Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TAR e l b Ç KD A AA . B SON POSTA “ Hergün Tahsil Memurlariyle Mükelleflerin Münasebeti - Bulgarlar Balkan Paktına Niçin G'rmediler? w * — —— Tahsil Memurlarile Mükelleflerin Münasebeti M..liye teşkilâtının ıslâhı münasebeti- le Büyük Millet Meclisinde cereyan eden müzakerelerde üzerinde bilhassa dur- mak istediğimiz nokta şudur: Memurların zihniyeti ve tahsil memurlariyle mükellef- lerin münasebeti. Memurlar yurddaştan ziyade — devlet ' hazinesini düşünüyorlar. Onların zihniyeti | şu: «Ben devletin varidatını artırmakla mü- kellefim, ufak bir ipucu bulunca — vergiyi yazıveririm. » Amma yurddaş bu vergiyi evvelce ver- miş midir, tarhedilen vergi miktarı haklı ve ma'kul müdür? Bunu düşünen yok, Bu zihniyetle tarhedilen vergi bir çok haksızlıklar doğuruyor. Bu haksızlıklar tah- sil memurlariyle yurddaşlar arasındaki mü- nasebetin fena bir şekil almasını intaç edi- yor. Tarhedilen vergiye itiraz — edersiniz. Memur dinlemer. — Siz bir defa vergiyi ödeyiniz, itirazı« nız varsa mahkemeye muracaat edip hak- kınızı arayınız, diyor. Hakkını müdafaa etmesini bilmeyen veya edemiyecek vaziyette olan yurddaş parayı verip işin içinden çıkıyor. Diğerleri de aylarca mahkemelerde para ve vakit kaybediyorlar. Asıl olan vergiyi bir işkence haline koy- mak değildir. Bilâkin bütün dünyada ver- giye karşı yurddaşlar hassasdırlar. Onları verginin adaletine inandırmak — ve vergiyi | seve seve vermeğe ikna etmek İâzımdır. Çünkü vergi, hem vazife, hem de bir borç- tur.. Daha kötüsü şu ki, yukarıda kaydetti- ğimiz zihniyet memleket dahilindeki ecne- bi şirketlere de sirayet etmiştir. Elektrik veya su şirketi sizden bir para ister. İtiraz edersiniz, dinlemez. «Siz evvelâ parayı ve- riniz, itirazınız varsa sonra — yaparsınız.» derler. Para vermezseniz suyunuzu — veya elektriğinizi kesiverirler. Yurddaşla resmi ve hususi müesseseler arasındaki bu para münasebetini — tanzim etmek ve yurddaşı lüzumsuz iz'açtan kur- tarmak gerektir. Yeni maliye teşkilâtının bu gayeye hizmet edeceğini umuyoruz ve şirketlerle olan münasebetin de tanzimini dileyoruz. * Bulgarlar Balkan Paktına Niçin Girmediler? B alkanların tâ göbeğinde bulunduğu halde — Bulgaristan Bal- kan Paktına girmemekte ısrar etmiştir? Eski Bulgar hariciye nazırı Bürow bu suale cevap veriyor. Gösterdiği sebepler şu: Bulgaristan mevcut muahedelerle - bir takım haksızlıklara uğramıştır. Hudutları- nın tashihini ister. Dedeağaçtan Akdenize inmek arzusundadır. Halbuki Balkan Pak- tı Bulgaristanın bu arzularının tahakkuku- na ebediyen sed çekecektir. Fazla olarak Balkan Paktını menfaatleri ve cografi va- ziyetleri birbirine uygun olmayan. devlet- ler arasında aktedilmiştir. Binaenaleyh belynelmilel bir hâdise çıktığı zamandan kendiliğinden dağılmağa mahkümdur. Bu iddia komşumuzun hırs ve arzuları- nı açıkça ortaya döktüğü için dikkati çek- meğe lâyıktır. Balkan Paktına girebilmesi için onun evvelâ kendisince haksız telâkki ettiği noktaların tamiri — lâzımdır. neden B'_ bildiğimize göre Balkan devletleri sulh ve | sükün içinde Bulgaristanın bu — dileklerini tetkike hazırdır. Diğer Balkan devletleri- nin endişesi Bulgaristanın bu emellerini cebren ve askeri vasıtalarla temine teşeb- üs cinnetini göstermesidir. Bunun önüne geçmek istemek ise gayet tabiidir. Bulgar komşumuz, Balkan Paktına gir- ı:n_ek arzusunu göstermek şartiyle, bu dilek- lerinin halli teklifi ile ortaya çıksa, umarız ki bir hal çaresi bulunur, ve bu suretle Bal- kanların en mühim meselelerinden biri de kat'i surette halledilmiş bulunur. Özlü sözler: Akıl kendini itham ettiği zamanki ka - dar hiç bir vakit parlak olamaz. Shakespeare Aşk bir sanattır. Arcene Houssaye Sabırsız insan gazsız lâmbaya benzer. Alfred de Musset Kesimli Makale B Hayatın en mükemmel altı şeyi Bi Zevkler ve kanaatler münakaşa götür- Fakat hayatın en güzel altı şeyi hak- || kında ittifak vardır. Bu altı şey şunlardır: Yemek, içmek, çalışmak, eğlenmek, uyu- mak, ve sevmek. Hayat bunlarla kaimdir. Hayat'a her şeye bıkılabilir. Güzel bir manzaraya, rahata, tenbelliğe falan bıkıla- bilir. Hayatta bu altı şeyden başka bıkma- yacağımız hiç bir şey yoktur. Fakat bu altı şeyi her gün tekrar ettiğimiz halde bir gün bıkkınlık gösteremeyiz. Yemeğe, içmeğe, uyumağa ve sevmeğe bıkılır mı? Şüphesiz hayatta pek çok isteklerimiz olabilir. Eyi bir artist, yüksek bir âlim, mü- kemmel bir adam olmak isteyebiliriz. Fa- kat ne olursak olalım, ne istersek — isteye- lim, hayatta bu altı şey kadar ihmal ede- miyeceğimiz ve mahrum edildiğimiz — tak- dirde arayacağımız bir şey bulunamaz. Hayat bize bunları bedava vefmış;ı—r Onun için kıymetini anlamış değilizdir. Fakat bu altı şeyden bir tanesinden mah- rum edildiğinizi düşününüz, hayatın ne kö- tü şey olacağını o vakit anlarsınız. 300,000 Frank sahibi Bir dilencide Meslek muhabbeti İspanyada birkaç gün evvel bir dilen- ciyi otomobil çiğ- nemiş adamı evine götürdükleri zaman tam 300,000 frank serveti olduğunu an -- şı | ğ lamışlar. ";Nl i Birisi merak et- vv ' - miş: **1'-6"7" — Sen bu kadar tengin olduğun hal- de neden hâlâ dileniyorsun? demiş. Dilenci göz kapaklarını aralayıp mu- hatabının yüzüne baktıktan sonra şu ce- | vab vermiş: — Ne yapayım, ben mesleğimi severim! demiş. * İngiltere Kralının karısı Bu mevzu etrafında bu sütunlarda bir çok defalar konuştuk. Buna rağmen seki- zinci Edvard'ın evlenmesi meselesi — hâlâ taze bir mevzu olmaktan çıkmamıştır. Hükümdarın, şimdi de Danimarka Kra- hniın yeğeni Prenses Alaxandrine ile ev- leneceği söylenmektedir. Prenses Alexan- drine 1914 de doğduğuna göre henüz 22 yaşındadır. Ve fevkalâde bisiklet meraklı- sıdır. İngiltere Aristokrat mahafili, genç Prenses'de tek bir mahzur olarak bu bisik- let iptilâsmı bulmakta ve «Avamın bindiği bir âlete Kralm karısın binemez, demekte- dirler. * Mektep — çocuklarının sulhperverliği Şimali İngilteredeki ilk mektep talebe- leri toplanarak bütün dünyadaki arkadaş- larına aşağıdaki beyannameyi gönder - meği karar altına almışlardır: «Arkadaşlar, babalarımız, harplerde öl- dü çoğumuz öksüz kaldık, annelerimiz se- fil ve pçrişan oldu. Buna rağmen büyükler hâlâ akıllanamadılar, harp hazırlıyorlar. Biz sulhperver olalım, — annelerimizin göz yaşlarını durduralım, bizim çocukları- | mız, baba, ağabey acısı görmesinler? Dün- yada yapılacak iş mi yok, ilim, fen ne gü- ne duruyor. Biraz da o #ahada çalışalım.» Kolayı var! Şair H.. F.. biraz dalgındır. Bu dal- gınlık buhranları arasında bazen ga - yet tuhaf sözler söyler. Geçenlerde, Erenköy taraflarında yazlık bir ev arıyordu. Bir tane buldu, beğendi.. lâkin hat boyunda. Evin sahibi ile pazarlık edeceği sıra- da, yanında bulunan bir arkadaşı: — Üstadi dedi; iyi düşün. Bu ev güzel, fiyatı da ucuz amma, korkarım ki tren gürültüsüne bir zaman alışa - mazsın | Şair bu esnada yine kim bilir nasıl dalmıştı. Rüya görür gibi: — Kolayı var! dedi; önce tren gü- rültüsüne alışır, sonra buraya taşını - rırn | * k , Sinema yıldızları - Evlenmek için Cemiyet kurdular Holivudda ön üç genç sinema yıldızı, aralarında bir cemiyet kurarak, zengin ol- madan evvel evlenmemeğe ve erkeklere kat'iyyen itimat etmemeğe karar lerdir. Cemiyetin reisesi olan Patriciş Ellis bir gazeteciye şu beyanatta bulunmuştur: «Biz mesleği aşka tercih etmek istiyo- ruz. Fakat her birini teker teker, aşkın ca- zibesinden kendimizi kurtaramıyacağımızı anlayınca, birleşerek müttehid bir kuvvet teşkil etmeğe karar. verdik.» * General Despereye Ramanyada verilen çiftlik Umumi harbin sonuna doğru itilâf dev- letleri ordularının başında olarak Roman- yaya giren General Despere, elyevm Bük- reştedir. Kendisi Romanyaya, Kral ve hü- kümet tarafından resmen davet edilmiş- tir. vermiş- Romanyalılar, Franşe Despereye - Ro- manyada büyük bir çiftlik hediye — etmiş- lerdir. General bu ziyaretten istifade ede- rek, çiftliğinin hesaplarını da rü'yet ede- cektir. Sulh için Yegâne çare: Akdenizi doldurmak Alman profesör- lerinden biri dün- yadaki — karışıklığı durdurmak için dâ- hiyane bir çare bul- Mmüuştur. Profesöre naza- >ran bu çare şudur: Akdenizi doldur- mak.... — Akdeniz dolduğu takdirde, İngiltere ve' İtalya ara- sında Akdeniz Trekabeti kalmayacaktır. İtalya, boş toprak bulacaktır. Yalnız İtal- ya mı? Bu fikri ortaya attığı için, Alman- ya, oradaki boş toprakların yarısını müs- temleke olarak kullanabilecek, İngiltere ve Fransa :lax fazla dekovillerini bu arada ça- hştırabileceklerdir. * Coğrafya âllmi çocuk Cenubi Amerikada — bir lise talebesi cografyaya fevkalâde merak etmiş. Uzun uzun çalıştıktan sonra, bütün dünya hari- tasında, kaç tane kaza merkezi bulundu- ğunu, isimlerinin ne olduğunu bildiğini id- dia ederek imtihan edilmesini — istemiştir. Nihayet bir hey'et seçilmiş, bu hey'et bü- tün dünya haritalarını önüne — yığmış, en umulmadık yerlerde en ufak köy isimlerini, talebeye sormuş, talebe de bütün bu isim- leri bilmiştir. * Kulaksızlara sonradan kulak takıyorlar Amerikada Kansas eyaletindeki tıbbi bir cemiyet kulaksız olarak doğan bir insa- na sun'i kulak imal ederek takmış, ve a- damcağızın kulaklarının sonradan takma olduğu hiç belli olmamıştır. * Baron Âlocizi uzun atlama şampiliyonu Fransız gazeteleri İtalyanın Cenevrede murahhası olan Baron Aloiziden bahse- derlerken diplomatın eski bir bahriye zabiti ve sabık uzun atlama şampiyonu olduğunu haber vermektedirler. r den ayırmaktı. TeiT at yapıldı. Doktorlar arasında böyle bir tasnif yap - İSTER İNAN İSTER İNANMA! İSTER İNAN İSTER İNANMA! edenleri sınıflara ayırıyordu. Maksat doktorlardan kazançları | havale edildi. nisbetinde vergi almak, çok kazananla, az kazananı birbirin - manın güçlüğü anlaşıldı. Nihayet keyfiyet Etibba cemiyetine Birinci sınıf doktorlar yılda Bin lira vergi vereceklerdi. Etibba odası tetkikat yapmış ve senede bin lira vergi vere- bilecek bir doktor bulamamıştır. yııiı yaşamalarının manası kalmaz. “- Sözün Kısası Yıkılan berhanenin Son kurdu E., Ekrem-Talı mumi harbin kopardığı kasırga- dan, Şarkta muazzam fakat köh-:_ w ne, ahşap bir paşa konağı yıkıldı: Rus- ya çarlarının asırlık saltanatı, temelle- ri sarsılarak, tuzla buz, dağılıverdi. Ve çürümüş bu -bir yığın tahtanıri arasından fışkıran kurtlar, o konağın arsasına bitişik olan bizim bahçemize yayıldılar, evimize bulaştılar, kemirâ kemire çökerttikleri o köhne bina gibiİ burada da kendi muzır faaliyetlerins | zemin bulmak istediler. ı Bu memlekete, bu tertemiz muhit& kokain, morfin, kumar iptilâlarıni, fuhşun en mütereddi, en marazi şeki lerini, bir inkılâbın önünden — kaçari Vrangel ordusunun peşisıra akın ederi beyaz Ruslar soktu. ğ Çarlar saltanatı Türkün coğrafi varlığına kastetmişti. Çarların mütefes. sih tebaası Türk unsurunun bünyeslİs ne kastettiler. | Mütareke devrindeki İ_stanbulun' monografisini yazacak olanlar, Vrama, gel döküntülerinin fezahatini lâyıkiyle: tasvir etmekten hayâ duyacaklardır. | Petersburgda, vatan gayreti güderi bir asılzadenin kurşunlariyle ölen pa *' pas Rasputin'i o meş'um devir, az kaldı İstanbulda hortlatıyordu. | Ahlâk ve fazilet rejimi olan cümhuse riyet bu pisliği temizledi.. Bu çarlık artıklarını küredi. Onların meş'um yadigârı olan kokain ve morfin iptilâ«e sına karşı şiddetli nizamlar, kanunlar koydu. Fakat görüyoruz ki cümhuriyet gü« neşinin muzadıtaaffün, mikrop öldü « rücü huzmeleri henüz her tarafa tesir edememiş. Dün, çarlık ordusunun ü- niformasını senelerce sırtında taşımış leim bir herif, bir kaç tane masum Türk yavrusunun ırzına tasallüt et« mek cür'etini göstermekle yakalandı. ' Ümit ederiz ki bu, yıkılan berhane- nin köşede bucakta kalmış son kurdu- dur. Değilse bile, bunun da kafası ezil: dikten sonra artık ötekiler baş kaldı : ramaz! Biliyor Musunuz ? | — Osmanlı sarayında senelerce tek başına hüküm süren ve asıl ismi Bafo olan Venedikli Valde Sultan kimdir? 2 — Amazonlar kimlerdir? 3 — Sam amca nedir, kimlere derler? 4 — Şeyh Sâdi kimdir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Osmanlıların mebdei Kayıhan aştr retinden başlar. 2 — Fillerin ceddi mamuttur. Asya « da ve Avrupada yaşamıştır. t 3 — İsmi iki hayvan isminden müte « şekkil olan hayvan devekuşudur. 4 — Neptün eski Romalıların deniz ilâ- hıdır. İlâh Saturnun oğludur. Kardeşleri gene ilâhlardan Jüpiter ve Plutondur. Masallara göre kendisinin deniz kena « rında bir sarayı vardı. İstediği zaman al- tın saçlarını coşan denize açar, dalgalara tutulan gemileri kurtarırdı. 5— —— İnhalar, Avrupalılar cenu - bi Amerikayı istilâ etmeden evvel Peru - da büyük bir medeniyet kurmuş bir mil- lettir. Bunların Asyadan geldikleri, Türk 'irkına mensup oldukları, eserleri ve dilleri üzerinde yapılan tetkiklerden anlaşılmış y tır. Özlü sözler Neşe ekseriya bir çok deliliklerin ana - sıdır. Kadınlar gülerek kendilerini kaybe « derler. Richardson * Aşk, hakikat kumaşı üzerine — işlenmiş muhayyelenin nakşıdır. Carlyle Eğer adalet kaybolursa, insanların dün- , EFREELZER