: — mana karşı kullanmak için GT AA lğ.de 5,312,000 müfusu ile Tokyodur. Hergün Tahsil ve iltimas .Klüp hastalığı bünya deliriyor © ki genç konuşuyorlardı; biri: ı — Ben, diyordu, büyük bir mülesse -« sede çalısıyorum. İçimizde iltimaslı olanlar tahsili olanlardan daha iyi mevkide. Tah- siline güvenen yaya kalıyor. iltimasa daya- nan yükseliyor. Sonra izahat verdi: — Bizim müecssesede üç yüz var. Bunların içinde ekseriyeti iltimaslı ve İltimas. memur orta tahsilli gençler teşkil ediyor. taz olan İise ve üniversite mezunları par makla gösterlecek kadar az. Bu vaziyet bizlerin © Bu müessesenin hangi müemsese oldu - #umu bilmiyorum. Fakat gençler kendi ara- larında samimi bir konuşma — esnasında dertleştikleri için söylediklerine inanıyo - saretini karıyor. Tüm. İ İllimas bize maziden miras kalmış kötü | bir an'anedir. Bunu gençlere de öğretmek, ve onlarda tahsile kıymet verilmediği ka- * paatinin yerleşmesine sebep olmak bir gü- Bahtır. Modern bir idare makinesi ancak ilme dayanırsa yürüyebilir. İltimasa revaç ver - mek idare makinemizi medem bir şekle sokmağa mânidir. Binsenaleyh bu eski mi- Tasın hâlâ aramızda yaşaması her bakım -| dan kötüdür. İtimasa değil, ilme güvenelim. Ve tah- silli gençleri tahsili az gençlere tercih ede- lim. İşlerimizde salâh ancak bu sayede te min edilebilir. de hakikaten bir hastalık halini 'ı'w di Spor kavgası yalnız gençleri birbirlne hasım yapmakla kalmıyor. aileler — içinde | de ayrılığa ve iğbirara sebebiyet veriyor. Buna misal olarak bize şu vak'ayı an - hattılar: Ateş Güneşe mensup bir zat Galatasa-| Tayda okuyan ve bu sebeple de Galatasa- ray klübüne bağlı bulunan oğlunu kendi klübüne yazdırmak istiyor. Oğlu bu teklifi kabul etmiyor. Galatasaray klübünü bıra - kamıyacağını söylüyor. Bunun üzerine ba- büse çoc Klüpçülüğü bu dereceye götürmek has- talık haline sokmaktır. Kendimizi bu has- talıktan korumağa çalışalım. * Dünya deliriyor ünya — hakikaten döndü, Fransa, İtalya, Sovyet Bizliği ve Japon- ya orduları derhal harekete geçecek derex Grde hazır bulenuyor. Almanyanın yaltız ağır topları eksik. Krup fabrikası — geceli| gündüzlü bu eksiği tamamlamakla meş - gul, Küçük Hollanda bile hudutlarını takvi- Şe ediyon denenmasnı arttırıyor. İeviçri B karivedksdiriyön mektebini değiştiriyor. bir. timarhaneye ve hudütta tayyarelere karşı tertibat almakla meşgul. İngiltere hava, kara ve deniz kuvvellerini anttırıyor. Hülâsa bütün dünya harp için hazırlan- makla meşgul. 1908 de İngiliz başvekillerinden birinin bir sözünü hatırladık; O vakit İngiliz baş- vekili bulunan Lord Askit demiştir ki: «Milletler silâhlarını süs olarak kullan. mak için arttırmıyorlar, vakti gelince düş- çoğaltıyorlar, — O vaküt bir hâdise bütün milletleri boğaz boğaza getirebilir. » Aradan çok geçmeden İngiliz başvekili- Bin sÖzü leeyyüt etti. Bu söz bugün de doğrudur ve dünya bakiki bir tehlikeye doğru gitmektedir. Dünyanın En K Bu senenin başında Berlinin nüfus sayı mi yapılmıştır. Elde edilen neticolere göre 1935 aenesinin kânunusani ayına nazaran — 225,000 kişi fazlasile yekün 4,424,874 dü “bujmaktadır. Bu hesaba nazaran dördüncü kalabalık Birinci 28.207.816 dülusu — ile Landra, — ikinci, 6.930,444 nüfusu ile Nevyork ve üçüncü Berlin şehidir. dünyanın Hayvanlar arasında kuvyetliler zayıfları Tabiat kanunlarına karşı durulamaz. O 'Tabiatin insalı Tarihin Tekerrürden Ibaret Olduğuna Yeni bir delil «Memlekette sefalet günden güne artıyor, çünkü başımızdaki hükümet a- damlarına emniyetimiz yok! İcraa - ftın hüsnü miyetle yapıldığından çı'ı;ılıel ediyoruz. Biçare insanlar parasızlıktan — ölü- yorlar, Amele iş bulamıyor. Çiftçi mal- larınt satacak yer temin etmektan âciz, emlâk sahibi iradınt tahsil edemez ol du. Bakınız zengin olan Fransa ne ha- le geldi!..» Bu satırları nakleden Fransız - gazetesi diyor ki: »Bugüne çok uyan bu sözler 1848 se- Louis Napoleon Bonaparte — tara- bndan sarfedilmiştir. Tevekkeli. tarih nesind le- kerrürden ibaretlir. dememişler.» ... Hem tayyare, hem tahtelbahir, hem gemi, hem otomobil Çekoslovakyalı bir mühendis, hem ka- rada yürüyerek otomabil vazifesini gören ve hem de istenince havalanarak uçabilen bir tayyare vücuda getirmiştir. Şimdi elin- deki âleti mükemmelleştirerek! ayni za - manda denizde yürüyen bir motör ve suya dalan bir tahtelbahir haline koymağa uğ- Taşıyormuş. ... Parasızlık - Yüzünden Evlenemiyenlere Kolaylık Amerika parlörnentosu azasından Sce hancer yeni bir kanun projesi teklif etmiş ir. Bu kanun projesinin esbabı. mucibe- sinde gençlerin parasızlık yüzünden evle- dikleri ileri sürülmekte, devletin her dağan erkek çocuk namına bankaya ufak bir para koyması istenmekte, 25 sene son- ra faizi mürekkeple bu paranın 2500 lira| kadar taldbüğı ve UA ”a aö Yevasi| kurmak mümkün olup, dhazsız ve dıraha- masız kızların da bu süretle koca temin eı: nlatılmaktadır. decaklari  Müuş muhabirimir yazıyor : rında doğum ağrılarile karşılaşır. Yol arkı İSTER ' İNAN İSTER İNANMA! İ kanun insanlar arasında da caridir: Kavi zayıfı ezer. mağa, ve tabintin kanunları karşısında esir vaziyete düşmemeğe | (Ssöz AF şehre beş kilornetre mesafede bulunan Acmanuk köylüsü tarafın-| dan temin edilir. Bu köylünün şehirdeki bütün alış verişini kadın- ları yapar, ve bunlar da bütün köylü kadımlar gibi çarşaf peçe| bilmezler. Zaman zaman emsali görüldüğü veçhile, evvelki gün| de bu köylü kadınlarından Ayşe adında gebe bir kadın iki küp yoğurdu ipten örülmüş bir torbaya koyuarak sırlına vurarak şehir yolunu tutar. Yolun yarısında ve şehrin pamukluk bağları civa- TA Hekileii SÖON POS —— W Büyük balık, küçük balık l B merhamet nedir bilmez. gdır. Fakat bu duygu zayıfın zayıfa karşı duyduğu bistir. Kavi zayıfa karşı merhamet duygusundan mahrumdur. yiyerek — yaşar. Bu halde küvvetli ol - > KE Zaten insan için # * HERGÜN BİR FIKRA Midemi ihtida Ettiremedim Serdarı Ekrem Abdülkerim paşa ar- len Hirvat Sonrudan, Osmanlı devletinin hizmetine girdiğin- ve Hiristiyandı. de müslüman elmustu; ve bütün sonra- daun dönenler gibi mufâassıp — geçini yordu. Maabazâ, & serasker ka susayıp, do bir bardak Tam bu sırada, kupıdan içeriye, er- kândan Redif püşa girdi. Redif paşa: — Ne o, Serdar hazretleri: tamazan olduğunu unuttunuz. Mmua? Diye sorunca, Abdülkerim paşa: Ben müskü- ihtida et- — Ne yapayım? dedi. man oldum amma. midemi tiremedim! ö BULMACA Soldan sağa | Kızılay. 2 — Sonuç. 3 — Anadoluda meşhur bir harabe, mal, 4 — Gelir geti- ren binalar. 5 — Fakirlik, beygirin yavru: su. 6 — İlâcın Türkçesi, bir musiki âleti. 7 ta, beyaz, üye, 9 — Birinci, bir kasabamız. 10 — Uymak, görünmeyen uğursuz peri. İSTER İNAN İSTER İNANMA! da yoğurt bulunan kadına haber vererek derhal yoldan çıkar- "Ötedenberi şehrimizin yoğurt ihtiyacının mühim bir kısmı | lar ve bir küçük dereye girerek bir çalı altında arkadaşı kadının yardımile bir oğlan çocuğu doğurur. Ve üzerlerindeki elbiseler- den tedarik ettikleri parça parça bezlerle cenin sarılp yoğurt küplerinin bulunduğu torbaya atılır ve şehre gelerek yoğurtla. rı satlıktan sonra dönüp köyüne gider. Çocuk ve annesinin şıh- hati yerindedir. Bunu haber | | V başkanı köylü Celâl mdaşı ve genç sirtin- | te bulunmuştur. €n büyüğüdür. Ne acınacak vaziyete düşünüz, ne de başkala - yoktur. Büyük balık, küçük balığı yutarken l rından merhamet dileniniz, yalnız kuvvetinize güveniniz. INDA tASINDA ) — İktisad Vekilimizin Soyadı. B — Na- SAT B var « İnsanlarda mmerhamet duygusu merhamet'e lâyık vaziyete düşmek acıların Her topal Byron'un Hafidi midir? | — Prağın kenar kahvelerinde çıraklık eden İbir garson; Lord Byronun ahladından ol- duğunu iddia etmekte, bu sözünü isbat et- mek için büyük babasının; tıpkı Byran gibi topal olduğunu ileri sürmektedir. Garsonun sörlerine inanmak lâzim ge - lirse bütün topalların, Byronun bafidi ol - duklarım kabul etmek zarüreti hâsl ola - Fransız Kabinelerinin Ömrü da şimdi yeni intihap yapılmak- intihabatı idare edecek olan ka- çüncü cumhuriyetin yüzüncü kabi - Bu suretle her intihap devresine sekiz veya dokuz kabine iza- bet etmektedir. Son devrei intihabiyed. ise on iki hükümet değişmiştir. Bu on iki kabinede Daladier ve Saro iki kere baş - vekil olmuşlar, Flanden ve Pol Bonkor ise ilk defa o mevkü işgal etmişlerdir. V| — Bir N ilâvesiyle hâk manâsına gelir. bağlantı, üçüncü şahız. Yukarıdan aşağıya: | — Padişahların başka bir ünvamı, 100 kuruş. 2 — Yapma, denizde yaşar. 3 — Bir gür nev'i, gözümüzün üstündedir. 4 — Ağabeyin muhaffefi, — düzenbazlık. 5 — Fransızca Cemi edatı, Hâmidin meşhur e- serlerinden biri. 6 — Dinlemek, ced. 7 — | Vücudumuzda vardır. —kırmızı. B — Ko-| rumak, istrap, 9 — Hayâ, ibadet —eden. 10 — Köstekle kullanılır bir tabir, man - tık. TT — Çevik, zaman, üçüncü şahıs. Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: | — Şarıltı, ad. 2 — Akan, imlâ, 3 — Rabatlık. 4 — Yi, loş, kaime. $ — Ad - nan. 6 — At izahat. 7 — itab, kani. 8 — |Nane. 9 — Akraba, bi. 10 — Sak 'anam. ! — Ar, bazret. Yukardan aşağıya: 1 — Şiryan, asa. 2 — Akaid, inkir. 3 — Rah, net, İri 4 — İmalâthane, $ — Leton. büb. 6 — Nare. 7 — İkaz. 8 — İka, ak, bar. 9 — Hazine. 10 — Al, ma- an at, J| Dane, tim. alan Çocuk Esirgeme Kutumu şahsan bu gürbüz kadına nakdi muavenel- Ekrem-Talu A vrupa kadınları yeni bir moda çis | karmışlar: Saçlarına kir düşmüş olan bayanlar, yüzlerine gümüş tellere den örülü bir peçe örtüyorlar, kırlaşmış saçlarla büsbütün imtizaç eden bu peçe de,”*senelerin tahribatını belli etmiyore muş. ! Modaya, ben öteden beri hürmef eden bir adamım. Kadınlığın, insanlar | üzerindeki hükmü nüfuzunu ınuha « faza ederek, dünyanın kurulmuş nie | Zzamını devam ettirmek için, bir takınt vasıtalara ihtiyacı derkârdır. İşte, moe da, bu vasıtaların en önünde gelir, Ox nun için de benim, modaya karsı bese lediğim saygı duygularını haklı ve mas söeyağ: değil' 8 SAhiğlE akıl erdireme- dim, Çüönkü bence, yılların tesiratı içe- — risinde en az nazara çirkin — görüner; saçların kırlaşmasıdır. Ve hattâ benint kanaatimce ki — bir çokların kanaa « tine de uygundur sanırım— genç kabe mış bir simaya, kırlaşmış saçlar, en cas zip bir çerçeve teşkil ederler. Onun — içindir ki, boöyaöimiş bir yüzü'belki'de mazur gör rürken, boyalı saçları ötedenberi bit istihza vesilesi addetmiştir. Kırlaştnış saçları şâirler, doruğuna kar düşmüş yüce dağlara, hattâ daha d& ileriye giderek çiçek açıtlış” bedeni d gaçlarına benzetirler. Demek - olur ki, nisbeten genç kalmış bir kalanın üzee tTindeki kır saçlar az çok makbuldür. O halde, tabiatın böyle bir lütuf ve ihsanını ne diye reddetmeli? Onü tadile, setre, ne diye kalkışmalı?. Bu bir nevi küfranı nimet olmaz mı? zevkiumumt, harekettir. Evet! gümüş —çok eski tecrübeler re fazaran — her kusuru örtermii derler.. Fakat zamanın tahribatına heyhat ki— ne altın, ne de g şün, ne de hattâ bunların fevkinde olari fennin asla para etmediğini, en celi bir hakikat olmak üzere kabul etmek lâzımdır! :—__-S i karşi imü- Biliyor Musunuz? | — Milibar neye derler? 2 — İspanya cümhuriyeti ne vakit ilân lmiştür? 3 — İtiyad ikinci bir tabiattır, kimdir? 4 — Mikropların hastalık - doğurucu rolünü ilk olarak anlatan doktor kündir2| 5 — Duce ve Fükrer ne demektir? Cevapları yarın: &.. (Dünkü suallerin cevapları) | — Avusturya hükümetinin Sırbistae na yolladığı son notanın tarihi 23 temmuz 1914 tür. 2 — Avusturya Sırbistana 29 temmuz 1914 te harp ilân etmiştir. 3 — İnsanlar idbara ikbalden ziyade tahammll gösterebilmek için daha çok seciye sahibi olmalıdırlâar, cümlesini söy- leyen Fransız mütelekkiri Roche Fou « esuld'dur. 4 — Elektrikte ilk Volta filminin dene« mesi, bizzat mucidi olan Volta tarafından 20 mart 1800 tarihinde yapılmıştır. 5 — Fransız krah 16 ncı Lüi 21 birinci kânun 1793 tarihinde idam edilmiştir. edil diyen Gece geazeteleri "Taksimde bir apartımanın üst katında her dakika ayrı şeyler yazarak bir takıni eşvaları reklâm eden elektrik terlibatı yok mu? İşte Amerikalılar bu işi büyüterek, geceleri halka havadis vermek yolunu bul- muşlardır. Havaya büyük jeplinler — çıka> tacaklar ve oradan sarkıtacakları levhalare da, günün havadislerini elektrikle yazacak- lardır.