—SON POSTA OLUMMANCASI “Son Poıb,. nın Tefrikası: Cemil, 46 Yazan : A, R. artık İstanbula, anacığına ve sevgili Cenanına ebediyen hasret çekecek ve belki de bir daha göremiyecekti Fakat bu istidaya cevap yerine, derhal kumandanın yaveri gelmiş: — Kumandan paşa hazretleri, mah- sus selâm ediyorlar. Gözlerinizden ö- püyorlar. Bir daha bu gibi meseleler hakkında müracaat etmesin, buyuru- yorlar. Demişti. Cemil, bu cevaba büsbütün hayret etmişti. O zaman, kumandanın genç yaveri ile aralarında şöyle bir muha- vete geçmişti: Cemil Bey —Pek eyi amma, azi- zim; ben burada bir kovuş nöbetçisi gibi böylece oturup duracak miyım?. Yaver —Maalesef, evet. — Niçin?.. — Sizin, müsellâh bir kıt'a ile te- mas ettirilmemeniz hakkında İstan- buldan emir var da, onun için. —- Caripi Gok garlç güü ne mahzur görüyorlar?. — Size bunu nasıl izah edebilirim, azizim?.. — Canım, ne olur?.. Siz de gençsi- niz. Ben de gencim... Talih ve tesndür fün, nasılsa fırlatıp aranıza attığı genç bir silâh arkadaşınıza bir eyilik etmek istemez misiniz?.. — Söylediklerimi derhal unutaca- ğiniza söz — veriyor musunuz?. — Hay, hay... Şerefim ve namu- süm üzerine yemin ediyorum — Şu halde, size hakiki vaziyeti - nizi anlatabilirim, azizim... Şimdi ba- kınız. İstanbul, sizin müsellâh bir kıt- anın başına geçmenizi istemiyor. Çün- kü, o kıt'a ile asi kabilelerden birine iltihak etmenizden endişe ediyor. — Aman allâhım!. Böyle bir fikir, nasıl gelebilir?.. — Gelir, azizim; gelir... İstanbul - dan buraya sürgün geldiğiniz için on- ların aklına en evvel gelen şey, inti - kam almak için böyle bir harekete te- şebbüs etmek ihtimalidir... Sonra?, — Ay, sonrası da mı var? — En mühim, nokta. — Rica ederim, onu da söyleyin. — Kumandan paşa da sizin kale ka- pılarından dışarıya çıkmanıza taraftar değildir. — Niçin?.. — Şunun için ki., Buraya sürgün edil- mekle beraber, henüz yaversiniz... O. labilir ki; kale haricinde cereyan eden şeyleri görür de, saraya jurnal edersi- niz. Cemil, birdenbire gözlerini Bunda açmış; hayretle yavere bakmış: — Ben.. Ben mi jurnal edeceğim?.. —E.. kim bilir.. belki.., — Fakat ne münasebet, azizim?... Bana bunu, Hüdeydede de söylemiş - lerdi. Hattâ, söyliyen adama fena hal- de kızmıştım. — Hiç kızmayınız, birader... Bura- da; ne sıfatla olursa olaun, saraydan gelenlere karşı böyle garip bir fikir vardir . — İyi amma, azizim.. Ben, haya - tımda bir kere bile sarayın kapısından içeri girmiş bir adam değilim. — Fakat, yaversiniz, ya... — Hay Allah müstahakını vereydi, © üç arşın sırmalı kordonun. Yarın çı- kartır atarım. — Eğer benimle bir dost gibi konu- şuyorsanız, sakın böyle bir şey yap - mayın. Şayet, 'bir gün bile kordonsuz gezerseniz, derhal saraya jurnallar gönderilir; ertesi gün de tevkifiniz| emri gelir. Burada tevkif edilmek ne demektir, bilir misiniz?.. Allah, düş- manımı bile öyle bir vaziyete düşür - mesin... Cemilin aklına bir anda Çerkes Mehmet Paşanın sözleri gelmişti, Te- wekkeli o: — Yemen, İstanbula uzaktır diye, cart curt etme.. Orada cırt desen, bu- rada top gibi patlar, Dememişti. Cemil, o gecesini de en derin dü - şüncelerle geçirmişti... Karşılaşı ği ziyet, onun sabır ve tahammül göste- receği şey değildi. Fakat, bir çılgınlık yapacak olursa da eline hiç bir şey geçmiyecekti. Bilâkis vaziyeti daha çok müşkülleşecek.. Artık İstanbula, anacığına ve sev - gili Cenanına ebediyen hasret çeke - cekti. Onun için Cemil artık mukaddera- tına karşı boyun eğmek, ve bu vaziye- ti büyük bir sükün ile sürüklemek mecburiyetini kabul eylemişti. * — Merhaba, Seyit İbrahim Efendi!. — Yâ, merhabaaa; Cemil Bey... Ehlen ve sehlen... Buyurun. İbrahim Ef:ndı, mağazasının köşe- sindeki ipekli kumaş döşeli sedirde a - yağa kalkmış; Cemile yer göstermiş- ti Cemil; her şeyden evvel, dalgın dalgın etrafına göz gezdirmişti. Kes - kin bahar kokularile insana aksırmak |hissi veren bu mağaza, onun hayretini celbetmişti. Bir tarafta yığın yığın ku- maş topları, kina torbaları; diğer ta - rafta kahve zenbilleri, buğday çuval- ları, kelle şekerler, hazır elbiseler, çe- Şit çeşit kunduralar, pirinç kazevileri, yağ fıçıları, gaz - sandıkları, her işe mahsus porselen eşya, ağzı açık kırmızı biber ve envai baharat tenekeleri.. Bü- tün bunların sahenksiz ve intizamsız bir surette her tarafa serpiştirilmesi, Cemile pek tuhaf gelmişti. — E.. Nasılsınız bakalım; — Cemil |Bey?.. — Eh... Şöyle böyle, İbrahim Efen- |di. — Şehrimizi nasıl buldunuz?.. — Azizim; daha hiç bir yer gör - medim ki,. — Bir gece kumandanlıkta kaldım. Dün gece de kışlada verdikleri odada yattım. İşte bugün, ilk defa olarak x0- kağa çıktım. Ve doğruca size geldim. — Hoş geldiniz.. Safa geldiniz. İbrahim Efendi, Cemile bu cevabı verdikten sonra, ellerini birbirine çar- parak seslendi: — Yaaa veled!.. Kıpının önünde ve mağazanın muh- telif yerlerinde duran ü üç dört genç kö- le, koşuşarâk, karşılarında dizildi. İb- rahim Efendi, bunlara emretti: — Kahvel.. Lâcivert entarileri içinde, — renkleri /daha koyu görünen bu Habeş köleler, derhal dağılıverdi. Cemil, buram buram terliyordu. E: Tindeki sırsıklam mendili mütemadiyen yüzüne sallıyordu. İbrahim Efendi ya- nındaki hasırdan örme yelpazelerden birini alarak kırmızı ve yeşil boyalı sa- pını Cemile uzattı. Mütebessim bir çehre ile konuşmıya başladı: — Buraya yeni gelenler, sıcaktan biraz fazlaca bunalırlar. Fakat, bir müddet sonra alışırlar... Maamafih, siz bu elbiselerle gezemezsiniz... Muhak - kak size bir kat sadakor elbise ısmar- E, söyleyiniz bakalım?. Bir vazifeye tayin edildiniz mi?. lamalıyız... Cemil alaylı bir tavırla cevap ver - di. — Edildim. Hem de öyle mühim bir vazifeye tayin edildim ki... — İnşallah vazifeniz — şehirdedir. (Cebel) e ve yahut (Çöl) e gitmeye- ceksiniz. — Hayır, azizim. Hattââââ, kale kapısından bile dışarı çıkmıyacağım. — Şu halde vazifeniz, kumandan paşa hazretlerinin maiyetinde, — Hayır, — Haa, anladım. Mutlaka, erkânı- harbiyede... — Hayır, azizim, hayır... Vazifem, resmi dairelerin ve yahut alayların hiç birinde değil... Tam maaşla tekaüt... Yani.. Kale dahilinde ikamete memur, anladın mı dostum; ikamete... İbrahim Efendi, kısa bir düşünce ge- çirmişti. Ve sonra, başını önüne eğe- rek sükünetle cevap vermişti: — Eh.., Kazaya mza; demekten başka çare yok... Siz de, yan gelir otu- rursunuz. Elverir ki; senede, üç dört maaş versinler, — Rivayete nazaran, hakkımda e- İmir varmış. Her ay aylığım, merkez kumandanlığından tediye olunacak - miş. — Hiç merak etmeyin. Emir varsa, yaparlar. Biz, biliriz... Maamafih, bu- rada ihtiyaçlarınız için sıkıntı çeke - ceğinizi aklınıza bile getirmeyin. Biz, gariplere; ve bahusus sizin gibi felâ- ket görmüşlere karşı bütün varlığı - İmızla yardım etmeyi borç - biliriz... Şimdi, bir kardeş gibi size soruyorum; ne gibi şeylere ihtiyacınız var. Siz de bana bir kardeş gibi cevap verin. ( Arkası var ) Bu Akşamki Program İSTANBUL 173 Üniversiteden nakil, İnkılâp dersi Esat Bozkurt, 18: Dans musikisi, 19: Ha- berler. 19,15: Oda musikisi - (plâk). 19 45: Konlerans: Halkiyat tetkiklerinin kül- tür bakımından ehemmiyeti İstanbul kon - servatuvarı Direktörü Yusuf Ziya Demir- ci oğlu. 20,30: Stüdyo orkestraları 21,30: |Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu gazetelere mahsus havadis servisi verile - ajansının cektir. 13-15,10: Plâk ve haberler, 18,15: serin devamı, 21,25: Oda — musikisi (Brahmı), »- BUDAPEŞTE 18,30: Macar şarkıları, 20: Plâk, 21,10: Stüdyo piyesi, 21,50: Konl. » VARŞOVA 17,15: Koro, 17,30: Radyo 18,50: Radyo filmi — (tmusikili 19,30: Çocuklara, 19,45: Muhtelif, Askeri konuşmalar, MOSKOVA 18: Opera solistleri, 18,30: Konser, 19,45: Radyo festivali, 22: Muhtelif dil - lerle neşriyat, piyesi, kısmı), 2i: 19: Masş ve oöpera parçaları, 20,15: Piyano, 20,45: Aktüalite, 21,10: İlkba - har şarkıları (Lauta), 22.20: Lirik piyes: «Esir kuşu, VİYANA 18,30: Piyano, 18,50: Muhtelif, 20: Haberler ve saire, 21,05: Nakil (Graz"- den)i : 7 Nisan Salı İSTANBUL 18: Oskestra eserleri (plâk), 19: Ha- berler, 19,15: Manon eperası; Üçüncü ve dördüncü perdeler, 20,30: Stüdyo orkes. traları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile - cektir. plâk, 19,15: Hafif musiki, 20,20: Kon -| Şürekâsı İstanbul, Tuhtakale Menaşe Kansa han N. S1 satış deposu JAK DEKALO ve I İnhisarlar U. Müdürlüğünden: | | 410 kalem muhammen kıymetleri müfredat defterinde yazılı işe yara- mıyan demirbaş eşya, 842 kalem cinsi müfredat defterinde yazılı işe yaramıyan muhtelif eşya. Yukarıda miktar ve izahatı yazılı eşya toptan veya perakende — suretiyle 9/4/936 tarihine rastlayan perşembe günü saat 10 da pazarlıkla satılacak- tır. İsteklilerin eşyayı görmek üzere hergün ve pazarlık için de tayin olunan gün ve saatte 96 15 teminat paralarile birlikte Kabataşta Levazım ve Mü- bayaat Müdürlüğündeki Alım Satım komisyonuna müracaatları ilân olu- nur. (1675) KİNOPRİN kareleri LA DU LK Gölmarmara Belediyesinden : Manisa - Akhisar -Gölmarmara yatı mektebi menfaatına 23/Nisan/936 Perşenbe günü Marmarada pehlivan güreşi vardır. Bıqııoomıo ayağa 20 lira diğer bütün güreşenlere bahşişlerden başka kaymetli muh- telif hediyeler verilecektir. «1787n Türk Hava kurumu - BÜYÜK PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 6. ncı Köşide 11 Nisan 936 dadır. Büyük ikramiye: 200 ooo Liradır. Bazı kimseler tarafından Piyango bilet numaralarını havi terlip edilerek ihtiva ettiği bütün numaralarda İştiraki tazammun ıtı* üzere satış yapıldığı ve alâkadarlara bilet verilmeyüp yalnız bu cetveller verildiği işitilmektedir. Bu suretle yapılan satışlarda direktörlüğümüzün alâkası olmadığını sayın halkımıza bildiririz... İstanbul Belediyesi İlâni Sahası bir metrosunun — muvakkat metro M, 2 muhammen kıymeti teminatı ——— 5M. 46 S. 164|kuruş 875 Cihangir yangın yerinde 4 lira 36 cı adada arsa Aksaray yangın yerinde Balaban ağa mah. arsa Aksaray yangın yerinde 6 ada Balaban ağa mah. arsa Aksaray yangın yerinde Gcı adada Balaban ağa mah. arsa Yukarıda semti sahası ve bir metrosunun muhammen kıymeti ve mu- vakkat teminatı yazılı olan yüzsüz arsalar alâkadarları arasında d—i üzere ayrı ayrı açık arttırmaya konulmuştur. Şartnameleri Levazım müdür- lüğünde görülür. Arttırmaya girmek istiyenler hizalarında gösterilen mu- vakkat teminat makbuz veya mektubile beraber 13/4/936 pazartesi günü saat 15 tedaimi encümende bulunmalıdır. (B) (1613) 58 M. 29 S. 2 2 969 827 64 ,, 60 ,, ” 2 ” 55 ,12.,, K A ŞE NEOKALMİNA Grip - Nevralji - Baş ve Diş ağrıları - Artritizm - Romatizma