6 Sayfa I Dünya Hâdiseleri -* Amerikada Her Şeye Bir Garabet Verilir Amerika gazeteleri — Mistr Dufry adını taşıyan bir Uğurlu ge- adamın — ölümünü yazıyorlar. Bu zat 1924 — senesinde İŞikagonun büyük lokantalarından birinde sigarasını içerken bir hay- dudun hücumuna uğramış, bhay- dudun elinde rovelver varmış: — Ya paranı, ya canını diyo bağırıvermiş! Mistr Dufry cesur bir adamdır, yanındaki sandalyeyi kapdığı gibi haydudun başına iadirmiş, hay- dud da bir düzüye ateş etmeyö koyulmuş. Bu kurşunlardan biri de Mistr Dufry'nin başına rast gelm'ş ve kafatası Üzerinde sap- Tanıb kalmış. Yara'ıyı hastaneye gütü-müş'er, tedavi altına almışlar, fakat kurşunun çıkarılmasını teh- like'i gördükleri için bir kenara bıra'cmışlar. Mistr Dufry başında kurşunla, 10 sene yaşamış, fakat son ze- manlarda bir baş ağrısına tulu- lunca doktorlarına gitmi ler bu başağrısının sebebisi b kalan kurşuna atfetmişler ve çıkarmıya karar vermiş'er. Miter Dufry'nin ölümü bu ameliyatın neticesinde o muşter. Şimdi Amerika gezeteleri: — Biçareye kurşun gelmişti, demektedirler. uğurlu * Doğrumudur, yııı.lq?ıhblîıh yoruz, fakat bir :;' iıı.dı Fransız gazetesin- Piyano | 46 okudük: Mos- tan mağaza| kovada seyyahin — Beş senelik sanayi pllânımızı bitirdik, şimdi beş senelik bir güzelleşme — ve güzelleştirme :llııı yapacağız, ayni zamanda alkı gezmiye, eğlenceye alıştı- racağız, diyormuş. ilhakika Fransız gazetes'nla anlattığına bakılırsa Moskovada Gençler için musiki ve dans mektepleri açılmış, musikt alâtı satan mağazalar tesis edilmiş ve bu mağazaların birinde, yalnız birgün içinde 65 piyano satılmıştır. ADAPAZARI Türk Ticaret Eankası <-— — T. L. 71.200.000 130.000 Sermayesi : Ihtiyat —: MERKEZİ ADAPAZARI Şubeleri: YBANDIRMA, BARTIN, BİLECİK, BİGA BOLU, BOZÜYÜK, FURSA, DÜZCE, ESKİŞEKİR, HENDEK, İZMİT, KARA- MURSAL, - KÜTAHYA, — MUDURNU, M. KEMAL PAŞA, GALATA, GEMLİK, GEREDE, — GE SAFRANBOLU, TEKIİRDAĞ, ÜsKÜDAR, — YENiİŞEHİR © İstanbul Şubesit 4 Uncü Vakıf Han. Zem'nkat Tel 22042 Galata — yabedir 43201 » Ürküdar gabesir. 60890 e Müsait şartlarla: Tahsile senet alır - ikraz muamelesi yapar-Havala ve mevdurt kabul edar. Mevduat faizleri müdiriyette görüşülerek tesbit adilir. Komisyon ve licaret kısmı Her nevi ücaret em delâlet «dar. Tel 23623 iTİMADI MiLLi eee | — ——agm a ee e © Yenisi, Birden ayağa kal karak güzel kadım belinden — yakaladı dicleye fırlatta Bir zamanlar köle ve halayık cihan tarihinde pek kuvvetli bir mevru teşkil ediyordu. Şark ve garb sarayları dişil ve erkek İnsan — alışverişine son — derece ehemmiyet verdikleri gibi Sarı denizden Atlas denizl kıyılarına kadar uzayan topraklar üzerinde köle ve halayık, altın ve ipek gibi değeri yüksek nesnelerden sayılırdı, Orta çağ — içinde islâm ve hırstiyan — dünyaları — birbirlerile çarpışırken bu canlı alış veriş büsbütün engimleşti. Saraylarda, zengin konaklarında ağaçtan çok köle ve halayık görünür oldu. Bazan bu bolluk o dereceşi bu- lurdu ki zamavımızda Berezilya- nın fazla kahve ve birleşik Ame- rika Cümhuriyetinin satılamıyan buğday mahsulünü yakdığ. gibi bazı hükümetlerin milli laşe mu- vazenesini korumak için diri diri esirleri — öldürdükleri görülür- dü. Bu işi en çok yapan Mısırdaki Fatiımiye devleti idi, Orada, kaferla biten harblerden dönüşte Nil yolile Kahireye geti- rilen esirler, şehir İçinde dolaştı- rıldıktan sonra Menah mevkiine götürülürdü. Bugün Süveyş Kanalı kıyısındaki İsmailiye kasabasının yerinde bu esirler karargâhı ku- rulu İdi. İşte orada tutsaklar sıkı bir muayeneden geçirilir. ve işe yaramaz görünenler “Uyku Ku- yusu, adını tapıyan derin bir kuyuya atılırdı. Bir kısmı böyle yok edilen, bir. kısmı pazarlarda — üç beş kuruşa salı'an bu esirler, o devir- lerin iktısad cebhesinde olduğu gibi idare ve siyaset cebhelerinde de müeasir olmaktan geri kalmaz- lardı, hele onların cariye, yahut halayık adı verilen diş kısmi, saraya bağlı mahfellerin ekseriya hâkimi vaziyetinde bu'unurlardı. İslâm hükümdarlardan bir kıs- mı, halayıkların pek zararlı olan bu nüfuzuna kapılmamak için bü- yük — gayretler — göstermişlerdi. Meselâ Ümeyya devletini kuran Muaviye, Abbas oğullarından Mansur, Endülüste Birinci hüküm- | M kardı! SON POSTA Tara_hl Vp_&üsahjahe — Eskilerine Taş I. ( ZZ ÇZ TARLL “ dar (Abdürrahman dahil), müm- kün olduğu kadar halâyıklardan uzak yaşamıya çalışmışlardı. Bağdad Halifeliği Üzerinde âmir bir vaziyet alan Büveyh oğullarından Adidüddevle, saka- hai bir güzel halayığın eline kaptırmıştı, — devlet — İşlerini - bir yana koyarak onun yüzüne bak- makla, onun sesini dinlemekle vakit geçiriyordu. Halk, bundan müteessirdi, İşler de çığrından çıkıyordu, — Vezir, bir — gırasını buldu. Âşık Hükümdara, tut- tuğu yolun İyi olmadığımı — söy- ledi, bunün Üzerine o, nefsini zorladı, iradesini topladı, ağır bir karar aldı: Ertesi gün sevgilisini yanına alarak sarayının balkonuna çıktı, Dicle, bu balkonun İstinad ettiği duvarları yalayarak akıyordu. Aşık hükümdar orada, sevgi- lisile uzun bir saat geçirdi, geçmiş günlerin, gecelerin damarlara sar- hoşluk veren hatıralarını söyledip dinledi ve birden ayağa kalkarak güzel kadmmı belinden yakaladı, Dicleye fırlattı. Coşkun günlerini yaşıyan su, kucağına düşen hayatı sürükleyip götürürken hükümdar, yaşlı gözlerini silmiş ve haykır- mıştı: —Kalbim öldü, tahtım yaşıyor! Fakat her hükümdar onun bi elile koparıb suya ::ıoıîıh.kiı:ııv kıvnı.l(p.hir irade sahibi olamazdı, netekim daha evvel aynı yerde, yine Bağdatta halayıklara gönül vererek dev- let İşlerini berbad eden dizi dizi hükümdarlar görülmüştü. Bunların başında meşhur — Harunürreşid vardır. Harun, eşine az tesadüf - olu-« nan — bir iş olmak Üzere Üç kadına birden abayı yakmıştı. DAĞ DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi : Berlin Türkiyedeki V;ıbclıri e Galata - istanbul - izmir Deposu : İst. Tütün Gümrüğü * Her lürlü banka işi * Taş, ÜREN NİN ) ///i M Çı- ÇAA ÇA ) Bunlar, Ziya, Seher ve Huns adlı üç halayıktı, ayrı ayrı memle- ketlerden getirilmiş olan bu üç kadın Harunun güzellik hakkında tanıştığı İdeall tamamlayan ne- fis mahluklardı. Biri çehresile, birl vücudile, — biri inceli- gile güzel kadın örneği teşkil ediyordu, Harun, Üüçünü bir yerde gördükçe kusursuz bir güzel gördüğüne zahib oluyordu ve bu sebeble onları daima bir arada bulunduruyordu. Yüz bulan kadın, her İşe parmak sokmak ister. Harunür- reşidin yüreğinde yer tutan bu üç kadın ise işlere parmak sok- maktan daha ileri gidiyorlardı, işleri bizzat idare ediyorlardı. Hattâ bunlardan biri, kendi hem- şerilerinden olan bir köleyi azlo- lunmamak kaydile, koca Fars kıt'asına vali tayin ettirmişti. Harunun karısı Zübeyde, ko- casının kalbinde kendine bir par- mak kadar bile yer bırakmıyan bu üç kadını yıkmak için her ça- reye baş vurdu. Hattâ Faride, Meracil, Marye adlı ve biribirin- den- güzel üç cariye buldurup kocasına takdim etti. Bu yeni canlı müsellesin, eski müsellesi yıkacağını umuyordu. Fakat bir netice elde edemedi. Beri tarafta Vezir Bermek oğ- la Yahya da Harunürreşidi şu Uç kızın elinden kurtarmak ve ken- dini korumak istiyordu, Bu ge- beble o da, Abbas oğulları im- peratorluğunun — dört — köşesine adamlar yollayıb eşsiz. bir gü- zel araştırıyordu. Nihayet sarışın bir halayık elde etti. Adı Dena- nir İdi ve hakikaten eşi güç bu- lunur bir güzeldi. “Yahya, bu güzeller güzeli sarı kızı -kîıı)ı'ıelıre Efıdirnes:n— terbi- ye etti, musikiye alıştırdı, baspanın sesi de yüzü gibi güzeldi, kabili- yeti ise pek yüksek olduğundan az zaman içinde usta bir hanende oluvermişti. Bermek 'oğlu, iyl bir ağ kur- duğuna kanaat getirdikten sonra efendisini bir gece —konağına çağırdı, bol şarap içirdi ve en kıvrak danılar seyrettirdi; arka> Birinct kânun 18 Bize Gönderiniz . 3* Size Tabiatınızı Söyliyelim Reaminizi kupon İle — göndaeriniz. Kupon diyer — sayfamızda lır. Resminizi 21 Adanı; Ruhl; Kendi halinde ve uye sul olanlara mahsas bir hali varsa da gö ründüğü kadar değil- ir. İşlerini, hayatınf tanzim etmesini bilir. Maceralara karışmak gürültücü ve kavgaci f olmak istemez. - 13 İstanbul: Na« mm; Fikir ve düygüş nda uyanıklık var« Göründüğü kadar vessiz değildir. Huyu» na gidilirse eyi bir gocuktur, yoksa iddi- yükseltebilir. - 82 Ankara; M. R.; ( Resminla dercini istemiyor ) Hor şeye karışmak ve kendisine bir pay çıkurmak için yürüyeceği yole ları bilir. İşini, hesabımı - bilen insan- lara mahsus tavurları vardır. Karşısın- dakine kolaylıkla emniyet ve itimad | telkin edebilir. - 23 İstanbul; Mehmed Ali; ( Fotografının dercini lstemiyor ) Çalışkan ve ağır başlı bir mektebli hususiyetlerini muhafaza eder. Kendi«s sini alâkadar etmeyen geylerle uğraş- maz az konuşur. Hayatı hakkında et- rafa malümat vermez. - Ankara P. V. ( Fotoğrafının derciml istem Küçük şeyleri kolaylıkla L lir. Yapmaktan ziyade yaptırmakıa 0 .- vaffak olur.Fikirlerine aykınrı davranmıya gelmez, çabuk sinirlenir, atak ve atilgan olur. Kafasının saplandığı çeylerden vazgeçmoz. - İstanbul Zeliha: ( Resminla dercini İstemiyor ) Zamana uymasını modalara bağlan.) masını bilir. Elbise ve eşyasındaki faze Jalıkları ve eksiklikleri çabuk görlür.” Başkalarının sözlerine kanar kin tut- mayan bir kalbi vardır. Arkadaşları tas ralından sayılır ve sevilir, sından Denanfiri ortaya çılı.ırdı.- Kızın, kafaların olgun ve sinir» lerin g bir deminde ortaya çıkışı, bulutlar arasından ay doğuşuna — benzedi, — beyinleri cilâladı, damarlara ışık verdi. Hele onün yanık bir sesle şarkı okuyuşu, Harunun iradesini altüst etti. Şimdi o, üç güzelim şahsında yaşattığı güzellik nümu- nesinin tek bir vücutta canlan- dığını görüyordu ve yüreğindeki Üç başlı aşkı atıb yerine tek bir aşk koymak üzere bulunuyordu. Artık Harun, Vezir Yahyanın konağına gedikli - yazılmıştı, her gece gün batarken oraya geli- yordu, Denaniri dinliyordu. Beş on -sonra azametini, gururunu ayak altına aldı, Yahyaya yak vardı: — Bunu bana ver, Karşılik olarak dilersen bütün ülkemi sana vereyim. Ziya, Seher ve Huns, çırak çıkarılıp her üÜçünün dairesi bir daire halinde Denanire verilirken Yahya, sevincinden ellerini uğuş turuyordu, artık hükümdarın ken- di avucu içinde kaldığına İnanı- yordu. Zübeyde de bu işten mem- nundu. Üç rakip yerine bir rakip ile uğraşmayı buluyordu. Lâkin Denanir, yaman ve yaman çıktı. Harunürreşidin tün İradesini eline aldı, Zübeyde ile ayda bir kere olsun görüşme- sine imkân bırakmadığı gibi vezir Yahyanın devlet — işlerine dalr yazdığı, ağızla söylediği her şeyin kendine, sorulmadan yapılmama- sını da hükümdara kabul. ettirdi. Şimdi Zübeyde bir köşeye atık- mıştı, Yahya — sakalını kaşıyıb düşünceye dalmıştı. Abbas oğul- ları saltanatını yalnız — başına Denanir idare ediyordu. Eskilere —taş çıkaran yeni, işte böylelerine derler. —. Ş ” A M