kabul| — Andon, bana masal okuma! Korporasyonlar bakanlıklarım bı- | me geliyor. mezuniyetie Londraya geliyor * | der bir vaziyette, tiyatroyu dolduran ka, Roma, 14 (A.A.) — Adisababa -İlsbalığın bütün aazarlarını kendi üsetine İmünukalât nazın OM. Marcel Henri tilini İngilterede © geçirmek üzete 17 Kesan ile gelmişti. Haziran 1s “ARTIK YAZABİLİRİM! Güzel Kamelya nasıl öldürüldü ? Yazan: Ermel Tala | Ercimend Ekrem) Bir zamanlar Parlamento dairegi, şımdı de Güzel Sanatlar Akdemisi olan Pındıklıdaki Saray Ve bir çocuk tehalükü ile, hemen ilâve Jlevlenmiş olan Damada, Andon şu müjdej ekti; yi getiriyordu. — Şimdi, ne yapacağız? — Paşam! Elie vous adorel, (Size pres Bu gibi işlerde kat'iyyen zorluk çekmi-| iş ediyor). yecek kadar pişkin bir adam olan Andon:) (— Gerçek mi söylüyorsun, Andon?) — Paşacığım! dedi. Yapılacak iş pekl .— Yeminle, paşam! O geceden beli basit, Yalnız, efendimizden, bir parçacık! hep sizden bahsediyor. Hem © de tahmin sabırlı olmanızı rica edeceğim. edemezsiniz ne hararetlel Paşa gülümsedi. — O halde? — Meselâ: Ne kadar? diye sordu. — Her ne zaman emrederseniz, OK — Çok, çok, bir hafta, Nihayet on gün.| melya sizindir! — Amma ettin, Andon? — Ey, öyle, paşam! Mübarek ağzınıza düşmesi için, mayvanın olgunlaşması lâ - zum, Ben, şimdi ona sizden bahsedeceğim. Zaten gördü ya? Fakat bir daha göstere - — Sasl Yavaş söylel : Paşa ile Andon daha bit müddet kos nuştular; yeni ve mufassal bir plân kurdu« lar. Ba plân mucibince, Kamelya, şimdi o turmakta olduğu evden çıkacak, başka biz mahallede, başka bir eve taşınacaktı, Kadının ihtiyar annesi de, kızının bir padişah damadına metres olmasını şeref sayıyordu. Binaenaleyh o da kızından ay rilmiyacaktı. Hem, bu derece güzel bir ka dının yalnız oturmam da esasen doğru de“ ğildi. Anası ona baskı ve paravan olacaktı, Paşa, gerek ev kirası ve gerek sait masraflar için her ay, kadına elli altın lira vermeyi teklif ediyordu. Bu da o zaman: Jar hayli mühüm bir parâ idi, Buna mukabil, haftanın gayri muayyen gün ve saatlerinde, Damat paşa, gizli giz“ İli bu eve devam etmek (o ve Kamelyanın yuslatırı kendi inhisar altında bulundur- mak hakkını haiz olacaktı. Beyoğlunda, Bekâr sokağında, üç kat- ta beş odalı bir ev kiralandı ve Kamelya, ihtiyar annesiyle buraya taşındı. Kadının yanma, Damat paşa, orta yap” İk ve fevkalâde emniyetli bir de uşak ver işti, Bu adam, evin alış verişini yapacak, ofta hizmetlerine yardım edecek ve ayni rada.. zamanda bir nevi yasakçıık o veyahüt ki — Sonrası nedir? koruculuk vazifesi görecekti, j — Madam Kamelya ile karşı karıya! © Böylece, artık paşanın mettesi olan dik avansen localarda oturup biribirinizi uzak- | ber Kamelya bu evde, annesi, uşağı ve yar tan olsun, doya doya görürsünüz. bancıları Karzı daima acar davraâan se — Anladım: Görücüye çıkıyoruz. wimli köpeğiyle kapanmış oturuyordu. — E, değil mi, paşam? Lüzim.. mak -| Oo Damat püşa da, yine avaya o Andonu sadımıza ancak bu suretle varsbileceğiz. İkoyup, gersk arabacısının ve gerek gidiş — Ona da pekil Ağasının sükütlarını satın almış, hemen — Öyle ise, yarın akşama. Oyun, İhet gün olmasa bile, iki gönde bir buraya üçte başlıyor. Ben; sağda, sahneye bitişik | geliyor, sarayında ve Saltanın yanmda ge locayı sizin için kapattırırım. Soldaki bi » | çirmeğe mahkfüm olduğu tatmz hayata nes” © ve haz ile dolu fasıllar veriyordu. * (Arkası var) emmesassssasasa, emerler Yeni Belçika kabinesi İşe başladı Brüksel, 14 (A.A) — M. Van Ze eland, berabetinde nafin nazın M. Merlot, marif naziri M. Julins Hast, milli müdafaa nâzırı general Denis, — Yok paşam! Estağfirullah! Hiç sir. Andonun velinimetine karşı kusur ettiğini gördünüz mü? Ben sizden bunca iütuf gör- düm, Size, köpek gibi bağlıyım! — Eksik olma Andoncuğum. amma. bu işi yüzüne, gzüne bulaştracaksın gibi- — Hiç merak etmeyin! — Haydi, pek âlâ! Öyle olsan! Andon, bir iki dakika durdu, düşündü. Derken: — Paşam! dedi. Yarın akşam Konkor- diya tyatrösuna gelemez misiniz? — Ne olacak? — Oraya iyi bir İtalyan opera kum - panyası geldi. Yarın akşam da Karmen'i oynuyorlar, Güzel müzik dinlersiniz. Son- — Orövuar paşam! Ertesi akşam paşa ile Andon bir loca- da, Karmen operasını seyrediyorlardı. Lâ- kin gözleri katiyyen sahnede değildi. Kar- m taraftaki birinci avansen'de, Kamelya güzelliğini bütün fevkalâdeliğiyle teşhir e gehemekte li Gaspar, ziraat nazırı M. Pierlot ve O yere orya ölüye ane ve br de|ta mazı M. Bonchery olduğu halde kral tarafından usulen tahlif edilmiş * İerdir. Kral yeni nazırlar ve başvekil ile bir müddet görüşmüştür. Arkasında sade fakat zarif, siyah bir elbise vardı. O zamanın modasına göre, -p&sine bir ki ye hee Mr aye KA lapa el © Brükiel, 14 (A.A) — İkinci Vas güzel kulağımı meydanda Birskıyorda, Zetland kabinesi, 15 nazırdan mürek” Damat paşa, bakışlarım sadiren bu ca- kep olup bunlann dördü petlamento oka api li gelinen Sovyetlerin yeni kanunu BSASİSİ | iy, manzaradan ayırdıkça, Andonla haş-| haritinden seçilmiştir. lıklarda: gezmek, neşeli arkadaşlarile beraber kafasını yormaksızın arkadaş - he etmek. Arastra ava çıkmak, tavsiye ettins. Hiç ilâç kullanmadı. Bir ay sonra o ka- dar neşeli ve hayatından © kadar memnundu ki... hakkında münakaşalar bildiriyor: nu esasi projesi hakkında münakaşalar (9) Bu notları kesip saklayınız, ya ârtmiş olan kudretini olduğunu kaydediyorler. Moskova, 14 (A.A.) — Tass ajansi » Bütün Sovyetler birliğinde yeni kanu-* ekte idi, başlamıştır. Bu münakaşalara iştirâk | hafif bir baş hareketi ve tatli bir tebezsüm- edenler, Stalin'in idaresinde hazırlan» | le, Kamelya, Andona âşinalık etti ve bir but bir albüme yapıştınp kolleksiyon İlmiş olan projenin Sovyetlet birliğinin | peri yüsüyüşüyle locadan çıktı, gitti. ini akacttirmekte * bühal ederek, ona intibalarını, duygularını Viyana Operasında bir hadise Viyana, T4“(A.-A) — Operads Bruno: Walter'in idaresi altında Tris * tan Yseult'ün temsil edilmesine başla” nılmadan a2 evvel bir takim pis kokulu gazlar neşredilmiştir. Bu yüzden tem sil biraz teehhüre uğramıştır. Bu işin musevi olan Bruno Walter” in şahsına karşı Naziler tarafından y#” İki gün sönre, gönlü bütün bütüne e | pılmış olduğu iddia ediliyor. Kadın da arada sırada, göz cu ile, bu pek yakişıklı, genç paşayı tarassut et- Oyun sona erince, oturduğu (yerden,