6 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VT GT A isnul Kubbealtında kopan kanlı ve gülünç bir sipahi ihtilâli * * * y . Akın akın saray kapılarına dayanan sipahile « Padişahım bize defterdarı ver, paralıyalım !.,, diye bağrıyorlardı 12 inci asırda Kubbe altında sık sık vukua gelen hâdisek'in, galeyanların —2n gülüncü bir Sipahi isyanıdır. Üçüncü Murad za- yıf bünyesiyle Osmanlı tahtını doldurî Mağa çalışırken bir rebiyülevvel gün*ü Kubbe altınde «kul tayfası» nın ulııı— feleri dağıtılıyordu. bütün divan eîka- nı toplantıda hazırdı. Yeniçeri ve sIpa”> Bi kalabalığı tâ Kapıaltına kadar uza- Dıp gidiyordu. gü Kısık bir uğultu arasında *Yenış'er:- lerin ulüfeleri dağıtıldı. Sıra sipahilere geldi. Fakat divan erkânı akçenin ye- tişmediğini görünce ne yapacaklarını Şaşırdılar. İç hazineden de imdat olun- Muyordu. Müşkülü — gören .deftçr— dar Sultanbaş Emir 'paşa Sipahilere şu haberi gönderdi: Üİ — Sipahi karındaşlar!. Mevacıl?ınız tekmil olunacak!. Varın, rahat yürek- lerinizle dağılın!.. dedi. Fakat işte o za koptu. Sipahiler yer yer: | —. Cebri noksan üzere ülüfe alma- ziz!.. diye bağırmağa, Kubbe altına doğru saldırmağa başladılar. tehdidâmiz âvazlar: — Padişahım, elbet te bize _defter- darın başını ver, paralayalım!. diye çın çın çınlıyordu. Nasihate çıkanlar taşlanıyor, kala- balık şiddetle iç kapıya dayanıyor, sa- raya girecek raddeye geliyordu. N Hâdiseden haberdar edilen Üçümîu Murad iç hazineden üç yüz akçe ven_l- Mesini emrettiği halde Sipahiler bir türlü kanmıyorlar, ayak direyorlar: — Bize ve devlete ve padişaha bu değlü defterdar gerekmez!. Elbette ba- Pinı isterüz!. Diye bağrı çığrışıyorlardı. T Çaıîıîşbqı îî;pkapıcılar kethüdası üç dört dafa Kubbe altından Sipahilere Bıtfı—le rl;duradmız nedür?. Ulüfeleri a- hnız, Defterdarın başını neylersinia?. dediler. Fakat Sipahiler hiç bfr şey ehıı: lemiyor, geleni taşlıyor. nasihat edeni tille tokat: tersyüzü geri kaçırtıyorlar- dı. ; ç Bir aralık âsileri ten_hne kazasker- ler de gönderildi. Sipahiler: — Padişahım, bize dc&erd_ar dCY?'“' sunun başını ver, görelim!. diye bagfr- tıkça kazaskerler koca ıalaal!a;ını tit- teterek: ui — Ulüfeniz verildi. l_)efterdar a_lıre- tüldür. Hilâfı şeru' nice katlederiz?.. diye bağrışıyorlardı. - . Di Üçüncü Murad bir aralık_ nas!hat yollu bir hattı hümayun çıkardı. S_ıpa- hiler bunu da gürültüye boğup - dimle- mek. istemediler. Kubbe altına kor- Ş litu halinde uzanan sesle- kunç bir uğ "iylğ müteıgnîdiyen îfteıdaı'ın başını istiyor, haykırıyorlardı. ) yVi.îzıı:ıı'aıı,'lan 3;ıir kaçı da 'çîkıp m;;î- çıları yollarından çevirmek istedi, fa- kat onlar da taşa tutu çinde Kubbealtına zor Ka Hâdise büyüdükçe bü tuyu duyan İstanbulun ya yüyor, uğub- gmacı gürü- katılıyordu. hu da Sipahilerin arasına * | Yîne 'lî? tedbir. olsun diye- - acele Emir Mehmet €©& Süleymaniye vaizi man kızılca kıyamet Boğuk, | Idular, - kanlar i- dı Yazan : Ragıp Şevki Topkapı sarayı him efendi Kubbealtına davet edildi. Bunlar da cerbezeli dillerile bir — kaç söz söylemek istediler, fakat Sipahileri yola getiremediler. «Badehu yirmi kadar sâdât gelüp: — Âli resül bigünah katl ne dimek- tür?. deyu feryat ettiklerinde» Onla- rın da üzerlerine ufaklı büyüklü taş- daki kavukları bir tarafa — devrilmiş, yüzleri kan içinde kendilerini Kııbba altına güç atabiliyorlardı. Saraydaki korku artmışstı.. Kubbe altında toplanan divanı hümayun er- kânı sapsarı yüzlerle bekleşirlerken, iç kapılarda tertibat alınmağa başla- mıştı. Bu aralık durgun durgün uğultuyu dinleyen defterdar Emir paşa, mecü- zesini çıkarıp ağalardan birine vermiş, başına yeşil bir sarık sarmış: erkânı paşayı kollarından tutarak: le sabredelim!. diye Emir paşayı geri (döndürmüşlerdi. Bu hareketi gören es- ki sadrazam Boyalı Mehmet paşa E- mir paşayı sevmediği — için sadrazam Siyaveş paşaya dönmüş: edersiniz?. Geçende Mehmet paşa ve- zir iken verdiniz. Bu hot bir defterdar- ta çıkışmıştı. ri bu fikirde değildi. Kazasker Bostan zade boğuk bir sesle: vanı mıdır ki, bunda âli resül başı rolunsun, görelim, niye müncer olur! Diye bağrıyordu. ' Bu sırada Yeniçeri ağası Kubbe ler çarşıları dolaşmağa ba'şladıl_ar. Bu, bir nevi gösterişti. Yeniçerile- rin kol kol sokakları gezdiği, haberi çeri IŞti < : a şHemı:n hemen bütün İstenbul hat- kı bu eğlenceli isyanı seyre gelmişti. Kapıcılar ağaçlara, duvarlara tırma- nan serseri güruhunu kolluyor, Sipa- hiler de mütemadiyen haykırarak, teh- dit ederek defterdarın başını istiyorlar- Fi İşte bu sırada birdenbire- ortalıkta — Bire vurun! Çığlığı koptu. Ka- labalık biribirine karıştı. Padişah tara- fından kulağı kirişte bekleyen Kubb_e altı hüddamı ve mutfak uşakları allen- ne birer odun, balta, demir gaçırefek Sipahilere dpğru saldırdılar. Sıp_ahıl.er ne olduklarını anlamamışlar, yeniçerile rin baskınına uğradıklarını sanmışlar- ; Büyük bir korku içinde bâbı hüma- yuna doğru kaçışıyorlardî. Çığlıklar kopuyor, adamlar çiğneniyor, /| saray uşaklarl ellerinde odun ve demir par- çalariyle habire vuruyorlardı. Orta ka- fendi ile Küçük Ayasofya vaizi İbra- | lar yağdırılıyor, «Seyyit» ler, basların- | — Bire hay!. Kazaya rıza!. diyerek | ileri atılmıştı. Fakat çavuşlarla divan | — Ne idersiniz paşa karındaş? He- | — Devletlü, nice bir şahs siyanet k dır. Verüp fitneyi defedin!. diye âde- |, Fakat Kubbealtı erkânından hiç bi-| — Paşa, paşa!. Bu divan yezid di- |, keserler!. Bu ne bimanâ sözdür. Sab-| . altına çağrıldı, biraz sonra bütün Yeni- |" birdenbire Sipahiler arasında da yayıl- | VPT HA AN NASIL TANIN * X ** Haydutların bir mektubu: “1000 dolarınız sizde kalsın, sizin paranızı istemiyoruz. Böyle hayırlı bir işe delâlet ettiğiniz için bizden bir fenalık gelebileceğini aklınızdan çıkarın ve korkmayın...,, 72 yaşında bir ihtiyar olan dok - #tor Condon'un — Lindberg — hâdise - sine nasıl karıştığı Amerikada ve Avru- pada büyük bir merak uyandırmıştır. Müfrit bir milliyetperver, ve üç tane çocuk babası olan doktor Condon aile- sinin muhalefetine, gazetelerin dediko - dularına ve arkadaşlarının alaylarına rağmen hâdise ile niçin alâkadar oldu- ğunu şöyle anla'maktadır: «Ben İçli Bir Evlât Babasıyım» — Böyle bir cinayetin memleketimi ne derece küçük düşüreceğini gözönüne getiriniz... Sonra ben içli bir evlât ba - basıyım... Evlâdı bağrından çalınan za- vallı bir annenin elemini gözönüne ge- tirince duramadım.. g.. Sonra düşünün. Rokfeller ailesine mensup bir nevzadın” bir yata bindiri- lerek haydutların eline düşmemesi için on iki yaşına kadar açık denizlerde ya- şaması karar altına alınıyor. Diğer ta- raftan, Okyanusları ilk defa aşan milli bir kahraman, vatanında — oturamıyor, İngiliz asayişine iltica ediyor. Şu hâdiseler Amerika için ne kadar utanılacak vak'alara, Avrupalılar için de okadar merak ile takip edilecek zabıta havadisleridir. » Hauptmanın Sesi Profesör Condon canilere parayı ve- ren adamdır. Mahkemede, Hauptmanın me kuvvetli surette müessir olmuştur. Hauptmanın idam edilmesile, dedi- kadulu, bir hâdise tamamile kapanmış değildir.. Onun masum olduğuna birçok kişiler hattâ milyonlarca insan kanidir. Diğer taraftan aleyhinde,toplanan de- liller de onu elektrik sandalyesine gö- türecek kadar kuvvetlidir. Hauptman hiçbir itiraf yapmamıştır. Belki onun masumiyetini ispat edecek bazı delille bulunur ümidile evvelâ bir kaç ay sonra haftalar ve nihayet gün ve saatlerle hükmün infazı tehir edildi. Avuktalar onu kurtarmak için yırtındı- lar, karısı, kapı kapı dolaşarak hükmü verenlerin merhametini celbetmek is - tedi. Hapishane müdürü bizzat verdiği bir beyanatta Hauptmanın masum oldu- ğunu söylüyordu. Vali Aleyhine Diğer taraftan eğrilmiyen adliye zih- niyeti bir hükmün infazını boyuna ge- ciktiren vali, Hoffman aleyhine kıyam etmişti. Vali, tekrar mevkiini sağlamlaş- tırmış ve müntehiplerine hoş görünsün diye bu türlü hareket ettiğini söyledi - ler. , işledik dediler. Bu türlü itiraflar da bir Nisan gecesi idam edildi. Doktor Condon kendi görüşiyle hâ- diseyi uzun uzun anlatmaktadır. Haupt- manın suçlu olduğuna kanidir. Kendi kaleminden çıkan ve aşağıya âynen tercüme eltiğimiz satırlar, bir çok dedi- kodu uyandıran bu hâdiseyi başından sonuna kadar okuyucuların gözünde ay- - Muhtelif memleketlerdeki — polis kuvvetlerinin kıymetleri hakkında 9 mart 1932 senesinde arkadaşlarımla bir ren bir arabanın durması âsileri büs- bütün paniğe uğrattı. Kaçacak yer bu- lamıyoflar, biribirlerini — çiğneyerek, haykırarak, bağrışarak mütemadiyen çırpınıyorlardı. On dakika içinde kopan bu fırtına dinince ezilip çiğnenerek ölen tam 357 Sipahi cesedi ortada kaldı. Saray hademeleri bunları şöyle bir ayıkladı, üstlerindeki değerli şeyleri toplayıp leşlerini arabalara doldurarak - saray burnundan denize attılar. İşte Kubbealtı, böyle gülünç, feci, acıklı bir hâdisenin en canlı bir sahne- sesini tanımıştır. Ve onun şehadeti, hük- | Bazı maceraperestler, cinayeli biz | netice vermedi. Ve Rişar Hauptman 3 Lindbergin öldürülen çocuğu münakaşaya girişmiştim. Tam bu sı- rada Lindbergin çocuğunun kaçırıldığı- nı duydum. Masamızda bulunan bir ecnebi tam o sırada Amerika zabıtasının aczinden bahsediyordu. Havadis teeyyüd edin- ce fena halde mahçup oldum. Ve beni kızdıran ifadeleri üzerine kendisiyle de az daha kavga edecektim. Eve varınca Lindberg'e karşı derin bir teessür duydum. Demek sekiz sene evvel kendisini milli Bir kahraman ola- rak alkışladığımız kıymetli bir insanın bugün çocuğunu kaçırabilecek vicdan- da adamlar vardı. Ve böyle bir işe de teşebbüs edebiliyorlardı. Doktorun Haydutlara Teklifi 9 martta tahkikatın hiç ilerlemedi- ğini görünce Home News gazetesine şu mektubu yazdım: Evlâdı elinden giden bir annenin istirabını dindirmek ve cesaretiyle bü- tün bir milletin şükranını kazanan ve milli bir kahraman olan Lindberge ya- pılan bu münasebetsiz hareketi örtbas etmek için mevcut paramı çocuğu ka- çıran haydutlara vermeğe hazırım. Kendi aleyhlerinde en ufak Bir ih- barda bulunmayacağıma fidyei necat isteyenler emin olmalıdırlar. Lindberg'ten istenilen elli bin do- ların üzerine, aylıklarımdan biriktir- meğe muvaffak olduğum 1000 doları Doktor Condon da ben katacağım. Bu paraları, bizzat vermeğe ve bu cürmü işleyen insanın da ismini, her ne pahasına olursa ol« sun ifşa etmemeğe karar vermiş bu- lunuyorum. Bu sözüme itimad elilme- diği takdirde çocuğun bir katolik papa- zına bırakılmasını teklif edebilirira.» Bu mektubu gönderdiğim gazete suçun işlendiği yerde basılmakta - ve 100 bin nüsha satılmaktadır. Mektubun neşredilmesini mütcakip bütün arkadaşlarım, etrafımı — aldılar, (kimi kaçmaklığımı, kimi, saklanmaklı- ğgimi tavsiye ediyordu. (Gösterdiğim cesareti hayatımla nasıl ödeyeceğimi soranlar da çoktu. Yalnız bunların i- çinde birisi, Al Reich benim fikrime iştirak ediyor, ve bu çocuğun aranıl- ması hakkında beni teşvik ediyordu. Hayal ve karihaları pek geni: olan Amerika gazeteleri bilâhare davanın safhalarını büyük mübalâgalarla yaz- dıkları sıralarda Al Reich'den de bah-s settiler ve hayatımı koruyan. muhafı- zım olduğunu yazıp durdular. Halbuki AT Reich'in bundan -haberi bile yoktu. Bir Mektup Ve Talimat. Hemen o akşam, zarfın üzeri- mat- baa harfleriyle yazılmış bir mektup al- dım. Bir takım imlâ yanlışlarını müh- tevi olan ve kalbim titreye titreye aç- tığım mektupta hulâsaten şöyle söy- lenmekteydi: . ( Devamı var) - " - Hayatta V Gördüklerimiz Mahkeme Koridorlarında , Bir erkek söylüyordu: Anladın mı tam «(0Ü» tane, ca ağzını açarak güldü: reğim de dolu gireyim. , N, paraya atıldı: ğ | zi konuşurken görmesinler. * Anladım. şinden ayrılmadım. arkasında: — Nasıl oldu davanız?. Kadın üzüntülü döndü: dinletecekmiş. — E, siz de dinletin. si olmuştur. ; |pıda 'da saray mutfağı için "odun geti- — Benim şahidim yok. l : — Bana bak, göreyim seni. Ben da - vayı kazanırsam sana (0 tane İira var. Öteki, bir soytarı ağzına benziyen ko- — Sen üzülme bayım. Yalnız şu «10n papeli önce ver de içeri cebim gibi yü- Porföyünü çıkardı. Bütün bir «10» J liralık uzattı. Karikatüre benziyen adam gözlerinin içi gülerek aç bir hayvan gibi — Artik gam yeme. Ben istediğin gi: . bi düzerim. Fakat yanımdan uzaklaş, bi- Çekildi. Yalancı şahitlik edecekti, pe- Evvelâ koridoru mütaazzım bir ta - vırla dolaştı. Sonra camın yanında duran durgun yüzlü bir kadına sokuldu. Ben de — Bakalım' bugün belli olacak, şahit L Bulîı_mız mıydiniz?, Kadın sustu. O, gene şöylı:di: — Canım şahidin muhakkak orada bulunan biri olması lâzım gelmez ya, Bu; luverin birini. —— , , . Kadın anlçı_iıaııyg_ gibi, yüzüne baktı. O devam etti: : 4 — Ne gibi?. _ — Meselâ «10» lira verin. Size bir şa« hit bulayım. Kadın atıldı: Te — Aman vereyim, tek dediğim söyleyin de. K * Elini uzattı: - " — Verin. , Portföyünü açtı: — Bunu avukat için yanıma almış « tım, Şimdi size vereyim de ona sonra, Ve portföyün içinde saydıktan sonra iç içe sarılı parayı uzattı. Yavaş sesle iste « diklerini anlattı. ; Ben 'merakla mahkemeyi bekliyor »« AO w dum. Ne yapacaktı?, Kim için söyli « yecekti?. Çağırıldılar. Onlarla beraber giriyor- dum. Baktım davacı ve wuçlu salonda yerlerine otururken yalancı şahit koşar- casına koridorlardan gidiyordu. : Muazzez FAİK 4, — Nihayet bir kaç l%ıaîıın başına 'geli'ı;. : Az DI? Lindberg ile haydutlar arasında mekik dokuyan doktor Condon anlatıyor A;;!ı:u Ü ddi 17 A l c - HB Öf

Bu sayıdan diğer sayfalar: