Öhö Öhö Ne kimse pot kırdı da İkaz tdiyorum; ne de bir korkak var da cesaret bulsun diye cebine ürüyorum. Ne o! Ne bul Sadece herkes gibi ben de grip *dldum. Öksürüp duruyorum. * Öksürükten şikâyetçi değilim. | erkese uymak, herkes — gibi Olmak isterim. Madem ki bu Mevsimde öksürenler öksürme- Yenlerden çok, ben de ekseriyetin Olduğu — tarafa geçtiğim — İçin Temnunum bile! * Etrafımdaki İnsanların İçyüz- kerini kolaylıkla anlayabiliyorum. apurda yanımda birl oturuyor değil mi? Kalıbından kıyafetinden Acar bir adam zannedilir. Fakat öksürdü mü içyüzü derhal mey- dana çıkıyor. Meselâ: — Ehe! Ehel Yaptı mı; muhakkak kılıbığın birldir. * N Evimin önünden geceyarısı bir Adam geçiyor. — Ohcoo, ohoco ! Hemen pencereden — sarkıb adama bakıyorum. Yüzünü İyi bellemeye çalışıyorum. Ne olur ne olmaz günün birinde çatmıya kalkarım filân da muhakkak b tepeler. Ne yaman olduğunu sürüğünden belli ediyor. * Kabahat öksürenlerin değil, herkesi öksürten mevsimin.. her- kes öksürüyor, yahud öksürmek İstiyor da, öksürmemek için ken- dini zorlayup duruyor, İnanmaz- Sanız tiyatroda, sinemada şöyle bir öksürüverin, sizden cesaret tlan bütün tiyatro yahut sinema halkı hep birden uzun zaman zor- lukla tuttukları öksürüklerini bo- Şaltacaklar.. hep birden öhö, öhö- Ye başlıyacaklardır. » Daha yazacaktım amma gıcık geldi, öksürüğüm tuttu. Öhö öhö #siyorum. Pazar ola M see ee eeeT AA AAA Hava Mı Açtı Kânun ayı geldi geçer Verdi bize yazdan bhaber Gökyüzünde güneş parlak Kara kışlar ondan ürker Çok sevindim ben bu işe, Herkes hayran bu gidişe; Kömürcüler patlayacak, Pek yakında gişe gişe. Lâzım değil soba mangal; Yakmıyoruz. daha - tek dal Hava böyle gider ise, Odununu başına çall Açık kalsın pencereler, Nakadarsa birer birer Hava güzel hem çok güzel Böylesini herkes sever. P. O. H. B. Vecizeler Dostlarını ar- tırmayan, d.oıt- larını — azaltmış demektir. * Yalanın çiçeği K olur amma, mey- vası olmaz. * Gözellere ©en yakışan şey saa- —Şuna da bak, meb'us kocasıyım diye kibrinden yanma varılmıyor. raere a rareAAAAma MA eee a sasasak ea aA AAA AAA AAA BAA Vecizeler SON POSTA — Senin gibi güçlü kuvvetli bir adam çalışınalıdır. — Doğru söyliyorsunuz amma, ne vakit çalışayım, günde on iki saat dileniyorum; çalışacak vakit kalmıyor ki.. Ümitle — yaşa- | w yan, — açlıktan ölür. * Yalnız zeki ol- mak kâfi deği- dir. Zekâyı kak Y lanmayı da - bil- melil * Becerikli gö- rünmek — arzusu insanı beceriksiz yapar. * Gençlikte tem- — Kocam, çocuklarla beraber tımarhaneye gittiler., bel olan, ihti- — Tımarhaneya mi dediniz? yarlıkta — dilenci — Ne bileyim ben, deli doluya gidiyoruz. diye-» y , - a cıktı'ar. Değil Mi? Biri söyledi: — Benim oğlum beş yaşında iken diş'eri çürümeye başlamıştı. Bir Bayan söylemiye hazırla- miyordu, Hasan B. atıldı: — Anladım Bayanım, dedi, doğduğunuz zaman ağrınızda tak- ma dişler bulunduğunu da iddia edeceksiniz değil mi? Parasız Hasan B. mandalina satana sordu: — Mandalineler kaçar kuruşa. — Altı tanesi beş kuruş! Hasan B. bir hesap yaptı: — Altı tanesi beş kuruş yani dört tanesi üç kuruş, Üç tanesi iki kuruş, iki tanesi bir kuruş, bir tanesi parasız.. bana bir tane' mandalina vöri sesasanakaşasakdaşa SAA dA AA AA d BAA A SAA AA AAA Ramazan Müânileri Ramazanın on biridir, On bir ayın o biridir; Oruçlular biraz zayıf, Karnı doyan pek diridir, Yenicami mordiveni, Şaşırtıyor bilmeyoni; Sokaklarda bulursunuz Arsıstımız gimdi beni! Manared> mahyaya bak, Gökyüzündeki aya bak.. İltar vakti sotradaki Bana düşen çorbuya bak! Çok gezmişim çok yotuldum, Geze geze meler. büldüm. Yer verdiler bir koltuğa, Rahat diye ben kuruldum. P. O, H, B. ——— —- Vecizeler Ölümden çok korkanlar — çok yaşarlar. Ö Bin dost çok azdır, bir. düş- man çok fazla! * Aza sevinmi- yen çoğa hiİç se- vinmez. * Konuşmak ek- mektir, dinlemek biçmek! Vecizeler Hayat bir ro- mana, bir roma- nın hayata ben- zeyişnden daha çok benzer. * Günün iyi geç- tiğini söylemek için akşamı bek: leyiniz! * Dizlenmek yak- nız ölülerin hak- larıdır. x Kardeş kendi kendine — gelir, dostu seçer alı- rız| * Can sıkıntısı- mın bir tek ilâcı vardırı Çi _L_—__.___İ Tasarruf Haftasında İ v l Öğüdlerim Para parayı çeker derler. Bu sör doğru amma para parayı bir miknatis gibi kendi kendine çekmez, iİş paraya parayı çek- tirmektedir. Toplanılan para küpe konu- lur, küp te kömürlüğe gömülürse, bu paranın çekeceği çiledeu başka birşey değildir. Para bir alışveriş vasıtasmıdır. Para elden ele geçtikce iş artar. İş artınca da paraniın değeri yük- selir. Bunu düşünerek parayı yalnız biriktirmiş olmak için de- ğil bir işe yaraması için biriktir- melidir. Para arttıranlara, para birik- tirenlere bir öğüd vereceğimç biriktirdikleri parayı milli banka» lara versinler. —Hem kendileri kazanmış hem de milli iktısada yardım etmiş olurlar. Şunun üçü; bunun beşi bir araya gelince büyük bir sermaye ortaya çıkar. Bu sermaye ile yapılacak işin kazancı vardır. Kazanc bu yurdda elde edil- diği gibi bu yarddan da dısarı çıkmaz. * Tasarruftan maksad — yalnız biriktirmek değil; biriktirdiğini' yolu ile biriktirmektir. Parasını biriktiren yurddıılınmq. öğüdüm İşte budur. Biriktirdiklerini yoliyle biriktirsinler!. Bay Hasan Telefonda Hasan B. telefonla konuşu- yordu. Konuşuyor dedimse lâfın gelişi Öyle de onun için söyledim. Yoksa Hasan B. dinleyiciyi ku- lağına koymuş mütemadiyen din- liyor. Hiçbir şey söylemiyordu, Sordüm: — Bu nasıl telefonla konuşuş Hasan B., sen hiçbir şey söyles. miyorsun? — Farkına varmadın mı, ka- rımla konuşuyorum! —.0 — Mekteblerden divan edebiyatı kaldirılacakmış. — Evet, çocukları divane olmaktan kurtaracağızl —