— A FAO L aN ea ee AA 26 Mart SON POSTA Sayfa 7 ÂAmerikalıları Se Bir Otomobil Kazası Bir Köy Doktoru Büti ün Amerika Zabıtasının Ele Geçiremediği Azılı Bir Haydudu Bu Kaza Sayesinde Yakaladı Amerikanın Pensilvanya - şehrinin Bentor köyünde köy doktoru akşam- leyin işini bitirmiş, evine dönmeyi dü- şünüyordu. o Kapısı, birdenbire hızlı hızlı çalın - dı. 12 şer yaşında iki çocuk koşa koşa gelmişlerdi .Soluk soluğa haber verdi- ler: Köşe başında bir otomobil köprü - ye çarpmış, şoförü yaralanmış ve ba - yılmıstı. Doktor hemen çantasını eline aldı Ve koştu. İki çocuğun yardımı ile ka- Zaya uğrayan adamı dairesine götür - İüa -F Canayene' ettt Muayona düğr ken önun bir de otomatik tabanca ta- Şıdığını anladı. Bu hal, doktoru biraz Şüpheye düşürdü: Fakat ne olursa ol- Bun kendisini tedavi etmek lâzımdı. Doktor, derhal işe girişti. Evvelâ tedavi esnasında çekeceği — istırabın sevkiyle çırpınmaması — için hastayı bağladı, Ülk tedavi bitince doktor derhal Yak'ayı polise haber — verdi. Polisler Yaralıyı görür görmez tanıdılar. Hü- kümet, bu adamı diri veya ölü olarak #akalayana 500 dolar mükâfat vadet - Mişti. Üç hükümetin zabıtası, bu ada- Mi atıyor, dağ başlarını, mağaraları Ye kovukları birer birer yokluyordu. Caninin adı Şaferdi, Heraşiresi Ber- tayı öldürmek ve zabıta memuru Blu- Mu yaralamak cürümlerinden maz - hundu. Şafer alelâde bir mücrim değildi. Daha on sekiz yaşında iken Şamokin- de bir depoyu soymuş, bu yüzden üç #ene hapse mahküm olmuştu. Ceza müddetini bitirdikten sonra hürriyetine kavuşan Şafer, tekrar ma- Bazalara musallât oldu. Bilahasaa cu- Martesi akşamları. büyük mağazala - tın kalabalığından istifade eder, işini Börürdü. Bu yüzden 1929 da - tekrar hapse atıldı. Şafer hapisten çıkınca gene - eskisi Rgibi bharekete devam etti. Gene önüne gelen yeri soyuyordu. Zabıta memu - ru Blum onu takibe memur edilmiş - ti. Bir gün Blum, Şaferin hemşiresi Berta ile konuşuyor ve Şaferi bekli - Yordu. Şafer de o gün nişanlısiyle gezmiş Ve geri dönmüştü. Geri dönerken kız- kardeşinin Blumla konuşmakta oldu- ğunu gördü. Ve derhal tabancasını sı- kazak üç el ateş etti. Kurşunlardan bi- Ti kızkardeşine rasgelerek genç - kızı hemen öldürdü. Kurşunların ikisi de Blumu felce uğrattı. Şafer hâdiseden sonra kaçtı.*O köy Benin, bu köy benim dolaşmağa, za- bıtanın elinden — yakasını sıyırmağa |keti kendisi öldürdüğünü sahibini de öldürdü ve arabasını ala - rak bununla zabıtanın gözünden kaç- mağa çabalıyordu. Zabıta arkasından adım adım — ta - kip ediyordu. Neredeyse ele geçecek - ti. — İşte bugünlerde bir akşam araba - sını son sür'atle sürerken bir köprüye çarpmış, bu yüzden kazaya uğrayıp yaralandıktan başka zabıtanın da eli- ne düşmüştü. Şafer baygınlıktan ayılınca gözleri ne inanmak istemedi. Halbuki inanıl - | miyacak bir şey yoktu. Doktor Kon - fer hastasını hem tedavi etmiş, hem de teslim edilmesi lâzım gelen yere tes - İlim etmişti vindiren Tütün İnsanların Tenasül Kudretini Mahyediy_ormuş £ Bir İngiliz Âlimi İngilterede Tevellüdatın Azalmasına Tütün Tiryakiliğini Sebep Gösteriyor Ingiliz âlimlerinden biri ortaya bü İtün sigara içenlerin keyfini kaçıran bir mesele attı; sigara, pipo gibi mükeyyi- |fat kullananların çocuğu olmazmış, ve İngilterede tevellüdatın — azalmasına İsebep olan âmillerden biri de gerek |kadınların ve gerek erkeklerin, sigara İve bilhassa pipo içmeleri imiş... Meşhur kadın hastalıkları mütehas- sısı doktor William Mackim fikrini şu İyolda izah etmektedir. «Sigaranın leh ve aleyhinde şimdiye kadar çok söz söylenmistir. Ben şah sen bir tek sigaranın bile muzır oldu ğunu iddia edenlerden olduğum gibi, bir çok doktorlar da, ifrata kaçmamak surette günde bir kaç tane içilen siga- ranın; faydalı olduğunu ileri sürmekte- dirler. Sözde, tütünde bulunan nikotin, az miktarda alınırsa, âsabı sevkeder. Yorgun dimağlara küşayiş verirmiş. Zihnen ve dimağen meşgul olan insanların, sigaraya düşkün olma- ları bundan ileri gelirmiş. Bu fikir mü- dafaa edilirken, tütünün ika ettiği za- rarlar hiç nazarı dikkate Yavaş yavaş tesemmüm demek olan sigaranın Emphiseme, verem gibi has- alınmıyor. talıkları tacil ettiği unutuluyor. İngilterede tevellüdatın azaldığı gö- rülünce, bunun sebeplerini araştırmak vazifesiyle mükellef tutulunca, ben de Şafer, yaptıklarını gizlemedi. Maksadı, — kendisini takip eden Blum'u öldürmekti. Tam bu sırada hemşiresi de ateş üzerine atılmış ve bu yüzden kendisine bir kurşun isa - bet etmişti. Yoksa maksadı hemşire sini öldürmek değildi. ... Haydut hapishaneye atılınca, hükü-| metin vadettiği 500 dolar mükâfat, doktor Konfere verildi. Fakat doktor, bunu kabul etmiyerek bu parayı kendi- sine kazayı haber veren iki çocuk ara- sında taksim etti. Bir K a—y nata damadını öldürdü Sonra TarTıyaEömdü Ve Üzerine Buğday Ekti Adapazarı (Özel) — Bundan dört ay evvel kaybolan Abah * köyünden Rasimin damadı Nazif çavuş oğlu Şev ketin ceiedi kayın' pederinin tarlasın da bulunmuş, Rasim ile Şevketin ka yın biraderi zannaltına alınmışlardır. Tahkikata göre, Şevket karısı olan | Rasimin kığını geçimsizlik yüzünden | evinden kovmuş, babasının evine gön- dermiş, fakat sonra da pişman olmuş ve ara sıra Rasimin evine gece ziya retleri yapmağa başlamıştır. Yine bir gece iple Rasimin evine çifte ile vyurularak öldürülm sed bundan sonra tarlaya ve ertesi gün de üzerine buğday ekil- miştir. Şevketin cesedinin bulunmasına bir tabanca sebep - olmuştur: Bu tarlaya bitişik tarlanın sahibi çift sürerken paslanmış bir tabanca bulmuş ve bunu götürüp köy ihtiyar hey'etine vermiş, köy hey'eti de jandarmaya ve müddei- umumiliğe haber vermiş, tarla baştan başa kazılmış ve cesed bulunmuştur. Şevketin kayın biraderi Osman Şev- itiraf —et- galıştı. Günün birinde bir - atomobil|miştir. hisseme düşen işi yaptım. Topladığım istatistiklere göre nikotinin kadın ve bilhassa erkek üzerinde, tenasül bakı- mından büyük tahribat yaptığını gör- düm, Nikotinin âsap üzerindeki tesirle- rini uzun uzun tetkik ettim, ve itiraf edeyim ki, sigara müdalilerinin — var- dıkları neticelere varmak şöyle dursun yaklaşamadım bile. Kadınlarımız eski risbeten çok genç yaşta an- rine nihayet —vermekte- dirler. Bugün 15 yaşına gelen kadın - Jarın ekserisi, çocuk dağurmak kabili- yetini kaybetmiş * bulunmaktadırlar. Bunun sebebini tetkik ederken, ha- yatın yorucu safhalarını, gözden ge- çirdim ve anladım ki, erkeklere nisbe- ten çok daha hassas olan kadın fiziyo- lojisi üzerinde, tütünün tahribatı cok büyüktür. Asap uyuşmaktadır, Kanın deveranı bozulmakta, âsap cihazları vazifelerini yapamamakta, ve kadın da çok çabuk ihtiyarlamaktadır. Erkeklere gelince, asrın, müşkülle- jrine kadınlardan fazla göğüs vermek mecburiyetinde olan bu bedbaht mah- İüklar bir taraftan dimağen yıpranır ken, diğer taraftan da içki kadar âni olmamakla beraber alkolden daha müt- hiş bir zehir olan nikotin ile yaratıcı uzviyetlerini, ağır ağır fakat çok mücs- sir bir surette mahvetmektedirler. Te- vellüdatı azaltan muhtelif sebepler a- rağında tütünün de mühim bir mevki işgal ettiğine kani olduğum içindir ki, şöyle bir kanunun mevkii - mer'iyete geçmesini can ve gönülden isterim. «Evlenen kadın ve erkekler, yaprak istirahate Avrupa İflâs Mı Ediyor? Bir İngı'lîz Gazet?sine Göre Avr;ıpanın İktısat Âlemindeki Hâkimiyeti Sönüyor, Yerine Bundan dört yıl önce beynelmilel bir iktısat konferansı toplanmış ve mu- vaffakıyetsizliğe uğramıştı. Beynelmilel iktısat konferansının halletmek istediği meseleler son dört sene zarfında kendi kendine halloluna- madı, Bilâkis büsbütün çetinleşti. İnsanların siyasetle değil, ticaretle yaşadıklarına göre ticaretin durgunlu- gu bütün insanlar üzerinde gösterir. Ticaretin durgunluğu, insan- ların güçlük ve varlık içinde yaşama - larına sebep olur . İngilterede 1931 denberi yavaş ya- Fakat bu- kabul fiyatının düşürülmesidir. |Bu sebepler, tabil değil, sun'idir. Fransada perakende ve toptan satış fiyatları yükseliyor. Bir taraftan bu yükasliş, 'diğer tazkitüir yaratın /alar hlığı ihracatı tahdit ediyor ve - ithalâtı arttırıyor. Fransanın geçen aylık — ithalâtı 806,000,000 Frank arttı. Halbuki ge- çan sönenim-ayai ayında Francız ithe” lâtı ancak 428,000,0N0 franktı. Bir kaç yıldanberi Fransız bütçe - sinin müthiş bir açığı vardı. Yakında bu memleketin yeni bir ticaret ve para buhraniyle karşılaşması beklenmekte- dir. Bu vaziyet ticaret yapan her mem - leketi alâkadar ediyor. Çünkü Fran - sada buhran başlaması, Fransa ile ti - caret yapan her memleketin zarara| uğraması demektir. Almanyada silâhlanmak işi memle- ketin iktısadi hayatını altüst etmiş - tir. İhracat memleketi olan Almanya kia Sirüç sönlinümir ihsüç edadiyür. tesirini |vaş refah izleri görülüyor. nun sebebi himaye — usulünün ve İsterlin 1931 de Alman ihracatı her ay va-| satt 800,000,000 marka vardığı hal - de 1935 de bu miktar - 375,000,000 marka inmiştir . Almanya ihracatının dörtte üçünü takas tarikiyle mübadele etmekte ve dörtte biri için nakit almaktadır. Almanyanın ticaret yapmak iste - miyerek silâh imal etmek yüzünden bu hale düştüğü söylenirse de bu söz- ler hakikati anlatmaz. Çünkü bu hal - den diğer ihracat — memleketleri de mustarip oluyor. Geçen sene Alman - yaya ihraç olunan yün 128,000 - ton olduğu halde bu — miktâar bu sene 21,000 tona düştü. Feleme: para işleri yüzünden ka- sigarası, tütü, pipo, nargile gibi şey leri terke mecburdurlar.» Biz doktorlar — içtimat kanunların nasıl tatbik edilip edilmiyeceğini dü- şünmeyenlere ancak şu türlü bir kara- rın müessir olduğunu bir an için kabul edersek, kısa zamanlarda bu tedbirin mücssir faydalarını. göreceğimize. kat- iyyen eminim.» Japonyanın Hâkimiyeti Kaim Oluyor Avrupa cüceler diyarına düşen Gülivere benzedi. İktmat ve Ücaret hayatını durgunlaştıran paktlar ve muahedeler onu yere seriyor — İngiliz karikatürü — rışık bir vaziyettedir. O da üstelik mü- dafaa işlerine 5 milyon İsterlin sarfı- na başladı. Bu memleketin varidatı 1930 - 1981 de 624 milyon İsterline vardığı halde 1934 - 1935 de bu mik- tar 434 milyon İsterline düştü. Çekoslovakya da kendine göre buh- ran içindedir. Halbuki bu devlet harp- ten sonra teessüs eden devletlerin en müreffehi sayılıyor . Bazı memleketlerde bütçeler yük selmektedir. Bulgaristan bütçesi yüz- de 10 derecesinde yükselmiş olduğu gibi Yugoslavyanın masrafları da 57 milyon dinar artmıştır. Bütçelerin — yükselmesi, açıktan artması, ihracatın düşmesi, ithalâtın artması ,sun'i mabiyette olan — siyasf ihtiyaçları tatmin için gayri — iktısadt masrafların ihtiyarı... Bütün bunlar fena alâmetlerdir. Bu gidişle Avrupanın refah yüzü göreceğine inanmak beyhudedir. Bununla beraber işin bir de muam- malı bir tarafı vardır. Geçen senenin son üç ayında 52 milletin ticareti 2,066,000,000 İster - lin tutmuştu. Halbuki daha önceki üç ayda bu ticaretin yekünu 1,791,000,000, 1933 senesinin — son üç ayında ise 1,933,000,000 İsterlin- di. Demek ki ticaret bakımından yükseliş var. Fakat umumi ticaret yükselmekle beraber Avrupanın iktısad dünyası ü- zerindeki hâkimiyeti sönüyor ve Je ponya onun yerini tutuyor. Avrupa milletleri - ticaretle yaşa « dıkları için bu vaziyetin onları düşün - dürmesi lâzımdır. (Sunday Dispatch) Satılık Vapurlar Denizyolları İdaresi 10 Vapur Satıyor Haliçte bağlı — duran ve Vapurcu « luk şirketine ait olan on eski vapurun Denizyolları idaresine devriteslimi işli bitirilmiştir. Yüksek kıymetlerle alınan bu mü « tekait vapurlar yakında hurda demis fiyatiyle satılığa çıkarılacaktır. Vapurculuk girketinin merkez bü - rolarında bulunan, Denizyolları idare sine 8000 lizaya satılan demirbaş — ep yalar da teslim alınmıştır. — Denizyol ları idaresiyle Vapurculuk şirketi ara- sındaki teslim ve tesellüm muamelesi bitmiş olduğundan mukavele muci - bince vapurlar bedelenin 200 bin lire olan ilk taksiti mayıs ayı içinde Va purculuk şirketine verilecektir. bir