ye “10 Sayfa “OLUM MANGASI ilin içinde birden bir rah üyahdn “ Salih! Ne yapıyor bu adamlar? ,, dedi Sesleri, bir kasırga gibi meydanın zlu havası üzerinde sürüklenmişti. Salih, sözüne devam ediyordu: — Bunlar, Yemen kıt'asının en)to: korkunç insanlarıdır... Ellerine geçi Köyün en ihtiyar adamı, ortaya 'dikleri düşmanlarının derhal göğsünü çıkmış, ellerini kaldırarak orada bulu- © parçalarlar.. Ellerini sokup kalbini ko-/nanların gelmiş ve geçmişlerine, sıh - © parırlar. Ve sonra © kalbi semaya doğ- bat ve âfiyetlerine dua ettikten sonra, “tu kaldırırlar. Üç kere dişlerile ısırır «| — Ey ahalil.. Aslen ve neslen şerif lar. Daha sonra da, kaldırıp yere atar-|ve cesur olan Seyit Tâhâ'nın oğlu Ha- ” lari... mut, şimdi sünnet edilecek.. Hazreti © Cemil, birdenbire Salihin sözünü|peygamberin emri yerine getirilecek - kesmişti: tir. Cümleniz şahit olun!. . — Katır üstünde gelenler kim?.. Diye bağırmığlı. i âââ.. Öndeki adama, (Abdül) Orada bulunan kadın, erkek bütün © bâri) derler. Mebhüt Nâsırın kâhyası -|balk geniş bir halka halinde toplanmış- “dır. Bu taraflarda büyük bir nüfuzujt vardır. © o — Ya, arkadan gelen?.. — O da, Emir Fâristir... Nâsırın ku- “ mandanlarından biri, © Seyit Tâhâ, köyün ileri gelenlerile misafirlerini istikbal ediyor; ikide bir- — de, boynunu Abdülbâriye doğru uza - “tarak bir şeyler söylüyordu. Cemil, merak ederek sordu: — Seyit Tâhâ, öyle ne yapıyor?.. “© — Nâsir Mebhüt namına gelmiş o- "lan Abdülbâriye arzı teslimiyet edi - “yor. Güya; başım, Nâsır Mebhütun kılıcının altındadır; demek istiyor. Hamutun koluna girmiş olan o iki yaşlı adam, gencin arkasındaki kumaş 'entariyi çıkarmışlardı. Hamut, meyda- nın ortasında kısa bir gömlekle kal - mıştı, Kır saçlı bir adam bir elinde geniş yüzlü bir bıçak, diğer elinde de bir bi- leği taşı ile Hamuta yaklaşmıştı. O za- mah Hamut ile bu adam arasında şöy- le garip bir konuşma başlamıştı : — Aleykümüsselâm.. yâ, sünnetçi. — Beni sen mi çağırttın?. —Evet.. ben çağırttım. — Fakat... Bu, bir zillet değil mi?..| — Ne istersin?.. © — Belki... Fakat ne yapalım, âdet-| — Sünneti şerifin yerine gelmesi - tir, ni isterim. — Ba, epiycs müşkülbirşeyidir. Bu na tahammül edebilecek misin?.. — Hay, hay.. büyük bir memnuni- yetle. — O halde hazırlan. Genç Hamut, halka karşı durarak Bu iki katırlıyı, gene on nefer silâh- lı takip ediyordu. i Misafirler, gölgeliğin altına getiril - “ mişlerdi. Bunlara, derhal birer küçük © tabak içinde ceviz büyüklüğünde sade “yağ takdim etmişlerdi. — Esselâmü aleyküm, yâ gençl... SON POSTİ. Geçenki Bilmecemizde Kazananlar İstanbul Alman klübü iz klübü Hamiyet Özişen, İstanbul 49 uncu mek - tep 4 ten 26 Mehmet, Zincirlikuyu 20 inci mektep 4/B den 83 Kâmran, Sultanah -|" met Tevkifhane karşısı Kibarzade Muazzez. DOLMA MÜREKKEPLİ KALEM Beşiktaş Ihlamur deresi 143 Necati, E- dirnekapı bahçıvan oğlu sokak 4 te Şev- ket, Gedikpaşa Tatlıkuyu Esirci Kema » leddin sokak 16 da K. Alkaya, Beyoğlu 16 ıncı mektep B3 Eşref. MUHTIRA DEFTERİ Kadirga 3 üncü mektep 5/B den 285 M. Yılmaz, Bolu orta mektep (1/B den 340 Eşref Talu, İstanbul erkek lisesi 828 Yusuf. Tarsus misaki milli mektebi 4 den 50 Hüseyin, Şişli terakki lisesi 2 den 167 Ul- ya güler, Tokat orta mektep 2/B den 330 Cihat, Beyoğlu Senpoloşeri Fransız mek- tebi Şefike Ateşoğlu, o Ödemiş zafer ilk mektebi 5 inci sınıf 59 S. Kuraş. LÂSTİK TOP İst, 2 inci ilk mektep S/A dan 135 Ni met, Erenköy Siren sokak 8 de Lütfü Er man, Kızıltoprak 6 ıncı mektep 3 den Sacit Yalım. BOYA KALEMİ Şişhane karakol | Melek apart. 89 da Muharrem, İzmir İsmet paşa mahallesi Sa- karya sokak 37 de Fatma Çığır, Hayriye lisesi 282 Halide, İzmir Karşıyaka Mef - haret sokak 20 de Suat, Beyoğlu 47 inci mektep 54 Ferda. LOSYON İst, Gelenbevi orta okul I/A dan 352 K. Turnaoğlu, İst. 20 inci mektep 3 den 167 de Nüzhet Türkün, Beyazıt 39 uncu mektep 4/B den 331 Nedime. BÜYÜK SULU BOYA Petürke Dumlupınar 3 den 136 Mazhar Bilgin, 44 üncü mektep $/B den 169 Saba- apar. yarıdan fazlası çıplak olan vücudunu © Misafirler, bu yağları almışlar, a - germişti, yuçlarının içinde yuvarlamışlar; sa - © Kallarına, şakaklarından sarkan zülüf lerine sürmiye başlamışlardı. © Cemilin içinde, birdenbire bir istik- “ rah uyanmıştı. © — Salihi. Ne yapıyor bu adamlar? — Kendilerine ikram edilen karan- fl kokulu yağı sürünüyorlar. — Aman Yarabbi.. Ne pislik bu?.. BULMACA kat, Adana Kânunusani mektebi 2 den Na- hide, Pangaltı Derebaşı sokak 7 de Nazi- re, Kırklareli Ceza evi sekreteri Saadet. KÜÇÜK SULU BOYA Uşak Gazi mektebi Sınıf 4 den 255 Mu- zafer, Fatih hattat Nazif sokak Selâhaddin Ünal, Tarsus misakı milli mektebi 4 den İlhan Ege, Vezneciler camii karşısında Fet- hi. ALBÜM Fatih Fevzi paşa cad. 114 de İlhami kı. YUSUF İ “Öldü mü, öldürüldü mü? Mays 17 ZZEDDİN Eski Osmanlı Veliahtı katledilmiştir. Yazan: Ziya Şakir — Ii gibi kan aktığını duydukça, bütün bu kanlı hailelere sebep olan Enver Paşa- ya karşı kalbindeki gayzi arttıkça art- miş; bu sebeple (Hanedan meclisi) n- de bir kaç defa Enver Paşayı acı söz- lerle hırpalamıştı. Enver Paşa; bu sözler karşısında, kipkırmızı kesilmişti. Fakat daima sü- kün ve itidalini muhafaza etmiş; veli- ahda en küçük bir hürmetsizlik göster- memişti. Sadece meclis dağılıp ta çıkılırken orada bulunanlara: — Efendi hazretlerinin sinir nöbet- leri gittikçe artıyor. Bilmem ki, bunun önüne nasıl geçeceğiz). Demişti. Hatta bir gün, yine böyle şiddetli bir münakaşadan sonra, Enver Paşa ayni sözleri Vahdeddin Efendiye söy- lemişti, Vahdeddin; bu büyük fırsatı fevt etmemiş, derhal şu cevabı vermiş- ti; — Bugün, bir şey değil... Fakat; Allah göstermesin, biradere bir emri hak vaki olursa, o zaman Efendinin elinden çekeceğiniz var. Demişti. Oldukça zeki bir adam olan Enver Paşa, Vahdeddin Efendinin bu sözle- rindeki mana ve maksadı derhal keş- fetmişti. Fakat, kaşlarını çatarak süküt etmeyi tercih eylemişti, O gün saraydan çikan Enver Paşa, doğruca Babıâliye gelmişti. Orada Ba- haeddin Şakir Beyle Talât Bey, bir me- selenin müzakeresi için kendisini bek- İemektelerdi. Enver Paşa, saraydaki mecliste ce- reyan eden hâdiseyi anlatmış ve onu müteakip Vahdeddinle olan muhave- reyi nakletmişti... Bahseddin Şakir Bey Vahdeddinin bu sözlerine fena halde öfkelenmiş; — Hay mel'un hay1... Desene, âdeta bizi korkutarak bir cinayete sürükle- — siTayyacecrle sd sd rsdri adritsdrited © — Yavaş söyleyin. Duyarlarsa, kı - lar. kızarlarsa, fenadır... Siz; pis- lik diyorsunuz amma, bizde en makbul “bir âdettir. — Yere batsın, böyle âdetl.. > — Susunuz... Abdülbâri'ni İz . Galiba, bu yabancı ki ye soruyor. Hakikaten; Abdülbâri, yanındaki “Seyit Tâhâya Cemili göstererek bir ler söylüyor; Seyit Tâhâ da Abdül- bâri'ye eğilerek cevap veriyordu. Cemil, bunların kendisi hakkında gö ini hissetmişti. Fakat, ân- kalanmıştı. Kızlar ve delikanlılar hep İr ağızdan şarkı söylüyorlar, çevik ri rle eğilip doğrularak mütema- n yeri tekmeliyorlardı. ibdülbâri'nin adamları, ikide birde atıyorlar; küçük birer top gibi yan silâh seslerile oyuncuların ne- ini arttırıyorlardı . © Öğle vakti yaklaşmıştı. Meydanda: © — Geliyor!. Geliyorl.. © Diye bir takım sesler dolaşmıştı. esin gözü, Seyit Tâhânın evine kaymıştı, Müzika garip bir marş ısı çalmaya başlamıştı. İki yaşlı adam, Şam kumaşından u- bir gömlek giymiş olan on dokuz “Hex taraftan: PE Mam al lapa Soldan sağa: mıyan şey. Yukardan aşağıya: aşmak emri hazının cem'i mütekellimi, Dünkü bulmacanın halli: Soldan sağa: i Ş 1 — Kumarbaz, de. 2 — Atik, kibar. larında kadar bir gencin kollarına|, yasa, kafa. 4 — Enayi, rak Ya nişler, müzikanın ahengine uya *İN. fire 6 —Lik, o. Rif. 7 — O, Rubu, muattar. 11 — Ter, Baal, Yukarıdan aşağıya? ve kızlar, hep bir ağızdan gürültülü bir | basma. 6 — Uslu. 7 — Kara, o, taah, 8 — Zitat, tâ. 9 — Bakire, ita. 10 — Da, arı za, al 1 — Er, Mefahir, 1 — Talih, Habeşistanda meşhur bir göl 2 — Kaideler, bağlamak, 3 — Si - nirli, valde. 4 — Aht, bir kız ismi, $ —|' Kabul etmemek, uzağı gösteririz. 6 — Topçu tabiri, su, 7 — Adak, 8 — Bir yerimiz acıdığı zaman çıkardığımız ses, A- zerbaycanlı, 9 — Dest, satışın aka, 10 — Kapı, al 11 — İngiliz hariciye nazırı, çık- | — Hançerin benzeri, küçücük çocuk. 2 — Bir A ilâvesile yapar olur, padişah, isim. 3 — Mutluluk, çocuk doğurtan. 4 — Amerikan matmazel, ramazanda çalınır. 5 — Kat kelimesinin frenkçesi, mutfak « larda bulunur. 6 — Pamuk yığınının bağ- larışı, vücudurnuzda çıkar. 7 — Memleket, dört tarafı su ile çevrili kara, nota. 8 — Uzağı gösteririz, lâhim, o yapışkan. 9 — Ağa, belâlar, 10 — Büyük anne, bir E ilâ- vesile Karadenizde bir memleketimiz o - lar. 1I — Dört yanı su ile çevrili yer, ça - 1 — Kamer, o, nit, 2 — Utan, izbe. zı Birsen, İzmir Mat. Mv. inşaat kâtibi Na- zif kızı Nermin Uz, Sultanahmet kabasa - kal mimar Mehmet ağa sokak 36 da Ba- kım Sefer, Eskişehir Ülkü mektebi karşi sında 7 de Süveyda, İst K. Ayasofya Medrese sokak 14 de Z. 5. Celey, Anka- ya İskân umum müdürlüğü memurların - dan Osman kızı Sevgi, Kartal ilk mektep 3 üncü sınıf Kadriye, Ankara devlet demir yolları hâsilat dairesi yolcu kaleminde Sab- ri kızı Süveyda, rim, Demişti. Fakat.. her şeyi ve her zünü kesmiş; KART İst, Erkek lisesi Vedat, Divanyolu 67- de Abbas, Çengelköy Üzüm özü sokağı 39 da Necati, İstanbul 14 üncü mektep 1- den 254 Emine Kumkapı orta mek- tep 124 Turgut Peçel, Şehremini No. 2/1 de H. Şen, İst. Erkek Tisesi 803 Nihat Öz- can, Kurtuluş Rum kız ilk mektebi 4 sınıf. dan 12. E. T., Beyoğlu Rus sokak 20 de Mari Vardar, Koca nufus memuru Galip kızı Jale, İst, Erkek lisesi 1/E den 569 İb- rahim, Ayasofya Yerebatan Şengül hamam ,13 de Yaşar, Vefa liğesi 3/B den 773 Ser- met, Tarsus Paşa gözinosu karşısında Sıt- kı oğlu Şefik, Samsun Çarşamba merkez İmektebi 3 den 177 Mehmet, Samsun Çar- şamba mektebi 3 den 49 dan Alp Onot, Gerede ilk mektep 185 Avniye Talu, 20 inci mektep 3 den 167 Nüzhet Türkân, sak iyi olur. Diye mukabele etmişti. nesine lüzum hissedilmişti. Samatya Arapkuyu sokak 2 de Neclâ, E- Kadri dirnekapı Sarmaşık cad. Suime, Misakı| kalbini tedavi etmişlerdi. milli mektebi 4 den 126 Vecihe Şendil, | Adana simsar Hilmi kâtibi Enver oğlu O- #uz Şener, Ankara Anafartalar cad. Çarşı sokak 29 da Anna, Salihli urayda Baban Rağbet oğlu Cemil, İst. Erkek İisesi 456 B. Özbek, Ankara Cebeci Erip sokak 26 da Rıdvan Nazmi, Ankara Albayrak ilk mek- teb 3 de 84 de | Kemal Özbek, Kalamış Fener cad. 95 de Refia, Tokat İbni Kemal lk mektebi 3 den 156 Halik, Amasya Ye- gilirmak mektebi 252 İhsan, Çapa kız mu- allim mektebi 32 İrfan, İstanbul Heybeli sanatoryom 2 inci bina Sabri, Davutpaşa Samatya cad. 55 de Memnune, Bursa kız eauallim mektebi 4/A dan 252 Şükran, vünnisa, Kartal dan 45 Vedat, mek istiyor... Allahi göstermesin, Efen- diye uzanan elleri, en evvel ben kıra” “hldiseyi em- salsiz bir soğukkanlılıkla karşılayan Talât Bey Bahaeddin Şakir Beyin sö- — Doktorl.. Nafile yere hiddetlen- me... Efendine (1) kimse bir şey yar pamaz. Lâkin, bu adamın hastalığının günden güne arttığı işitiliyor. Şimdi Enverin söylediği sözler de bunu teyit ediyor. Biz, biraz Efendi ile meşgul ol- Ve o günden itibaren de, artık bu meseleye ehemmiyet verilmişti. Her şeyden evvel, Efendinin o mütehassıs akliyeci doktorlar tarafından muaye- O aralık veliahd Yusuf İzzeddin Efendi, asabi bir kalp çarpıntısından muztaripti. İkide bir de, gerek doktor Bahaeddin Şakir Beye ve gerek diğer hususi tabibi (Tıp fakültesi muallim- lerinden) doktor Celâl İsmail Paşaya, bu çarpıntıdan şikâyet etmekte idi. Ayvalık orta ektep 1/2 den 267 Ricai, | Hattâ, doktor Celâl Paşa ile doktor Hil- Bey, bir müddet veliahdın Doktor Bahaeddi din Şekir Bey, işte dayet, Kars okulu 5 den 263 Sıdıka Uz- duran, Cağaloğlu Molla feneri 38 de Ni- Samatya 43 üncü mektep 1 den 274 Hi- hat Özcan, Yedikule 43 üncü ilk okul 2/A- bu şikâyetlerden istifade etmiş; bir gün Şimdi de, Çanakkalede seller |sözü döndürüp dolaştırarak: — Efendi hazretleri!.. Viyanaya kas dar bir seyahat ihtiyar buyursanız. O- rada, hepimizin hocası olacak derece- de büyük doktorlar var. Bir kere de kalbinizi onlara mua; attirseniz. Demişti... Yusuf İzzeddin Efendi, bu teklifi derhal kabul etmiş; Viyana” ya gitmişti. Ve orada, profesör (Sile- zinger) ile profesör (Konreyit- tara- fından muayene edilmişti. Fakat, daha velinhd İstanbuldan ha“ reket etmeden evvel, Viyana sefirine mahrem bir şifre ile talimat verilmiş; (Veliahdı muayene edecek olan dok- torlarla hüsüsi sürette temas ediniz. Bunlarâ veliahdın kendisine hissetti rilmeden emrazı akliye noktasından muayenesi lâzımgeldiğini ihsas ediniz, Badehu mahremane bir şekilde alına- cak raporu gönderiniz.) Denilmişti. Doktorlar, kalbinde hiç bir rahatsız- bk olmadığına dair veliahdı temin et mişler; hattâ kendi talebi üzerine, Fransızca bir rapor da vermişlerdi... Fakat, emrazı akliye noktasından ce vap ve mütalea istiyen sefire da sade: cet — Veliahdda, melankolik istideği var, Fakat bu istidat, daima seyahat lerle çarçabuk söndürülebilir. Demişlerdi... lâkin; sefirin istediği raporu, vermemişlerdi. ç Vahdeddin efendi, veliaht'ın bu Vi- yana seyahatına ve orada doktor mu- ayenelerine fevkalâde ehemmiyet ver« mişti. Ve bunun neticesini anlamak İ- çin kaim biraderi Zeki beyi sureti bu susiyede Viyanaya tahkikata gönder : mişti, Zeki bey, Viyanada ciddem mahira« ne bir tahkikat icra etmiş; vellabt'ın « kadar mahrem tutulan akıl hastalıği muayenesinin neticesini Ve sür'atle İstanbula di ba bü yük zaferini eniştesi Vahdeddin efen- diye bildirmişti. (Arkamı var) Cild güzelliği VENÜS PUDRASI: Çehreye bilkatin veremiyeceği yu- muşak, cazip ve tatlı bir beyazlık verir. VENÜS KREM: İle beslenen bir cild dünyanın ente ravetli güzelliğidir. VENÜS RUJU: Kullanan bir dudaktan çıkan her ke lime bir ateş damlası gibi yakıcı olur. Beyoğlunda tanınmış Karlman, N. Tarika, Şark Merkez, Jtriyat ve bu- satılır. EREN, yat a gölir istiyorsan Parana temin etme! VİKİNG