6 Sayfa Bir kedi gibi Yüksek binalara tırmanan adam “Kedi ayaklı hırsız,, unvanı verilen Bir Amerikalı Ingiliz zabıtasını tam 12 sene uğraştırdı Dünyanın * en tanınmış — yıldızlarından biri Holivutta bir binanın on ikinci katın- da oturuyordu. Kendisile görüşmek im - kânsızdı. Jimmi Erayat. Herkesin âciz kal- dığı bu işi kolaylıkla halletti ve yıldızla konuşmağa muvaffak oldu. Çünkü herkes gibi on ikinci kata asaı sörle çıkıp kapıyı çalmadı. Herkesin gö zü önünde binayı tırmandı ve kat kat yük- Çeclerek on ikinci katın içine girdi. Yıldızı orada bulup konuştu. Herkes hayret içinde idi ve bu cesaret ona iş temin etti. Çünkü sinemacılar böyle bir adamdan müstağni kalamazlardı. Şa | var ki bu çeşit adamlara devamlı iş bul - mak kolay değildir. İşsiz kalınca Bu yüzden Jimmi mk sak işsiz kahyor ve bu yüzden her yeri tırmanmaktaki hüne- Fini başka şekillerde kullanmayı da dü - günüyordu. Jimmi bunu aklına koyduktan sonra ikide, e şunun bunun evine gi - rerek öteber rmağa karar verdi. Her yere kolaylıkla tırmanmakta gösterdiği ha- rikulâde hüner bu düşünce üzerinde sap - lanip kalmasına sebep oldu. O da durma- dan bu işe girişti. Fakat bu işe başladıktan sonra bir ge hirde yerleşmeğe imkân yoktu. Çünkü bir kaç evi veya oteli soyduktan sonra zabı - tanın kendisinden şüphe edip yakalıya - cağı muhakkaktı. O da, şehir şehir Ame - rikayı dolaşmağa başladı ve Amerikanın büyük şehirlerini gezip dolaştıktan sonra oradan ayrıldı ve İngiltereye gitti. Ahbaplık ilerleyince Orada da kendini belli etmeden, iste - diği her yere tırmandı ve gözüne kestirdi- B her evi soydu. de açık bir adam olduğu için çok geçme- den bir sürü dostlar edindi. Bu donstlarla ahbaplığı ilerlettikten sonra onların ser « vetleri hakkında fikir edinmiş, hattâ mü - gevherlerini nerede sakladıklarını öğren - mişti. Çok geçmeden bu mücevberlerin ye- Tinde yeller eameğe başladı. İngilterenin İskontlandyardı, mühim bir bırsızla kargılandığını anlamış ve bu ada- ma akedi ayaklı hırsızs ünvanını vermiş- ti. Fakat — «İskotlandyadı Tarı tam on iki sene devam etti. Kıymetli kolleksiyonu çaldıktan sonra Onuün bu sırada yaptığı hirsizliğin en ı araştırma- mühimmi, Sir İnlius Vernherin evinden çaldığı kolleksiyondu. Kolleksiyon tam bir milyon İngiliz lirası değerinde idi. Jimmi kolleksiyonunu — çaldıktan Çünkü kolleksiyonun parçaları, herkesin tanıdığı bir şeydi. Bu- bu mücevher sonra pişman oldu. nu, nakde çevirmeğe imkân yoktu. Niha » yet Jimmi, Sir Vernherin evine tekrar gir - Seviyorum Fakat Evlenemiyorum «Arkadaşlığımız henüz bir kaç aylık olmakla beraber, gayet samimi olarak #evişiyoruz. Fakat ailevi vaziyetim ev - lenmemize hiç te müsait değil. Bu vazi- yet karşısında ona bo şyere ümit vermek te istemiyorum. Kendisine hakikati ol - duğu gibi anlatarak sevgimize bir niha- yet vermek ve birbirimizi unutmamız İâ- zım geldiğini söylemek fikrindeyim. Siz me dersiniz? Hulüsü Doğrusu budur amma, keşki bunu se- wişmeden evvel yapsaydınız. Kız sevdik- ten sonra bakalım kolay kolay sizden w- saklaşabilir mi? Kendisi sevimli ve eli| miş ve çaldığı mücevherleri yerine koy - muştu. Jimmi bu arada yazı yazmakla da meş- gül oldu ve kendi hikâyelerinin her birini |2000 dolara satmağa başladı. O da bu hikâyelere «Kedi ayaklı hırsız» mzasını atıyordu. ler İskotlandyardın işine ya- radı ve ona Jimminin metodu hakkında bir çok şeyler öğretti. Bunun Üüzerine İskotlandyard bir sis- tem dairesinde çalışmağa ve mücevherleri kaybolanlarla görüşmeğe, bunların mü - cevherlerinden kimlere bahsettiklerine dair malümat toplamakla meşgul oldu. Hırsız» İhün uğriyanların bir kısmı bir şey hatırla - madılar. Bir kısmı Jimmiyi akıllarına getir- diler ve onun mücevher bahislerile çok a- lâkadar olduğunu söylediler. Nihayet bir gece İakotlandyard Jimmiyi derhal tarassut altına aldı. Fakat tarassut haftalarca de - vam ettiği halde bir netice vermedi. Fa- kat İskotlandyard bir işin arkasını kolay kolay bırakmaz. Nihayet bir gece sekiz saat devam e - den bir takiptön sonra Jimminin Sir Rişard Mellerin evine girmek üzere hazırlandığını “|gördüler. Sir Mellerin evi, yüksek bir du- varla çevrilmişti. Fakat Jimmi davarı bir kedi gibi tırmanmağa başladı ve çok geç- meden kayboldu. Zabıta Jimminin dönmesini — bekledi. Çünkü otomobilini © tarafta bırakmıştı. Bir saat sonra sırtında bir torba taşıyan bi- ri göründü. Zabnta memnundu. Çünkü bir cürmü meşhut yapıyordu. Jimmi evvelâ torbayı atmış, sonra yere inmiş, ve otomobiline doğru yürümüştü. Zabıta memurları Jimmiyi kuşattılar ve |yakaladılar. Jimmi muhakeme, edildi suçlu olduğunu itiraf ederek üç yıl hapse mahküm oldu. Urfada halkevi faaliyeti Urfa (Hususi) — Halkevi binası dahilinde açılan kütüphanede, dört bin cilt kitap vardır. Kütüphaneye yurdun muhtelif şehirlerinde çıkan gazete ve ve mecmualar da gelmekte ve halk bu su- retle dünya hâdiselerini takip etmek imkânını bulmaktadır. Şehrimizde de Yenilik adında bir ga- zete çıkmaktadır. Fakat, bu gazete ih-| tiyacı — karşılayamadığından Halkevi haftada iki gün çıkan bir gazete çıka- racaktır. Birecik ve Siverekte açılan Halkev- leri salonu birer okuma odası konulmuştur. Halk, boş burada okumakla geçirmektedir. vakitlerin rum. Ne malım, ne mülküm var. Vazi - fem icabı gece gündüz çalışıyorum. Bu şerait dahilinde evlenmeğe imkân gör - müyorum. Halbuki bir müddet daha ev- Tenmesem evlenme zamanını geçirmiş o- lacağımdan korkuyorum. N Bir erkeğin evlenme vak'i geçmez. Fa- kat vaziyeti müsait olmadan evlenmeğe kalkması hata olur. Onun için acele et- meyin. Evlendikten sonra para birikti - receğinizi zannediyorsanız bunu da um- mayın. Evlilik bekârlıktan daha tasar - ruflu bir hayat değildir. * Zonguldak F. D. R.: Garzete sütunlarında bulunacak kızla evlenilemez. Evlenmek için kızı, ailesini, kızm ha- yat ve mazisini bilmek lâzım, Gazete sütunlarında ancak macera arkadaşı bu- Tunabilir, hayat arkadaşı değil. «27 yaşındayım. Kimsesizim. Memer halinı ! Şehir içindeki mezarlıklar D evvel ha- «Belediye şehir içinde, küçük camile- rin avlularındaki ve cadde üzerlerinde, ma- halle içerlerinde üşüncemi kaydetmeden vadisi aynen alıyorum: bulunan — mezarlıkların kaldırılmasına çalışmaktadır. Küçük Lângada Abdullah —camü ya- nında bulunan mezarlıklarla Aksaraydaki Valde camiü mezarlığımn |rarzarlıklara kaldırılması vri kapıdaki kararlaştırılmış- | tır.a Mezarlıklar belediyelerin günlük şehir vazilelerinden tamamen ayrı, bir milletin tarih ve kültürü ile alâkadar- dır: meselesi, | — Bazan mezarlık yerinin tarihi bir kıiymeti olacaktır: Şehzadebaşı civarında- ki Yedi Şehitler gibi. Beş asırlık bir an'a- neye göre İstanbulun fethi günü, şehre il- könce ayak basan yedi sekban neferi, ket- hüdaları Hıdır oğlu Hamza ile beraber ya- ln kılıç surlardan buraya kadar gelmişler ve burada şehit olmuşlar. Onların hatırası asırlarda yaşamış ve ikinci Mahmut zama- nında olduğunu tahmin ederim, ternsili mahiyette buraya bir mezar yapılmış ve mezar taşına gu kitâbe yazılmıştı «Hüvel Hallâkulbaki Kethüdayı şühe- dayı sekban Hamza bin Hızır hazretlerinin ruhuna fatiha. Sene 857.» Bu mezar yerinden oynatılır mı? 2 — Bazan mezar, Türk tarihinde yeri olan bir Türk büyüğünün kabri olacaktır; meselâ: Yeni cami gibi bir şaheser âbide- nin mimarı olan Davut ağanın mezarı gibi. Şehzadebaşı civarındaki Yedi şebiller , mezar taşı yeni bir yol açılırken bu büyük Türk mimarının |Mııııulı paşa tekkesi civarında kabri de yola alınmış, kabir taşını okuyan Wbiı zat müzeler müdürlüğüne haber miş. Taş müzeye nakledilmiş midir, bilmi- yorum, ver. Bursa belediyesi de Deveciler mezar- | |lğını hâl yapmıştır. Bu mezarlıkta on ye- dinci asır ortasında yaşamış olan müverrih |Kara Çelebi Zade Aziz Efendi yatmakta O Aziz Elendi ki Artist ve orijinal bir |büyük muharrir olduğu kadar vazifelerini Ibrahimi karşı tahkir edecek bir medeni ve suüstimal etmiş Sultan yüzüne siyasi celüdet sahibiydi. Acaba kemikleri ne ol- muştur, kabir taşı nerededir? 3 — Bazan kabir taşı, yazısı ve şekli cihetlerinden bir san'at eseri olacaktır. Bu İbakımdan da bu taş müzelerimizin —mali- dır. Fakat ne kadar yazıktır ki müzemizde 'Türk kabir taşlarının bir kolleksiyonu yok- tur. Meselâ: Kadın ve erkek taşları olmak üzere yapılan umumi bir taksimden sonra 16, 17. 18, 19 ve 20 inci asırlar Üzerine kronolojik ikinci bir taksim yapılarak, Ve- zir, ülema, esnaf, yeniçeri vesair askeri &- niflar ve mühtelif serbest meslek erbabının taşları diye bir salonda, bir binada toplan- mamıştır. Bu mesele, bu sütundan ziyade bir mü- sahabenin mevzuudur. İstanbul şehri içindeki mezarlara, tarih- çilerden ve arkeoloğlardan mürekkep kü- çük grupların daimi kontrolü temin — edil- medikçe dokunulmamalıdır; ve dakunul- maz da ümidindeyim. Reşad Ekrem Koçu Haziran 15 “Son Posta,nın müsabakası: 0 Tarihi Vak'a ve 40 TarihiTablo 25 - Orfe ile Öridis Orfe, Trakya krallarından — Odagr'ın oğlu idi. Büyük — bir musikişinas olan bu delikanlı, kitarasından öyle cana yakın nağmeler çıkarırdı ki vahşi hayvanlar a- yaklarının dibine gelip yatarlar, kuşlar dallardan sarkarak onun şarkılarını — din- ler, rüzgür nefesini kesor, ve sular akışını durdurur, ağaçlar dallarını bu nağmelere uydurarak tatlı birer raksa başlarlardı. Sevgilisi Oridis'in vakitsiz Ör- feyi deli gibi yapmıştı. Eline kitarasını al rak yeraltı âlemlerinin, cehennemlerin tan- rasına, ayıılık acılarının en yanık besteleri- ni çaldı. Yeraltı âlömlerinin tanıısı, Orfe- nin kırılmış gönlünü daha ziyade parçala: m.k istemedi;. ona, zaten — yapamıyacağı şart koşarak sevgilisini teslim etti: Yer yüzüne çıkıncaya kadar Oridia'in yüzüne bakmayacaktı. bir |kadının yüzüne bakmadan yer yüzüne çı- Orfe, kollarının arasına birakılan İkdü. yollarda ğürüneğe beşkâk İt di omuzlarına sarılmış ve vücudunun ağırlığı- ni Örfenin koluna bırakmış olan güzel O- ridis hiç bir şey söylemiyerek onunla san- ki sürüklenir gibi geliyordu. Bu korkunç yol, artık bitmek üzere idi. Oridisin yüzü. ne hasret olan Örfe daha fazla dayana: madı. Başını çevirip sevgilisinin güzel yü- züne baktı: Omuzlarında bağlanan eller birdenbi: re çözülüvermiş. kolundaki vücut bir du- Hapishanede esrar lülesi Umumi hapishanedeki mahkümleri ziyarate gidenler; baplsböne müdür © yetinin sıkı kontroluna tabi tutulmak- tadırlar, Buna rağmen, içeriye girmesi memnu şeyler sokmaktadırlar. Mah- kümjerde, bunları içeride, satmakta, bir nevi ticaret yapmaktadırlar, Geçenlerde Aya Ahmet isminde bir mahkümun karyolası araştırılmış, es - rar lülesi bulunmuştur. Yapılan tahkikatla da, mahkümım bu lüle ile mahkümlara esrar içirttiği tesbit edilmiştir. Dokuzuncu ihtisas müddeiumumi - tarafından Aya Ahmet aleyhinde (dava ikame edilmiştir. Yakında duruş- maya başlanacaktır . man gibi kaybolmuştu. Ve Orfe hiç bir şey, görememişti. Orfe duman gibi silinip yokl olan sevgilisinin arkasından koşmak ister di. Fakat geldiği yol da Örfe yeryüzüne bir çılgın gibi çıktı. Artık kapanıvermiştik ebediyen kaybettiği Oridisin acısı ile kırlar- da başı boş dolaşmağa başladı. Trakyanın en güzel kızları onun acısıs nı gidermeğe çalıştılar. Fakat Örfe onların hiç birisi örmüyordu. Nihayet Trakyalı- ların büyük bayram gecelerinden birinde; Trakya kızları bol bol şarap içmişler, sar« hoş olmuşlar, eğleniyorlardı. Orfenin yine gamlı türküler söyliyerek geldiğini görüne ge üzerine atıldılar. Onu öldürdükten son- ra kafasını kesip Hebre suyuna attılar (E- ge mitolojisi). Orfenin bir.hazin macerası binlerce yıl- danberi binlerce san'atkâra ilham vermiş- tir. Örfenin aşkı tablolar, heykeller ve ope- Yukarıda — bulunan R. Beysehlag'ın tablosu bunlardan biridir. Büyük Fransız ressamı Poussin'in de «Or- fe ve Oridisa diye bir tablosu vardır. ralarla anlatılmıştır. İtalyan şâir Calzabigi'nin üç perdelik Kirik bir dram olan «Örfe» sini de Gluck' bestelemiştir ki büyük musikişinasın en gü- den biri olarak sayılır. «Cehennemlerde Offenbech zel eserl H. Cremicuz'nün Örfe» — adındaki bestelemiştir. operasını Reşad Ekrem Koçu — aa Fatihte ve Davutpaşada hırsızlık Fatihte Haraçcı Kara Muhiddin ma- hallesinde oturan Remzinin evine hır- sız girmiş, bir miktar mücevherat ça- hp kaçmıştır. So ngünlerde Aksarayda, Davutpa - şa semtinde de bir kaç hirsızlık vak'a- sına tesadüf edilmistir. Zabıta bu hır- sızları ehemmiyetle aramaktadlır. Kazalar Bostancıda Nikonun sucuk - fabri - kasında çalışan Hıristo oğlu Lunnan, av tüfeğini duvara asarken tüfek pat- lamış, Lunnan ayağından yaralanmış, Nümune hastanesine kaldırılmıştır. * Fenerde Şerbetçi sokağında otu- ran kunduracı Hasan merdivenden düşmüş, ayağı kırılmıştır.