KA af Sayfa 7 HAUPTMAN NASIL TANINDI ? Lindberg ile haydutlar arasında mekik dokuyan doktor Condon anlatıyor * X *& Haydutların bir mektubu: “1000 dolarınız sizde kalsın, sizin paranızı istemiyoruz. Böyle hayırlı bir işe delâlet ettiğiniz için bizden bir fenalık gelebileceğini aklınızdan çıkarın ve korkmayın...,, Eski istanbul Kubbealtında kopan kanlı ve gülünç bir sipahi ihtilâli Akm akın saray kı;ılnîfın: dayanan - sipahiler “—Padişahım bize defterdarı ver, paralıyalım !.,, diye bağrıyorlardı 12 inci asırda Kubbe altında sık sık vukua gelen hâdiıelerin, galeyanların ©n gülüncü bir Sipaht isyanıdır. Üçüncü Murad za- Yıf bünyesiyle Osmanlı tahtını doldur- Mağa çalışırken bir rebiyülevvel gı"ın_u Kubbe altında — ukul tayfası» nin ulü- feleri dağıtılıyordu. bütün divan e'(kâv n toplantıda hazırdı. Yeniçeri ve sipa- hi kalabalığı tâ Kapıaltına kadar uza> Tıp gidiyordu. gü Kısık bir uğultu arasında Yem_çcrı- lerin ulüfeleri dağıtıldı, Sıra .ipa'hılere geldi. Fakat divan erkânı akçenin ye- tişmediğini görünce ne yapacaklarını #aşırdılar. İç hazineden d: imdat olun- Muyordu. Müşkülü —gören — defter- dar Sultanbaş Emir paşa Sipahilere şu beri gönderdi: — Sf — Sipahi karındaşlar!. MevncıPınız tekmil olunacak!. Varın, rahat yürek- leriniz gılın!.. dedi. Faıea:hi:ı'el ©o zaman kızılca kıyamet koptu. Sipahiler yer yer: — Cebri noksan üzere wlüfe alma- Zız!.. diye bağırmağa, Kubbe al'ıı:ıa doğru saldırmağa başladılar. — Boğuk, tehdidâmiz âvazlar: — Padişahım, elbet te bize defter- darın başını ver, paralayalım!. diye çın Çın çınlıyordu. Nasihate çıkanlar taşlanıyor, kala- balık şiddetle iç kapıya dayanıyor, sa- raya girecek raddeye geliyordu. n Hâdiseden haberdar edilen Üçüncü a il üp fitneyi defedin!. diye âde-|, $ n n ği Muı_ad iç hazineden üç yüz Bkç'el;::iıx ğ'şx:::u_' Ve bir beyanatta Hauptmanın masum oldu: | — Kendi aleyi hlermğe aç ğ;"" D M he harfleriyle yazılmış bir mektup'al- — Mesini emrettiği halde İPSER Fakat Kubbealtı erkânından hiç bi- ğunu söylüyordu. barda bulunmayacağıma fidyei necat | 40 Bir takım imlâ yanlışlarını müh- türlü kanmıyorlar, ayak direyorlar: — Bize ve devlete ve padişaha bu değlü defterdar gerekmez!. Elbette ba- Pnı isterüzl. Diye bağrışıp Wı"& ile kapıcılar kethüdası üç S Bi ö Çecatet li altından Si:ııhîîcıe rolunsun, görelim, niye müncer olur! &’"": lı"ıilü ı-ı“ m:': =İl vaarl” D” KaiT ” || Hayatta Gördüklerimiz eÜ nedâr?. Ulâfeleri &| — “Bu sirada Yeniçeri ağaai apbel — L L uler,. ciseeli biz aya r ; Ka D'Muwndmll başını meylersiniz?. |altına çağrıldı, biraz sonra bütün Yenir|" * L dediler. Bu türlü itiraflar de bir Mahkeme Koridorlarında S ipahiler hiç bir şey din-| çeriler çarşıları dolaşmağa . başladılar. | — yi L AA D DA uman 3 GüŞelE NŞ AŞ İ dediler. Fakat s'P’I”h ihat edeni| — Bu, bir nevi gösterişti. Yeniçerile-| —Nişan gecesi idam edildi. Bir erkek söylüyordu: — Bulamaz mıydınız?. — * 4 İemiyor, geleni taşhyor.. lar-İrin kol kol sokakları gezdiği —haberi| — Doktor Condon kendi görüşiyle hâ- — Bana bak, göreyim seni. Ben da - — — Kadın sustu. O, gene şöyledi: | rille tokat tersyüzü geri kaçırtıyorlar |rir nbire Sipahiler arasında da yayıl-| — diseyi uzun uzun anlatmaktadır. Haupt- | || öY kazanırsam sana 10 tane lira var. — Canım şahidin muhakkak orada j dı. ğ k a Ş manın suçlu olduğuna kanidir. Kendi Anladın mi tam «10b tane. bulunan biri olması lâzım gelmez ya. Buş —— Bir aralık âsileri teakine kazasker- Tremen hemen bütün İstenbul hat- | — kaleminden çıkan ve aşağıya aynen Öteki, bir soytarı ağzına benziyen ko- ıuvz:m zti d LA ler de gönderildi. Sipahiler: deyyu: İki bu eğlenceli isyanı seyre - gelmişti. | — tercüme ettiğimiz satırlar, bir çok dedi.| İ| <a süzım açarak güldü: keda anlamamge, gibi, yözüne bekth. — Padişahım, bize defterdar deyyu ağnçlara, duvarlara — tırma-| — kodu uyandıran bu hâdiseyi başından — Senüzülme bayım. Yalnız gu « 100 Te0i el sunun başını ver, götelim!. diye b"î'; wmi güruhunu kolluyor, Sipa-| — *omuna kadar okuyucuların sözünde ay- | İ| papeli önce ver de içeri cebim gibi yü- — — Nez;, ir kaç Tiranın başina gelir. ğ » İi n z p: Si aI n i dıkça kazaskerler koca sakallarını ;'ı'le de mütemadiyen haykırarak, teh- MARTEİYE TT ğ 3 SA OLa SOT YERRRU AA — Meselâ «10» lira verin. Size bir şar — teterek : ee Hardanın büythı istiyorlar ,Muhtelif —memleketlerdeki — polis Porföyünü çıkardı. Bütün bir «l0» —| 1 — Ülüfeniz verildi. Defterdar âlire-İdit ederek defterlar Kuvyetlerinin kıymetleri hakkında 9| İİ tiralık uzatu. Karikatüre benziyesi adam — * Dalarım. : tüldür. Hilâfa şeru' nice katlederiz?.. |dı. bti bizdönllmnr ortkliktar mart 1932 senesinde arkadaşlarımla bir gözlerinin içi gülerek aç bir hayvan gibi — Amân vereyiniş tek dediğim git — BZi İ te bu sırada ee eee raya atıldı: y er diye bağrışıyorlardı. aP ! i B söyleyin de. n . ihat | bir: - 4 ARTAK — Artık gam yeme. Ben istediğin gi- Bt ğ Üçüncü Murad bir arahık, nesbat PT Bi D, Çığlığı koptu: Ka |e bit aralanın dürmas Selleri büs 1 İ y öüzerim. Fakat yanımdan uzaklar. bi — A yen yollu bir hattı hümayun çıka dirle. |labalık biribirine karıştı. Padişah tara: A mpı:' İ;iıi;:l D OD :' zi konuşurken görmesinler. Portföyünü açtı: hiler bunu da gürültüye boğup - O” kulağı kirişte bekleyeri Kubbe | BNUYOTAL BAF Anladım. — Bunu avukat için yanıma akaiş « —— kor- mek istemediler. Kubbe ılhı.ı: kunç bir uğultu halinde uzan riyle mütemadiyen defterdarın başını istiyor, haykırıyorlardı. e Vo:iıır.dın bir kaçı da çıhı;h.mî çıları yollarından çevirmek ist kat onlar da taşa tutuldular, kanlar-i-|dı. çinde Kubbealtına zor kaçabildiler. —< Hâdise büyüdükçe hu da Sıpıhıldll' Yine bir Uldb" Süleymaniye vaizi olsun diye büyüyor, uğul-|yuna do; .; çalariyle habire vi Emir Mehmet ejpl Topkapı sarayı fendi ile Küçük Ayasolya vaizi İbra-| him efendi Kubbealtına davet edildi, Bunlar da cerbezeli dillerile bir kaç doldur-|söz söylemek istediler, fakat Sipahileri yola getiremediler. «Badehu yirmi kaday eâdât gelüp: — Âli resül bigünah kat! ne dimek- tür?. deyu feryat ettiklerinde» Onla- ryın da üzerlerine ufaklı büyüklü taş- lar yağdırlıyor, «Seyyit» ler, basların- |" daki kavukları bir tarafa — devrilmiş, yüzleri kan içinde kendilerini Kubbe altına güç atabiliyorlardı. Saraydaki korku artmıştı, Kubbe altında toplanan divanı hümayun er- kânı sapsarı yüzlerle bekleşirlerken, iç kapılarda tertibat alınmağa başla- mıştı. Bu aralık durgun duürgün uğultuyu dinleyen defterdar Emir paşa, mecü- zesini çıkarıp ağalardan birine vermiş, başına yeşil bir sarık sarmış: — Bire hay!. Kazaya rıza!. diyerek ileri atılmıştı. Fakat çavuşlarla divan erkânı paşayı kollarından tutarak: — Ne idersiniz paşa karındaş? He- le sabredelim!. diye Emir paçayı geri döndürmüşlerdi. Bu hareketi gören es- ki sadrazam Boyalı Mehmet paşa E- mir paşayı sevmediği — için sadrazam Siyaveş paşaya dönmüş: — Devletlü, nice bir şahs siyanet edersiniz?. Geçende Mehmel paşa ve- zir iken verdiniz. Bu hot bir defterdar- ri bu fikirde değildi. Kazasker Bostan zade boğuk bir sesle: İ _e_ Pî paşa!. Bu divan yezid di- vanı mıdır ki, bunda âli resül başı keserler!. Bu ne bimanâ sözdür. Sab- fından x İleri sesle- Jaltı Büddlen Ve mu“ı:::-:,kı;ı;,mr: çırpınıyorlardı. irer odun, balta, ;îpflıı'î:n ğgru saldırdılar. Sipahiler ne olduklarını an rin baskınına uğradı Büyük bir korku içinde ğru kagııyorlırd!. kopuyor, adamlar çiğneniyor, - uz:klın ellerinde odun ve demir par- 72 yaşında bir ihtiyar olan dok - #tor Condon'un — Lindberg — hüdise - sine nasıl karıştığı Amerikada ve Avru- pada büyük bir merak uyandırmıştır. Müfrit bir milliyetperver, ve üç tane çocuk babası olan doktor Condon aile- sinin muhalefetine, gazetelerin dediko - dularına ve arkadaşlarının — alaylarına rağmen hâdise ile niçin alâkadar oldu- ğunu şöyle anlatmaktadır: «Ben İçli Bir Evlât Babasıyım» — Böyle bir cinayetin memleketimi ne derece küçük düşüreceğini gözönüne getiriniz... Sonra ben içli bir evlât ba - basıyım... Evlâdı bağrından çalınan za- vallı bir annenin elemini gözönüne ge- tirince duramadım.. f.. Sonra düşünün. —Rokfeller — ailesine mensup bir nevzadın bir yata bindiri- lerek haydutların eline düşmemesi için on iki yaşına kadar açık denizlerde ya- şaması karar altına alınıyor. Diğer ta- raftan, Okyanusları ilk defa aşan milli bir kahraman, vatanında — oturamıyor, İngiliz asayişine iltica ediyor. Şu hâdiseler Amerika için ne kadar utanılacak vak'alara, Avrupalılar için de okadar merak ile takip edilecek zabıta havadisleridir. » Hauptmanın Sesi Profesör Condon canilere parayı ve- ren adamdır. Mahkemede, Hauptmanın sesini tanımıştır. Ve onun şehadeti, hük- me kuvvetli surette müecssir olmuştur. Hauptmanın idam edilmesile, dedi- kodulu, bir hâdise tamamile kapanmış değildir. Onun masum olduğuna birçok kişiler hattâ milyonlarca insan kanidir. Diğer taraftan aleyhinde,toplanan de- liller de onu elektrik sandalyesine gö- törecek kadar kuvvetlidir. Hauptman hiçbir itiraf yapmamışlır. Belki onun masumiyetini ispat edecek bazı delille bulunur ümidile evvelâ bir , kaç ay sonra haftalar ve nihayet gün ve saatlerle hükmün infazı tehir — edildi. Avuktalar onu kurtarmak için yırtındı- lar, karısı, kapı kapı dolaşarak hükmü verenlerin merhametini celbetmek is tedi. Hapishane müdürü bizzat verdiği Vali Aleyhine Diğer taraftan eğrilmiyen adliye zih- niyeti bir hükmün infazını boyuna ge- giktiren vali, Hoffman aleyhine kıyam etmişti. Vali, tekrar mevküni sağlamlaş- Lindbergin öldürülen çocuğu münakaşaya girişmiştim. Tam bu sı- rada Lindbergin çocuğunun kaçırıldığı- ni duydum. Masamızda bulunan bir ecnebi tam © sırada Amerika zabıtasının aczinden bahsediyordu. Havadis toeyyüd edin- €e fena halde mahçup oldum. Ve beni |kızdıran ifadeleri üzerine kendisiyle de az daha kavga edecektim. Eve varınca Lindberg'e karşı derin bir teessür duydum. Demek sekiz sene evvel kendisini milli Hir kahraman ola- rak alkışladığımız kıymetli bir insanın bugün çocuğunu kaçırabilecek vicdan- da adamlar vardı. Ve böyle bir işe de teşebbüs edebiliyorlardı. Doktorun Haydutlara Teklifi 9 martta tahkikatın hiç ilerlemedi- ğini görünce Home News gazetesine şu mektubu yazdım: Evlâdı elinden giden bir annenin istirabını dindirmek ve cesaretiyle bü- tün bir milletin gükranını kazanan ve milli bir kahraman olan Lindberge ya- pılan bu münasebetsiz hareketi örtbas etmek için mevcut paramı çocuğu ka- *|çıran haydutlara vermeğe hazırım. isteyenler emin olmalıdırlar. Lindberg'ten istenilen elli bin do- ların üzerine, aylıklarımdan — biriktir- meğe muvaffak olduğum 1000 doları haykırarak, bağrışarak — mütemadiyen On dakika içinde kopan bu fırtına lar, içerile |dinince ezilip çiğnenerek —ölen tam aai yanımılar |357 Sipahi cesedi ortada kaldı. Saray hademeleri bunları şöyle bir ayıkladı, bâbı hüma- |üstlerindeki değerli şeyleri toplayıp Çığlıklar |leşlerini arabalara — doldurarak — saray saray |burnundan denize attılar. İşte Kubbealtı, böyle gülünç, feci, uruyorlardı. Orta ka-Jacıklı bir hâdisenin en canlı bir sahne- da da saray mutfağı için odun geti: si olmuştur. Çekildi. Yalancı şahitlik edecekti, pe- şinden ayrılmadım. Evvelâ' koridoru mülaazzım bir ta - vırla dolaştı. Sonra camin yanında duran durgun yüzlü bir kadına sokuldu. Ben de arkasında: — Nasil oldu davanız?. Kadın üzüntülü döndü: — Bakalım bugün belli olacak, şahit dinletecekmiş. — E, siz de dinletin. — Benim şahidim yok. Doktar Condon da ben katacağım. Bu parâları, bizzat vermeğe ve bu cürmü işleyen insanın da ismini, her ne pahasına olursa ol sun ifşa etmemeğe karar vermiş bu-« lunuyorum. Bu sözüme itimad elilme- diği takdirde çocuğun bir katolik papa- zına bırakılmasını teklif edebilirirn.» Bu mektubu gönderdiğim gazete suçun işlendiği yerde basılmakta - ve 100 bin nüsha satılmaktadır. Mektubun neşredilmesini mü'cakip bütün arkadaşlarım, etrafımı — aldılar, kimi kaçmaklığımı, kimi, saklanmaklı- ğimi tavsiye ediyordu. Güsterdiğim cesareti hayatımla nasıl ödeyeceğimi soranlar da çoktu. Yalnız bunların i- çinde birisi, Al Reich benim - fikrime iştirak ediyor, ve bu çocuğun — aranıl- ması hakkında beni teşvik ediyordu. Hayal ve karihaları pakk gezürülln Amerika gazeteleri bilâhare davanın safhalarını büyük mübalâgalarla yaz- dıkları sıralarda Al Reich'den de bah- settiler ve hayatımı koruyan muhafı- zaim olduğunu yazıp durdular. Halbuki AF Reich'in bundan haberi ble yoktu. Bir Mektup Ve Talimat Hemen a akşam, zarfın üzeri-mat« tevi olan ve kalbim titreye titreye aç- tığım mektupta hulâsaten şöyle söye * lTenmekteydi: j ( Devamı var) * bilad dH tm, Şimdi size vereyim de ona sonra, Ve portföyün içinde saydıktan sonra iç içe sarılı parayı uzattı. Yavaş sesle iste « diklerini anlattı. Ben merakla mahkemeyi bekliyor « dum. Ne yapacaktı?, Kim için söylü « yecekti?. Çağınıldılar. Onlarla beraber giriyore dum, Baktım davacı ve suçlu salonda yerlerine otururken yalancı şahit koşare — casına koridorlardan gidiyordu. a Muazzez FAİK