15 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* Sayfa Yazan : Orhan Selim !9 — Politikada, yalnız İmalâtlı Sai- idin Şeriatçılarla kargası değil, kolu Çatalcada parçalanmış Ahmed de var- dır. Mektepte taşı en uzağa atan, tor- nada en ayarlı iş çıkaran ve şimdi ke- miklerinin yarısı Çatalca toprakların- da, yarısı Merkez hastahanesinde ka- lan bu kolun ne İttihatçı, ne İtilâfçı o- luşundan Ahmede bir fayda yoktur... ...Nuri ustaya kapıyı anası açtı. Usta taşlığa girer girmez!: — Ana, dedi, birazdan benim çı - ryak gelecek. Sen sefer tasına yemek koy. Bir Ahmed vardı hani, Merkez hastahanesindeydi. O, geldi. Beraber çalışacağız. Benim dükkânın üstünde " kalacak. Ben de eve geleceğim artık. Ustanın anası mırıldandı: — Sanki kaç gecedir niye gelme - din? Evde nikâhlı karın var. Usta cevab vermedi. Anası, Ahme- de gönderilecek sefer taslarını hazırla- mak için mutfağa giderken o da yu - karı çıktı. Kapıyı bilhassa gürültüyle açarak cumbalı odaya girdi. Gülizar sedirin yanında ayakta du- ruyor. Başında beyaz bir örtü var. So- kak kapısı açılınca cumbadan bakmış ustanın geldiğini görmüştü. Sonra merdivenlerden çıkan ayak seslerini duyunca hemen fırlamış yerinden, ba- şını sıkı sıkıya örterek oda kapısının açılmasını beklemişti. Usta, dile gelen kedi hikâyesine rağ- men skılıyordu. Gülizara tek gözünün ucuyla bakarak : — Buyrun, oturun, dedi. Gülizar oturdu. Üsta da bir iskemle- ye ilişti. Sustular. Gülizar: — Safa geldiniz, dedi. Usta, «hakikaten dile gelmiş bir ke- di gibi konuşuyor» diye düşündü ve cevab verdi: — Teşekkür ederim. Sonra, («Sefa geldiniz'ye «teşekkür ederim» diye cevab verilmez galiba,) diye düşündü: — Sefa bulduk, dedi. Sonra, bu «Sefa geldiniz, teşekkür ederim, sefa bulduklar» la başlryan ko- | nuşma ustaya kendi evinde değil, tek- lıfli bir misafirlikte bulunuyormuş his- sini verdi. Sıkıldı. Bunaldı. Sustular. Sokak kapısı çalındı. Gülizarikalktı yerinden. Usta: — Benim çırak olacak, dedi. Zah -| met etmeyin. Ânnem aşağıda zaten. Gülizar yine oturdu yerine. Gülizarın otürup kalkışında gözle görülecek bir ağırlık var. Entarisinin altından karnının şişkinliği adam akıl- l belli... Ustanın gözü bu kabarmış kumaş parçasına ilişti. Gülizarın karnında bir çacuk taşıdığını, Gülizarın bir çocuk doğuracağını, şimdiye kadar yalnız bir lâf ve lâkırdı çerçevesi içinde bildiği şeyin gözle görülür, elle tutulur bir ha- “ kikat olduğunu anladı. Ve birdenbire: «Çocuk erkek olursa adını Cemal ko- ruzl» diye düşündü. Sonra, Seyfi Be- yin ismi geldi aklına. «$Şu herifi bir görsem, dedi, acaba nasıl şey?..» Yemeği mutfakta yediler. Sofrada otururlarken - çünkü bil - hassa Gâvur Cemal hocanın ısrarıyla evden sini kalkmış, masada yemek ye- niyordu - Ustanm anası, Gülizara çı - kıştı: — Ne o kızım? Başanı ne diye ört- tün öyle? İnsan kocasından kaçar mı? Bir yemeni bağlasan yeter. Çıkar şu başörtünü. Gülizar başörtüsünü çıkardı. Sarı yemenisinin altindan abanoz , gibi siyah iki kalın örgü sırtına sarktı. Kalın, siyah örgülerin kıvrımlarında tavandan sallanan asma lâmbanın ışıl- tıları var. Nuri usta yan gözle bu saçlara bak- tı ve Gülizarı birdenbire çırıl çıplak gö- rüyormus gibi oldu. Usta şimdiye kadar dört defa çap ÇA KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 16 kınlık yapmış, dört defa satılık kadın etinden tatmıştı. Sonuncusu, bir yıl önce Galata evlerinden birinde çok sa- rışın ve şişman Lehli bir kadın. Kadı - nın, yumurtası fazla kaçmış paskalya çöreği gibi bir vücudu vardı. Ondan ö- tekilerinden ikisi Rum ve biri Erme- niydi. Fakat usta şimdi Gülizarın - çıplak saç örgülerine bakarken, bü kadınlar - dan hiç birini değil, anasıyla kadın - lar hamamına son gidişini, bir rüya bulanıklığı içinde, hatırlar gibi olmuş- tu. Aşağı yukarı on dört yaşında çelim- siz bir çocuktu. Hamam sıcak. Kubbe- lerde küçük memeler gibi cam pen - cereler. Duvarlar terli. Su şırıltısi. Bu- ğu, Yollu yollu pestemallar kımılda - nıyor, ıslak vücutlara yapışmış peşte - mallar. Saçlarda sabun köpükleri. Ta- kunyaların ve kurnalara çarpan tasla - rın çıkardığı sesler. Yan taraftaki kurnanın başında bir peştemal düştü. Sıcak, terli buğunun içinde, buruşuk bir tül arkasından gö - rünüyormuş gibi, çıplak bir kadın vü - cudu nefes almakta. Küçük, yuvarlak karnı, otta yerinden ince bir sicimle sıkılmış gibi. Kalçanın üstünde siyah, iri bir ben var. Aşağı yukarı on dört yaşındaki çelimsiz çocuk bakıyor. Ço- cuk, ince bir sicimle orta yerinden sı - kılmış gibi katlanan yuvarlak karna ve kalçanın üstündeki siyah bene öyle dalgın, öyle sersem ve o kadar belli e- detek bakıyor ki nezleli, şirret bir ko- cakarı sesi, anasına çıkıştı: — Hanım, hanım, gelecek - sefere çocuğun babasını da getir!.. İşte Nuri usta şimdi Gülizarın bir- denbire örtüsüz, çıplak bir vücut gibi ortaya çıkıveren iki kalın saç örgüsü karşısında, hamama babasini da getir- mesi tavsiye edilen çocuğun duyduğu- nu duymaktadır. Gülizar yemek yerken başı tabağın üstüne eğilip kalkıyor, siyah örgüler kımıldanıyorlar. Ustanın anası birdenbire sanki yük- sek sesle kendi kendine konuşuyormuş gibi: — Bugün Nuri Beyinkiler geldi, de- di. Usta, silkinerek, sordu: — Nuri Beyinkiler mi? Hangi Nu- ri Bey? (Arkasi var) Bir Doktorun Günlük Notlarından — () İç sıkıntıları Sinir zafiyeti Gelen hasta; Bir dairede memur, dört senedenberi hiç vazifesi başından ayrılmamış. İzin almamış, | — İştihası bozuk. 2 — Uykusu bazan iyi, bazan hiç yok. 3 — Umumi hayatında bir memnu « niyet duymuyor. 4 — Muhitile münasebatını da azalt « Pazartesi miş. Daimi bir makine halinde çalışan ve bulunduğu dairedeki masasına kolları- nı dayıyarak koltuğundan uzaklaşamı- yan ve günden güne çöken bu hasta- daki iç sıkıntısı bir sinir bozgunluğu yapmış.. Kendisine iki ay istirahat verdim. Deniz banyosu, kürek çekmiek, çam- lıklarda - gezmek, neşeli arkadaşlarile beraber kafasını yormaksızın arkadaş - lik etmek. Arasıra ava çıkmak, tavsiye ettim. Hiç ilâç kullanmadı. Bir ay sonra © ka- dar neşeli ve hayatından © kadar memnundu ki... (*) Bu natları kesip saklayınız, ya- hut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanmızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. A G P 5 Yunanistanda Partiler arasında faaliyet arttı (Baştarafı 1 inci sayfada) Dün Liberal partisi lideri So- fulisi ziyaret eden papa Anastas- yu bü hüsusta bazı tekliflerde bu- lunmuştur. Papa Anastasyu, mem- leketin selâmeti namına, ahali ve Liberal partilerini beş sene müd- detle mecburi birleşmelerini, tadil edilmekte olan kanunu esasiye bu hususa dair bir madde honul- masını ileri sürmüştür. Sofulis bu teklifi reddetmiştir. Bu son günlerde siyasi kay- naşmalar yeniden hararetlenmiştir. Liberal partisinde Metaksas hükü- metine karşı bazı hoşnutsuzluk iz- har edilmeğe başlanmıştır. Parti lideri Sofulis yarın baş- bakan general Metaksası ziyaret ederek, vaidlere rağmen, muallakta bulunan bazı meselelerin henüz halledilmemiş olmasının sebeplerini soracaktır. Sofulisin, başbakandan alacağı cevap Üzerine, Liberal partisi hü- kümete karşı vaziyeti taayyun etmis olacaktır. y Amele sınıfı için fedakârlık Atina, 14 (A. A.) — M. Me- taxas, ticaret ve sanayi odaları reislerini kabul etmiştir. M. Meta- xas, bürjuvazinin refah içinde bu- lunan sınıflarının amele sımfı le- hinde bazı fedakârlıklara katlan- maları lâzım yeldiğini söylemiş ve parlamentö rejiminin greve en zi- yade uygun rejim olduğunu ilâve etmiştir. Amele ücretleri artırılacak Atina, 14 (A.A.) — Ticaret ve en- düstri odaları, amele ücretlerinin artı- rılmasını tetkik etmek üzere devlet, patron Ve işçi murahhaslarından mü- rekkep bir komitenin teşkili için başba- kan tarafından yapılan teklifi kabul etmişlerdir. Mareşal Badoglio Mili Müdafaa Bakanı oluyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Korporasyonlar bakanlıklarını bı- raktığı gibi zecri tedbirlerin ya- kında kaldırılması üzerine deniz, hava, kara kuvvetleri bakanlıkla- rını da bırakacaktır. Anlaşıldığına göre memleket müdafaaya ait bu üç bakanlık bir- leştirilecek ve mareşal Badoglio milli müdafaa bakanı olarak bun- ların başına getirilecektir. — Baron Albcizinin yakında Paris elçiliğine tayin olunacağı da bil- dirilmektedir. Casusluk Macaristanda 2 Çek bir Romanyalı ve bir Yugoslav | mahküm Peşte, 14 (ALA.) — Askeri mah - keme casustluk cürmünden dolayı 8 kişiyi üçten on seneye kadar hapse mahküm etmiştir. Bunlardan ikisi Çek, biri Romanyalı biri de Yugoslavdır. Adisababadaki —İngiliz Elçisi mezuniyetle Londraya geliyor - Roma, 14 (A.A.) — Adisababa -« dan bildiriliyor: İngiliz elçisi M. Sydney Bartan, ta - tilini İngilterede geçirmek üzete 17 haziranda buradan hareket edecektir. , BSefatret başkâtibi M. Roberst, mas- lahatgüzar olarak kendisinin yerine ta: yin olunacaktır. Sovyetlerin yeni kanunu esasisi hakkında münakaşalar Moskova, 14 (A.A.) — Tass ajansı bildiriyor: Bütün Sovyetler birliğinde yeni kanu- nu esasi projesi hakkında münakaşalar başlamıştır. Bu münakaşalara iştirâk edenler, Stalin'in idaresinde hazırlan- miş öolan projenim Sovyetler birliğinin artmış olan kuüdretini — olduğunu kaydedıyorlaı' - F £ ei HÜZER İg— — aksettirmekte | -ARTI Ve bir çocuk tehalükü ile, hemen ilâve etti: — Şimdi, ne yapacağız? Bu gibi işlerde kat'iyyen zorlük çekmi- yecek kadar pişkin bir adam ölan Andon: — Paşacığım! dedi. Yapılacak iş pek basit, Yalnız, efendimizden, bir parçacık sabırlı olmanızı rica edeceğim. Paşa gülümsedi. — Meselâ: Ne kadar? diye sordu. — Çök, çok, bir hafta. Nihayet on gün. — Amma ettin, Andon? — Ey, öyle, paşam! Mübarek ağzınıza düşmesi için, meyvanın olgunlaşması lâ - Zaten gördü ya? Fakat bir daha göstere - ceğim, Kendisine, sizin de onu beğendiği- nizi «ağzımdan bir sir kaçırıyormuşum gi- bi * söyliyeceğim. Sönra da bir emri vâki yaparak ikinizi bir yerde karşılaştıraca - ğim. — Andon, bâna masal öoküma! — Yok paşam! Estağfirullah! Hiç siz, Andonun velinimetine karşi kusur ettiğini düm. Size, köpek gibi bağlıyım! — Eksik olma Andoncuğum, amma.. bu işi yüzüne, gzüne bulaştwacaksın gibi- me geliyor. — Hiç merak etmeyin! — Haydi, pek âlâ! Öyle olsun! Andon, bir iki dakika durdu, düşündü. Derken: — Paşaml dedi. Yarın akşam Konkar- diya tiyatrosuna gelemez Mmisiniz? — Ne olacak? ) — Oraya iyi bir İtalyan opera kum - panyası geldi. Yarın akşam da Karmen'i oynuyorlar. Güzel müzik dinlersiniz. Son- ra da.. — Sonrası nedir? avansen İoctlarda öoturup biribirinizi uzak- tan olsun, doyâ doya görürsünüz. — Anladım: Görücüye çıkıyoruz. — E, değil mi, paşam? Lâzım.. mak - sadımıza antak bu süretle varabileceğiz. — Ona da pekil — Öyle ise, yarın akşama. Oyun, saât üçte başlıyor. Ben, sağda, sahneye bitişik locayi Bitin için kapattıtırım. Soldaki bi - rinci loca da bizim. — Olur! — Örövuar paşam! Ertesi akşam paşa ile Andon bir loca- da, Katmen öperasını seyrediyorlardı. Lâ- kin gözleri kat'iyyen sahnede değildi. Kar- şı taraftaki birinci avansen'de, Kamelya güzelliğini bütün fevkalâdeliğiyle teşhir &- der bir vaziyette, tiyatroyu dolduran ka- labalığın bütün aazarlarını kendi üzerine çekmekte idi. Ö gece oraya ihliyar ânhesi ve bir de komşusu ile gelmişti. Arkasında sade fakat zarif, siyah bir elbise vardı. ÖO zamanın modasına göre, tepösine bir topuz şeklinde toplanmış —©- İan uzun lepiska saçğları tdünyanın belki en güzel kulağını meydanda birakiyordü. Dümat paşa, bakışlarını nadiren bu ca- zip manzaradan ayırdıkça, ÂAndonla has- bühal ederek, ona intibalarını, duygularını anlatıyordu. Kadin da arada sırada, göz ucu ile, bu pek yakişıklı, genç paşayı tarassüt ete Mmekte idi. Üyuün sona erince, oturduğu — yerden, hafif bir baş hareketi ve tatlı bir tebessüm- le, Kamelya, Andona âşinalık etti ve bir peri yürüyüşüyle locadan çıktı, gitti. ' * Güzel Kamelya nasıl öldürüldü ? Yazan: Ermel Talu ( Ercümend Ekrem) —— " ğ -e Bir zamanlar Parlamento dâiresi, şımdı de Güzel Sanatlar Akdemisi olan — Fındıklıdaki Saray gördünüz mü? Ben sizden bunca lütuf gör- li bu eve devam etmek | vuslatını kendi inhisarı altında bulundur- —mak hakkını haiz olacaktı. Beyoğlunda, Bekâr s#okağında, üç kat- | k İki gün sonra, gönlü bütün bütüne a- levlenmiş olan Damada, Andon şu lliiidq yi getiriyordu. — Paşam! Ehe vous adorel, (Size pres: tiş ediyoör). k — GÖGerçek mi söylüyorsun, Andön? — V Yeminle, paşam! ÖO geceden beri hep sizden bahsediyor. Hem — de tahmin edemezsiniz ne hararetle! — O halde? — Her ne zaman emrederseniz, Ka melya sizindir! — Sus! Yavaş söylel : Paşa ile Andon daha bir müddet ko: nuştular; yeni ve mufassal bir plân kurdu- lar. Bu plân mücibince, Kamelya, şimdi o: turmakta olduğu evden çıkacak, başka bit mahallede, başka bir eve taşınacaktı. — Kadının ihtiyar annesi de, kızının bit padişah damadına metres olmasını şerel sayıyordu. Binaenaleyh o da kızından ay- rılmıyacaktı. Hem, bu derece güzel bir ka« dının yalnız oturması da esasen doğrü de- gildi. Anası ona baskı ve paravan olacaktı. Paşa, gerek ev kirası ve gerek sair masrafları için her ay, kadına elli altın lira vermeyi teklif ediyordu. Bu da o zaman: lar hayli mühim bir para idi. Buna mukabil, haftanın gayri muayyen gün ve saatlerinde, Damat paşa, gizli giz« ta beş odalı bir ev kiralandı ve Kamelya, ihtiyar annesiyle buraya taşındı. Kadının yanıma, Damat paşa, orta yaş- h ve fevkalâde emniyetli bir de uşak ver- | mişti. Bu adam, evin alış verişini yapacak, orta hizmetlerine yardım edecek ve ayni zamanda bit nevi yasakçılık — veyahut kl koörücülük vazifesi görecekti. İ — Madam Kamelya ile karşı karşıya | Böylece, artık paşanın metresi olan dil- ber Kamelya bu evde, annesi, uşağı ve yas bancılara karmı daima acar davranan se- vimli köpeğiyle kapanmış otutuyordu. - Damat pâşa da, yine araya — Ağdonu koyup, gerök arabacısının ve gerek — gidiş ağasının sükütlarını satın almış, hemen het gtin olmasa bile, iki günde bir buraya geliyor, sarayımda ve Sultanın yanında ge- | çirmeğe mahküm olduğu tatetâ hayata neş- e ve haz ile dolu fasılalat veriyötdu. * (Arkası vır))__ Yeni Belçika kabinesi İşe başladı Brüksel, 14 (A.A.) — M. Van Ze- eland, beraberinde nafia nazırı M. Merlot, marif nazıti M. Julins Host, milli müdafaa nazırı genetral Denis, münakalât nazırı M. Marcel Henri Gaspar, ziraat nazırı M. Pierlot ve pos- ta nazırı M. Bouchery olduğu halde kral tarafından usulen tahlif edilmiş * İerdir. Kral yeni nazırlar ve başvekil, ile bir müddet görüşmüştür. Brüksel, 14 (A.A.) — İkinci Van Zetland kabinesi, 15 nazırdan mürek- kep olup bunların dördü parlamento haritinden seçilmiştir. — _ Viyana Operasında bir hâdise Viyana, 14 (A.A.) — Operada Bruno Walter'in idaresi altında Tris * tan Yseult'ün temsil edilmesine başla” nılmadan'az evvel bir takim pis kokulu gazlar neşredilmiştir. Bu yüzden tem” sil biraz teehhüre uğramıştır. Bu işin musevi olan Bruno Walter” z in şahsına karşı Naziler tarafından yâ” pılmış olduğu iddia edil__iyor.v ve Kamelyanın |

Bu sayıdan diğer sayfalar: